Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 2000 PAZARTESİ
HABERLER
Balina
operasyonunda
gözattı
• İZMtR (AA) - 'Balina
Operasyonu' olarak
bilinen Izmir'deki hayalı
ihracat ve naylon fatura
op>erasyonu kapsamında,
Zeytınburnu Kulübü
Asbaşkanı ve esrarengiz
bir kazada ölen Yavuz
Çelikkan'ın ortağı
Selahattin Halman (45)
ile Atatürk Havaalaru 'nda
faaliyet gösteren bir
kargo şırketinın sahibi,
IzmirDGM
Başsavcılığı'nın
talimatıyla gözaltına
alındı. DGM
Başsavcılığı'nca
yürütülen, Malı Şube
Müdürlüğü, Maliye
başmüfettışleri, Gümrük
başmüfettişleri ve hesap
uzmanlannın birlikte
çalıştığı soruşturma
çerçevesinde,
Istanbul"daki 'SEL
Gümrükleme Şirketi'nin
sahibi Selahattin Halman,
Istanbul ve Izmir Mali
Polisi'nin ortak
operasyonu sonucu
gözaltına alındı.
Halman'ın. Balina
operasyonunun Istanbul
ayağını oluşturan paravan
şirketlerin gürarük çıkış
beyannamelerini
hazırladığı iddiasıyla
Izmır'e getirilerek
sorgulanmaya başlandığı
belirtildi.
Baş'ın basın
toplanösı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
ANAP Genel Sekreteri
Abdülkadir Baş, af
konusundakı en büyük
sorunun, hadıseyi toplum
gündemıne taşıyanlar
arasındakı yaklaşım
farklıhklan olduğunu
belirterek "Bugün artık
bu farklı yaklaşımlann
mutlaka çözüme
kavuşturularak beklentiye
uygun bir düzenlemenın
hayata geçirilmesı zaruri
hale gelmiştır" dedi.
Türkiye'nın Avrupa
Birliğı'ne (AB) üyelik
sûrecine de değınen Baş,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"AB üyeliğimiz için
geldiğımiz nokta
önemliyse de bundan
sonra katetmemiz
gereken yol, çok daha
kritik ve çetindir. Bu
süreçte aşmamız gereken
engellerin başında
zihniyet değişikliği
gelmektedir. Bunun için
öncelikJe. AB üyeliğinın
ûlkemıze sağlayacağı
yararlan kamuoyuna
bütün yönleriyle
anlatmak ve destek almak
zorundayız."
Geri dönüş
mümkün değil
• KIRŞEHİR(AA)-
Devlet Bakanı Ramazan
Mirzaoğlu, hükümeti
oluşturan partılerin af
yasasının çıkanlması
konusunda mutabık
olduklannı söyledi.
Mirzaoğlu, 57.
hükümetin artık af
yasasının çıkanlmasından
geri dönmesinin mümkün
olmadığını ifade ederek
"Çünkü işlem yanm
kalmıştır. Meclis'ten
çıktı, Cumhurbaşkanı
yeniden ıncelenmek
üzere geri gönderdi.
Meclis tekrar
inceleyecek" dedi.
İpekçi dosyası yeniden
Yalçm Özbey ile Yusuf Çelikkaya hakkında "Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
ipekçi suikastına katıldıklan ve suçun işlenmesini kolaylaştırdıklan" gerekçesiyle dava açıldı
kaya hakkında davaaçtı. Istan- evinden firar ettikten sonra ki ifadeleri de anunsatıldı. îd-SİBEL KIZILIŞIK
Abdi ipekçi suikastınınkilit
isimlerinden Yalçuı Özbey ile
cinayet hakkındaki açıklama-
lanyla dikkat çeken Yusuf Çe-
likkaya hakkında "tasarlaya-
rak adam öldünnek suçuna
kaöldıklan" gerekçesiyle 20
yıldan aşağı olmamak üzere
ağır hapis cezası istemiyle da-
va açıldı.
Mefamet Ali Ağca dışındaki
tüm sanıklan kanıt yetersizli-
ği, kaybolan kanıtlar ve zama-
naşımı nedeniyle beraat eden
Abdi îpekçi suikastı dosyası
yeniden açıldı.
Istanbul Cumhuriyet Baş-
savcüığı, suikastın kilit isimle-
rinden olan ve halen Belçi-
ka'da yaşamını sürdüren Yal-
çın Özbey ile "Eskişehir Özel
Tip Cezaevi'ne nakkdilirse
İpekçi cinayetivte ilgili açıkla-
malar yapacağuu" söyleyen,
halen Ünye Kapalı Ceza-
evi 'nde hırsızlık, gasp ve 6136
Sayıh Yasa'ya muhalefet suç-
lanndan tutuklu Yusuf ÇeKk-
bul Cumhuriyet Savcısı Fevzi
Boy tarafından hazırlanan id-
dıanamede, her iki sanığın
Türk Ceza Yasası'nın 450/4,
65/3,31 ve 33'üncü maddele-
ri gereğince cezalandınlmala-
n istendi. Iddianamede, ipek-
çi davasının sanıklanndan Ya-
vuz Ceylan (Çaylan) ile Ağ-
ca'nın, yargılandıklan süre
içinde Yalçın Özbey'in suça
katıldığından söz etmedikleri
belirtildi.
Ancak iddianamede, ceza-
evinden firar ettikten sonra
Italya'ya kaçan ve Sıkıyöne-
tim Askeri Hâkimlerince 1983
yılı Haziran ayında Roma'da
tutuklu bulunduğu cezaevinde
sorgulanan Ağca'nın, "Ipek-
efyi öldürcnin Ozbey olduğu,
silahlan Özbey'in temin ertiği,
Ozbey'in cezaevinden kaçük-
tan sonra Taksim ve Kızdtop-
rak'ta kendisini sakladığı,
yurtdışına çıkışmda da kendi-
sine varduncı olduğu, sahte pa-
saport ve kimlikleri de Öz-
bey'in temin ettiğj" yönünde-
Prof. Dr. Alpaslan işıklı
'İş güvencesi
tasansı
abartılıyor'ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)-Ankara Ünı-
versıtesı Siyasal Bılgıler
Fakültesi Çalışma Eko-
nomisi ve Endüstn lliş-
kiler Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Alpaslan Işıkh,
Iş Yasası"nda yapılmak
istenen değişikliklenn
bazı yeni haklar sağla-
mak görüntüsü içinde su-
nulmasına karşın mevcut
kazanılmış bazı haklan
gen alacak nitelikte oldu-
ğunu söyledi.
Işıklı, Türkiye'de sınai
sermayenin bazı sıkınn-
lar içinde bulunduğunun
doğru olduğunu belirte-
rek "Sermayenin sıkıno-
suıın asıl dayanağı, devle-
tin küçültüİmüş olması-
dır"dedı.
Iş güvencesi yasa tasa-
nsı konusunda işçi kon-
federasyonlannuı tam
desteğini alan Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı
Yaşar Okuyan ın işçi ve
ışveren sendikalannın
bazı temel noktalarda uz-
laşma içine gırdiklerini
açıklamasına karşın tasa-
n üzerindeki tartışmalar
devam ediyor. Işıklı, iş
güvencesi getırecegı söy-
lemiyle kamuoyuna su-
nulan ış güvencesi yasa
tasansının içeriğinin
abartıldığına dikkat çe-
kerek "Vapılan değişikiik
yalnızca sendikal neden-
lerle işten aülma konusu
ile sınırlandınlnuşûr" de-
di.
Işıklı, tasan ile işten çı-
kartmalar konusunda iş-
verene getirilen tazminat
ödeme yükümlülüğünün,
Sendıkalar Yasası'nın
yürürlükteki 31. madde-
sinde zaten öngörüldü-
ğünü dile getirerek "Bu
yasa maddesine dayana-
rak nıahkeme.işvereniiş-
çinin bir yühkücretinden
az olmamak üzere para
cezasma mahkûm edebi-
Kyordu* dedi.
Iş güvencesi yasa tasa-
nsuıın, işçinin kazanıl-
mış haklannı geriye gö-
türen düzenlemeler içer-
diğini vurgulayan Işıkh,
tasanda tazminat konu-
sunda yapılan yeni dü-
zenleme ile daha önce "1
vddan az olmamak üzere
Mina Urgan'dan Manol Usta'ya
Umut PeşindeHepımız bir umudun
peşındeyiz. Umut ol-
madan yaşam olmaz.
Mına Urgan'dan Manol
Usta'ya kadar bu kı-
tapta sıze anlatmaya
çaltştıklanm, umudun
peşmdekı ınsanlar.
Onlann bır kısmırn
ben bır kısmını kendı-
leri sıze anlatıyoriar
Çoğunluğunu yakından
tanıdığımız bu ınsanla-
rın umudun peşinde
geçen yaşamlarını, ha-
yal kırıklıklarını. sevgı
lerını, ısyanlarını sızie-
re aktarmaya çalıştım
Sıze bu kıtapta 27 ınsa-
nın yaşamlarından ke-
sıtler sunuyorum
Oral Çalışlar
Çınar Yayınları; Rıfat llgaz Kultur Merkezi
Sıralselvıler Cad No 90 / 3 80060 Taksım/lstanbul
ınarTel&Fax- 0 212 293 28 96
e-maıl cmar@cinaryayin.com www.cinaryayin.com
tazminat ödenir" hük-
münün, 1 yılla sııurlan-
dınldığuıa dikkat çeke-
rek "Tasanıun yürürluğe
girmesi ile 1 yıhn üzerin-
de tazminat ödenmesi
mümkün ohnayacaknr"
dedi.
Mahkemenın işverene,
işciyi sendikal nedenler-
le işten atmadığını kanıt-
lamış olma sorumluluğu-
nu yüklemiş olmasının
hiçbir önemi olmadığını
da vurgulayan Işıklı, "lş-
veren,işçivimahkemekâ-
ranna rağmen işe ahp al-
mamakta serbest bırâkıl-
mışör. İsverenin yalnızca
bir yıllık ücreti hitannda
tazminat ödeme yüküm-
lülûğü vardır. İşçi bunu
mahkemeyohrytasağlasa
bfle yine işveren esldsin-
den daha az bir tazminat
ödemeye yükümlü küın-
maktadu"" dedi.
Sabah başkan, öğlen kaymakam
Şırnak'm CizreflçesiKaymakaım
Sûkyman Yıkunm, ilçe belediye
başkanbğı görevine de
atanmasryla birlikte bir yüdır 2
görevi bir arada yürütüyor. Geçen
yıl yapılan yerel seçimlerde
beJediye başkanı seçiko, ancak
iikokul mezunu olmaması
nedeniyle tutanağı
Yüksek Seçim Kuruhı'nca iptal
edOen Kamfl Atağtfauı boşalan
göreve, Bakanlar
Kurulu karan ile atanan
Kaymakam Süleyman Yıkfanm,
22 Eldm 1999 tarihinden beri 2
görevi birükte sürdüriiyor.
Yıkfarun, kaymakamok görevini
yürütürken 1580 saydı Belediye
Kanunu'nun 94. maddesi uyannca
belediye başkanhğı görevine
afandıgını belirterek şu anda
Türkiye'de kay makamhk ve
belediye başkanbğı görevini
birlikte yürüten tek kanıu görevüa
oktnğunu söyfedL
Kaymakam ve Belediye Başkanı
Y ıkhrrau 2 görevi birlikte
yûrfiimenin kolay obnadığuu,
ancak bunun hizrnetlerin
yürütülmesi açısından büyük
avantaj sağladığmı beürterek bu
avantajı da hizmetleri yürütürken
yapöklan uygulamalarda
yaşadığmı anlatü.
dianamede, fırarda olduğu için
Belçıka'da talımatla ifadesi
alınan ancak ifadesinde soru-
lara yamt vermediği ve suçla-
mayı da reddettiği belirtilen
Özbey'in suça katıldığı yö-
nündeki işaretler şöyle sıralan-
dı:
- Ipekçi'nin öldürülmesin-
den önce Ağca'nın hesaplanna
bazı paralar yatunlnuştır. Ad-
res olarak da Ozbey'in Aksa-
ray'daki Emlak Bürosu'nun
adresiverilmiştir. Bu paralarm
tpekçi'nin öJdürülmesiiçin sa-
nığm besabma yaünldığı iddi-
alan da bulunmaktadır.
- Özbey, ipekçi öldürülme-'
den önce 34 RT 601 plakalı
otoyu Hasan Hüseyin Şener'e
satmış; Ağca, cezaevinden fi-
rar ettikten sonra bu oto ile ka-
çınlıp dolaştınlmıştır.
- Suç tarihinden önce Ağca
ile Özbey'in biıükte bir evde
kaknklan ve birlikte emlak isj
yapbklan sabitar.
Iddianamede, Ünye Kapalı
Cezaevı'nde hükümlü bulu-
nan sanık Yusuf Çetinka-
ya'nm kendi el yazısıyla yaz-
dığı dijekçesinde ise 1978 yı-
lmda Ülkücü Gençlik Deme-
ği Aksaray Ilçesi binasında
Abdullah Çath, Mehmet Şe-
ner, Oral Çeük, Mefamet Aü
Ağca, Yalçm Özbey ile plan
yaptıklan ve Ipekçi'nin öldü-
rühnesini Cat'ı'nın gündeme
getirdiği belirtildi.
Istanbul Cumhuriyet Savcı-
sı Boy tarafından hazırlanan
iddianamede, sanıklardan Re-
cep Öztürk, Ömer Bağfa, tb-
san Bayram, Musa Serdar Çe-
lebi, Hasan Yeşildağ hakkında
tüm suçlarından dolayı, sanık
Özbey için de ipekçi'nin öldü-
rülmesı dışmdaki suçlarından
ötürü takipsizlik karan verildi.
Özbey ile Çetinkaya'nın
yargılanmalanna önümüzde-
ki günlerde Istanbul 7. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde başla-
nacak.
Eylem planlarmı gorustuler
Sendikalarl26 bingeçici
işçiiçin çözüm arayışında
YAKUPKARBUZ
ANKARA - Türk-Iş Genel
Başkanı Bayram Meral ile bü-
rokratlar arasında imzalanan
protokol gereği 44 bin işçi, ge-
çici statüden süreldi işçi kadro-
suna geçirilirken geri kalan
126 bin geçici işçi ile ilgili dü-
zenleme yapılmaması Türk-
lş'e bağlı sendıkalar arasında
rahatsızlık yarattı.
Aralannda Şeker-Iş, Demir
Yol-Iş, Orman-lş, Tek Gıda-
Iş'in de bulunduğu sendikalar,
yönetim ve genişletilmiş baş-
kanlar kıırullannı toplayarak
eylem planlarmı görüştüler.
Petrol-Iş Sendikası Genel
Başkanı Mustafa Öztaşkm,
mahkemelerin müteahhit ve ta-
şeron işçileri "asH işçi'' olarak
gördüğünü belirterek hüküme-
tin geçici statüde çalışan işçi-
leri kadroya abnası gerektiğini
söyledi.
Oztaşkın, POAŞ'tan atılan
1200 işçi ile ilgili olarak hükü-
metin çalışmalar yaptığını di-
le getirdi.
Türk-tş Genel Sekreteri Hû-
seyin Karakoç, Başkanlar Ku-
rulu'nu toplamaya hazırlanır-
ken Şeker-lş Sendikası Genel
Başkanı Ömer Çetik geçici iş-
çi sorununun çözülememesi
durumunda Türk-Iş önünde
eylem yapacaklanm açıkladı.
Hükümeti protesto edecekler
KESK Kızday'da bugün
oturma eylemiyapacak
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Hükümetin IMF gü-
dümlü politikalannı protesto
eden emek örgütleri alanlara
çıkıyor. Kamu Emekçileri
Sendikalan Konfederasyonu
(KESK) Ankara Şubeler Plat-
formu bugün, IMF Türkiye
Masası Şefi Carlo Cottarel-
K'nin Türkiye'ye gelişini pro-
testo etmek amacıyla Kızılay
Meydam'nda bir saatlik otur-
ma eylemi yapacak.
Emek Platformu Başkanlar
Kurulu da bugün toplanarak
bir günlük işbırakma eylemi
de dahil ohnak üzere bir dizi
eylem karannı takvime bağla-
yacak.
Hükümetin Bütçe Yasa Ta-
sansı'nda kamu emekçileri
için belirlediği yüzde 10'luk
artışı "onurkına" olarak nite-
lendiren emekçiler, Cottarel-
li'nin Türkiye'ye gelişini ve
yüzde 10'luk maaş artışmı pro-
testo etmek amacıyla bugün 3
koldan Kızılay'a yürüyerek sa-
at 12.00'de 1 saat sürecek olan
oturma eylemi yapacak. Emek
Platformu Başkanlar Kurulu
da bugün saat 10.00 'da Demir-
yol-Iş Sendikası Genel Merke-
zi'nde bir araya gelerek bir
günlük işbırakma eyleminin
de arasında bulunduğu bir di-
zi eylem karannı takvime bağ-
layacak.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Zuhal Olcay ve Haluk
Bilginer, Tom Kempins-
ki'nin yazdığı "Aynlış" oyu-
nunu büyük bir ustalıkla oy-
nuyorlar. Beşiktaş "Afife Ja-
te" Sahnesi'nde cuma, cu-
martesi ve pazar günleri oy-
nayan oyun 77. yılına varan Cum-
huriyet'in bir yüzünü gözler önüne
seriyor.
Cumhuriyet'in bu yüzü, Cumhu-
riyet kurucusu kuşağın hedefleri-
ne bir anlamda ulaştığını kanıtlıyor.
Bu yüz, modem Türkiye'nin yüzü.
Bu yüz, kendi bilinci ve emeğiyle
ayakta kalan sanatın ve sanatçının
yüzü. Zuhal Olcay ve Haluk Bilgi-
ner, paralannı tiyatrodan kazanmı-
yoriar. Zaten Türkiye'de tiyatrodan
para kazanmak neredeyse imkân-
sız.
Onlar, sanatın önemli alanlann-
dan birisi olan tiyatroda tsrar edi-
yorlar. Birçok önemli sanatçı, Ol-
cay ve Bilginer gibi, karşılaştıklan
binbir güçlüğe rağmen sanatı ge-
liştirmek, Türkiye'nin sanat alanın-
da çağdaş dünya ile birlikte yeni
ufuklara açılmasını sağlamak için
çaba harcıyorlar.
Mustafa Kemal Atatürk, 1923
yılında küçük bir grup arkadaşıyla
Cumhuriyet'in gerekli olduğunu
Meclis'e kabul ettirmekte bazı zor-
luklan aşmak zorunda kalmıştı.
Ancak, sorun Cumhuriyeti ilan et-
mekle sınırlı değildi. Bu Cumhuri-
Atatürk'ün Cumhuriyeti -
Bugünkü Cumhuriyet
yeti modem dünyanın bir parçası
haline de getirmek gerekiyordu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 1920-
30'lu yıllardaki en büyük müttefik-
lerinden birisi sosyalist Sovyetler
Biriiği'ydi. Atatürk ve arkadaşlan-
nın hedefi, ulus-devleti kurup ge-
liştirmekti. Bu ulus-devlet kurulur-
ken Osmanlf dan devralınan farklı
milliyetlerin variığı ve bunlaria bir-
likte bu Cumhuriyetin inşa edilme-
si en önemli amaçlardan birisiydi.
Türkiye'nin Sovyetler'le ittifakı
Ikinci Dünya Savaşı günlerine ka-
dar uzandı. Türkiye, bu arada çağ-
daş Avrupa'nın yarattığı değerieri
de kendi kültürü içine katabilmek
amacıyla bir dizi modernleşme
adımı attı. Ikinci Dünya Savaşı yıl-
lannda Ismet Inönü önderiiğinde-
ki Halk Partisi de asıl olarak, Mus-
tafa Kemal dönemini devam ettir-
di. Ancak her devrim gibi Cumhu-
riyet devrimi de, süreç içinde dev-
rimci dinamiğini yitirdi. Bu kaçınıl-
maz ve doğaldı.
Önemli olan restorasyon döne-
minde, yeni atılımlar yapabilmek-
ti. Ikinci Dünya Savaşı'nda Türki-
ye'nin bir sınır ülkesi olması, işleri
zoriaştırdı. Türkiye Almanya ile
müttefikler arasında gidip geldi.
Savaşın hemen ardından Sovyet-
ler Birliği'nin Türkiye'den Kars ve
Ardahan'ı istemesi belki de birdö-
nüm noktası oldu.
Türkiye, zaten Batı kampı için-
deydi. Bir yandan da Kars ve Ar-
danan'ı isteyen "Stalin Sovyetle-
ri" ortaya çıkınca Türkiye, anti-ko-
münizm rotası içine rahatçasokul-
du. Türkiye, adım adım tutucu,
teslimiyetçi ve anti-komünist bir
yapılanma içine girdi. Ikinci Dün-
ya Savaşı sonrası çok partili rejime
geçerken temel amaçlardan birisi
dünyada yükselen solun Türki-
ye'de sesini kısabilmekti. Nitekim
bütün Avrupa'da komünist partiler
etkili partiler olarak pariamenter
sistem içinde yerlerini alırken Tür-
kiye'de solcular ve komünistler
uzun yıllar baskı altına alınacak bir
döneme girdiler.
Ikinci DünyaSavaşı'nın etkili arv
ti-faşist yayın organı Serteller'in
Tan gazetesi 1945 yılının sonunda,
CHP içindeki tutucular tarafından
basıldı ve susturuldu. Klasik eser-
leri kültür dünyasına kazandıran
Tercüme Bürosu kapatıldı. Köy
Enstitüleri kapatıldı, Şefik Hüs-
nü'nün önderlik ettiği Tür-
kiye Sosyalist Emekçi ve
Köylü Partisi kapatıldı, yö-
neticileri ağır cezalara
çarptınldılar.
1945'lerdeki bu süreç
1997'de Susuriukta orta-
ya çıkan çeteteşmeye kadar uzan-
dı. Atatürk'ün hedeflediği Cumhu-
riyet ile Susurlukta devlet içine yu-
valanmış çetelerin etkili olduğu
Cumhuriyet aynı şey değildi. Çe-
telerin sızdığı Cumhuriyet, Cum-
huriyet'in ikinci yüzüydü. Çaresiz-
lik, yoksulluk ve cahillik içindeki
milyonlarca insanı, sırf solu eze-
bilmek için Islamcılığa ve Türkçü-
lüğe yönlendiren tercihleri de unut-
mamak gerekir. Ikinci yüz içinde
bu tercihlerin de önemli bir rolü ol-
duğunu söyleyebiliriz.
Sonuç olarak şunu söyleyebili-
riz, Türkiye Cumhuriyeti çağdaş
olanla, çağdışı olanın, demokratik
olanla despotik olanın iç kpe geç-
tiği inişli çıkışlı bir yoldan ileriiyor.
Türkiye kendi ritmi içinde, kendi
gelişmişliği içinde, çağdaş bir
Cumhuriyete ve demokratik bir
Cumhuriyete doğru yol alıyor. An-
cak, bu yolun hâlâ büyük acılaria
ve engellerie dolu olduğunu da ya-
şayıp görüyoruz. Atatürk'ün he-
deflediği çağdaş ve demokratik
Cumhuriyet için daha çok yolumuz
olduğu bir gerçek.
2000X1YILLARDA
ERDAL ATABEK
Cumhuriyeti
Hak Edememek...
Hak etmediğiniz hiçbir şey sizin değildir.
Cumhuriyeti de hak edemezseniz, sizin ola-
maz.
Onun için de gecikmiş bir soru olarak sormak
gerekiyor: "Bu toplum cumhuriyeti hak ediyor
mu?" Bu sorunun yanıtı için de "cumhuriyetin
nasıl hak edildiği'ni tartışmak gerekiyor.
Cumhuriyet, aklın üstünlüğüne dayalı bir ya-
şama sistemidir.
Aklın üstünlüğü de "özgürce düşünmek ve
bunlan heryolla açıklamak hakkı" ile hayata ge-
çirilir.
"özgürce düşünmek" için detoplumda "ken-
di karariannı özgürce ve sorumlulukla verebilen
yetkin bireylerin" var olması, çogalması, toplum
çogunluğunu oluşturması gerekir.
Çünkü, ancak böyle bireyler yaşamlannı tekil
ya da çoğul olarak bilinçle sürdürebilir.
Bu bireyler hem kendi yaptıklannı hem de top-
lumdayapılanlan ölçebilir, değerlendirebilir, bun-
larfa ilgili karariannı akıl süzgecinden geçirebilir,
sonra da kendi davranışını düzenleyebilir.
Şimdi sormak gerekiyor: "Toplumumuzun ço-
ğunluğu böyle bireylerden mi oluşuyor?"
Hemen yanıtlanabilir ki "hayır".
Peki, toplumumuzun çogunluğu nasıl bireyler-
den oluşuyor?
Genel olarak çoğunluğumuz, iki tip birey ör-
neginden oluşuyor; birincisi, kendi aklı yerine
başkasının aklını kullanan, yazgısını başkaJanna
emanet eden, kendine öğretilen kurallara uya-
rak rahat yaşamaya çalışan, bilinç yerine inan-
cın rehbertiğiyle yaşayan kişiler; ikincisi de hiç-
bir inancı olmayan, bildiği tek şey kendi çıkan
olan, bilinçsiz bir yaşama uğraşıyla kendini var
etmeye çalışan kişiler. Bu çoğunluk "cum/jurJ-
yefrey/m/y/eyafa/nay/''hak ediyor mu? Hayır, et-
miyor.
Gene aynı nedenlerte bu çoğunluk demokra-
siyi de hak etmiyor. Çünkü, demokrasi, kendi
kendini yönetme sistemidir.
Kendi aklını kullanmaktan vazgeçerek aklını
başkalanna emanet eden kişiler de, aklını salt
kendi çıkan için kullanan kişiler de ne cumhuri-
yeti hak ederier, ne de demokrasiyi.
Onun için de cumhuriyet de, demokrasi de
gerçek işleriiğine kavuşamamıştır.
Cumhuriyet de demokrasi de kurallar ve ku-
rumlardır. Bu kurallarla kurumlann temelinde de
bunlan özümseyen, hayata geçiren, sahip çı-
kan, denetleyen "yetkin bireyler" vardır.
Toplumumuzda bu anlamda "yetkin birey" ol-
madığı için de kurallarla kurumlar sadece gös-
termelik olarak vardır; duruma, kişiye, koşullara
bağlı olarak savrulur dururiar.
Toplumumuzda "çoğunluk olması amaçlan-
mış iken" azınlık olarak kalmış "aklın üstünlüğü-
nü, uygariıkdeğerierini, yetkin birey kimliğini, ör-
gütlü toplumu" savunan, bir yaşam biçimi ola-
rak kabul eden, bu degerierle yaşamaya çalışan
"cumhuriyeti ve demokrasiyi hak edenler" gide-
rek umutsuzluğa kapılmaktadır. Bu insanlar ruh-
bilimsel terimle "öğrenilmiş çeresizlik" içinde
kendi varfıklannı, kendi değerierini korumaya ça-
lışmaktadırlar.
Bu gelişmenin ulus-devlet kavramının zayıfla-
tılması, giderek yok edilmek istenmesiyle doğ-
rudan bağlantısı vardır.
Ulus-devletlerin ortadan kaldınlmak istenme-
sinin nedeni "insanlann çokuluslu şirketler tara-
fından yönetilmek istenmesidir". İnsanlann bi-
linçsizcetüketimeyöneltilmesi için onlardaki ulu-
sal hedeflerin, ulusal sorumlulukların ortadan
kaldınlması gerekir. Ulusal toplumlarolabildiğin-
ce küçük gruplara ayrılmalı, dinsel ve etnik kö-
ken eksenli parçalara bölünmelidir ki "ulusal öl-
çekte düşünce ve duygu biriiği" olamasın. Bu
birlik ortadan kalktığı zaman, gündelik kaygılar,
küçük ölçekli yaşama hedefleri insanlara ege-
men olacak, bu ortamda da tüketim toplumu-
nun değerieri insanlan yönetebilecektir.
Böylece "cumhuriyet", aklın üstünlüğünden
kopanlmış bir cemaatçilik olarak yeniden tanım-
lanacak, demokrasi de "Çoğunluk ne derse o
olur" diyen bir ilkesizlikle piyasaya sürülecektir.
Yeni Dünya Düzeni'nin gerçekte ne cumhuri-
yet diye bir tasası vardır ne de demokrasi diye
bir kaygısı. Bu toptan sömürü sisteminin tek kay-
gısı, çokuluslu şirketlere pazarlann açılması, bi-
reylerin de sadık ve bilinçsiz tüketim köleleri ol-
masıdır.
Burada kendini koruması gereken "insanın
kendisi"d\r. İnsanın kendini korumasının yolu da
"cumhuriyeti ve demokrasiyi hak etmesi"dir.
Günümüzün en büyük sorusu da sorunu da
budur.
E-mail: erdal.atabek(§ mynetcom.tr '""V:
* =.
Fax: 0212 513 90 98
Cumhuriyel
k ı t a p 1 a r ı
Hikmet Çetinkaya
BİR GÜNEYDOĞU
GERÇEĞİ:NECLA
Onun öykûsüyle hıç kımse fazla ılgilenmedi; on dört yaşmda
yaşanun kırb sulannda yok olup gıttı.. ı
Sıslı ve soğuk bır Dıyaıbakır akşamıydı Karanlığın grigölgesi
evlerin, caddelenn. sokaklann üzenne dûşüyordu..
No.39/41
(212)514 0196
V'CumhurtYrt Çağ Pazartama A Ş Türkocağı Cad. I
^ k i t a p k u l d b û (34334)Cağaloğlu-lstanbulTel:(212)5