Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 EYLÜL 1999 CUMARTESİ
10 dishab@cumhuriyet.com.tr
İşgal altındaki ülkelerde işbirlikçiler, bir avuç insandan oluşurken, direniş hareketi kitleselleşerek yayılır
TARİHİN EN BÜYÜK YANGINI
IKJNCJ DUN
Direniş hareketinde
komünistlerin
etkisinin artması,
eski düzenin
yandaşlannı
Almanlara doğru
iter. Komünistlerin
etkili olduğu
ülkelerde, yönetici
sımflar Direniş'ten
ürktüler. Müttefiklerin zaferi yaklaştığı ölçütle. sava$ sonunda iktidan ele geçirme amacıyla mücadeie, Almanlara karşı mücadelenin önüne geçtL Fransa'da düzenlenen anti faşist gösterikrde demokrasi talebi gündeme getirildi
İşbirlikçiye karşı direnişçiİşgal edilmiş bütün ülkelerde, "işbirtik-
çiler" bir avuçken, işgalciye karşı -edilgın
ya da etkin- bir direniş örgütlenir; döne-
me göre çeşitli biçimlere bürünür ve halk-
lar mücadelenin bilincine açıkca vardık-
lan ölçüde, daha da kitlesel görünüşler
alır. - •
"Direnis"in anlamı
işbirlikçiler gibi, direnişin de içinde fark-
lılıklar, ama ortak nitelikler vardır: Her
şeyden önce, Polonyalılarda, Sırplarda.
Çeklerde, Yunanlılarda, îskandinavyalı-
larda ve Batı Avrupa'da, baskının özellik-
le ağırlaştığı bu kesimlerde. işgalciye kar-
şı hemen derin bir Idn sarar insanlan; Al-
man zaferinin kendilerine bağımsızhk sağ-
lar göründügü Slovaklarla Hırvatlarda da-
ha sonra ortaya çıkar bu kin; Rumenlerle
Macarlarda ise daha az canlıhk taşır. Öte
yandan, direniş, ayaklananlann kolayca
sığınabildiği ve Almanlann da kendîleri-
nirahatçaizleyemediği ormanlık ve dağ-
lık ülkelerde hızla geiişir. Yugoslavya, Ar-
navutluk, Yunanistan, Alpler, Polonya or-
manlan, bu bakımdan, düz bir ülkede nü-
fusun yığıştığı ve dağda ise baskm bir Al-
man nüfiısun yaşadıgı Çekoslovakya'da
oldu|undan daha uygundu etkin bir dire-
nişe. Son olarak, pek çabuk ortaya çıktı ki,
direniş hareketleri yalnız Almanlara kar-
şı değil, istiladan önceki rejimin zıddına
sosyal ve siyasal örgütienme gibi amaçlar
da taşıyordu.
Kuşkusuz, siyasal eğilimleri, direnişe
girmiş eğilimlerden açıkça ayırabilmek
kolay değil; öyle de olsa, gizli basından an-
ladığımız kadanyla, pek büyük bir çoğun-
luk. iktisadî ve sosyalrejımdeköklü birde-
ğişiklik özlemi içindeydi. Batı'da direnişe
geçmiş çeşitli gruplarca hazırlanmış bütün
programlar, siyasal rejimde demokratik
reformlar ve özellikle sosyal ve iktisadî
rejimde, başta kilit sanayilerde millileştir-
me gibireformlaröngörüyorlardı. Orta ve
Doğu Avrupa'da ise, direnişçilerin her şey-
den önce istedikleri, köklü bir toprak re-
formu ile büyük toprak mülkiyetinin ka-
mulaştınlmasıydı. Almanlar Sovyetler Bir-
liği "nı istila ettiğinde durum karmaşıklaş-
tı: Anglosaksonlarca kurtanlmalannı umut
edenlerle, bunu Sovyetler Birligi'nden bek-
leyenleraıasında birayınm ortaya çıktı. Ge-
nel olarak, tutucu çevreler daha çok Ang-
losaksonlardan yanaydılar ve yüzlerini
Sovyetler Birligi'ne çeviımiş olan bütün in-
sanlar da, yapısal reformlar özlüyorlardı;
ancak, bu türreformların öncülerinin hep-
si Sovyetler Birliği'ne yönlerini çevirme-
dikleri gibi. Ingilizlere egilimli olanlann
hepsı de eski rejimin ihyasından yana de-
ğillerdi. Polonya'da, reform yandaşlannın
çoğu Rus karşıtı eski geleneğe bağlıydılar:
oysa Yugoslavya ile Yunanistan'da, dire-
nişçilerin büyük çoğunluğu, siyasal ve sos-
yal eğilimleri ne olursa olsun, "büyükSlav
halkı"na yatkındılar.
Direniş hareketlerinde komünistlerin et-
Idsinin artması vegiderek. eski düzenin ge-
ri gelişi olasılığına karşı duruşlan, eski dü-
zenin kimi yandaşlannı Almanlara dogru
itti. JComünistlerin pek etkili olduğu ülke-
lerde. yönetici sınıflar Direniş'e en az is-
tekli göründüler. Hali vakti yerinde ya da
zengin köylüler de Komünist direnişcile-
re kötü gözle bakıyorlardı; nitekim, arala-
nndan bazılan, sabotajlan engellemek için
işgalcı güçlerle silahlı işbirliğine girdiler.
I941'den başlayarak Yugoslavya'da, 1943'te
de Yunanistan "da ve Polonya'da, miiliyet-
çilerle komünistler arasında silahlı çatış-
malar patlak verir; Ukrayna'da da, Alman-
lar, Sovyet aleyhtan Ukraynalı milliyetçi-
lerle, -Kızıl Ordu ile ilişki içinde savaşan-
Ukraynalı komünist partizanlararasında zıt-
laşmalar olur.
Müttefiklerin zaferi yaklaştığı ölçüde, sa-
vaş sonunda iktidan ele geçirme amacıy-
la mücadeie, Almanlara karşı mücadele-
nin önüne geçer. Bunun Yunanistan'da,
Yugoslavya'da, Arnavutluk'taki ömekleri
olanca kızgın bir zeminde yer alırlar.
Sürgündekl hükümetler,
Içerdekl dlrenisler. Komü-
nistlerin rolü ve Anglosak-
sonların çekimserllgl
Içerdeki direnişler dışartfan yar&m ğo- W ^ MI^^^^M - ••* W î*
rürve yönlendirilir; dışardaki güç de, Lond-
ra'yasığınmışörgütlerdirve bazılan düş-
man istilasından kaçıp oraya sıgınmış olan
yasal hükumetlerdir.
Bütün bu hükümetier. Londra'nınünlü
radyo yayın merkezinde (BBC) toplaşır
veişgal altındaki halklannaolaylan yorum- ^ ^ ^ ^ ^ ^ . — ^^MIH ••»
lar, onlara bılgiler aktanr ve hem halkı ^ ^ ^ H F * W *' I > J
^ 9 ^ H P * '-• ı
hem direnişçileri "kişisd mesajlaria'* yü-
reklendirirler. Aynca, Müttefık genelkur- P ^ « \ ?
İ
maylanna ve hükümetlere yararlı olabile- W^fm "*?
cekbilgilertoplayıpaktanrlar; askerîha- [ f ^ ^
rekâta katılmak üzere birlikler kurar, sa-
botaj için komandolar oluştururlar, para-
şütle silah ve savaşçı indirirler. Öyle de
olsa, içerdeki direnişle ilişkileri çoğu kez ^^•RV • 1 f i
orta hallidir ve kendileri de aralannda sık ^B^L^ jtfV f *
sıkbölünürdururlar;denetimlerindeolma- ^ ^ u \ ^ H # V
*
yan kendiliğinden hareketler karşısında da
güvensizlik beslerler. Buda, isteristemez
yanlış anlamalara. hatta savaşanlar arasın-
da -kimi zaman sert- uyuşmazlıklara yol
açar.
Italyanlar, daha da düzeyli bir örgütle-
niş içindedirler dışarda.
Her yanda, bir kısa bitkinlik anmdan
sonra, işgale uğramış halklar da, içerden
direnişe geçerler. Kendiliğinden doğan ve
eski siyasal ve sosyal kadrolann dışında ol-
mak üzere, binbir biçime bürünen edilgin
bir direnişin arkasından, gıtgide sertleşen
eylemler başlar: Silah çalmalar, Almanla-
ra ve işbirlikçilere karşı bireysel saldınlar.
1942'den başlayarak da. direniş eylemle-
rinin sayısı ve önemi artar; artık örgütlü-
dürler ve belli bir plana göre uzmanlarca
yönlendirilirler; gizli basın alabildiğine
gelişir.demiryollanna, elektrik santralla-
nna, düşman için çalışan fabrikalara sal-
dınlarbaşlarveyogunlaşır tşgalcilerveiş- Y u n a n p a r t i x a n
^ Almanlardanelegeçirdiği süahla,dagaçıkü.
bırlıkçılennden sert tepkıler gorur butun ,
bunlar; ne var ki. halk kitleleri de, acı ka- severcepheter"de toplar, yönlendirirya da lık, Direniş hareketinin içinde de ortaya çı-
yıplar pahasına da olsa, başlamış mücade- esin verirler onlara. Ne var ki, Almanlann kar. Halktan gelen direniş, nereye varaca-
leye gitgide daha etkin biçimde katılır ve yanı sıra, işbirlikçi hükümetlere karşı sür- ğı bilinemediği için, korkurur.
tepkileri göğusler. düriilen direnişin niteliği, mücadeleye dev-
Daha da önemlisi işçi kitleler, gizli sa- rimci bir nitelik kazandınr ister ıstemez; Avrupa'mn
vaşa gitgide atılırlar. özellikle demiryolla- bu da Anglosaksonlan ve sağ direnişleri bölflelerlnde
nnda sabotajlar göz açtırmaz Almanlara. kaygılandınr. Öyle olunca da, Sırbistan'da, ^ — - ^ — ^ ^ — ^ — ^
Öte yandan, Kızıl Ordu'nun kazandığı za- Yunanistan'da, Italya'da ya da Fransa'da, Fransa'da, işbirlikçilerin ve Alman hay-
ferler de, komünistlerin nüftızunu arrtınr; havadan silah yardımından onlan da yarar- ranlannm sayısı az da olsa, Vichy hükü-
komünistolmayan yurtseverinsanlan ken- landırmada duraksamaya düşülür. Böyle- metinin varlığı ve Mareşal'in saygınlığı
dilerine çeker, "utusalcepheter" ve "yurt- ce, 1917'dedoğmuş olan büyükuzlaşmaz- yüzünden, güneyde direnişingelişmesi ge-
cikir. İşgal edilen bölgede ise durum da-
ha açıktır; işgalciye karşı husumet hemen
hemen herkesi sarmıştır ve de Gaulle'ün
18 Haziran çagnsınm arkasından yayıJan
şöhreti ve halk katındakı saygınlığı gitgi-
de büyür. 1941'in sonundan başlayarak
da, belli başlı direniş hareketleri belli ol-
muştur. Öte yandan komünistler de,
1939'dan beri girmek zorunda kaldıklan
gizli mücadelede, örgütlenişlerini alabil-
diğine geliştirmişlerdir ve Ulusal Cep-
he'de nüfuzlan yayılır. İşgal çekilmez hal
aldıkça ve Alman zaferi gitgide kuşkulu
birduruma büründükçe, direnişçilerin sa-
yısı da artar; vaktiyle beklemeye çekilmiş
olanlar da, direnişçi olup çıkarlar. llk di-
renişçilerdoğal olarak sol partilerin için-
den çıkar, komünistler, sosyalistlerdiron-
lar; sonra. vaktiyle milliyetçiliği savunan,
giderek "EbedîAlman\-a"ya kin besleyen
sağ buriuvaziden temsilciler de gelip ka-
tılır onlara. Kuzey Afrika'ya çıkarmanın
ve güney bölgesinin işgale uğramasının ar-
kasından sayıları da çoğalır.
Fiili hükümetin direnişe karşı çıktığı
Fransa'dan farklı olarak, işgale uğramış
Kuzeybatı Avrupa ûlkelerinde direniş ha-
reketleri çoğu kez sosyal ororitelerce ge-
liştirilir, yüreklendirilip yönlendirilir. Al-
manlar'a ve işbirlikçilere karşı sabotaj ve
saldınlar yığınladır; aynca, pek çeşitli bi-
çimiere bürünür direniş ve kimi yerlerde,
Kilise de katılır bunlara. Belçika'da, Lu-
xemburg'ta, Hollanda'da. Danimarka'da,
Norveç'te görülen budur.
Halkın üzerindeki sert şiddet ve bastır-
ma rejimi, Polom-a'da gelişen direniş ha-
reketinin gücünü gösterir. Üstelik orada,
pek eskilere uzanan bir direniş geleneği-
nin bilgi ve tekniği vardır. Hemen hemen
bütün partiler. gizli mücadeleye katılır;
direnişin -dışardakiyle ilişkili- bir hükü-
meti, idaresi ve ordusu vardır. Garip ge-
lecek, bütün orta ve yüksek öğretim ku-
rumlan kapatıldığı halde, öğretim bir Po-
lonya geleneğine göre sürer, sınavlan bi-
le yapılır; gizli basın yayılır. silah ve cep-
hane fabrikalan işler. İşgalciye karşı mü-
cadeie amansızdır.
Yugoslavya, birkaç gün içinde çökerti-
lir ve parçalanır. Ne var ki, ülkenin büyük
bir bölümü dağlıktır ve burada da yaban-
cı baskısına karşı direnişin pek eski birge-
leneği vardır. \fenilen ordudan kalanlan AI-
bay Mihailoviç toplarve dağa çekilir; Yu-
goslavya komünistleri de, başlannda Hır-
vat asıllı Tito, sağlam ve yaygın bir örgüt-
leniş içindedirler. Çok geçmeden. her iki
fraksiyon arasında zıtlık baş gösterir. Mi-
hailoviç"in Çetnikleri, Ortodoks ve kral-
cı bir Sırp merkeziyetçi geleneğin yanda-
şıdırlar; Tito'nun partizanlan ise, federa-
tif ve demokratik bir rejimin gerçekleşti-
receği köklü reformlan savunurlar. Al-
manlara karşı mücadelede asıl toparlayıcı
olanlar, işte bu sonuncularolurlar. 1942'de,
"^ıgoslavya Ulusal Kurtuluş Antifaşist
Konseyi"ni toplarlar ve o da. bir Yugoslav
Federasyonu'nu ilke olarak kabul eder.
Mihailoviç'ingüçleri ise, 1943'te, Alman-
lann Partizanlara karşı giriştiği temizleme
harekâtına açıkça katılır; öyle olunca Müt-
tefıkJer de ellerini çeker ve Tito'ya yardım-
cı olurlar; en sağlam iktidar onunkidir.
Ulusal Kurtuluş Konseyi. 1943'te, Monar-
şi sorununu ülkenin kurtuluşundan sonra
halkın çözeceğine karar venr.
İşgale uğramış Yunanistanda. içinden çı-
kılmaz uyuşmazlıklara sahnedir; birbirine
rakip yığınla güç birbirınin karşısındadır
ve kimi zaman kendi içlerinde de bölün-
müş haldedırler.
ttalya'da faşist rejim, savaşı hazırlayıp
sürdürmede olanca itibannı yitirmiştir ve
kendi içinde entrikalara düşmüştür. İktisa-
dî bakımdan ülke felâket içindedir. 1943
ilkbahannda grev ler patlar ve "ekmek, ba-
nş, özgürlük" isterler. 1942'den başlaya-
rak, gizli partiler, başta da komünistler,
sosyalistlerveHıristiyandemokratlar ara-
sında bir bağlaşıklık kurulur; amaç Mus-
solini'yi devirip banşı sağlamaktır. Saray
ve Kral ailesi de onlarla birliktir. Öte yan-
dan. faşist hoşnutsuzlar arasından kimile-
ri, Mussoüni'nin olmadığı bir "Kberalfa-
şîzm" düşlerler. 1943'te Mussolini turuk-
lanır ve yerine Mareşa! Badoglio geçer ve
bir ateşkes aranışı ıçine girer. Hitler'in kur-
tardığı Mussolirti "^talya Sosyal Cumhu-
riyeti'* admı alacak -yine faşist- bir hükü-
met kurarsa da. hiçbirbağımsızlığı yoktur.
Italya'da direniş hareketi. işte böyle biror-
tamda ve ona eklenecek daha başkagüç ko-
şullarda ama etkili olarak geiişir: Musso-
üni'nin düşiisü ile ateşkes arasında geçen
kısa süre içinde, Müttefiklenn beceriksiz-
likleri ve anlayışsızlıkJan >üzündea Alman-
lar fırsattan yararlanıp Roma'yı işgal et-
miş ve bütün ülkeye egemen olmuşlardır.
Ancak bütün bir ulus da adalet \e özgür-
lük yolunda yurtsever bir seferberiıgin için-
dedir: "tkinci Uyanış"tan sözedilir: ne var
ki, birincisi özünde kentsel ve burjuva bir
nitelik taşıdığı halde, bu ikincisine işçi sı-
nıfı ve köylülüğün bir bölümü de katıl-
maktadır.
Almanya'da da mevcut rejime karşı bir
direniş palazlanır. Ne var ki.rejimbütün
muhalefet ocaklannı söndürdüğünden, ön-
de gelen muhalifleri yok ettiğınden, dav-
ranışlar bireysel ya da çevreden soyutlan-
mış küçük gruplann esendir. Ne var ki, sa-
vaş uzayıp da yükü daha da ağır olarak
toplumun sırtına binince, Anglosaksonla-
nn hava saldınlan çoğalıp da yenilgı ufuk-
ta gözükünce, halk da rejimden kopar. An-
cak. yanı yöresi kıskıvrak kuşatıldığmdan
ve hoşnutsuzluğunu dile getirecek örgüt ve
organlarbulunmadığından, ordu içinden ge-
lecek birharekete bel bağlanır. Naziliğe kar-
şı çok sayıda general vardır; kimi yüksek
görevlilerle temas kurulun Kilise çevrele-
rinden de katılmalar olur ve kuşkusuz ba-
zı sosyal demokrat şefler ve -yeraltma in-
miş- Komünist Parti'yle de ilişki sağlan-
mıştır: 1944 yazında, birortak program ve
Hitler'in ortadan kaldınlmasmın arkasın-
dan iktidara gelecek bir hükümetin içeri-
ği üzerinde anlaşmaya vanlır. Ne var ki, iş-
lerin ne kadar kötüye gittigini görseler de,
orduyu asıl ellerinde tutan generalleri ınan-
dırmak mümkün olmaz. Albay von Stauf-
fenberg'in, Hitler'i öldürmek üzere -20
Temmuz'daki- girişimi bu koşullardaolur.
Başansızlığa uğrayınca da, tepkisi kor-
kunç olur. 7.000 kişi tutuklanır ve arala-
nnda 5.000'i ya hemen kurşuna dızilir ya
da ölünceye kadar işkenceye tâbi tutulur.
Rejimin bastırması. Almanya içinde ve
dışında, olanca vahşıliğı içinde sürecektir.
Sürecek
,. NUSAYBİN KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
t
DosyaNo: 1970^386
Karar No: 1995/2
Davacı: Hüseyin Dal mirasçılan Zekiye, Emine, Hasine, Naime, Hüsniye, Süleyman,
Ahmet ve Sultani Dal- Girmeli köyü Nusaybin.
Davalılar: 1- Mehmet Suphi Mungan, 2- Edibe Özfırat, 3- Suat Mungan, 4- A. Fet-
tah Gözü, 5- Müzeyyen Gözü, 6- Bedriye Gözü, 7- Ahmet Fıkret Gözü, 8- Lütfiye Gö-
zü/ Nusaybin Girmeli köyünden,
Dava: Tespite iriraz, • • • • •
Dava Trh: 03.03.1970
Karar tarihi: 15.05.1995
Adı geçen davacı mirasçılan tarafından davalılar aleyhine mahkememize açılan "tes-
pite itıraz" davasında yapılan açık duruşma sonunda davanın reddine karar verilmiş
olup, yapılan tüm araştırmalara rağmen davalılann adresleri tespit edilemediğinden, ka-
rar kendilerine tebliğ edılememiştir.
7201 S.Y.'nın 28,29 ve devamı maddeleri gereğince karann davalılara ilanen tebli-
ğine, ilan tarihinden itıbaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur.
Basın: 37464
BtRECÖC ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1991/126
Karar No: 1992/175
Mahkememizden verilen kararla davacı Birecik Maliye Hazinesi tarafından da-
valılar Birecik Haydarahmet köyünden lslim, Adile, Mustafa, Dimez, Osman, Ha-
lil, Emin, Gürsel, Medine Can aleyhine açılan Birecik Haydarahmet köyü 398 par-
selin davalılann murisi adma olan tapusunun iptali ile Hazine adına tapuya tesci-
li davasınm yapılan yargılaması sonunda 7.7.1992 tarihli kararla davanın reddine
karar verilmiştir.
Yukanda isimleri belirtilen davalılann yapılan tüm araştırmalara rağmen tebli-
gata sarih ikametgah adresleri temin edilemediğinden ilanen tebligat yoluna gi-
dilmiş olmakia mahkememizden verilen karann davalılara gazetede yapılacak ila-
nını müteakiben tebliğ edilmiş sayılacağı ve süresinde temyiz edilmediği takdir-
de haklanndaki davanın kesınleşmiş olacağı ilanen tebliğ ve ihtar olunur.
25.8.1999
Basın: 41351
NUSAYBİN KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN -.^
DosyaNo: 1972/9
l
Karar No: 1974/6
Davacı: Hüseyin Demir
Davalılar: 1- Ahmet Yağız mirasçısı Mehmet Yağız, Nusaybin Eskimağara köyün-
den,
2- Şükrü Yağız mirasçısı Temirhan Yağız, aynı yerden.
Dava: Kadastro tespitıne itiraz,
Dava tarihi: 22.06.1970 . • . . -
Karar tarihi: 22.08.1994 ' '• " -
Yukanda adı geçen davacı tarafından davahlar aleyhine mahkememize açılan dava-
nın yapılan duruşması sonunda verilen ve temyiz edilen karann onanmasına ilişkın Yar-
gıtay ilamı adı geçen davalı mirasçılanna tüm araştırmalara rağmen tebliğ edilemedi-
ğinden,
7201 sayılı yasanın 28, 29 ve devamı maddeleri gereğınce ilanen tebliğine, ilan tari-
hinden itıbaren 15 gün sonra karann (ilamm) ilgililere tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen
teblie olunur.
Basın: 37465