19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKİM 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER IADB» fcneticHepiııe lava • ANKARA Oımhuriyet Bflrosu) - Cvımhuriyet Başsavcılığj, LADEP Genel Başkanı Ahmet Turan Demir'in ce aralannda bulunduğu 16 parti yöneticisi hakkında 'Devletin bölünmezliği aleyhine propaganda yaptıklan' gerekçesıyle 1 'er yıldan 3'er yıla kadar ağır hapis c;zası istemiyle dava a;tı. DGM Cumhuriyet Savcısı Cengiz Köksal tarafından hazırlanan iddianamede HADEP tarafindan 1 Eylül 2000 Dûnya Banş Günü'nde dagıtılan bildiride, 'ICûrtlüğün, bir sınıf olarak gösterilerek' bölücülük propagandası yapıldığı belirtildi. Güpüz'den Sezer'eyamt • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yükseköğretım Kurulu ı (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, YÖK'ün , atamalara ılişkin ! yetkısının üıüversite özerklığinı ve demokrasiyi j zedelediğini söyleyen 1 Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e, Gazi Üniversitesi'nin dûn I yapılan 2000-2001 öğretim yılı açıhşında yanıt gönderdi. Gürüz, "YÖK, demokrasinın önündeki engel değil. Akademik özgürlük, demokrasının özgürlükler kaosu haline dönüşmesine ve rejımın temeline dınamit konulmasına izın vermez. Dünyanın hiçbir yerinde salt öğretim üyesinin oyuyla rektörlük seçimi olmuyor" dedi. Tedaviyi kabul etmiyortar • İZMtR (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkıfevleri Genel Müdürlüğû, gazetemizde 1 Eylûl 2000'de yayımlanan "Buca Cezaevi'nde gergın günler" habenyle ilgili açıklamada bulundu. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Hâkim Ali Suat Ertosun'un açıklamasında, hasla tutuklu ve hükümlülerin tüm uğraşlara karşın tedaviyi kabul etmedıklen belirtilerek "Gazeteniz habennde ayağı kınk olduğu belirtilen Ali Minl'ın, 31.8.2000 tarihınde lzmir Atatürk Eğitım Hastanesı'nde gereklı tetkık ve tedavisinın yapılması için 29.8.2000 tarihinde bütün işlemler tamamlanmıştır. Ancak tutuklu, yasa, tüzük ve genelge hûkümlerine göre cezaevine gınşte ve çıkışta yapılması gereken aramalan örgüt karan gereğince protesto ettıklerinı belırterek üst aramasını yaptırmayacağını ve ûst araması yapıldığı takdirde tedavı olmak ıstemediğiıü beyan etmiştir" dedi. FPden Erbakan için yasa önerisi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hapse gırmemek ıçuı pek çok yol deneyen kapatılan RP'nin liden Necmettin Erbakan'ın '12 Eylül'de haksız yere 10.5 ay hapis yattun. Cezaıru o süreden düşsünler' yönündeki istemi üzerine FP'li hukukçular buna yasal dayanak oluşturmak için harekete geçtı. FP Kahramannıaraş Mılletvekilı Mustafa Kamalak ve arkadaşlarınca TBMM Başkanlığı'na verilen yasa önensinde TCY ve CMUK'ta değişiklık istendi. FP'nin yasa önensinde TCY'nin 40. maddesınde bir değişiklık yapılarak 'Ne zaman ve hangı suç için olursa olsun gözaltı ve tutuklama sürelerinin ceza mahkûmiyetlerınden ındirileceği, gözaltında tutulan her bir günûn 2 gûn olarak hesaplanacağV hükmü getınlıyor. Tantan, yolsuzluk ekonomisiyle mücadelenin henüz yeterli olmadığını söyledi 4 Terörün kaynağı yolsıızhık'• Içişleri Bakanı Sadettin Tantan "Bütün pisliklerin temizlenmesi mecburiyeti var. Ülkeyi yıkmak isteyen bütün terör örgütleri faaliyet alanlannı, bütün güçlerini yolsuzluk ekonomisinden almaktadır" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bû- rosu)- Içişleri Bakanı Sadettin Tantan, yolsuzluk ekonomisi ile mücadelenin henüz isteni- len düzeye ulaşmadığını kay- detti. Tantan, yolsuzluk ekono- misi nedeniyle insanlann mad- di ve ahlaki olarak yoksullaştı- nldığını belırterek "Bütünpis- liklerin temizlenmesi mecburi- yeti var. Ulkeyi yıkmak isteyen bütün terör örgütleri faaliyet alanlannı, bütün güçlerini yol- suzluk ekonomisinden almak- tadır" diye konuştu. Içişleri Bakanı Tantan, Ma- Istanbul CHP 'Hep biriikte iktidara yürümeliyiz' Istanbul Haber Servisi - CHP'nin istanbuFdaki 10 ılçe başkanı, 30 Eylül'deki kurulta- yın partinin iradesini ortaya koy- duğunu belirterek, "Tekbirüye- nin bile ayrılmasına gönlümüz razı olamaz" dedıler. CHP'nin Istanbul'dakı 10 ılçe başkanı, il örgütünde düzenle- dikleri ortak basın toplantısında. 30 Eylül'deki kurultay sonrasın- da partideki gelişmeleri değer- lendirdi. CHP'nin Beyoğlu, Eyüp, Makepe, Pendik, Sultan- bevii, Şişli, Esenİer,Tuzla ve Kar- tal ılçe başkanlan adına konu- şan Zeytinburnu Ilçe Başkanı MetinDoğan, basında sık sık dı- le getirilen "CHP'de istifalar ola- cak'' gibi değerlendirmelerin doğru olmadığını söyledi. Ku- rultayda çıkan sonuca hep bir- likte saygı duymaktan öte yapa- büecek bir şey olmadığını belır- ten Doğan, "Biz bütün örgütle- rimizle partimizde kalarak CHP'yi iktidara taşımayı hedef- lemekteyiz" diye konuştu. Hiç kimsenin partiden aynlmasma razı olamayacaklannı bıldiren Metin Doğan. şöyle devam etti: "30 Eylül'deki kurultay orada kahmşor. Birbirimiz hakkmdaki boşgörüsüzlüklerL, sevgisiztikleri 30 Eylül'de toprağm küometre- lerce derinliğine gömdük. Bu sa- atten sonra CHP'nin iktidan için mücadele etmeuyiz. Bu anlam- da da genel başkanumzın 'parri- de istifalar oluyor' beyannuı 'se- vinirim' demesi yerine 'üzülü- rüm' yanıü vermesini talep edi- yoruz. Türkjye'nin böyie bir dö- neminde hiçbir arkadaşımızuı gkmesini kabul edemeyiz, içimi- ze sindiremeyiz. Onun için genel başkanımızla kucaklaşarak. parti içinde birnği ve dayanışma- yı överek iktidara yürüroenyizr Mehmet Moğultay'ın 37 yıl süresince CHP'de il saymanlığı, PM ve MYK üyeliği, genel sek- reteryardımcılığı, 3 dönemmil- letveİtilliği ve bakanlıklar yaptı- ğını ammsatan Doğan, kendısi- nin partiden istifa etmemesi ge- rektiğini, kendisinin halen CHP PM üyesi olduğunu kaydetti. latyalılar grubuna yönelik ope- rasyonların anlatılmasının ar- dından gazetecilere bazı açık- lamalarda bulundu. Bütün terör örgütlerinin te- melinde yolsuzluk ekonomisi- nin yattığını dile getiren Tan- tan, "Yolsuzlukla mücadeleye bakbğuuz zaman ne güvenUk güçleri ne de yolsuzlukla müea- dele edecek diğer bakanlık ve kurumlardaki uzman kişilerde bir operasyonel çahşma fikri ve eylemi gelişmemiştir. Türki- ye'nin en büyük eksikliği bu- dur" değerlendirmesini yaptı. Ülkeyi yıkmayı amaçlayan ör- gütlerin faaliyet alanlannm ve bütün güçlerinin yolsuzluk ekonomisinden kaynaklandığı- nı dile getiren Tantan, şöyle ko- nuştu: "Yolsuzluk ekonomisi, insan- lan hem maddi olarak hem ah- laki olarak fakirieştirmiştir. Bu fakirleştirme sonucu insanlar, kendilerine uzablan çok basit menfaatlara çok çabuk çekile- bilmektedir. Onun için yolsuz- luk ekonomisi bizim yapnuş ol- duğumuz çahşmalar neticesin- de öncelikli tehditier arasmda • Halkın yolsuzluk konusunda bilinçlendirilmesi; yolsuzluktan ve hırsızlıktan nemalananların kamu vicdanında mahkûm edilmesi gerektiğini anlatan Tantan, bu sağlanırsa sorunlann çözüleceğini söyledi. getmiştir. Birinci derecede teh- dit arasmda geimiştir. Eğeryo(- suzlukla mücadeleyi bir düşün- ce birnği içerisine alamazsak, kurumlar arası bir örgütsel mücadeleye dönüştüremezsek o diğer dini, böhıcü örgûtlerle mücadelede yetersiz kahnz.'' 'Halkbilinçlenmelf Halkın bu konuda bilinçlen- dirilmesi gerektiğini, yolsuz- luktan ve hırsızlıktan nemala- nanlann kamu vicdanında mahkûm edilmesi gerektiğini anlatan Tantan, "Bunu sağla- r.iin^- rHP'deringriuk,CHP'A» ÖİPrpgrE. Raykal- KaHnfrrnHİap v»Tarten»r»$m, (F"t"graf AA) Kurultaydaki rakibi, Genel Başkan Baykal'ı ziyaret etti Güneş'ten BaykaTa destekANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 30 Eylül günü gerçekleştirilen CHP'nin 11. olağanüstü kurultayında genel başkan adayı olan Hasan Fehmi Güneş, Genel Başkan Deniz Baykal'ı ziyaret etti. Baykal, Güneş ve sol kanat üyelerinin katkılanndan yararlanacağını belirtti. Güneş de, "CHP'ye hizmet için mutiaka bir starûde olmak gerekmez. Biz CHP'de doğduk, CHP'de öleceğiz''dedi. 'Yararh bir görüşme oktu" Hasan Fehmi Güneş. dün Prof. Abdülkadir Ateş ve Hüsnü Bozkurt'la biriikte Baykal'ı ziyaret etti. Baykal, kabuldc yaptığı konuşmada, CHP'de yeni bir dönemin başladığım belirterek bu dönemi gerçek CHP'lilerin katkısım alarak yürütmeyi umduğunu söyledi. Güneş ve arkadaşlannın CHP içinde çok önemli yeri bulunduğunu kaydeden Baykal. "Onlann da katkılanyla daha başanh çalışmalar yapacağumza inanıyorum" dedi. Baykal, partiye ilişkin değerlendirmelerde bulunmak üzere Güneş'i aramayı planladığını, ancak Güneş'in "bttinen nezaketi" içinde kendisinden önce davrandığını anlattı. Hasan Fehmi Güneş ile yüiardır arkadaş olduklannı belirten Baykal, tt Yenidöneınegirerk£nkendisiylebir değerlendirme yapacağız. Çok yararh olacağuu umuyorum. KuruKaydan sonra dogru tavn takmdddan için de kendilerine aynca teşekkür edryorum" diye konuştu. Güneş de, kurultayın karannı verdiğini belirterek "Kurultay karanna saygı göstermek CHP getenegidir. Kuriutay karan basımıyın üzerİDdedir" dedi. Güneş sözlennı şöyle sürdürdü: "CHP bizim abJakima, kişUiğiıniz, Idmliğimizdir. CHP içinde doğduk, CHP içinde olacagu w CHP içinde öleceğiz. CHP"ve hizmet için mutiaka bir statöde ofanak gerekmez. Üyeiik de çok önemffi bir statüdur. Biz kendi çizgimiz içinde çafaşmaya ve katkı sağiamaya devam edeceğiz. CHP Genel Başkanhğı genel ve özel olarak zor bir görevdir. Biz bu zortuklarda keodisine destek vcreceğjz ve CHP'yi iktidara hazu- hak getireceğiz. CHP'yi iktidar adajı yapmak zorundayız." Baykal, Güneş, Ateş ve Bozkurt ile bir süre baş başa görüştü. ben inamyo- rum kİ hafkımıyın yoksulluğu ortadan kalkacakor. tnanç fa- kiriigi,rihinsplfakiriik nrtadan kaJkacaktır. Bunlar ortadan kalknğı zaman hukuk hâküni- yeti, kanun hâkimrveti ortaya çıkacakür. Eğer siz bunlan ön- leyemezseniz, demokrasi söyle- miyle bir yere gelemezsiniz. Halkı bu tuzaktan kurtarmadı- ğmız sürece bu terör örgütk- riyle yaşamaya devam edersi- niz. Bu mücadele kesintisiz de- vam edecektir'' dedi. Bulun- duklan konum nedeniyle kişi ve kurumlan soyanlann, bunlara göz yumanlann, menfaat elde edenlerin er veya geç halka döneceği- ni belirten Tantan, "Bun- dan kaçış yok. Bir an ön- ce halka donmeleri kendi menfaaüannadu". Çünkü halkımr* kendi vicdanla- nnda bu insanlan mah- kûm etmeye başlamışbr. Ülkemizdeki bu pisfflderi sürarJe tenüzleme mecbu- riyeti vanhr. Hiç Idmseya- salann öngördüğü husus- iardan kurtuhna jan«ma sahip değildir. Bu işlere kanşnuş künler varsa nunbuın üzerine gidfl- mektedü-" değerlendir- mesini yapü. 'Mûcadele şart' Yolsuzluğun insanlan cahilleştirdiğini, cahil in- sanlann terör örgütleri ve menfaat çevrelerince ken- di amaçlan doğrultusun- da kullamldığını anlatan Tantan, yolsuzlukla mü- cadelede getirilen yeni tekniklerin henüz görev- lilerce tam olarak kavra- namadığını dile getirdi. "Bukavram yeni yeni ohı- suyor. Bazı cumhuriyet savalan geçen yıl çıkann- ğumz 4422 sayıh yasanın kendilerine, güvenlik güç- lerine verdiği yetkilerin daha farkmda değiL Ka- muoyu da farkmda değiL Bu uzun bir eğhım ve ça- hşmayıgerektiriyor. Bizim yapöğımız çahşma orta- mmri») meseia bu banka konusu, Bankaahk Üst Kurulu, DGM savcısı ve güvenük güçleri ile bu bir operasyonel çahşma'' de- di. Yurttaşlan sömüren bir kamu görevlisi veya özel sektör görevlisinin güç ve paraya sahip olması nede- niyle itibar gördüğünü kaydeden Tantan. "Vatan- daş kendisiru aJdatan, so- yan kişryi saygm olarak görmeye devam ettiği sü- rece bu hastahklardan kurtulunamaz. Bunun terkedOmesi lazmL Devle- ti soyup insanlan ezen in- san, saygm insan değildir'' dedi. Tantan, Egebank olayı ile ilgili olarak yöneltilen sorulan, olayuı yargıda olması nedeniyle yanıt- lamadı. IRMIKIAYDEV ENGtN [email protected] tr. Başlık yeni gündemimizi özetliyor. Buyrun, çiğnene çiğnene sakız olmuş birtartışmaya ye- niden ve bodoslamadan dala- lım. Ideolojik (ideoloji = dünya görüşü) zrtlıklardan kaynakla- nan, o yüzden de ne kadar tartışılırsa tartışılsın bir u- zlaşma düzleminde buluşula- mayacak bir tartışmayla oy- alanatım. Böylece "yeğen- amca" marifetlerinin estirdiği "kasırga"y\ gündemden dü- şürür; bugün açıklanan (bu satırlar yazılırken daha açık- lanmamıştı) enflasyon rakam- larını geri plana iter; DSP- MHP'nin iktidar, FP-DYP'nin muhalefet olduğu yürekler acısı bir demokrasiyi doğal sayıp sindirir ve geçinir gide- riz... Turizm Bakanı Erkan Mumcu ANAP'lı. Seçtiği si- yasal partiye bakarak onun bir "liberal" olduğunu söyleyebi- liriz. Istanbul Üniversitesi'nin açılışında patlak veren tartış- madaki sözlerine bakılırsa, ANAP'ın ekonomik liberalizmi vurgunculuk olarak ete kemi- ğe büründüren, vahşi kapita- TSK'nin Dili - Üniversitenin Dili lizme dönüş olarak kavrayan vıcık vıcık çizgisinden birkaç adım önde; liberalizmin, eko- nomik liberalizm kadar siyasal liberalizm anlamına da geldi- ğini kavramış, en azından sez- miş genç bir politikacı. Istanbul Üniversitesi Rektö- rü Kemal Alemdaroğlu'nun sözlerine karşı çıkarken ne düşündüğünü bilemeyiz. Bi- lemeyiz, çünkü bunu iyi anlat- mayı beceremedi. Hele araya sıkıştırdığı "...bu onlann on- tolojik varfığına aykındır" gibi lügat paralamalan iie söyle- diklerini iyice anlaşılmaz kıldı (Ontoloji varlığın bilimidir. "Ontolojik variık" da "full do- lu" ya da "geri iade" gibi bir laf salatası oluyor). Ama anlatım kusurlarına rağmen Mumcu'nun söyle- mek istediği gene de belli. Üniversite, düşüncenin kısrt- sızca kanatlanacağı, eleştirel aklın her şeyi çekinmeksizin sorgulayacağı bir kurum. Ala- bildiğine özgürdüşünce, üni- versite kavramının "olmazsa olmazı". Bu bağlamda sıkı bir djsip- lin gerektiren, emirlere tartış- masız uyulması gereken "or- dunun dili" ile "üniversitenin dili" elbette farklı olmak zo- runda. "Şu şöyle olacak ve şu şöy- le yapılacak" dendiğinde "Emret komutanım" denme- yen bir ordu nasıl yoksa, "Şu şöyle olacak ve şu şöyle ya- pılacak" dendiğinde "Niçin öyle olacak? Öyle olmasının kanıtlan nedir? Onun öyleya- pılmasınm bilimsel gerekçe- leri nedir" sorusu sorulma- yan bir üniversite de o kadar "yofriur. Buna rağmen salı günü, Genelkurmay Başkanlığı ön- ce koalisyonun DSP ve ANAP'ın önde gelenleri (Hü- samettin Özkan, Mesut Yıl- maz) ile iki saat göruştü ve ar- dından bir açıklama yayımla- dı. Açıklama çok açık: Ordu, ANAP'lı Bakan Mumcu'nun sözlerinden hoşlanmadı; bu hoşnutsuzluğunu da açık se- çik ifade etti. Ve kendimizi yeni bir siyasal gerginliğin ortasında bulduk. Sizce burada kusurlu olan kim? Bakan Mumcu? Ordu? Valla, bu gereksız gerginlik- te bir "kusurlu" aranacaksa Istanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun söz- lerine bakmakta yarar var. Konuşma doğrularla yanlış- lann garip bir bulamacıydı. örneğin "Bugün dûnyada hiçbir demokratik rejim, varlı- ğını tehdit eden ve ortadan kaldırmakisteyen düşûnce ve eylemlere özgüriük tanımaz" cümlesini alın. "Düşünceye de mi tanı- maz" gibi oldukça akademik ya da incelmiş bir soruyu bir yana bırakırsak bu yargı doğ- ru. Demokrasi kendi varlığını savunmayı bilmek ve becer- mek zorunda. Buna genç Bakan Mum- cu'nun da bir itirazı olmasa gerek. Pekiiii, aynı konuşmadan alıntıladığımız şu cümleye ne diyeceksiniz: "...tek devlet, tek vatan, tek ulus, tek bay- rak, tekdilkavramlanndan as- la ödün vermeyeceğiz." Hitler'in, "En Volk (halk), ein Staat (devlet), ein Land (vatan), ein Führer(lider)" slo- ganını çağnştırması gibi birta- lihsizliği bir yana bırakalım. (Gerçekten bırakalım, yoksa durum çok vahim demektir.) Ama o cümlenin içine sıkıştı- nlıveren "tek dil"\ ne yapaca- ğız? Alemdaroğlu'nun konuş- masını ekrandan izleyen, ga- zeteden okuyan Feriköylü Er- meni soğuk demirci Bogos Usta, Kurtuluşlu Rum kızı Ta- sula, Şırnaklı Kürt Reşo'nun, onlar gibi farklı ırklardan ve farklı bir anadil konuşan bin- lerce, milyonlarca "yurttaşımı- zın" içleri üşümemiş midir? Bu kafaya rtiraz etmek için ANAP'lı bir liberal olmak bile gerekmiyor. Türkiye Cumhuri- yeti yurttaşı olmak yeter. ••• Yeni gündem maddemizi reddediyorum. İsteyen tartış- mayı istediği kadar uzatsın. Bu konuda bir Tırmıktan faz- lasını dünyada yazmam. POIİTtKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA Acının Tarihi... : Gökyüzünün atlası, mavinin içinde acının tüm tarihini silip götüremezken geceye takılan ağaçlar tek tek yok oluyordu... Artık kış yapraklan son güneşin arnnda sayılır- dı... Bir deniz kıyısı düşündüm, kent kalabalıklaşır- ken... Haberler bir toplumun fotoğrafını yansıtıyor, tra- flk canavan otoyollarda kol geziyordu... Siyaset bildiğiniz gibiydi... Istanbul Üniversitesi'nin açılışında çıkan tartış- ma, askerlerin tavn gazetelerin sayfalanna taşın- mıştı... Bakan Erkan Mumcu çark etmişti: ! "Yanlış anlaşıldım..." ; Bir sağ sıyasetçi, demokrasi ve özgüriük adına din bezirgânlanna 'göz kırpmış'; işin ilginç yanı, kendilerini 'demokrat' olarak nitelendirenlerin de alkışlannı almıştı... Oysa Mumcu, Bülent Ecevit'in kurdugu 57. hü- kümette bakanlık koltuğunda oturmuyor muydu? Meclis çoğunluğu ellerindeydi; isteseler çağcıl yasalan çıkarabilirierdi... Zaman kımıltısızdı!.. ; Egebank'ın kasasını boşaltan Yahya Murat De- mirel, Ulucanlar Cezaevi'nde 'sosyete koğu- şu'ndayatıyordu. Demirel'i birbaşka 'yeğen' Yah- ya Demirel, cezaevinin arka kapısından girerek zi- yaret etmişti... Ulucanlar Cezaevi, bir büyük katliamın içimizde yol açtığı derin acılann merkezi değil miydi? Aradan birkaç yıl geçmiş, o katliamı yapanlar nedense cezalandınlmamıştı... Birkaç haber, birkaç köşe yazısı.. o kadar... Ulucanlar katliamını unutup gitmiştik... Üniversite kürsülerinden 'hukuk ve demokra- si' dersi vermeye kalkanlar, düşünceyi ifade öz- gürlüğünü savunanlar bugüne dek Ulucanlar kat- liamı için neden bir şey söylemediler? Susuyorlar!.. Korkuyorlaıi.. ^ • • • Iş dönüp dolaşıp 'sıkmabaş'a geldiğinde Tür- kiye'nin hukuk devleti olduğunu anımsayıp de- mokrasiyi kendi çıkarlan için kullanıyoriar!.. Toplum, açması zor bir tomurcuğa benziyor... Siyasetçi konuşmayı, atp tutmayı seviyor... Buncafaili meçhul cinayet neden aydınlanmıyor; işkencecilerden neden hesap sorulmuyor; soy- gunculann, banka kasalannı boşaltanlann, ihale- den komisyon alanlann niçin yakasına yapışılmı- yor? Insanı çocuklara bölen öfke, ağacı yapraklara bölen öfke, iyiyi uykulara bölen öfke; Cesar Val- tejo, yoksulun öfkesiyle buluşuyordu kış ağaçla- nnı mavi gökyüzü altında seyrederken... Siyasilerin konuşmasını bir kez daha okurken ManisaJı çocuklan anımsıyorum; Sıvas Madımak Oteli'ne degin uzanıyorum... " Diyorum ki: Siz salt düşüncelerinden ötürü Eşber Yağmur- dereli'yi 23 yıl hapse atacaksınız, sonra da hukuk devletinden söz edip "Imam-hatipleri kapattırma- yız" diye bağıracaksınız!.. Siz, devlet içinde silahlı güç oluşturup insanlan öldüreceksiniz, sonra da kalkıp "Bu ne biçim la- iklik, bu ne biçim demokrasi" diyeceksiniz!.. Siz gencecık çocuklanmızı yargısız infazlar- dan geçirip ortadan kaldıracaksınız, sonra da iti- rafçılarla, Hizbullah militanlanyla, eli kanlı çeteler- le 'eroin işi' yapıp, seçim meydanlannda "Kuran kurslannı kapattırmayız" nutukları atacaksınız!.. Siz, Metin Göktepe'nin katillerini birkaç yılla cezalandınp serbest bırakacaksınız; Gazi olayla- nnın başsorumlulannı 'bakan koltuğuna' oturta- caksınız!.. Siz, Sıvas Madımak Oteli'ndeki sanatçılanmızı, aydınfanmızı diri diri yakanlan yargı önünde sa- vunacaksınız, bir süre sonra da 'hukuk devle- f/'nden söz edeceksiniz!.. Siz, eğitimde gerici-faşist örgütlenmeyi sürdü- rüp eğitimi tarikat şeyhlerine teslim edeceksiniz, sıkıştığınız zaman ise "Biz laik, demokratik Cum- huriyeti koruyonjz" diyeceksiniz!.. Sizin için şeyhler, şıhlar baş tacı; yurtsever, de- mokrat bilim insanlan çağdışı!.. • • • Bilmem, yaşamınız boyunca hiç şiir okudunuz mu?.. Isterseniz, Amerikalı şair Archibald MacLe- ish'in 'Ispanyol ölüsü' şiirinin bir bölümünü sizin için aktarayım: "Bunun hesabı sonılmadı I Gözyaşlannın hesa- bı sorulmadı ama sorulacak I Madrid'in, Barcelo- na'nın, Valencia'nın gözyaşlan I Bu gözyaşlannın hesabı sonılmadı I Almeria'nın, Badajoz'un, Gu- emica'nın döktüğü kan. Bu kanın hesabı sorulmadı. I Gözyaşlan yûzler- de kunımuş I Kum üstünde kunımuş kan. I Göz- yaşlannın hesabı sonjlmadı, kanın hesabı sorul- madı I Sorulacak bunlann hesabı." [email protected] Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 T Cumhur ^ kitap kıulübü NIN TANIĞI Ü( YAZAR SI KUIİLAT 0UYI VE TARİKAT KAMPURI 4 BASI SANCIU YILLAR KU$ATIUHI$ S0KAK1AR 4 BASI POSTUNDA KURT ZAMBAK SANA DA BULAJTI KAN 2 BASI DİN BAROKUHUH KAZLARI 2 BASI A$IK KAMNLAR SOKAĞI 2 BASI ŞERİAT PAZARI SEVDANIN ADRESİIEUİ DEĞİL TÜRKİYE'NİN ŞEYTAN ÜÇGENİ GÖZLERİN POYRAZ Cumhunyet Kıtap Kulubu Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad No:39/41 (34334) Cağaloğlu-lstanbul Tei- 514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle