Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EKİM 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
IADB»
fcneticHepiııe
lava
• ANKARA
Oımhuriyet Bflrosu) -
Cvımhuriyet Başsavcılığj,
LADEP Genel Başkanı
Ahmet Turan Demir'in
ce aralannda bulunduğu
16 parti yöneticisi
hakkında 'Devletin
bölünmezliği aleyhine
propaganda yaptıklan'
gerekçesıyle 1 'er yıldan
3'er yıla kadar ağır hapis
c;zası istemiyle dava
a;tı. DGM Cumhuriyet
Savcısı Cengiz Köksal
tarafından hazırlanan
iddianamede HADEP
tarafindan 1 Eylül 2000
Dûnya Banş Günü'nde
dagıtılan bildiride,
'ICûrtlüğün, bir sınıf
olarak gösterilerek'
bölücülük propagandası
yapıldığı belirtildi.
Güpüz'den
Sezer'eyamt
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Yükseköğretım Kurulu
ı (YÖK) Başkanı Prof. Dr.
Kemal Gürüz, YÖK'ün
, atamalara ılişkin
! yetkısının üıüversite
özerklığinı ve demokrasiyi
j zedelediğini söyleyen
1
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer'e, Gazi
Üniversitesi'nin dûn
I yapılan 2000-2001
öğretim yılı açıhşında
yanıt gönderdi. Gürüz,
"YÖK, demokrasinın
önündeki engel değil.
Akademik özgürlük,
demokrasının özgürlükler
kaosu haline dönüşmesine
ve rejımın temeline
dınamit konulmasına izın
vermez. Dünyanın hiçbir
yerinde salt öğretim
üyesinin oyuyla rektörlük
seçimi olmuyor" dedi.
Tedaviyi kabul
etmiyortar
• İZMtR (Cumhuriyet
Bürosu) - Adalet Bakanlığı
Ceza ve Tevkıfevleri
Genel Müdürlüğû,
gazetemizde 1 Eylûl
2000'de yayımlanan
"Buca Cezaevi'nde gergın
günler" habenyle ilgili
açıklamada bulundu.
Adalet Bakanlığı Ceza ve
Tevkifevleri Genel
Müdürü Hâkim Ali Suat
Ertosun'un açıklamasında,
hasla tutuklu ve
hükümlülerin tüm
uğraşlara karşın tedaviyi
kabul etmedıklen
belirtilerek "Gazeteniz
habennde ayağı kınk
olduğu belirtilen Ali
Minl'ın, 31.8.2000
tarihınde lzmir Atatürk
Eğitım Hastanesı'nde
gereklı tetkık ve
tedavisinın yapılması için
29.8.2000 tarihinde bütün
işlemler tamamlanmıştır.
Ancak tutuklu, yasa, tüzük
ve genelge hûkümlerine
göre cezaevine gınşte ve
çıkışta yapılması gereken
aramalan örgüt karan
gereğince protesto
ettıklerinı belırterek üst
aramasını
yaptırmayacağını ve ûst
araması yapıldığı takdirde
tedavı olmak ıstemediğiıü
beyan etmiştir" dedi.
FPden Erbakan
için yasa önerisi
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Hapse gırmemek ıçuı pek
çok yol deneyen kapatılan
RP'nin liden Necmettin
Erbakan'ın '12 Eylül'de
haksız yere 10.5 ay hapis
yattun. Cezaıru o süreden
düşsünler' yönündeki
istemi üzerine FP'li
hukukçular buna yasal
dayanak oluşturmak için
harekete geçtı. FP
Kahramannıaraş
Mılletvekilı Mustafa
Kamalak ve
arkadaşlarınca TBMM
Başkanlığı'na verilen yasa
önensinde TCY ve
CMUK'ta değişiklık
istendi. FP'nin yasa
önensinde TCY'nin 40.
maddesınde bir değişiklık
yapılarak 'Ne zaman ve
hangı suç için olursa olsun
gözaltı ve tutuklama
sürelerinin ceza
mahkûmiyetlerınden
ındirileceği, gözaltında
tutulan her bir günûn 2
gûn olarak hesaplanacağV
hükmü getınlıyor.
Tantan, yolsuzluk ekonomisiyle mücadelenin henüz yeterli olmadığını söyledi
4
Terörün kaynağı yolsıızhık'• Içişleri Bakanı Sadettin Tantan "Bütün
pisliklerin temizlenmesi mecburiyeti var. Ülkeyi
yıkmak isteyen bütün terör örgütleri faaliyet
alanlannı, bütün güçlerini yolsuzluk
ekonomisinden almaktadır" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bû-
rosu)- Içişleri Bakanı Sadettin
Tantan, yolsuzluk ekonomisi
ile mücadelenin henüz isteni-
len düzeye ulaşmadığını kay-
detti. Tantan, yolsuzluk ekono-
misi nedeniyle insanlann mad-
di ve ahlaki olarak yoksullaştı-
nldığını belırterek "Bütünpis-
liklerin temizlenmesi mecburi-
yeti var. Ulkeyi yıkmak isteyen
bütün terör örgütleri faaliyet
alanlannı, bütün güçlerini yol-
suzluk ekonomisinden almak-
tadır" diye konuştu.
Içişleri Bakanı Tantan, Ma-
Istanbul CHP
'Hep biriikte
iktidara
yürümeliyiz'
Istanbul Haber Servisi -
CHP'nin istanbuFdaki 10 ılçe
başkanı, 30 Eylül'deki kurulta-
yın partinin iradesini ortaya koy-
duğunu belirterek, "Tekbirüye-
nin bile ayrılmasına gönlümüz
razı olamaz" dedıler.
CHP'nin Istanbul'dakı 10 ılçe
başkanı, il örgütünde düzenle-
dikleri ortak basın toplantısında.
30 Eylül'deki kurultay sonrasın-
da partideki gelişmeleri değer-
lendirdi. CHP'nin Beyoğlu,
Eyüp, Makepe, Pendik, Sultan-
bevii, Şişli, Esenİer,Tuzla ve Kar-
tal ılçe başkanlan adına konu-
şan Zeytinburnu Ilçe Başkanı
MetinDoğan, basında sık sık dı-
le getirilen "CHP'de istifalar ola-
cak'' gibi değerlendirmelerin
doğru olmadığını söyledi. Ku-
rultayda çıkan sonuca hep bir-
likte saygı duymaktan öte yapa-
büecek bir şey olmadığını belır-
ten Doğan, "Biz bütün örgütle-
rimizle partimizde kalarak
CHP'yi iktidara taşımayı hedef-
lemekteyiz" diye konuştu. Hiç
kimsenin partiden aynlmasma
razı olamayacaklannı bıldiren
Metin Doğan. şöyle devam etti:
"30 Eylül'deki kurultay orada
kahmşor. Birbirimiz hakkmdaki
boşgörüsüzlüklerL, sevgisiztikleri
30 Eylül'de toprağm küometre-
lerce derinliğine gömdük. Bu sa-
atten sonra CHP'nin iktidan için
mücadele etmeuyiz. Bu anlam-
da da genel başkanumzın 'parri-
de istifalar oluyor' beyannuı 'se-
vinirim' demesi yerine 'üzülü-
rüm' yanıü vermesini talep edi-
yoruz. Türkjye'nin böyie bir dö-
neminde hiçbir arkadaşımızuı
gkmesini kabul edemeyiz, içimi-
ze sindiremeyiz. Onun için genel
başkanımızla kucaklaşarak.
parti içinde birnği ve dayanışma-
yı överek iktidara yürüroenyizr
Mehmet Moğultay'ın 37 yıl
süresince CHP'de il saymanlığı,
PM ve MYK üyeliği, genel sek-
reteryardımcılığı, 3 dönemmil-
letveİtilliği ve bakanlıklar yaptı-
ğını ammsatan Doğan, kendısi-
nin partiden istifa etmemesi ge-
rektiğini, kendisinin halen CHP
PM üyesi olduğunu kaydetti.
latyalılar grubuna yönelik ope-
rasyonların anlatılmasının ar-
dından gazetecilere bazı açık-
lamalarda bulundu.
Bütün terör örgütlerinin te-
melinde yolsuzluk ekonomisi-
nin yattığını dile getiren Tan-
tan, "Yolsuzlukla mücadeleye
bakbğuuz zaman ne güvenUk
güçleri ne de yolsuzlukla müea-
dele edecek diğer bakanlık ve
kurumlardaki uzman kişilerde
bir operasyonel çahşma fikri ve
eylemi gelişmemiştir. Türki-
ye'nin en büyük eksikliği bu-
dur" değerlendirmesini yaptı.
Ülkeyi yıkmayı amaçlayan ör-
gütlerin faaliyet alanlannm ve
bütün güçlerinin yolsuzluk
ekonomisinden kaynaklandığı-
nı dile getiren Tantan, şöyle ko-
nuştu:
"Yolsuzluk ekonomisi, insan-
lan hem maddi olarak hem ah-
laki olarak fakirieştirmiştir. Bu
fakirleştirme sonucu insanlar,
kendilerine uzablan çok basit
menfaatlara çok çabuk çekile-
bilmektedir. Onun için yolsuz-
luk ekonomisi bizim yapnuş ol-
duğumuz çahşmalar neticesin-
de öncelikli tehditier arasmda
• Halkın yolsuzluk konusunda
bilinçlendirilmesi; yolsuzluktan ve hırsızlıktan
nemalananların kamu vicdanında mahkûm
edilmesi gerektiğini anlatan Tantan, bu
sağlanırsa sorunlann çözüleceğini söyledi.
getmiştir. Birinci derecede teh-
dit arasmda geimiştir. Eğeryo(-
suzlukla mücadeleyi bir düşün-
ce birnği içerisine alamazsak,
kurumlar arası bir örgütsel
mücadeleye dönüştüremezsek
o diğer dini, böhıcü örgûtlerle
mücadelede yetersiz kahnz.''
'Halkbilinçlenmelf
Halkın bu konuda bilinçlen-
dirilmesi gerektiğini, yolsuz-
luktan ve hırsızlıktan nemala-
nanlann kamu vicdanında
mahkûm edilmesi gerektiğini
anlatan Tantan, "Bunu sağla-
r.iin^- rHP'deringriuk,CHP'A» ÖİPrpgrE. Raykal- KaHnfrrnHİap v»Tarten»r»$m, (F"t"graf AA)
Kurultaydaki rakibi, Genel Başkan Baykal'ı ziyaret etti
Güneş'ten BaykaTa destekANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 30 Eylül
günü gerçekleştirilen CHP'nin 11.
olağanüstü kurultayında genel başkan adayı
olan Hasan Fehmi Güneş, Genel Başkan
Deniz Baykal'ı ziyaret etti. Baykal, Güneş ve
sol kanat üyelerinin katkılanndan
yararlanacağını belirtti. Güneş de, "CHP'ye
hizmet için mutiaka bir starûde olmak
gerekmez. Biz CHP'de doğduk, CHP'de
öleceğiz''dedi.
'Yararh bir görüşme oktu"
Hasan Fehmi Güneş. dün Prof. Abdülkadir
Ateş ve Hüsnü Bozkurt'la biriikte Baykal'ı
ziyaret etti. Baykal, kabuldc yaptığı
konuşmada, CHP'de yeni bir dönemin
başladığım belirterek bu dönemi gerçek
CHP'lilerin katkısım alarak yürütmeyi
umduğunu söyledi. Güneş ve arkadaşlannın
CHP içinde çok önemli yeri bulunduğunu
kaydeden Baykal. "Onlann da katkılanyla
daha başanh çalışmalar yapacağumza
inanıyorum" dedi. Baykal, partiye ilişkin
değerlendirmelerde bulunmak üzere Güneş'i
aramayı planladığını, ancak Güneş'in
"bttinen nezaketi" içinde kendisinden önce
davrandığını anlattı. Hasan Fehmi Güneş ile
yüiardır arkadaş olduklannı belirten Baykal,
tt
Yenidöneınegirerk£nkendisiylebir
değerlendirme yapacağız. Çok yararh
olacağuu umuyorum. KuruKaydan sonra
dogru tavn takmdddan için de kendilerine
aynca teşekkür edryorum" diye konuştu.
Güneş de, kurultayın karannı verdiğini
belirterek "Kurultay karanna saygı
göstermek CHP getenegidir. Kuriutay karan
basımıyın üzerİDdedir" dedi.
Güneş sözlennı şöyle sürdürdü:
"CHP bizim abJakima, kişUiğiıniz,
Idmliğimizdir. CHP içinde doğduk, CHP
içinde olacagu w CHP içinde öleceğiz.
CHP"ve hizmet için mutiaka bir statöde
ofanak gerekmez. Üyeiik de çok önemffi bir
statüdur. Biz kendi çizgimiz içinde çafaşmaya
ve katkı sağiamaya devam edeceğiz.
CHP Genel Başkanhğı genel ve özel olarak
zor bir görevdir. Biz bu zortuklarda
keodisine destek vcreceğjz ve CHP'yi
iktidara hazu- hak getireceğiz. CHP'yi
iktidar adajı yapmak zorundayız."
Baykal, Güneş, Ateş ve Bozkurt ile
bir süre baş başa görüştü.
ben inamyo-
rum kİ hafkımıyın yoksulluğu
ortadan kalkacakor. tnanç fa-
kiriigi,rihinsplfakiriik nrtadan
kaJkacaktır. Bunlar ortadan
kalknğı zaman hukuk hâküni-
yeti, kanun hâkimrveti ortaya
çıkacakür. Eğer siz bunlan ön-
leyemezseniz, demokrasi söyle-
miyle bir yere gelemezsiniz.
Halkı bu tuzaktan kurtarmadı-
ğmız sürece bu terör örgütk-
riyle yaşamaya devam edersi-
niz. Bu mücadele kesintisiz de-
vam edecektir'' dedi. Bulun-
duklan konum nedeniyle kişi
ve kurumlan soyanlann,
bunlara göz yumanlann,
menfaat elde edenlerin er
veya geç halka döneceği-
ni belirten Tantan, "Bun-
dan kaçış yok. Bir an ön-
ce halka donmeleri kendi
menfaaüannadu". Çünkü
halkımr* kendi vicdanla-
nnda bu insanlan mah-
kûm etmeye başlamışbr.
Ülkemizdeki bu pisfflderi
sürarJe tenüzleme mecbu-
riyeti vanhr. Hiç Idmseya-
salann öngördüğü husus-
iardan kurtuhna jan«ma
sahip değildir. Bu işlere
kanşnuş künler varsa
nunbuın üzerine gidfl-
mektedü-" değerlendir-
mesini yapü.
'Mûcadele şart'
Yolsuzluğun insanlan
cahilleştirdiğini, cahil in-
sanlann terör örgütleri ve
menfaat çevrelerince ken-
di amaçlan doğrultusun-
da kullamldığını anlatan
Tantan, yolsuzlukla mü-
cadelede getirilen yeni
tekniklerin henüz görev-
lilerce tam olarak kavra-
namadığını dile getirdi.
"Bukavram yeni yeni ohı-
suyor. Bazı cumhuriyet
savalan geçen yıl çıkann-
ğumz 4422 sayıh yasanın
kendilerine, güvenlik güç-
lerine verdiği yetkilerin
daha farkmda değiL Ka-
muoyu da farkmda değiL
Bu uzun bir eğhım ve ça-
hşmayıgerektiriyor. Bizim
yapöğımız çahşma orta-
mmri») meseia bu banka
konusu, Bankaahk Üst
Kurulu, DGM savcısı ve
güvenük güçleri ile bu bir
operasyonel çahşma'' de-
di.
Yurttaşlan sömüren bir
kamu görevlisi veya özel
sektör görevlisinin güç ve
paraya sahip olması nede-
niyle itibar gördüğünü
kaydeden Tantan. "Vatan-
daş kendisiru aJdatan, so-
yan kişryi saygm olarak
görmeye devam ettiği sü-
rece bu hastahklardan
kurtulunamaz. Bunun
terkedOmesi lazmL Devle-
ti soyup insanlan ezen in-
san, saygm insan değildir''
dedi.
Tantan, Egebank olayı
ile ilgili olarak yöneltilen
sorulan, olayuı yargıda
olması nedeniyle yanıt-
lamadı.
IRMIKIAYDEV ENGtN [email protected] tr.
Başlık yeni gündemimizi
özetliyor.
Buyrun, çiğnene çiğnene
sakız olmuş birtartışmaya ye-
niden ve bodoslamadan dala-
lım. Ideolojik (ideoloji = dünya
görüşü) zrtlıklardan kaynakla-
nan, o yüzden de ne kadar
tartışılırsa tartışılsın bir u-
zlaşma düzleminde buluşula-
mayacak bir tartışmayla oy-
alanatım. Böylece "yeğen-
amca" marifetlerinin estirdiği
"kasırga"y\ gündemden dü-
şürür; bugün açıklanan (bu
satırlar yazılırken daha açık-
lanmamıştı) enflasyon rakam-
larını geri plana iter; DSP-
MHP'nin iktidar, FP-DYP'nin
muhalefet olduğu yürekler
acısı bir demokrasiyi doğal
sayıp sindirir ve geçinir gide-
riz...
Turizm Bakanı Erkan
Mumcu ANAP'lı. Seçtiği si-
yasal partiye bakarak onun bir
"liberal" olduğunu söyleyebi-
liriz. Istanbul Üniversitesi'nin
açılışında patlak veren tartış-
madaki sözlerine bakılırsa,
ANAP'ın ekonomik liberalizmi
vurgunculuk olarak ete kemi-
ğe büründüren, vahşi kapita-
TSK'nin Dili - Üniversitenin Dili
lizme dönüş olarak kavrayan
vıcık vıcık çizgisinden birkaç
adım önde; liberalizmin, eko-
nomik liberalizm kadar siyasal
liberalizm anlamına da geldi-
ğini kavramış, en azından sez-
miş genç bir politikacı.
Istanbul Üniversitesi Rektö-
rü Kemal Alemdaroğlu'nun
sözlerine karşı çıkarken ne
düşündüğünü bilemeyiz. Bi-
lemeyiz, çünkü bunu iyi anlat-
mayı beceremedi. Hele araya
sıkıştırdığı "...bu onlann on-
tolojik varfığına aykındır" gibi
lügat paralamalan iie söyle-
diklerini iyice anlaşılmaz kıldı
(Ontoloji varlığın bilimidir.
"Ontolojik variık" da "full do-
lu" ya da "geri iade" gibi bir
laf salatası oluyor).
Ama anlatım kusurlarına
rağmen Mumcu'nun söyle-
mek istediği gene de belli.
Üniversite, düşüncenin kısrt-
sızca kanatlanacağı, eleştirel
aklın her şeyi çekinmeksizin
sorgulayacağı bir kurum. Ala-
bildiğine özgürdüşünce, üni-
versite kavramının "olmazsa
olmazı".
Bu bağlamda sıkı bir djsip-
lin gerektiren, emirlere tartış-
masız uyulması gereken "or-
dunun dili" ile "üniversitenin
dili" elbette farklı olmak zo-
runda.
"Şu şöyle olacak ve şu şöy-
le yapılacak" dendiğinde
"Emret komutanım" denme-
yen bir ordu nasıl yoksa, "Şu
şöyle olacak ve şu şöyle ya-
pılacak" dendiğinde "Niçin
öyle olacak? Öyle olmasının
kanıtlan nedir? Onun öyleya-
pılmasınm bilimsel gerekçe-
leri nedir" sorusu sorulma-
yan bir üniversite de o kadar
"yofriur.
Buna rağmen salı günü,
Genelkurmay Başkanlığı ön-
ce koalisyonun DSP ve
ANAP'ın önde gelenleri (Hü-
samettin Özkan, Mesut Yıl-
maz) ile iki saat göruştü ve ar-
dından bir açıklama yayımla-
dı. Açıklama çok açık: Ordu,
ANAP'lı Bakan Mumcu'nun
sözlerinden hoşlanmadı; bu
hoşnutsuzluğunu da açık se-
çik ifade etti.
Ve kendimizi yeni bir siyasal
gerginliğin ortasında bulduk.
Sizce burada kusurlu olan
kim? Bakan Mumcu? Ordu?
Valla, bu gereksız gerginlik-
te bir "kusurlu" aranacaksa
Istanbul Üniversitesi Rektörü
Kemal Alemdaroğlu'nun söz-
lerine bakmakta yarar var.
Konuşma doğrularla yanlış-
lann garip bir bulamacıydı.
örneğin "Bugün dûnyada
hiçbir demokratik rejim, varlı-
ğını tehdit eden ve ortadan
kaldırmakisteyen düşûnce ve
eylemlere özgüriük tanımaz"
cümlesini alın.
"Düşünceye de mi tanı-
maz" gibi oldukça akademik
ya da incelmiş bir soruyu bir
yana bırakırsak bu yargı doğ-
ru. Demokrasi kendi varlığını
savunmayı bilmek ve becer-
mek zorunda.
Buna genç Bakan Mum-
cu'nun da bir itirazı olmasa
gerek.
Pekiiii, aynı konuşmadan
alıntıladığımız şu cümleye ne
diyeceksiniz: "...tek devlet,
tek vatan, tek ulus, tek bay-
rak, tekdilkavramlanndan as-
la ödün vermeyeceğiz."
Hitler'in, "En Volk (halk),
ein Staat (devlet), ein Land
(vatan), ein Führer(lider)" slo-
ganını çağnştırması gibi birta-
lihsizliği bir yana bırakalım.
(Gerçekten bırakalım, yoksa
durum çok vahim demektir.)
Ama o cümlenin içine sıkıştı-
nlıveren "tek dil"\ ne yapaca-
ğız? Alemdaroğlu'nun konuş-
masını ekrandan izleyen, ga-
zeteden okuyan Feriköylü Er-
meni soğuk demirci Bogos
Usta, Kurtuluşlu Rum kızı Ta-
sula, Şırnaklı Kürt Reşo'nun,
onlar gibi farklı ırklardan ve
farklı bir anadil konuşan bin-
lerce, milyonlarca "yurttaşımı-
zın" içleri üşümemiş midir?
Bu kafaya rtiraz etmek için
ANAP'lı bir liberal olmak bile
gerekmiyor. Türkiye Cumhuri-
yeti yurttaşı olmak yeter.
•••
Yeni gündem maddemizi
reddediyorum. İsteyen tartış-
mayı istediği kadar uzatsın.
Bu konuda bir Tırmıktan faz-
lasını dünyada yazmam.
POIİTtKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETtNKAYA
Acının Tarihi... :
Gökyüzünün atlası, mavinin içinde acının tüm
tarihini silip götüremezken geceye takılan ağaçlar
tek tek yok oluyordu...
Artık kış yapraklan son güneşin arnnda sayılır-
dı...
Bir deniz kıyısı düşündüm, kent kalabalıklaşır-
ken...
Haberler bir toplumun fotoğrafını yansıtıyor, tra-
flk canavan otoyollarda kol geziyordu...
Siyaset bildiğiniz gibiydi...
Istanbul Üniversitesi'nin açılışında çıkan tartış-
ma, askerlerin tavn gazetelerin sayfalanna taşın-
mıştı...
Bakan Erkan Mumcu çark etmişti: !
"Yanlış anlaşıldım..." ;
Bir sağ sıyasetçi, demokrasi ve özgüriük adına
din bezirgânlanna 'göz kırpmış'; işin ilginç yanı,
kendilerini 'demokrat' olarak nitelendirenlerin de
alkışlannı almıştı...
Oysa Mumcu, Bülent Ecevit'in kurdugu 57. hü-
kümette bakanlık koltuğunda oturmuyor muydu?
Meclis çoğunluğu ellerindeydi; isteseler çağcıl
yasalan çıkarabilirierdi...
Zaman kımıltısızdı!.. ;
Egebank'ın kasasını boşaltan Yahya Murat De-
mirel, Ulucanlar Cezaevi'nde 'sosyete koğu-
şu'ndayatıyordu. Demirel'i birbaşka 'yeğen' Yah-
ya Demirel, cezaevinin arka kapısından girerek zi-
yaret etmişti...
Ulucanlar Cezaevi, bir büyük katliamın içimizde
yol açtığı derin acılann merkezi değil miydi?
Aradan birkaç yıl geçmiş, o katliamı yapanlar
nedense cezalandınlmamıştı...
Birkaç haber, birkaç köşe yazısı.. o kadar...
Ulucanlar katliamını unutup gitmiştik...
Üniversite kürsülerinden 'hukuk ve demokra-
si' dersi vermeye kalkanlar, düşünceyi ifade öz-
gürlüğünü savunanlar bugüne dek Ulucanlar kat-
liamı için neden bir şey söylemediler?
Susuyorlar!..
Korkuyorlaıi.. ^
• • •
Iş dönüp dolaşıp 'sıkmabaş'a geldiğinde Tür-
kiye'nin hukuk devleti olduğunu anımsayıp de-
mokrasiyi kendi çıkarlan için kullanıyoriar!..
Toplum, açması zor bir tomurcuğa benziyor...
Siyasetçi konuşmayı, atp tutmayı seviyor...
Buncafaili meçhul cinayet neden aydınlanmıyor;
işkencecilerden neden hesap sorulmuyor; soy-
gunculann, banka kasalannı boşaltanlann, ihale-
den komisyon alanlann niçin yakasına yapışılmı-
yor?
Insanı çocuklara bölen öfke, ağacı yapraklara
bölen öfke, iyiyi uykulara bölen öfke; Cesar Val-
tejo, yoksulun öfkesiyle buluşuyordu kış ağaçla-
nnı mavi gökyüzü altında seyrederken...
Siyasilerin konuşmasını bir kez daha okurken
ManisaJı çocuklan anımsıyorum; Sıvas Madımak
Oteli'ne degin uzanıyorum... "
Diyorum ki:
Siz salt düşüncelerinden ötürü Eşber Yağmur-
dereli'yi 23 yıl hapse atacaksınız, sonra da hukuk
devletinden söz edip "Imam-hatipleri kapattırma-
yız" diye bağıracaksınız!..
Siz, devlet içinde silahlı güç oluşturup insanlan
öldüreceksiniz, sonra da kalkıp "Bu ne biçim la-
iklik, bu ne biçim demokrasi" diyeceksiniz!..
Siz gencecık çocuklanmızı yargısız infazlar-
dan geçirip ortadan kaldıracaksınız, sonra da iti-
rafçılarla, Hizbullah militanlanyla, eli kanlı çeteler-
le 'eroin işi' yapıp, seçim meydanlannda "Kuran
kurslannı kapattırmayız" nutukları atacaksınız!..
Siz, Metin Göktepe'nin katillerini birkaç yılla
cezalandınp serbest bırakacaksınız; Gazi olayla-
nnın başsorumlulannı 'bakan koltuğuna' oturta-
caksınız!..
Siz, Sıvas Madımak Oteli'ndeki sanatçılanmızı,
aydınfanmızı diri diri yakanlan yargı önünde sa-
vunacaksınız, bir süre sonra da 'hukuk devle-
f/'nden söz edeceksiniz!..
Siz, eğitimde gerici-faşist örgütlenmeyi sürdü-
rüp eğitimi tarikat şeyhlerine teslim edeceksiniz,
sıkıştığınız zaman ise "Biz laik, demokratik Cum-
huriyeti koruyonjz" diyeceksiniz!..
Sizin için şeyhler, şıhlar baş tacı; yurtsever, de-
mokrat bilim insanlan çağdışı!..
• • •
Bilmem, yaşamınız boyunca hiç şiir okudunuz
mu?..
Isterseniz, Amerikalı şair Archibald MacLe-
ish'in 'Ispanyol ölüsü' şiirinin bir bölümünü sizin
için aktarayım:
"Bunun hesabı sonılmadı I Gözyaşlannın hesa-
bı sorulmadı ama sorulacak I Madrid'in, Barcelo-
na'nın, Valencia'nın gözyaşlan I Bu gözyaşlannın
hesabı sonılmadı I Almeria'nın, Badajoz'un, Gu-
emica'nın döktüğü kan.
Bu kanın hesabı sorulmadı. I Gözyaşlan yûzler-
de kunımuş I Kum üstünde kunımuş kan. I Göz-
yaşlannın hesabı sonjlmadı, kanın hesabı sorul-
madı I Sorulacak bunlann hesabı."
[email protected]
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
T Cumhur
^ kitap kıulübü
NIN TANIĞI Ü( YAZAR
SI
KUIİLAT 0UYI VE TARİKAT
KAMPURI
4 BASI
SANCIU YILLAR KU$ATIUHI$
S0KAK1AR
4 BASI
POSTUNDA KURT
ZAMBAK SANA DA BULAJTI KAN
2 BASI
DİN BAROKUHUH KAZLARI
2 BASI
A$IK KAMNLAR SOKAĞI
2 BASI
ŞERİAT PAZARI
SEVDANIN ADRESİIEUİ DEĞİL
TÜRKİYE'NİN ŞEYTAN ÜÇGENİ
GÖZLERİN POYRAZ
Cumhunyet Kıtap Kulubu Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad
No:39/41 (34334) Cağaloğlu-lstanbul Tei- 514 01 96