Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 ARALIK 2000 SALI
HABERLER
DUNYADA BUGIM
AlA SİRMEN •
Af Kurnazlığı
Türk polrtikasının yetiştirdiği ender kişilerden bi-
ri Dİan Ismet Inönü'yü anlatırken eskiler, "Ismet
Paşa'nın kafasında yedi tilki dolaşır, yedisinin de
kıyruğu birbirine değmez" derlerdi.
Aslında Inönü, bir işe karar verirken kurmay ka-
fasına uygun olarak, artılarını eksilerini, bütün ola-
sılklan inceden inceye hesaplardı.
Ama ne yazık ki, kimileri, onun eskilerin deyimiy-
le bu ihata kabiliyetini, salt kurnazlık olarak algı-
layabilmişlerdir.
Oysa loş olan kurnazlık, aydınlık olan zekâyla
her zaman bağdaşamayabilir.
Inönü'nün zekâsından çok uzak olan becerik-
siz çömezleri, bu gerçeği bir türlü göremiyorlar.
Politik yaşamına inönü'nün yanında başlayan,
onun kanatları altında palazlanan Bülent Ecevit
de ne yazık ki bunlardan biri.
Bülent Bey'in, kamuoyunun karşı olduğu artık
herkesçe bilinen, adil olmadığı kendisi tarafından
da zımnen rtiraf edilmiş olan af yasasında diren-
mesini anlamak oldukça güç, hatta olanaksız.
Çoğu kişi, Ecevit'in neden bu kadar direndiği-
ni ve anayasaya aykırı olan yasayı tekrar Cumhur-
başkanı'nın önüne gönderirken neye güvendiği-
ni soruyor kendi kendine.
• • •
Bu direnişin altında yatan etkenlerden birinin,
hükümetin cezaevlerinin kontrolünü, oralan boşal-
talarak ele geçirmek isteği olduğunu biliyoaız he-
pimız ama, bunu kabul etmek güçtür.
Böyle bir davranış, "Şu okullar olmasa maarifı
ne güzel idare ederdik" diyen Marko Paşa zih-
niyetinin yinelenmesinden başka bir şey değil.
Bu girişim, hem kamu vicdanını yaralayacağı,
hem devlete ve adalete olan güveni sarsabilece-
ği gibi, hapishaneler konusunda istenen sonucu
da vermeyecektir.
Ecevit'in neye güvendiği ise açık: Seçkin bir hu-
kukçu olan Cumhurbaşkanı, anayasa gereği önü-
ne gelen metni aynen imzalayacak.
Gerçi burada, Sayın Sezer'in anayasaya aykı-
nlık gerekçesiyle metni Anayasa Mahkemesi'ne
göndermesi olasılığı var ama, Cumhurbaşka-
nı'nın, böyle bir davranışın doğuracağı olumsuz
sonuçlan göz önünde bulundurarak bu ycHa baş-
vurmayacağını söyleyebiliriz.
Çünkü, af yasası bir kez Çankaya'da onaylanıp
birkaç saat içinde de Resmi Gazete'de yayımlan-
dıktan sonra, dosyalann incelenmesiyle tahliye-
ler başlayacak. Anayasa Mahkemesi yürütmeyi
durdurma kararı verirse olay daha da karmaşık ha-
le gelecek. Çünkü aynı madderten tahliyesi yapıl-
mış olan serbest kalacak, ama işlemleri bitmemiş
olanlar yatacak.
Sayın Sezer böyle bir kanşıklığa neden olmak
istemeyecektir.
Ecevit buna güveniyor.
• • •
Ancaak, kanşıklık yine sürecek. Davalan görül-
mekte olanlar, örneğin af yasasının 1. maddesi-
nin 5. fıkrasındaki TCK: 404ten yargılanan uyuş-
turucular, mahkeme önünde, istisnaları sayan bu
fıkranın anayasaya aykırı olduğu defıni ileri sürer-
lerse mahkemelerden herhangi biri itirazı yerinde
bulup da Anayasa Mahkemesi'ne başvurur ve
Yüksek Mahkeme de, 1991 yılındaki içtihatı doğ-
ruftusunda karar verirse, ki önemli bir olasılıktır bu,
Ecevit'in kapsam dışında kaldığını iddia ettiği ki-
şiler de serbest kalacaklar.
Terör suçları için de aynı şey söylenebilir. Hatta
bölücülük maddesi olan TCK: 125 için de.
Gerçi Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda da-
ha önce alınmış bir karan var. Ama bölücüğü kap-
sam dışı bırakan o madde ile ilgili karar, 6' ya kar-
şı 5 oyla alınmıştır.
O zamandan bu yana değişen üyeler de oldu-
ğunagöre.._.
Gelelim Öcalan'ın durumuna: Bılindiği gibi af
yasasının 1. maddesinin 1. fıkrası ölüm cezalan-
nın infazını durduruyor. Ama TCK: 125'i öcalan
yüzünden kapsam dışında bırakıyor.
özellikle ölüm cezasının infazı gibi, yaşamsal bir
konuda, eşitlik ilkesine açık bir aykırılık var.
Yasanın 1. maddesinin 1. fıkrası Anayasa Mah-
kemesi önüne geldiğinde, acaba Yüce Mahkeme
üyeleri hukukçuluk niteliklerini mi ön plana alacak-
lar, yoksa politik nedenleri mi?
Eğer hukukçuluk yanları ağır basarsa hukuk il-
kelerine uygun olarak verecekleri karann doğura-
cağı politik sonuçlan göz önünde bulundurmaya-
caklardır.
Böyle bir durumda yalnız Ecevit değil, o yasa-
ya tekrar olumlu oy veren MHP'liler de başta Dev-
let Bahçeli olmak üzere, "Öcalan'ı kurtaran kişi-
ler" olacaklardır.
Görüyorsunuz. zaman zaman küçük kurnazlık-
lar, ne gibi sonuçlar doğuruyor.
Politika üretmek yerine, kurnazlığı yeğleyen ya
da bunlann ikisini birbirine kanştıran pol'ıtikacıla-
nn ülkesinin ne halde olduğunu görmek istiyorsa-
nız, 21. yüzyılın eşiğinin dibindeki Türkiye'ye bak-
manız yeterlidir.
CHP 640 bin
üye anyor
ANKARA-(Cumhu-
riyet Bürosu) Altan Öy-
men'in genel başkanhğı
döneminde üye kayıtla-
nnı yenileyen ve aday
üyelerle birlikte 210 bın
kişiden oluşan parti kü-
tûğüne sahip olan CHP.
"Kırsal kesünde üyemiz
yok" gerekçesiyle yeni-
den üye yazımına gide-
cek. Sağlıklı bir kongre
sûrecinin gerçekle,ştiril-
mesi için en az 850 bin
üye gerektiğini düşünen
CHP yönetımi, 640 bin
üye anyor. Öymen döne-
minde yenilenen 149 bin
üyelik liste, 62 bin kişi-
den oluşan aday üye lis-
tesi ve 1 milyon 150 bin
kişiden oluşan partinin
eski kütüğü, hafta orta-
sından itibaren ilçelerde
yeniden askıya çıkanla-
cak. Bu düzenlemenin
Oymen dönemindeki ça-
Iışmalan yok saymak an-
lamına gelmediğini sa-
vunan yönetim, 210 bin
üye ile CHP'nin Türki-
ye'yi kucaklayamayaca-
ğını ileri sürüyor. Muha-
lifler tarafından bu giri-
şim yeni yönetimin *Bve
Oçekongrelerindedetege-
lerielegeçirmeoperasyo-
nu* olarak niteleniyor.
İstanbul'daki 'Çevik kuvvet' eylemlerini bakanlıktan gelen müfettişler soruşturuyor
Açığa ahnanlara keııt dışı yasağıIstanbul Haber Servisi -
Gaziosmanpaşa'da şehit edilen 2
polisin cenaze töreni öncesinde
izinsiz yürüyüş yapan Çevik
Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne bağlı
polislerden açığa alınan 69'u,
Içişleri Bakanlığı'nın
görevlendirdiği müfettişlere ifade
vermeye başladı. Üniversite
Öğretim Üyeleri Derneği Yönetim
Kurulu, güvenlik güçlerinin
kamuoyuna yansıyan
hareketlennin "kunımun itibannı
zedeteyfci" olduğunu vurguladı.
îçişleri Bakanlığı'nın
görevlendirdiği müfettişlerin "
• Beylik tabancalan, rozet ve kimliklerine el konulan bu
polis memurlan, küçük gruplar halinde sivil kıyafetlerle
Istanbul Eraniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü'ne
gelerek ifade vermeye başladılar.
yürüttükleri çalışmalar sonucu, 12
Arahk 2000'de gerçekleştirilen
yürüyüşte "etkin davrandıklan"
belirlenen Çevik Kuvvet Şube
Müdürlüğü'nde çalışan 69 polis
memuru açığa ahnarak il dışına
çıkmalan yasaklandı.
İfade veriyoıiar
Beylik tabancalan, rozet ve
kimliklerine el konulan bu polis
memurlan, küçük gruplar halinde
sivil kıyafetlerle tstanbul Emniyet
Müdürlüğü Güvenlik Şube
Müdürlüğü'ne gelerek ifade
vermeye başladılar.
Üniversite Öğretim Üyeleri
Derneği Yönetim Kurulu'nun
yaptığı yazılı açıklamada da
güvenlik güçlerinin kamuoyuna
yansıyan hareketlennin "kunımun
itibannı zedeleyici" olduğu
belirtildi. Açıklamada, polislerin
Türkiye çapında yaptığı
eylemlerde attıklan sloganlann
düşündürücü olduğu vurgulanarak
şu görüşlere yer verildi:
"ÖzeUikle üniversitenin önünden
geçerken, üniversiteyi işarrt ederek
'Işte burası hainler yuvası', 'Polis
burada aydınlar nerede' stoganlan,
polisin öğrencilere karşı n§eden
sert tutum takındığının da
göstergesidir. Bütün bu gelişmeler,
polis teşküaünın hızla
reorganizasyona ve köklü bir
eğıtim progranuna gereksinimi
olduğunu ortaya koymaktadır."
F Tipi yürüyüşüne izin vermeyen ve protestolara sert müdahale eden çevik kuvvet kınandı
Sivfl örgüüerden polîse tepkiISTANBUL / IZIVÜR (
yet) - F tipi cezaevlerini protesto et-
mek için önceki gün Istanbul'da dü-
zenlenen gösterilere Çevik Kuvvet
Şube Müdürlüğü'ne bağlı polislerin
sert müdahalesi, sivil toplum örgüt-
leri tarafından kınandı. Izmir Tabip
Odası Başkanı Op. Dr. Fatih Süren-
kök, doktorlann cezaevlerine gittiği-
ni, ancak eylemcilerin muayeneyi ka-
bul etmedıklennı açıkladı.
Taksim'de önceki akşam 2 bin ki-
şinin katıldığı F tipi cezaevlerini pro-
testo yürüyüşüne izin vermeyen gü-
venlik güçleri, daha sonra eylemi or-
ganize ettikleri gerekçesi ile tHD Is-
tanbul Şubesi'ni bastı ve 24 kişiyi gö-
zaltına aldı. "2911 sayüı Toplanu ve
Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na mu-
halefet ettikleri" gerekçesiyle gözal-
tına alınan 24 kişi, tstanbul Güvenlik
Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Gö-
zaltına alınan IHD Jstanbul Şube
Başkanı avukat Eren Keskinın de
aralannda bulunduğu 6 avukat ser-
best bırakıldı. 18 kişinin sorgusu ise
sürüyor.
Şosyalist Iktidar Partisi (SİP) adı-
na yapılan açıklamada, "Çevik Kuv-
vet'in saldınsı sonucu çok sayıda par-
ti üyesi yaralandı. Yaralananlardan
6's Taksim İlkyardım Hastanesi'ne
kaldınldı. Bir grup parti üyesi de go-
zalüna alındı" denildı. Açıklamada,
gözaltına alınanlar arasında Istanbul
Barosu avukatlan Bilgütay Hakkı
Duroa veGökhan Ağırbaşıİe SİP Is-
tanbul tl Başkanı Hüseyin Karabu-
lut'un da bulunduğu \urgulandi.
Demokratik Mücadele Platformu
(DMP) adına yapılan açıklamada,
Okmeydanı'nda Çevik Kuvvetpolis-
leri ile sivil faşistlerin, ölüm oruçla-
n ile ilgili gösteri yapan topluluğa
saldırdığı iddia edilerek "sakhn sonu-
cu onlarca emekçinin ><
aralandığı ve
gözalüna aundığı'' öne sürüldü.
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yar-
dımlaşma Derneği (TAYAD) üyesi 4
kişinin ölüm orucu eylemi 36. günü-
ne ulaşırken çeşitli illerdeki tutuklu
ve hükümlü ailelerinin eylemleri sü-
rüyor. Yurtdışındaki suresiz açlıkgre-
vi ve dönüşümlü açlık grevi eylem-
leri devam ederken dün de Yaşadığı-
mız Vatan dergisi yurtdışı temsilcili-
ği çalışanlan, ölüm orucu eylemine
destek vermek için süresiz açlık gre-
vine başladılar. Izmir'de Çumhuriyet
Alanı'ndaki Merkez Postane önünde
bir araya gelen tutuklu ve hükümlü
yakınlan, cezaevlerinde ölümler ol-
madan eylemlerin bitirilmesini iste-
diler. tHD Izmir Şube Başkanı Gûn-
seli Kaya, yaptjğı açıklamada, eylem-
cilenn adun adım ölüme yaklaştıkla-
nnı belırterek Adalet Bakanı Hikmet
Sami Türk'ün aydınlar ve sivil top-
lum örgütlerinin temsilcilerine ceza-
evine girmeleri için izin vermesini is-
tedi. Sorunun görüşmeleryoluyla çö-
zülmesini isteyen tutuklu ve hüküm-
lü yakınlan, ha2irladıklan telgraflan
Türk'e gönderdiler.
Öte yandan IzmirTabip Odası Baş-
kanı Op. Dr. Fatih Sürenkök, Buca
Kapalı Çeza ve Tutukevi'ndeki ey-
lemcilerin sağlık dunımlannın gide-
rek ağırlaştığını belirtti. Op. Dr. Sü-
renkök, hergün cezaevine 3 doktorun
gittiğini belirterek "Pazar gününden
beri eylemciler muayene kabul et-
mhor. Ancak arkadaşlannuz hergün
cezaevine giderek e>lemcilerle görü-
şûyoriar. Şu anda eviemcilerin du-
rumlan ryi"dedj.
Öte yandan IzmirÇumhuriyet Sav-
cılığı yetkilileri de cezaevinde her tür-
lü önlemin alındığını, cezaevi dok-
torlannın dışında hergün Izmir Tabip
Odası'ndan 3 doktorun cezaevine git-
tiğini belirttiler.
'Hizbullahçıları
MOSSAD da
sorgukuh*
DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bûro-
su)- Hizbullah tetıkçılerinden Kemal
Gûlşen, Izmir'de gözaltında bulundu-
ğu sırada kendisini MOŞSAD ajanla-
nnın da sorguladığını öne sürdü. Gül-
şen, "MOSSAD ajanlan sorguma
Türk poüsine yardımcı olmak için ka-
üldılar. Onlar sorguda cemaat ve ce-
maatin oluşumu konusunda sorular
soruyorlardı" dedi. Gülşen, son du-
ruşmadakı ifadelerini de yalanlayarak
"Geçen duruşmada mahkeme heyeti
namaz kılmama izin vermcdiği için
tepki olsun diye eylemleri üstlendim.
Benim hiçbir eylemim yoktur" diye
konuştu.
Hizbullah'uı siyasi kanat sorumlu-
su Edip Gümüş ile askeri kanat so-
rumlulanndan Cemal Tutar'm da ara-
lannda bulunduğu 15 sanıklı Hizbul-
lah ana davasına dün Diyarbakır 3
No'lu DGM'de devam edildi.
Duruşmada ilk olarak Kemal Gül-
şen söz aldı. Geçen oturumda Hizbul-
lah tarafından kaçınlan tbrahim San-
altun ile yine Hizbullah tarafından öl-
dürüldükleri ifade edilen Şükrü Erci-
yez ve Şeyhmuz Öncel'in aileleri adı-
na müdahıl olarak katılmak için dilek-
çe veren Avukat Yaşar AMrk'e yum-
rukla saldıran Gülşen, 16 eylemden
sorumlu tutulduğu halde eylemleri az
bularak "Çıküğunda yine yapanm"
demişti. Dünkü oturumda ise Gülşen
ifadelerini kabul etmedi.
Gözaltında kaldığı sırada kendisi-
ne çok ağır işkenceler yapıldığını id-
dia eden Gülşen, "İşkenceyle bir kişi-
ye Amerika'dald Kennedy cinayetmi
bilekabuflendirebflirim. Benimbu ey-
lemlerle Ugim yoktur. tşkence gördû-
ğüm için ifadevi imzaladım" dedi.
Savcı, Evcil'in 60 yıl hapsini istedi
Tefeci Nesim Malki'nin 5 yıl önce öldûrülmesine
Oişkin 14 sanığm yargdandığı davada. Burhanettin
Tûrkeş'in "taammüden adam öldürmek"ten idanu,
Erol Evcil'in ise ~taammüden adam öldürmeye
azmettirmek"" suçundan 24 > ıl ağır hapis cezasına
çarpünlması istendL Istanbul 6 No'lu DGM'deki
oturuma, tutuklu sanıklardan Erol Evcil ve Şükrü
Elverdi ile tutuksuz yargılanan Zeki Işıkh kankü.
Oturumda, esas hakkındaki mütalaasını \<eren
DGM Cumhuriyet Savcısı Cengiz Hacıosmanoğlu.
Evcfl'e aynca "cürüm işlemek amacryla teşekkül
oluşturmak ve yönetmek" ile "korkutarak menfaat
sağlamak" suçianndan da 25.5 ile 36 yıl arasında
ağır hapis cezası verilmesini talep etti. Mine Sünbül,
Ömer Eker ve Yusuf İlhan'ın. "cürüm islemek için
oluşturulan tesekküle yardım ve yatakhk etmek"
suçundan 6'şar ay ile 1'er yıl arasında hapis
cezasına çarpnnlmalannı isteyen savcu sanıklardan
Mehmet Sünbül ile Ahmet Refik Barutçu'nun
dosyalarınuı ise aynlmasını öngördü. Sanıklar ve
a\ ukatlannın taleplerini kabul eden mahkeme
heyeti, bu kişilerin esas hakkındaki savnnmalannı
hazuiamaları için duruşmayı erteledL
(Fotoğraf: ECEVİT KILIÇ)
AIİ TOpUZ
'îstanbul
CHP'debeyaz
sayfa
açacağun'
BARIŞDOSTER
CHP Istanbul tl BaşkanlığVna ata-
nan AliTopuz, önyargılı olmadığım.
parti içindeki kırgınhklar, kutuplaş-
malar ve çelişkilenn geçmışte kal-
masını sağlamak için "beyazbirsay-
fa" açacağmı belirterek "Ancak, o
sayfayı be>az tutabümek için herkes
sorumlu da>Tanmak Partinin temel
ilkeleri \eçauşma kurallanna uygun
davranan herkesin önü açık olacak-
ur. Bu ilkelere ve anlayışa karşı olan-
lara isemüsamaha gösterilme>f
ecek"
dedi.
CHP tstanbul İl Merkezi'nde bu-
gün saat 11.00'de gerçekleştirilecek
devir teslim töreni öncesinde. yapa-
cağı çalışmalar hakkında bilgi veren
Topuz, öncelikle. birlikte çalışacağı
kadroyu oluşturmak için temaslara
başlayacağını söyledi. Geçmişteba-
kanlık, milletvekilliği ve il başkan-
lığı yapan Topuz. örgütün tümüyle
görüşeceğini. partililerine danışaca-
ğını sonra da en kısa süre içinde si-
vil toplum örgütleri. sendikalar ve
meslek odalanyla ilişki kuracağını
ifade etti. Topuz şöyle devam etti:
"Yönetimde görev alacak arka-
daşlann. ilgi alanlannı da dikkate
atarak çahşma gnıplan oluşturaca-
ğız. Bu çauşma gnıplan yetkili oia-
caklar,bir U nıerke/i içinde.birbiriy-
k eşgüdüm içinde, adeta birkaç il
merkezi varmış gibi çahşacaklar. Bu
gnıplarda ilyönetimidışuıdan da uz-
manlar, başarüı ve dcnev inıli kişiler
görev alacaklar."
Partinin temel ilkelerine ve çahş-
ma disiplinine bağlı kalan herkese
şans tanınacağım, kişilerin geçmiş-
leriyle ilgili önyargılara sahip olma-
dığım vurgulayan Ali Topuz, parti-
de siyasal bilinç ve siyasal inanç üze-
rine siyaset yapılması gerektiğinin
alünı çizdi. Topuz, önyargısız biçım-
de atacağı adımlann başanya ulaşa-
bilmesi için, herkesin destek verme-
si gerektiğini, bunun için de
CHP'nin ilkeleri, programı, gelene-
ği ve çahşma kurallanna uymanın
önkoşul olduğunu anlatü. Aksi tu-
tum içinde olanlara ödün vermesinin
söz konusu olmadığına dıkkat çeken
Topuz, korkuya değil, siyasal inanç
ve sevgiye dayalı bir çahşma yönte-
mini benimsediğini ifade etti. CHP
içinde çok yakınılan "ah kimüklere
dayah sıyaset" yapma alışkanlığının
yerini, siyasal tavır, siyasal bilinç ve
siyasal duruşa bağlı siyasete bırak-
ması gerektiğini söyleyen Topuz
şöyle konuştu:
"Alt kimlilder, büyük kentegöçen,
dayanışma duygusu ara\an insanlar
için yalnızkklannı giderici bir işlev
görüyor. Buna savgun var. Ama bu
künliklerin başka alanlarda. hclehe-
le si\asette kullanünıası doğru degiL
Bu durum, siyaseti de, çok özen gös-
termemiz gereken bu kimlikeri de
çirkinkşnrHor. Ah kinüikler a> nlık
nedeni olamaz. A\ nlık. a> rıcalık ne-
deniolarak görühneleripartiyezarar
verir."
Ali Topuz kimdir?
1939 yılında Rize'de doğan To-
puz, tTÜ Mimarlık Fakültesi'ni bi-
tirdi. 1950'den itibaren CHP'nin çe-
şitli kademelerinde görev aldı, 1970-
73 yülan arasında Istanbul İl Baş-
kanlığı yaptı, 1973 seçimlerinde Is-
tanbul milletvekili olarak TB-
MM'yegirdi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Çocukluğumuzu, ilk gençliğimizi
ve orta yaşlılığımızı kapsayan son 40
yıl boyuncaTürkiye, üç askeri müda-
hale yaşadı. Bu ülkenin Başbakanı,
Dışişleri Bakanı, Maliye Bakanı asıl-
dı. 12 Mart'ta bizim kuşağın gençle-
ri idam edildi. 12 Eylül'de yine onlar-
ca genç idam sehpalanndaydı.
Bizim kuşağın, bugün önde gelen
birçokismi, hapishanelerletanıştıya
dayargılandı. Demirel'den Ecevit'e,
Erbakan'dan Türkeş'e kadar siya-
si liderier içeride yattılar. Bütün bun-
lar bildiğimizgerçekler. Bu ülkede si-
yaset yapmak, iktidarda olmak bile
tehlikeli. Bir de muhalif olursanız, ba-
şınıza neler neler gelir.
Baskıcı gelenek, ülkede ciddi bir
yozlaşmaya neden oldu. Ikiyüzlü,
korkak ama arkasına gücü alınca
saldırgan olan bir "etkin kişiler" top-
luluğu oluştu. Sistemin her yanında
bu türden isimler ortalıkta cirit atma-
ya başladılar. Temel özellikleri, de-
Memleketin Sicil Amirleri
mokrasi ve özgürtük düşmanı olma-
lanydı.
Son yıllarda, özellikle de Güney-
doğu'daki şiddet ortamı onlann yıl-
dızını parlattı. Bunlar saldırganlığın
sözcüleri haline geldiler. Kimin neya-
pacağına, ne diyeceğine karar ver-
meyi bile kendi yetkileri içinde görür
oldular. Yani kendilerini memleketin
sicil amirleri ilan etmişlerdi.
Şiddet ortamında gün onlann gü-
nüydü. Dedikleri dedik, öttürdükleri
düdüktü. TV'lerde gazete köşelerin-
de onlar vardı, yazıları vardı. Hâkim-
diler, güçlüydüler, saldırgandılar. As-
keri darbeler yaşayan bir ülkede in-
sanlar susturulurken onlar konuşu-
yordu. Değişime, modernleşmeye
direnen güçlerin sözcülüğünü üst-
lenmişlerdi.
Şimdi, ciddi bir değişim dönemi-
nin eşiğindeyiz. Tünkiye, şiddet dö-
nemini geride bırakmanın hazırfıkla-
nnı yapıyor, demokrasi standartlan
için yeni arayışlar içine giriyor.
Gelişmelere bir başka tarafından
baktığımız zaman korkutucu bir tab-
loyla yüz yüzeyiz. Kürtçe konusun-
da Genelkurmay'la hükümet arasın-
da yaşanan kriz, işadamlannın so-
runlann çözümü konusundaki eleş-
tirileri, sokağa dökülen polislerin de-
mokrasiye, insan haklarına tepkisi,
özgürlük düşmanlığıyla dolu öfkesi,
cezaevlerinde ölümleyanşan grevci-
ler, ekonominin ıflas halindeki iç ka-
rartıcı manzarası herkesi endişeye
sevk ediyor.
Bu tablonun böyle devam etme-
sinden çıkan olanlar memnunlar.
"Her şey biraz daha kanşsın" diyor-
lar. Savaş tamtamlan çalıyorlar. On-
lann hınk deyicileri ise cadı kazanla-
nnaatacaklan "düşmanlann" peşine
düşüyorlar. "öldürün, susturun, yok
edin" bugünlerde onların dillerinden
düşmüyor.
• • •
Türkiye, Atatürk önderliğinde
önemli bir kurtuluş savaşı yaşadı. Bu
savaş bağımsızlığı gerçekleştirdiği
gibi, çağdaş dünyayla birleşmeyi de
hedefliyordu. Atatürk, geri bir ülkede
çok ileri hedefler için tabulara karşı
koyarak önemli bir devrimci atılıma
önderlik etti.
Atatürk, mücadeleye başladığın-
da, özgürlük ve bağımsızlık için ha-
rekete geçtiğinde, ağır baskılarla yüz
yüze gelmiş, düzen taraftarlan onu
baş düşman ilan etmişlerdi.
Aradan yıllar geçti. 12 Eylül aske-
ri darbesinden sonra, binlerce insan
askeri cezaevlerine atıldı. Bu cezaev-
lerinde "Atatürkçülük" adına insan-
lara işkence yapıldı."Atatürk kimdir"
diye sınavlar düzenleyen cezaevinin
askeri yöneticileri, birer işkenceci
olarak canlara kıydılar.
12 Eylül ne yazık ki bitmedi. Bu-
gün 12 Eylül koşullannda yaşıyoruz.
12 Eylül döneminin adamlan, o dö-
nemin yarattığı adamlar, tehdit et-
meye ve korkutmaya devam ediyor-
lar. Arkalanna bazı güçleri aldıklan
inancıyla konuşup duruyorlar.
Tıpkı, Mamak Cezaevi'nin gardi-
yanları gibiler. Yüzlerınde Atatürk
maskeleri, ülkenin sicil amirleri gibi
dolaşıyorlar. Ancak şunu unutuyor-
lar: Bu ülkenin özgürlükçü bir gele-
neği ve değişen dünyanın yeni dina-
mikleri var. Onlann görev süreleri do-
luyor. Zaman onlann aleyhine çalışı-
yor.
Bu ülkenin, sicil amirlerine ihtiyacı
yok.