Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ARAUK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JVUJLJ. LJ J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
'Yeni Bir Yüzyıla Girerken Eğitim Sorunlan' sergisi Eskişehir'de
KarikatürMüzesi'ne doğnı
AHMETCEMAL
20 Kasım 2000 tarihinde Eskişehir
Anadolu Üniversitesi'nin Yunus Emre
Kampusu'nda "Yeni Bir Yüzyıla Gi-
rerken Eğftün Sorunlan" başlıklı, ulus-
lararası bir kankatür sergisi açıldı. Ay-
nı üniversitede kurulması planlanan
"Dünya Eğitim Karikatûrleri MüzesT
için bır çekirdek olması öngörülen ve
çok geniş bır katılımın gerçekleştiğı bu
sergiyle ilgili olarak, Anadolu Oniver-
sitesi Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç'la
konuştuk:
- Sayın Rektör, böyk bir sergiyi aç-
ma dûşüncesi nasıl gerçekleşti?
ENGİN ATAÇ- Bu düşünceyi değer-
li kankatür sanatçımız Tan Oral ıle bir-
likte geliştırdik. Bıldığiniz gibi, yir-
minci yüzyılda altın çağını yaşayan ka-
rikatür sanatı, doğası gereğı eleştirel
bir sanat olarak eğitim sorunlanna da
el atmıştır. Biz, bu durumu göz önün-
de tutarak kankatür sanatçılannın ge-
nel olarak eğıtime nasıl baktıklannı ve
onlann bakış açılanndan ne gibi yön-(
lendirmelenn kaynaklanabileceğini bir
sergide toplu biçimde göstermenin ıl-
ginç ve yararlı olacağını düşündük
- Sergi kataJoğunda, gerek sizin yazı-
nızdan, gerekse Tan OraJ'ın ve Atila
Özer'in ortak yazılanndan anlaşddığı
• "Anadolu Üniversitesi'nde Güzel Sanatlar Fakültesi'ne bağlı bir 'Modern Sanatlar
Müzesi'nin açılmasım uzun zamandır planlamaktaydık. Yapının restorasyonu bitmek
üzere ve elimizde bulunan sanat eserlerini içerecek olan müze yakında açılacak. Bir
bölümünü de 'Dünya Eğitim Karikatûrleri Müzesi' oluşturacak. Türk ve yabancı karikatür
sanatçılannın eğitimi konu alan karikatûrleri -değişerek- sürekli sergilenecek."
kadanyla, bu sergi bir müzeyle sürekli
kümacak, Bukoouda netersöylemek is-
tersiniz?
ATAÇ - Anadolu Üniversitesi'nde
Güzel Sanatlar Fakültesi'ne bağlı bir
"Modern SanatlarMüzea"nin açılma-
sını uzun zamandır planlamaktaydık.
Bunun içın öngördüğümüz yapının res-
torasyonu bitmek üzere ve üniversite-
mizin elinde bulunan çok değerlı sanat
eserlerini içerecek olan müze yakında
açılacak. Işte bu müzenin bir bölümü-
nü de "Dünya Eğitim Karikatûrleri
Müzea" oluşturacak. Bu müzede, Türk
ve yabancı karikatür sanatçılannın eği-
timi konu alan karikatûrleri -değişe-
rek- sürekli sergilenecek.
200'e yakın sanatçıdan 482 eser
- Böylece ülkemizdeiki'ilk',aynı mü-
zenin çatısı alûnda büieşmiş ohıyor, de-
ğUmi?
ATAÇ - Evet, bildığim kadanyla bi-
zimkisi, Türkiye'de bir üniversite bün-
yesınde açılan ilk "Modern Sanatlar
Müzesi'' olacak. Eğitim Karikatûrleri
Müzesi diye bir müze ise zaten bugü-
ne kadar yoktu.
- İlk kez düzenlenen böyk bir sergi-
ye katılanlann sayısmın yüksekliği, siz-
ce de şaşırncı değil mi?
ATAÇ - Öyle, hatta katılım oranının
beklentilerimizi epey aştığını da söy-
leyebilirim. Biz, lOOsanatçıyabaşvur-
muştuk; katılmak isteyen sanatçı sayı-
sı 200'e yaklaştı. Sergiye bu sanatçıla-
nn 482 parça eseri gönderildi.
- Bu kadar yüksek bir kanlunı neye
bağüyorsunuz?
ATAÇ - Önce şunu belırtmeliyım:
Bugün Türk karikatür sanatı, dünya ka-
rikatür sanatında çok önemli ve onur-
lu bir yere sahip. Türk karikatür sanat-
çılan çoktandır evrensel düzeyde hak-
lı olarak büyük bir saygınlık kazanmış
durumdalar. Bu nedenle, Türkiye'de
düzenlenen bir sergiyi bu saygınlığın da
çekici kılmış olması doğaldır. Ikinci
bir neden olarak da, karikatür sanatının
günümüz dünyasında kazanmış oldu-
ğu büyük önem gösterilebriir. Biraz ön-
ce de belirttiğim gibi, karikatür, doğa-
sı gereği eleştirel olan bir sanat ve eleş-
tiriye açık her konunun bulunduğu yer-
de kankatür sanatçısı da var.
Ortak tartışma noktalan çok
- Kimi ülkelerin bu sergide öteki ül-
kelere oranla çok daha kabank sayıda
sanatçıyla temsil edilmesinin bu söyle-
diğinizle bir ilgisi olabilir mi?
ATAÇ - Bence var. Çünkü dikkat et-
tiyseniz eğer, en yüksek sayıdakı katı-
lım, bugün düşünce özgürlüğünün çe-
şitli kısıtlamalar altında olduğu ülkeler-
den gerçekleşmış. Örneğin Iran gibi. Bu
da karikatür sanatının doğası gereği
eleştirel olmasından kaynaklanan bır
başka sonuç. Bir sanat olarak karika-
tür, aynı zamanda bir iletişim biçimi,
ve düşünce özgürlüğünün henüz ku-
rumlaşmadığı ortamlarda yaşayanlar, bu
iletişim biçimine çok daha fazla başvur-
maktalar.
- Üniversitemizdekiserginin aahşına,
hem yabana hem deTürk karikatür sa-
natçılan katıldılar. Sizin gözlemleyebü-
diğuıiz kadanyla, burada olduklan sü-
rece bu sanatçılar arasındaki diyalog
nasüdı?
ATAÇ - Çok iyiydi. Ortak konular
çoktu. Ortak tartışma noktalan çok
fazlaydı. Yine aynı şeyı söyleyeceğim:
Dünyaya yöneltilen eleştirel bakışlar
arasında büyük ortaklıklar vardı. Zaten
bu işi ileride de sürdürme konusunda-
ki, sürdürebileceğimiz konusundaki
güçlü umudumuz da bu ortaklıklann ve
diyaloğun varlığından kaynaklanıyor...
- Anadolu Ünhershesi Güzel Sanat-
larFakültesi'nin kuruhışundan m'baren
on yıl süreyle dekarüığını yapmıştınız.
Ama bu üniversiteden sanatı cksik et-
memeye yönelik çabalannız. dekanb-
ğmızdansonrada hızyıtirmedi,bümem
yanıhyor muyum?
ATAÇ - Bu, hep savunduğum bir te-
zin sonucu olan bu-durum. Ben, sanat-
la örtülü bir atmosfenn bır eğitim ku-
rumu için, özellikle de birüniversite için
en elverişli ortamı oluşturacağına hep
inandım. Sözünü ettiğıniz çabalanmı
hep sürdürmemin temelinde işte bu
ınancım yatıyor...
Tiyatro Oyunevi, Mahir Günşirayhn yorumuyla 'Ormanların Hemen Önündeki Gece'yisahneliyor
Lerinf^Konuşsalar anlayacaldarTbirbırİ
MELTEM KERRAR
"Seni gördüğümde bir sokağm köşesini dönü-
yordun, yağmur vağrvor, saçlanm ve üstüm başım
sınksıklam, insamn içinde bulunmak isteyeceği
bir dunımda değildim pek, ama yine de cesaret
ettim ve şimdi ki buradayız, („)"
Tiyatro Oyunevi, yeni oyunu 'Ormanlann He-
men Önündeki Gece' ile yeni mekânı lstanbul
Sanat Merkezi 2. Kat'ta dün izleyici karşısma
çıktı. BernardMarieKottes'in yazdığı, AlperDe-
vehoghı, Güven İnce, Evren Yaacı, Ayça Damga-
a, Ece Eroğlu, Elif Ongan ve AH Özmen" in rol al-
düdan oyun, iki tırnak arasında yer alan noktasız
cümlelerden oluşuyor. Yalnızca yaşadıklannı an-
latacak 'arkadaş' arayan bırinin, yağmurda ara-
dığı insam bulmasıyla açılıyor tırnağın ilki. Yir-
mi üç sayfa sonunda da suılsıklam olmuş ikinci-
sine kavuşuyor. Yedi oyuncunun, bir kişinin ağ-
zından anlatılan metinde yer almalan, birliği ve
karşıtlığı aynı anda duyuruyor izleyiciye. Param-
parça amlanndan başka bir şey bilmediğimiz an-
îaücı, yan yana duran sözcüklerin, noktalanna
ulaşıp bir türlü cümle olamamalan gibi, kendine
ulaşma çabasım anlatıyor 'arkadaş'ına. Ama ne
arkadaşın kim olduğunu biliyor izleyici, ne de
anlatıcının. Dağılan parçalar arasuıda bir yer bul-
maya çahşıyor kendine, bazen onlardan biri ya da
tamamen bir 'yabana' olarak!
Sahne tasanmı ClaudeLeona. ışık düzeni Yük-
sel Aymaz'a ait olan oyunu Mahir Günşiray sah-
neye koyuyor.
Tek kişilik metni yedi ayn kişi oynuyor
- Neden Kohes ve 'Ormanlann Hemen Önün-
deki Gece'?
MAHİR, GÜNŞİRAY - Tiyatro Oyunevi'nin
yaşamında önemli bir değişiklik oldu bu yıl. Ye-
ni sezonla birlikte Tarlabaşı'nda lstanbul Sanat
Merkezi'nin ikinci katında oynamaya başladık. Bu-
lünduğumuz mekân lstanbul için, Beyoğlu için
çok özel bırmekân. Burası sanki Beyoğlu'nun do-
ğiısu... Her renkten, her dilden, her inanıştan ve
kültürden insanın yaşadığı bir bölge burası. Kol-
tes'in 'Ormanlann Hemen Önündeki Gece'de
anlattığı dünya ile yakınlıklan açık! Beyoğlu'nun
doğusundayız gerçekten ama, aslmda Oyunevi
olarak biz de biraz 'yabana'yız buraya. Bu ko-
nuda bir adım atabiliriz diye düşündük. Yapaca-
ğımız çalışmanın çok sağlam bir metne dayanma-
sı gerekiyordu. Önce böyle bir metni kendimiz oluş-
turmayı düşündük ama, 'Ceza Kokmisi'nde" de uzun
süre kendi metnimizi oluşturmanm çalışması ıçin-
deydik, bu kez başka bir yol izlemek istedik. Bu-
lunabılecek en sağlam, en zor metni bulduk.
- Metin yamızca tek kişryi içerivDr, oyunu yedi
Idşiyie sahneye koyarken nasıl bir yöntem izledi-
niz?_
GÜNŞİRAY-Metin yirmi üç sayfahk bir cüm-
leden oluşuyor, tek bir tırnak açılıyor ve kapanı-
yor. Hiç nokta yok. Tek bir kişi için yazılmış ol-
sa da biz metni parçalama yoluna gidip, birçok
kişinin oynayabileceği bir metin haline getirmek
istedik.
- Bu, birçok soruyu aym anda sorma nrsatı mi
Miiyor?
JL ıpkı bu oyunda
olduğu gibi farklılıklara
izin vermeyen, kendisinin
faşist olduğunun bile
farkında olmayan
erkeklerle dolu ortalık.
Onlann faşisttir, dincidir,
u"kçıdır diye itilmesi
yerine, kazanılması
gerekir diyor metin ve
bu bence önemli. Yine
Koltes'ten bir cümle:
'Insanlar konuşsalar
anlayacaklar
birbirierini,
anlayacaklar,
anlayacaklar,
anlayacaklar'..."
Günşıray'a göre Koltes'in metni, sözcüklerin anlamlan ve duygulanyla oynamaya pek izin vermiyor.
GÜNŞİRAY - Sorulan çoğaltabilirsek başanlı
olabiliriz. Başka nedenleri de var bizim için. Bu
kişi Beyoğlu'nda ya da Tarlabaşı'nda yaşayan
herhangi biri olabilirdi. Bir fahışe, bir homosek-
süel ya da bir Kürt... Koltes'in oyunundaki kişi,
bir yönetmenin yorumuna göre bütün bu tipler ola-
bılirdı. Biz, oyunun en önemli özelliği olan tek-
Kk' duygusunu bozmadan yedi ayn kişiye parça-
ladık metni.
- Metin sahneieme açısından çok fazla bir ipu-
cu taşımıyor. Yamızca anlaOcı ve konuşmak için
peşinden koştuğu bir 'sen' var. Kim olmalrydı on-
lar?
GÜNŞİRAY - Metnin özelliği 'monolog' ol-
maktan öte, bir 'solilog' niteliği taşıması. Tek ki-
şi konuşuyor ama kendi kendine değıl, bır başka-
sına konuşuyor. Ama metinde o 'başkasT yok. Oy-
sa burada 'sen' dediğı kişi zaman zaman bızim için
seyirci oluyor ya da tekHği' konıyarak birçok
oyuncu ile oynadığımız için zaman zaman 'öte-
ki'lerden biri oluyor. Bundan da öte, o 'sen' de-
diği, aradığı 'kendi öteki' oluyor.
- Sanki çok fazla oyun girmiyor işin içine._
GÜNŞİRAY-Koltes'in metni, sözcüklerin an-
lamlan ve birebir duygulanyla oynamamza pek
izin vermiyor. Elinizin tersiyle. bir solukta. su gi-
bi akıtacağınız bir alışvenş.
- Sözcükler arasına nokta girmezken izleyici de
anlaocryla bnüktesürekli hamiamakzorunda ka-
hyor olanlan. Bu dunım, bütünlüğü sağlamak
adına zorlayKi mıydı?
GÜNŞİRAY - Oyunda bır bütünlük sağlamak
peşınde koşmadık. Zaten metni parçalamış ol-
mamız da bunu gösteriyor. Oyun kişilen yarat-
tık, daha sonrametni bölümledik. Kimi zaman ras-
gele, kimi zaman da yaratılan kişilere göre bölün-
dü. Oyuncu oynadığı bölümdeki metnin de etki-
siyle kendi kişisini daha da geliştirdi.
'Poütik yanını ortaya çıkarmak istedik'
- Aslmda oynn kişisini yoktan var etmiş oluyor-
sunuz bir anlamda burada.
GÜNŞİRAY - Evet öyle. Hatta izleyen kişiler
de oyundaki yabancı kavramı içinde, acaba ben
de yabancı mıyım, eğer yabancıysam nasıl bir
yabancıyım, bunlann arasmda ben nasıl bir ya-
bancı olurdum diye düşünebiliyorlar. Yani tek ki-
şiyle oynansaydı bu olmayacaktı. Bu, sahnele-
nen oyun ile seyircinin iç içe geçmeye başladığı-
mn da bir işareti.
- Oyunun yabancı olmanın alOnı çizen potttik
bir yam da var.
GÜNŞİRAY - Evet çok politik bir metin, bunu
da ortaya çıkarmaya özen gösterdik. Oyunda 'ap-
tallar' olarak geçen kısım, orijinal metinde Fran-
sızlar aslında. Koltes direkt olarak 'O aptalFran-
sızlar!' diyor ve belki bunu on beş kez tekrarlı-
yor. Bir adaptasyona gitmek amacında olmadığı-
mız için Türkçe metinde 'Bunlann yüzde sekse-
ni aptal' cümlesini kullanarak çeviriyi karşıla-
maya çalıştık. Fransızcada 'sıçan' o ülkedeki Ce-
zayirliler, Araplar ve tüm Şabancılar' için kul-
lanılan bir deyim. Oyunda bunlan avlayan faşist-
lerden 'sıçan avcüan' diye söz ediliyor. Oyun ki-
şisi de bir 'yabana'; yani her an avlanma tehli-
kesi ile karşı karşıya kalan kişi. Tıpkı bu oyunda
olduğu gibi farklılıklara izin vermeyen, kendisi-
nin faşist olduğunun bile farkında olmayan erkek-
lerle dolu ortalık. Bunu zaten bilıyoruz. Ama as-
lında politik olan buradan sonra başlıyor. Oyune-
vi'nin düşüncesiyle yakınlaşan bir şey söylüyor
metin: "Bu deükanhlara, bu magandaİar gibi yü-
rüyen deüfişeklere, bu annesinden yeni kurtul-
muş oğlanlara dokunmaym, çünkü onlardaha ço-
cuk! Korunmaya ihtiyaa var onlann, ağıdanna
sıçılmaya değü!" Onlann faşisttir. dıncıdır, ırkçı-
dır diye itilmesi yerine, kazanılması gerekir di-
yormetin ve bu bence önemli. Yine Koltes'ten bir
cümle: "tnsanlar konuşsalar anlayacaklar birbir-
lerini, anlayacaklar, anlayacaklar, anlayacaklar.J"
Hannah Hödı'den Kolajlap'
B Kültür Servisi -
Dada akımınm
kuruculanndan
Hannah Höch'ün
kolaj çalışmalan
6-22 Aralık tarihleri
arasında Tünel'deki
Galeri Dürer'de
sergilenecek. Höch,
akırrun tek kadın
sanatçısı ve kolaj
teknığinin öncüsü
olarak sanat
tarihinde önemli bir
yere sahip. 1. Dünya
Savaşı'nın ardından
gelışen ve sanatta
özel bir ifade aracı olarak yerini alan kolaj
tekniğinde çalışan sanatçı Berlin'de Raoul
Hausmann, Kurt Schwitters gibi sanatçılarla
birlikteydi. Hitler'in iktidara gelmesiyle
çalışmalan yanm kaldı. Yıllar süren bir aradan
sonra 1945 yılmda 2O'lı yıllann olanak ve
araçlanyla çalışmalanna devam ettı. 6O'lı yıllarda
ülkesinde ve uluslararası alanda ünlendi. Alman
Kültür Merkezi ve IFA Dışilışkiler Enstitüsü'nün
işbirliğince gerçekleşen sergi süresince aynca
'Hannah Höch' adlı 15 dakikalık video fılmi de
gösterilecek.
SaHıa ve Zekeriya Sertel anılıyop
• Kültür Servisi - Tan gazetesinin demokrasi
düşmam güçler tarafindan yıktınlmasuıın 55.
yıldönümünde, verdikleri savaşımm kurbanı olan
Sabiha ve Zekeriya Sertel anılıyor. Yann saat
12.00-15.00 arasmda Tank Zafer Tunaya Kültür
Merkezi'nde yapılacak olan anma toplantısmda
Yıldız Sertel'in açılış konuşmasınm ardından,
yazanmız Server Tanilli bir konuşma yapacak.
Daha sonra Tan olaylanm yaşayanlardan
Ramazan Gökalp Arkm, Tatyana Moran ve
Vartan Usta'nm konuşmalan yer alacak. 1999
yılmda demokrasi için en iyi savaşı vermiş olan
gazete ve gazeteciye 'Sertel Demokrasi
ödülü'nün verilmesinden sonra '30 Yıl Sonra
Sabiha Sertel-Roman Gibi' adlı film gösterilecek.
Sadberk Hamm Müzesfnde
Bcrem Hakkı Ayverdi koleksiyonu
• Kültür Servisi -Onlü
mimar ve sanat
tarihçisi Ekrem Hakkı
Ayverdi'nin özel
koleksiyonu ilk kez
Sadberk Hanım
Müzesi'nde sergileniyor.
24 Aralık'a kadar
görülebilecek sergide,
15. yüzyıldan, 20.
yüzyıla dek hat sanatına
yön veren tüm üstatlann
yapıtlan, hattatlann
ellerini güçlendirmek
içın antrenman yaptıklan
ok ve yaylar, 16. yüzyıl
mavi-beyaz dönemine ait
duvar çinileri, 18. yüzyıl Kütahya
seramiklerinden örnekler, 19. yüzyıl Beykoz
camlan ve Tophane lüleleri ile fincanlan, özel
kalemtıraş, makta, makas, kalem kutusu,
hokkadan oluşan yazı takımlan, zarif yemek
taknnlan, tombaklar, çatma ve kemha gibi 16.
yüzyılm değerli ıpekli dokumalanndan parçalar
ve Türk insanının ince beğemsini yansıtan
işlemeler bulunuyor.
İmzasc romana büyük ilgi
• BAĞDAT (AFP) - Bağdat'takı tüm kıtapçılarda
fırtınalar estiren ve Saddam Hüseyin'in yazdığma
dair birçok spekülasyona neden olan roman
'Zabiba and The King'in yazan bilinmiyor.
Imzasız olarak yayımlanan roman, belirlı bir
zaman veya yerde geçmiyor. Romanda son derece
zeki, cesur, mütevazı ve büyüleyici derecede güzel
bir kız olan 'Zabiba'ya (Arapçada 'Zabiba' 'kuru
üzüm' anlamına geliyor) âşık olan bir kralm
hikâyesi anlatılıyor. Zabiba, kralın hayatını
değiştiriyor ve onun halkıyla komploculara karşı
birlik olmasını sağhyor. Kitapta Yahudilere,
insanlar arasına fesat girmesi ve ihtilaflar
yaşanması konulannda açık göndermelerde
bulunuluyor. Kitabın önsözü, "İşte buradayım Irak,
peygamberlerin ülkesi. Korkaklar ve dalkavuklar
şeytan olacaktır. Hangi Arap ki ulusunu satar, hajn
ve dalkavuktur, 0 şeytanın ta kendisi olacaktır"
satırlannı içeriyor. 1 dolardan daha az bir paraya
satılan kitabın satışlanndan elde edilecek gelirin
kimsesiz, fakir ve hastalar için kurulmuş hayu"
kurumlarma bağışlanacağı bildirildi.
BBC Hlarmoni Orkestrası
İşSanarta
• Kültür Servisi-
Levent'teki Iş Kuleleri
kompleksinde yer alan
Iş Sanat ve Kültür
Merkezi, BBC
Filarmoni Orkestrası 'nı
Istanbullu
müzikseverlerle
buluşturuyor. Yann
saat 19.30'da konser
verecek olan orkestrayı
şef Matthıas Bamert
yönetıyor. BBC
Filarmoni 'Glınka:
Rusian ve Ludmila Uvertürü', Çaykovski'mn '1.
Piyano Konçertosu', Debussy'nin 'La Mer'
başlıklı eserlerinin yani sıra Prokofiev'in 'Romeo
ve Juliet Suiti'nden bölümler de seslendirecek.
Çağdaş ve iddialı eserleri repertuvanna almasıyla
tanınan BBC Filarmoni'nin bu konserdeki solisti
genç piyanist Emre Şen olacak.
BUGÜN
• CRR KONSER SALONU'nda saat 18.00'de
Murat Hüseyinov'un piyano resitali ve saat
20.30'da Geri Allen Trio'nun konseri dınlenebilir.
(232 98 30)
• KEMANCI KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
15.00'te Zeki Taş'ın 'Nöbetçi Felsefeci' başlıklı
gösterisi yer alacak. (251 54 42)