Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 KASIM 2000 CUMA
HABERLER
Sismik-2'de
sonadoğru
• ANKARA (AA)-
Devlet Bakanı Edip
Safter Gaydalı, MTA
Genel Müdürlüğü
tarafından yürütülen tam
donanımh Sismik-2
gemisi tedarikine
yönelik uluslararası
ihaleye ilişkin şartname
çalışmalanrun
tamamlanma aşamasmda
olduğunu söyledi.
Gaydalı, Türkiye'nin
ihtiyacı bulunan sismik
gemi ahmına yöneiik
ihalenin yakın tarihte
ilan edileceğini belirtti.
DPT ve Hazine
Müsteşarlığı'nın alım
onayı verdiği 25 milyon
dolar tutanndaki yeni
gemi için, gerekli
finansmanın tamamının
dış kredilerden
karşılanacağını belirten
Bakan Gaydalı, en
uygun krediyi veren
firma grubunun tercih
edileceğini vurguladı.
Halk Ekmek'te
toplusözleşme
• Istanbul Haber
Servisi - FP Genel
Başkanı Recai Kutan,
İstanbul Büyükşehir
Belediyesi ile istanbul
Halk Ekmek arasında
Büyükşehir
Belediyesi'nde dün
düzenlenen toplu iş
sözleşmesi imza törenine
katıldı. Kutan, FP
İstanbul Milletvekili
Nazlı Ihcak'ın açıkladığı
Genelkurmay Başkanlığı
belgelerine ilişkin olarak
gezetecilerin yönelttiği
bir soruya, "Ilıcak hem
milletvekili hem
gazetecidir. Görüşlerini
açıklamak hakkıdır"
şeklinde yanıtladı.
2001 bütçesi
protesto edildi
• tstanbul Haber
Servisi-DlSK'ebağh
Büro Emekçileri
• Sendikası (BES) üyesi
bir gnıp defterdarlık
çahşanı,2001 MaliYılı
Bütçe Yasa Tasansı'nı
protesto etti. Adnan
Menderes Bulvan'ndaki
istanbul Defterdarhğı
Kompleksi'nde toplanan
yaklaşık 50 kişilik grup
sloganJar attı.
Kitaplar 1 yıl
daha okutulsun'
• İstanbul Haber
Servisi - Toptan Kitap
Dağıtıcılan Demeği
(KlT-DAĞ), Milli
Eğitim Bakanlığı Talim
Terbiye Kurulu'ndan
stoklarda bulunan
kitaplann kullanılması
için müfredatı değişen
fen ve din kitaplan ile 5
yılhk kullanım süresi
dolan kitaplann 1 yıl
daha okutulmasını istedi.
509ünde
lOOeser
• İstanbul Haber
Servisi - tstanbul
Büyükşehir Belediye
Başkanı Ali Müfıt
Gürtuna, toplam
maliyeti 500 trilyon lira
olan ve 2000 yıh sonuna
kadar gerçekleştirilmesi
planlanan "50 günde
100 eser" adh pTojeyi
tanıttı. Gürtuna yanndan
itibaren her gün bir
eserin temelinin
atılacağını, birinin de
açdışının
gerçekleştirüeceğini
belirtti.
Açıklama
"Gazetenizin
.11.2000 Cuma günkü
sayısı 1. sayfasında yer
alan, "Özelleştirme
Yagmayı Getirdi"
başhklı haberde,
Sümerbank'ın eski
sahibı Hayyam
Garipoğlu'nun Antalya
Limanrnı Süzer
Holding'den aldığı 2 kez
belirtilmektedir. Süzer
Holding olarak Antalya
Limanı ile hiçbir zaman
hiçbir şekilde ilişkimiz
olmayıp bunun doğal
sonucu olarak Hayyam
Garipoğlu veya herhangi
bir kişi veya kurumla
böyle bir tican ilişki söz
konusu da olmamıştır."
DP, CHP'yi yok etmeadına Atatürk'ün vasiyetine ihaneteden tasartyı TBMM'ye getirdi
IŞIKTAN KORKTULAR
BIRBAKIMA
ATATÜRK'ÜN
VASİYETİNE
İHANET
"•-v olmabahçe Sarayı'nın 71 numa-
/ 1 ralı odası... Odanın ortasında, du-
* -J vara dayalı ceviz oymalı karyola-
nın üzerinde beyaz tülden bir cibinlik ası-
h.
Karyolanın yanında mermer bir masa,
masadaki küllükte "ICA." yazılı, ucu yal-
dızh son sigarası. Komodininüzerinde mor
bir şişe; kolonya şişesi ve 9'u 5 geçe du-
ransaat.
Bu oda, bugün de. 10 Kasım 1938'de
olduğu gibi.
MustafaKemal Atatürk, 5 Eylül 1938
Pazartesı günü, üeride ihanet edilip yok
sayılabıleceğini aklının ucundan geçirme-
diği vasiyetini bu odada yazmıştı.
Mustafa Kemal Atatürk ve özellikle
vasiyetiyle ilgili yıllar süren araştırmalar
yaparak; Afet Inan, Ali Kılıç, Kasım Arar,
Celal Bavar, Cevat AbbasGürer, FaikRe-
şit Unat, Falih Rıfkı Atay, Hasan Rıza So-
yak, HrfnMMetYdkfcdeoğlu, Jbrahim Saf-
fet Omay, tsmet tnönü, İsmet Sungurbey,
Kemal Tahir Gürsoy, Makbule Atadan,
Orhan Cemal Fersoy ve Şükrü Kaya ile
ya yüz yüze görüşüp ya da Atatürk'le il-
gili yazdıklannı inceleyen Mazhar Leraı-
doğlu; 5 Eylül 1938 günkü Dolmabahçe
Sarayı'nın 71'inci odasını şöyle anlanr:
"Yatakta doğnılup oturmuştu. önü-
ne, üstünde yemeklerini yediği tablayı al-
mışn. Bir yaprak kâğıda yazryordu. Dkin,
kâğıdın sağ üst köşesine bulunduğu yerin
adını geçirdL Sonra yıh, ayı, günü beürte-
rek tarih atn.
Odanın ortasında, duvara dayalı, ceviz
oymalı bir karyoladaydı. Yatağm yanın-
da bir konıodin vanu. Ayak ucunda bir
şezktng,onun karsısında kristal aynah bir
dolap yer almışö. Denize bakan pancur-
lu pencerenin önünde, mavili Hereke ku-
maşıyla kaph koltuklar, kanepeler ve kö-
şeye de yasbkh bir sedir yerieştiriknişti.
Odanın sofaya açılan iki kapısı arasına
bir tuvalet masası, masanın üzerine fos-
forlu. dört köşe, büyücek bir saat konul-
muştu. Duvarlar mavi üstüne san yaldız-
larta boyannuş, irili ufaklı yüdızlar serpiş-
tirilmişti. Karyolanın sağ yanında ayak-
ta duran adanıa bakıp,' Derhal yazalım.
Kapıyı kapa, içeriye kimse girmesin' de-
di."
'Bu benlm vaslyetnamemdir'
Yazı makinesinden büyük harflerle çık-
mış bir başka kâğıda, ara sıra bakarak, ya-
vaş yavaş, dikkatle beyaz bir yaprak kâ-
ğıda yazıyordu. Karyolanın sağ yanı de-
niz tarafiydı.
Karyolanın sağ yanında, ayakta duran,
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Ha-
san Rıza Soyak'tı. Kısacık bir konuşma
geçti aralannda:
- Yorulduysanız bırakınız. Birkaç saat
sonra devam edersiniz.
- Hayır.. Hayır.. Başladık bitireBm.
El yazısıyla yazdığı vasiyetini bir zar-
fa koyup kapattı; sonra başucundaki ko-
modinin çekmecesine yerleştirdi.
6 Ekim 1938 Perşembe günü Atatürk,
İstanbul 6. Noteri İsmailKumer'e son şek-
lini verdiği vasiyetnamesini teslim edip,
tutulan zaptın altını imza etti. Tutulan za-
bıtta aynen şöyle deniliyordu:
"Bugün 6 Teşrinievvel (Ekhn) 1938 sa-
at ll'i 10 geçerken, dairemde işle meşgul
iken Atatürk'ün beni çağırdığuu tebliğ
ettüer. Saraya ghtim. Huzuriannaçıküm.
Orada Genel Sekreter Hasan Rıza Soyak
üeDr.Neşet Ömer lrdelp hazırolduğu hal-
de, Atatürk üstü kapalı ve mühüıiü zar-
n bana uzatn ve:
"Bu beıum vasiyetnamemdir. Size tes-
lim ediyorum, kanuni icabatını icra eder-
siniz' dedi.
tşbu zapü, huzuıiarmda tanzim ettim,
alünı hem Atatürk, hem dehazırbulunan
Hasan Rıza So\ ak ile Dr. Neşet Ömer Ir-
delp benimle büükte imza ettfler."
Hainler, haramzadeler
ve yatancılar
Tarih: 28 Kasım 1938
Saat: 15.00
Yer: Ankara 3. Sulh Hukuk Hâkimliği
duruşma salonu.
Küçük duruşma salonunda, Adalet Ba-
kanı Hilmi Uran, Dışişleri Bakanı Şük-
rü Saracoğlu, İçışleri Bakanı, Ankara
Cumhuriyet Başsavcısı, bazı milletvekil-
leri ve avukatlar ile Atatürk'ün kızkarde-
şi Makbule Boysan yerlerini alıyorlar.
Kapıdan girince, salondakilerin ayağa
kalkügı Hâkim Osman Selçuk, kısa bır ko-
nuşma yapıp Atatürk'ün ölümünden duy-
dugu derin acıyı belirterek "Büyük mfl-
letimize>«sizecan-ıgönüldentaziyevesay-
güarunı sunanm'" diyor.
Hâkim Osman Selçuk, cüppesini giye-
rek kürsüdeki yerini alıp duruşmayı açı-
yor. Atatürk'ün bzkardeşı Makbule Boy-
san'ın (Atadan) ifadesını aldıktan sonra
Hâkim Selçuk, üzeri mühürlü ve Ata-
• Iktidara geldikten tam 28 gün sonra, çıkardığı yasayla, Türkçe okunan ezanı yeniden
Arapçaya çevirerek laik cumhuriyet düşmanlanyla şeriat yanlılarına yol veren Demokrat
Parti, üç yıl sonra da Mustafa Kemal Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayı'nda kendi el yazısıyla
kaleme aldığı vasiyetnamesine ihanet eden yasa tasansını TBMM'ye taşıdı.
• Tasan, Atatürk'ün CHP'ye bıraktığı bütün menkul ve gayrimenkuller, para, haklar ve
alacaklanna el konularak Hazine'ye devredilmesini öngörüyordu. Tasan TBMM'de
görüşülürken îsmet tnönü, kürsüden "Bu yasayla, Atatürk'ün vasiyet ve tesis haklan ve
tasarruflan ilga olunmaktadır. Tarih kürsüsünden haünizi seyrediyorum... Suçluların telaşı
içindesiniz" diyordu.
Ankara 3. Sulh Hukuk Hâkimugi'nde
28 Kasım 1938 Pazartesı günü saat 15
sıralannda yapılan duruşmada açılan ve
tutanaklara geçirilen Atatürk'ün vasiye-
ti aynen şöyledir:
Dolmabahçe 5/9/1938 Pazartesi
Malik oldugum bütün nukut ve hisse
senetleriyle Çankaya'daki menkul ve
gayrimenkul emvalimi Cumhuriyet Halk
Partisi'ne âtideki şartlarla terk ve vasi-
yet ediyorum:
1 - Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gi-
bi tş Bankası tarafından nemalandınla-
caktır.
2- Her seneki nemadan, bana nispet-
leri şerefı mahfuz kaldıkça, yaşadıklan
müddetçe, Makbule'ye ayda bm, Afet'e
800, Sabiha Gökçen'e 600, Ülkü'ye 200
lira ve Rukiye ileNebüe'ye şimdiki yü-
zer lira verilecektir.
3- Sabiha Gökçen'e bir ev de alınabı-
lecek, aynca para verilecektir.
4- Makbule 'nin yaşadığı müddetçe
Çankaya'da oturduğu ev de emrinde ka-
Iacakbr.
5- tsmet Inönü'nün çocuklanna yük-
sek tahsillerini ikmal içinmuhtaç olacak-
lan yardım yapılacaktır.
6- Her sene nemadan mütebakı mik-
tar yan yanya, TürkTarihve Dü Kurum-
lanna tahsis edilecektir.
K. Atatürk
Her 10 Kasnn'da Atatürk'ün son nefesiniverdiğiDolmabahçeSarayı'ndaki yatağuun başucunda törenler yapüryor.
türk'ün ımzasını taşıyan zarfi açıyor. Zarf-
tan, istanbul 6. Noteri Ismail Kunter'in
tutup imzaladığı tutanak ile içinde Ata-
türk'ün vasiyeti bulunan zarf çıkıyor.
Hâkim Selçuk, önce noterin tutanağı-
m, sonra zarfi açıp Atatürk'ün kendi el
yazısıyla yazdığı bir sayfalık vasiyetini
okutup tutanağa geçirtiyor.
Ve duruşmada hazır bulunanlanntümü,
soluk almadan ve ağlayarak, sesi titreyen
Hâkim Selçuk'u dinliyorlar...
Atatürk'ün vasiyetnamesinin temelini
oluşturan ilk cümlesi şöyledir:
"MaKkoMuğum bütün nukut(paraiar)
ve hisse senetleriyle Çankaya'daki men-
kul ve gayrimenkul emvalimi (mallar)
Cumhuriyet Halk Partisi'ne, âtideki (ge-
kcekteki) şartlarla terk ve vasiyet ediyo-
nun."
Birinci madde ile para ve hisse senet-
lerinin, eskiden olduğu gibi bundan son-
ra da tş Bankası tarafından değerlendi-
rilmeye devam olunmasını isteyen; 2,3,
4,5'inci maddelerle de yakınlanna veri-
lecekleri beUrleyen Atatürk, vasiyetname-
sinin son ve 6. maddesınde aynen şöyle
diyor:
"Her sene nemadan (geHr arOşından)
mütebaki(kalan)miktar yan yanya, Türk
TarihveDfl Kurumlarma tahsis edflecek-
tir?
Atatürk'ün vasiyetnamesinde dikkat
çeken en büyük özellik; 1. ve 6. madde-
lerin kurumlarla, diğer 2, 3,4 ve 5'inci
maddelenn şahıslarla ilgili olmasıdır.
Atatürk, şaraslann gelip geçici, ku-
rumlann kalıcı ohnalan gerçeğinden ha-
reketle; vasiyetini 1 'inci ve 6'ncı madde-
ler üzerine oturtmuştur. Fakat...
Kurumlara bağlayıp sonsuza kadar sür-
mesini amaçlayan birinci ve ikinci mad-
delerde belırtilen istekleri; iki aşamada si-
linip inkâr edileTek Atatürk'e ve vasiye-
tine ihanet edilmiştir.
14 Mayıs 1950 seçimlerinde Demok-
rat Parti ezici çoğunlukla iktidara geldi.
CeblBayar Cumhurbaşkam, Adnan Men-
deres de Başbakan oldular.
tkn'dara geldikten tam 28 gün sonra, 12
Haziran 1950'de çıkardığı 5665 sayılı ya-
sayla, Türkçe okunan ezanı yeniden Arap-
çaya çevirerek laik Cumhuriyet düşman-
lanyla şeriat yanlılanna yol veren De-
mokrat Parti; üç yıl sonra da (1953 yılı
Arahk ayının ilk yansında) TBMM'ye bir
yasa tasansı gönderdi. 6195 sayılı
"CHP'nin Haksız Iktisaplanmn ladesi
HakkmdaKanun" tasansı; CHP'nin ma-
lik olduğu bütün menkul ve gayrimenkul-
leri, para, haklar, alacaklar ve her türlü
değerlerine el konularak Hazine'ye dev-
redilmesini öngörüyordu.
Ana muhalefet CHP'yi yok etmek gö-
rüntüsüyle, Atatürk'ün vasiyetine ihanet
ve inkân içeren yasa tasansı, TBMM Ge-
nel Kurulu'nda 14 Aralık 1953'te görü-
şülürken tsmet tnönü söz aldı. tnönü'nün
şu sözleri, tarihi TBMM'nin pek çok ya-
şamsal kararlar alınan genel kurul salo-
nunda yankılandı:
"Bu kanun tasansı ruhuyla, memiyle,
her türtü usuhı ile anayasaya aykmdn-. Bu
tasan hukuk prensiplerme, insan hakla-
nna, cumhuriyetin m'banna kasdetmek
hareketidir.
Bu \-asavia, Atatürk'ün vasiyet v* tesis
haklan ve tasarruflan ilga (kaldırmak,
yoketmek)ohmmaktadır. Tarih kürsüsün-
den haMnizisevTediyorum-Suçhılarm te-
laşı içindesiniz—
Tamanuvtahukukdışmaçıkmakyotun-
da olan bir iktidara karşı son sığınma ye-
ri olan Büyük Miltet Mecbsi, adaktsizli-
ğm vasıtası haüne getirihnek isteniyor.
Isıktan korkuyorsunuz...
Sizi, Türk mifletine karşı, baş başa bı-
rakıyonız.''
TBMM'den geçen 6196 sayılı yasa 16
Arahk 1953 günü Resmi Gazete'de ya-
yımlanıp yürürlüğe girerek Atatürk'ün
vasiyetinin birinci maddesi yok sayıldı ve
CHP'nin tüm maUanna el konuldu.
On yıl peçtHcten sonra
27 Mayıs Devrimi'nden sonra Cumhu-
riyet Halk Partisi'nin, 6195 sayılı yasa-
nın iptali istemiyle Anayasa Mahkeme-
si'ne açtığı dava, söz konusu yasanm ip-
taliyle sonuçlandı.
Anayasa Mahkemesi'nin 11 Ekim 1963
günlü ve 963/124 sayılı karannda, 'Ata-
türk'ün Vasiyetine Dıanet' tarihe şöyle
geçiyordu:
"Sözü geçenkanun, CHP'nin gerekka-
mu idare ve kurumlanndan, gerekse özd
kişilerden ve bu arada Atatürk'ten vesa-
yetyoluileiktisap ettiğibütünmalları,pa-
ra,hakVE alacaklan hiçbir^ n yapmak-
stzmvebedeünipeşmödemeksizm toptan
Hazine'ye geçirtmekk; mülkiyet hakkı-
nı tamanuyla yok eden bir durum yarat-
nuş ve Atatürk'ün vasiyetmi iptal etmiş-
tir.
VasryetvemüDdyetvemirashaklannın
tabii sonucu olmak itibanyla, bu hal
Anayasa'nm 36 ve 11. maddelerine açık-
ça aylanbk teşkfl eder."
SÜRECEK
SERVER TANtLLİ
lOKasımıHaürlanken...
Şu satırlan okur musunuz lütfen:
"Bu güzel fakathazin manzarayı seyrederken, Ata-
türk 'ün son 15 yıllık hayatı bir film gibi gözlerimin
önünden geçti. O vakit vicdanımla bir hesaplaş-
ma yapmak gereğini duydum. Sağlığında biz bu
adama karşı özgürlük ve demokrasi savaşıyapmış-
tık. Onun hareketlerinidiktatörce buluyorduk. Çûn-
kü o vakit ormanın içindeydik. Ağaçlan görûyor-
duk, ama orrnanı bütün büyüklüğü ile göremiyor-
duk. Şimdi geçenleh daha aydın görebiliyordum.'
Bu satıriar Zekeriya SerteTindir. Istanbul'da Ata-
türk'ün cenaze töreninde, Yeni Cami'nin minare-
sinden izlediği çarpıcı manzarayı anlattığı yazısın-
da dile getirir. Değerii araştırmacımız Yıldız Ser-
tel'in, yakınlarda çıkacak olan yeni kitabından, Ba-
bam Gazeteci Zekeriya Sertel. Susmayan Adam
adh çalışmasından aldım.
Içtenlik dolu ve düşündürücü sözler...
Zekeriya Sertel'i okuriara tanıtmanın gereği yok.
Türk basın ve siyaset tarihinin bu saygın adı, ülke-
mizde özgürlük ve demokrasi mücadelesinde unu-
tulmaz bir yer tutar. İkinci Dünya Savaşı yıllannda
faşizme karşı kalemiyle açtığı ve Tan gazetesinin
yakılıp yıkılmasıyla sonuçlanan dev kavga ise hiç
unutulmaz. Sonra gidip yad ellerde ömrünü tüke-
tecek olan bu insan, Atatürk'ün ölümünün arkasın-
dan yukardaki anlamlı satırlan yazarken de sorum-
luluğunun bilincindedir. Bir yanda özgürlük ve de-
mokrasi mücadelesi varsa, onun yanı sıra Türki-
ye'nin uygarlık davası vardır. Işte, özgürlüğün ve
demokrasinin gerçekten yerine oturabilmesi için,
onlann koşullannı hazırlayan uygartıkdavasınaön-
celik tanımış büyük devrimciyi hatırtıyor ve hakkı-
nı teslim ediyor.
Dürüst ve namuslu bir kalemin tavndır bu.
"Ağaçlara takılmadan ormanı görmek": Ama,
yalnız Zekeriya Sertel değil, o yıllann bütün solcu-
lan bu aydın sorumluluğunu ve dürüstlüğünü gös-
termişlerdir. Mücadeleleri, Cumhuriyet ve onun
devrimlerine karşı değildi; tersine, o devrimin da-
ha da derinlere inmesi, daha da kökleşip yerleş-
mesi adınaydı.
Cumhuriyet'e içi boş bir kalıp olarak bakmak, son-
raki yıllann icadıdır. O sonraki yıllarda bile örneğin
birTürkiye Işçi Partisi'nin bütünü gözden uzaktut-
mayan tavnnı hatırlamadan edemeyiz. Şimdi, bu
titizligi gösteremeyen solculara da rastlıyoruz ki, kah-
roluyor insan.
Hayır, 1923 Devrimi bir uygarlık tasansı öner-
miştir; bu toplumun gideceği ana yönleri belirtmiş-
tir. Onlan daha da beiirginleştirip ete-kemiğe bü-
ründürecek yerde, gerilere ve oraya buraya sav-
rulmak, olsa olsa yürijyüşümüzü geciktirir. O bile,
bir fenalıktır topluma; çünkü çağımız, gecikmeyi hiç
affetmeyen, daha da affetmeyecek bir çağdır.
•
Şu üç konu, yeni bir yüzyılın başlannda günde-
min başında olmalı: "Sosyal sorun"u çözerek sı-
nıflar arasındaki uçurumu kapatmak zorundayız; için-
de "Kürt sorunu "nunöa yer aldığı "demokratıkleş-
me sorunu"nu bir an önce çözmeliyiz; "laik il-
ke'tien asla ödün vermeden, onu özellikle eğitim-
de dört dörtlük uygulamalıyız.
"Küreselleşme", bütün hızıyla sürüyor, daha da
hızlanarak sürecek. Ama işin özüne değil, kabu-
ğuna takılıp kalanlara hatırlatmalıyız: Bu olup bi-
tende, kapitalizmin büyük sermaye güçlerinin oy-
nadıklan rolü gözden ırak tutmamalı; Avrupa Birli-
ği derken, çağnldığımız sofra bir 'KurtlarSofrasrdır,
ne getirecek ne götürecek iyice hesaplamalıyız.
Avrupa Birliği'ne girmek onun yönetimine girmeyi
de beraberinde getirebilir ki, bunun bizi sürükleye-
ceği badireleri düşünmek bile irkilticidir.
Sonra "küreselleşme" demek, sürüklenme de-
mek değildir; ulusal kimliğimiz ve değerierimizden
fedakârlık edemeyiz.
"Bağımsızlık" da onlar arasındadır.
Elbette yürüyen çağ, her şeye olduğu gibi ona
da yeni bir çerçeve çizecek; ama bağımsızlık or-
tadan kalkmayacak. Kalkmamalı da: Işsızliğe son
vermeden tutun, bütün sorunlanmızı içerde biz ken-
dimiz karara bağlayacağız; onlan, gözü kapalı Brük-
sel'deki komisyonlara bıraktığımız an, gitti gider. Bu
titizligi gösteremeyen kalemlere rastlıyoruz, hüzün
vericidir tavırlan. Hele "tutucu" kanadıyla bir "//-
beral akım" var ki evlere şenlik!
"Bütün "ü göremiyor, ağaçlara takılıp kalmış hal-
de.
Ne demeli?
Manevi kızı ülkü Adatepe
'Atıı ycışascıych
böyle olmazdı
9
İSTANBUL(AA)-Bü-
yük Önder Atatürk'ün
ölümünün 62. yılında,
onu tanıyan ve birlikte
zaman geçirenler, Ata ile
ilgili duygulannı hüzün ve
özlemle dile getirdiler.
Atatürk'ün manevi kı-
zı Ülkü Adatepe, Ata'nın
ölümyıldönürnüolan 10
Kasım'a ilişkin hisleri-
ni,
u
10 Kasım bana çok
aa şeyler hissettiriyor. O
ta daimabenimleyaşıyor.
Çünkü çokbüyük bir sev-
gi kazanmışken onu kay-
bettim" sözleriyle anlat-
ö. Atatürk yaşasaydı, Tür-
kiye'nin durumununbu-
gün çok daha farklı ola-
cağını vurgulayan Adate-
pe, şöyle konuştu:
"Onun ölümüyle çok
sey değiştL Ata yaşasay-
dı böyle olmazdı, bam-
başkabirTürkiyeolunlu.
Gençleridahabaşka tir-
lüyetiştirini.Bu kadar ta-
vizvermezdLOyavahgı
ohnazdL Doğn çok daha
medeni ohırdn."
Atatürk'ün manevi kı-
zı ve Türkiye'nin ilk ka-
dın pilotu Sabiha GAk-
çen Atatürk'le ilgili anı-
lannı gözyaşı dökerek
anlattı. Ilkokuldan itiba-
ren Atatürk'ten aynlma-
dığını, onun ilgisiyle mes-
leğinde başarüı olduğu-
nu belirterek "lOKaam'-
larda hem çok duygula-
nırun hem çok beyecan-
bnınnL Eğerbugünayak-
ta\-sam.hayatasnnsıkısa-
nhnışsam, onun sayesm-
dedir. 10 Kasun'lardaki
duygulanm sonbahar
hüznü gibidir. Bu hüznü
anlatabilmek çok zor~"
dedi. Sabiha Gokçen son
yıllarda ortaya çıkan,
Ata'ya karşı olumsuz ta-
vırlan kinariigim da be-
lirtti.
Katay'danaitem
Atatürk ile 10 yıl 8 ay
birlikte çalışmış, "Cum-
lwrlyet'tal5.Yıh''kita-
bında emeği olan tarihçi
Cemal Kutay da Ata-
türk'ün 10 Kasım'larda
"bfr anı" olarak haörlan-
masını "O'na yapılan ea
büyük haksıznk"ve
tt
ta-
lÜKgözyummak'' olarak
nitelendirdi.