20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 AĞUSTOS 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA JV LJ JLJ Jİ U M\ kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 Sevinç Erbulak televizyon dizileri ve tiyatrodan sonra şimdi de sinemada rol almak istiyor Tîyatroya âşık bir 'kelebek'• Yaşammher alanında şans, çok önemli bir faktör. Kimi insan tanınmayı, şöhreti ve parası için seviyor. Rengi ben de severim. Ama önce işin ne olduğuna, nerede ve kimlerle yapıldığına bakmak gerekiyor. ESRAALtÇAVUŞOGLt Herkes onu Süper Baba'daki Zeynep rolüyle tanıdı. Önceleri Füsun ve Aİtan Erbulak'ın kü- çük kızıydı, sonra Sevinç Erbu- lak oldu. Amk o, hem televizyon dizilerinde hem de tiyatroda üst- lendiği rolleri başanyla sürdü- ren genç biroyuncu... Soyadının Erbulak olması ise övünç kayna- ğı... Sevinç Erbulak henüz çok genç olmasına karşın, acıyı, mut- luluğu ve aşkı içine sindirmiş. içindeki çocuğu hep saklı tutan. oyunculuk tutkusuyla dolu en- der insanlardan. Geniş kitlelerce Süper Baba ve Baba Evi gibi televizyon di- zileriyletanınan Sevinç Erbulak. 'Derya Gülü' ve 'Ketebekler Öz- gürdür" adlı tiyatro oyunlanyla da adından söz ettirdi. Kelebek- ler Özgürdür'de annesiyle birlik- te ilk kez aynı sahneyi paylaşan Sevinç Erbulak, bu oyundaki ba- şansıyla Vasfi Rıza Zobu Ödü- lü'nün de sahibi. Sevinç Erbulak'ı ilk televiz- yon deneyimi. 'SonsuzSevgi' ad- lı üç bölümlük dizi. Ama kendi- ni bulduğu ve ifade etmeyi öğ- rendıği. daha doğrusu her şeyi öğrendiği yer, Süper Baba'nın seti. - Konservatuvarda bale eğhi- mi aklınız. Oyunculuk çocukluk düşünüz müydü? Aılemden, biz bu işi yapıyoruz. sana da oyunculuk yakışır gibi baskılar görmedim. Ne isuyorsam Tıyatronun bir 'yiirek işi1 olduğunu vurgulayan Sevinç Erbulak, yaptıklanyla gündemde otmak isthor. (Fotoğraf: KADER TUGLA) onu yapmam için serbest bırak- tılar beni. Her çocuk gibi astro- not, pilot. dansöz olmak istedim. İşin en güzel tarafı hepsi onay- landı. Ailem astronot olacağıma inandı. "Kızıma çok yakışır' de- di. 'Dansöz olacağmT dediğim- de, 'Harika olur* dedi babam. Ama tüm bunlann ıçinde baleye özel bir ilgim vardı. Annem de bale okumak istemiş. ama ailesi izin vermediği için bu hayalini gerçekleştirememiş. Hatta kon- servatuvardaki bale hocam an- nemin smıf arkadaşıydı. Ama ben annemden daha çok istedim bale eğıtimı almayı Meslek ola- rak baleyi, dansi seçtim, ama bir- takım sağlık problemleri nedeniy- le konservatuvardan mezun olma- ma karşın devam edemedim ba- leye. Profesyonel olarak balerin olacağımı söylediğimde annem dünyanın en mutlu insanı oldu. Şu anda oyunculuk yapmama karşın dans ve bale benim için dünyanın en güzel mesleğidir. Ama ömrü en kısa olup insanın özel yaşantısını da en çok kısıt- layan mesleklerden bıridir bale. Baleden tiyatroya - Peki tiyatroyu seçmenbde an- ne ve babanızın etkisi oldu mu? Bana çocukken bakıci tutma- dılar. Dillenmeye başladığım gün- den itibaren aileme, nereye gidi- yorlarsa beni de oraya götürme- lerı için yalvardım. Onlardaka- bul ettıler. Ve tiyatro kulislerin- de büy üdüm. Çok enteresan, gü- zel günler yaşadım orada. Bale mezunu olmama karşın lise iki- de tiyatro yarı zamanlı bölümü- ne kayıt oldum. Böylece tiyatro maceram başlamış oldu. Ancak, liseyi bitirmeden tiyatro eğitimı almaya başlamamı yaşamımın en büyük hatası olarak görüyo- rum. Tiyatro öyle bir meslek ki başka hiç bir şeyle ılgilenmeni- ze olanak vermiyor. - Devlet Konservatuvan'nda yarı zamanlı okurken Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne neden geçtiniz? Devlet konservatuvannda mut- suz oldum. Mutluluk da vardı. ama mutsuzluk daha ağır bastı. Hatta oyunculuktan vazgeçme noktasına bile geldim. Bale dip- lomamı aldıktan sonra bu kez konservatuvann tam zamanlı sı- navlanna girdim, ama kazana- madım. Bir önceki yıl bu sınavı kazandıysam. şımdi niye kazana- mıyorum diye kendi kendıme sormaya başladım. Bütün bu sis- tem, tanık olduğum haşka şeyler, o okulda kendimi ifade edeme- yeceğimi gösterdi bana. En kö- tü bir yılımı geçirdim. Başka bir meslekte gönlüm olmadığı için vapamadım. Sonra Müjdat Gezen Sanat Merkezf nın sınavına gır- dim. Sınav sırasında MüjdatGe- GLOBE THEATRE / LONDRA Globe Theatre'm Shakespeare yorumunda kadın karakterleri erkek oyuncular canlandınyor. Kleopatra'yı hiç böyle görmedinizKültür Servisi- Shakespeare'ın Londra'daki Globe Theatre'da farklı bir yorumla sergilenmekte olan ünlü yapıtı Antonius ve KJeopatra şu günlerde lngiliz sahnelerinde yer alan en ilginç oyun olarak değerlendiriliyor; çünkü dillere destan Mısır kraliçesi bugüne dek hiç görülmemiş bir biçimde çıkıyor izleyicinin karşısına. Kleopatra'yı bu kez bir erkek, Globe Thearre'ın sanat yönetmeni Mark Rylance canlandınyor. Sıkıca geriye taranmış ve lüleleri arkasına dökülen siyah saçlan, vücudunun üst kısmını saran korsenin altındaki kabank eteği. heyecanlı, neşeli ve enerjik hareketleriyle KJeopatra, krallara layık bir Çingeneyi andınyor. KJeopatra'nın, Antonius rolündeki Paul Shelley'e verdiğı uzun ve harika öpücük de izleyicinin dikkatinden kaçmıyor. Rylance'ın yaşı, 39'unda ölen Kleopatra'nınkine yakın. Rejide aynntılara büyük önem verildiği, özellikle Rylance'ın sahnede hiçbir riske girmekten kaçınmadığı görülüyor. John McEnery, Danny Sapani, James Gillan, Toby Cockerell gibi isimler de oyvında kadın karakterleri canlandınyor ve oldukça gerçekçi bir performans sergiliyorlar. Rylance, özellikle oyunun ölüm sahnesinde büyük alkış topluyor. Bu belki de Elizabeth Taylor'ınkinden sonra ızleyicıyi en çok heyecanlandıran Kleopatra yorumu. Oyunun rejisindeki hatalı nokta ise, önceki Globe Theatre yapımlannda rastladıklannuzdan çok farkh değil: Kostümler abartılı, sahne çıplak, lngiliz, lrlanda ve ABD'li oyuncular çok farklı aksanlarla konuşuyorlar ve bazı küçük roller fazlasıyla acemi oyuncular tarafından canlandınlıyor. Ancak bu küçük hatalar yine de yönetmen Giles Block'un ba_şanlı yorumuna ve karakterleri geliştirmekteki yaratıcılığma gölge düşüremiyor. Nemrut'un pamsı kıışkıılu eUerdeASÜMAN ABACIOĞLU İZMİR-Nemrut Dağı'nın korunması amacıyla Dün- ya Bankası 'nca verilecek 30 miryon dolarlık kredinin. 'işin uzmanı olmayan' vakıflara kullandınlacağı bildi- rildi. Yörenin aym zamanda *milii park' kapsamında olması nedeniyle Kültür Bakanlıği'mn bu gırişımine. Orman Bakanlığı 'na bağh Milli Parklar Genel Müdür- lüğü'nün de karşı çıktığı öğrenildi. Arkeologlar Demeği'nin verdiği biigiye göre, Nem- rut Dağı'ndaki anıt mezar ve çevresindeki tapınakla- nn bulunduğu 13 bin 850 hektarlık alanda planlama, projelendirme ve altyapı çalış- maları yapılması amacıyla 25.9.1996 tarihinde Orman, Tu- rizm ve Kültür bakanhklan ara- smda bir protokol imzalandı. Dernek yöneticileri, Kültür Bakanlığı tarafından bu proto- kol yok farz edilerek, %m uz- manı olmayan' çeşitli vakıflar aracılığıyla 'sözde' kurtarma ve koruma çalışmalan yapılacağı- nı bildirdi. Orman Bakanlığı "nın da bir üniversiteye makro plan hazırîattığmı anımsatan dernek yöneticileri, birbirinden kopuk olarak sürdürülen bu çalışmala- rm Nemrut Dağı'ndaki arkeolo- jik eserlere zarar vereceği gerek- çesiyle, 1996 yılındaki proto- kole uygun olarak çalışmalann tek projede bir bütün olarak ele alınması için adı geçen üç ba- kanhğa çağnda bulundu. Arkeoloji ve Arkeologlar Der- neği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Tırpan. Nemrut Dağı'nın ko- runması amacıyla Dünya Ban- kası'nın 30 milyon dolarlık kre- di vereceğini belirterek, bir sü- re önce Dünya Bankası yetkili- leriyle yapılan toplantıda, Kül- tür ve Tabiat Varlıklan Genel MüdüTü Kemal Sayer'in vakıf- jlm.ültür varlıklannı koruma, müteahhitlik hizmetine dönüştü. Dünya Bankası'ndan sağlanan kredi uzman olmayan vakıflara veriliyor. larla protokol imzalandığj açıklamasında bulunduğu- nu söyledi. Toplantıyakatılan Milli ParklarGenel Mü- düriüğü yetkililerinin ise üç bakanhk arasmda imza- lanan protokol bir yana bırakılarak projesi olmayan bir çahşmanm ihaleye verilmesine itirazettiklerini kayde- den Prof. Dr. Tırpan, şu bilgileri verdi: 'Kredi, proje hizmetlerine harcamyor' u Dünya Bankası ik 8 Temmu/'da yapılan toplanö- ya ne müzecilcr. ne sanat tarihçiieri ne de Arkeologlar DerneğFni katülar. Vakıflan ve minıartan çağırdılar. Biz de izkyici olarak çekincemizi koyduk. Kültür Ba- kankğı üst düzey bürokratlarından oluşan bir vakıf kurdular. Aynı şekildc ytırtdışında bir \akıf kuruMu. Vakıflar Genel Müdüriüğü'nün daha önceki nestoras- yon çalışmalannı bilhoruz; Türkeserlerinin hepsi, mö- teahhîtiereverildiği için tarihi belgcoJma niteliğini ka\- betti. Kültür vaıiıklanm bir müteahhitlik hizmeti ha- line getiriyortar. Bütün korkumuz bundan kaynakto- nıyor. Maksat oncelikleri hice sayarak, parayı harca- yacak yer bulmak." Dünya Bankası'ndan verilecek kredinin bağış ol- madığını ve daha sonra geri ödeneceğini anımsatan Prof. Dr. Tırpan. "Kredi, koruma amaçb veriliyor. Bizimki- ler de genellikk müteahhitlik \ç proje hizmetleri için harcıyorlar bunlan. Oysa ülkemûde eski escrierin ko- runması içindaha öncetikiiyapıhnasıgereken işkr var" diye konuştu. Arkeologlar Derneği 2. Baş- kanı Turgut Batur, Türk De- mokrasi Vakfi, Hollanda'da ku- rulan Nemrut Vakfi, Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma De- ğerlendirme ve Geliştirme Vak- fi ile Kültür Bakanlığı arasm- da 24.3.1999 tarihinde bir pro- tokol imzalandığını belirterek şu görüşlere yer verdi: "Bu protokoMe sKil toplum örgûtlerini ve meslek kuruhış- larmı dışladılar. Oysa 25. 9.19%'da Orman. Kültür veitah riznı bakanüklan arasmda ya- pılan protokol hâlâ geçerli. Or- man Bakanhğı. 2870 sayılı Mil- li Parklar Kanunu gereğince master plan calışması baştatb. Diğer yandan Tnrizm Bakanlı- ğı. 1998'de bu bölgeyi de içine alan GAP Bölgesi Turizm Ge- Hşme Planı hazıriamaya başla- dL Bütün bunlaryapıhrken, Kûl- tür Bakanhğı, çevre düzeni >^- pacağnn di><on" Dünya Bankasrnın, bu kre- diyi verirken yerel halkm katı- hmını sart koştuğuna dikkat çe- ken Batur. sözlerini şöyle sür- dürdü: "Nemrut Dağıçevresinde mil- li park kapsamına giren 9 köy var. Kültür Bakanlığı bu vakıflaria protokol imzalıyor, ancakjçindeyerel halk yok.flgilimeslek kuruluşlan yok, Milli Parklar Genel Müdürlüğü'ne haber verilmemiş. Yann Dünya Bankası. ören yeri gelirferini bana verin diyebilir. Bu bir kültür empenaliznıklir. Yerei halkın sosyo ekonomik >apısı incelenmeden hiç bir proje ba- şan kazanamaz. ranth eler kazanır. Projeye göre, Nem- rut Dağı ışıklandınlnıa-sı. iki bin yıldır orada duran ko- losal eserlerin, tünellere taşınması, teraslann rekonst- rüksiyonu ve imitasyon eserieıie a\ağa kaldırıhnasi, yan tesisleri Ue zirvenin organize turizme açuması dü- şünülüyor. 1. Derece korunması gerekli bir SİT alanı, voğun kullanıma açıbyor. Bu çokyanhş. Burası turtaH alanı değil. Turizm, korunacak kültür eserinin çevre- sinde olmabdır. Bunu da uzun dönemli gelişme plan ka- rartan orta>-a ko>acak.'" zen ve Savaş Dinçel haksızlık ol- maması içinjünden çıktılar. Dev- let Konservatuvan 'nda okumayıp Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne girmiş olmayı hayatımda verdı- ğim en doğru karar olarak görü- yorum. Ama diğerlerinı ne yar- gılıyorum ne de eleştiriyorum. - Günümüzde oyunculuk en popüler meslekkrin başuıda ve düzey düşüklüğü söz konusu. Bu- nu neye bağlıyorsunuz? Insanlar artık tiyatroyu. televiz- yon dizilennde o>namak için se- çiyorlar. Bunu asla ukalahk ola- rak söylemiyorum. hocalanmız da böyle düşünüyor. 17 yaşımda konservatuvara gırmek için ha- zırlanırken sınav için ne yapmam gerektiğini biliyordum. Bu bir yürek işi, sadece tiyatro için söy- lemiyorum, bütün meslekler için aynı şey söz konusu. Gençler benimsedi - Bilge ve Zeynep ile bu kadar özdeşleşmenizin nedeni, sizden çok farklı karakterlere sahip ol- mamalan— Her ikisi de ne iste- diğini biliyor ve yapmak için eıt- geltanunıyor. Gençler tarafından kadar çokonaytanmasımn nede- ni de bu mu sizce? Gençler tarafından onaylanma- sının en önemli nedeni. Bilge ve Zeynep' in bir tutkusu olmasıydı. Bu gerçek yüzünden buluştu gençlerle ve ailelerle. Yolda yü- rürken durduruyor ve benden di- zideki gibi tepkiler vermemi is- tiyorlar. Bu diziler sayesinde ai- lesinden istediği şeyi yapma iz- nini koparanlar adresimi alıp oyuncak ayılar, mektuplar. hedi- yeler gönderiyorlar. Bu öyle ola- ğanüstü bir şey ki. anlatılamaz. Halil abi yaşında ebeveynler de durdurup, "Küçük hanım biraz çok oluyorsun" dediklerinde, "Kusura bakmayin, yazıyoriar bendeoynuyorum"diyorum. Sü- per Baba'da oynarken otobüsle Mecidiyeköy'den Ziverbey'e gi- derken bir kadın. "Babana ya- lan söv leyip neretere gidiyorsun " dıyerek üzerıme saldırdı. kula- ğıma yapıştı, inanabiliyor musu- nuz? Böyle şeyler de olmu- yor değil. - Popolerlikten rnümkün olduğunca uzaksmız-. Yaşamın her alanında şans, çok önemli bir fak- tör. Kimi insan tanınmayı, şöhreti ve parası için sevi- yor. Rengi ben de severim. Ama o renkten önce işin ne olduğuna, nerede ve kimler- le yapıldığına bakmak ge- rekiyor. Tamamen seçim meselesi. Reklama ve sü- rekli gündemde olmaya ih- tiyacım yok. - Genç ve yetenekli oyun- culann gözönünde olma- masını nelere bağlıyorsu- nuz? O kadar çok yetenekli genç oyuncu var ki aslında.. Ama şansları yok. Oyun- culuk eğitimi almamış, ama oynamak için üstüne para bile verecek o kadar insan varki... Tiyatro bölümün- den aynı yıl on kişi mezun olduk, ama sadece iki kişi çalışıyoruz. Genye kalan sekiz kişi bir şeyler yazı- yor, projeler üretiyor ama hep geri dönüyor. Bunuüzü- lerek yaşıyorum, biliyorum ki arkadaşlanmın benden eksiği yok fazlası var. 'Çehov'a bayüınm' - Oyuncu bir aileden ge- liyor olmak kariyeriniz için bir arvantaj oldu mu? Yaşamımın her dönemin- de; bale sınavını kazandı- ğimda. tiyatroya girdiğim- de, hatta sınavı kazanama- dığımda bile ailem örnek olarak gösterildi. Onun kı- zısın diye kazandm ya da ona rağmen kazanamadın gibi... Bir yaşa kadar bu be- ni çok üzüyordu. Ama ar- tık önemsemiyorum. - Sinemaya sıcak bakıyor musunuz? Hayatta en çok istediğim şey bir sinema filminde oy- namak. Bu yaz için böyle bir proje vardı, ama maale- sef parasızlık nedeniyle ger- çekleşemedi. Sinema fil- minde oynamak benim için birinanılmaztutku. Beğen- diğim, içime sinen bir tek- lif gelirse hemen kabul ede- rim. -Komedhi mi yoksa dra- mı mı daha > akın buluyor- sunuz kendinize? Birlikte çalıştığım insan- lar beni komediye yakıştı- nrlar. Ama kendimi drama daha yakın hissediyorum. Çehovoynamaya bayılınm. Okul oyunlan dışında hiç komedi oynamadım. Aslın- da hüzünlü hikâyeleri daha çok seviyorum. Beattes'm YeHovu Submanine'i yola düşüyop • Kültür Servisi - Beatles grubunun yaşayan üç üyesi, grubun 1968'de çektiği "Yellow Submarine' adlı filmi yeniden gündeme getirmek amacıyla büyük bir treni boyamayı planlıyorlar. Tren ilk seferini 8 Eylül'de Manş Denizi'ndeki tüp geçit yoluyla Londra'dan Paris'e yapacak. Grubun 'Yellow Submarine' füminin dijital sesle güçlendirilmiş şeklini ve filmde yer alan şarkılan içeren albümü tanıtmak için sürdürdükleri tanıtım programının bir parçası bu tren. Film. orijinal fılmden alınmış sahneleri içerecek ve albümde de VVith A Little Help From My Friends' ve 'Lucy İn The Sky Vv'ith Diamonds" gibi şarkılann yenı düzenlemelen yer alacak. Geçen mayıs ayında ise, Beatles'ın 1968 tarihli. bugüne kadar hiç yayımlanmamış olan bir şarkısının yeni bir kaydının yapılacağı açıklanmıştı. John Lennon'ın vokalde yeraldığı parça 'Yellovv Submarine' adlı albüme dahil edildi. McCartney. Harrison and Starr üçlüsü dört yıl önce Beatles'ın bir antolojisini oluşturmak için bir araya gelmişlerdi. Beatlennium Projesi adı altında gerçekleşecek olan antolojinin en önemli bölümlerinden biri de bu Yellovv Submarine adlı albüm olacak. Bir dığer haber de Beatles üyelerinin doğduklan şehir olan Liverpool'den. Kentte Beatles'a saygı çerçevesinde tam yüz yirmi bin izleyicinin katılacağı bir konser düzenlenecek. Konserde Boyzone and Robbie Williams gibi yıldızlann da yer alması planlanıyor. Yazar Oıiıan Çubukçu öldii • SÖKE (AA)- Öykü yazan Orhan Çubukçu 71 yaşında lzmir Karşıyaka'daki evınde yaşama veda etti. Bir süredir tedavi görmekte olan Çubukçu, doğum yeri olan Aydın'ın Söke ilçesinde toprağa verildi. Öykü kitaplanyla tanman yazar 1981 yılında 'Yılan Islığı' adlı öyküsüyle Nevzat Üstün ödülünü kazanmıştı. Sokrates'bı yaz turnesi H Kültür Servisi - Genco Erkal'ın yönettiği Yalınayak Sokrates, Dostlar Tiyatrosu'nun antik mekânlann doğal dekorunu değerlendıren yaz turnesi çerçevesinde Efes Antik kentinin Odeon'unda ve Didim'in Apollon tapmağında izlenebilecek. Maxwell Anderson'un yazdığı. Mina Urgan'ın dilimize çevirdiği o>aın 9 Ağustos'ta İstanbul Darüşşafaka tesislerinde. 10 Ağustos'ta Çanakkale Festivali'nde. 11 Ağustos'ta Ayvalık'ta, 12 Ağustos'ta Burhaniye Ören'de. 13 Ağustos'ta lzmir Bornova'da, 14 Ağustos'ta Datça Açıkhava Tiyatrosu'nda. 15 Ağustos'ta Efes Odeon'da, 16 Ağustos'ta Didim Apollon Tapınağı'nda oynanacak Bach ailesinin mirası bulundu • Kültür Servisi-John Sebastian Bach'ın ikinci oğlu Garl Phillip Emanuel Bach'ın mirasından kalan 5 binin üzerinde partisyon Ukrayna Devlet Edebiyat ve Sanat Arşivleri Müzesi'nde bulundu. Profesör Ghristoph Wolff'un yirmi yıllık çalışma sonunda ortaya çıkarttığı partisyonlann 500 kadan Bach ailesine ait. Garl Phillip Emanuel Bach'a(1714-1788)ait bestelerin çoğu imzalı. daha önce hiç çalınmamış ya da görülmemiş parçalar. Arşivde bestecinin babası. ağabeyi ve Bach ailesinin daha eski üyelerine ait partisyonlar da yer alıyor. Aslında Berlin'deki Sing Akademi Kütüphanesi'nde saklanan miras. İkinci Dünya Savaşı sırasında daha iyi korunabilmesı için, o zamanlar Almanya'ya bağlı olan, daha sonra Polonya'nın eline geçen Silesia bölgesine gönderilmişti. Savaş sonrasında ganimet olarak Eski Sovyetler Birliği'nin eline geçen mirasın Almanya'ya geri verilmesi talep ediliyor. Atilla Aldemir Almanya'da konser verecek • KüKür Servisi - Keman sanatçısı Ahlla Aldemir, 13 Ağustos'ta Rhea-Wiedenbrück kentindekı Volkshochschule'nin 20. yıl kutlama etkinlikleri çerçevesinde bir resital verecek. Ana teması Türkler olarak belirlenen konseri kentın belediye başkanı Wilhelm Zünkler, Münster Başkonsolosu Ergül Bakay ve dığer başkonsolosluklar. Volkshochschule Başkanı Bernd Jostkleigrewe ve Rheda-Wıedenbrück bölgesi Türkıye Işadamlan Derneği Başkanı Atilla Kence de ızleyecek. Aldemir, Almanya'da Westfalen eyaletinde gerçekleştirilen 'Kulturförderpreıs der Westfalishen Wirtschaft yanşmasında birincılik ödülünü aldı. ardından T.G Kültür Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Genç Yetenekler Keman Yanşmasf nda ikincilik ödülüne değer bulundu. 1998 Ağustos ayında Tibor Varga'nın keman kursuna katılan sanatçı aynı yıl Ayvalık'ta düzenlenen keman kursunda Ayla Erduran ve Victor Pikaizen ile masterclass çalışmalan yaptı. Aldemir, Ocak 1999'da lisansüstü eğitimini Dr. Nejat Eczacıbaşı Vakfı'nın katkılanyla Detmold Yüksek Müzik Okulu Prof. Lukas David'in keman sınıfında yaparak pekiyi derece ile mezun oldu. BUGUN • RUMELtHİSARI KONSERLERİ çerçevesinde Okay Temiz ve lzmir Senfoni Orkesrrası izlenebilir. (287 84 8İJ • BEYOGLU StNEMASI YAZŞENLİĞt'nde RezervTiar Köpekleri adlı film saat 12.15, 14.30, 16.45. 19.00 ve 21.15'te göstenliyor. • AÇIKHAVA TtYATROSU'nda saat 21 OO'de Sezen Aksu'nun konseri gerçekleşecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle