Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ^RAUK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
CJJvUilUITJJ. / ekonomi@cumhuriyet.com.t 13
ŞİRKETLERDEN
• ELECTROLUX ve
eği<im kurumu Akademi
Istanbul işbirliğiyle
egitime açılan Mutfak
Saı»atlan Merkezi'nde 3.
döraem pastacılık kursu
başlıyor. Kursta meyveü
tartlar, cheesecake,
brovvni ve tiramisu gibi
pastalann yapımı
ögretiliyor.
• R(X MELIBIOSE.
yaş Herlemesiflecihte
otuşan gevşeme, ışıltı
kaybı vecüt
sarkanalanna çözüm
bulmayı amaçlıyor. Ürün,
cildi öhaftagibibir
sürede eski haline
kavuşturarak zararlı dıs
etkenlerden korumaya
çahşayor.
• ESCO'da Latin dansı
dersleri başladı. Latin
dansı meraklılan Esco
bünyesinde hafta içi her
akşarn ders alabilirler.
Deneyimli hocalann
verdigi dersler üç ay
sürüyor.
• FASfflONTV,
oauncusu düzenlenecek
Uhıslararası Deri Gûnkri
Fuan'nda yapılacak
defıleleri 141 ülkede
yayunlayacak. Fuarda
ham ve işlenmis deri, deri
konfeksryon, saraciye,
deri kimyasallan, deri
makinelerive
aksesuvariar tanıölacak
• PROFtLO'nun yeni
mutfak robotlan Tango
ve Mango, iç hacmi,
zengin fonksiyonlan,
güçlü motorlan ve
dayanıklıklan ile
tûketicilerin ügisioi
çekmeye çalışıyor.
• EFESPtLSEN,'Bu
Fırsati Kaçınn'
kampanyasıyla 3 adet
Efes Pflsen yeşil halkasını
yollayan tüketiciler
arasında çekiliş yapacak.
Çckiliş sonucunda araba
ve cep tekfonu verüiyor.
• PIYALE, üç farklı
hazır çorba çeşidini
'Dakik Çorbalar' adı
altında tüketecilere
sundu. 16 ve 14 gramlık
poşetlerde üretilen
çorbalar 10 saniyede
hazırlanıyor.
• HANDSPRBVG'in
yeni ürünü Prism,
PatanOs platfonnu
taşıyancep
bilgisayarlannda 33Mhz
işlemci kullanılarak
işlemlerin kısa sürede
yapıbnasım sağbyor.
• OPEL, yüksek
performansh Turbo ile
yeni Astra Coupe serisini
tamamladı. 2.0 litre turbo
motorlu spor otomobil,
7.5 saniyede 100 km/saat
hıza çıkıyor.
Türkiye dış politikada sıkıştınlırken bir yandan da ekonomik bazı kararlar almaya zorlanıyor
Dış bagLanb senaryoları
BAMJSALMAN
ANKARA - Türkiye'de pi-
yasanın spekülatif hareketlere
açık olduğu ve bazı sorunlar
bulunduğu, ancak yaşanan bu-
nalımın hûkümeti sıkıştırmaya
ve Türkiye'nin bazı kararlan
almasını sağlamaya yönelik
olarak dış kaynaklı olduğuna
dikkat çekiliyor.
Türkiye'nin dış politikada
Kıbns, Ermeni soykınmı ve
AB Katıhm Ortaklığı Belge-
İNCELEME YAPACAK
IMFheyeti
gerigeliyor
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-IMF heyeti, bunalımla il-
gili incelemelerde bulunmak
üzere bugün Türkiye'yej;eli-
yor. Devlet Bakanı RecepOnal,
IMF'den gelecek ek kaynağın
gerektiği kadar olacağını söy-
lerken; Hazine Müsteşan Sd-
çuk Demiralp. piyasadan çıkan
para kadar kaynak gelmesi gö-
rüşüne saygı duyulması gerek-
tiğini belirterek 6 milyar dolar
düzeyinde kaynağın gerekli ol-
duğu mesajını verdi. Demiralp,
ek niyet mektubunun hazır ol-
duğunu, Bakan önal'm imza-
lamasırun ardından gönderile-
ceğini söyledi.
Türkiye'de yaşanan bunalım-
la ilgili IMF'den destek arayışı,
yoğun görüşme trafiğıyle sür-
dürülüyor. Devlet Bakanı önal,
TBMM Plan ve Bütçe Komis-
yonu"nda gazetecilenn sorulan
üzerine, "IMFnmbüiyorsumız
acfl destek kredisi diye bir şeyi
var. Bu tip durumlar için meka-
nizmaişleyeeek'' derken, mıkta-
ra ılışkın sorulara "Ne kadar ge-
rekiyorsa" yanıtını verdı.
Hazine Müsteşan Demiralp,
yaşanan bunalımı "geçjd bir
dunun" olarak nıtelendirerek
"Türkrve'nin kriz ortamına gi-
recek bir durumu yok" dedi.
Demiralp, "Kısa sürede bu,
kendini yenileyecek. Önümüz-
deki haftalar her şey tekrar es-
ki haline gelecek" dedi.
Demiralp, faizlerin yüzde
75O'ye çıktığının anımsatılma-
sı üzerine, ^Yüzde 3 bin de ola-
bflir. Faiz 5 bin dersen senden
para alacağım diye bir şey yok.
Bunu kriz olarak almavuı. Mer-
kez Bankası'nda şu anda TL ya-
ratacak giriş yok" dedi. ı Önal,
muhalefetın nakit sıkıntısı için
para basılması önerisine itaraz
ederek "Kurallar koyduk. Bun-
dan sapmamız söz konusu de-
ğfl* dedi.
• Türkiye'de piyasanın spekülatif hareketlere açık, ancak yaşanan bunalımın dış
kaynaklı olduğu ileri sürülüyor. Bunalım gerekçesiyle Telekom'un satışı
konusundaki direncin kınldığı, yönetimde yabancı ağırlıklı stratejik ortaklığa geniş
yetkiler tanınarak yüzde 33.5'lik hissesinin satış karannın çıkanldığı belirtiliyor.
si'yle sıkıştınlırken, ekonomik
olarak da bazı kararlan alma-
ya zorlandığı vurgulanıyor.
Başbakan Bülent Ecevit'in
IMF ve Dünya Bankası'nm is-
temlerini yerine getiren açık-
lamalan da bu çerçevede de-
ğerlendiriliyor. Bunalım ge-
rekçesiyle Telekom'un satışı
konusundaki direncin kınldı-
ğı, yönetimde yabancı ağırlık-
lı stratejik ortaklığa geniş yet-
kiler tanınarak yüzde 33.5'lik
hissesinin satış karannın çıka-
nldığı belirtiliyor.
Bankacılık sisteminin "pas-
tanm küçükceğini fark etme-
siyle'' de piyasalarda sorunun
baş gösterdiği belirtiliyor. Kur
politikasının bir yıldır belli ol-
duğu, bu çerçevede TL'nin de-
ğerleneceği, dışalımın artışıy-
la dış açığın büyüyecegi, şiş-
miş borsa unsurlanyla piyasa-
Seattle'm yılclöııümü kutlandı
Tam bir yıl önce Seattie'da parlayan küresel kapftalizm karşjb hareket, dün aynı sokaklarda yaş
gününü kutiadı. Geçen yıl Dünya Tfcaret Örgütü'nün (DTO) 'Milenyum' toplannsını protesto
için kent sokaklannı dolduran binkrce Idşi, 'zaferkrinin' yıldönümünü sokaklan
şenlik alaruna çevirerek kutiadı. Seattle'dan başlayarak DTÖ, IMF. Dünya Bankası ve Dünya
Ekonomik Forumu gibi küresel sennayenin temsücisi ve dünyadaki yoksulluk ve adaletsiztiğin
sembotü olarak gördükleri kuruhışlann her toplannsuu protesto eden eyiemcilerin, dün
ABD'nin Seattk'daki gösterisi sırasında herhangi bir şiddet olayı gercekteşmedi.
Önal:Programdan sapmayok
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ekonomiden so-
rumlu Devlet Bakanı Re-
cep Önal, Hazine Müste-
şarüğı'nın bütçe görüşme-
lerinde piyasalardaki bunahmı da değerlendir-
di. Önal'm 2001 yılı değerlendirmeleri şunlar
• Finansal piyasalarda yaşanan dalgalan-
malar, enflasyonla mücadele ve yeniden yapı-
lanma programımn sürdürülmesine ilişkin te-
reddüt yaratmamalı. Yerinde adımlar atıldı.
• Faiz oranlan geçici olarak yükseliyor. Iz-
lenmekte olan politikalar ile istikrarh düzeye
Petrol zammı devam edecek.
İç borçlanma stratejisi sürüyor.
/ Vergi önlemleri sürecek.
y Yabancı Seımaye Yasa
Taslagı hazır.
gelmesi mûmkün olacak.
• 2001 yıh bütçesinde he-
deflenen sıkı malıye politi-
kalannın uygulanması iç
borçlanma üzenndekı yükün
azalmasma neden olacak.
• Iç borçlanma stratejilerinde herhangi bir
dnemli değişiklık planlanmamaktadır.
• Yabancı sermaye hareketlerinde büyük bir
sıçrama bekleniyor. Yapılan düzenlemelerin
başında yeni bir Yabancı Sermaye Kanun Tas-
lagı hazıılandı. Hedef, yabancı yatınmcüar
için bürokratik engellenn azaltüması.
larda "bunahm" için yeterli
koşuüann zaten bulunduğu
kaydediliyor. Ancak bankacı-
lık sisteminde bir-iki bankayla
ateşlenen bunahmda Kıbns ve
Ege konulan gibi "dış siyasi se-
naryo" bulunduğu savlanıyor.
Piyasalarda yaşanan bunalı-
mın dış politikada Türkiye'nin
sıkıştınldığı döneme denkgel-
diğine dikkat çeken yetkililer,
"Son geldiğimiz noktada çare
olarak döviz girsin deniyor. Dö-
vtdn bir bedeU mi var? Döviz
pat dive girmez. Ancak devlet
kanafayla döviz girer. Onun için
kendi mamanızla karnınızı do-
yurundiyortar.Krizübirekono-
mide para politikasımn sınırta-
n vardır. Merkez Bankası bir
şey yapmaya kalkarsa program
bozulur ve güven ortadan kal-
kar" diye konuşuyorlar.
Merkez Bankası'mn piyasa-
ya istediği dövizi ve TL'yi ver-
mesine karşın kaynaklann dö-
vize gitmesi sonucunda nakit
sıkışıklığının devam etmesiyle
faizlerde yükseliş sürüyor. Bu-
nun üzerine Merkez Bankası
önceki gün aldığı kararla piya-
saya artık döviz vermeyeceğini
duyurdu. Ancak bu karann ar-
dında yatan neden, IMF Başka-
nı HorstKöhler ın "Türkiye'ye
ilave kaynak sağlanması için
tavsiyede bulunacağun" açıkla-
masıyla ortaya çıktı.
EMFden koşullu destetT
Köhler'inbu açıklaması, MCT-
kez Bankası'mn bunalım nede-
niyle net iç varlıklar taahhüdünü
aşmaması, para politikasının ve
program çerçevesinde basta
özelleştirmeler olmak üzere di-
ğer taahhütlerin kararlılıkla sür-
dürülmesi koşuluyla ek destek
sağlanacağını ortaya koyuyor.
Merkez Bankası'mn para po-
litikası sınırlanna geri dönüşle
birlikte "Faiz istediği kadar ûr-
mansın, TL veriyorum, döviz
ahp gidiyorsunuz. Bundansonra
TL yok" dediği, bunun spekü-
lasyonlan biraz kesebileceği be-
lirtildi. Ancak güven duygusu
tamamen kaybedilmışse "döviz
karaborsası" oluşabileceğıne
dikkat çekildi.
IMF'den 4-5 milyar dolar ci-
vannda ek kaynak isteniyor. An-
cak IMF'nin bu kadar yüklü bir
kaynagı vermesi beklenmediği
gibi, daha azının bile bir defada
Türkiye'ye girişi söz konusu de-
ğil. Bu durumda IMF ve Dünya
Bankasf ndan sağlanacak kay-
nağın ne zaman gireceği ve Mer-
kez Bankası'mn 6 milyar dolan
aşan kayıplanm nasd karşılaya-
cağı kaygısı bulunuyor. Resmi
kuriarla piyasa kurlan arasında-
ki uçurumun artabileceği ve pa-
ra ginşi olsa bile tekrar işm aç-
maza girebileceği belirtiliyor.
Prof. Dr. Türely uygulanan para politikasının, piyasadaki hareketlere engel olamadığım söyledi
'Spekülatif saldınya müdahale gecikti'
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - ODTÜ Iktisadi ve Idari
Bilimler Fakültesi Dekam Prof.
Dr. Oktar TüreL uygulanmak-
ta olan para politikasının pıya-
salarda yaşanan spekülatif ha-
reketlere ve faiz tırmanışlanna
karşı müdahaleyi engellediğini
vurguladı.
Prof. Dr. Türel, Türkiye ile
IMF arasında stand- by progra-
mnım imzalanması ve para po-
litikasımn açıklanmasının üze-
rinden 1 ay geçmeden 29 Ara-
lık 1999 tarihinde yapılan pa-
nelde, Türkiye'nin bugün yaşa-
dığı bunalıma dikkat çekıyordu.
Türel, Merkez Bankası'mn
piyasaya para sunumunun dö-
viz girişine bağlanmasma daya-
nan para politikasmın, faiz
oranlan üzerinde istenmeyen
çok büyük etkiler yapabileceği-
ne dikkat çekerek "Ozeffikle dış
kaynak giriş ve çuaşlarmda ön-
görülmeyen bazı şoklar ortaya
çıköğında. bütün bu şoklann
yükünü faiz hadleri çekecek ki,
buna karşı MerkezBankası'nın
hiçbir savunma mekanizması
yok. Yani Merkez Bankası ken-
di iradi karar alanını daraltma-
yı kabul ederekbenceönemli bir
risk altma girmis durumda"
uyansmda bulunuyordu.
Türel, faiz oranlannın yüzde
150'lere çıkması gibi yüzde 30-
40'lara inmesinin de aşınlık ol-
duğunu anlanrken şu noktalara
dikkat çekiyordu:
"Denge arayışı süreci, büyük
istikrarsızlıklara gebedir. Yani
bir aşırüıktan bir başka aşınb-
ğa savrulabiliriz. Acaba biz pa-
• ODTÜ îktisadi ve îdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktar
Türel, Merkez Bankası'nın piyasaya para sunumunun döviz girişine
bağlanmasma dayanan para politikasının, faiz oranlan üzerinde
istenmeyen çok büyük etkiler yapabileceğine dikkat çekti.
ra politikasmda Merkez Ban-
kası'nın iradi potitika uygula-
malarmı hemen hemen orta-
dan kakhran bir katüığa anga-
je olmalı nuydık?"
Prof. Dr. Türel, Cumhuri-
yet'e yaptığı değerlendirmede,
piyasada 2 haftadır yaşanan bu-
nalıma ilişkin olarak şu sapta-
malan yaptı:
• Stand-by anlaşması ile
Merkez Bankası'mn para poli-
tikasındaki manevra alanını bü-
yük ölçüde sınırlamış olmamız,
spekülatif saldınya
müdahale etmekte geç
kalmamızda hiç kuş-
kusuz etken olmuştur.
• Finans kesimi do-
ğası gereği, spekülasyonlara ve
panık özelliği taşıyan işlemle-
re açık ve savunmasızdır. Böy-
le bir kesime yıllardan beri uy-
gulanması gereken ihtiyat ku-
rallanm kısa sürelerde kotanr
ve şok, polisiye görünümlü ted-
birlerle uygulamaya kalkarsak
karşüaştığımız türden anzalara
çağn çıkarmış oluruz.
• IMKB Endeksi'nin
son 15 gündeki çarpıcı
düşüşünü tartışanlar,
Aralık 1999'da bu en-
deksin 9 bin dolayında olduğu-
nu unutmaktadırlar. Stand-by
anlaşmasının iyimserliği ve
coşkusu ile 20 bini aşan endeks
değerlerinin makul düzeylere
çekihnesi, medyamn çok şişir-
diği bir köpüğün aşamalı patla-
ması olarak algılanabilir.
• Spekülatif atağı komplo
teorileri ile açıklamaya çalışan-
lar, bu komplodaki esas rolün
IMF ve Dünya Bankası tarafın-
dan oynandığını da kabul etme-
' lidirler. Spekülatif atak başla-
dıktan sonra çabuklaştınlacağı
vaat edilen destek kredilerinin,
atağı durdurması beklenemez.
Esasen rezerv kayıplan ile va-
at edilen krediler karşılaştınldı-
ğında, gelecek desteğin rezerv
kanamasının epey alnnda kal-
dığı ve Türkiye'nin yine kendi
cabalan ile sorunu aşmaya terk
edildiği anlaşılacaknr.
• Spekülasyonun ardındakı
bir başka neden de, Türki-
ye'nin 2000 yılında sürdürüle-
meyecek ticari ve cari açıklar
vermesidir.
'GelecekAraştırmaMerkeû'kuruluyor
GÖZDEAKGÜNGÖR
Türkiye'de her alanda günü kurtarmak
kaygısıyla hareket ediürken yakmda
kurıılacaka
GeletekAraşbrmaveStrateji
MerkezT, teknolojik değisiklikleri takip
edip bu değişikliklerin nasıl kullanılarak
değeriendirilmesi gerektiği konusunda,
siyasi, ekonomik ve topiumsal alanda proje
üreterek ülke ekonomisine yön verenlere
danışmanlık yapacak. Gelecek Araştırma
ve Strateji Merkezi kuruculanndan Sermet
Çetin, bu danışmanlık hizmetinde
izleyecekleri yöntemi "\urt<bşmdaki
verflerden fi^datenan, makale yazan,
bffioosd çakşmalar sürdüren strateji
koordine ederek bir sinerji yaratacağz"
• Dünyadaki teknolojik
değişiklikleri takip edecek olan
merkez, siyasi, ekonomik ve
topiumsal alanda proje üreterek
ülke ekonomisine yön verenlere
' danışmanlık yapacak.
ifadesiyle acıklıyor. Gelecek araştırma
bilimi, futürizmin 30-40 yıllık bir geçmişi
olduğuna değınen Çetinu
Fütürizm, eMeki
veriteri değerieodirerek tahmin üretir. Her
oiasıtık için bir senarvo doğar, ancak
buıdardan vainız birüün gerçeklesme
flıtinıali güçlüdür" diyor. Bu çerçevede
merkezm, bilim adamı, ekonomist ve
sosyologlarla çahşacağının altı çiziliyor.
Aynı zamanda Dış Ekonomik llişkiler
Kurulu(DElK)Bosna-
Hersek Iş Konseyi
Başkanı olan Çetin,
"Tekstikimizbir
ülkeyeihracatyapıyor
amao3B(£OBi
gekcekte hâlâ kendisinden mal ahnaya
devam edip etmeyeceğini bilmiyor. Çünkü o
üBceferinsn^tejfleriylebaglanulıotarak
haTiriamak zorundava" diye görüşlerini
belirtiyor. Devletin de benzer kunımlarla
hizmet verdiğıni anımsatan Çetin, statüko
ve kısıth olanaklarm, bu kurumlann önünü
nkadığma dikkat çekerek kendilerinin 24
dilde çeşitli yaymlan izleyeceklerini
vurguluyor.
İŞÇİNİN EVREMNDEN
ŞÜKRAN SONER
Kurtla Kuş Dinlesin..
Gazetecilik bu kadar mı ayağa düştü? Yoksa en sı-
radan habercilikte de mi, işin içine hesaplar kanşıyor?
Günlerdir kamu çalışanlarının eylemleri ile hayatın
duracağına ilişkin ajitasyonları şaşkınlıkla izliyorum...
Öncelikle de otobüslerin, vapuriarın çalışmayaca-
ğı, kamuda üretimin duracağı pompalandı durdu. Ka-
rann Emek Platformu'nda alındığı bütün işçi ve ka-
mu çalışanı sertdikalan ile meslek örgütlerince des-
teklendiği tamam da, üretimden gelen gücün kulla-
nılması, çalışmama eylem kararı sadece memur de-
diklerimizi kapsıyordu. Türk-lş azıcık yan çizmiş,
Emek Platformu'nun karannın hem içinde görünüp
hem de eylemlerinde yok olmayı başarmıştı.
Dün sabahın erken saatlerinde büyük kentleri
uçaktan izleten televizyon haberlerinde, "Eylem bek-
lendiği gibi hayatı felce uğratmadı. Vapuriar çalışı-
yor, otobüsler işliyor" diye giriş yapılıyor. Sonra sa-
tır aralannda trenlerin çalışmadığı, okullarda dersle-
rin yapılamadığı, sağlık elemanlannın acil vakalar dı-
şında hasta bakmadıkları yer alıyor. Tabii ülke çapın-
da direniş ve mitingleri yok göstermeye olanak yok.
Ancak etkinliğine, gücüne, gölge düşürülmüş oluyor.
Otuz beş yıldır yaşanmış topiumsal olaylan yakın-
dan izlemiş, haberlerini yazmış bir gözlemci olarak id-
dia ediyorum ki, kamu çalışanlarının Ecevit hüküme-
tine uyarı, IMF, Dünya Bankası'nateslim olmayı pro-
testo eylemlerinin katılım gücü, kararlılığı, yaşanmış-
lann en etkili en büyüklerinden biri olarak gerçekleş-
tirildi.
Şartel indirme, otobüsleri, vapurları çalıştırmama-
nın günlük yaşama yansıyan görsel boyutu etkilidir.
Türk-lş eylemin içinde ise olabilir. Ülke çapında öğ-
retmenlerin dersleri, doktorlann, tüm devlet dairele-
rinde her meslekten kamu çalışanlannın işlerini bırak-
malannın ise çok farklı bir anlamı ve önemi vardır.
Yüzbinlerce kamu çalışanının, meslek sahibi aydı-
nın, en sokJan en sağa "Vurvurinlesin, kurtla kuş din-
lesin " sloganlan ile IMF karşıtı politikalarda buluşma-
lan üzerinde, aklı başında bir iktidann, medyanın, si-
yasetçinin, her tür karar oluşturucu görevden bulu-
nanlann çok fazla düşünmeleri gerekır.
Hürriyet Meydanı'ndan Sultanahmet'eyürüyen öğ-
retmenler, doktoriar, çok farklı dairelerden gelmiş ka-
mu çalışanlan paraiı eğitim, paralı sağlık, işini bilen
memur düzenine teslim olmayan, sonuç olarak çok
fazla ezilmiş, çok fazla yoksullaşmış, isyan, öfke için-
deki çoğunluğu temsil ediyoriardı. "Al, al al, çal çal
çal", "Amca bana banka al", "Isteriz isteriz, biz de
banka isteriz", "IMF'ye öfke varoşlarda büyüyor"
sloganlan ile zıplaya zıplaya, bir kirii düzene karşı bi-
riken topiumsal öfkenin sözcülüğünü yapıyorlardı.
Eylemlerin dikkat çeken bir başka boyutu, kendi-
liğinden oluşan emek cephesi desteği idi. Ülke ça-
pında çok yaygın, eylem kararının içinde görünme-
yen işçiler de hem mitinglerde hem de destek işbı-
rakma eylemlerinde yardılar. Çok etkin bir gençlik
katılımı gündemdeydi. Bildik mitinglerde sol ağırlığın
yerini, belki ilk kez bir işbırakma ve yürüyüş eylerni-
ne katılmış kamu çalışanlanna bırakmıştı. Marjinal
gruplar bile her siyasal görüşü birteştiren gündeme
saygılı, özel sloganlarını, gündemlerini en aza indirip
her siyasal düşünceden insanı birleştiren IMF karşı-
tı politıkalara odaklanmışlardı.
Ne ürkütücü bir çelişkidir ki, böylesine etkin bir
karşı çıkışın gündemi ile Ecevit hükümetinin karşrt uç
politikası uygulamaları aynı günlerde çakıştı. Bir gün
öncesi çok yoğun Bakanlar Kurulu toplantılan, tar-
tışmalı zirve, görüşmelerinde, kamu çalışanlannın
gündemi yok sayıldı. Ankara-IMF-Dünya Bankası
arasında sıcak pazariıklarda, patlama noktasına ge-
len emekçilerin sorunlan yoktu. Telekom kamu ban-
kalannın özelleştirmeleri, yeni vergiler vardı.
Biz, banka operasyonlan ile Türkiye'de zorunlu,
banka batışlan ile gelebilecek krizi önleme adına da
olsa bir temizlik operasyonunun başladığı umuduna
kapılmıştık. Bankalann ince hesaplan ile doğduğu
söylenen bir borsa krizi çıktı. Kara bıyıklı veya ger-
çekten yabancılar paralannı çekiyoriardı. Faizler yük-
seliyor, döviz tırmanıyor, borsadaki çöküş durmuyor-
du. Hükümetin güvenceleri, önlemleri durumun dü-
zelmesineyetmiyor, halkı hiç de ilgilendirrneyen, bor-
sa yupilerinin bile bir avuç en yukardakiler arasında
geçtiğini itiraf ettikleri oyun büyük oynanıyordu.
IMF, Dünya Bankası bastırdıkça bastırdı. Sonunda
askerterin de karşı olduklan bilinen Telekom satışın-
da istenen karar, hükümetten çıktı. Yabancılara %33
blok satışla Telekom'un yönetimin tümü ile verilme-
si Bakanlar Kurulu karan olarak çıktı. Tabii istenen ver-
giler, diğer özelleştirmeler ve bankalar düzenlemesi
ile birlikte. Böylece IMF, Dünya Bankası yönetimleri
beklenen, "hükümetin aldığı karariann arkasında dur-
ması koşulu ile yardım" sözleri açıklandı. Bir gün ön-
ce Türk parasından kaçan, dövize yönelen eller, yön
değiştirerek dövizden Türk parasına dönmeye baş-
ladı.
Bakanlar Kurulu'nun, üç parti liderlerinin kararlan
ile milliyetçi (!) koalisyon, milli çıkarlaria yüzde yüz çe-
lişen dayatmaJara teslim oluvermişti. Kamu çalışan-
lannın 1 Aralık eylemleri gündeme bile gelmedi. Yüz-
binlerin üretimden gelen guçlenni kullanmalannı yok
saymak, sonuçta sandıktan oy isteyecek siyasetçi-
ler için geçerli olabilir miydi? Kaldı ki, sokaklara ta-
şan, sokaklara alışan öfkenin, tepkinin sonuçlanndan
nangi iktidar kendini kurtarabilirdi ki?..
Ecevit hûkümeti borsayı çökerten, kara bıyıklı ya
da gerçek yabancı para kaçışının restini görmüştü.
Bankalann yıl sonu hesaplan için para istemelerine
hak vermişti. Yüzbinlerie kamu emekçisinin "yüzde
onlukzam sadakasma hayır" başkaldınsını yok say-
mıştı. IMF, Dünya Bankası dayatmalarında yok say-
mak vardı. Nereye kadar?
Irak, petrol
ihracııu kesti
EkonomiServisi- Bir-
leşmişMilletler(BM)üe
Irak arasındaki fıyatlan-
dırma anlaşmazhğı yü-
zünden Irak, Ceyhan ve
Mina el Bekr limanlann-
da petrol yüklemesini
önceki gece yansından
itibaren durdurdu.
BOTAŞ'tan yapılan
açıklamada, Irak'ın
herhangi bir
uyandabulun-
madan petrolü kestiği
belirtildi. Bağdat'taki
kaynaklar, Irak makam-
lannın alıcılardan varil
başına 50 sent fazla öde-
me istediklerini, ancak
bu isteklerinin BM tara-
fından kabul edilmedıgı-
ni bildirdiler. Ithalatçıla-
rm da Irak'm fazla öde-
me ısteğini 'hukuk dısı'
olarak niteleyerek öde-
me yapmaya yanaşma-
dıklan kaydediliyor.
Körfez Savaşı sonra-
sındaki anlaşmayla tüm
petrol gelirleri üzerinde
BM denetimini kabul et-
miş olan Irak'ın, fazla
ödeme talebiyle
bu anlaşmayı
delmeye çalış-
tığı kaydedih-
yor. Fazla ödemenin
doğrudan kendi hesabı-
na yatınlmasım isteyen
Bağdat yönetirninin, bu
yöntemle petrol gelirinin
bir bölümünü BM dene-
timı dışına taşırmaya ça-
lıştığı, bunun da anlaş-
mamn ıhlalı anlamına
geldiği savunuluyor.