Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OU CIMM iflJUU h>A£AH I t ö l
Yolunacak kaz
Özelleştirme ile kamudan
alınmış bankalar batınlıp
yine kamunun sırtına
bindirilirken YÖK Başkanı
Kemal Gürüz baklayı
ağzından kaçınyor:
"Kamu üniversiteleri artık
böyle gidemez. Üniversite
eğitimi paralı olmalı."
TBMM'ye sunulan tasarıya
göre 48 katrilyon 400 trilyon
liralık 2001 bütçesinde 1
milyon 400 bin öğrencinin
okuduğu 50'yi aşkın kamu
üniversitesine aynlan pay
yüzde 3'e bile ulaşmıyor. Aynı
bütçede, büyük çoğunluğu
rantiyeye dağıtılmak üzere
Hazine Müsteşarlığı'na aynlan
pay ise yüzde 34.
Devletin hazinesini fare gibi
kemiren "medya-siyaset-
şirket" üçgenindeki rantiyeye
kepçeyle aynlan pay, ülkenin
geleceği gençlerden
esirgeniyor. Üstüne üstlük
üniversite öğrencileri ve
onlann velileri "yo/unaca/c
kaz" gibi görülüyor.
Sahi, biz kaz mıyız?
«JUMnUKITtl
17
ISIK KANSU
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlı-
ğı, elektrik dağıtım bölgelerinin özel
sektöre devredilmesine ilişkin sözleş-
meler konusundaki yazımıza yanıt
gönderdi.
Bakanlık, sözleşmelerle elektrik
kaçak oranlan yar olandan yüksek tu-
tularak, elektrik dağıtım bölgelerini
devralacak özel şirketlerin daha faz-
la kâr elde etmelerine olanak sağla-
nacağına ilişkin saptamalanmıza ka-
tılmıyor: "Ömek olarak vehlen Şanlı-
urfa'da 1999'dakiyüzde 44'lükkayıp-
kaçak oranı, bedelsiz aydınlatma ve
sokak aydınlatması oranlannı kapsa-
mamaktadır. Aynca biröncekiyıl tah-
sil edilmeyen enerji bedelleri birson-
raki yıla aktanlmak sureüyle hesap-
landığı için söz konusu yıla ait kayıp-
kaçak oranı yüzde 44 olarak tespit
edilmiştir. Bilahara TEDAŞ raporun-
da bu oran düzeltllerek bedelsiz+so-
kak aydınlatması+kayıp kaçak oranı
yüzde 65.1 olarak belirlenmiştir."
Enerji Yapı Yol-Sen Başkanı Cen-
giz Faydalı ise bakanlığın APK Da-
iresi tarafından yayımlanan 1998 yı-
lına ait resmi TEDAŞ istatistiklerine
Bakanlık doğruladıdayanarak şunlan söylüyor.
"Şanlıurfa'da 1998'de kayıp kaçak
oranıyüzde 36'dır. Bedelsiz aydınlat-
ma ise aynı ilde aynı dönemde yak-
laşık yüzde 5'tir. Kayıp kaçak oranı-
na bedelsiz aydınlatma eklendiğin-
de, oran ancak yüzde 41'e çıkmak-
tadır. Ikiyıliçinde Şanlıurfa'nın kayıp
kaçak oranının yüzde 41 'den yüzde
65'e yükseldiğini ileri süımek de de-
virsözleşmesini yüzde 60 kaçak ora-
nıyla imzalamaya girişmek de dikkat
çekicidir."
Bakanlık açıklamasında, elektrik
dağıtım bölgelerinin çok ucuza dev-
redildiğine ilişkin belirlemelere de
karsı çıkılıyor:
"Işletme hakkı devir bedeli bir sa-
tış bedeli olarak kabul edilmemelidir.
Tesislerin mülkiyeti devlette kalmak-
ta, işletme haklannın devri karşılığın-
da devlete şirketlerce bir kredi sağ-
lanmaktadır. Bu bedel, 3096 sayılı
yasa gereği tarife yapısı içerisinde
yer almakta, bu doğrultuda şirketçe
tarifeye yansıtılmak suretiyle geri alın-
maktadır."
Zaten biz de yazımızda, elektrik
dağıtım bölgelerinin satıldığını söy-
lemedik ki! Omeğin, Adıyaman elekt-
rik dağıtım bölgesinin 1996'daki kâ-
n göz önüne alınırsa, 30 yıllık kârın
516 milyon dolara ulaştığını; oysa
devir sözleşmesine göre bu elektrik
dağıtım bölgesinin 30 yıllığına yal-
nızca 60 milyon dolara özel sektöre
bırakılacağını dile getirdik. Bakanlık,
yaptığı açıklama ile 516 milyon do-
lariık kânn bir yana bırakılarak, dev-
letin şirketin vereceği 60 milyon do-
lariık "kredi" karşılığında Adıyaman
dağıtım bölgesinin devredileceğini
kabul etmiş oluyor. Aynca bakanlık,
özel şirketlerin ödeyecekleri devir
bedellerini elektrik tarifelerine yansı-
tarak yurttaşlardan geri alacağını da
onaylamış bulunuyor. Yani Enerji Ba-
kanlığı, "halkın malı olan elektrik da-
ğıtım işinin, yine halkın parasıyla özel
şirketleredevredilmişolacağına" iliş-
kin savımızı bizzat doğrulamış oluyor.
Bakanlık açıklamasında, "özel şir-
ketlerin yatınmlannın tarifelere yan-
sıtılacağı" saptamamız da yalanla-
namıyor:
"Yatınmlar ise, Tarifeler Yönetme-
liğigereği tarifeyeyansıtlmakta, mev-
cut sistemde TEDAŞ'ın yaptığı yatı-
nmlann bedeli de tarifelerie karşılan-
maktadır."
Enerji Yapı Yol-Sen Başkanı Cen-
giz Faydalı, Enerji Bakanlığı'nın bu yo-
rumunu şöyle değerlendiriyor
"TEDAŞ bir kamu kuruluşudur, ver-
diği kamu hizmeti karşılığı olan işti-
rak bedellerini toplum gönüllü ola-
rakyüklenir. Oysa şimdiyapılan iş, ka-
mu hizmetinibirpiyasa malına dönüş-
tûrmektir. Piyasa koşullannda tüketi-
ci, özel şirketlerin yatınmlanna, ver-
gilerine, iştirak bedellerine niye katıl-
makzorunda bırakılıyorki? Işletme de-
virbedellerini, yatınmlan veşirketkâr-
lannı tüketiciye yüklemek, şirketlerin
kasasına para aktarmak dışında birişe
yaramayacaksa eğer, elektrik dağıtı-
mının özelleştirilmesinin sisteme ne
gibi bir katkısı olacaktır?"
TRT ekranlannda iki yeni program
dikkatimizi çekti.
llki TRT-2'de salı geceleri saat
21.10'da başlayan "Sözün Büyüsü".
Gülçin Onbaşıoğlu'nun gerçekleş-
tirdiği programı Erendiz Atasü, Mus-
tafa Şerif Onaran ve Talat Sait Hal-
man biriikte sunuyorlar. Her hafta
bir edebiyatçı ya konuk ya da konu
ediliyor. Omeğin bu hafta, "MilliMü-
cadele romanlan" ele alınacak. Ko-
nuk: Değerti araştırmacı yazar Tur-
gutÖzakman. Birsonraki program,
insancı gizemin Anadolulu ozanı Yu-
nus Emre'ye aynldı. Ayia AJgan, Yu-
nus Emre'den ilahiler okuyacak. 14
Kasım'da da Orhan Veli'nin 50. ölüm
yıldönümünde Müşfik Kenter "Bir
Garip Orhan Veli" ile tanıştıracak biz-
leri.
Türkçenin ses bayrağı Fazıl Hüs-
nü Dağlarca, geçenlerde kendisiy-
le yapılan bir söyleşide yazın alanın-
Sözün büyüsü ve dönüşümdaki sıradanlaşmayı eleştiriyor, "Es-
kiden belli birkültüre sahip olanlarya-
zar olurdu. Şimdi yazar olanlar, kül-
tür ve tecrübe sahibi olmaya çalışı-
yoriar" diyordu. Izlediğimiz kadany-
la "Sözün Büyüsü "nün çatısı çatılır-
ken de unutturulmaya, yok sayılma-
ya çalışılan yazarlan genç okura ulaş-
tırma amacına yönelinmiş. Orhan Ve-
H'yi, Ortıan Kemal, Yahya Kemal, Er-
han Bener, Ahmet Muhip Dranas,
Nâzım Hikmet, Fazıl Hüsnü Dağ-
larca gibi adlar izleyecekmiş örne-
ğin...
Ikinci program da, Semra Güzel'in
yapım ve yönetmeni olduğu, yine
TRT-2'de her çarşamba saat 20.40'ta
başlayan "Dönüşüm" adlı belgesel.
Dönüşüm, Osmanlı'nın son döne-
minden başlayarak Türk toplumu-
nun çağdaşlaşma uğraşısını "ileri-
geri" çatışması çerçevesinde irdeli-
yor. Bilim insanlannın yorumlarıyla
güçlendirilen 6 bölümlük belgesel,
sağlam metni ve kurgusuyla öne çı-
kıyor. Programın göze çarpan bir
başka özelliği de şimdiye değin hiç
karşılaşmadığımız kimi dokümanter
film ve fotoğraflara yer verilmesi.
llgimizi çeken bir başka nokta: Bu
her iki düzeyli programdan TRT'nin
yeni sezon tanıtımlarında hiç söz
edilmedi. Çok yazık...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Emekli Sandığı'nda
10 Ydım Dolduranlar
SORU: Emekli Sandığı'na bağlı bir üye ıdim. 1973 yılında yurtdı-
şına gidişün nedeni ile üyeliğim donduruldu. 1999 yılı ma-
yıs ayında yurda kesın dönüş yaptmı. 1973 yılında yurtdışı-
na gittiğimde, on yıllık hizmetim vardı. Bildiğim kadanyla,
on yıllık hizmeti olan bir memur 60 yaşım doldurduğunda
Emekli Sandığı'ndan emekli olabiliyordu. 1999 yılında ye-
ni bir kanun çıkanldı Bu kanuna göre:
^ ,•T ^) ^
e n e s
'
t
' ^
a n u n
kapsamında 60 yaşında emekli olabilir mı-
yim?
2) Yeni çıkan kanun beni kapsamı içine alıyorsa, emekli ola-
bilmem için ne yapmafn gerekiyor?
(M.It)
YANIT: 1) 8 Eylül 1999 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan ve
kamuoyuna "Sosyal Güvenlik Reformu Yasası" olarak tanıtılan
4447 sayılı tşsizlik Sigortası Yasası'nm yürürlüğe konulmasının ya-
ni su"a, sosyal güvenlik yasalannda da büyük değişıklik yapılmıştır.
4447 sayılı yasa ile TC Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kuru-
mu ve Bağ-Kur'da emekli aylığı bağlanması için aranan kesenek ve
prim ödeme süreleri arttuılmış, emeklilik yaş sımrlan da kademeli
olarak yükseltilmıştir.
4447 sayılı yasanın yürürlüğe gırmesinden önce 10 tam yıl (3.600
gün) kesenek ödeyen Emekli Sandığı iştirakçileri, 60 yaşını doldur-
duklannda ve istekleri üzerine emekli olmaya hak kazanmaktaydı.
5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası'nın 88. maddesi uyannca
kendi istekleriyle (istifa) görevden aynlanlardan "fiili hizmet müd-
detleri 10 yıl ve daha fazla bulunanlann ayrüışlannda kesenek-
leri geri verilmez".
Emekli Sandığı Yasası'nm 4447 sayılı Yasa ile değıştirilen "Emek-
li Aylığı Bağlanacak Haller" başlıklı 39. maddesine göre de:
"88'inci madde gereğince emekli kesenekleri geri verilmemiş
olanlann (61) yaşını doldurduklarında istekleri üzerine" emek-
li olacaklan belırtılmiştir.
Aynca, 4447 sayılı Yasa ile TC Emekli Sandığı Yasası'na ekle-
nen Geçici Madde 206'ya göre:
4447 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği (8 Eylül 1999) tarihte "fi-
ili hizmet süreleri 8 yıl ve daha fazla olan iştirakçiler, 61 yaşını
doldurmaları nedeniyle istekleri üzerine veya kurumlarınca
re'sen emekliye aynldıklarında fiili hizmet süreleri 10 yılı dol-
durmuş olmak şartıyla emekli aylığına hak kazanırlar"
2) Yeni uygulamaya göre fiili hizmet süresi 10 yıl olanlar, 61 ya-
şını tamamladıklannda, emekli aylığı almaya hak kazanmaktadır. Kı-
saca, emekli aylığına hak kazanmanız için 61 yaşını doldurmanız
gerekecektir.
KÎM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakOı turk.net
HARBl SEMtH POROY semihporoy(d yahoo.com
KEDt LEVO APTÜüKA
T.C.
YÜKŞEKÖĞRETİM KURULU
ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME
MERKEZİ BAŞKANLIĞI'NDAN
DUYURU
2001 Öğrenci Seçme Sınavına Başvunnak Isteyen Adaylann Dik-
katine
2001 Öğrenci Seçme Sınavına (ÖSS) başvuru işlemleri, 6-20 Ka-
sım 2000 tarihleri arasında yapdacaktır.
2001-2002 öğretim yılında yükseköğretimin lisans, önlisans, özel
yetenek ve açıköğretim programlanna ginnek veya yurtdışında öğre-
nim görmek isteyen bütün adaylar 2001-ÖSS'ye ginnek zorundadır-
lar.
2001-ÖSS'ye başvunnak isteyen adaylardan lise ve dengi okulla-
rın son sınıf düzeyinde olanlar kendi okul müdürlüklerinden, mezun
durumda olanlar ise istedikleri okul müdürlüklerinden veya ÖSYM
Sınav Merkezi Yöneticiliğinden 1.750.000 (birmilyonyediyüzellibin)
TL. karşılığında 2001-ÖSS Kılavuzu ve Başvurma Belgesini alacak-
lardır. Kurallara uygun olarak doldurduklan Başvurma Belgesini,
12.000.000 (onikimilyon) TL. olan sınav ücretini bankaya yatırdık-
lannı gösteren banka dekontu ile biriikte, mezun olmayan öğrenciler
kendi okul müdürlüklerine, mezun adaylar ise Başvurma Belgesini
aldıklan okul müdürlüklerine veya ÖSYM Sınav Merkezi yönetici-
liklerine onaylatarak teslim edeceklerdir.
2001-ÖSS'ye ilişkin başvurma, sınav, değerlendirme, yerleştirme
ve kayıt ile ilgili tüm kurallar ve ışlemler 2001-ÖSS kılavuzunda yer
almaİctadır.
Basın: 60226
Fl>A W
SıN 7»L/MATiA/? I
FUTBol'üri
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 30Ekim
MUST£C/P ONBAŞ/
191S'T£ BUGÜH, I.DÜNYA SA&ŞI tÇiuOV, ÇAH4KKALE
BO6AZ/'HtM &e PGANSIZ DENIZAlTtSl EIS GSÇİRİU>İ.
ÇAHAtCÜALE SAVAŞI SlKASlHDA, İTİIAF DeVLETLEIZl 'HİN
PONAHMASr M/UZMAJ&'YA e/tZBUEAJtİÇ, DAHA S3C3NKA
BAZI DSNİZMn GEIUİL£BJ GİZLİCE SOKULAAAYA SAŞ-
LAAiışrr. BUNLAHC>AU sini oe TuKQ.uoiSE(jutmjnA
P£N/2Aİ.TTS/yt>/. SU ALTIMDAKİ A&LARA TAKILAN
TUeOUOlSE, KURTULMAYA ÇABALAOCeN, BİRKAÇ
«EZ SU ÖSTÛAie ÇJKMAK, OSMANU feoRAKOL S£-
mLERİNIN VE SAHİLPEN AÇJLAAI ATEpN ETKİSİY-
LE TBSÜM OLMUŞm. Ehl İSASETÜ ATtŞUVei YA-
PAN DA MÜSTECİP ONBAŞt OLMUŞTU. DAHA SON.
BA TOP yARALA/İI ONA&LAN &£Mİ, DOUANMA-
MtZA fCATItACAK APİ DA *AAÜ£r&cJf> ONBAÇl"
OUlRAK OE&tÇTİIİ/LSCEKT/..
TÜRK KALP VAKFI
"Çocuk Kardiyolojisi"
Türk Kalp Vakfı
kalitesi ve titizliğiyle hizmetinizde
19 Mayts Cd. No: 8 Şişli/İSTANBUL
Tel: (0 212) 212 0707 (pbx) Faks: (0 212) 212 68 35
İLAN
T.C.
ANKARA 16. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1999/578
Davacı Nazmi Koyuncu vekili Av. Faik Erdoğan tarafından davalı Sıdıka Yıldız aleyhine hâkimliğimizde açılan
Ankara, Keçiören 1. Bölge 19. Mayıs Mahallesi, Banş Yolu Caddesi'nde 30968 ada, 21 parsel sayılı taşınmaz ile il-
gili ortaklığın giderilmesi davasının yapılan duruşması sırasında verilen ara kararı gereğince,
Davetiye ile adma tebligat yapılamayan Sıddık Yıldız'a ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir.
Sıddık Yıldız'm duruşmanın bırakıldığı 5.12.2000 günü saat 10'da duruşmada hazır bulunması, hazır bulunmadı-
ğı takdirde veya kendisini yasal bir vekille temsil ettirmediği takdirde davaya gıyabında devam edileceği gibi gıya-
bında karar verileceği hususu ilanen tebligat yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur. 18.10. 2000
! - - . . Basın: 60964
GÖRÜŞ
Dr. FATMA NEZtHE ÖZGÜR
Eğitim Sistemimiz Nasıl
Olmalıdıp?
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu ya-
na, eğitim sistemimizle ilgili birçok düzenleme
yapılmıştır. Ancak, Atatürk'ün gösterdiği çağdaş
uygarlık düzeyine ulaşıldığı söylenemez. Bu dü-
zeye ulaşmak için her alanda olduğu gibi eğitim
alanında da çok çaba harcanması, yeni düşün-
celer üretilmesi gerekir. Her Cumhuriyet Bayra-
mı'nda bunun bilincinde olunmalıdır.
Bilindiği gibi, eğitim sistemimiz üç bölümden
otuşur: llköğretim-ortaöğretim-yükseköğretim.
Bunlardan zorunlu olanı ilköğretimdir ve sekiz yıl-
dır. Sekiz yıllık eğitimin ülke genelinde tam uygu-
lanabildiği söylenemez...
Ortaöğretim çok çeşitlidir. Bu çeşitliliğe karşın
hepsinin tek hedefi üniversiteye öğrenci hazırla-
mak şeklinde anlaşılmakta ve öğrenciler, eşit ol-
mayan koşullarda bir yarışa zorlanmaktadır.
Üniversiteler ise genelde ülke gereksinimleri-
ne yanıt verebilecek düzeyde değildir. Alttan ge-
len baskıyı biraz hafifletmek için öğrenci alımın-
da sayı (nicelik) arttırmaya gidilmekte; nitelik yö-
nünden bu artışı karşılayamadığı için sorunları
daha da artmaktadır. Bu yüzden de üniversiteler,
bilim üretme, ülkeye yararlı olma işlevini yerine
getirememekte; ancak, belli alanlarda yeterli-ye-
tersiz meslek elemanı yetiştirme durumuna gel-
mektedir.
Yeni binyıla girerken sistemi bütünüyle gözden
geçirip ülkemizin koşullarına uygun bir yapılan-
maya gidilmelidir. Bu, kuşkusuz çok kolay olabi-
lecek ve hemen yapılabilecek bir şey değildir.
Ancak, eğitimden sorumlu olan herkesin bu ko-
nuda yeni düşünceler, öneriler getirmesi, çaba har-
caması gerekir. Bu görüşte olduğum için kendi
önerimi kısaca belirtmek isterim:
llköğretim, beş yaşında öğrenciyi almalı ve ye-
di yıl olmalıdır. Adı ilköğretim de olabilir, temel eği-
tim de olabilir. Ancak, zorunlu eğitim bu ilk ba-
samakla bitmemeli, ikinci basamak da en az üç
yıl daha devam etmelidir. Yani toplam on yıl ol-
malıdır.
Yedi yıllık temel eğitimin sonunda, bütün öğ-
renciler, genel yetenek ağırlıklı olmak üzere birya
da iki basamaklı bir sınavdan geçirilmelidir. Bu sı-
navın iki sonucu olmalıdır. Birincisi, ülke geneli ile
ilgili bir sonuç; ikincisi, belirlenecek bölge sonu-
cu. Öğrenciler, bu sınavdan elde edilen sonuca
göre ortaöğretime alınmalıdır.
Ortaöğretim ise üç çeşit olmalıdır: A tipi, B ti-
pi, C tipi. Atipindeyükseköğretime hazırlayan prog-
ram uygulanmalr, B tipinde mesleki eğitim veren
yükseköğretime hazırlayan program uygulanma-
lı; C tipinde hayata hazırlayan, iş eğitimi veren bir
program uygulanmalıdır.
Bu biçimdeki ortaöğretimin süresi ise yedi yıl
olmalıdır. Bunun ilk üç yılı, zorunlu eğitimin de-
vamıdır. Yatay geçişlere olanak sağlayan bir sı-
nav da bu üç yılın sonunda yapılmalıdır. Yatay ge-
çiş C'den B'ye. B'den A'ya, isteğe bağlı olarak
da A'dan B'ye ve B'den C'ye olmalıdır. Üç yılın
devamı olan dört yıl ise hazırlayacağı alana uy-
gun programlarla yürütülmelidir.
Üniversite ise ortaöğretimle uygunluk gösteren
bir yapılanmada olmalı, "giriş sınavlan"nı üniver-
site, kendi programına uygun öğrenciyi kabul
edecek biçimdeyapmalıdır. A tipi liseyi bitirenle-
rin girecekleri üniversitelerle B tipi liseyi bitiren-
lerin girecekleri üniversiteler farklı olmalıdır. Ya-
tay geçiş için aynca sınavlar konmalıdır. C tipi li-
se ise işe, hayata hazırlayıcı programlar uygula-
malıdır. Üniversite sınavına alıp başarısız olarak
nitelemektense bir an önce bir işi, mesleği öğre-
tip benimsetmek, o alanda yararlı olmasını sağ-
lamak daha doğru olabilir.
Bu durumda, üniversiteler de giderek uzman-
lık alanlanna, bilim alanlanna ağırlık veren üniver-
siteler şekline dönüşecektir. Bilim ve teknolojide-
ki hızlı gelişmeler, özellikle uzmanlık alanlannın gi-
derek daha aynntılı duruma gelmesi, bunu gerek-
li kılacaktır.
Hangi toplum, bu yüzyılın başında bireyterini eğit-
mek için gerekli olan düzenlemeleri ve yatırımla-
n yaparsa, yüzyılın sonuna o kalacaktır. Çünkü en
önemli ekonomikyatırım, insana yapılan yatırım-
dır.
Ülkemizin tüm insanlannın daha iyi eğitim ala-
bilmesi için çaba harcamak, başta devlet olmak
üzere, herkesin görevidir. Hiçbir bireyimiz, eko-
nomik, sosyal ve kültürel koşullar nedeniyle eği-
timden yoksun kalmamalıdır.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
l/lnuhar.2/Pa-
sifik Okyanu- '
su'nda küçük 2
bırada-devlet... o
Bir işi yerine
getirme.3/De- 4
nize uzanan dar c
ve alçak kara
parçası... Ince "
yapılı. 4/ Rüt- 7
besiz asker... _
Denizkenann-
dasalaşvedam 9
gibi bannılacak
yer. 5/Yünatkı...Mik-
1 2 3 4
1 2 3 4 5 6 7
roskop camı. 6/ Katıl-
mış, ulanmış parça... 2 I
Osmanlılar döneminde 3
ulema suııfindan olan- 4
lann giydiği uzun üst- 5
lük. 7/ Düz kenarlı şap-
ka. 8/Dönme, dönüş...
Adlan sıfat yapan bir
yapım eki. 9/ Evlere,
çeşmeden su taşımayı iş 9 |
edinmiş olan kimse... Bir işteki engelleri yenme ka-
ran.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Avans. 2/ Orta Afrika'da bir ırmak... Kadastro ha-
ritalannda parseller topluluğu. 3/ "Nazlı yâr kölen
olayım / Kabul eyle — yerine" (Karacaoğlan)... To-
humda embriyonu kaplayan etli bölüm. 4/ Şarkı, tür-
kü... Antalya'nm Kaş ilçesi açıklanndaki arkeolojik
ada. 5/ Yıkanılan yer... Boru sesi. 6/ Tuzağa düşürü-
len şey... Parabirimimiz. IIOsmanlı ordusunda alba-
ya karşılık olan rütbe. 8/ Pulculuk. 9/ Orta Amerika'da
bir ülke... Parola.