25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 EYLÜL 1999 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI Marmara, Ege, Batı, Iç Anadolunun batsı ile Batı Karaderuz parçalı çok bulutlu, sağanak ve gökguaıl- tülu sağanak yağışlı, diğer yerier az bulut- lu ve açık geçecek. Havasıcaklığı.batıve iç kesımlerde bıraz azalacak, diğer yer- lerde önemlı bır degı- şıklik olmayacak. JMŞ Oslo Helsinkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y PB PB PB PB PB PB A 19 19 21 24 22 22 26 23 Münih PB 19 Zürih Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina PB PB Y Y PB Y PB Y 24 19 33 19 17 21 23 30 PB 22 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahıre Şam PB A PB A Y Y PB A A 18 34 18 32 26 30 27 32 37 Bulutlu ^ Çok buMkj Yağmırtı !>Karlı GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada DSP grubundan duyulmaya başlayan eleştirile- ri önlemek için parti ile meclis grubunun af yasa- sında "ortaksorumluluğu" olduğunu özenle anım- satıyor. Fakat bu olgu affın bu denli anlamsız biçim al- masındaki asıl sorumluluğu Başbakan Ecevit'in omuzlanndan almıyor. Başbakan, af tasarısının önce Bakanlar Kuru- lu'nda genişletildiğini, daha sonra TBMM komis- yonlannda ve en son durak olan TBMM Genel Ku- aılu'nda görüşülerek tepkilere yol açan bir biçim aldığını anlatıyor. Her nedense Başbakan, savunu ntteliğinde an- latageldiği bu uzun süreçte kendisiyle bağlantılı gelişmelere hiç değinmiyor. Oysa: Amacını önce ortaklanna kabul ettirmesi gerekirdi, yapmadı. Bakanlar Kurulu'nda affın sınınnı genişleten or- taklara en azından isteklerinin nereye varacağını incelemeden girişimlerde bulunmamalannı söyle- medi. Meclis komisyonlannda ölçüyü kaçıran ortakla- nn girişimlerini engellemek için kılını kıpırdatmadı. Af yasası TBMM Genel Kurulu'ndan rüzgâr gibi gelip geçerken, Ecevit'in söz aldığını ya da DSP grubunu toplayarak, örneğin çetelerin affına karşı çıkmalarını isteyen bir harekette bulunduğunu ta- rih yazmadı. Yasa çıkmış, tepkiler yoğunlaşıyor. Başbakan Ecevit, "af yasasında bazı konulan içine sindire- mediğini" açıklıyor. Bir başbakan ki; af konusundaki gelişmeleri tri- bünden izliyor. Tek mazereti, hükümetin üç partiden oluşması. Hükümetin dağılmasını engellemek için sessizliği yeğlediğini ima ediyor. Ecevit'in düşen performansı; "Türkiye'nin olay- Ianenaz18 saat bizzat izleyen bir başbakana ge- reksindiğini" içeren görüşü giderek güçlendiriyor. Bu görüşler MHP'nin Içel Milletvekili Ali Gün- gör'ün, üstelik izlenme oranı yüksek haber TV'le- rinde "Hükümet olmak, devlet yönetmek ciddi bir iştir. Aynı zamanda 'zinde bir kafayı' gerektirir" demesine yol açıyor. Olacak şey mi? Köşk kapısındaki dokundurmalarına bakılırsa; Ecevit, kendisiyle görüşmeden af yasasını veto e- den Cumhurbaşkanı'na kırgın, belki de kızgın. Ne ki, böytesi dokundurmalar, eleştiriler Başba- kan'a yaraşmıyor. Zira Ecevit, Demirel'in görev süresini uzatmayı gerekli görür ve savunurken, birçok kez "Sayın Cumhurbaşkanı'nın 'deneyimlerinden' yarahan- mayı zorunlu bulduğunu" ifade etti. Işte Ecevit şimdi; kendisini dinlemeyi gerek gör- meden affı veto eden "Demirel'in deneyiminden yararianmış" oluyor. Hiç kuşkusu olmasın, hele görev süresini uzat- sın; Ecevit'i yararlanacağı pek çok "Demirel de- neyimi" bekliyoti Son Demirel-Ecevit görüşmesinde "bazı çevre- lerin devleti âciz gösteren " davranışlan ele alınmış. Peki ama, devletin içinde bulunduğu "gerçek durumu" saptayan kimi bilgilerle ırdelemeleri na- sıl açıklayacağız: Radikal'de Ismet Berkan, Köşk çevrelerinden aldığı haberi yazdı: "Cumhurbaşkanı Demirel de Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi'nin çalışmalannın yetersizliğini görüyordu. Daha sağiam bilgi edinebilmek için geçen haftalarda bu hükümet tarafından görevin- den alınmış olan ve daha önceki krizlerde bu mer- kezde başanlı çalışmalar yapmış bir eski müste- şar yardımcısını çağırdı, 'Bir bak bakalım oraya' dedi". Sonra? Cumhurbaşkanı ile bir dediğini iki etme- yen genel sekreteri Necdet Seçkinöz, "müsteşa- n dinledi" Demirel hemen kaleme kâğıda sanldı ve "birinci elden saptanan aksakltklan birmektup- la" hükümete gönderdi. Bu b'lgiler yalanlanmadığına göre: Anayasanın 104. maddesıne göre devlet kurumlan arasında "uyum sağlamakta"yükümlü olan Cumhurbaşka- nı... Hükümetten "habersiz" görevlendirdiği... Bir müsteşar muavininin saptamalanna dayana- rak hükümete eteştiriset bir mektup yazıyor. Acz içinde olmadığı söylenen devlet de, işte bu! ODTÜden Prof. Dr. Oktar Türel 'ABD koltuk değneğiyle piyasaya çıkılacak' BANUSALM\N ANKARA - Latin Ameri- ka ve lirail içh daha önce yapılan ABD ^arantili dış borçlarmanın fürkiye için uygulannası ılanı, Hazi- ne'nin rnndan sonra ABD garantia olmaıan dış borç- lanma prçeklejtiremeyece- ği kaygsını dofurdu. Türki- ye'nin ıluslarrası piyasa- larda cLha sona güveni na- sıl sağiyacaği sorusu gün- deme glirken deprem için yapılax yardınlar dışında Uluslaarası Rra Fonu'yla (IMF) cand-lrimzalanaca- ğı ve lünya lankası'ndan da k a y ü k gekeği bir dö- nemde\BD grantili borç- lanma. rayışı "jereksz" ola- rak dertrlendiliyor. OE>TJ'den Tof. Dr. Ok- tarT\meL ABEaarantili tah- vıl grrimini ş*vle değerlen- dirdi: 3 u Türiye'ııin ulus- larara! tabvil 'iyasasına çı- karkesryapay ıtiandıncı ts- ter gibîestek. ramasu bun- dan sonraki tahvfl ihracla- nnda 'Biz size güvenmiyo- ruz tek başma' sonınuyla karşılaşılmasına neden ola- bilir. Hazine bundan çekini- yor olabüir. Latin Amerika borçlanmalannda, ister ABD garantili bonoiar, ister Meksika krizi sonrası çıka- nlan bonoiar olsun eğer da- ha sonra giiven duygusu pi- yasalarda restore edilmişse kaygıyagerek yok. Ancak ar- gfiman olarak bir kısun Ha- zinecilerin durduğu bu nok- tadoğru. ABD koltukdegne- ğjjle başlangıç yaparsanız. bir daha tek başına borçlan- maya çtkamayabilirsiniz.'' Prof. Türel, ABD garanti- li borçlanmanın siyasal bir pazarlık konusunu gündeme getirip getiremeyeceğine ilişkin soru üzerine, "Bülent Bey. eylül ayında ABD'ye gi- deceğine göre, IMF'yle s- tand-by'dan yardımlara ka- dar her şeyin takasa konu olacağı tahmin edilmelidir" şeklinde konuştu. 'Irticayla mücadele sürecek' • Baştarafi 1. Sayfada yaşandığı ve hükümet ortağı parti- lerin zirve yaptığı Ankara'da dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvnkoğlu'nun açıklamalan gün- demi değiştirdi. Kıvnkoğlu, bir grup gazetecinin sorulannı yanıt- larken hükümete "bedelli askerlik önerisi" içeren bir dosya sunduk- lannı kaydetti. Milli Savunma Ba- kanı Sabahattin Çakmakoğlu dos- yayı incelediklerini, ilke olarak evet dediklerini söyledi. Liderler zirvesinden çıkan Başbakan Bü- lent Ecevit, bedelli askerlığe iliş- kin yasa taslağının Başbakanlığa sunulduğu belirterek şu bilgileri verdi: "1 Ocak 1973 yıhndan önce doğmuş olan bakaya durumdaki yûkümlüler belirli bir karşılık öde- mek koşuluy la kısa sürede tetnel as- keri göre>lerini yaparak askeriik hizmetini tamamlamış sayılacak- lardır. 40 yaşını dokJurmuş olanlar ise temel askeriik eğhimine tabi tu- tulmayacaklardır. Buna göre,40 ya- şından küçük yûkümlüler 15 bin Alman Markı, 40 yaşını dolduran- lar da 20 bin mark ödemek suretiy- le sağlanan olanaktan yararlanabi- leceklerdir. BöyleUkle devlete de çok büyük bir kaynak saglanmış oJacakür." Ecevit, ne kadarlık bir kaynak beklendiğinin sorulması üzerine, henüz bir hesap yapıltnadığını, an- cak bir hayli yüksek olacağının an- laşıldığını kaydetti. Ecevit, bir baş- ka soru üzerine 6 ay içinde başvu- rulann yapılacağını belirterek bu kaynağın deprem felaketi ve felake- tin ağırlaştırdığı ekonomik gereksi- nimler için kullanılacagını bildir- di. Kıvnkoğlu, bedelli askerliğin ya- nı sıra ülke gündemindeki konula- ra ilişkin olarak TSK'nin görüşle- rini aktardı. Kjvnkoglu"nun sorula- ra yanıtlan ana hatlanyla şöyle: 28 Şubat tehdit bitene kadar sü- recek: Af Kanunu'nu Cumhurbaş- kanı geri çeviıdi. etti. Ben bir şey söylemedim. trtica tehdidi 10 yıl sürerse, 28 Şubat da 10 yıl sürer. 100 yıl sürerse, 100 yıl sürer. Bin MMetvekilinden TSK'lilere 'gâvur komutanlar* benzetmesi Depremle ilgili olarak bir milletvekili 26 Ağustos'ta bir ilçe bele- diye başkanının odasmda şu konuşmayı yaptı: " Depremin ana merkezi dini ktismar eden din düşmanlannın. dj- ni olmayan. dini tanımayan. dini tamamen yok etmeve çalışan askeri- yenin ana merkc/i GölcükKomutanlığı'niD altıoldu. Bunlar hâlâakıl- lanmadılar. Dini yok etmeye cahşan komutanlar. o gece lsraflli bir su- bay ve komutanlaıia görev devir teslimi vaptkhktan sonra büyük bir eğlence partisi düzenleyerek zil zurna sarhoş ohıncaya kadar içmişkr. Allah onlan cezalandırdL Slder kim oluyorsunu/ da Allah'a ve dine karşı bayrak kaldınrcasına İsraiOi komutanlan da oraya davet edip eğteniyorsunuz. tşte bunu sizden Idmse sornıadı ama Allah sordu ve azleri cezaiandırdı. Aslında bunlann yapbklan çok doğru. Gâvur gâ- \ura egtenmişlcr. Kâfir komutanlaryediİderinin dev leti nasıl soyup so- ğana çevirdiklerinin hesaplannı >avaş yavaş işte böyie Aliah'm izaiy- le hem verecekler hem de ödevecekler." yıl sürerse bin yıl sürer. RP kapatıkİL temsilcisi RTÜK'te: Sanıyorum hükümet bir yeni kanun hazırlıyor. RTÜK'ün yapısı siyasi. Öyle olmaz. Örneğin RP kapatıldı ama seçtiği kişi RTÜK'te. RTÜK'ün partilerle ilgi- sı olmaması gerekir. Hâlâ bölücü ve irticai yayınlar sürüyor. Bölücü ve irticai yaym yapan radyo ve telev iz- yon sayısı 98"de 97'den fazla. PKK'nin çekümesi yetmez, tes- nm obnah: Olaym iki yönü var, yar- gı yönü ve siyasi safhası. Ülkenin çıkan hangi yöndeyse, siyasiler hangi karan verirlerse, o karar ge- çerli olacaktır. PKK'nin başı, 1 Ey- lül'de ülkeyi terk edeceğiz dedi ve terk etmeye başladılar. Ama bizim kanaatimiz, hepsinin terk etmeye- ce|i yönünde. Irtjca 'onlar şehh degiL leş oldu- lar' dedi: Gölcük'te Donanma Ko- mutanlığı'nın deprem merkezi ol- masını alkışlarla karşıladılar, sevin- diler. Zil takıp oynadılar. Özellikle irtica basınında bunlan gördük. Yok 28 Şubat orada planlanmış. da, komutanlar din düşmanıymışlar da, Allah bunlara ceza yağdırmış gibi yorumlar yaptılar. Tabii biz bunla- ra gülüp geçiyoruz. Bu irticai ba- sın-yayın organlan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne olan kinlerini kus- muşlardır. Bazı camilerde bu yön- de vaaz vermişlerdir. Örneğin Ada- na'da irticai bir radyo olan Ozel FM bölücü yayınlar yapmış, Gölcük'te depremde can veren askerler için "Onlar şehit degü, leş oldular" di- yebilmişlerdir. TSK emre gerek kahnadan yar- duna koştu: Deprem alanı. Trak- ya'dan büyük. Çok şiddetli bir dep- rem olmuştur. Peki, Türk milleti- nin inandığı, güvendiği, TSK ne yapmıştır? Bu bölgedeki ve bu böl- geye yakın bütün birliklerimiz dep- remden etkilenmiştir. Buna rağmen Afetler Yasası'na dayanarak bir emre gerek olmadan halkın yardı- mına koşmuşlardır. Kızday kendini yenilemeli: Önemli bir konu, hemen kenara bı- rakmak yanlış olur. Deprem bölge- si çok genişti. O nedenle yetersiz kalınmıştır. Ama Kızılay'ın da ken- dini yenılemesi gerekir. Basın ya- bancılan öne çıkardı. Oysa hem AKUT, hem de sivil savunma bir- liklerimiz çok iyi hizmet verdiler. Mehmetçik de olay anından beri, tüm gücüyle yardımın içindeydi. Ama bunlar görülmedi. Vunan halkı samimi: Deprem ne- deniyle Yunanistan'ın gösterdiği yardımdan memnuniyet duyuyo- ruz. Yunan halkı, Türk halkına sı- cak bakmaktadır. Yunan halkmm duygulannda samimi olduğunu dü- şünüyoruz. Yalıuzca 'askere yardım' ettiği kJ- diası iftira: Depremden hemen son- ra depremden büyük hasar gören Donanma Komutanlığımız dahıl, bölgedeki bütün birliklerimiz yar- dıma koşmuşlardır. Deprem o ka- dar şiddetli ve TÜPRAŞ yangını o kadar tehlikeliydi ki, gemilenmiz Körfez'in dışına çıkmak zorunda kaldı. Donanmanın personeli. daha çok gemi personelidir. Buna rağ- men. karada kalan personeli ile deprem anından itibaren kurtarma çalışmalanna asker-sivil gözetme- den katılmıştır. ABD'nin gemisi hastane değil re- vir: ABD'nın gemileri olayını biz de inceledik. Gönderilen gemi. 40 yataklı bir revirdir. 4 pratısyen dok- toru ve bir hemşiresi vardır. Oysa depremzedelere. gereken hastane koşullandır. Bu gemi ise ılkyardım hizmeti veımektedir. Bizim seyyar hastanelerimizde zaten ilkyardım yapılmıştır. Gemiye hasta gönde- rilmemesinin nedenı budur, yoksa ABD'ye karşı bir tavır değildir. 3 adet su antma gemisi de gelmiştir. Ancak Körfez SU>TJ çok kirli bu- lunduğundan antma faaliyeti yapıl- mamıştır. Kim hizmet edecekse o cumhur- başkanı olsun: TSK. bu işin dışın- da. Tabii Türkiye için Cumhurbaş- kanlığı çok önemlidir. TSK için de çok önemlidir. Türkiye'ye en iyi kim hizmet edecekse. onun gelme- sini isteriz. Lzlaşma koşulu temel niteh'kler: Kıvnkoğlu, bir gazetede yayımla- nan MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "Askerlerle iüşkikrde henüz yeıü- >iz" şeklindeki sözlenyle ilgili ola- rak, "TSK,anayasadoğrultusunda, cumhuriyetin temel niteliklerine uy- mayıiçtenlikle benimsemiş. her par- tiye sıcak bakar. O nitelikleri törpü- levenlere ise sıcak bakmaz" dedi. TtİRKÎYE'i ni T ^"fc NUMARALI GENÇLÎK: VE MÜZÎK DERGIS! OSulukar G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada le Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyeliğimiz konustın- da kimileri atı aldı. Ren Irmağı'nı geçti bile! AB üyesi ülkelerin dışişleri bakanları bugün Fin- landiya'datoplanıyor. Dönem başkanı Finlandiya, toplantı yeri olarak ülkenin kuzeyindeki Saarisel- ka kasabasını seçmiş. Yeterince soğuk bir yer! Toplantı, aralık ayında yapılacak Helsinki zirve- sinin de altyapısını oluşturacak. Toplantının gün- deminde üç konu var: 1 - Avrupa güvenlik ve savunma kimliği (AGSK). 2- Yugoslavya'daki son durum. 3- Türkiye ile ılişkiler. Üçüncü madde masaya şu şekilde gelecek:' Türkiye'ye karşı yeni bir yaklaşım arayışı! Bu maddeyi Türkçeye tam olarak şöyle çevire- biliriz: Türkiye'nin, Avrupa evinin dış kapısının içinde, iç kapısının önünde tutulmasını sağlayacak oya- layıcı politikalann biraz cilalanarak, çok yeniymiş gibi masaya getirilmesi. Baştan karamsar havada olmak istemiyoruz, a- ma görünen politika yorumcu istemez. Gerek Al- manya'nın gerekse Fransa'nın takındıklan taynn özünde degışen bir şey yok. Her iki ülke de Yuna- nistan'ı ikna etmek için elinden gelen çabayı gös- terecekmiş. Yunanistan neredeyse bütçesi kadar silahlanan bir ülke. Bir süredir, AB'den Yunanis- tan'a verılen paralar ekonomik kalkınmaya aynlı- yor, bütçenin önemli bır dilimi silahlanmada kuDa- nılıyor. Dürbünü ters çevirip baktığımızda, AB Yu- nanistan'ı silahlandırıyor. Almanya ve Fransa, Yu- nanistan'ı ikna için olağanüstü çaba harcayacak- lanna şunu desinler yeter: "Bundan böyle AB'nin Yunanistan'a yapacağı mali yardım, bu ülkenin Türkiye politikasına bağ- lıdır." Bunu yapmakyerine, zirve öncelerinde"/knaya" girişiyorlar. Bu durum çocuğa oyuncak verip "bun- larla oynama" demeye benziyor! Yeri gelmişken vurgulayalım. deprem nedeniyle bile olsa, Yunan halkı ile Türk halkı arasındaki.sı- caklık son derecesevindirici. İki ülkenin dostluğun- dan yana olan kişiler, "Siyasiler olmasaydı, dost- luk köprüleri çok daha güçlü olurdu" derler. Son gelişmeler bunu dogruluyor! Cem'in çıkışı Türkiye, Finlandiya'daki toplantının ikinci günün- de, yani yann gündeme gelecek. AB cephesinden olağanüstü bir değişlik beklemediğimizi vurgula- dık. Türkiye'nin izlediği politikayagelirsek... Dışiş- leri Bakanı Ismail Cem bir haftadır Kuveyt-Fran- sa-lngiltere hattında... 57. hükümetin dış politika konularını içerde malzeme yapmama ilkesi devam ediyor. Bunun doğru bir tutum olduğunu daha ön- ce de vurgulamıştık. Cem, Londra'da Financial Ti- mes gazetesine bir demeç verdi: "AB, ya adaylık statümüzü verifya da bir daha başvuru yapmayız." Bu çıkış pek çok Türk yurttaşının içindeki duy- gulara hitap ediyor. Türkiye'nin bugününe ve ge- leceğine kafa yoran insanlar, "Biz niçin AB'ye yal- vanp duruyoruz. Adam gibi ülke olalım, demokra- simiziekonomimizi ayakta tutalım, tam üyelikken- diliğinden gelişecektir" diyorlar. Ancak Cem'in yaklaşımı bu değerlendirmeyle tam örtüşmüyor. AB Türkiye'ye, "Tamam, sana adaylık statüsü verdik, koşulları da şunlar" derse ve onlar bugünkü ortamda yerine getiremeyece- ğimiz şeyler isterse Cem ne diyecek? Bugünkü toplantıdan Türi<iye'ye deprem nede- niyle mali yardım yapılması konusunda olumlu ka- rarlar çıkabilir. Bu, işin sosyal yönü. Ancak, siya- sal bakımdan ciddi biryenilik beklenemez. Toplan- tıda, Avrupa'nın güvenlik ve savunma kimliği de konu edilecek. Belki orada adımız daha çok geçer! Ergun Balcı dış ilişkilerimizi irdelerken, "önce evimizin içini temiz tutalım" derdi. Bugün yazıyor olsaydı, sanınm bu sözünü şöyle değiştirirdi: ' "önce evimizi ayakta tutalım!" ;' Hal böyle olunca, Helsinki... Ne anlama gelsin ki! Yurttaşa değil müteahhide • Baştarafi 1. Sayfada Grubu'nun '^ekel" olarak adı geçerken, grup yetkili- leri, ^ekel olmak gibi" ni- yetlerinin olmadığını söy- lediler. '. Yetkililer, "Günlük üre- timkapasitemizisehemima- lathem anahtar teslimi mon- taj için 200 adettir. Ayda 6 bin konut üretebiliriz. Pre- fabrike konutlann belli fiyat- lan yoktur. Proje bazuıda fî- yat bettrleriz" görüşünü dile getirdiler. Bölgedeki mevcut konut stoklannın değerlendirilme- si gerektiğini \nrgulayan MHP'li Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu, 50 bine yakın TOKI evlerinin 200 milyon dolara (89 trilyon 400 milyar lira) kalıcı iskâna açılabile- ceğine dikkat çekti. Somun- cuoğlu. bu paranın harcan- masıyla konutlann sürekli oturuma hazır hale gelebile- ceğıni belirtti. Somuncuoğ- lu, prefabrike konutun geç- mişte denendiğini, ekono- mik ve sosyal sorunlara yol açtığını beîirterek sorunlan şöyle sıraladı: "Vatandaş bir süre sonra zihet hakkına kavuşuyor. bo- şalttıramıyorsunuz. Zaman geçince dar geliyor. yamna o- da ve bahçe ilave ediyor. Şeh- rin ortasıuda kötii bir görün- tü teşkil ediyor. Dış ctkilere de dayanıklı değil. Altyapısı çok sağlıklı değil. ısınma so- runu çıkıyor." Bayındırlık Bakanı Aydın, 35 ila 50 bin prefabrike ko- nutun kasım sonuna kadar tamamlanacağını ve maliye- tinin 85 trilyon lira dolaym- da olacağını söylemişti. Devlet Bakanı Somuncuoğ- lu ise. bölgede Toplu Konu- t'a ait yakİaşık 50 bin konu- tun 200 milyon dolara. yani 89 trilyon lira harcanarak ka- lıcı ve oturulabilir hale geti- rilebileceğine dikkat çekti. Prefabrike konutlann ğe- çıci olduğu düşünüldüğünde 89 trilyon liraya kalıcı iskân yapılabilirken, Bayındu-lık Bakanlığrnın 85 trilyon lira harcayarak prefabrike konu- ta yönelmesi "rant" kuşku- sunu gündeme getirdi. ŞehirPlancılan Odası Ge- nel Sekreteri Senihi Kitapçı, prefabrike konut şartname- sine her türlü standart sokul- duğunu belirterek, "Büyük pasta var. Herkes faydalan- sın manbğıyia hanrlanmış. Ancak çok basitveazşartko- nulmuş bir standart Bu ne- denle çok ükeT dedi Kitap- çı. "Değişik standartiarda olacak. bunlann herbirinin montajında uygulamasında sorunlar çıkacak. Arazide yerleşim açısından bazı $a- kıncalar var. Yanlardan gjriş kapılan yapmışlar. Binalann ön cepheleri ve yan cepheleri var. Bunlann arazide yerieş- tirilmesi oldukça zor ve ma- hytü<." diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle