Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10KAS1M2000CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
lOKasım
Bir ulusun kaderini ve
tarihin akışını
değiştirecek
bağımsızlık savaşını
başlattığında 38
yaşındaydı... Çürümüş
ve çökmüş bir
imparatoriuğun
sömürgeye dönûşmüş
topraklannda
emperyalistlere karşı
bağımsızlık savaşını
kazanıp çağdaş bir
cumhuriyet ve tam
bağımsız bir devlet
kurduğunda 42
yaşındaydı... Askeri bir
deha ve siyasi bir
önderdi... Kurduğu
cumhuriyeti gençliğe
emanet ederken 46
yaşındaydı... Kimsenin
hayal bile edemediği
devrimleri yaparken 50
yaşında bile değildi...
Ne yaptıysa hepsini 15
yıl içinde yaptı ve ne
yaptıysa heçsıni ulusu
için yaptı... Oldüğünde
57 yaşındaydı...
Çocuklan çok severdi
ve fakat ardından
babadan oğula geçen
padişahlığa
öykünmesinler diye
çocuk sahibi olmadı...
Olümünün üstûnden
62 yıl geçti... 15 yılda
yaptklannı 62 yıldır
içerden ve dışardan
yıkmaya çaiışıyortar...
Yıkamıyorlar,
yıkamayacaklar...
Kemal Atatürk'ün
çocuklan O'nu ve
eserini korudu,
koruyor, koruyacak...
Her 10 Kasım'da
değil her zaman bu
böyle biline...
Bektrorok posta: denizsomocumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Amerika'nın başkanı
belli olamamış...
"Sam Amca'va ne oldu!"
vrupa Birtiği Komisyonu, Türkiye'nin Avru-
pa Birliği iletam üyelik görüşmelerine baş-
layabilmesi için yenne getirmesi gereken ko-
şulları sıraladığı ve kısaca "yol haritası" da
denen katılım ortaklığı belgesini açıkladı...
Avrupa Biriiği'ne ginşi görüşebilmek için önce bu
belgeyi görüşeceğiz... 2004 yılına kadar vadeli bu
belge üzerinde uyum sağlandıktan sonra görüşme-
lere başlanıp başlanmayacağı görüşülecek!
Türkiye, Avrupa Biriiği'ne alınmak üzere görüşü-
lecek ülkeler arasında son sırada bulunuyor...
Bizden öncekilerle herhangi bir önkoşul olmadan
görüşmeler sürüyor...
Bu arada dört gözle beklenen belgeye, Yunanis-
tan son dakikada Kıbrıs koşulunu kattı; golünü at-
tı... 2001 yılı sonuna kadar Kıbrıs'ı halletmemiz ge-
rekiyor... Yoksa, başka görüşmeler başlayacak.
Bu başka görüşmeler, yol haritasının yanı sıra or-
taklık için katılım belgesi de denen katılım ortaklığı
Uyum
belgesi görüşmelerini uzatacak ki bu durumda asıl
görüşmeler asla başlayamayacak.
Fakat yeni başlayacak başka görüşmeler içinden,
başanyla tamamlanan görüşmeler mutlaka olacak-
tır ve bunların sayesinde, Avrupa Birliği'ne giriş
umutlarımız asla sönmeyecek hep sürecek.
Bu böyle sürüp gidecek...
Prof. Dr. Erol Manisah'ya, Türkiye'nin Avrupa'yla
her türlü görüşmeye ne kadar uyumlu yaklaştığını
sorduk; bundan sonrası için umutlandık.
Manisalı, "En uyumlu ülke Türkiye'dir" dedi.
Kaldı ki gösterdiğimiz uyumlar, göstereceğimiz
uyumların teminatı olacaktır...
Manisalı, geçmişteki uyumlarımızı anımsattı:
"1970'te yapılan katma protokolün, Türkiye lehi-
ne olan hükümleri Avrupa Birliği tarafından daha
sonra değiştirilirken gık bile demedik; uyum göster-
dik.
1989'da tam üyelik başvurumuza 'hayır giremez-
sin' dediler biz ise zarar yok giremesek de Avrupa
Birliği'ne tek yanlı bağlanınz diyerek, 1995'te Tür-
kiye'yi Avrupa'nın 'manda'sı yapacak uyumu göste-
rip Gümrük Birliği'ni imzaladık.
1999'da Helsinki'de 'Siz ancak öteki aday olur-
sunuz' dediler, önümüze özel koşullar koydular. Ona
da Bülent Ecevit'in deyimi ile 'içimize sindireme-
sek' bile evet dedik ve bayram yaptık.
Avrupa Birliği daha sonra 'Avrupa'yı boşverin Ak-
deniz Grubu'na Fas ve Tunus'la birlikte dahil olun'
dedi, Mesut Yılmaz büyük hoşgörü göstererek
oraya gitti ve gruba katıldı..."
Prof. Dr. Erol Manisalı soruyor:
Türkiye'den daha uyumlusu var mı?"
Siz ne dersiniz?
SESSÎZSEDASIZ(I) NURİKURTCEBE Adnan Menderes Üniversitesi'nden
Piyasada ederi 10 milyon lira olan
soyunma dolaplannın Aydın'daki Ad-
nan Menderes Üniversitesi'nde öğren-
cilere 25 milyon liraya kiralandığın-
dan, 2-3 milyon liralık giyim malzeme-
lerinin 7 milyon liraya satıldığından,
paralann da rektörün kendi adına kur-
duğu vakıfta toplandığından yakınan
öğrencilere Rektör Prof. Dr. Cezmi
Öncüer'den yanıt geldi.
Rektör, dolaplann değerinin Devlet
Malzeme Ofisi'nde 33 milyon lira ol-
duğunu belirtip, bunların demirbaş
olarak alınmasına mevzuatın elver-
mediğini ve öğrencilerin istekleri doğ-
rultusunda vakıfca piyasadan 25 mil-
yon liraya satın alınıp, yıllığı 25 milyon
liraya kiralandığını açıklıyor. Bu du-
rumda öğrenciler niye şikâyetçi anla-
mak olası değil. Rektör, bazı fakülte
ve bölümlerdeki zorunlu giyim malze-
melerinin de ucuz ve kaliteli olarak
kendileri tarafından temin edilip öğren-
cilere satıldığından söz ediyor. Piya-
sada daha ucuz ve daha kaliteli mal-
zeme kalmadığı için öğrencilerin bu ko-
nudaki şikayetini anlamak da zorlaşı-
yor. Rektör, kendi adına kurduğu Ad-
nan Menderes Üniversitesi Vak-
fı'nıntüzüğünegöre rektörün va-
kıfyönetimdeyeralmadığınıbe-
lirtip dolayısıyla yönetiminde
görevi olmadığını açıklıyor, "Vakrf,
üniversitemizin gelişiminde, öğren-
cilerimizin hertüriü ihtiyaçlannın gide-
rilmesinde büyük katkıya sahiptir" di-
yor. Böylece bazı öğrencilerin katkı-
dan habersiz olduğu daha iyi anlaşı-
lıyor. Rektör, öğrenci başına yılda or-
talama 70 milyon lira alındığını ve kar-
şılığında 117 milyon lira harcandığını
bildiriyor. Devletimizin öğrenci başına
47 milyon lira masraf ettiği görülüyor.
Daha ne istiyonuz!
A t a t ü r k v e :•-,*•-
Çalışma Üstüne
Dr. FATMA NEZİHE ÖZGÜR
Atatürk'ü sevmenin, gös-
terdiği yolda gitmenin özü;
"bağımsızlık, laiklik ve diğer
değertere sahip çıkmanın ya-
nında bilimi kılavuz etmek ve
çalışmaktır". O'nun yaşamı;
çocukluğu, gençliği, askerliği
ve devlet adamı olarak geçir-
diğiyıllar... Bunların hepsinde
çalışkanlığı önde gelir. Deha-
sını çalışkanlığıyla taçlandır-
mıştır.
Insanlığın her alanda ulaş-
tığı gelişmelere bakılırsa, bu-
nun arkasında yetenek ve ça-
lışma vardır. Çaba harcama-
dan, alınteri dökmeden ilerie-
mek mümkün değildir.
Çocukluktan belleğimde ka-
lan bir öyküyü hiç unutmam.
Süt küpüne düşen iki kurba-
ğanın öyküsüydü bu. Direnen,
çaba harcayan, umutlu olan,
güvenini yitirmeyen kurbağa;
çırpınmaları sonucu oluşan
yag tabakasından sıçrayarak
kurtulmuş, başaramayacağı-
nı düşünen, çaba harcama-
yan ise ölmüştü. Bunda umut-
lu olma, iyimserlik, başarabil-
me inancı da önemlidir. Ama
çaba harcanmazsa, inançlar
boşa gidebilir.
öyleyse çalışmanın önemi
ortadadır. Neyazık ki, çocuk-
larımız, gençlerimiz çalışkan.
olmayı pek ister görünmemek-
tedir.
Bu isteksizliğin arkasında;
ilgi ve yeteneklere uygun ol-
mayan programlar, ezberle-
meyi öne çıkaran ders işleme
yöntemleri, sınav ve not al-
manın dışındaki çalışmayı
özendinneyen değerlendirme
sistemi gibi nedenleryatmak-
tadır.
Aynca; toplumdaki olum-
suzluklar, insanlann çaba har-
camadan para kazanmaya,
kısa yoldan zengin olmaya
özendirilmesi, toplumun ço-
ğunluğuna göre bir avuç de-
necek bir kesimin görünürde
gözalıcı, gerçekte içler acısı
yaşam biçimlerinin sürekli göz-
ler önüne serilmesi, bunlann
başta televizyonlar ve yazılı
basında sürekli körüklenme-
si.. gibi durumlar da çalışma-
ya karşı olumsuz tutum geliş-
tirilmesine neden olmaktadır.
Emek harcama, çalışarak
biryeriere gelme "enayilik" gi-
bi gösterilir olmuştur. Bunlar
hoş değildir. Neyse ki çoğun-
luk yine de çalışmayı, alınte-
rini önemsemektedir.
Aynca; tüketmeyi, durma-
dan tüketmeyi özendiren rek-
lamlann baş hedefi de çocuk-
lanmız ve gençlerimizdir.
Üretmeden, çaba harcama-
dan her istediğini elde eden bir
kuşak yetiştirirsek, geleceği-
miz nasıl güvende olur?
Onlann gereksinimlerini kar-
şılamak önemlidir. Onlar, arka-
daşlarının yanında boynu bü-
kük olmamalıdır. Her aile ço-
cuğunu mutlu etmek ister, on-
lar için çalışır. Ancak, çocuk-
larımızı çok sevmemiz, yanlış
davranışa götürmemelidir.
Yapılacak iş, çocukların,
gençlerin de çalışmaya özen-
dirilmesidir. Onlardan ağır iş-
ler, yorucu, yıpratıcı çalışma-
lar beklenmez. (Ne yazık ki,
ülkemizde ailelerine yardımcı
olmak zorunda bırakılan, zor
koşullarda çalışanlar vardır).
Ama her yaşta, durumlanna
uygun sorumluluklar verilebi-
lir. Emek harcamaya, katkıda
bulunmaya alıştırılabilir. Za-
manı iyi kullanması öğretilebi-
lir. Çalışmaya, oyuna, arkada-
şa, spora, eğlenceye ayıraca-
ğı zamanı dengeleme olgun-
luğu kazanması saglanabilir.
Kuşkusuz, durmadan çalış de-
mek doğru değildir. "Ayinesi
iştlr kişinin lafa bakılmaz" sö-
züne göre de anne-babalar,
öğretmenler, toplum, doğru
davranışlaria örnek olmalıdır.
Üstelik kişiliğin, yeteneğin çok
yönlü gelişmesi için, çeşitli et-
kinlikler de gereklidir. Onemli
olan, bu çeşitli etkinlikler ko-
nusunda aile ile okulun, top-
lumun ortak değerler geliştir-
mesidir. Bunlar kalıcı olan, bi-
reyi geliştiren, birikimini güç-
lendiren, düşündürerek eğlen-
diren, yozlaşmadan koruyan,
bireyin katılımını gerektiren,
üreticiliğini, yaratıcılığını ge-
liştiren etkinlikler olmalıdır. Bu
etkinlikler severek, benimse-
nerek gerçekleştirilmelidir.
Çünkü çalışabilmek ve seve-
bilmek beden ve ruh sağlığı-
mızın yerinde olup olmadığı-
nın kanıtıdır.
Kendimizi, ailemizi, ülkemi-
zi, insanları ve de Atatürk'ü
gerçekten sevebilmek ve bun-
lar için çalışabilmek... Bunu
başarabilirsek ne mutlu hepi-
mize...
Marmara Üntversıtesı Atatürk
Eğitıtn Fakültesi Eğitim Bılımlen
Bölümü Öğrettm Görevlısı
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
ÇtZGÎLtK KÂMİL MASARACI
BULUT BEBEK NURAYÇÎFTÇI bulutbebek@hotmail.com
OCKJ 3i &me*ti
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN lOKasım
I/AKA/A SAVASI..
f444'TE SUGÜN, OSMAKJLf OG£>USU'YIA HAÇU
. BİRAAÇ 4Y ÖfJCE, OSM/tAJU t
, mnrr oSuı MenMer'e
AMCAK, BAUCAULA&PA Bi&LEŞİK BiSi HAÇ.
Ll OG&USUA1UAI OU1ÇTUE-ULU4SI V£~ OS~
MANULAR 'A KA/SŞt HA£e<eT& GEÇİLMC-
sr ûze&tue, ÇOCUK. YAÇTAICİ
8 8 K i ( /e ÇGMtş
POĞJZU IL&ZUEYİP A//ĞBOU/ Ü
e KtYlSlMPAfd VA&JA'YA ULA-
Ş HÜNYADl YAUOŞ KOAAurAStMMKt
HAÇU OfZpuSU. ORADA OSMAMLl KXJV~I
/eruEK yce SAVAÇA n/n/fn/ </e ÎLDI!
Zerafet ve sağlık ne güzel
Fazla kilolarınız için
KİLO KONTROL
MERKEZÎ
79 Mayıs Cd. No: 8 Şişli/İSTANBUL
Tel:<0 212)212 07 07(pbx)
Faks:(0 212)212 68 35
KONSER
SABAHAT AKKİRAZ'la
GELENEKSEL TÜRKÜ GECESİNDE BllUŞALIM
GÜRÜN YARD1MUŞMA DERMĞİY ÖMTİM KURL1U
Yen Mtcidiyeköy KöKör Mertezi Koowr Saloou Tarih : 11 Kısım 2000 Cıraartesi Sut: 20.00 Adres:AIİ Sımi >en Sudı >»aı kaüı otopark ûstû MECtDtVHKÖY/tST.
lrtibat TeL: 0 212 274 39 35 - 230 00 62 - 0 S32 551 06 63
ANKARA...ANKA
MUŞERREF HEKİMOGLU
Güz Konserinde
BaharHavası
ODTÜ'deki konseri dinleyemedim, Bilkent te-
pesinde yakaladım Idil Biret'i. Güz Konserieri'nin
açılışı nedeniyle veriyor ilk konseri. Her zamanki
gibi balkondayım, ama bu konserin özelliği var.
Gürel Aykal'ın konuğuyum bu kez. Mutlu ve kut-
lu yaşadım bu olayı. önce müziksever bir kişi
olarak gişedeki uzun kuyruk nedeniyle. Bilet bu-
lamayanlar umutla bekliyor, konseri ayakta din-
lemek için başvuruyor görevlilere. Olaylann ge-
rilimini müzikle aşmak istiyoriar belki de. Çok
sevdikleri sanatçılan izleyerek.
Adalet Bakanı Hikrnet Sami Türk ve eşi de iz-
leyiciler arasında. Önce yorgun, çizgileri hayli
gergindi ama giderek yumuşadı, dahası gülüm-
sedi SayınTürk. Müziğin gizemini düşündüm ben
de. Yalnız Hikmet Sami Türk değil, herkes gergin
çevremizde! Müzik, resim, şiir ya da heykel, gü-
zel bir sanat olayı güç ve soluk veriyor. Teşekkür-
le, coşkuyla alkışlıyor sanatçılan.
Konser programı aynca etkiledi beni.
Önce Grieg'in konçertosu, Idil Biret kuzeye
Norveç'e götürüyor bizi, fıyortlar arasında beyaz
bir yolculuk, buzlar eriyor, sıcak bir esinti kaplı-
yor dünyayı, her gün başka bir türünü yaşadığı-
mız soygunlar, vurgunlar, cinayetler, kirler, paslar
temizlenir, umuda yolculuğun ilk adımları sesle-
nirgibi. Başkentin nabzı atargibi. Birsevgiliyi ku-
caklar, kavuşma sevincini kutlar gibi. Alkışlara da
yansıdı o sesler. Idil Biret de güzel yanıtladı alkış-
ları, müzik dalındaki yerini, birikimini çok zarif
çizgilerie yansıttı. Schumann'ın Tokato'suyla, ya-
kın dostu Wilhem Kempfin Haendel'den uyar-
ladığı yapıtı da inanılmaz bir güzellikle sundu hay-
ranlanna.
Uzun yıllar öncesine dönerek izledim onu. Ha-
rika çocuklar olayı yaşanıyor ülkemizde. Hayat der-
gisinde yayımlanan bir resmimiz var. Idil küçük
bir kız, tuşlara güç ulaşıyor ama, geleceğin müj-
desi var parmaklarında. Aradan yıllar geçti, ge-
leceği güzel parladı, yeteneği tırmandı, uluslara-
rası boyutlaravardı, ışığı güzel saplandı muzikdün-
yasına. Atatürk'ten birselam gibi. Idü'ler, Suna'lar,
Ayla'lar, Ayşegül'ler, Verda'lar ve izleyen kuşa-
ğın yıldızları Atatürk devrimlerinden bir uzantı de-
ğil mi? Laiklik ilkesi olmasaydı, kadın ve müzik
devrimi yaşanmasaydı pariar mıydı o yıldızlar? On-
lan tanır, alkışlar mıydık?
• • •
Konser arasında kutlamaya koştum Idil'in so-
list odasına. Bir baba-oğul geldi yanına. Ikisi de
mutlu, 36 yıl önce Idil'den imza isteyen baba,
oğlu için imza istiyor şimdi, aynca bir CD sunu-
yor sanatçımıza. Sevgiyi sevgiyle yanıtlıyor, kü-
çük hayranının kitabını gülümseyerek imzalıyor Idil
Biret. Yıllar geçse de çocuksu gülüşü değişmi-
yor hiç.
• • • • • •
Konserin ikinci yansında Mahler'in 1. Senfo-
nisi var, Gürel Aykal uzun süredir çalmak istiypr
bu senfoniyi. Bir düş gerçekleşiyor bu akşam. Gü-
zel bir gerçek yaşıyor müzikseverier.
Besteci, dürüst bir kişinin yaşam savaşını an-
latmak istiyor ama, bir özyaşamöyküsü seslen-
miyor bu yapıtta. Hepimizin özşarkısından dize-
ler var. Kimi boynu bükük, kimi başkaldın, tepki
türü sesleniyor. Deprem türü titreşimler oluyor
yüreğimizde.
Böyle yapıtlan dinlemek de bir özlem bence.
Kimi zaman çok soluyor ya da buzullaşıyoruz
değil mi?
• • •
Kulağımda o güzel konser, Atatürk'ün karşı-
sındayım bu sabah. Tepeden tırnağa yaşıyorum
gerçeğini, tepeden tırnağa hissediyorum ölmez-
liğini. Her şey ondan kaynaklanıyor; insanımıza,
ülkemize, dünyamıza bakışından.
Yaşayarak biliyoruz, o bakıştan hoşlanmayan-
lar, çağdışılığı amaçlayanlar da var. Ancak güç-
leri tükeniyor giderek. Kirienmeye karşın temiz-
lenmeyi özlüyor, tekseslilik eğilimlerini çoksesli gi-
rişimlerie gündemden silmeye çalışıyor insanlar.
Grieg'in müziği gibi bir olay bu. Buzlar eriyor, sı-
cak esintilerle bahar yaşanıyor.
Karanlık sona eriyor, aydınlık başlıyor.
Bir damla ışık da biz katalım.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ Didim'in
ünlü plajı. 2/
PasifıkOkya- 2
nusu'nda kü-
çük bir ada-
devlet... Tekil
ikinci kışi adı- 5
h. 3/ Sır... Ya-
şanmamışgeç-
mişi kişileştir-
meye verilen 8
ad. 4/ Bir yer- g
de biriken sı-
vılan dışanya akıtmak
içinkullanılanolukya 1
da boru... Elam Kral- 2
lığı'nın başkenti. 5/ 3
Yoğunluk. 6/ Anado- 4
lu halklannın en eski
ana tannçası... Gemi-
nin baş ve kıç tarafın-
da, asıl güverteden '
yüksek olan kısa gü-
verte. II Büyük ko-
naklarda mutfak ve yemek hizmetlerinde çalıştın-
lan uşak... Ilgi çekici ve değişik kimse. 8/ Hüküm-
dar adına devleti yöneten kimse... Mayhoş bir içe-
cek. 9/ Neptünyum elementinin simgesi... Kenar sü-
sü... Hayvanlara vurulan damga.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Yüklenme, üstlenme. II Din işlerini devlet işle-
rine kanştırmayan... Osmanlılarda taşradakı nüfuz-
lu ailelere verilen unvan. 3/ Kuş ya da yaban hay-
vanlannı yakalamaya yarayan araç ya da düzen...
"Çok önemli kişi" anlamında uluslararası kısaltma.
4/ Şarkı, türkü... Sağlık yönünden yapılan genel
yoklama. 5/ Kutsal ışık... Ince kamış. 6/ Bir şeyin
özünü oluşturan ana öğe... Bir gösterme sıfatı. 7/
Et ve sebzeleri, kapak kenan hamurla iyice kapa-
tılmış tencere içinde pişırme yöntemi. 8/ Kimyasal
bir yöntemle parlaklık verilmiş pamuk ipliği. 9/ Ja-
pon lirik dramı... Tarlaya atılan tohumu örtmek için
gezdirilen ağaçtan yapılmış sürgü.