25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 AĞUSTOS 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Af eder misiniz? Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün hazırladığı af taslağı her kesimin tepkisini çekti. Affın kapsamını az bulanlar oldu, çok bulanlar oldu. Affa toptan karşı çıkanlar haklı gerekçeler sundu. Kimisi zamanlamasını yanlış buldu. Bir görüş de Bayrampaşa Cezaevi'ndeki mahkûmlardan geldi: "Cezaevlerinde mahkûmlar cezalarını çekmek yerine rant peşinde koşmaktadır. Mahkûmun üretim yaparak ekmeğini çıkarabileceği çalışma ortamı yoktur. Dışarıdan parası gelmeyen mahkûm aç ve çaresiz kalmaktadır. içeride işlenen suçlar artmıştır. 65-70 bin tutuklu ve hükümlünün bulunduğu cezaevlerinde insanlann durumu göz önüne alındığında Adalet Bakanlığı'na aynlan bütçe komik kalmaktadır. Af çıkartılacaksa, elde kalan parayla cezaevlerine yatınm yapılmalı, suçlunun tekrar topluma kazandınlması için gereken altyapı kurulmalıdır." Etektronik posta: someposta.cumhuriyetcom.tr Tefc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Kadınlar için renkli silah üretilmiş... "Pembe cinavetlere hazır olun!" azetelerdeki haberlere bakılırsa Cumhur- başkanı Süleyman Demirel, uluslararası tahkim için Anayasa değişikliği yapılması konusunda söz verildiğini söylüyor. Çoku- luslu sermayenin dümensuyundaki iş dünyası ulus- lararası tahkimin şart olduğunu açıklıyor. Başbakan Bülent Ecevit, "Uluslararası tahkimden dönüş yok" diyor. Kim kime söz vermiş? Ne zaman şart olmuş? Neden dönüş yokmuş? Türkiye 3.5 ay ön- ce seçime gitti. Seçim meydanlarında bu verilen sözlerden, şartlardan, dönüşü olmayan yöllardan neden söz edilmedi?.. Söyledikleri, uluslararası tahkim kapitülasyon de- mek değilmiş... O halde, Meclis'te Anayasa deği- şikliğini yaparsmız, referanduma gidersiniz, olur bi- ter. Halkın oyundan korkmadığınızı ele güne göste- rirsiniz! Söyledikleri gibi, uluslararası tahkim kapi- tülasyon olmasın... Peki, izmit Körfezi'ne köprü yap- tırmak için, Denizcilik Işletmeleri'nin Darıca-Topçu- Bangladeşlar arasındaki feribot seferlerini özel sektöre devret- me ve feribot geçiş ücretinin köprü geçişinden yüz- de 80'den aşağı olmayacağı koşulu neydi? Dönemin başbakanı Mesut Yılmaz'ın da alkışla- rıyla imzalanan bu sözleşme, "karayolu kapitülas- yonu yaratıyor" gerekçesiyle Danıştay'dan geri dön- medi mi? İzmit Körfezi'ne gözünü diken uluslararası konsor- siyum, kapitülasyon maddesi iptal edildiği için yak- laşık iki yıldır yeni sözleşme imzalamıyor, uluslara- rası tahkimin kabul edilmesini bekliyor! Çokuluslu sermayeden yana kalem oynatanların yazdıklarına bıkılırsa, bugün uluslararası tahkime karşı çıkanlar dün de Boğaz Köprüsü'ne, renkli te- levizyona karşı çıkmışlar... Uluslararası tahkim Tür- kiye'yi ekonomik bataktan kurtaracakmış... Türki- ye'yi bu batağa, Boğaz Köprüsü'nü yaptıranlarla renkli televizyonu getirenler sokmadı mı? Türkiye'yi 50 yıldır aynı kafa yönetmiyor mu? Ama en güzelini, bir şarkıcı yazmış: "Bir Türk şir- keti Bangladeş'e 5 milyar dolar yatınm yapmaya karar verse, ihtilaf durumunda sadece Bangladeş mahkemelerinin kararı ile mi yetinir, yoksa uluslara- rası bir kurulun hakemliğini mi tercih eder? Işte bü- tün sorun bu!" Bangladeş, dünyanın en geri kalmış ülkelerinden biri. Türkiye, Bangladeş'in yanında Amerika gibi. Şarkıcının örneği yerini buluyor: Bir Türk şirketi, Bangladeş'te siyanürle altın üret- mek için kollan sıvıyor. Işbirlikçi hükümetle anlaşı- yor. Tam üretime başlayacakken, baldın çıplak Bang- ladeşli köylüleri birileri dürtüklüyor, "siyanür sizi öl- dürecek" diyor. Köylüler ayaklanıyor. Hükümet şir- keti kolluyor, ama iş Bangladeş'in en yüksek mah- kemesine kadar gidiyor. Işte sorun burada başlıyor! SESSİZSEDASIZ(I) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Özelleştirme Anayasa'ya girmesin, Anayasa özelleştirilsin! Malulen emekliye sevk edildi ama... Psikolojik rahatsızlığı yüzünden çalışamaz olmuş... Posta Işletmesi'ndeki 19 yıllık hiz- metinin sonunda devlet memurlu- ğundan malulen emekliye sevk edil- miş... Geçen mayıs ayında emekliye sevk edildiğine ilişkin yazıyı alınca ge- rekli evrakı hazırlamış ve çalıştığı pos- ta müdürlüğüne teslim etmiş... Bu arada tedavisi de devam ediyor- muş... Bir süre sonra Emekli Sandığı'na gidip durumunu sormuş...Emekliliğin- den kimsenin haberi yokmuş... Şaşırmış... Emekli Sandığı'ndakiler de şaşırmış... Öyle ya, her gelen "emekli oldum" der- se bu işin sonu nereye varır... Önce, çalıştığı kurumdan yazt gel- meliymiş... "Çalıştığtnız kurumdan bi- ze yazı gelmedi" demişler. Üç kuruş emekli maaşının bir an önce bağlanmasından vazgeçmiş, sağlık karnesinin peşine düşmüş... Çünkü maaştan çok sağlık kamesine ih- tiyacı varmış... Çünkü sağlık karnesi ol- madığı için tedavi masrafları paralı olu- vermiş... Hastane-doktor parası altın- dan kalkılamaz hale gelmiş. Ama sağlık karnesini alamamış. Çün- kü çalıştığı kurumdan yazı gelmemiş... Kendi huzuru da, evdekilerin huzuru da hepten bozulmuş. Malulen emekliye sevk edilmesine rağmen emeklilik işlemlerinin neden başlamadığını araştırmaya başlamış... Sonunda bulmuş: Emekli olmak için teslim ettiği evrak, iki aydır posta mü- dürünün çekmecesinde kalmış... GÖRÜŞ SONMEZ TARGAN Bunalım Politikaları llginçtır, Türkiye son yıllar- da sürekli bir bunalım ortamın- da yaşamakta. Güneydo- ğu'da 15 yılı aşan bir zaman- dır süregelen sıcak çatışma ortamından henüz çıkabilmiş degilken şimdilerde de Ab- dullah Öcalan'ın gündeme oturan idam kararıyla bu so- run bir başka yöne, özellikle Avurapa'daki kimi ülkelerin açık ya da örtülü dayatmala- rıyla bir başka boyuta çekil- mek isteniyor. Bu olayların yarattığı gerilim yetmiyormuş gibi Iran'laasker, komşumuz Yunanistan'la Ege ve Kıbrıs konulannda ve hatta Birleş- miş Milletler düzeyinde ger- gin görüşmeler yapılıyor. Insanın ister istemez usu- na şöylesi bir soru takılıyor: Türkiye acaba dış güçlerin ve finans odaklarının da ortak çabasıyla sürekli bunalımlı bir ortamda mı tutulmak isteni- yor? Gerçekten de böylesi bir tarihsel süreçte, bakıyorsu- nuz Tahkim Yasası adıyla bi- linen bir hukuk cinayeti gelip topluma dayatılıyor. Bu da yetmiyor, koalisyon hüküme- ti tarafından adeta bir provo- kasyon yaparcasına sosyal güvenlik yasa tasarısı gün- deme bir bomba gibi düşerek emek ordusu sokaklara dökü- lüyor. Geçenlerde, sosyalist kim- liklerini halen koruyan birkaç arkadaşla sohbet ediyorduk. Bunlardan Ibrahim Özkurt, il- ginç bir saptama yaptı: Tür- kiye ne zaman bir kararsızlık içine yuvarlansa mutlaka ar- kasından uluslararası finans kuruluşlarının ulusal çıkarla- nmıza aykın bir istemi ya da dayatması ortaya çıkıyor. Tah- kim Yasası'nın zamanlama- sına da, içte ve dışta sıcak ve yoğun bir biçimde yaşanan bu gelişmelerin ışığı altında bakılmasının önemine işaret etti. Peki, Türkiye'nin sürekli bu- nalım ortamındayaşamasın- dan çıkar uman dış güçler, böylesi bir politikayla neyi amaçlamaktadırlar? Şurası tartışma götürmez bir ger- çektir ki, bugün, yeraltı ener- ji kaynaklarının ve fosil yaka- caklann dünyadaki en güçlü rezervleri Hazar havzası ve Ortadoğu bölgesinde bulun- maktadır. Ortadoğu, Kafkas- lar, Ege ve Akdeniz üçgeninin göbeğinde yer alan Türkiye, bu bölgelerde yer alan çoğu ülkeden hem potansiyel ola- rak çok güçlü hem de ulusal kurtuluş savaşı geleneğini -ki- mi bozulmalara karşın- yasa- tan tek ülkedir. Bu durumu Türkiye'nin stratejik önemini daha da arttırmakla kalmıyor, bu bölgelerde emperyalist devletlerin yapacağı yatırım ve siyasal tasarruflarda Tür- kiye'yi ayak bağı olarak gör- melerine yol açıyor. Bu nedenle güçlü bir Tür- kiye değil.kendilerine mah- kûm bir Türkiye bulmak isti- yorlar. Örneğin emperyalizm kendi dışındaki devletlerden, ülkelerden koparmak istedik- leri ödünleri, son çare olarak silaha sarılarak eskiden çöz- meye yönelirdi. Böylesi bir çözüm yöntemi, sonuçta, kendilerine de çok pahalıya patladığı için zorunlu kalma- dıkça artık bu yola pek baş- vurmuyorlar. Çünkü bu yön- tem aynı zamanda o ülkeler- de, çok geniş ve güçlü halk direnmelerinin, ulusal btlinç uyanmalannın da yolunu açı- yordu. Artık pek uygulanmayan bu politikalar, yerini daha ince ve sinsi politikalaradevretti. Di- ze getirmek istedikleri ülkeler- de etnik ayrımlan körükleye- rek, komşuları arasında ya- pay sorunlar çıkartarak ya da var olanları daha da derinleş- tirip bunalım ortamında tuta- rak isteklerine boyun eğme- ye zorlamaktadıriar. Görünen o ki, geçmişin so- ğuk savaş ve sıcak savaş po- litikalannın yerini, şimdilerde bu bunalım politikaları almış durumda. istediğini elde ede- bilmek için, hedef tahtasına koyduğu ülkeleri önce birbi- riyle küstürüyor, sonra da ba- rıştırıyoıiar. Dahası, kurulan bunalım masalannın başköşe- sine oturarak bir de hakem- lik rolüne soyunuyorlar. So- nunda da her iki taraftan ken- di istemlerinin alınmasına sı- ra geliyor. Yugoslavya'da ya- şananlar buna en canlı ör- nektir. NATO'nun olağan ko- şullarda hiçbir zaman elde edemeyeceği hakları, NA- TO'nun benzeri durumlarda dünyanın heryerinde müda- hale edebileceği hakkının VVashington'da imza altına alınmasının Kosova bunalı- mından sonra yaşam bulmuş olmast bu açıdan düşündürü- cü değil mi?... Aslında emperyalizmin, ye- ni dünya düzeni ve küresel- leşme olarak tanımladıkları bu yeni politikalann tuzağına düşmemek için, içte ve dışta dostluk ve barış bayrağını yükseltmek herzamankinden daha çok önem kazanıyor. Ama anımsatmak gerekir- se, bölgemizde ve gezege- nimizde banş ve dostluğun bayrağını yükseltecek biricik güç, geniş emekçi halk kesim- leridir. Çünkü tarihsel olarak da, toplumsal olarak da bur- juvazi bu treni çoktan kaçır- mıştır. KİM KlME DUM DUMA BEHIÇAK behicakaturk.net HARBİ SEMtH POROY MIRMIRLAR UĞUR DURAK TARİHTE BUGUN MVMTAZ ARIK.AIS S Ağustos KUYUCU MUmMŞA'NN ÖUML İ6ff'D£ BUGÜN, SADRAZAM Kuyucu MURAT PAŞA, PİYARgAtZUS'OA ÖLDÜ. KÛÇÛK YAŞT* SA8A1A ALlN- Mlf,oeAM YETİ$mHİLMİÇn.Ç£ŞİTLİ OEVLET6Ö- R£VLE.HİNPS BUUtNMUŞ 8U AKAOA DA BEYLEIZ- B£yi VE VAÜ OLAKIÇTU.PA&İŞAH IAHMET T/İISA- FINDAN 1606 'DA SAOGA2AMU6A <SE7İ&LDİĞİN- DE 1HŞL/ BİRAOAU&I AJ?nK.ANCAtC,AMADOLU'- DAKİ CELALİ ISMNIARIHI gAŞnRMAK IÇIN EN£Z JİK ÖNL£ML££ALMAICrA 6eCİt£M£t>I.Bu ÖNLBM- LER ÇOK ŞİDPETLİYDİ. TIUARLI ASK£fİLERJN TOPRAtC GEURLBR.İ AMlAfMAMjet NEPENİrLE İ i 8U İSYAULAR, yüZBİHLEee VARAN ÖNLEMB&lMİÇrî. MURATPAŞA,'KU. YUCJU*LAkABINI, >QJf>gANLA&IHtN CESETLERl- Nİ U\A A ' SARIOĞLAN ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN Davacı Necip Güneş tarafından davalı eşi Sanoğlan ilçesi Iğdeli köyü nüfusuna kayıtlı Akif kızı 1933 doğumlu Hanım Güneş aley- hine açılan boşanma davası sonunda: Taraflann şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalanna ve davacmın yaptığı 19.360.500.- TL yar- gılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine dair venlen karann ilanen tebliğine karar verilmiş olup, işbu hükmün gazetede ilanından itibaren Tebligat Kanunu'nun 31. maddesi gereğince 22 gün içerisinde temyiz edilmedigı takdirde hûkmün kesinleştirileceği ilanen teblig olunur. Basın: 37009 DÜZ ÇtZGİ ÜMİT ZİLELİ Hain Dinozorlar Uluslararası tahkim konusunda kartlar açıldı!.. Öteden beri "fem/c/n//"olmayı tercih eden, tahkim meselesini, "dolarlar geliyor", "cesur start" yollu manşetlerle "ekonomik paket" içinde "geçirmeye" çalışan büyük basınımızın en güzide kalemleri, iş- ler çetrefilleşince cepheden taarruz yolunu sectiler!.. Haklılardı tabii!.. Tam, "her şey kotanldı", "imtiyaz sözleşmelerinin önündeki Danıştay engeli kaldınldı" diye eller ovuş- turulurken, "menfi aydın tipolojisi"ne dahil, "çağdı- şı ıdeolojik kuruntu" sahibi dinozorlann kaşımasıy- la tahkimin karşısında muhalefet oluşuverdi. - Hain dinozorlar!.. Meclis'in dışındaki muhalefet hiç önemli değildi. Baskı gruplarıymış, yurttaş girişimiymiş, büyük ga- zetelere kadar sızmış köşe yazarı bozuntulanymış, işçiymiş, memurmuş bunlann hakkından kolaylıkla gelinirdi. Ancak bu bozguncular Meclis'teki, üste- lik iktidar partilerine mensup milletvekillerinin de kafasını kanştırmıştı!.. Tahkime engel olan anayasa maddelerinin referanduma gidilmeden değiştirilebil- mesı için gerekli 367 oyu bulamayacağını gören mil- liyetçi hükümet tasanyı çekmek zorunda kaldı. - Ahlaksız "anti tahkim lobisü." Peki, ne olacaktı?.. Milliyetçi iktidar, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, Çok Uluslu Şirketler, bunlann yerli işbirlikçileri ve de onların köşe başlarını tutmuş yıl- maz savunuculan vaz mı geçeceklerdi?.. Asla!. - Ve düğmeye basıldı!.. • • • Perdeyi Hürriyet Gazetesi Gn. Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök açtı!. Muhterem, "hep aynı çevreler" başlıklı yazısında bir zamanlar Boğaz Köprüsü'ne, renkli televizyona, Türk Parasını Koruma Kanunu'nun değiştinlmesine, lüks ithalatın serbest bırakılmasına karşı çıkanların bugün de uluslararası tahkime karşı çıktıklannı yaz- dı. Bunlara bir de isim taktı: - Menfi aydın tipolojisiL Özkök, Boğaz Köprüsü ile başlayan dönemin için- den çıkılmaz bir şehircilik faciasına dönüştüğünü, bugün iki köprünün bile yetmediğini, köprü geliri sa- tışıyla başlayan iç borçlanma buluşunun bugün 40 milyar dolar iç borç, 102 milyar dolar dış borç faci- asıyla Türkiye'nin önünü tıkadığını, plansız prog- ramsız renkli yayına geçilmesiyle siyah beyaz tüp yapan fabrikalann battığını, milyarlarca doların bo- şa gittiğini, yabancı sermaye gelecek palavralarıy- la iç pazann yabancı firmalara nasıl peşkeş çekildi- ğini ise yazmadı!. Onun yerine bir gün sonra Milli- yet Gazetesi'nde Güngör Uras yazdı. Okumuş ol- duğunu umalım!. Fakat aynı gün kendi gazetesinde Bekir Coş- kun'un yazısını mutlaka okumuştur. Ne de olsa ga- zetenin Genel Yayın Yönetmeni!. llahi tesadüf mü bilmiyorum ama Sevgili Bekir Coşkun "Hukuk iha- lesi" başlıklı yazısında aynen şöyle diyordu: "Tahkim Yasası; ulusal vahıklan yağmalamanın, uluslararasıyeni boyutudur.. Tahkim; yabancı serma- ye ile fıngirdeşmeye başlayan yerlisermayenin, Türk hukukunu devre dışı bırakma oyunudur. Tahkim; özünde utançtır.. Bunu Bergama köylüleri anladılar." - Menfi dinozora bakın!.. Bitmedi; bir başka dinozor, Melih Aşık ertesi gün bu yazıdan alıntı yapıp altına aynen şunları yazdı: Bunu Bergama köylüleri anladılar da iç ve dış sermayenin basındaki dostlan anlamadılar mı?.. Ta- bii onlar da anladılar ama görevleri gereği anlamaz- lıktan geliyoriar. Geçim dünyası ne de olsa... Onlan da anlamak lazım!.." - Bu dinozorlar umutsuz vaka canım!. ••• Ne yazık ki yerim bitti. Yoksa ömek çok!. Ömeğin, Güngör Mengi'nin Sabah Gazetesi'nde "biz kapitülasyon kompleksi içinde kavnjlurken, ya- bancı sermayenin kanatlandırdığı Ispanya, Yunanıs- tap, Kore ve Taylandgibi ülkelerin bizi nası/ geçtiği- ni" anlattığı "zincirieri kınn" yazısı vardı. Verdiği ör- neklerin şu anda ne durumda olduğunu araştırma- sını tavsiye edelim. Örneğin Avrupa Birliği üyesi Yu- nanistan'ın niçin ortak para bırimine giremediği, Güney Kore'nin hangi bedellerle IMF'den milyarlar- ca dolar kredi aldığı gibi!. Bir de Zütfü Livaneli'nin, "Türkiye'nin dünyayla yani muasır medenıyetle bütünleşmeye niyetinın olup olmadığı" nı sorduğu dünkü yazısı var. Anladı- ğım kadanyla niyetimiz varsa tahkim şart!. Yalnız, yazının sonunda verdiği Bangladeş örneği hem yan- lış, hem de küçültücü. Tahkime karşı çıkanlar, "im- tiyaz sözleşmelerinde" Danıştay denetiminin kaldı- rılmasına hayır diyor. Yoksa, özel anlaşmalarda tah- kim zaten yıllardır var. - lyi okumak, okuduğunu da anlamak gerek!.. Ama en çok milliyetçi lider Devlet Bahçeli'nin tahkimi savunurken söylediği, "Partimiz milli onu- rumuza ve bağımsızlığımıza herkesten fazla özen gösterir" sözlerine güldüm. - Içim de burkuldu!.. Email: zileli@garanti.net.tr Faks ve mesaj: (0212) 287 42 41 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 1/ Kızılımsı renkli bir deniz balığı. II Avcı- nın av bekle- mek için taş yı- 3 ğınlanndan yaptığı pusu... Gösteriş, fiya- ka. 3/ Şarkının sert bir biçimde vurgulandığı disko müzik üs- lubu... Yüksek 8 tepe.dağ.4/Bir g gıda maddesi... Insan ya da çalgı sesi- nin yükseklik ya da al- çaklık derecesi... Eski Mısır'da güneş tannsı. 5/Dervişselamı..."— 3 - Eyüboğlu": Kadın 4 ressamımız. 6/ Notada durak işareti... Bir tür ince meşin. II "Su se- " si ve kanat şakırtısmdan ' Billur bir avize Bur- 8 sa'da—-" (A. H. Tan- 9 pınar)... Bir soru eki. 8/ Osmanlı devletinde Karadağ prenslerinin unvaru. 9/ Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere verilen ad... Alt tarafı çan biçiminde genişleyen eteklere verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çiğ sütle yoğurt kanştmlarak, pişirmeden yapılan biryiyecek. 2/ Dürüst, iyi ahlaklı... Muştu, müjde. 3/ " — delik, cepken delik / Kevgir misin be kardeşlik" (Orhan Veli)... Çelik, çomak oyununa ve bu oyunda kullanılan değneğe verilen ad. 4/ Ender, seyrek... Bü- yük Okyanus'ta bir devlet. 5/ Bir cins kertenkele... Te- mel, esas. 6/ Yanağın altı kısmı... Danimarka'nın pla- ka işareti. II Doğu Anadolu'da bir ırmak... Kum falı. 8/ Doğu Karadeniz'de, özellikle Rize yöresinde doku- nan çamaşırlık ince bez. 9/ Üç ya da daha çok direği bulunan yelkenli gemilerde arka direk... Yemek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle