24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 EKİM 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J v U LuM. \jM\ [email protected] 15 SSyıllıksanatyaşamında 121film yöneten NejatSaydamyenifilminigerçekleştiremedi Emektar yönetmenin ölümü• Yeşilçam geleneklerini aşamadığı, piyasa koşullanna boyun eğdiği gerekçesiyle eleştiri alan Nejat Saydam, edebiyat yapıtlannı sinemaya uyarlar, dönemin klas oyunculan, en büyük starlanyla çalışırdı. TURHANGÜRKAN Nejat Saydam ilk birkaç yılı tiyat- roda geçen 55 yıllık sanat yaşamını 121 fîlrnle süslemiş, verimli yönet- menlerimizdenbiriydi. 71 yaşındaye- ni bir film çekimine daha başlarken bek- lenmedık ölüm haberiyle sarsıldık. Kalp yetmezliği, yıllar boyunca izle- yiciyi Türk sinemasının binbir çeşit yapımında boy gösteren sevgili sanat- çılanyla buluşturmuş emektar yönet- menini ansızın aramızdan alıp götür- dü. Sinema dünyası bir kez daha yasa boğuldu. Nejat Saydam gerçek dost, ar- kadaş canlısı, değerbilir, babacan bir kişiliğe sahipti. Çahşma dönemini ka- pamadan aramızdan aynlması ayn bir üzüntû oldu. Onun yokluğuna kolay ko- lay alışamayacağız. Yeşilçam geleneklerini aşamadığı, pi- yasa koşullanna boyun eğdiği gerek- çesiyle eleştiri alan Saydam, yıllarca gözü yaşlı aile dramlannı, yasak aşk ilişkilerini, yapmacık kişili evlilik öy- külerini allayıp pullayarak gösterişli pahalı filmlere imza atmıştı. Döne- min klas oyunculan, en büyük starla- nyla çalışırdı. Fümlerinde oynamamış oyuncu yok gibıydi. Ayhan Işık, Fikret Hakan, GökselArsoy, CüneytArkm, Sadri Ah- şık,EdizHun, KartalTıbet, Kadir Ina- mr, Tank Akan. Muhterem Nur, Bel- ginDonık,Neriman Köksal Çoipan Ü- han, Tûrkan Şoray, Hûlya Koçyiğit, Fatma Girik,FüizAkm, Müjde Ar, Pe- Fflmleriııde birçok oyuncuyla çalışan Nejat Saydam (soldan ikinti), Reha Yurdakui, Sema Özcan, Cüneyt Arkmla birükte. rihan Savaş ve daha niceleri. 1929'da Istanbul'da doğan Saydam, 1945'te Istanbul Şehir Tiyatrosu'na girip önce çocuk, sonra dram bölü- mündeçalışti. 1946-GökKorsan, 1950- Deli Sarayh, 1952-Çemberler, 1953- Tartuffe, 1954-Her Şeye Rağmen, Be- yaz Güvercin, 1955-Annemi Hatırh- yorum, Saygılı Yosma gibi oyunlarda rol aldı. 1949'da tbsan Tomaç'ın Şa- fak Sökecek fîlminde yönetmen yar- dımcısı ve oyuncu olarak sinemaya başladı. Yedi yıl süreyle Aöf Yümaz, Memduh Ün, Orhon M Anburnu, Ba- ha Gelenbevi, Dr. AJyanak'a asistanlık yaptı. 1957'deKinfilmiyleyönetmen- liğe geçti. önce Birsel Film'de. sonra Acar Film'de sürekli olarak çalışü. Adı "memuryönetmen"eçıktı. Değişmez görüntü yönetmenı Melih Sertesen'di. YapımcıMuratKöseoğlu'nun 1977'de ölümünden sonra Acar Film'in kapan- masıyla uzun süre film çevirmedi. Edebiyat yapıtlannı perdeye kazan- dırmak en büyük tutkusuydu. Birçok yazann kıtabı onun eliyle sinemayla bü- tünleşmişti. Ölmeden önceki çalışma- sı ReşatNuriGüntekin'ın Akşam Gü- neşi romanıydı ama gerçekleştireme- di. Sansürün elverdiği ölçüde toplum- sal yapıtlara eğıliyordu. Orhan Kemal'ın El Kıa Sokaklar- dan Bir Kız romanlannı filme aldı. 1970 te Vukuat Var-Hanımın Çiftö- ği'nı çekeceğini duyunca hemen Or- han Kemal, Nejat Saydam ve senaryo- cu BülentOran'ı Cumhuriyet'ın eski ahşap binasında topladım. Filmin ge- leceğini tartışırken Saydam'ın sansür nedeniyle romandaki sosyal-politik- ekonomik bölümlerin atılıp aşk öykü- sünün öne çıkanlma isteğini Orhan Kemal anlayışla karşıladı. Birkaç gün sonra da Orhan Kemal, hastalığını te- davi için Moskova'ya giderken Sofya'da öldü. Böylece onunla son röportajı da biz yapmış olduk. Başrolüne Türkan Şoray'ı önerdiğı Vukuat Var filmini de göremedi. Nejat Saydam'ın önemli edebiyat uyarlamalan arasında Samim Koca- göz'den Kalpaklılar (1959), Cevat Feh- mi Başkut'tan Buzlar Çözülmeden (1967), Peyami Safe'dan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1967), VasıfÖngö- ren'den Asiye Nasıl Kurtulur (1973) bulunuyor. Ayhan Işık-Belgin Doruk çiftini büyük ünc kavuşturan Küçük Ha- nımefendi (1961) ve serisi Muazzez Tahsin Berkand uyarlamasıydı. Bu ya- zann Gençlık Rüzgân (1964), Garip Bir Izdivaç (1965), Sarmaşık Gülleri (1968), Bülbül Yuvası ve Saadet Gü- neşi (1970) romanlannı da filme aldı. Bir başka yazar KerimeNadir'den Sa- manyolu (1967), Güller ve Dikenler (1970), Sish Hatıralar (1972), Esat MahmutKarakurt'tan Allahaısmarla- dık (1966), Vahşi Bir Kız Sevdim (1972), Son Tren (1964), Kadın Ister- se (1965) izleyiciden beğeni toplamış fîlmlerdi. Kurtuluş Savaşı'nı anlatan Kalpaklılar, Yeşil Köşkün Lambası (1960), Zeki Müren'li Bahçevan, Ha- yat Bazen Tatlıdır (1963) gibi müzi- kaller, Yeşilçam tarihinde hâlâ nostal- jik birer anıt olarak duruyor. Saydam'a Türkan Şoray yönetmeni de deniyor. Bu sanatçının Vahşı Gelin (1965), Ta- pılacak Kadın (1967), Dünyanın En Gü- zel Kadını (1968), Aşk Mabudesi, Fos- forlu Cevriye (1969), Buruk Acı (1970), Sisli Hatıralar (1972) gibi tam 22 fil- mi var Nejat Saydam imzalı. 10. Antalya Film Festivali'nde (1973) Dinmeyen Sızı fihniyle 2. film, yönet- men ve görüntü ödülü alan Saydam'a 34. Antalya Film Festivali'nde de (1997) Yaşam Boyu Onur Ödülü ve- rildi. 1990'larda Hayn Bey'in Son Aş- kı, Istanbul'un Orta Yeri Sinema film- lerini çeviren Saydam, birçok TV di- zisine de imza attı. Cogito'da tarihsel, görsel malzeme, toplumsal ve ekonomik yönleriyle hız, devinim ve araç dünyası 'Oto-mobü:BirRöntgenDenemesi' OtomobiKn cinselçağnşunlan da eteahnıyor. KültûrServisi- Cogito dergisinin Güz 2000 sa- yısının konusu, tüm yaşamımızı doğrudan etkile- yen bir araç: Otomobil. Dergi, modern dünyanın, gündelik yaşamın, şehir hayatımn önemli figürle- rinden birini; imge, metafor, sembol haline gehniş bir kûlt nesneyi; otomobil'i ve buradan hareketle ıçinde otomobil geçen birçok konuyu, sorunu ir- delıyor. Dosyayı oluşturan yazılar otomobile farklı açı- lardan bakmamızı ve onu felsefi, sosyolojik, psi- kolojik, kentbilimsel, göstergebilimsel vb. oku- malarla kuşatmamızı sağlıyor. Otomobilin cinsel, erotik, pomografık çağnşımlan, kadın-erkek iliş- kisinin kilit aktörlerinden biri olma durumunu, dilsel, söylemsel, söylembilimsel alanda eşine az rastlanır bir çözümleme alanı ortaya çıkarması, argodaki yeri, statü sembolü olma özelliği vb. dos- yayı oluşturan yazılann ele aldığı konulardan bir- kaçı. Ühan Teket Ahmet Kuyaş'la yaptıgı söyle- şide 'Araba Sevdası'ndan, Türkiye'dekı otomobil olgusunun tarihsel boyutlanndan söz ediyor. Gün- düz Vassaf, 'Otomobilin Kısa Tarihi'ni irdelerken, Le Corfousier 'Yol: Doğanın Bağnndaki Plastik Araç' adlı yazısıyla teknoloji-doğa ilışkısine fark- lı bir bakış getiriyor; karayolu, deniz>'olu. havayo- lu tanımlannı geliştıriyor. Levent Şentürk, bir tür 'Seyyar Manifesto' yazarak yüzyıl başuıdaki oto- mobil imgesini aydınlatıyor; mimari-otomobil ara- sındaki tasanm ilişkilerine değiniyor. Mehmet Ergüven. otomobili bir 'Çağdaş Ken- tauros'a benzeterek iki fotoğraftan hareketle oto- mobil-cınsellik ilişkisini ortaya koyuyor. Jonat- han Raban ve Maryse Pervanchon, otomobili, 'BenKğio Yansıması'. bedenin kutsanması, kadın- lar için yeni bir kirrdik aracı olarak tarif edip oto- mobilin çağdaş insan üzerindeki etkilerini inceli- yorlar. Tahsin YüceL Otomobilvelnsanbiçimseffik' ad- lı yazısında, söylemlerin içinden ilerleyerek rek- lam dünyasındaki otomobıl imgesini, otomobile yük- lenen değerleri çözümlüyor. 'Törk'ûnOtomobffleİmtaıam' başlığı altında Hul- kiAktunç, HahıkMesci, AydınEnginveYavuzEr- ten, devrim otomobıhnden, trafik cehennemın- den, direksiyon başında bambaşka bir insana dö- nüşüveren şoförlerden, otomobilli yaşamda orta- ya çıkan ruh hallerinden söz ediyorlar. Otomobi- li toplumsal ve ekonomik yönleriyle inceleyen bu bölümdeki diğer yazılar, otomobil izleğine kişisel, politik, fütüristik açılardan yaklaşıyorlar. Söyleşi bölümünde teonsyen Slavoj Zizek, 'Si- vfl Tophım, Fanatizm ve Dijital Gerçeklik' üzeri- ne söz alıyor. Yeni Perspektifler bölümünde Peter Stoterdijk, Paul Rkoenr, Rauiner Rochlitz ve Pat- rickCrogan'ın metinlen yer alıyor. Gündem/ Tar- tışma bölümünde, Seattle, Washington ve Prag'da ortaya çıkan post-modern direniş hareketleri John Berger, Enis Batur, Komutan Yardımcısı Marcos ve Sergei HaBmi'nın yorumlanyla gündeme ge- tiriliyor. 6 Oyunum neden izleyici karşısına çıkaımyor?' Cuma Boynukara 'Çok Geç Olmadan 'ın repertuvardan kaldırılmasına anlam veremiyor Kültûr Servisi - Geçen sezon Devlet Tiyatrolan'nın bir oyunu üzerinde çok tartışma yaratılmıştı. Cuma Boynuka- ra'nın yazdığı 'Çok Geç Olmadan' ad- lı oyunun, Devlet Tiyatrolan repertuva- nnda görünmesine karşın bir türlü oy- nanaması şaşkınlık yaratmıştı.Yeni se- zonda oynanacağı söylenen oyun, yine repertuvarda açıklanmadı. Oyun yazan Cuma Boynukara, 1992 yılında Diyarbakır'dayken yazdığı bu oyunu çok güç şartlar altında Kültür Bakanlığı'na gönderdığini belirtiyor: "O dönemlerde Tûrkiye'de her şey bi- razkanşddıHeieDiyarbakır gibibiryer- debu tür biroyunu postaneyegötunnek bfle büyük cesaret isterdL Bu yüzden 1993 yıhnda KültürBakanhğı'ndanödül kazamnca çok şaşırnuşüm" dıyor. Aynı yıl kitabı da yayımlanan oyun, edebi kuruldan geçip repertuvara ahn- dı. Ama ödül alan tüm oyunlann sah- nelenmesine karşın 'Çok Geç Ohna- dan'la ilgili uzun bir süre hiçbir geliş- megörülmedi. Boynukara, o dönemler- de Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Rahmi Diffigfl'le konuştuğunu ve Dıl- ligil'in oyunu çok beğendiğini, özel- likle şu anda Türkiye'nin ihtiyaç duy- duğu banş mesajlan ıçermesinden do- layı tüm Türkiye'yi kapsayan bir turne- yt çıkması gerektığini söylediğini be- lirtiyor: "Ama oiumsuz yaklaşımlar da tMşUmı^L Örneğin Faik Ertener gelip bına oyunda baa değişiklikler yapıl- m a gerektığini ve ancak o şeküde sah- wye konabfleceğmi söyledi. Ben de on yi önce yazrimış bu oyunun değjşimle- "Uygun zaman kolluyoruz diyorlar. Neye uygun zaman? Bu kadar aşamadan geçip neden şimdi oynanamıyor? Bu oyunu kaldınn diyenin kim olduğu bilinmiyor." reayak uydurmas gerektiğini düşündü- ğümden bu tekiifi ohımlu karşıladım." Bütün bu gehşmeler sonucunda oyu- nun provası 24 Ocak 2000'de başladı. Burak Şentürk, Murat Vanlı ve Tur- gay Tanülkü'nün başrolleri paylaştığı oyunun yönermenliğini ise Istanbul Devlet Tiyatrosu Müdür Yardımcısı Or- han KurtuUuüstlenmışti. 4 Nisan'dailk gösterimi yapılacağı açıklanan oyun, 13 Mart'ta askıya alındı. Boynukara, o dönemde yurtdışuıda bulunan Rahmi Dilhgil yerine vekili FerdiMerterile gö- rüşerek bu karann nedemni sormuş: Boynukara Tryatro Yazarları Derne- ği'ne başvurarak kendisine yapılan bu haksızlığa karşı bir şeyler yapıhnasını istemiş: "Biletleri sanbnış,afışine kadar her şeyi tamamijinTnı^ gala tarihi bOe " Merter, Genelkurmay'ın Kültür Ba- kanı'nı arayarak bu oyunun sahnelen- mesini ağırdan ahnalannı ve inceleme- yetabi tutmalannı söylediğini betirtti. Bu dönemde aynca iki polisin gelerek pro- valan bastığı ve o>ımun tekstini ahp gjt- tiği sö\ lentikri devanh. Fakat, bence ga- rip olan, oyun yazan olarak gelip bana hiçbir şey söyİememeleri ve her şeyin benim çevremde getişrvor olmasıydL" Sonuç olarak Rahmi Dilligil'ın defa- larca provalannı izledığı 'Çok Geç Ol- madan'ın 25 Mart'taki provalannı, ti- yatro yazan RefikErduran ve başdra- maturg MineAcar özel olarak izledi. Er- duran provadan çıktıktan sonra "Oyu- nun sahnelenmesi için hiçbir sakınca gönnedim. Bunun attmaimzamıatanm" dedı. Bunun üzerine oyunun ilk gösterim tarihi 30 Nisan, gala tarihi ise 4 Mayıs olarak belirlendi. Tüm biletleri satılan oyunun ilk gösteriminden bir gün önce yapılan provaya Rahmi Dilligii gelerek "Oyunun eksikleri var, izleyici karşısı- na çıkamaz" dıyerek bir kere daha er- telediğini açıkladı. Bunun üzenne oyunun yazan Cuma beürlenmiş bir oyunun bir anda dur- duruhnaaherkesirahatsızedecekbirşey- dir. Dernek,bana, 'Olayı jııkandan çö- zeceğiz, biraz daha bekle' cevabını ver- di" Fakat, ağustosta provalanna başlan- ması gereken oyunun ekim ayındaki Devlet Tiyatrolan repertuvannda da yer almaması üzerine Boynukarakendi ken- dıne hareket etme karan almış. "Bu olay, başka oyun yazannm başı- na gebe herhakle her şey farklı olacak- n. Birde beni kandırmak için başka bir oyunumu sahneleyeceklerini söyhıyor- lar. Bu, bir çocuğu öktürüp djğerini öz- gür bırakmak gibi bir şey." Boynukara, kendisini en çok şaşırta- nın devlet tarafından ödül verilen, sah- neye konması istenen ve bu kadar za- man ve paraharcanan biroyunun bir an- da kaldırılmasına dair kimsenın bır açık- lamayapmaması: "Kimsekaldınldıda demiyor. Uygun zaman koDuyoruz di- yorlar. Neye uygun zaman? Bunu çöz- mek mümkün değO. Bu kadar aşama- dan geçip bu noktaya gelen oyunda ne görülmedi, ne eksikti ki şimdi oynana- mıyor? Bu oyunu kaldırm diyenin kim olduğu bummiyor. Kurum adı yok, bel- K bir isim yok. Şu kanuna aykm öğeter içeriyordiyen yok. Peki neden 'Çok Geç Olmadan' izleyici karşısına çıkamıyor? Ben bunun cevabını anyorum." iJ r —- i\ \ -*- > ,4 y \ ~ V / . ',' - . "^? "yf° . *-—~ . , •*• ! - « ^ " r S a . » ; , " * ^ * 'Arzularımın KüçükEvV Kültür Servisi - Ame- rikalı sanatçı Mike Berg'ın 'Arzularımın Küçük Evi' başlıklı ser- gisi 3 Kasım'da Dulci- nea'da açılacak. En sevdiği oyun. "kar- $rt kültürlerin öğelerini ödünçahp senteztemek" olan bu güncel sanatçının öne çıkan özelliği, güzel sanatlar ve dekoratif sa- natlar arasındaki ayırt edici farklan belirsizleş- tirmek. Kullandığı tuval. dokulu kumaşlara ve ki- limlere benzemekte ya da bunlann yeniden yo- rumlanmasını çağnştu 1 - makta. Berg ahşap, ku- maş, kâğıt, cam ve me- tali, eski lslam dokuma- cılığından esinlenen 'su'lar, ilhamını 16. yüz- yıla ait Acem kilimlerin- den alarak yorumladığı dekoratif bezemeci fi- gürler, Tribeca (New York) binasında duvar kâğıdını soyarak keşfet- tiği motıfler ve hatta New York'un değişen mima- nsinden ödünç aldığı du- var süslerinin monfleriy- le boyuyor. Birertakht olduğu söy- lenebilecek bu ödünç motifler arasında, rahat- lıkla 19. yüzyıldan ya da Rokoko'dan alındığı id- dia edilebilecekler de var ve aslında bunlann tü- mü Berg'e aıt buluşlar... Geçen yıl taşındığı Is- tanbul, sanatçının her tür tslami kaynaktan son iş- leri için gereken malze- meleri edindiği ve görsel yaratım zeminini oluş- turduğu bir yerolda Dul- cinea'dakı bu sergi, sa- natçının ABD'de yarattı- ğı önceki işlerinin ve Is- tanbul'da ürettiklerinin bir karması olacak. Türkiye'deki ik sergi- sini açacak olan Mike Berg, New York'taki Lee Arthur Studio, Los An- geles'taki Earl McGrath Gallery, yine New York'taki The Queen's Müzesi, Roma'daki Gu- id'Arte Gallery ve Boul- der Contemporary Art'ta çeşitli sergilergerçekleş- tirdi; eserleri müzeler, şirketler ve kişilerin özel koleksiyonlannda bulu- nuyor. 'Gergedanlaşma' yeniden sahnede • Kültür Servisi - Şahika Tekand'ın yazıp sahneye koyduğu 'Gergedanlaşma' adlı oyun, 6 Kasım'dan itıbaren 'tstanbul Sanat Merkezi 2. Kat'ta izleyicilerle buluşacak. ilk kez 1995-96 sezonunda sahnelenen oyun, 8. Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali'nin yanı sıra birçok uluslararası festivale kaülmıştı. Şahika Tekand'ın çağdaş oyun yazımı ile dikkat çeken Gergedanlaşma'da özelükle 'oyun', 'oyuncu', 'oyun alanı' kavramlan üzerinde durularak yaşam ve oyun alanı, insan ve oyuncu arasında paralellikler kuruluyor. Kumpanya'dan sezon boyunca 10. kurtUuş yılı etkiniiMepf • Kültür Servisi - İlk gösterisini Tarlabaşı/ tstanbul Sanat Merkezi'nde oluşturduğu Kumpanya Sahnesi'nde 10 yıl önce 1990-1991 sezonunda gerçekleştiren Kumpanya, kuruluşunun 10. yıhnda, sezon boyunca sürecek etkinlikler düzenliyor. İlk etkinlık Bülent Erkmen'in Kumpanya için tasarladığı 'Basılı Malzeme' sergisi. Bu sergi sezon boyunca Kumpanya Sahnesi'nin fuayesinde görülebilir. Bugün ve yann saat 20.00'de ise Nadi Güler'in Lale Müldür ve Orçun Baştürk'le birlikte gerçeldeştireceği 'Büyük Ünlü Uyumu' adlı performans izlenebilir. Nadi Güler, perfonnansı şöyle anlatıyor: "Lale Müldür'ün 'kendini anlattığı' özel çekimlerle oluşturuünuş fıhn parçalanna bir müzisyenin katıldığı, farklı sesler, tınılar, boşluklar, mınldanmalar ya da çığlıklarla Müldür'de ses bulan, onun sesini arayan, kendi seslerinde onu bulmaya çalışan, ondan ses çıkarmaya çalışan bir yapı..." (Tel:0212- 235 54 57) Bariton VValtep Berry öldü • VtYANA (AA) - Avusturya Devlet Operası sanatçılanndan bas bariton Walter Berry geçirdiği kalp krizi ile yaşamını yitirdi. 71 yaşında ölen Berry, özellikle Mozart yorumlan ile ün kazanmıştı. Vıyana doğumlu sanatçı, Londra Covent Garden ve The New York Met'te de sahneye çıkmış, plaklan uluslararası alanda birçok ödüle layık görülmüştü. 1950'h yıllarda Viyana'da büyük başan kazanan sanatçı daha sonra Salzburg Festivali'ne de katıldı ve birçok yabancı üniversitede konuk profesör olarak ders verdi. Ara Gülep, Salı Toplantılarrnda • Kühür Servisi - ilk bölümü '1870 Beyoğlu 2000' etkınlikleri çerçevesinde 'Beyoğlu'nda Beyoğlu'nu Konuşmak' başlığı altında başlayan ve Arfur Ünsal tarafından yönetilen Yapı Kredi Salı Toplantılan'nm ekim ayı sonundaki son konuğu Ara Güler olacak. 31 Ekim saat 18.30'da Yapı Kredi Sermer Çifter Kütüphanesi Salonu'nda gerçekleşecek olan toplantıda Güler, Beyoğlu'nun hikâyesini fotoğrafçı gözüyle aktaracak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle