17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ^RAUK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA CJJvUilUITJJ. / [email protected] 13 ŞİRKETLERDEN • ELECTROLUX ve eği<im kurumu Akademi Istanbul işbirliğiyle egitime açılan Mutfak Saı»atlan Merkezi'nde 3. döraem pastacılık kursu başlıyor. Kursta meyveü tartlar, cheesecake, brovvni ve tiramisu gibi pastalann yapımı ögretiliyor. • R(X MELIBIOSE. yaş Herlemesiflecihte otuşan gevşeme, ışıltı kaybı vecüt sarkanalanna çözüm bulmayı amaçlıyor. Ürün, cildi öhaftagibibir sürede eski haline kavuşturarak zararlı dıs etkenlerden korumaya çahşayor. • ESCO'da Latin dansı dersleri başladı. Latin dansı meraklılan Esco bünyesinde hafta içi her akşarn ders alabilirler. Deneyimli hocalann verdigi dersler üç ay sürüyor. • FASfflONTV, oauncusu düzenlenecek Uhıslararası Deri Gûnkri Fuan'nda yapılacak defıleleri 141 ülkede yayunlayacak. Fuarda ham ve işlenmis deri, deri konfeksryon, saraciye, deri kimyasallan, deri makinelerive aksesuvariar tanıölacak • PROFtLO'nun yeni mutfak robotlan Tango ve Mango, iç hacmi, zengin fonksiyonlan, güçlü motorlan ve dayanıklıklan ile tûketicilerin ügisioi çekmeye çalışıyor. • EFESPtLSEN,'Bu Fırsati Kaçınn' kampanyasıyla 3 adet Efes Pflsen yeşil halkasını yollayan tüketiciler arasında çekiliş yapacak. Çckiliş sonucunda araba ve cep tekfonu verüiyor. • PIYALE, üç farklı hazır çorba çeşidini 'Dakik Çorbalar' adı altında tüketecilere sundu. 16 ve 14 gramlık poşetlerde üretilen çorbalar 10 saniyede hazırlanıyor. • HANDSPRBVG'in yeni ürünü Prism, PatanOs platfonnu taşıyancep bilgisayarlannda 33Mhz işlemci kullanılarak işlemlerin kısa sürede yapıbnasım sağbyor. • OPEL, yüksek performansh Turbo ile yeni Astra Coupe serisini tamamladı. 2.0 litre turbo motorlu spor otomobil, 7.5 saniyede 100 km/saat hıza çıkıyor. Türkiye dış politikada sıkıştınlırken bir yandan da ekonomik bazı kararlar almaya zorlanıyor Dış bagLanb senaryoları BAMJSALMAN ANKARA - Türkiye'de pi- yasanın spekülatif hareketlere açık olduğu ve bazı sorunlar bulunduğu, ancak yaşanan bu- nalımın hûkümeti sıkıştırmaya ve Türkiye'nin bazı kararlan almasını sağlamaya yönelik olarak dış kaynaklı olduğuna dikkat çekiliyor. Türkiye'nin dış politikada Kıbns, Ermeni soykınmı ve AB Katıhm Ortaklığı Belge- İNCELEME YAPACAK IMFheyeti gerigeliyor ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-IMF heyeti, bunalımla il- gili incelemelerde bulunmak üzere bugün Türkiye'yej;eli- yor. Devlet Bakanı RecepOnal, IMF'den gelecek ek kaynağın gerektiği kadar olacağını söy- lerken; Hazine Müsteşan Sd- çuk Demiralp. piyasadan çıkan para kadar kaynak gelmesi gö- rüşüne saygı duyulması gerek- tiğini belirterek 6 milyar dolar düzeyinde kaynağın gerekli ol- duğu mesajını verdi. Demiralp, ek niyet mektubunun hazır ol- duğunu, Bakan önal'm imza- lamasırun ardından gönderile- ceğini söyledi. Türkiye'de yaşanan bunalım- la ilgili IMF'den destek arayışı, yoğun görüşme trafiğıyle sür- dürülüyor. Devlet Bakanı önal, TBMM Plan ve Bütçe Komis- yonu"nda gazetecilenn sorulan üzerine, "IMFnmbüiyorsumız acfl destek kredisi diye bir şeyi var. Bu tip durumlar için meka- nizmaişleyeeek'' derken, mıkta- ra ılışkın sorulara "Ne kadar ge- rekiyorsa" yanıtını verdı. Hazine Müsteşan Demiralp, yaşanan bunalımı "geçjd bir dunun" olarak nıtelendirerek "Türkrve'nin kriz ortamına gi- recek bir durumu yok" dedi. Demiralp, "Kısa sürede bu, kendini yenileyecek. Önümüz- deki haftalar her şey tekrar es- ki haline gelecek" dedi. Demiralp, faizlerin yüzde 75O'ye çıktığının anımsatılma- sı üzerine, ^Yüzde 3 bin de ola- bflir. Faiz 5 bin dersen senden para alacağım diye bir şey yok. Bunu kriz olarak almavuı. Mer- kez Bankası'nda şu anda TL ya- ratacak giriş yok" dedi. ı Önal, muhalefetın nakit sıkıntısı için para basılması önerisine itaraz ederek "Kurallar koyduk. Bun- dan sapmamız söz konusu de- ğfl* dedi. • Türkiye'de piyasanın spekülatif hareketlere açık, ancak yaşanan bunalımın dış kaynaklı olduğu ileri sürülüyor. Bunalım gerekçesiyle Telekom'un satışı konusundaki direncin kınldığı, yönetimde yabancı ağırlıklı stratejik ortaklığa geniş yetkiler tanınarak yüzde 33.5'lik hissesinin satış karannın çıkanldığı belirtiliyor. si'yle sıkıştınlırken, ekonomik olarak da bazı kararlan alma- ya zorlandığı vurgulanıyor. Başbakan Bülent Ecevit'in IMF ve Dünya Bankası'nm is- temlerini yerine getiren açık- lamalan da bu çerçevede de- ğerlendiriliyor. Bunalım ge- rekçesiyle Telekom'un satışı konusundaki direncin kınldı- ğı, yönetimde yabancı ağırlık- lı stratejik ortaklığa geniş yet- kiler tanınarak yüzde 33.5'lik hissesinin satış karannın çıka- nldığı belirtiliyor. Bankacılık sisteminin "pas- tanm küçükceğini fark etme- siyle'' de piyasalarda sorunun baş gösterdiği belirtiliyor. Kur politikasının bir yıldır belli ol- duğu, bu çerçevede TL'nin de- ğerleneceği, dışalımın artışıy- la dış açığın büyüyecegi, şiş- miş borsa unsurlanyla piyasa- Seattle'm yılclöııümü kutlandı Tam bir yıl önce Seattie'da parlayan küresel kapftalizm karşjb hareket, dün aynı sokaklarda yaş gününü kutiadı. Geçen yıl Dünya Tfcaret Örgütü'nün (DTO) 'Milenyum' toplannsını protesto için kent sokaklannı dolduran binkrce Idşi, 'zaferkrinin' yıldönümünü sokaklan şenlik alaruna çevirerek kutiadı. Seattle'dan başlayarak DTÖ, IMF. Dünya Bankası ve Dünya Ekonomik Forumu gibi küresel sennayenin temsücisi ve dünyadaki yoksulluk ve adaletsiztiğin sembotü olarak gördükleri kuruhışlann her toplannsuu protesto eden eyiemcilerin, dün ABD'nin Seattk'daki gösterisi sırasında herhangi bir şiddet olayı gercekteşmedi. Önal:Programdan sapmayok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ekonomiden so- rumlu Devlet Bakanı Re- cep Önal, Hazine Müste- şarüğı'nın bütçe görüşme- lerinde piyasalardaki bunahmı da değerlendir- di. Önal'm 2001 yılı değerlendirmeleri şunlar • Finansal piyasalarda yaşanan dalgalan- malar, enflasyonla mücadele ve yeniden yapı- lanma programımn sürdürülmesine ilişkin te- reddüt yaratmamalı. Yerinde adımlar atıldı. • Faiz oranlan geçici olarak yükseliyor. Iz- lenmekte olan politikalar ile istikrarh düzeye Petrol zammı devam edecek. İç borçlanma stratejisi sürüyor. / Vergi önlemleri sürecek. y Yabancı Seımaye Yasa Taslagı hazır. gelmesi mûmkün olacak. • 2001 yıh bütçesinde he- deflenen sıkı malıye politi- kalannın uygulanması iç borçlanma üzenndekı yükün azalmasma neden olacak. • Iç borçlanma stratejilerinde herhangi bir dnemli değişiklık planlanmamaktadır. • Yabancı sermaye hareketlerinde büyük bir sıçrama bekleniyor. Yapılan düzenlemelerin başında yeni bir Yabancı Sermaye Kanun Tas- lagı hazıılandı. Hedef, yabancı yatınmcüar için bürokratik engellenn azaltüması. larda "bunahm" için yeterli koşuüann zaten bulunduğu kaydediliyor. Ancak bankacı- lık sisteminde bir-iki bankayla ateşlenen bunahmda Kıbns ve Ege konulan gibi "dış siyasi se- naryo" bulunduğu savlanıyor. Piyasalarda yaşanan bunalı- mın dış politikada Türkiye'nin sıkıştınldığı döneme denkgel- diğine dikkat çeken yetkililer, "Son geldiğimiz noktada çare olarak döviz girsin deniyor. Dö- vtdn bir bedeU mi var? Döviz pat dive girmez. Ancak devlet kanafayla döviz girer. Onun için kendi mamanızla karnınızı do- yurundiyortar.Krizübirekono- mide para politikasımn sınırta- n vardır. Merkez Bankası bir şey yapmaya kalkarsa program bozulur ve güven ortadan kal- kar" diye konuşuyorlar. Merkez Bankası'mn piyasa- ya istediği dövizi ve TL'yi ver- mesine karşın kaynaklann dö- vize gitmesi sonucunda nakit sıkışıklığının devam etmesiyle faizlerde yükseliş sürüyor. Bu- nun üzerine Merkez Bankası önceki gün aldığı kararla piya- saya artık döviz vermeyeceğini duyurdu. Ancak bu karann ar- dında yatan neden, IMF Başka- nı HorstKöhler ın "Türkiye'ye ilave kaynak sağlanması için tavsiyede bulunacağun" açıkla- masıyla ortaya çıktı. EMFden koşullu destetT Köhler'inbu açıklaması, MCT- kez Bankası'mn bunalım nede- niyle net iç varlıklar taahhüdünü aşmaması, para politikasının ve program çerçevesinde basta özelleştirmeler olmak üzere di- ğer taahhütlerin kararlılıkla sür- dürülmesi koşuluyla ek destek sağlanacağını ortaya koyuyor. Merkez Bankası'mn para po- litikası sınırlanna geri dönüşle birlikte "Faiz istediği kadar ûr- mansın, TL veriyorum, döviz ahp gidiyorsunuz. Bundansonra TL yok" dediği, bunun spekü- lasyonlan biraz kesebileceği be- lirtildi. Ancak güven duygusu tamamen kaybedilmışse "döviz karaborsası" oluşabileceğıne dikkat çekildi. IMF'den 4-5 milyar dolar ci- vannda ek kaynak isteniyor. An- cak IMF'nin bu kadar yüklü bir kaynagı vermesi beklenmediği gibi, daha azının bile bir defada Türkiye'ye girişi söz konusu de- ğil. Bu durumda IMF ve Dünya Bankasf ndan sağlanacak kay- nağın ne zaman gireceği ve Mer- kez Bankası'mn 6 milyar dolan aşan kayıplanm nasd karşılaya- cağı kaygısı bulunuyor. Resmi kuriarla piyasa kurlan arasında- ki uçurumun artabileceği ve pa- ra ginşi olsa bile tekrar işm aç- maza girebileceği belirtiliyor. Prof. Dr. Türely uygulanan para politikasının, piyasadaki hareketlere engel olamadığım söyledi 'Spekülatif saldınya müdahale gecikti' ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - ODTÜ Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Dekam Prof. Dr. Oktar TüreL uygulanmak- ta olan para politikasının pıya- salarda yaşanan spekülatif ha- reketlere ve faiz tırmanışlanna karşı müdahaleyi engellediğini vurguladı. Prof. Dr. Türel, Türkiye ile IMF arasında stand- by progra- mnım imzalanması ve para po- litikasımn açıklanmasının üze- rinden 1 ay geçmeden 29 Ara- lık 1999 tarihinde yapılan pa- nelde, Türkiye'nin bugün yaşa- dığı bunalıma dikkat çekıyordu. Türel, Merkez Bankası'mn piyasaya para sunumunun dö- viz girişine bağlanmasma daya- nan para politikasmın, faiz oranlan üzerinde istenmeyen çok büyük etkiler yapabileceği- ne dikkat çekerek "Ozeffikle dış kaynak giriş ve çuaşlarmda ön- görülmeyen bazı şoklar ortaya çıköğında. bütün bu şoklann yükünü faiz hadleri çekecek ki, buna karşı MerkezBankası'nın hiçbir savunma mekanizması yok. Yani Merkez Bankası ken- di iradi karar alanını daraltma- yı kabul ederekbenceönemli bir risk altma girmis durumda" uyansmda bulunuyordu. Türel, faiz oranlannın yüzde 150'lere çıkması gibi yüzde 30- 40'lara inmesinin de aşınlık ol- duğunu anlanrken şu noktalara dikkat çekiyordu: "Denge arayışı süreci, büyük istikrarsızlıklara gebedir. Yani bir aşırüıktan bir başka aşınb- ğa savrulabiliriz. Acaba biz pa- • ODTÜ îktisadi ve îdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktar Türel, Merkez Bankası'nın piyasaya para sunumunun döviz girişine bağlanmasma dayanan para politikasının, faiz oranlan üzerinde istenmeyen çok büyük etkiler yapabileceğine dikkat çekti. ra politikasmda Merkez Ban- kası'nın iradi potitika uygula- malarmı hemen hemen orta- dan kakhran bir katüığa anga- je olmalı nuydık?" Prof. Dr. Türel, Cumhuri- yet'e yaptığı değerlendirmede, piyasada 2 haftadır yaşanan bu- nalıma ilişkin olarak şu sapta- malan yaptı: • Stand-by anlaşması ile Merkez Bankası'mn para poli- tikasındaki manevra alanını bü- yük ölçüde sınırlamış olmamız, spekülatif saldınya müdahale etmekte geç kalmamızda hiç kuş- kusuz etken olmuştur. • Finans kesimi do- ğası gereği, spekülasyonlara ve panık özelliği taşıyan işlemle- re açık ve savunmasızdır. Böy- le bir kesime yıllardan beri uy- gulanması gereken ihtiyat ku- rallanm kısa sürelerde kotanr ve şok, polisiye görünümlü ted- birlerle uygulamaya kalkarsak karşüaştığımız türden anzalara çağn çıkarmış oluruz. • IMKB Endeksi'nin son 15 gündeki çarpıcı düşüşünü tartışanlar, Aralık 1999'da bu en- deksin 9 bin dolayında olduğu- nu unutmaktadırlar. Stand-by anlaşmasının iyimserliği ve coşkusu ile 20 bini aşan endeks değerlerinin makul düzeylere çekihnesi, medyamn çok şişir- diği bir köpüğün aşamalı patla- ması olarak algılanabilir. • Spekülatif atağı komplo teorileri ile açıklamaya çalışan- lar, bu komplodaki esas rolün IMF ve Dünya Bankası tarafın- dan oynandığını da kabul etme- ' lidirler. Spekülatif atak başla- dıktan sonra çabuklaştınlacağı vaat edilen destek kredilerinin, atağı durdurması beklenemez. Esasen rezerv kayıplan ile va- at edilen krediler karşılaştınldı- ğında, gelecek desteğin rezerv kanamasının epey alnnda kal- dığı ve Türkiye'nin yine kendi cabalan ile sorunu aşmaya terk edildiği anlaşılacaknr. • Spekülasyonun ardındakı bir başka neden de, Türki- ye'nin 2000 yılında sürdürüle- meyecek ticari ve cari açıklar vermesidir. 'GelecekAraştırmaMerkeû'kuruluyor GÖZDEAKGÜNGÖR Türkiye'de her alanda günü kurtarmak kaygısıyla hareket ediürken yakmda kurıılacaka GeletekAraşbrmaveStrateji MerkezT, teknolojik değisiklikleri takip edip bu değişikliklerin nasıl kullanılarak değeriendirilmesi gerektiği konusunda, siyasi, ekonomik ve topiumsal alanda proje üreterek ülke ekonomisine yön verenlere danışmanlık yapacak. Gelecek Araştırma ve Strateji Merkezi kuruculanndan Sermet Çetin, bu danışmanlık hizmetinde izleyecekleri yöntemi "\urt<bşmdaki verflerden fi^datenan, makale yazan, bffioosd çakşmalar sürdüren strateji koordine ederek bir sinerji yaratacağz" • Dünyadaki teknolojik değişiklikleri takip edecek olan merkez, siyasi, ekonomik ve topiumsal alanda proje üreterek ülke ekonomisine yön verenlere ' danışmanlık yapacak. ifadesiyle acıklıyor. Gelecek araştırma bilimi, futürizmin 30-40 yıllık bir geçmişi olduğuna değınen Çetinu Fütürizm, eMeki veriteri değerieodirerek tahmin üretir. Her oiasıtık için bir senarvo doğar, ancak buıdardan vainız birüün gerçeklesme flıtinıali güçlüdür" diyor. Bu çerçevede merkezm, bilim adamı, ekonomist ve sosyologlarla çahşacağının altı çiziliyor. Aynı zamanda Dış Ekonomik llişkiler Kurulu(DElK)Bosna- Hersek Iş Konseyi Başkanı olan Çetin, "Tekstikimizbir ülkeyeihracatyapıyor amao3B(£OBi gekcekte hâlâ kendisinden mal ahnaya devam edip etmeyeceğini bilmiyor. Çünkü o üBceferinsn^tejfleriylebaglanulıotarak haTiriamak zorundava" diye görüşlerini belirtiyor. Devletin de benzer kunımlarla hizmet verdiğıni anımsatan Çetin, statüko ve kısıth olanaklarm, bu kurumlann önünü nkadığma dikkat çekerek kendilerinin 24 dilde çeşitli yaymlan izleyeceklerini vurguluyor. İŞÇİNİN EVREMNDEN ŞÜKRAN SONER Kurtla Kuş Dinlesin.. Gazetecilik bu kadar mı ayağa düştü? Yoksa en sı- radan habercilikte de mi, işin içine hesaplar kanşıyor? Günlerdir kamu çalışanlarının eylemleri ile hayatın duracağına ilişkin ajitasyonları şaşkınlıkla izliyorum... Öncelikle de otobüslerin, vapuriarın çalışmayaca- ğı, kamuda üretimin duracağı pompalandı durdu. Ka- rann Emek Platformu'nda alındığı bütün işçi ve ka- mu çalışanı sertdikalan ile meslek örgütlerince des- teklendiği tamam da, üretimden gelen gücün kulla- nılması, çalışmama eylem kararı sadece memur de- diklerimizi kapsıyordu. Türk-lş azıcık yan çizmiş, Emek Platformu'nun karannın hem içinde görünüp hem de eylemlerinde yok olmayı başarmıştı. Dün sabahın erken saatlerinde büyük kentleri uçaktan izleten televizyon haberlerinde, "Eylem bek- lendiği gibi hayatı felce uğratmadı. Vapuriar çalışı- yor, otobüsler işliyor" diye giriş yapılıyor. Sonra sa- tır aralannda trenlerin çalışmadığı, okullarda dersle- rin yapılamadığı, sağlık elemanlannın acil vakalar dı- şında hasta bakmadıkları yer alıyor. Tabii ülke çapın- da direniş ve mitingleri yok göstermeye olanak yok. Ancak etkinliğine, gücüne, gölge düşürülmüş oluyor. Otuz beş yıldır yaşanmış topiumsal olaylan yakın- dan izlemiş, haberlerini yazmış bir gözlemci olarak id- dia ediyorum ki, kamu çalışanlarının Ecevit hüküme- tine uyarı, IMF, Dünya Bankası'nateslim olmayı pro- testo eylemlerinin katılım gücü, kararlılığı, yaşanmış- lann en etkili en büyüklerinden biri olarak gerçekleş- tirildi. Şartel indirme, otobüsleri, vapurları çalıştırmama- nın günlük yaşama yansıyan görsel boyutu etkilidir. Türk-lş eylemin içinde ise olabilir. Ülke çapında öğ- retmenlerin dersleri, doktorlann, tüm devlet dairele- rinde her meslekten kamu çalışanlannın işlerini bırak- malannın ise çok farklı bir anlamı ve önemi vardır. Yüzbinlerce kamu çalışanının, meslek sahibi aydı- nın, en sokJan en sağa "Vurvurinlesin, kurtla kuş din- lesin " sloganlan ile IMF karşıtı politikalarda buluşma- lan üzerinde, aklı başında bir iktidann, medyanın, si- yasetçinin, her tür karar oluşturucu görevden bulu- nanlann çok fazla düşünmeleri gerekır. Hürriyet Meydanı'ndan Sultanahmet'eyürüyen öğ- retmenler, doktoriar, çok farklı dairelerden gelmiş ka- mu çalışanlan paraiı eğitim, paralı sağlık, işini bilen memur düzenine teslim olmayan, sonuç olarak çok fazla ezilmiş, çok fazla yoksullaşmış, isyan, öfke için- deki çoğunluğu temsil ediyoriardı. "Al, al al, çal çal çal", "Amca bana banka al", "Isteriz isteriz, biz de banka isteriz", "IMF'ye öfke varoşlarda büyüyor" sloganlan ile zıplaya zıplaya, bir kirii düzene karşı bi- riken topiumsal öfkenin sözcülüğünü yapıyorlardı. Eylemlerin dikkat çeken bir başka boyutu, kendi- liğinden oluşan emek cephesi desteği idi. Ülke ça- pında çok yaygın, eylem kararının içinde görünme- yen işçiler de hem mitinglerde hem de destek işbı- rakma eylemlerinde yardılar. Çok etkin bir gençlik katılımı gündemdeydi. Bildik mitinglerde sol ağırlığın yerini, belki ilk kez bir işbırakma ve yürüyüş eylerni- ne katılmış kamu çalışanlanna bırakmıştı. Marjinal gruplar bile her siyasal görüşü birteştiren gündeme saygılı, özel sloganlarını, gündemlerini en aza indirip her siyasal düşünceden insanı birleştiren IMF karşı- tı politıkalara odaklanmışlardı. Ne ürkütücü bir çelişkidir ki, böylesine etkin bir karşı çıkışın gündemi ile Ecevit hükümetinin karşrt uç politikası uygulamaları aynı günlerde çakıştı. Bir gün öncesi çok yoğun Bakanlar Kurulu toplantılan, tar- tışmalı zirve, görüşmelerinde, kamu çalışanlannın gündemi yok sayıldı. Ankara-IMF-Dünya Bankası arasında sıcak pazariıklarda, patlama noktasına ge- len emekçilerin sorunlan yoktu. Telekom kamu ban- kalannın özelleştirmeleri, yeni vergiler vardı. Biz, banka operasyonlan ile Türkiye'de zorunlu, banka batışlan ile gelebilecek krizi önleme adına da olsa bir temizlik operasyonunun başladığı umuduna kapılmıştık. Bankalann ince hesaplan ile doğduğu söylenen bir borsa krizi çıktı. Kara bıyıklı veya ger- çekten yabancılar paralannı çekiyoriardı. Faizler yük- seliyor, döviz tırmanıyor, borsadaki çöküş durmuyor- du. Hükümetin güvenceleri, önlemleri durumun dü- zelmesineyetmiyor, halkı hiç de ilgilendirrneyen, bor- sa yupilerinin bile bir avuç en yukardakiler arasında geçtiğini itiraf ettikleri oyun büyük oynanıyordu. IMF, Dünya Bankası bastırdıkça bastırdı. Sonunda askerterin de karşı olduklan bilinen Telekom satışın- da istenen karar, hükümetten çıktı. Yabancılara %33 blok satışla Telekom'un yönetimin tümü ile verilme- si Bakanlar Kurulu karan olarak çıktı. Tabii istenen ver- giler, diğer özelleştirmeler ve bankalar düzenlemesi ile birlikte. Böylece IMF, Dünya Bankası yönetimleri beklenen, "hükümetin aldığı karariann arkasında dur- ması koşulu ile yardım" sözleri açıklandı. Bir gün ön- ce Türk parasından kaçan, dövize yönelen eller, yön değiştirerek dövizden Türk parasına dönmeye baş- ladı. Bakanlar Kurulu'nun, üç parti liderlerinin kararlan ile milliyetçi (!) koalisyon, milli çıkarlaria yüzde yüz çe- lişen dayatmaJara teslim oluvermişti. Kamu çalışan- lannın 1 Aralık eylemleri gündeme bile gelmedi. Yüz- binlerin üretimden gelen guçlenni kullanmalannı yok saymak, sonuçta sandıktan oy isteyecek siyasetçi- ler için geçerli olabilir miydi? Kaldı ki, sokaklara ta- şan, sokaklara alışan öfkenin, tepkinin sonuçlanndan nangi iktidar kendini kurtarabilirdi ki?.. Ecevit hûkümeti borsayı çökerten, kara bıyıklı ya da gerçek yabancı para kaçışının restini görmüştü. Bankalann yıl sonu hesaplan için para istemelerine hak vermişti. Yüzbinlerie kamu emekçisinin "yüzde onlukzam sadakasma hayır" başkaldınsını yok say- mıştı. IMF, Dünya Bankası dayatmalarında yok say- mak vardı. Nereye kadar? Irak, petrol ihracııu kesti EkonomiServisi- Bir- leşmişMilletler(BM)üe Irak arasındaki fıyatlan- dırma anlaşmazhğı yü- zünden Irak, Ceyhan ve Mina el Bekr limanlann- da petrol yüklemesini önceki gece yansından itibaren durdurdu. BOTAŞ'tan yapılan açıklamada, Irak'ın herhangi bir uyandabulun- madan petrolü kestiği belirtildi. Bağdat'taki kaynaklar, Irak makam- lannın alıcılardan varil başına 50 sent fazla öde- me istediklerini, ancak bu isteklerinin BM tara- fından kabul edilmedıgı- ni bildirdiler. Ithalatçıla- rm da Irak'm fazla öde- me ısteğini 'hukuk dısı' olarak niteleyerek öde- me yapmaya yanaşma- dıklan kaydediliyor. Körfez Savaşı sonra- sındaki anlaşmayla tüm petrol gelirleri üzerinde BM denetimini kabul et- miş olan Irak'ın, fazla ödeme talebiyle bu anlaşmayı delmeye çalış- tığı kaydedih- yor. Fazla ödemenin doğrudan kendi hesabı- na yatınlmasım isteyen Bağdat yönetirninin, bu yöntemle petrol gelirinin bir bölümünü BM dene- timı dışına taşırmaya ça- lıştığı, bunun da anlaş- mamn ıhlalı anlamına geldiği savunuluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle