27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ARAUK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA JVUJLJ. LJ J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 'Yeni Bir Yüzyıla Girerken Eğitim Sorunlan' sergisi Eskişehir'de KarikatürMüzesi'ne doğnı AHMETCEMAL 20 Kasım 2000 tarihinde Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nin Yunus Emre Kampusu'nda "Yeni Bir Yüzyıla Gi- rerken Eğftün Sorunlan" başlıklı, ulus- lararası bir kankatür sergisi açıldı. Ay- nı üniversitede kurulması planlanan "Dünya Eğitim Karikatûrleri MüzesT için bır çekirdek olması öngörülen ve çok geniş bır katılımın gerçekleştiğı bu sergiyle ilgili olarak, Anadolu Oniver- sitesi Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç'la konuştuk: - Sayın Rektör, böyk bir sergiyi aç- ma dûşüncesi nasıl gerçekleşti? ENGİN ATAÇ- Bu düşünceyi değer- li kankatür sanatçımız Tan Oral ıle bir- likte geliştırdik. Bıldığiniz gibi, yir- minci yüzyılda altın çağını yaşayan ka- rikatür sanatı, doğası gereğı eleştirel bir sanat olarak eğitim sorunlanna da el atmıştır. Biz, bu durumu göz önün- de tutarak kankatür sanatçılannın ge- nel olarak eğıtime nasıl baktıklannı ve onlann bakış açılanndan ne gibi yön-( lendirmelenn kaynaklanabileceğini bir sergide toplu biçimde göstermenin ıl- ginç ve yararlı olacağını düşündük - Sergi kataJoğunda, gerek sizin yazı- nızdan, gerekse Tan OraJ'ın ve Atila Özer'in ortak yazılanndan anlaşddığı • "Anadolu Üniversitesi'nde Güzel Sanatlar Fakültesi'ne bağlı bir 'Modern Sanatlar Müzesi'nin açılmasım uzun zamandır planlamaktaydık. Yapının restorasyonu bitmek üzere ve elimizde bulunan sanat eserlerini içerecek olan müze yakında açılacak. Bir bölümünü de 'Dünya Eğitim Karikatûrleri Müzesi' oluşturacak. Türk ve yabancı karikatür sanatçılannın eğitimi konu alan karikatûrleri -değişerek- sürekli sergilenecek." kadanyla, bu sergi bir müzeyle sürekli kümacak, Bukoouda netersöylemek is- tersiniz? ATAÇ - Anadolu Üniversitesi'nde Güzel Sanatlar Fakültesi'ne bağlı bir "Modern SanatlarMüzea"nin açılma- sını uzun zamandır planlamaktaydık. Bunun içın öngördüğümüz yapının res- torasyonu bitmek üzere ve üniversite- mizin elinde bulunan çok değerlı sanat eserlerini içerecek olan müze yakında açılacak. Işte bu müzenin bir bölümü- nü de "Dünya Eğitim Karikatûrleri Müzea" oluşturacak. Bu müzede, Türk ve yabancı karikatür sanatçılannın eği- timi konu alan karikatûrleri -değişe- rek- sürekli sergilenecek. 200'e yakın sanatçıdan 482 eser - Böylece ülkemizdeiki'ilk',aynı mü- zenin çatısı alûnda büieşmiş ohıyor, de- ğUmi? ATAÇ - Evet, bildığim kadanyla bi- zimkisi, Türkiye'de bir üniversite bün- yesınde açılan ilk "Modern Sanatlar Müzesi'' olacak. Eğitim Karikatûrleri Müzesi diye bir müze ise zaten bugü- ne kadar yoktu. - İlk kez düzenlenen böyk bir sergi- ye katılanlann sayısmın yüksekliği, siz- ce de şaşırncı değil mi? ATAÇ - Öyle, hatta katılım oranının beklentilerimizi epey aştığını da söy- leyebilirim. Biz, lOOsanatçıyabaşvur- muştuk; katılmak isteyen sanatçı sayı- sı 200'e yaklaştı. Sergiye bu sanatçıla- nn 482 parça eseri gönderildi. - Bu kadar yüksek bir kanlunı neye bağüyorsunuz? ATAÇ - Önce şunu belırtmeliyım: Bugün Türk karikatür sanatı, dünya ka- rikatür sanatında çok önemli ve onur- lu bir yere sahip. Türk karikatür sanat- çılan çoktandır evrensel düzeyde hak- lı olarak büyük bir saygınlık kazanmış durumdalar. Bu nedenle, Türkiye'de düzenlenen bir sergiyi bu saygınlığın da çekici kılmış olması doğaldır. Ikinci bir neden olarak da, karikatür sanatının günümüz dünyasında kazanmış oldu- ğu büyük önem gösterilebriir. Biraz ön- ce de belirttiğim gibi, karikatür, doğa- sı gereği eleştirel olan bir sanat ve eleş- tiriye açık her konunun bulunduğu yer- de kankatür sanatçısı da var. Ortak tartışma noktalan çok - Kimi ülkelerin bu sergide öteki ül- kelere oranla çok daha kabank sayıda sanatçıyla temsil edilmesinin bu söyle- diğinizle bir ilgisi olabilir mi? ATAÇ - Bence var. Çünkü dikkat et- tiyseniz eğer, en yüksek sayıdakı katı- lım, bugün düşünce özgürlüğünün çe- şitli kısıtlamalar altında olduğu ülkeler- den gerçekleşmış. Örneğin Iran gibi. Bu da karikatür sanatının doğası gereği eleştirel olmasından kaynaklanan bır başka sonuç. Bir sanat olarak karika- tür, aynı zamanda bir iletişim biçimi, ve düşünce özgürlüğünün henüz ku- rumlaşmadığı ortamlarda yaşayanlar, bu iletişim biçimine çok daha fazla başvur- maktalar. - Üniversitemizdekiserginin aahşına, hem yabana hem deTürk karikatür sa- natçılan katıldılar. Sizin gözlemleyebü- diğuıiz kadanyla, burada olduklan sü- rece bu sanatçılar arasındaki diyalog nasüdı? ATAÇ - Çok iyiydi. Ortak konular çoktu. Ortak tartışma noktalan çok fazlaydı. Yine aynı şeyı söyleyeceğim: Dünyaya yöneltilen eleştirel bakışlar arasında büyük ortaklıklar vardı. Zaten bu işi ileride de sürdürme konusunda- ki, sürdürebileceğimiz konusundaki güçlü umudumuz da bu ortaklıklann ve diyaloğun varlığından kaynaklanıyor... - Anadolu Ünhershesi Güzel Sanat- larFakültesi'nin kuruhışundan m'baren on yıl süreyle dekarüığını yapmıştınız. Ama bu üniversiteden sanatı cksik et- memeye yönelik çabalannız. dekanb- ğmızdansonrada hızyıtirmedi,bümem yanıhyor muyum? ATAÇ - Bu, hep savunduğum bir te- zin sonucu olan bu-durum. Ben, sanat- la örtülü bir atmosfenn bır eğitim ku- rumu için, özellikle de birüniversite için en elverişli ortamı oluşturacağına hep inandım. Sözünü ettiğıniz çabalanmı hep sürdürmemin temelinde işte bu ınancım yatıyor... Tiyatro Oyunevi, Mahir Günşirayhn yorumuyla 'Ormanların Hemen Önündeki Gece'yisahneliyor Lerinf^Konuşsalar anlayacaldarTbirbırİ MELTEM KERRAR "Seni gördüğümde bir sokağm köşesini dönü- yordun, yağmur vağrvor, saçlanm ve üstüm başım sınksıklam, insamn içinde bulunmak isteyeceği bir dunımda değildim pek, ama yine de cesaret ettim ve şimdi ki buradayız, („)" Tiyatro Oyunevi, yeni oyunu 'Ormanlann He- men Önündeki Gece' ile yeni mekânı lstanbul Sanat Merkezi 2. Kat'ta dün izleyici karşısma çıktı. BernardMarieKottes'in yazdığı, AlperDe- vehoghı, Güven İnce, Evren Yaacı, Ayça Damga- a, Ece Eroğlu, Elif Ongan ve AH Özmen" in rol al- düdan oyun, iki tırnak arasında yer alan noktasız cümlelerden oluşuyor. Yalnızca yaşadıklannı an- latacak 'arkadaş' arayan bırinin, yağmurda ara- dığı insam bulmasıyla açılıyor tırnağın ilki. Yir- mi üç sayfa sonunda da suılsıklam olmuş ikinci- sine kavuşuyor. Yedi oyuncunun, bir kişinin ağ- zından anlatılan metinde yer almalan, birliği ve karşıtlığı aynı anda duyuruyor izleyiciye. Param- parça amlanndan başka bir şey bilmediğimiz an- îaücı, yan yana duran sözcüklerin, noktalanna ulaşıp bir türlü cümle olamamalan gibi, kendine ulaşma çabasım anlatıyor 'arkadaş'ına. Ama ne arkadaşın kim olduğunu biliyor izleyici, ne de anlatıcının. Dağılan parçalar arasuıda bir yer bul- maya çahşıyor kendine, bazen onlardan biri ya da tamamen bir 'yabana' olarak! Sahne tasanmı ClaudeLeona. ışık düzeni Yük- sel Aymaz'a ait olan oyunu Mahir Günşiray sah- neye koyuyor. Tek kişilik metni yedi ayn kişi oynuyor - Neden Kohes ve 'Ormanlann Hemen Önün- deki Gece'? MAHİR, GÜNŞİRAY - Tiyatro Oyunevi'nin yaşamında önemli bir değişiklik oldu bu yıl. Ye- ni sezonla birlikte Tarlabaşı'nda lstanbul Sanat Merkezi'nin ikinci katında oynamaya başladık. Bu- lünduğumuz mekân lstanbul için, Beyoğlu için çok özel bırmekân. Burası sanki Beyoğlu'nun do- ğiısu... Her renkten, her dilden, her inanıştan ve kültürden insanın yaşadığı bir bölge burası. Kol- tes'in 'Ormanlann Hemen Önündeki Gece'de anlattığı dünya ile yakınlıklan açık! Beyoğlu'nun doğusundayız gerçekten ama, aslmda Oyunevi olarak biz de biraz 'yabana'yız buraya. Bu ko- nuda bir adım atabiliriz diye düşündük. Yapaca- ğımız çalışmanın çok sağlam bir metne dayanma- sı gerekiyordu. Önce böyle bir metni kendimiz oluş- turmayı düşündük ama, 'Ceza Kokmisi'nde" de uzun süre kendi metnimizi oluşturmanm çalışması ıçin- deydik, bu kez başka bir yol izlemek istedik. Bu- lunabılecek en sağlam, en zor metni bulduk. - Metin yamızca tek kişryi içerivDr, oyunu yedi Idşiyie sahneye koyarken nasıl bir yöntem izledi- niz?_ GÜNŞİRAY-Metin yirmi üç sayfahk bir cüm- leden oluşuyor, tek bir tırnak açılıyor ve kapanı- yor. Hiç nokta yok. Tek bir kişi için yazılmış ol- sa da biz metni parçalama yoluna gidip, birçok kişinin oynayabileceği bir metin haline getirmek istedik. - Bu, birçok soruyu aym anda sorma nrsatı mi Miiyor? JL ıpkı bu oyunda olduğu gibi farklılıklara izin vermeyen, kendisinin faşist olduğunun bile farkında olmayan erkeklerle dolu ortalık. Onlann faşisttir, dincidir, u"kçıdır diye itilmesi yerine, kazanılması gerekir diyor metin ve bu bence önemli. Yine Koltes'ten bir cümle: 'Insanlar konuşsalar anlayacaklar birbirierini, anlayacaklar, anlayacaklar, anlayacaklar'..." Günşıray'a göre Koltes'in metni, sözcüklerin anlamlan ve duygulanyla oynamaya pek izin vermiyor. GÜNŞİRAY - Sorulan çoğaltabilirsek başanlı olabiliriz. Başka nedenleri de var bizim için. Bu kişi Beyoğlu'nda ya da Tarlabaşı'nda yaşayan herhangi biri olabilirdi. Bir fahışe, bir homosek- süel ya da bir Kürt... Koltes'in oyunundaki kişi, bir yönetmenin yorumuna göre bütün bu tipler ola- bılirdı. Biz, oyunun en önemli özelliği olan tek- Kk' duygusunu bozmadan yedi ayn kişiye parça- ladık metni. - Metin sahneieme açısından çok fazla bir ipu- cu taşımıyor. Yamızca anlaOcı ve konuşmak için peşinden koştuğu bir 'sen' var. Kim olmalrydı on- lar? GÜNŞİRAY - Metnin özelliği 'monolog' ol- maktan öte, bir 'solilog' niteliği taşıması. Tek ki- şi konuşuyor ama kendi kendine değıl, bır başka- sına konuşuyor. Ama metinde o 'başkasT yok. Oy- sa burada 'sen' dediğı kişi zaman zaman bızim için seyirci oluyor ya da tekHği' konıyarak birçok oyuncu ile oynadığımız için zaman zaman 'öte- ki'lerden biri oluyor. Bundan da öte, o 'sen' de- diği, aradığı 'kendi öteki' oluyor. - Sanki çok fazla oyun girmiyor işin içine._ GÜNŞİRAY-Koltes'in metni, sözcüklerin an- lamlan ve birebir duygulanyla oynamamza pek izin vermiyor. Elinizin tersiyle. bir solukta. su gi- bi akıtacağınız bir alışvenş. - Sözcükler arasına nokta girmezken izleyici de anlaocryla bnüktesürekli hamiamakzorunda ka- hyor olanlan. Bu dunım, bütünlüğü sağlamak adına zorlayKi mıydı? GÜNŞİRAY - Oyunda bır bütünlük sağlamak peşınde koşmadık. Zaten metni parçalamış ol- mamız da bunu gösteriyor. Oyun kişilen yarat- tık, daha sonrametni bölümledik. Kimi zaman ras- gele, kimi zaman da yaratılan kişilere göre bölün- dü. Oyuncu oynadığı bölümdeki metnin de etki- siyle kendi kişisini daha da geliştirdi. 'Poütik yanını ortaya çıkarmak istedik' - Aslmda oynn kişisini yoktan var etmiş oluyor- sunuz bir anlamda burada. GÜNŞİRAY - Evet öyle. Hatta izleyen kişiler de oyundaki yabancı kavramı içinde, acaba ben de yabancı mıyım, eğer yabancıysam nasıl bir yabancıyım, bunlann arasmda ben nasıl bir ya- bancı olurdum diye düşünebiliyorlar. Yani tek ki- şiyle oynansaydı bu olmayacaktı. Bu, sahnele- nen oyun ile seyircinin iç içe geçmeye başladığı- mn da bir işareti. - Oyunun yabancı olmanın alOnı çizen potttik bir yam da var. GÜNŞİRAY - Evet çok politik bir metin, bunu da ortaya çıkarmaya özen gösterdik. Oyunda 'ap- tallar' olarak geçen kısım, orijinal metinde Fran- sızlar aslında. Koltes direkt olarak 'O aptalFran- sızlar!' diyor ve belki bunu on beş kez tekrarlı- yor. Bir adaptasyona gitmek amacında olmadığı- mız için Türkçe metinde 'Bunlann yüzde sekse- ni aptal' cümlesini kullanarak çeviriyi karşıla- maya çalıştık. Fransızcada 'sıçan' o ülkedeki Ce- zayirliler, Araplar ve tüm Şabancılar' için kul- lanılan bir deyim. Oyunda bunlan avlayan faşist- lerden 'sıçan avcüan' diye söz ediliyor. Oyun ki- şisi de bir 'yabana'; yani her an avlanma tehli- kesi ile karşı karşıya kalan kişi. Tıpkı bu oyunda olduğu gibi farklılıklara izin vermeyen, kendisi- nin faşist olduğunun bile farkında olmayan erkek- lerle dolu ortalık. Bunu zaten bilıyoruz. Ama as- lında politik olan buradan sonra başlıyor. Oyune- vi'nin düşüncesiyle yakınlaşan bir şey söylüyor metin: "Bu deükanhlara, bu magandaİar gibi yü- rüyen deüfişeklere, bu annesinden yeni kurtul- muş oğlanlara dokunmaym, çünkü onlardaha ço- cuk! Korunmaya ihtiyaa var onlann, ağıdanna sıçılmaya değü!" Onlann faşisttir. dıncıdır, ırkçı- dır diye itilmesi yerine, kazanılması gerekir di- yormetin ve bu bence önemli. Yine Koltes'ten bir cümle: "tnsanlar konuşsalar anlayacaklar birbir- lerini, anlayacaklar, anlayacaklar, anlayacaklar.J" Hannah Hödı'den Kolajlap' B Kültür Servisi - Dada akımınm kuruculanndan Hannah Höch'ün kolaj çalışmalan 6-22 Aralık tarihleri arasında Tünel'deki Galeri Dürer'de sergilenecek. Höch, akırrun tek kadın sanatçısı ve kolaj teknığinin öncüsü olarak sanat tarihinde önemli bir yere sahip. 1. Dünya Savaşı'nın ardından gelışen ve sanatta özel bir ifade aracı olarak yerini alan kolaj tekniğinde çalışan sanatçı Berlin'de Raoul Hausmann, Kurt Schwitters gibi sanatçılarla birlikteydi. Hitler'in iktidara gelmesiyle çalışmalan yanm kaldı. Yıllar süren bir aradan sonra 1945 yılmda 2O'lı yıllann olanak ve araçlanyla çalışmalanna devam ettı. 6O'lı yıllarda ülkesinde ve uluslararası alanda ünlendi. Alman Kültür Merkezi ve IFA Dışilışkiler Enstitüsü'nün işbirliğince gerçekleşen sergi süresince aynca 'Hannah Höch' adlı 15 dakikalık video fılmi de gösterilecek. SaHıa ve Zekeriya Sertel anılıyop • Kültür Servisi - Tan gazetesinin demokrasi düşmam güçler tarafindan yıktınlmasuıın 55. yıldönümünde, verdikleri savaşımm kurbanı olan Sabiha ve Zekeriya Sertel anılıyor. Yann saat 12.00-15.00 arasmda Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde yapılacak olan anma toplantısmda Yıldız Sertel'in açılış konuşmasınm ardından, yazanmız Server Tanilli bir konuşma yapacak. Daha sonra Tan olaylanm yaşayanlardan Ramazan Gökalp Arkm, Tatyana Moran ve Vartan Usta'nm konuşmalan yer alacak. 1999 yılmda demokrasi için en iyi savaşı vermiş olan gazete ve gazeteciye 'Sertel Demokrasi ödülü'nün verilmesinden sonra '30 Yıl Sonra Sabiha Sertel-Roman Gibi' adlı film gösterilecek. Sadberk Hamm Müzesfnde Bcrem Hakkı Ayverdi koleksiyonu • Kültür Servisi -Onlü mimar ve sanat tarihçisi Ekrem Hakkı Ayverdi'nin özel koleksiyonu ilk kez Sadberk Hanım Müzesi'nde sergileniyor. 24 Aralık'a kadar görülebilecek sergide, 15. yüzyıldan, 20. yüzyıla dek hat sanatına yön veren tüm üstatlann yapıtlan, hattatlann ellerini güçlendirmek içın antrenman yaptıklan ok ve yaylar, 16. yüzyıl mavi-beyaz dönemine ait duvar çinileri, 18. yüzyıl Kütahya seramiklerinden örnekler, 19. yüzyıl Beykoz camlan ve Tophane lüleleri ile fincanlan, özel kalemtıraş, makta, makas, kalem kutusu, hokkadan oluşan yazı takımlan, zarif yemek taknnlan, tombaklar, çatma ve kemha gibi 16. yüzyılm değerli ıpekli dokumalanndan parçalar ve Türk insanının ince beğemsini yansıtan işlemeler bulunuyor. İmzasc romana büyük ilgi • BAĞDAT (AFP) - Bağdat'takı tüm kıtapçılarda fırtınalar estiren ve Saddam Hüseyin'in yazdığma dair birçok spekülasyona neden olan roman 'Zabiba and The King'in yazan bilinmiyor. Imzasız olarak yayımlanan roman, belirlı bir zaman veya yerde geçmiyor. Romanda son derece zeki, cesur, mütevazı ve büyüleyici derecede güzel bir kız olan 'Zabiba'ya (Arapçada 'Zabiba' 'kuru üzüm' anlamına geliyor) âşık olan bir kralm hikâyesi anlatılıyor. Zabiba, kralın hayatını değiştiriyor ve onun halkıyla komploculara karşı birlik olmasını sağhyor. Kitapta Yahudilere, insanlar arasına fesat girmesi ve ihtilaflar yaşanması konulannda açık göndermelerde bulunuluyor. Kitabın önsözü, "İşte buradayım Irak, peygamberlerin ülkesi. Korkaklar ve dalkavuklar şeytan olacaktır. Hangi Arap ki ulusunu satar, hajn ve dalkavuktur, 0 şeytanın ta kendisi olacaktır" satırlannı içeriyor. 1 dolardan daha az bir paraya satılan kitabın satışlanndan elde edilecek gelirin kimsesiz, fakir ve hastalar için kurulmuş hayu" kurumlarma bağışlanacağı bildirildi. BBC Hlarmoni Orkestrası İşSanarta • Kültür Servisi- Levent'teki Iş Kuleleri kompleksinde yer alan Iş Sanat ve Kültür Merkezi, BBC Filarmoni Orkestrası 'nı Istanbullu müzikseverlerle buluşturuyor. Yann saat 19.30'da konser verecek olan orkestrayı şef Matthıas Bamert yönetıyor. BBC Filarmoni 'Glınka: Rusian ve Ludmila Uvertürü', Çaykovski'mn '1. Piyano Konçertosu', Debussy'nin 'La Mer' başlıklı eserlerinin yani sıra Prokofiev'in 'Romeo ve Juliet Suiti'nden bölümler de seslendirecek. Çağdaş ve iddialı eserleri repertuvanna almasıyla tanınan BBC Filarmoni'nin bu konserdeki solisti genç piyanist Emre Şen olacak. BUGÜN • CRR KONSER SALONU'nda saat 18.00'de Murat Hüseyinov'un piyano resitali ve saat 20.30'da Geri Allen Trio'nun konseri dınlenebilir. (232 98 30) • KEMANCI KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 15.00'te Zeki Taş'ın 'Nöbetçi Felsefeci' başlıklı gösterisi yer alacak. (251 54 42)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle