25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ARALJK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Bepduşun kaddığı Ekonomik suç işleyenlerin af- fedilmesi önerisj, ÇivnTden emek- li öğretmen Rüştü Özen'in aklı- nabirfıkragetirmiş: Padişah, Istanbul'un ünlü ber- duşlanndan birini kadı atamış. Berduş kadının önüne bir ala- cak-verecek davası gelmiş. Ala- caklı dert yanmış: - Kadı efendi, komşuma borç verdim. Aylar oldu, ödemez. Borçlu, boynunu bükmüş: - Kulunuz zavallı bir fanidir, eli- ne her zaman para geçmez. Pa- ram olduğunda alacaklıyı arıyor anyor bir türiü bulamıyor, bu yüz- den de borcumu ödeyemiyorum. Kadı kararını vermiş: - Alacaklı tez içeri atıla. Alacaklıda şafak atmış: - Aman kadı efendi, suçlu olan ben değilim, o. Kadı, "Sen sus" diye gürleyip borçluya dönmüş: - Alacaklı hapiste olacak. Bor- cunu ödemek için aramakta ar- tıkzorlukçekmezsin. Şeşi beş Eski Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel'in aile fotoğrafın- daki isirnlerden Cavit Çağlar'ın banka batırdıgı, yurtdışındaki bankası zor duruma düşen Ka- muran Çörtük'ün elindekileri satmak zorunda kaldığı, kayın- birader Ali Şener'in de Hazi- ne'ye ait orman arazisini üstii- ne geçirmek istediği belgelen- di. Geçen ilkbaharda Başbakan Bülent Ecevit'in üzerinde dur- duğu 5+5 formülü tutsaydı, bü- tün bu olan bitene şeşi beş ba- kılır mıydı, bakılmaz mıydı? Kim bilir? ISIK KANSU kansu@cumhuriyet.com.fr. Kamudan özelleştirme yoluyla satın alınan Etibank'ı batıran Dinç Bilgin, borçlarını ödemek için Sabah grubunu bir konsorsiyuma devrettiğini açıkladı. Sabah grubunun gazeteleri, radyo- lan, televizyonlan, dergilerinin yeni sa- hibi olan konsorsiyumda bulunan hol- dingiere bir göz atalım: Çukurova Holding: Mehroet Emin Karamehmet'in başkanlığındaki hol- ding; Yapı ve Kredi Bankası, Pamuk- bank, Akşam gazetesi, Show TV, Tele- kom'dan bundan birkaç yıl önce 500 milyon dolar karşılığı alınan cep telefo- nu lisans hakkını kullanan Turkcell'in sahibi. Park Holding: Turgay Ciner'in sahi- bi olduğu Park Holding'in yıldızı, son yıl- Medyadaki değişimlarda kamudan özelleştirmelerle aldığı kuruluşlarla parladı. Havaş ve Hopa ü- manı ile başlayan bu süreçte Park Hol- ding, Beypazarı'nda Etibank'a ait ve cam sanayiinde kullanılan değerli, az bu- lunur bir maden olan trona tesislerini Ro- manya'daki bankası zor duruma düş- tüğü için malvarlığını elden çıkaran Ba- yındır Holding'in sahibi Kamuran Çör- tük ile birlikte sahiplendi. Ardından, ge- lişmiş teknoloji kullanılan ve yenilen- miş olan Çayırhan Elektrik Santralı ile ona bağlı kömür madenlerini özelleş- tiımeyle aldı. Uygun koşullarda özel sektöre devredilmeye hazırlanan elekt- rik dağıtım şirketleri ihalelerinde Sam- sun-Sinop-Ordu dağıtım bölgesinin im- tiyazını kazandı. Yap-işlet-devret mo- deliyle Divriği Hekimhan'daki demir cevheri işletmesi imtiyazını 15 yıllığına üstlendi. Türkiye Kömür Işletmeleri Ku- rumu'na ait Tunçbilek, Soma, Alpagut ve Dodurga'daki tesislerinde linyit üre- timini yap-işlet modeliyle yürütüyor. Ya- bancı şirketlerin de yer aldığı bir kon- sorsiyum ile birlikte yine çok uygun ko- şullarda 30 yıllığına özel sektöre veri- lecek Yatağan-Yeniköy-Kemerköy sant- rallannın işletme imtiyazı hissesinin bir bölümünü Kamuran Çörtük'ten dev- raldı. Park Holding'in, Türkiye'nin dün- yada tekel konumunda bulunduğu bor madeninin özelleştirilerek kendisine devredilmesi yönünde kamu kuruluşu olan Eti Holding'e iki kez başvuruda bulunduğu da biliniyor. Türkiye'de Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı 60 bin ilköğretim kurumu, bu okullarda yaklaşık 500 bin öğretmen bulunuyor. Bu geniş görev alanında bakanlığın denetimle ilgili hizmetlerininin yüzde doksanı "ilköğretim müfettişleri"nce yürütülüyor. İlköğretim müfettişlerinin görev kapsamı bununla da sınıriı değil. Kreşler, resmi ve özel anasınıflan, öğrenci yurtları, kurslar, dershaneler, rehberlik ve araştırma merkezleri, sağlık eğitim merkezleri, İlköğretim müfettişleri dertli halk eğitim merkezleri, akşam sanat okulfarı, kız sanat okullan, otgunlaşma enstitüleri, öğretmen evleri, izcilik eğitim merkezleri, Milli Eğitim Bakanlığı yayınevleri, 60 bin dolayındaki Kuran kurslarını da denetliyortar. Tüm Eğitim Müfettişleri Sendikası (TEM-SEN) Başkanı Alim Başaran, mesleğe alınma koşullannın zoriuğuna ek olarak görev alanları çok geniş ve sorumluluklan çok ağır olan ilköğretim müfettişlerinin hak ettikierini alamadıklannı savunuyor: "Diğertüm kamu denetim elemanlannın ek gösterge tavan puanı 3600 olduğu halde, ilköğretim müfettişlerininki 3000'dir. özel hizmet tazminatı, denetim tazminatı, iş güçlüğü ve teminindeki güçlük zammı gibi ödemelerden, diğer tüm kamu denetim elemanlanna göre ancak ûçte iki oranında yararlanabilmektediıier. Diğer tüm kamu denetim elemanlanna makam tazminatı verildiği halde, ilköğretim müfettişleri bu haktan hiç yararianamamaktadır. Bu olumsuzlar emekliliğe de yansımakta, emekli olduklannda geçim sıkıntısı içine düşen meslektaşlanmız, başka bir iş yapmak zorunda kaimaktadıhar." İlköğretim müfettişleri, yüklendikleri sorumluluklann karşılığını bekliyor. AYDINLANMA ATEŞİ Üetişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95 Cumok'un 5. yılı kutlanıyor Cumok'un 5. yıldönümü dolayısıyla bugün okurlar Caddebostan 'da bir araya geliyor. Balikadamlar Spor Ku- lübü'nde saat 18.30'da yapılacak toplantımn ardından sa- at 20.00 de yemek verilecek. -,,. Cumoklar'a çağrı Sizlere "Cumok"Iar mı yoksa Cumhuriyet gazetesi okurlan mı demeliyim? 5 yıl önce Deniz Som'un bulduğu bu ismi, bizler o günlerde çok çabuk benimsemiştik. "Ben Cumok'um" derken arkamızda o coşkulu kalabalığı özümsediğimizin ayırdındaydık. Aynca her Cumhuriyet okuru da 'Cumok' değildi. Oluşumun içinde çalışmak gerekiyordu "Ben Cumok'um" diyebilmek için. Küçük bir çağnya, taşkın coşkularla koşarak Romantika Kafe'sini dolduran sizlerle oluşumunun 5. yılında biraz söyleşmek, o günleri anımsamak, anımsatmak istedim. Gel gelelim artık fbazı yemek ve gezilerde bazılannızı görmem dışında) sizleri bir arada görmem olası olmadığından böyle bir yol tek seçeneğimdi. Bu durumun salt benim değil, o gûnlerdeki coşkuyu yaşamış hepimizin içinde bir yerleri sızlattığı samsıyla o coşkuyla hep birlikte bir kez daha anımsayahm derken, bu anımsamaya herhangi bir beklenti ve işlev yüklemek değil amacım, ama belki biraz özlem, biraz özeleştiri olabilir. O ilk günü ve ardmdan başlayan, hemen bir şeyler yapmak evecenliğinin egemen olduğu toplantılan anımsıyorum, toplantılarda aldığımız notlan, yapmak istediklerimizi, beklentilerimizi içeren yazılan kanştınyorum. Birikimlerimizin işlevsel ve yararlı olacağı bir ortak zemin bulmuşluğun, en önemlisi, birbirlerini tammadan aynı pencereden, yani Cumhuriyet gazetesinden yıllardu" aynı görünümü aynı açıdan izleyenlerin birbirlerine kavuşmasının sevincini görüyorum. Dostluğu, dayanışmayı, sevgiyi duyumsuyorum. Ulkedeki tüm sorunlara el atmak için gösterdiğimiz aceleciliği anımsarken ilgi alanlanmıza göre oluşturduğumuz kümelerin içtenliği içimi ısıtıyor ve kısaca bazılanna değinmek istiyorum. Sağlık kümmesi ilaç, eğitim kümesi kitap toplama, gazetemize katkı kümesi, iki Cumhuriyet gazetesi alma kampanyalanyla işe başlamışlardı. Aynca eğitim kümesi sekiz yıllık eğitimin gerçekleşmesinin yollannı ararken, çevre kümesi Habitat dahil çevre ile ilgili tüm kuruluşlarla iletişime geçmişti. Gecekondu sorunlanyla uğraşan küme bu semtlere hemen ulaşmıştı. Televizyon kümesi, televizyonu nasıl kurabileceğimizin araştırması ve tartışması içindeydi. Dilimizi anndırma kümesi, yabancı sözcükleri. yabancı iş yeri isimlerini saptıyordu. Sanat kümesi şairlerle söyleşiler, şiir dinletileri, açıklamalı müzik dinletileri ve 'tepkilerimizi dile getirdiğimiz oranda vanz' diyen tepki kümesi, panel ve imza kampanyalan düzenliyordu. En kalabalık küme de tepki kümesiydi. Doğal olarak Cumhuriyet gazetesi okurlannın tümü olup bitenlere tepkiliydi ve tepkilerini dile getirmek istiyorlardı. Sevgili Cumhuriyet gazetesi okurlan! Bugün de giderek artan tepkilerinizi kestirebiliyorum. Birçoğunuzun çeşitli kitle örgütlerinde, partilerde veya yapıtlannızda tepkilerinizi yaşama geçirebildiğinizi de biliyorum. Ama dünyada örneği olmayan, bir gazete okurlannın bu birlikteliği, bizlerin eviydi ve biz orada hepimiz ev sahibiydik. Şimdilerde Cumok adını yaşatan, nicelikleri az, nitelikleri çok, iyi niyetli, sabıriı arkadaşlanmıza sevgilerimi yollarken, salt gezilerde ve yemeklerde bir araya gelen veya hiç katılmayan eski Cumoklara da ilk günlerin coşkusu adına sormak istiyorum. Bu duruma gelişimizdeki kişisel sorumluluğunuzu hiç sorguluyor musunuz ve bu duramu (günün moda deyişiyle) içinize sindirebiliyor musunuz? Ben kendi payıma, içinde olmaktan kıvanç duyduğum Cumok olgusuna bazı etkinliklerimle, şimdilerde de Cumok Tiyatro Kulübü'ndeki çalışmalanmla katkılanmı sürdünneme karşın. her gün içimizi biraz daha daraltan ülkemizdeki olumsuz gidişe, yaşananlara, hep birlikte sesimizi yükseltemeyişimize • yerinirken 5. yıl nedeniyle düzenlenen yemeği hak edip etmediğimi sorguluyorum. Fügen Kıvılcımer Globalleşmenin bizdeki anlamı Geçmişte Türk-Ame- rikan îşadamlan Derne- ği Genel Sekreterliği ve Inşaat Mühendisleri Odası Başkanlığj yap- mış olan Sedat Özkol, TMMOB dergisinin so- rularını yanıtlarken, glo- balleşme denen evre- de "felsefesi veyaklaşı- mı insandan ve toplum- dan, istihdamdan, genç- likten ve gelecekten ya- na olan özel sektör ku- ruluşlannın öne geçe- ceklerini" ileri sürüyor ve örnek veriyor: "Bir Amerikan firma- sı, Endonezya'dayaptı- ğı üretimde 1 yılda işçi- lere verdiği toplam üc- retin daha fazlasını bir basketbol yıldızına ver- diği için; Çin 'de birglo- bal firma, oyuncak üre- timini oradaki çocukla- ra yaptırdığı için dünya pazahannda tu kaka edi- liyor." Ya Türkiye? Banka batıranlara "muteber işadamı mu- amelesi" yapılarak dev- let ihaleleri verilmeye devam ediliyor, naylon fatura ile trilyonları gö- türenler spor kulüpleri- ni yönetiyor... Türkiye'de globalleş- menin yolu, ahlak dışı iş yapanı tu kaka etmek- ten değil, baş tacı et- mekten geçiyor. HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ igulgec(a yahoo.com KlM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak <t turk.net ÖLVM. ORfÇCAfel İLE ILGİÜ NE pU ÇİZGtLlK KÂMtL MASARACI H A R B İ SEMİH POROY /AF YASASlr^fA \ 'rf »lS/ıN#5lrı*N.*** / # s A \ ' *•>£>*! # ) semihporoya yahoo.com / ) BTSI TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 2Aralık "SADİZM7N /S/M BABASI 1614-'TE BÜGÜN, ÜNLÜ FRAN&I2 YA2ARI MARÇUIS DE SAOEÇMAGKİ DÖ SAD) *4 YAŞINDA BlR AK/L HAS1A- NESİNOE ÖUHJ. VtRMİ YAŞLARtNCM SAÇLAO16I HO- YARPA YAŞAMTt fÇ//VO£/ S//SCOK SEKS SKANDA- UM ADt KAetŞMtÇ OL4N SADE, ZAMAMfAJIN CİN- SELLİK. VE AHLAK AMLAY/ŞINA TE££ Pü$TÜ6üNO€N SÛA£X£J SO/SUfJ YARATMIŞn. BU HeO£AJl£, OTUZ YIL KADARHAPÎS YAVUtŞ,KİTXPLAIZ./Hf PA O/SA- PA MZAAIŞTI. YAPITlARtNPA, İNSANLARIM İÇİNOEKJ ÇA&PtK DUYGUlA&l, MUSnjLÛĞÜ ; ERDEM VE İYIUK- L£ KAPtŞr/&W SAPE, BfKÇDK SOEBİyAVÇ/ VB FİUDZOfU DEGİ/VPEN ETK/UYEC£KTffZ. ONUU, 8AŞKALARWA AO VEJSMEKTEKJ ZEVK AL- MA DUYGUSUM4 /Ş£, SONİSAKİ YILLAR ' r SA - Pİ2M* PEN£C£KTİR GÖRÜŞ EMİN GÜRSES Siyasal istikrar, ekonomik refah, çevrenin yaşanı- labilirlik düzeyi, kültürel-etnik yapı ve savunma ko- nuları birbirleriyle doğrudan/dolaylı bağlantılıdır, iç ve dış güvenliğin ne durumda olduğunun gösterge- sidir. MGK'de bütün bu konular görüşülür, bilgi alış- verişınde bcılunulur. Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Ber- nard Garcia 20 Ekim'de CNN Türk'te yaptığı bir açıklamada, "Hemen hemen her Avtvpa ülkesinde MGK benzeri kunımlar var, fakat sadece güvenlikle ilgilenirier" diyor. Türkiye gibi bir ülkenin, içinde bu- lunduğu coğrafyası ve dış etkilere yönlendirmelere açık etnik yapısı nedeniyle güvenlik konulanna ön- celik vermesi anlaşılır bir kaygıdır. MGK'nin kaldınl- ması için uluslararası çaba gösterenler MGK'nin al- dığı kararlann toplumsal yararının olup olmadığını değil de varlık nedenini sorguluyorlar. Norveç gibi bir coğrafyada bulunmak ayrıcalığı yok Türkiye'nin. 4.5 milyon nüfus, yüzde 0.5'lik bir nüfus artışı, 25 bin dolar fert başına milli gelir ve Su- udi Arabistan'dan sonra en fazla petrol ihraç eden, önemli bir etnik sorunu olmayan, lsveç ve Finlandi- ya gibi komşularıyla sorun yaşamayan bir ülke. Mus- tafa Balbay Norveç için en büyük tehlikenin Kuzey Denizi'nden gelebilecek balina saldınsı olduğu ko- nusunda Norveç'li yetkilileri uyanyor. Her zaman örnek olarak gösterilen Batılı gelişmiş ülkelerde istihbarat birimleri ülke yaranna alınan ka- rarlann uygulanması sürecine önemli katkı sağlarlar. ABD'de CIA'nın, Ingiltere'de MI5 ya da MI6'nın şef- lerinin tek başlanna açıklamayapmast ise ancak ola- ğanüstü bir gelişme durumunda söz konusu olabilir. Bizde MİT Müsteşarı'nın bazı gazetelerin temsilcile- rini çağırarak bunlara Türkiye'nin uygulaması gerek- tiği politikalar konusunda açıklamalaryapmasının al- tında ne yatıyor? Bu toplantıya neden sadece belir- li gazetelerden insanlar çağnlmıştır? Ülkenin ulusla- rarası alana taşınmış ve Ankara'ya karşı bir baskı aracına dönüştürülmüş bir sorun konusunda gaze- tecilere yazılsın diye istihbarat şefi tarafından açık- Iama yapılır mı? İstihbarat şefinin, yoksul olsaydım komünist olabilirdim şeklinde Marksist bir yorumda bulunması ise ilginç. Şimdiye kadar komünizme kar- şı mücadele veren bir kuruluşun şefi, böyle bir yo- rumla geçmiş uygulamalarla çelişkiye düşmüyor mu? Yoksa yönlendirme hesaplan mı yapılıyor? PKK çizgisinde MedyaTV'nin Güneydoğu'da sey- redilebildiği ve olaylan çarpıtarak verdiği doğrudur. Başbakan Ecevit, istihbarat şefinin bu açıklamala- nndan yararianmalıyız diyor. Bunun için, konulann ül- ke aleyhine propaganda olarak kullanılması yolunu açabilecek bir şekilde istihbarat şefi tarafından ka- muoyuna açıklanmasının beklenmesi mi gerekiyor? Sayın Ecevit kendisinin buna izin verdiğini söylüyor. Acaba bu konuda karar verilmiş de kamuoyunun ha- zırianma dönemine mi girilmiştir? Hükümette Ecevit- Yılmaz ikilisinin buna yeşil ışık yaktıklan iddiası doğ- ru mudur? Kürtçe televizyon kurarsanız buna karşı TC'nin televizyonu diye propaganda yapılacağı ve yi- ne PKK'ninjstediği televizyonun seyredileceği bilin- miyor mu? Öcalan'ı kullanalım açıklaması Ankara'nın çabalannı sekteye uğratmaz mı? Böyle bir strateji olur mu hiç! AB'deki Türkiye karşıtlan bunu bir koz ola- rak kullanacaklardır. Zaten Ocalan'ın kullanıldığını söylüyorlardı. Öcalan işbirliğini kabul etse ve olum- lu bir şey söylese bile Batı'da Kürtçülük politikası üze- rinden beslenenler, bu politikalannı sürdürmek için gerekçe bulmakta daha az zorlanacaklar. Ingilizce bilmediği söylenen Mikdat Alpay'ın MlTin CIA ve FBI ile diyaloğu yürütmek için Washingtdıi'a' gönderilmek istenmesi ise ilginçtir. İstihbarat şe- fi "Siz Washington 'a derdinizi anlatamazsanız dünya sahnesinde istediğiniz etkiyi gösteremezsiniz" diyor. Alpay'ın VVashington'a gönderilmek istenmesinin bi- rinci nedeninin, Türkiye'nin tezlerinin en üst düzey- de anlatılmasına katkıda bulunması olduğu belirtili- yor (S. Ergin, Hürriyet, 28 Kasım 2000). Böyle bir an- layışın milli bir kuruluşta etkin olması ise başka bir çıkmazdır. Dünya politıkasında böyle bir açıklama yapacak ciddi bir ülke istihbarat şefi bulmak zordur herhalde. MlT'in dış istıhbarata ağıriık vereceği açık- laması yapılıyor. Eğer MlTte bu anlayış egemen olur- sa, CIA gibi teşkilatlara Ortadoğu, Balkanlar, Kaf- kasya ve Orta Asya'da bir destek kuruluşu olarak gö- rev yapacağı şüphesi doğmaz mı? Askerin neden her şeye kanştığını sorgulayan ba- zı Batılılar ve yerli muhipteri, mandacı anlayışı Türki- ye'ye kabul ettiremedikleri için dövünüyoriar. Bunun önünde ise Mustafa Kemal geleneğini sürdüren TSK'yi engel olarak görüyorlar. Ordunun güvenlik konularıyla ilgilenmesini istiyorlar. Işte ordu da tam bunu yapıyor. Bu kadar iç ve dış güvenlik sorunu olan bir ülkede TSK'nin bunlarla ilgilenmesinin ko- şullan vardır. Hem içerden hem de dışardan gelen teh- likeler Kuzey Denizi'nin balinalarına pek benzemiyor. E-mail: emingurses(« yahoo.com Fax: 0212 513 85 95 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Durmadan ^ konuşan, geve- ze. 2/ Karak- 2 ter.. Katranla kıldan yapılan ve kalafat işle- nnde kullanılan bir tür macun. 3/lzmir'inKa- raburun ilçesi- ne bağlı turis- o tikbirbelde.4/ Gözleri görme- 9 yen... Neodim elementinin simgesi... Uzakhkişareti.5/Kal- siyumun simgesi... Os- manlı devletindeki dir- 3 lıkkurumunun Batı'da- 4 ki karşılığı. 6/ E^ektrik 5 akımı taşıyan tel ya da kablodizgesi... Birhay- van. 7< tşlenmemiş, ekılmemiş toprak... •'Bu yıl yine sen- * siz içime hiç sinmedi" (Şarkı). 8/ Siyasal yetkenin bır kışinin üzerinde toplandığı devlet yönetimi doktrini. 9/iyi terbiye edilmemiş, vahşı binekhayvanı... "Dağ- lan dolduran — çiçeği / Hangi rüzgârlar seni kokla- yacak" (Cahit Külebi). YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Gemılerde ve iskelelerde halat atan ya da toplayan kişi... Eski dilde su. 2/ Keskın kokulu doğal madde... Özel bir cam kap içinde şarap, likör, madensuyu ve meyve kanştınlarak hazırlanan içki. 3/ Antalya'nın bir plajı... Erkek geyik. 4/ Süprüntüleri alıp atmak için kul- lanılan kürek biçiminde saplı kap. 5/ Sıcağa ve soğu- ğa karşı dayanıklıhğı kükürtle arttınlmış kauçuk... Eski Mısır'da güneş tannsı. 6/ Bır ilimiz... Yemek. 7/ Bir göz rengi... Afyon yöresine Özgü bir halk oyunu. 8/1967-1971 yıllan arasında Istanbul'da yayımlanmış sosyalistdergi... "Aç—":F. H. Dağlarca'nınşiirki- tabı. 9/ Tümör... Zehir... Tıpta en gelişmiş görüntüle- me tekniğinin kısa yazılışı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle