23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLUL 1999 PAZAR 10 dishab@cumhuriyetcom.tr ABD, 1995'te dünyanın gelişen 10 pazan arasına aldığı Türkiye'deki gözde yatınm alanlannı belirledi: 'Türldye'de servet arbşı çıkarnnıza^ • ABD Ticaret Bakanlığı'nın saptadığı geleceğin gözde yatınm alanlannı açıklıyoruz: Oto yedek parça ihracatı tekstilden sonra 2. sırada. 32 Amerikan finnası 11 milyar dolarlık elektrik santralı yapımına hazırlanıyor. ÖZGENACAR ANKARA-ABD Ticaret Bakanlığı. 1995 'te dünyanın gelişen 10 pazan ara- sına aldığı Tûrkiye'de yakın gelecek- te önemli gelişme gösterecek sektör- leri belirledi ve Amerikalı yatmmcıla- n bu alanlarla ilgilenmeye çağırdı. Tür- kiye'nin ilk beşe girmesini, bir Ame- rikan diplomatı. 'nüfusuna. abm gö- cünün artmasına. özel sektörünön ya- ratıcılık ve dinamizmine, halkııun tü- ketim eğüimlerindeki çeşitlenmeye borç- ln' olarak niteledi.. ABD sermayesi de dahil yabancı sermayenin bugûne de- ğin Türkiye'ye 19 yılda topu topu 12 milyar dolarlık yatınm yaptığı, buna karşıhk, bu rakamın Polonya, Macaris- tan ve Brezilya'da yılda 6-10 mil- yar dolar arasında değiştiği bildı- riliyor. ABD Ticaret Bakanlığı'nın Amerikan sermayesini Türkiye'ye aktarmak için yaptığı araştırma ile ilgili olarak bir diplomat, "Tür- kiye'nin servetini arrürması bi- zim de çıkanmızadır. Servet, öz- güveni arttınr. işbiıiiğini gelişti- rir, daha çok mal satar, rekabeti arttınr, alım gücü de fazlalaştığı için biz de daha fazla mal ve hiz- met «atanz" yorumunu getirdi. Yılda yüzde 1.6 gibi düşûk bir nüfus artışı ile Türkiye'nin 2010 yılındaki nüfusunun 87 milyona çıkacağı hesaplanıyor. Nicelik olarak bu artışın yanı sıra nitelik açısından da Türk halkının tüke- tim seçeneklerinde kaliteye, çeşit- liliğe ve çağdaşhğa hızla yönel- diği gözleniyor. Bu iki etken birleştiği için Tür- kiye 'parlayan pazar' olma olgu- sunu yaratıyor. Amerikalı diplo- mat bu tüketim eğilimi için şaka yollu olarak şu ilginç benzetme- yi yaptı: "Bundan birkaç yıl önce deprem ya da sd felaketinde insan- lar Kızday'ın mahruti çadın ile yetinirken, son depremde neredey- se Chrisüan Diorcadın isteroldu- lar. Dolaytsıyla Türk halkı kendi- sinin daha iyisine layık olduğu bi- lincine ulaştı." Diplomat. *bu hn- h gelişnienin Türkiye'nin eskiyeB alryaptsını zoıiadığını. bu neden- le ABD'nin Türkiye'ye çeşitH mal ve hinneder pazartayabileceğiııe ya da Türk girişimcileri ile ortak ya- Onmlar yapabilecegine inandtgı- nı' söyledi. Yatuım alanlan İhracat kadar dış ticaret acıgı Iki ülke arasmda Tûrkiye aleyhine olan dış ticaret hacminin, önümûzdekı 10 yıl boyunca daha da açılacağı anlaşıhyor. Ancak Dünya Ticaret Örgütünün (WTO) 2005'te tüm kotalan ve sınırlamalan kaldırması ile tekstil ihracatında bir rahatlamanın yaşanacağı belirtiliyor. 1998'de Türkiye 4.5 milyar dolarlık mal ve hizmet alımında bulunmasına karşılık ABD'ye 2.3 milyar dolarlık satış yapmıştı. 1999'da Türkiye'deki durgunluk nedeniyle bu rakamlann gerisinde kalınacağı anlaşıhyor. Liberal ekonominin öncüsü ABD'nin Türkiye karşısında koruyucu bir siyasa izlemesi yadırgaruyor. Iki ülke arasmdaki ilişki, Türkiye'nin 1 dolarlık satışma karşılık 2 dolarlık mal alışı ile genelde 1 dolar açık verdiği biçiminde özetleniyor. Bugüne değin pekçok önlü konuğu ağırlayan Beyaz Saray, bugunlerde Ecevit'e hazırlanıyor. ABD Ticaret Bakanlığı'nca ya- pılan calışmada, Tûrkiye'de ya- kın geleceğin gözde yatınm alan- lan özetle şu noktalarda toplanı- yor: 1. Elektrik Santrallari: Tûrkiye'de elektnk tüketimi yılda yûzde 10 artıyor. Bu tüketim için her yıl 2500 Megawatt elektrik üretiminin ek olarak devreye gir- mesi gerekiyor. Tahkim yasasının da çıkmasıyla Tûrkiye'de 32 sant- ralın ortak yapımı için Amerikan firmalan 11 milyar dolarlık yatı- nma hazırlanıyor. Yap-Işlet-Dev- ret (YİT) sistemi ile yapılacak bu santrallann yanı sıra elektrik şe- bekelerinin yenilenmesi, dağıtı- mın çağdaşlaştınlmasına ilişkin projeler de devrede. Doğalgaz ağırlıklı olmakla birlikte. kömür ve suyla çahşacak santrallar ko- nusuna ABD firmalanndan büyük ta- lep gözleniyor. Büyûkelçilik yetkilile- ri, tahkim yasasından sonra elektrik sektörûnde yatınm yapacak Amerikan şirketlerinin Amerikan bankalanndan daha kolay kredi alabileceklerini söy- lüyorlar. Birkaç yıl sonra bu santralla- nn yapımında ABD'nin Türkiye'ye mal ve hizmet ihracatında önemli bir patlama yaşanacağı anlaşıhyor. 2. Telekomünlkasyon: 1999da yüzde 27.3 olan telefon yoğunlugunun 2005'te 40'a çıkacağı öngörûlüyor. Önemli arhş olmakla birlikte şimdihk ye- tersiz olan cep telefonlannda yoğunlu- ğun sadece 3.9 olduğu anımsatılıyor. Te- lekom sektörünün bakır yatınm alanı olduğu belirtiliyor. TürkTelekomu'nun 2000 yılının ilk çeyreğinde özelleştiril- mesi aşamasında ABD'nin SPC şirke- tinin yüzde 20 hisseye talip olduğu, Mo- torola'nın Telecom'a yeni teknoloji öner- diği, bazı şirketlerin de Türkcel ve Tel- sim dışında cep telefonu konusunda li- sans anlaşmalanna yöneldiği öğrenildi. Aynca alışveriş yapılan 900'lü hatlann geliştirilmesi, kablolu TV olanaklannın ülke geneline yaygınlaştınlması, sayı- sal TV projelerine geçilmesi gibi alan- lann da Amerikalı yatınmcılann ilgi ala- nma girdiğini belirtti. 3. Baylllk: Yiyecek ve gıyecek ürün- lerinin satışında bayilik yetkisi ile şube açma olarak tanımlanan sektöre 1986'da McDonald's'ın girmesi ile önemli geliş- meler sağlandığı anımsatılıyor. Şu anda Türkiye'de bu alanda 2500'ü aşan bayi- lik işletmelerinin üçte ikisinin yabancı olduğu belirlendi. Türkiye'nin bayilik sektörûnde 1997'de yanm milyardolar- lık hasılatının 2000 yılında 2 milyar do- lara çıkacağı hesaplanıyor Yiyecek atış- tırma sektörünün yanı sıra hazır giyim, temizlik, mobilya ve bilgisayar hizmet- leri ve özellikle cimnastik salonlan da bu alanda öne çıkıyor. 1999'da 250 mil- yon dolan ABD'den olmak üzere Tür- kiye'nin 850 milyon dolarlık ithalat ya- pacağı tahmin ediliyor. Artan nüfusun ya- rattığı talebi özellikle genç girişimcile- rin öncülûk yaptığı küçük işletmelerkar- şılıyor. 4. İnsaat Sektörü: Deprem fela- ketinden sonra daha da önem kazanan bu sektörde geçen yıl l milyar dolarlık ithalat yapıldığı ve bunun dörtte birinin ABD'den geldigi biliniyor. Nüfus artışı nedeni ile on yılda ek 7.3 milyon ev ya da apartman dairesine gerek olacağı he- saplanıyor. Öte yandan Boğaz Tüp Ge- çiti, boru hatlan, barajlar, santrallar gi- bi çeşitli dev projelerin yapımı için Tür- kiye'nin ABD'li mimarlık, insaat ve mü- hendislik hizmetleri veren bürolarla, in- şaat araç ve gereç şirketleri için önemli birpazar olduğuna dikkat çekiliyor. Tür- kiye'nin uluslararası deneyimli ve reka- bet gücüne sahip müteahhitlik firmala- nnın başka ülkelerde 1997 yılına değin 36 milyar dolarlık ihale kazanmış olma- lan da ortak yapım şirketlerinin kurul- masını heveslendiriyor. 5. OtO yedek parça: Tür- kiye'nin ABD pazarlannda teks- tilden sonraki en önemli ihracat gücünün oto yedek parçalan sek- törûnde olacağı anlaşıhyor. Türki- ye'deki 16 değişik otomobil fab- rikasının ülkede üretilen yedek parçalann yüzde 80'ini kullandı- ğı, gerisinin de ihraç edildiğine dikkat çekiliyor. 1300 yedek par- ça yapımcısı şirketin önemli bölü- münün uluslararası rekabete ra- hatlıkla ayak uydurduğu vurgula- nıyor. Türkiye, oto fabrikalanna 1999'da yaklaşık 2 milyar dolarhk yedek parça ithal ederken, Türk yedek parçacılannın da 1 milyardo- lan aşan ihracat basardıklan anım- satılıyor. 6. TekStil: Türkiye'nin dün- yanın 7. en büyük pamuk üretici- si olduğu ve GAP'ın daha ilk aşa- mada Türkiye'ye 300 bin tonluk bir artış getirerek pamuk üretimini 1 milyon tona çıkarmasından önce, en büyük 6. tekstil ve hazır giysi satıcısı ülke olduğu özellikle vur- gulanıyor. Türkiye'nin dünyada sentetik elyaf üretiminde 10. oldu- ğu da belirtiliyor Türkiye'nin top- lam ihracatının yüzde 37'sini teks- til ve hazır giysi oluşturuyor. Son yıllarda 1 milyar dolarlık yeni ya- tınm yapan Türkiye'nin böylece bu maddelenn dışahmını azaltıp dış- satımmı arttırmayı amaçladığı be- lirtiliyor. ABD'nin Türkiye'ye uy- guladığı kota sisteminin yarattığı sorunlann çözümü için VVashing- ton'da 22 Eylül'de başlayan görüş- melerin öngörülen iki günlük süreyi aştığı gelen haberler arasında yer alıyor. 7. Tıp malzemelerl: Açıian özel hastanelerin büyük kentler- de başlayıp ülke genelinde de yay- gınlaşması ile bu sektörün Tûr- kiye'de önem kazandığı bir ger- çek. Türkiye, yerli üretimin kalitesizliği karşısında yüzde 15*i ABD'den olmak üzere Avrupa- Japonyaağırlıklı yılda toplam 500 milyon dolarlık tıbbi araç ve gereç ithal ediyor. Ancak ABD'nin yıl- lık pay artışının yüzde 20 oluşunun verdiği cesaretle ve Dünya Ban- kası'nın kredi şemsiyesi altında Amerikalı girişimcilerin bu alan- da Tûrkiye'de ortak yatırımlar yapabileceği öngörülüyor. 8. CAP: Bu yörede tanmsal makine araç ve gereç patlamasının beklentisi karşılığında ABD'li girişimcilerin bölgeye yönelmeleri öneriliyor. Nitekim ABD Büyükel- çiliği'nin girişimi ile 15-20 Ekim'de Amerikalı şirket temsilcilerinden oluşan bir heyet GAP bölgesinde incelemeler- de bulunarak yatınm olasılık ve olanak- lannı gözden geçirecek ve Türk girişim- cileri ile tanışacaklar. 9. Turlzm: Türkiye'nin önemli sek- törlerinden turizm alanında otel yapımı, golf alanlan çizimi ve bu tesislerin temiz su. kanalizasyonlan ile artıklannın değer- lendirilmesi, buralara araç gereç sağlan- ması konusunda da Amerikalı yatınm- cılann dikkatleri çekiliyor. Araştırmada öteki önemli sektörler arasında gıda paketleme, çevre kirliliğinin önlen- mesine yönelik artıklann yok edilmesi ve kanalizasyon projeleri yer alıyor. FİNANS OLANAĞI BÎR YILDA ÎKİYE KATLANDI Ozel ortak projeler Tûrkiye'de Türk-Amerikan ortak projelerine ABD'nin çeşitli örgûtleri değişik koşullarda fınans olanaklan sağlıyor. Türkiye'nin genel kredi gücüne bağlı olarak artan bu olanaklar son bir yılda yaklaşık iki katına çıktı. Denızaşın Ozel Yahnmlar Kurumu (OPIC) geçen yıl Eylül'e kadar Türkiye'ye 570 milyon dolar kredi sağlamışken bu yıl aynı tarihte bu rakamın 1 milyar dolan aştığı açıklandı. Kurumdan bir yetkili Cumhuriyet'e bu rakamın yıl sonunda 1.3 milyar dolara çıkacağını söyledi. Bu rakamın 202 milyon dolan fınans ve 853 milyon dolan da sigorta amaçlı sağlandı. Ankara'da ABD Büyükelçilıği bünyesinde kurulan ve dünyada bir başka yerde açılmayan 'Hazar Finans Merkezi' adlı kuruluş yetkilisinin Cumhuriyet'e verdiği bilgiye göre boru hatlan, elektrik santrallan dışında çeşitli ortak yatınmiar da flnanse ediliyor. Koç-Ford ortak tesisinin genişletilmesi amaçlı projeye 200 milyon dolar verildi. Bu bir kredi olmayıp. uluslararası yatınm piyasalannda hisse senedi çıkanlması olanağını gerçekleştiriyor. Böylece Koç-Ford ortaklığı dünyaya 200 milyon dolarlık hisse satarak genişleme projesini fînanse etmiş olacak. Yapı Kredi Bankası ile City Bank'ın, yine genişleme amaçlı projesine de aynı yöntemle 200 milyon dolar sağlanacağı açıklandı. Adı verilmeyen imalat sektöründeki bir başka grupla da aynı kolaylık için görüşmelerin yapıldığı bildirildi. ECEVİT, ABD DESTEKLİTAHVİL İSTEMEYECEK Tahvil çıkartması yok Başbakan Bülent Ecevit'in, daha önceden söylendiği gibi ABD Hazinesi'nin güvencesi altında 2-4 milyar dolar arasında tahvil çıkartması yolunda bir gırişimde bulunmayacak. Kongre'nin onayını gerektiren ve genelde batma noktasındaki ülke ekonomilerine uygulanmış olan 'Brady Bonds' denilen bu yöntemin Türkiye ile ilgisi olmadığı, Ankara'nın kredi bulmakta güçlük çekmediği bildiriliyor. Buna karşılık depremin yarattığı yıkıntılar karşısında yeniden • Kongre'nin onayını gerektiren ve genelde batma noktasındaki ülkelere uygulanan 'Brady Bonds' yönteminin Türkiye ile bir ilgisi yok. yapılanma için gerekli olan 7.5 milyar dolann yaklaşık 3.5 milyar dolannın daha şimdiden karşılandığı anlaşıhyor. Başbakan Ecevit'in Beyaz Saray dışında Dünya Bankası (IBRD)ve Uluslararası Para Fonu (IMF) başkanlan ile Türk ekonomisi istikrar programı ve bunun finansmanı konusunu görüşeceği bildiriliyor. Bu arada Ecevit, her iki örgütün en büyük ortağı olan ABD Başkanı Bill Clinton'dan da bu iki kuruluş nezdinde destek isteyecek. Ankara projenin gecikmesinden yakınıyor • Clinton'm danışmanı Wolf, 'Türkiye'nin verdiği güvence paketinin benzeri bugüne değin hiç görülmedi' diyor. KAZAKİSTAN Tahran • Bakû-Ceyhan bofu hattı • Bakû-Supsa boru hattı = ^ Bakû-Novorossısk boaı fıattı • • * • TurKmenbaşı-Ercurum gaz boru hattı Ece\it9 Ingfliz petrol şirkeüeriııi şikâyet edecek Ingıliz petrol şirketleri- nin, 20. yy'ın başlannda Ortadoğu'da olduğu gibi 21. yy'a doğru Hazar De- nizi çevresinde de benze- ri oyunlan oynadıklan gö- rülüyor. O zamankı gibi şimdi de Türkiye'yi dış- layan bir siyasa izliyorlar. Bakû petrolûnün ilginç bir öyküsü "var. Dinamiti bul- duğuna pişman olduğu için adına ünlü ödülü koyan Alfred Nobel'in ka(4eşi Robert 1873'te Rus ordu- suna tüfek sapı yapımı için ceviz aramava Bakû'ya gi- der. O günle'rde halk 'neft' dediği petrolü ilkel yön- temlerle çıkarmaktadır. Bakû'da kurduğu şirket, kardeşi Ludvvig'i 'petrol krah', 19. yy'm sonunda Bakû'yu da 'petrol baş- kentf yapar. 20. yy'a gi- rildiğinde tngilizler, Orta- doğu'da petrol solumak- tadır. NMnstonChurchain belleğınde Bakû petrolü yer etmiştir. Akdeniz'den Karadeniz'e geçip lstan- bul'u ele geçirmenin ar- dındaki hedef, Bakû pet- Ecevit, Azerbaycan petrolûnün Batı'ya ta- şınmasında ana boru hatö olarak Bakû-Cey- han'ı başından beri en- gelleyen fngilizleri ABD Başkanı BfflOm- too'a şikâyet ederken, "Gedkmenin tek ne- deni tngOizpetrolşirket- leri olup bu hatü sabo- te edijoriar" ıletısini verecek. Ecevit, 2002 vılında Türkiye'ye ula- şacağı ahlaşılan 'Türk- men doğalgazı boru hattı ileflgüiçalışma- larda Washin<^ton'un gösterdiği desteğe' de teşekkür edecek. Türk- menistan ve Azerbay- can temaslanndan son- ra Ankara'ya gelen ABD Başkanı'nın Ha- zar Enerji Gelişmesi Özel Danışmanı John WoU da, "Başbakan Ecevit'in Türkiye'nin boru hatlan konusun- da verdiği güvenceteri- niVVashington'datek- rarlarken, önceliği bu soruna vereceğine de inamyorum" dedi. Bu- güne degin tüm ABD'li yetkililer Bakû-Süp- sa'nın değil Bakû-Cey- han'ın ana hat olması- nı, gereğinde ileride ikincil hatlar yapılarak tek hata bağımlı kalın- mamasını çeşitli kere- leraçıkladılar. Ece\it'in Clinton görüşme- sinde Bakü-Ceyhan ile ilgili beklentileri şöyle: 1. Azen petrolünü işletecek olan ln- giliz şirketlerinin de ortak olduğu AlOC'un da Türkiye gibi bir an önce taahhüt altına girmesi, 2. Türk hükümetinin verdiği güven- celer paketine ABD'nin finans kuruluşla- ruıca malı desteğin sağlanması. 3. Hattın müteahhitliğini yûklenen Türkiye açısın- dan Azerbay can-Gürcistan bölümünün ya- pımındaki nskin çözümüne yannmcılann da güvence sağlamalan. Başlangıçta a Bakû-Ce>tan hatüna yete- cek petrol yok" ve "Dünya petrolfiyaüdü- şük,bu hattanyapmunadeğmez" diyen Ulus- lararası Azeri Petrol Konsorsiyumu'nun (AIOC) Ingiliz ortaklan BP ve Amoco şir- ketleri birleşrikten sonra, şimdi ağız değiş- tirip yeterince petrol oldugunu söylüyorlar. Süpsa hattının 100 bin varilden 400 bin va- rile genişletilerek. Bakû-Ceyhan'ı devTe- den çıkanp boğazlardan ulaşımı gerçekleş- tirmek için çaba harcadıklan gözleniyor. Zeus'un sözleri Geçen hafta Tûrkiye'de bir basm toplan- tısı dûzenleyen. 'pasaportunda hazirandan bu yana Türkne'ye 17 giriş-çıkış damgası- nın bulunduğunu' açıklayan Wolf, "Öoce- kigün İstanbul'da Arkeoloji Müzesi'niziya- retimde Türki\e'nin yüz>ıllaniır ne kadar tarihsel otaylara sahne oldugunu algdadun. Özellikle, bir kösedeki Zeus heykeli beni çarptL Sanld 'Şimdi Ceyhan'ın zamanıdır. Süpsa'nın genişletilmesi masada olmama- lı...' diyordu.1 ' Muhalifler ise, bu boru hat- tının 2.4 milyar dolara mal olamayacağını ve fazlaya çıkması karşısında Ankara'nın 'mafiyet' ve 'süresmde bitirme' güvencesi vermesmi istediler. Türkiye. Botaş'ın mü- teahhitliğinde olmak koşulu ile bu güven- ceyi verdi. Ancak Ingilizler, güvencenin bir kamu kuruluşu olmasına karşın Botaş üze- rinden dolaylı değil, Türk hükümetince doğ- rudan doğruya verilmesini istediler. Türk hü- kümeti, istenen güvenceyi Haziran 1999 Bütçesi'nde verdi. Bunun karşılığında An- kara projenin yapımına geçildiğinde AIOC ortaklannca topun zaman zaman taça atıla- rak kesintilere uğratılmasını önlemek ama- cıyla öngörülen tarihte projenin gerçekleş- memesi durumunda Türkiye'ye tazminat ödenmesi koşulunu ortaya attı. tngilizler, Süpsa boru hattında 2 ve oradan da boğaz- Bakû nasıl petrol başkenti oldu Nobel'den Ingilizlere Bakû petrolü rolüne ulaşmak ve Türk boğazlannı denetim altına almaktır. Atatürk. Çanak- kale'de bu yolun geçilmez oldugunu Ingilizlere an~ latır. Daha sonra 2. Dün- ya Savaşı'nda Adolf Hit- kr'in Sov^etler Bırliği'ne saldınsının temel hedefi Bakû petrolüdür. Ordusu- nun ilerleyişinde akarya- kıtı bittiği için Bakû kur- tulur. lağüiz şirketlerinin ayak oyuntanmn ardında bu kez Çanakkale'den Is- tanbul'a doğru değil de tam ters yönde, boğaz tra- fiğini zorlama planı yat- maktadır. Ingilizpetrolcü- ler. boru hattı olaymın dep- remden dolayı belki Türk kamuo>'unun gündemin- den düştüğûnü düşûnüyor- lar. Ancak depremin Tûr- kiye'de olağanüstü sivil toplum örgütlenmesinde patlamayarattığı da dikkal- lerinden kaçıyor.. BP- Amoco, boğazlardan geçit konusunda kendilerine yö- nelecek dinamik tepkiyi algılayamama hatasını in- şallah yapmıyorlardır. lar üzerinden tankerle Rotterdam'a 1 dola- ra taşınarak maliyetin 3 dolar oldugunu ge- rekçe gösterip Bakû-Ceyhan"da bu maliye- tin 4 dolar ve aynca Ceyhan- Rotterdam de- niz taşımacılığının 4.6 dolar gibi ticari ol- mayan yüksek bir rakama çıkacağını öne sür- düler. Türkiye geçiş maliyetinin deniz ula- şımı ile 3.36 dolar oldugunu ortaya koydu. Benzersiz ödûn paketi Ingilizlerin 3, Ankara'nın 3.36 dolarlık ma- liyetleri arasındaki fark ise boğazriskinior- tadan kaldınyor. Wolf, "Tûrkler projeUeil- g3i her türlü temel finansal güvenceyi ver- dL Şimdiyedeğin bu alanda bövlesine birpa- ket göriilmemiştir. Top raldp sahada" di- yor. Bu arada Ingilizlerin, Azerbaycan'da- ki bazı yetkililere de çıkar sağlayıp yanla- nna almak suretiyle Bakû-Ceyhan projesi- ni dışlamayaçalıştıklanda gözleniyor. Tür- kiye gündeminden boru hattının düşmesin- den yararlanan Ingiliz şirketleri yeni oyun- lar sahneliyor. Ağustos'ta bir Azeri gaze- tesinde BP-Amoco ortakhğı çıkışlı bir ha- berde depremin Tûrkiye'de 30 milyar dolar- lık zarar yarattığını, bu nedenle Bakû-Cey- han'ın artık 'gömüldüğünü' ilan etmekten geri kalmadı. Wolf, "ABDTi kuruhışlar sa- dece Bakû-Ceyhan'a değil. Türkmen Gaz Hattı Projesi'ne de fınans desteği sunacağı- nı açıkladılar. Çünkü her iki proje de verim- li ve gerceklesebilir niteliktedir"' sözleriyle Türkiye'nin fınansmanda güçlük çekece- ği savlannı püskürttü. ABD. dünyada bir benzeri olmaksızın sadece Ankara'da EX- IM Bank, OPIC ve TDA üçlüsünü 'Hazar Finans Merkezi' adıyla ABD Büyükelçili- ğı çahsı altında topladı. Bu kurumdan bir yetkili. Cumhurivet'e. "Her iki boru ham da yapdabilir ve fînanse edüebilir. Kaldı ki Düma Bankası (IBRD) ile bir alt kuruluşu olan Uluslararası Finans Kurumu (TFC) da her iki projeyi desteklevecekJerini açıkladı- hr" dedi. Çalışmalan daha geç başladığı hal- de, Türkmen gazının Türkiye'ye ulaşnnl- ması projesinde işlerin daha hızlı yürüdü- ğû gözleniyor. Bu olay dahi Bakû-Ceyhan projesinde işin içinde iş oldugunu doğrulu- yor. ABD'nin ekonomik ambargosunu del- mek için tran'ın 'devletleştirdiği' halde pet- rol kuyulanndan bazılannı İngiliz şirketle- rine vererek Süpsa'nın kapasitesinin dışm- daki bölümü de ülkesi üzerinden Körfeze akıtılması için kulis yaptığı söyleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle