Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYETWl 26 EYLUL 1999 PAZAR
14 KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr
Tony Oursler çalışmalannda medyanm insan üzerindeki etkilerini irdeliyor
Gözler yalaıı söylemezESRA ALİÇAVUŞOGLU
52sanatçınınyapıtlannınyeraldığı6.
Uluslararası Istanbul Bienali'nde kuşku-
suz bazı sanatçılann çalışmalan ön pla-
na çıkıyor. Bunlardan biri, 5. Uluslara-
rası Istanbul Bienali'ne 'Korku' adlı ışıy-
le katılan Amenkah sanatçı Tony Ourv
ter
Bu kez Aya trini ve Yerebatan Sarnı-
cı'nda ışleri sergilenen Oursler. gûnü-
müzde insanlann karşı koyamadıklan bir
saplantı haline gelen medya ve etkileri-
ni irdeliyor. Oursler'in Yerebatan Sarnı-
cı'run sürunlan arasma yerleştırdiği fıberg-
lastan altı küre, kuşkusuz mekânın en et-
kıleyicı çalışmalanndan.
Yerebatan"ın gizemli \e karanlık at-
mosferinde yer alan bu altı farklı 'göz'.
hüzünlü. sinirli. heyecanlı. öfkelı. donuk
ınsan hallenni etkıleyıci bir biçimde gös-
teriyor. Her bir göz farklı bir ruh halini
yansıtıyor. lnsanın hissettiklerini en iyi
biçimde belirten organlann başında ge-
len göz; Oursler"ın yapıtlannın çarpıcı-
lığını daha da vurguluyor.
İnsanın odaklandığı tek bir an
Gözlerin -daha doğrusu kişılerin- ruh
durumlan ızlediklen,hıssettikleri şeyle-
re göre değışiyor. Örneğın, gözbebekle-
nnın bırçoğunda belli belirsiz. ancak çok
dıkkatli bakıldığında görülebilecek tele-
\ izyon görüntûleri yer alıyor. Tony Ours-
ler. video çalışmalannda kardeşlerinın
ve kız arkadaşmın gözlerini kullanıyor ve
tanıdığı ınsanlann ruh durumlannı yaka-
lamanın daha kolay olduğunu vurgulu-
yor.
"Göz imgeterinin kuUanıklığı bu >eni
projeksh on serimdefarklı kategoriden in-
sanlan bir araya getiriyomm.Gözkmle-
mek, bilgi toplamak, sevretmek benim
için çok önemli \eriler. \erebatan ve Aya
İrini'deki işlerimde insanın odaklandığı
tekbir anıgöstermeyeçalışı>orum. İnsan-
lann bilgi almak için geçirdiği e\ rim, çok
flgimi çekiyor. Insanlann son yüzyüdaki
bilgi alma gelişimi, teknolojinin olağa-
niistü bir hale gelmesi beni en çok etkile-
yen olaylann başında geliyor.'"
Tony Oursler'ın ızleyıcıyı kendı ken-
dismı bir kez daha irdelemeye iten çalış.-
malan, kuşkusuz sanatçının bundan yir-
ISTANBUL 6. ULUSLARARASI
KULTUR JCTIINRIII
I/E S»N»T IŞTANBUL
vıtKH BIENALI
.nsaniann teknoloji 'nimetlerini' izlerken gözlerini vücutlanndan ayırdıklanm belirten
Tony Oursler, kendisinin de bu ayrılma noktasmın altını çizmekle sorumlu olduğunu
vurguluyor. Gözün hareketi. odaklandığı an, tüm hissedilenlerin tek bir noktaya
saplanması Oursler için çok önemli.
mi yıl önce tabakta mcyve resmi yaptı-
ğını düşündürtmüyor. Ancak sanatçının
gerçekçi yaklaşımı, hangı alana kayarsa
kaysın en belirgın özelliklerinden.
Son zamanlarda sinema, televizyon,
bılgisayar gibi heyecan venci alanlann
kendisinı çok etkıledığinı söyleyen sanat-
çı, insanlann bu teknoloji 'nünederini' iz-
lerken gözlenni vücutlanndan ayırdıkla-
nm ve kendisinin de bu aynlma nokta-
sının altını çizmekle sorumlu olduğunu
belirtıyor. Gözün hareketi, odaklandığı an,
tüm hissedilenlenn tek bir noktaya sap-
lanması Oursler için çok önemli.
Yerebatan Sarnıcı'na gelişigüzel yer-
leştırilmiş küre-gözler mekânın gizemı-
ni daha da arttınyor. Bir göz televizyon
izlerken diğen de sizi izliyon kısaca, zın-
cirleme bir göz alışverişi var tüm çalış-
mada
'Heykelin hiyerarştsine karşıyınT
Tony Oursler'ın Ava Irininın ikincı
kubbesının tam ortasına yerleştirdiğı di-
ğer bir göz çalışması ise mekânın içen-
ğı ıle çok kuvvetli bağlar kuruyor. Ours-
ler'ın bu işi tek bir şey çağnştınyor; Tan-
n'nıngözübizüzliyor" Aya Irini'nin üst
galeri pencerelerinin kapatılamaması ne-
deniyle ışık yoğunluğu 'gözü' net bir bi-
çimde görmemizi engellese de işın etki-
sı karşı konulamayacak kadar büyük.
Sanatsal malzeme bağlamında, mağa-
ra resimlerinden videoya kadar uzanan düz
bir ılişki çizgisi mevcut Oursler'a gÖTe.
Yapıtlannda dijital teknolojiyi bir birleş-
tirici olarak kullansa da birçok çahşma-
sı 'primitiT denılebılecek kukla figürle-
rinden oluşuyor sanatçının. Yapıtlannın
çoğunda ınsanoğlunun ılkçağlardan be-
ri kullandığı 'korkuhık' figürlerinden
yola çıkıyor Oursler. Onun ınsanlan ko-
caman kafalı bez bebekler Çoğu zaman
birbirlerine bağınrken. küfrederken gör-
düğümüz bu kukla-ınsanlar, izleyıciye
'vansıncı' bir etki de yaratıyor. "Herke-
sin kuuanabildiğL \ apabildiği şeyler üze-
rine çalışıvorum. Bunlar taştan, ağaçtan
ya da kumaştan hey keller olabilir. İnsan-
lann gazeteve kumaştan basitçeyapabU-
diği he> keller bunlar. Fakat he\ keller,
üzerlerine giydirilen kıyafetlerte çok ça-
buk canlı bir figüre dönüşebili>or ve de-
ğer kazanıyor. He> kelin hiyerarşisine kar-
şıyım. Yapıtlanmda kullandığırn heykeJ-
lerçokfonksiyonelnesnelerdirayruzaman-
da. İlkçağlardan itibaren işlevseDiği ön
planda olan, tartalardan hayvanian kov-
mak için kullaıulan korkuluk figürlerin-
den esinlenivorum.~
'Medya bizi agresifleştiriyor'
Tbny Oursler'ın 'korkuluk' vücutlu
heykelleri, başlanna yansıtılan video pro-
jeksiyonla farklı biranlama bürünüyorbir
bakıma. İnsanlann karşı karşıya geldik-
lerinde birbirlerine baktıklan ilk yeryüz-
leri ve gözleri olunca sanatçının çalış-
malan. vücut hiyerarşısinın ortaya kon-
masında önemli bir hale geliyor.
Çogu çalışmasında medyanın insan
üzenndeki etkilerini irdeleyen Oursler'ın
'agresir fıgürlen günümüz insanının üze-
nne bulaşan hastalıklı ruh halini de gös-
teriyor bir bakıma. "İnsan doğasına ilgi
duyuyorum \e bunu anlatmaya çalışryo-
rum. Figürlerimin agresifolmasınagelin-
ce; günümüzde iletişim içinde olduğu-
muz medya çoğu zaman bi/i agresifleşti-
rijor. Tele\iz>on ya da sinemada gördü-
ğümüz hayali kişilikkr. maalesef bizi et-
kflKor. İşlerimde medyanın ettdlediği in-
sanlan anlabvonıra."
Tony Oursler'ın Yerebatan Sarnıcı'na
yerleştırdiği aln küre, geçen cumartesi gü-
nü depremzedelere yardım amacıyla dü-
zenlenen müzayedede en çok gelir sağ-
layan yapıt olmasıyla aynca dikkat çek-
ti. Sanatçmın beş 'göz'ü on bin dolar. bi-
n ise on sekiz bin dolar olmak üzere top-
lam 68 bin dolara satıldı.
Oursler, teknolojinin üzerimizde yarat-
tığı etkileri, teknolojinin yardırruyla ele
almasına karşın onu eleştirmekten ka-
çmmıyor: "Salt teknolojiyedajanan işle-
resav gım \ok. Teknolojilerin kültürel de-
ğeri,her zaman arzulann çarpınlmış>aı>-
sımalandır. Her şeyden önce belki de bu
nedenle ilgi duyuyorum \e hâlâ kullan-
maya devam edhorum. Mdeo\ la nasıl bir
sanatyapnğımız, bu kültür içinde canlı ka-
labilmemizin tek umudu."
Oscar ı ilk o reddetmıştı
CUMHUR CANBAZOĞLU
Hollyvvood'un hiç gülmeyen adamı Ge-
orge Campbell Scott. çarşamba günü Ka-
lıfornia-Wıse'daki evinde yaşama veda
ctti. Ölümü de yaşantısı gibı gizemliydi:
sanatçının basın sözcüsü "Onu nefes alır-
ken bulmuşlar ve kısa süre sonra ölmüş",
derken polis konuyla ilgili açıklama yap-
madı.
Dört artistle beş kez evlenmesıne kar-
şm (Colleen EJenhurts'la ikı kez) hep yal-
nızdı Scott.
Ilginç karakteri vardı; antikonfoımist,
sert, atılgan. inatçı ve asabiydi. Oyuncu
olan iki çocuğuyla da küskün ölmüştü.
iyi oyuncuydu, ama Hollyvvood kural-
lanna karşı çıkınca fazla yükselememış-
tı. 1927 doğurnluydu; Detroit'te büyüdü
ve Missoun Ünıversitesı"nde gazetecıhk
eğitimi gördü.
Dort > ıl orduda deniz piyadesi olarak
görev yaptıktan sonra tiyatroya merak
sarmıştı. Önce Off-Broadwa> "de roller
buldu. ardından Broadvvay sahnelennde
3. Richard, V'enedik Taciri gibi oyunlar-
da yer aldı.
1959'da Delmed Da\es'in Yılma\an
Adam (The Hanging Trees) fılmiyle be-
yazperdeye geçmişti. BirCinayetin Ana-
tomisi, Sonsuz Sokaklar'dan sonra bir T V
dızisi East Side. West Side ıle (1963-64)
yamuk burunlu. çırkin yüzünü geniş kit-
lelere tanıttı ve Kubrick'in Doktor Gari-
paşk'ındaki general Buck Turgidson'la
artık bir yıldız olmuştu.
1970te ise F. J. Schefîherin General
Patton'ı onu dünyaya tanıttı.
Eleştirmenlere göre Patton hayatının
rolüydü, Almanya'ya karşı zaferi, lngi-
liz general Montgomery'le çekişmesi ve
altı dakikahk giriş sahnesmdeki ABD
bayrağı önündeki meşhur teftiştekı tavır-
lanyla çok başanlıydı C. Scott.
General Patton tam yedi Oscar kazan-
mıştı: bunlardan bıri de C. Scott'ındı, ama
Hollywood"un sömürü düzenini protes-
to için ödül törenine gitmemiş, evde ho-
key maçı seyrederek heykelcıgı redde-
den ilk isim olmuştu. Birkaç yıl sonra bu
kez de TV fılmi The Price için verilen
Emray ödülünü almamıştı.
İki de fılm yönetmişti: Korku Gecesi
(1972), The Savage is Loose (1974). An-
cak sistenıin adamı olmadığından bu film-
ler yeterince tanıhlamadı ve ilgi görme-
di.
Sert kahramanlan caniandınrken gös-
terdıği performans sonucu genellikle avan-
türlerde rol almıştı. Son büyük roHerini
TV için yaptığı Mussolını'de ve Şeytan
3'tebulmuştu.
George C. Scott'ın efsaneleşmiş kötü-
lüğü meslektaşlannı da etkilemıştı. Ken-
disiyle ilgili yazılmış bir kıtapta şunlar ya-
zıyordu: Bir sette Maureen Stepteton yö-
netmen MikeNichols'ın yanma gelip şöy-
le demişti: "George'dan çeldniyorum ve
onun yanında nasıl davranacağımı bilenü-
yorum.'* Nichols'ın yanıtı ılgınçtı: "Hiç
tasalanma, \almz değilsin. Bütün dünya
ondan korkuv'or."
"L
George C. Scott, Hofly^ood'un sömürü düzenini protesto etmişti.
Ferzan Özpetek'in ikincifılmi 'Harem Suare' Londra Film Festivali 'nde gösterilecek
îmkânsızaşkınyenimekânı bu kezRoma
AHSEN ERDOĞAN
Yeni fılmi "Cahil Perfler' ttalya'da yaşayan bir Türk'ün
Roma>abakışuııanlatacak.(Fotoğraf: KADERTUĞLA)
Ferzan Özpetek 'Harem Suare'nın çe-
kimlenne başlamadan önce "Fflmin sonun-
da. harem içindüşünülen şev lerin tam ter-
siçıkacakorta>*a.Herkesçokşaşıracak, bü-
tün önyargılar ruzla buz olacak" demişti.
Fılmın galasında bir bölüm ızle> iciyi fark-
lı 'harem' bekliyordu. Yoğun cinsel çağ-
nşımlarla yüklü, kadınlann tembel tem-
bel uzanıp yelpazelendikleri, bütün gün-
lerini süslenip püslenmek \ a sultana ken-
dilerinı beğendırmek için geçirdikleri bir
yerle değıl, bir "kadınlar ünrversitesi'yle
karşı karşıya geldi seyircı. Piyano çalan.
operadan anlayan. Fransızcayı sular sel-
ler gıbı konuşan, Avrupai tarzda giyınen,
yabancı hocalardan oturmayı kalkmayı.
sofra adabını, yürümeyi öğrenen kadınlar-
la dolu koca bir üniversite...
Cuma günü Türkiye'de 43 smemada gösten-
me giren filmi İtalyan izleyici de hem beğenmiş
hem de biraz düş kınklığma uğramıştı; Orien-
tahst ressamlann düşledikleri gibı harem port-
resıyle karşılaşamamaktan.
Ancak yönetmenin amacı. Avrupalılann ho-
şuna gidecek bir film yapmak değildi. "Eğeröy-
le otsav dı harem olgusuna Avnıpalı bir gözle ba-
kardım, ancak ben bir araştırmacı gibi davran-
dun."
Kısa bir süre önce sona eren Toronto Film
Festıvali'ndedeKanadalılannbeğenisinesunu-
lan film. orada da çok büyük bir ilgi görmüş. Öy-
le ki, biletler satışa sunulur sunulmaz tükenmış,
ıkı seansta da elli altmış izleyiciyı gen çevirmek
zorunda kalmışlar. Ancak Toronto'daki bu ilgi-
•Harem Suare' ülkemizde 43 sinemada birden gösterimde.
nin Türkiye'de hiç yankı bulmaması çok şaşır-
tıyor Özpetek'ı.
İlginç bir anlatım tekniği var filmın. Anlatı-
cılardan biri 1900'lerin başında haremde yaşa-
yan Gülfidan. diğeri ise 1950'lerde, birzaman-
lar sultanın gözdesi olmuş bir kadın. Bin geç-
mişten. diğeri ise gelecekten uzanarak aynı nok-
tada buluşuyor ve aynı öyküyü anlatıyorlar. Öy -
kü şu çok bilinen deyişle sonlanıyor' "Gökten
üç elma düştü. Biri anlatana, biri dinleyene. biri
de hikâyenin kahramanlarına..."
'Hamam' imkânsız bir aşkın öyküsüydü, 'Ha-
rem Suare' de öyle. Özpetek'in üçüncü filmı de
bu tema üzerine kurulu olacak. Çünkü ona gö-
re aşkın en güzeli imkânsız olanı. Bıtişlerin, ay-
nlışlann ardında kalanlar çekiyor ilgisıni. Yeni
filminde de birbirini çok seven insanların ancak
ayn düşünce bu sevginin farkına varma-
lanna ılişkin bir şeyler söyleyecek. Adı
"Cahil Periler' olarak düşünülen fılm, ttal-
ya'da yaşayan bir Türk'ün Itarya'yave Ro-
ma'yabakışını anlatacak. Melodramın ağır
bastığı, ama yer yer komik öğelen de ba-
rındıran imkânsız bir aşkın öyküsü... Öz-
petek, senaryo üzerinde çalışmalannı sür-
dürüyor. Yapımcılar ise 'şimdilik' Italya
ve Fransa'dan. Filmde. İtalya'da yaşayan
üç Türk'ten birini 'Harem Suare'de de oy-
nayan Serra Ydmaz canlandıracak.
'Hamam' ve 'Harem Suare'den sonra ge-
lecek fılmin \ ıne bir Türkiye fılmi olaca-
ğını düşünüyordu herkes, çünkü Özpetek
daha önce yine buralann filmini çekmek
istediğini, böylece bir Türkiye üçlemesi
oluşturacağmı söylemişti. Ancak üçleme-
nın son halkası olarak düşünülen 'Anado-
lu Çiçeği' bir süre ertelenmişe benziyor.
Anımsanacağı üzere, 'Harem Suare'nin çekim-
leri sırasında ekip türlü olumsuzluklar yaşamış-
tı. Kültür Bakanlığı, yönetmenin Yıldız Sarayrnı
set olarak kullanmasına izin vermemış, bu ne-
denle de İtalya'nm Cinecıtta'sında yapay mekân-
lar yaratılmak zorunda kalınmıştı. Uçüncü fil-
minde böyle sıkıntılar yaşamak istemiyor Öz-
petek...
Harem Suare"nın Türkiye'yle birlikte yeni du-
rağı Fransa. 24 Eylül'de Fransa'da gösterime gi-
ren film, Antalya Altın Portakal Film Festiva-
li'nın Ulusal Yanşma Bölümü'nün de adaylann-
dan biri olacak Daha sonra kasım ayında Ulus-
lararası Londra Fılm Festivali kapsamında gös-
terilecek, Amerika'dayapılacak festivallerde yer
alacak.
t ^m i ımmem
Y A P t Y 0 B L 1T B ?
Cybil Shepherd
politikaya atılıyor
• Shania Twain
ABD'de düzenlenen
Country Müziğı
Yorumculan Birlıği'nin
her yıl verdıği'Yılın
Şarkıcısı" ödülünün
sahibı oldu. Kanadah
şarkıcı, 1986'danbu
yana ödülü kazanan ilk
kadın şarkıcı olma
özellıginı taşıyor. Üç
kadın müzisyenden
oluşan Dıxie Chics
'Yılın Vokal Grubu' ve
'Yılın Sıngle'ı'
ödüllerinı alırken bir
diğer kadın müzisyen, Jo
Dee Messina da ilerleme
gösteren sanatçılara
verilen Horizon Award'ı
kazandı.
• Cerard
Depardieu. Andres
Vıcente Gomez'in,
Gonzalo Suarez'ın
'Yurttas Sade' adlı
romanından sinemaya
aktardığı filmde başrolü
üstlenıyor. Gomez'in
çalışması, Benoıt
Jacquot'nun 'Sade'sı ve
Philip Kaufrnan'ın
'Quills'ınin ardından bu
sezon 'Sade' üzerine
çekilen üçüncü film.
• Ken Loach. The
Navigators" adını verdiği
yeni filminin senaryosu
üzennde çalışıyor.
1980'liyıllarda geçen
•fılm, bir grup demiryolu
işçisinin yaşamlan
çerçevesinde İngiltere'de
demiryollanrun
özelleştinlme sürecmi
ardatıyor.
• Bruce VVİIIİS. Walt
Disney Pıctures'ın
yapacağı yeni bir filmde
rol alacak. Willis'in
başrolünde oynadığı
Armageddon ve The
Sıxth Sense (Altıncı
Hıs) adlı fılmlerin
kazandığı başandan
etkilenen yapımcılar,
çekimlenne ocak ayında
başlayacaklan 'The Kid'
(Ufaklık) filminde
oynaması için Willis'e
teklif aöturdüler.
• Steven
Spieiberg >em
biayılda da E.T.
nıtehğinde bir film
yapmak ıstiyor.
Spıelberg bu amaçla,
İskoç yazar Joanne
Rowling'ın çocuk
romanlan dizisı 'Harry
Potter'm film haklannı
Warner Bros.'tan almak
için uğraşjyor.
• George Michael
ve Elton John, 28
Kasım'da, ingiliz
eşcınsellerimn gözde
topluluğu Stonewall'ın
10. kuruluş yıldönümü
içm Londra'da sahneye
çıkacaklar. Royal Albert
Hall'de düzenlenecek
konserin tüm dünyadan
eşcinsellenn akınına
uğrayacağı tahmin
edilıyor.
• Cybill Shepherd
ABD'de gelecek
seçimlerde Demokrat
Parti'den aday
olabileceğinı açıkladı.
Shepherd, politikaya
ahlıp öncelikle
kadınlann sorunlanyla
ilgilenmeyi
düşündüğünü belırtti.
• BonO, geçen
günlerde Papa 2. Jean
PaulTe siyasi yönü ağır
basan bir görüşme yaptı.
U2 gnıbunun trlandalı
şarkıcısı kısa bir süre
önce, gelişmiş ülkelerin
üçüncü dünya
ülkelennin borçlannı
tamamen silmeleri için
çeşıtlı sanatçılan bir
araya getıren Jubilee
2000 adlı bir kampanya
başlatmıştı. Bu konuda
Papa'nın fikrini almak
ısteyen Bono, Papa'nın
zekâsından ve
fıkiriennden çok
etkilendiğinı belirtti.
• Danie Kurys'un,
George Sand ile Alfred
de Musset arasında
yaşanan büyük aşkı
anlatan 'Les Enfants du
Siecle' adlı fılmi
Fransa'da büyük ilgi
görüyor. Başrollenni
Juhette Bınoche ile
Benoit Magimel'in
üstlendiği film, kitaplar.
sergiler, video kasetler
\e bilet çekılışlerinı
içeren bir pazarlama
kampanyasıyla da
destekleniyor.
• Lııis Sepulveda
ıik fılmını çekmeye
hazırlanıyor. Şilili ünlü
yazar, ilk yönetmenlik
deneyıminı
gerçekleştireceği
'Novvhere' adlı filmın
çekimlenne 2000 yılında
başlayacağını açıkladı.
ltalya-Fransa-1spanya-
Arjantin ortak yapımı
fılm Ispanya ve
Arjantin'de çekilecek.
Sepulveda, filmini
'ironik biçimde
anlatılmış bır özgürlük
hikâyesi' olarak
nitekndinyor. Filmin
baş karakteri olan
mahkûmu ise Kim Rossi
Stuart'ın canlandırması
beklenıyor.
• parls Operası nda
1927- 1993 yıllan
arasında sahnelenen 120
ayn yapıta ait kostümler
22, 23 ve 24 ekim
tarihlennde Bastılle
Sarayı'nın önünde satışa
sunulacak. Satılacak
yaklaşık 10 bin parçanın
arasında Çaykovski'nin
Kuğu Gölü balesinin
kostümlen de yer alıyor.
• Johnny Depp
Chnstina Rıccı, Cate
Blanchett ve John
Turturro. Sally Potter'ın
yönettiği ve çekimlen
Paris'te sürmekte olan
yeni bir filmde
oynuyorlar. 'The Man
\\Tıo Cried' adlı filmde,
1920'lerdebabasım
aramak için Rusya'dan
aynlıp A\T\ıpa'yı
dolaşmaya başlayan bir
genç kızın öyküsü
anlatılıyor. Nazi istilası
dönemınde Paris'e gelen
genç kız burada Johnny
Depp'in canlandırdığı
Rus balete âşık oluyor.
• Ravi Shankar,
rı>an ayında kutlayacaği
doğum gününü bir
otobiyografiyle
taçlandıracak. Sitann
yaşayan en büyük ustası
Shankar, uzun ve renkli
yaşamını anlatan Mr
kitap yazdı. Bu ayın
sonunda yayımlanacak
olan 'Raga Mala' adlı
kitap pek çok fotoğrafi
ve anıyı ıçeriyor.
1968'dede'MyMusic,
My Lıfe' (Müziğim,
Yaşamım) adlı bir kitap
yazan Shankar'ı
otobiyografisini yazmas
konusunda halefi
George Harnson'm ikn;
ettıği söylenıyor.