Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 19 EKİM 2000 PERŞEMBE
8 SAGLIK
Öğrenci sayısındaki fazlalık, eğitimin temeli olan eğitici-öğrenci, öğrenci-hasta ilişkisini olumsuz etkiliyor
TIP EĞİ1İMİ YETERSİZSAADET USLU
Türkiye'de her gün yeni bir
üniversitenm açılması kâr amacı
güden, adil olmayan biçimde düşük
puanlarla öğrenci alan, yerleşik tıp
fakültelerinin insan gücünü azaltan,
kalitesiz fakültelerin açıtmasına
neden oldu.
Son 10 yılda tıp fakültelerinin
sayısı 47'ye ulaşırken bunlardan 8
tanesine henüz öğrenci bile
ahnmadı. Yetersiz altyapı
olanaklanyla eğitim veren bazı
fakûltelerde öğretim üyesi sayısı
6'ya kadar düşüyor.
Tûrk Tabipler Birliği tarafından
hazırlanan "Mezuniyet Öncesi Tıp
Eğitimi Raporu 2000" ülkemizdeki
tıp eğitiminin içler acısı halıni
ortaya koydu.
öğrencinin yaşamı boyunca temel
oluşturacak eğıtımı aldığı 6 yıllık
dönemin değerlendırildiğı raporda,
tıp eğitiminin amacı
"Hasta ve topJum için kaliteö bir
konıyucu ve tedavi edici hizmet
vermeji sağia\an bügi, beceri,
değerier ve davranış biçimlerini
kapsamaiT olarak belirtilıyor. "Tıp
eğitiminde bir değişim şartör"
denilen raporda. bu değişimde
eğitıci. öğrenci, siyasi otorite,
meslek örgütü ve hizmeti alanlann
etkili olması isteniyor.
Tıp eğitimi önündeki epgelkr
Ülkenin gereksinimlerine uygun tıp
eğitiminin geliştırilmesinin
gereklıliği vurgulanan TTB
raporanda şu tespitlerde
bulunuluyor:
• Türk Tabipler Birliği tarafindan hazırlanan "Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Raporu"na
göre tıp eğitiminin önündeki en büyük engel kaynak sorunu. Eğitimin niteliğini belirleyen
faktörlerin başında da öğrenci sayısı geliyor. Tıp eğitiminin genel pratisyen yetiştirmeye
dayalı olmaması da önemli bir sorun olarak ortaya çıkıyor.
Tip eğitimindeki sorunlar ve yetersiziikJer geJeceğin doktoriannı tehdıt edıyor.
uzmanhk yönelimli olması ile
sonuçlanmaktadır. Tıp eğitiminin
genel pratisyen yetiştirmeye dayalı
olmaması önemli bir sorun olarak
ortaya çıkmaktadır. . •*
• Sağlık politikalarındaki
olumsuzluklar, ülkenin gereksinimi
olan hekim modelini belirlemeyi
güçleştirmekte, sağlık ocaklannın
geliştirilmemesi tıp eğitiminin
• 1997 raporunda önerdiğimiz,
ortak bir çalışma grubunun
oluşturulması henüz
gerçekleştirilememiştir.
• Tıp eğitiminin önündeki en
büyük engellerden biri kaynak
sorunudur. Öğrenci başına yapılan
harcamalar son yıllarda daha da
azaltılmıştır.
• Tıp eğitiminin niteliğini
belirleyen bir diğer faktör de
öğrenci sayısıdır.
Istihdam konusu için olağanüstü
önemli olan işsiz hekim ile
sonuçlanacak gereğinden çok
öğrenci konusunun bir
diğer boyutu da tıp eğitimi ile olan
ilişkisidir. Öğrenci sayısındaki
fazlalık, tıp eğitiminin temeli olan
eğitici- öğrenci, öğrenci-hasta
ilişkisini olumsuz etkılemekte,
çağdaş eğitim yöntemlerinın
kullanımmı olanaksız
yapmaktadır.
• Tıp fakültelerinin temel
altyapılarının tamamlanmadan
açılrnalan engellenmelidir.
• Hekimler çalışacakları yerlerde
eğitilmelidirler. Bu anlamda sağlık
ocaklart ve halk sağlığı anabilım
dallan önemlidir.
• Tıp eğitim müfredatı dinamik
biçimde şekillenmeli, sık sık
değerlendirilmelidir. Eğitimin
özünde öğrencilerin mümkün
olduğunca eğitimlerinin erken
dönemınde uygulama yapmalan
olmalıdır.
• Tam zamanlı çalışma, tıp eğitimi
için önemlidir. Hükümetlerin
konuya halk sağlığı açısından
bakarak öğretim elemanlannm
özlük haklannı iyileştirmeleri ve
tam zamanlı çahşmayı
özendirmeleri gerekmektedir.
• Ilköğretimden başlayarak aktif
eğitim teşvik edilmelidir.
Seçflmiş
ülke
ö ğiornegı rHaber Merkezi- Türkiye'de her
geçen yıl kahtesi düşen tıp
eğitiminin ezberciukten kurtanlıp
öğrencinin aktif katılımını
sağlayacak biçimde düzenlenmesi
isteniyor. Bu kapsamda dünyanuı
çeşitli ülkelerindeki tıp eğıtımıni
inceleyen TTB, lsveç Linköping
Üniversıtesi Tıp Fakültesi,
öğrenciyle hastanın erken
karşılaşmasını sağlayan eğitim
sistemini seçihniş örnekler arasında
gösteriyor. Linköping Tıp
Fakültesi'nin, Strand (Sarmal) adını
verdiğı müfredatı, öğrenciyle
hastanın erken karşılaşmasının
sağlanması, kişiler arası becerilerin
geliştirilmesi ve sağlığa bütünsel
bakış açısı ilkelen temel alınarak
hazırlanıyor. Fakültede eğitmenlerin
görevinin yol gösterici olmak ve
öğrencilerin motıvasyonunu
saglamak olduğu belirtüirken
öğrenci merkezli bir eğitim sistemi
uygulanıyor. 1986yılında
uygulamaya geçen probleme dayalı
aktif tıp eğitimi, diğer üniversitelere
de örnek oldu. Eğitim süresi 11
yanyıl (5.5 yıl) olan tıp fakültesine
her yıl 45 öğrenci kabul ediliyor.
Uzmanhk için 5 yıl eğitim
Öğrenciler üç dönemden oluşan
eğitimin jlk ıki döneminde organ
sistem yaklaşımı konulannda,
üçüncü döneminde ise klinik
çalışmalar ve sağlık hizmetleri
konusunda eğitiliyorlar ve bu süre
içinde, sarmal bir yapıda planlanan
sistemle benzer konulara tekrar
tekrar dönülüyor. Eğitimini
tamamlayan öğrenciler lisans
alabilmek için 2 yıl stajyerlik
yapıyor, uzmanhk içinse alanına göre
ortalarria 5 yıl eğitim görüyorlar.
Linköping Tıp Fakültesi'nin temel
özellikleri şöyle sıralanıyor:
1) Mültidisipliner eğitim
yaklaşunıyla 6 değişik fakülte
öğrencileri eğitimin ılk 10 haftası
birlikte ders alıyorlar. Böylece
öğrencilere, sağlığa bütünsel
yaklaşım ve ekip çalışması
kavramları venlıyor.
2) Öğrenciler ilk yanyıldan ıtibaren
toplumla iç içe ve her küçük öğrenci
grubu bir sağlık ocağına veriliyor.
3) Öğrencilerin temel tıbbi
bilgilennın yanı sıra, seçtikleri dalda
derinlemesine bılgı sahıbı olmalanna
olanak veriliyor. Tüm eğitim
süresince öğrencılerden bu" geniş
kapsamlı, iki de daha dar kapsamlı
araştırma yapmalan isteniyor.
4) Bu sistem eski sisteme göre
öğrencıye daha aktif bir eğitim
olanağı sağlarken öğrencılenn el
becerilerinin artmasını ve bütüncül
bir bakış açısı gelıştirmelerini
sağlıyor.
Tıpta okuyanlar mezun olduklannda kendilerini hekimlik için yeterli görmüyor
• • • • •
Oğrencfler TUS'tan şikâyetçi
Haber Merkezi -
TTB'nin raporu tıp eğiti-
mindekidurutnu ortaya ko-
yarken öğrenciler de gör-
dükleri eğitimden memnun
olmadıklannı vurguluyor.
özellikle pratik eğitünde
eksiklikler olduğunu belir-
ten öğrenciler, okul bitti-
ginde kendilerini hekimlik
yapacak kadar yeterli gör-
müyor. Öğrenciler, Tıpta
Uzmanhk Sınavı'na (TUS)
endeksli bu eğitimde iyi
hekim yetişmesinin müm-
kün olmadığını düşünür-
ken bir taraftan da pratis-
yenliğin hor görühnesi ne-
deniyle tüm zamanlannı sı-
nava ayınyorlar.
Istanbul Tıp Fakülte-
si'nde eğitim gören bazı
öğrenciler, problemlerini
şu sözlerle anlatıyor:
Yasemin Ath: Liseden
çıktığunda üniversite için
daha araşnrmacı birkımlık
düşünmüştüm. Ama ezber-
Tıpfakültelerine giren öğrenci sayısı 1985e kadar sürekli arttı
54 öğrenctye 6öğretimgöreviM
Haber Merkezi- Türkiye'de hekim
işsizliğinin sorun olduğu günümüzde
yeni tıp fakülteleri açılırken TTB
raporunda şu saptamalara yer
veriliyor:
• YÖK verilerine göre, 1970 yılına
kadar Türkiye'de sadece 9 öp
fakültesi var iken bu sayı 1980'de
19'a, 199O'da25'eulaştı.
•Türkiye'deki47 tıp fakültesinin
39'u öğrenci ahyor, 27 tanesı ise
mezun veriyor.
• Afyon Kocatepe, Abant Izzet
Baysaî, Fatih, Gazi Osman Paşa,
Haliç, Mustafa Kemal, Ufuk ve
Zonguldak Kara Elmas tıp
fakülteleri henûz öğrenci almıyor.
• Tıp fakültelerindeki toplam öğrenci
31 bin 648. Halen son sınıfta bulunan
ve mezun olma aşamasındaki öğrenci
sayısı ise 5 bin 215'dir.
• Tıp fakültelerine giren öğrenci
sayısı 1985 yılına Radar sürekli
olarak arttı. 1986-87 öğretim yıhnda
yaşanan düşüş ise yetersiz kaldı ve
bugün rakam 5 binler civannda.
Öğretim görevüâ de yok
Tıp fakültelerinde yaşanan bir diğer
sıkıntı da öğretim elemanı eksikligı.
Tıp fakültelerinde 2 bin 656
profesör, bin 906 doçent ve 2 bin 30
yardımcı doçent olmak üzere toplam
6 bin 592 öğretim üyesi var. Toplam
öğretim elemanlannın sayısı ise 15
bin 551 *i buluyor. En çok öğretim
elemanı bin 42 ile Hacettepe'de, en
az ise 6 kişi ile K. Maraş Sütçü
imam Tıp Fakültesi'nde.
Öğretim üyeleri çoğunlukla dahili tıp
bilimlerinde yoğûnlaşmakta (yüzde
45), bunu yüzde 40 ile cerrabi
bilimler izlemektedir. Temel tıp
bilimlerindekı öğretim üyesi oranı
ise yüzde 15.
Tıp fakültelerinde tam zamanlı
olarak çahşmanın önemi sıkhkla
vurgulanmasına karşın,
profesörlerde bu oran giderek
T
ıp fakültelerinde
yaşanan en önemli
sıtantüardan biri öğretim
elemanı eksikliği. Fakûltelerde
toplam 6 bin 592 öğretim üyesi
bulunuyor. Öğretim
elemanlannın sayısı 15 bin
551 'i buluyor. Öğrenci sayısı
ise 31 bin 648.
düşüyor. Son 3 yılda bu oran yüzde
81 'den yüzde 76'ya geriledi. Tıp
fakültelerindeki diğer bazı rakarnlar
ise şöyle:
• Fakültelerin sadece yüzde 17'sinde
profesör veya doçent bulunmayan
herhangi bir anabilim dalı
bulunmamakta. Diğer fakûltelerde
ve özellikle yeni açılan fakûltelerde
çok yüksek oranlarda öğretim üyesi
açığı var.
• Halen eğitim veren 39 tıp
fakültesinin sadece 2 tanesinde aktif
eğitim uygulanıyor. (Dokuz Eylül ve
Pamukkale). 5 fakültede entegre
eğitimin yamnda aktif eğitim
uygulamrken 23 faküîtede entegre, 9
fakültede ise klasik eğitim
uygularuyor.
• Tıp fakültelerinin yüzde 70'inde
ayn bir kütüphane varken Abant Izzet
Baysal-Düzce'de hiç kütüphane yok.
• Fakültelerin 25'inde mesleksel
beceriler laboratuvan, 14'ünde
internet bağlantılı öğrenci bilgisayan
yok. 6 fakültede anatomi
laboratuvan, 3 fakültede temel
bilimler laboratuvan ve 4 fakültede
de hastane binasının olmaması
dikkat çekiyor.
• Bir kadavra başına düşen öğrenci
sayısı Erciyes ve Gazi
üniversitelerinde 100'ü buluyor.
• Hekim adaylanna üniversiteye
bağlı bir eğitim ve araştırma
bölgesinde halk sağlığı uygulamalan
yaptırabilen fakülte sayısı 14.
• Tıbbi etik veya tıp tarihi ve
deontoloji anabilim dalı 26 fakültede
yok.
• 27 fakültede öğrenciler otopsi
görme şansına sahip değil.
• Eğitim anabilim dalı 5 fakültede
var.
• Stajyer öğrencisi olan 32 tıp
fakültesinden 1 l'i hastane eğitimi
sırasında başka hastanelerden de
yararlanıyor. Yeditepe Tıp Fakültesi
tüm stajlannı başka hastanelerde
yapıyor.
le karşılaşum. özellikle te-
mel bilimlerde her şey ez-
ber. Yeteneklerden ziyade
iyi-çok soru çözmek önem-
li. Uzmanlıkta nereyı ka-
zanacağımız belli değil.
Her şeyden biraz biraz öğ-
reniyoruz.
GülşenÖzgü: Kontenjan
çok fazla olduğu ıçın öğren-
ciye iş düşüyor. Her yıl 450
civannda yeni öğrenci gıri-
yor. Uygulamalarda en az
10'ar kişilik sınıflara ayn-
hyoruz. Ne kadar öğrene-
ceğiz? TUS bizi ezbercili-
ğe itiyor. Oniversite sınavı
gibı, 6 yıl boyunca hazırla-
nıyoruz. Bence tıp fakülte-
lerine sözelden öğrenci al-
suılar. Onlardaha iyi ezber
yapıyor.
AyşeYakm: Bir hoca pra-
tiklerle ilgilı olarak 'Enin-
de sonunda bunlan öğre-
nirsiniz. Önemli olan sına-
vı (TUS) kazanmak' de-
mişü. Bence buyanhş. Ben,
tıp fakültesini birincilikle
bıtıren bir arkadaşın 'en-
jektör yapmadmı' dediği-
ni duydum. Interaktif eği-
tim yok. SonsınıftaTUS'a
hazırlandığımız için intörn-
lükte hiçbirşey öğrenmiyo-
ruz. Sağlık ocaklanna git-
tiğimizde hemşirelerin mas-
karası oluyoruz.
MefametYılmaz: Verilen
pratiğin ıçeriği yeterli de-
ğil. Öğrenci sayısı çok. 10-
15 kişi bir hastanın basına
gidiyoruz. Intörnlükte 5 ki-
şilikpratikleryapıhyor ama
o zaman da biz sınava ha-
zuianıyoruz. Hepimizin tek
tek muayene etmesi müm-
kün değil. Hastalar da ür-
küyor.
tolga Uyar: Eskiden tıp
fakültelerine, yüzde 1 ba-
rajına giren Türkiye'nin en
iyi adamlan giriyordu. Şim-
di bunlarmühendis oluyor.
Biz yüzde 2'yle girdik. 10
yıl sonra yüzde 5'e düşecek.
Kalite düşüyor.
Engin Koyuncu: Uğraş-
mak ısteyen öğrenci bir
şeyler yapabihr. Yani ış öğ-
rencide bitiyor. Tabii daha
çok pratiğe dönük ders ol-
sa da fena olmaz. Amaç
TUS'u kazanmak. Parası
da çok az. Uzman olursa-
nız çalışma alternatifinız
artıyor. Herhalde TUS ol-
duğu sürece iyi hekim ye-
tişmez.
Üham Özkan: Çok faz-
la hastayla yüz yüze gel-
miyoruz. Aldığımız sonuç
6 yıllık eğitimi karşıla-
mıyor.
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Soygunun Başkenti
Türkiye'nin başkenti Ankara, aynı zamandaTür-
kiye'nin ekonomik talan merkezidir de. Hatta or-
talığa dökülenlere bakacak olursak, insanın, baş-
kentin esas fonksiyonu budur, diyesi geliyor..
Ankara, çoğu siyasetçisi ve kilit noktalardaki bü-
rokrasisi ile bu talanın kilit noktastdır. Ankara, ör-
neğin Murat Oemirel gibi ekonomik soygunlan
başanyla götürebileceklere yolaçar ve kendi payı-
na düşeni de alır. Bu pay partilere de akar, siyasi-
lere de bürokratlarada. İyi niyetli olursak, büyük pa-
yın partilere aktığını, yüz milyonlarca dolarla seçim
çalışmalannın fınanse edildiğini söyleriz. Kırk yıldır
değişmez siyasilerin gücü başka nereden ileri ge-
liyor ki!
Türkiye halkına, Türkiye'ye kurulan ve yıllardır
tıkır tık/r işleyen bu büyük tuzakta sanır mısınız ki
en büyük kazançlı Murat Demirel ve diğer batık
banka vb sahipleri çıkar?
Hayır, sistemde en kazançlı çıkan herzaman An-
kara'dır.
Ankara çünkü hep oradadır ve talan sisteminin
beynidir. Demirellervb gelir giderler, ancak Anka-
ra büyük payını her zaman alır!
Pisliğin başyeridir, herşeyin bittiği yerdir Anka-
ra!
Siyasetçi ile işbiriikçisi bürokrat olmasa, kimse
bu denli bankalan toptan götürmecesine soygun-
lar yapamaz.
Ne diyor Içişleri Bakanımız Tantan?
"Bunlardahapisliğin binde biri. Pislikoluk oluk!"
Bankalar murakıbının Egebank'ın içinin boşal-
tıldığı raporunu 6 ay işleme kimler ve kimlerin
emirleriyle koymadıysa, pisliğin başı oradadır. İş-
leme koyma, diyen siyasidir, koymayan da bürok-
rat!
Cumhurbaşkanhğı'na Sezer'in seçilmesiyle Ege-
bank olayında yol değıştırme olduğu görülüyor.
6 aylık kayıp sürede neler olduğunu, Egebank
(ve diğerierinin, varsa eğer) raporunun neden ha-
sırartı edildiğini hükümet açıklamalıdır.
Daha doğrusu, Savcı Nuh Mete Yüksel, soy-
gunun siyasetçi-bürokrat ayağına yönelmelidir
şimdi. Bu ayak kınlmazsa, Türi<iye'de değişen hiç-
bir şey olmaz.
Çarkın devlet içındeki ayağında kimler varsa, ör-
neğin Demirel'se Demirel, Ecevit'se Ecevit, Yıl-
maz'sa Yılmaz, Bahçeli ise Bahçeli veya bakan-
lar veya müsteşarlar...
Her kimlerse, Nuh Mete Yüksel korkmadan,
yukansını, soygunun siyasi ve bürokrasi ayağını
soruşturmalıdır.
Veya hükümet, soygunun devlet içindeki aya-
ğının soruşturulmasını bizzat istemelidir.
• • •
Savcı Yüksel, aynı zamanda, "Çantaylaparalar
Rauf Tamer'e değil bana geldi" diyerek ortalıkta
dolaşan, ne iş yaptığı gazetelere yansımayan, an-
cak Göcek'te adalan-madaları olduğu açıklanan,
yedi sülalesineyetecek kadar birikiminin rantını ye-
diği anlaşılan, yine batınlmış eski bankalardan Is-
tanbul Bankası'nın eski patronlanndan olduğu ya-
zılan Mete Has adındakı zatı da "soruşturmayı sap-
tırmaya çalışmak" açısından sorgulamalıdır. Bu
zat, RaufTamer adlı köşeyazan zatın evine bir çan-
tayla para gelmediğini nereden bilryor, her gün
evinde mi yatıp kalkıyor veya evin kapıcısı veya
hizmetçisi mi ki eve yapılan teslimatları biliyor? Iki
yıldır eve hangi teslimatların yapıldığının bir çete-
lesi mi var kendisinde? Olayın tarıhini bile anım-
samayan bu zat, en iyi niyetle düşünsek, belki bu
dünyada sadece kendisine paradolu çantalar ve-
rildiğini sanıyor!
Has'ın ortalığa dökülüşü, dedektif roman ve
filmlerinden en küçük nasibini almamış bir kimse
olduğunu gösteriyor. Has, en sıradan ve acemi de-
dektifin bile şıp diye çözeceği bir olay!
• • •
önceki gün Güngör Uras Milliyet'teki köşesin-
de, eski Ecevit hukümetınde Maliye Bakanı olan
Zekeriya Temizel'in hazırladığı yasadaki "Nere-
den Buldun" maddesinin büyük baskılarla yasa-
dan çıkartıldığını anlatıyordu. Büyük basın o ta-
rihlerde, nereden buldun maddesi yasadan çıkar-
tılmazsa, paranın kaçacağı ve ekonomiye de za-
rar verileceği haberierini yayıyordu. Işverenlerin ça-
kal takımı Ankara'da yatıp kalkıp bu maddenin ya-
sadan çıkartılması baskısını yapıyoriardı.
Sonunda bunu başarmış, üstelik Zekeriya Te-
mizel'i de bakanlıktan etmişlerdi.
Şimdi bu yasa yeniden ve acil olarak çıkartılma-
lıdır...
Türkiye'deki bütün büyük soygunlann kilit nok-
tası Ankara'dır; soygunlann siyasi ve bürokrasi
ayağına basılmazsa, Nereden Buldun Yasası çı-
kartılmazsa bu insafsız ve aşağılık soygunun önü
alınamaz.
Ne Temizel gibi, Türkiye'nin kalbinde taşıdığı
birkaç namuslu bürokrat bu işin üstesinden gele-
bilir, ne de Tantan gibi namuslu birkaç siyaset-
çi... Onlar da bir şekilde giderlerse, korkanz ki
yerlerine koyacak insan bulamayacağız!
Radyo Televizyon Üst Kurulu
'İrücacı rodyonun
önü ohnamiyor'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu
(RTÜK), irticai ve bölü-
cü yayınlann izlenme-
sinde önemli işlev üstle-
necek olan Adana, Di-
yarbakır ve Van bölge
müdürlüklerine atama ya-
pılmasını kararlaştırdı.
Istihbaratbirimlerinin ha-
zırladığı raporda da ya-
sal yetersizlik nedeniyle
irticai ve bölücü nitelik-
teki radyo yaymlannın
önünün alınamadığı kay-
dedildi.
RTÜK'ün Diyarbakır
ve Adana bölge müdür-
lükleri uzun süredir ge-
çici görevlendirmelerle
yürütülüyordu. Van Böl-
ge Müdürlüğü için ise
gerekh' bina tufularak içi-
ne eşyalaryerleştirihne-
sine karşın yaklaşık 1 yıl-
dır atama yapılmıyordu.
Van'da birkarakola yak-
laşık 200 metre uzaklık-
ta olan binamn güvenli-
ğinin de sağlanmaması
nedeniyle geçen aylarda
camlan kınlarak bazı eş-
yalan tahrip edildi. Sula-
n açık bırakılan ve bah-
çesindeki ağaçlan da sö-
külen binanın büyük za-
rara uğradığı belırtildi.
RTUK'ündün gerçek-
leştirilen toplantısında
Adana, Diyarbakır ve
Van'a kurum personeli
arasından kurucu müdür-
ler atanması kararlaştı-
nldı. Kadro sağlanması-
nın ardından dinleme ve
izleme için gerekh araç-
lar da kurulacak.