23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 AĞUSTOS 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DEPREM Hukuk çiğnenerek, resmen, depremdeki suç kanıtlan hızla yok ediliyor Halknıkayhıgözden çıkanldı# Ölü ve yaralı, kamu zaran söz konusu olduğunda hukuk savcılıklann doğrudan harekete geçmesini, suç kanıtlannı toplamasıru öngörür. Depremde yıkılan binalann enkazı, ortada mühendislik, müteahhitlik, haksız yapılaşmaya izin venne türünden ne kadar suç varsa, ortaya çıkması için başlıca suç kanıtı. Bölgelere göre üç ayn bakarun doğrudan sorumlu olduklan, hükümet kararlan ile çahşan kriz masalan, savcıhklar bilirkişi eliyle suç kanıtı oluşturmadan yıkılan binalann enkazlannı hızla kaldırtıp kanıtlan yok ettiriyorlar. ŞÜKRANSONER "Devtet suç işliyor. Resmi olarak sav- cüıkJar soruşturma yapmadan, kanıt toplamadan. resmi elden suç kanıtlan yoketöiyorJ' Depremden yıkılan binalarda ölen ve yaralananlar, on bınlerle yıkıntımn, do- ğal afet dışında sorumluluğu varsa bun- lan ortaya çıkaracak iki meslek grubu- nun, mimar ve mühendisler (TMMOB) çatısı altında örgütlenenlerle hukukçu- ' lar (barolann başkanlan) böyle haykın- yorlarsa, kamuyu uyarmak üzere çırpı- nıyorlarsa, bunun ûzerinde durmak ge- rek. Televizyon, gazete haberlerinden, Is- tanbul Barosu'nun depremzedeler için 'hukuk danışma bürolan' oluşturma gi- rişimini, başkan Yücel Sayman'ın. hü- kümetin suç kanıtlannı yok etmede na- sıl ortak olduğunu anlatan açıklamala- nnı izleyınce. bir gün ara ıle TMMOB ekibı ıle yaptığım deprem bölgesı tara- masını, bu kez hukukçu gözü ile göz- lemleyebilmek üzere yineleme gereği- ni duydum. Istanbul Barosu adına hal- ka yönelik hukuk danışma bürolan oluş- turulması çalışmasmı yakından izleme- ye çalıştım. tzmıt yolunu aşarken Yücel Sayman'dan önceki gelişmeler hakkın- da bilgi aldım.. Depremde yakınlannı kaybedenler, yaralananlar, evleri enkaz # Depremden sonra, yaralı ve ölü çıkarmak için mumla aranan araçlar, kepçeler, öncelikle yaralılann kurtanlamadığı, çok sayıda ölûnün çıktığı enkazlann başında, kalan ölü aynmını bile gözetmeden, sıralar halinde dizilmiş olarak yangından mal kaçınrcasına enkaz kaldınyor, kamunun resmi araçlan kamyonlar seferber olmuş enkazlan deniz ve çukur doldurmaya taşıyorlar. olanlar dava yolu ıle hak arayacaklarsa, ki aramasalar bile ortada ölüm, yaralı, kamu zaran söz konusu olduğu için ö- lay otomatik ceza ve hukuk yargılama- sı konusuydu. Sayılar on binlerle oldu- ğu için de yaşanmış en büyük, dev bir toplumsal bir yara olarak karşımızda du- ruyordu. Deliller yok edlldi' Yücel Sayman, benzeri sözlerle Ba- rolar Birliği ve diğer baro başkanlannın da vurguladıklan gibi. depremin bilim- sel, teknık sorumlusu mühendis mimar- larla aynı gerçeğın altını çiziyor. "En- kazlar kalküktan sonra. binalann yıkd- masına iltşkin en önemli suç kanıtı yok oluyor. Binanın depremin şiddetinden mi, yoksa mühendislik hatası. müteah- hitlik çalma prpmasından mı yıkudığı- nın saptanması şansı ortadan kaUayor" diyor. Yücel Sayman, savcıhklar gereken soruşturmayı yapmadan, suç kanıtlan- nı toplamadan enkaz kaldırma işleminin yapılmasınm suç ve delil yok etme ol- duğunun altını çiziyor. Bu uyanyı önce Adalet Bakanlığı'na yapmışlar; hukuk açısından çok önemli bir suçun işlendi- ğini. savcılık karan olmadan enkaz kal- dırma işlemine geçilemeyeceği gerçeği- ni onlara da onaylatmışlar. Bakanlık, savcılıklann hemen harekete geçeceği sözünü de vermiş. Gelin görün ki uygu- lamada değişen bir şey olmamış. En- kazlar kriz masalannın, daha dogrusu Depremin Uk günlerinde yarah ve ölü çıkarmada mumla aranan enkaz kaldırma araçlan, şimdi yüzkrcesi bir arada seferber olmuş enkaz kaldınyorlar. Depremin suç delilleri de, savcıhk delil toplamadan, hukuka aykın olarak. hükü- met eliyle. kriz masalan uygûlaması olarak resmen yok edifaniş oluyor. Yarah ve ölü çıkarma işlemlerinde, insani yar- dımda, çadırda geç kalan siyasi irade, suç kanıtlannı yok etmede neden böyle acele ediyor? hükümetin karan ile akıl almaz bir hız- la, seferberlık halinde kaldınlıyor. Suç kanıtlannın hızla yok edilmesi çahşma- sı resmen, hükümet sorumluluğunda gerçekleştırilıyor. Sayman'la körfezi, deprem bölgesini tarama turumuzda, bir gün ara ıle T- MMOB ile yaptığımız turdan çok daha büyük bir hızla enkaz kaldırma işlem- lennin sürdürüldüğüne her yerde tanık olduk. Izmit'te lzmit Barosu Başkanı ile bir- likte Yücel Sayman'ın savcılığı ziyare- tinde. hukuk açısından haklı olduklan bir kez daha tes- lim edıldi. An- cak savcılığın henüz göreve başlamadığı, ba- ro mühendis-mı- marlardan olu- şan teknik heyet sağlayabihrse hafta sonu da ça- lışılarak uygula- manın başlatıl- masınm düşü- nüldüğü ögrenil- di. lzmit Barosu, tstanbul Baro- su'nun Avcı- lar'da başlattığı depremzedelere hukuk danışma bürosu çalışma- sından esınlene- rek, gelen vatan- daşlar ıçın örnek savcılık başvuru, şikâyet formlan oluşturmuştu. Baro odasına akın akın gelen depremzedelere bunlardan verili- yor, savcı ıle kendi başlanna delil tespitıne gıtmeleri halin- de, yıkılmış ev- lerinden beton ve demır parça örnekleri alın- masını sağlama- lan öneriliyordu. Oysa daha ön- ce TMMOB uz- manlan ile yap- tığım tararna ge- zısinden de öğre- nebildiğim kadan ile bilıyordum ki, bi- nalann çökme durumlan, enkazın bütü- nü çok önemliydi. Kanıtlann yok edil- meden uzman eliyle toplanması zorun- luluğu vardı. Daha sonra Gölcük'e geldiğimızde ise en çok ölü ve yaralının çıktığı, nere- de ise tüm binalann başına bırer makı- nenin kondurulup enkazın hızla kaldınl- maya çalışıldığına. kamu damgalı kam- yonlann peş peşe hurda taşıdıklanna, denıze ve çukuı alanlara taşmdıklanna tanık olduk. İlctldar sınrfta kaldı Duyumlanmıza göre, savcılık delil toplanmadan kaldınlmamasını istemiş, ama kulak asan olmamıştı. Emir yuka- ndan geliyordu Binalardan canlı yar- dım isteyen insan seslen gelirken, dep- rem bölgesine ulaşamayan kamu araç- lannın yüzlercesini bir arada görmek olanağı doğmuştu. Depremi telefonla duymada, insan, ölü kurtarma, insani her tür yardımı ulaştırma, şımdi de yağ- Yıkılan ev sayısı, sığınma gereksinimi göz önüne ahndığında kurulmuş çadır- lar gülünç sayıda kahyor. Ama depremzedelerin gereksinmelerine yanrt ver- mede öylesine yetersiz ki. Çamur ve batakhk içinde, çok küçük, üstelik su sız- dıran, içeride yatacak yeri, eşyası ohnayan çadırlara gece ayazında sığınmak ne işe yarar? Ûstelik depremzede, yıkılmış evinin, altında \arsa ölüsünün, eş- yasının yanında olmak istiyor. Cece ayazında, ışık. yenıek hizmeti de götürüle- memiş Yalova sahili ûzerinde kurulu çaduiar çoğunlukla boş duruyordu. mur altında çadır ulaştırma ve kurmada geç kalan, sınıfta kalan iktidar gücü, en- kaz kaldırmada seferberdi. Aceleleri ne idı? Enkaz kaldırma, canlı kurtarmak, ölüleri çıkarmak üzere acil olabilırdi. Ama şimdi, TMMOB'nm dedığı üzere, "bir 15 gün bekletilsin, bizim oluşturdu- ğumuz gönüllü ekipler çöken enkaz ile kuUanüamazolanlardaki teknik durum- lan, ayakta kalanlan, nedenieri ik sap- tayabflir" güvencesi neden kulak ardı edıliyordu? Ya da barolann, hukukçula- nn, "savcıhk delil tespiti yapmadan suç kanıu yok edilemez, suçtur" uyanlanna nasıl böylesıne vurdumduymazca sırt çevriliyordu? Barolar ve TMMOB'nin haykınşlan karşısında gazetecilerin soru yönelttiği sorumlu bakanlardan Yaşar Okuyan'ın yanıtlanm, gece TMMOB'nin şantiye- sinde, hukukçularla birlikte dinledik. Anayollar açıkken, yıkım alanlannın tü- mü ınsansızlaşmış, yaşanmaz bir ko- numda iken, günlük işlevi olmayan en- kazlar, kime neden batıyordu ki?.. Kal- dı ki yalan söyleniyorsa, günahı yalan söyleyenlerin boy- nuna, kepçelerie bir an önce enkaz kal- dırma seferberli- ğinde, çıkanlma- mış,artıktamamen çürüdüğü için de kolayca parçalanan cesetlerden parça- lar enkaza kanşı- yordu. Bu insanlık ayıbı savı Okuyan bile tam yalanla>amadı. Enkaz kaldınna te- laşını da sadece 'yollan açmak' gi- bi inandıncı olma- yan bir gerekçeye dayandırdı. Altya- pının tamamen çöktüğü, insansız- laşmış, hepsi de yı- kım ya da harabe konumunda alan- larda yollar kimin için, ne için açıla- caktı ki Kaldı ki, bızim tanık olduğu- muz bütün enkazla- nn başında birer kepçe ve kamyon olarak, asıl yol ka- patılması, bu acele enkaz kaldırma iş- lemi ile yaşanıyor- du. Ölü ve yaralıla- nn çok çıktığı bina- lann enkazlannın kaldmlması, suç kamtmın yok edil- mesindeki bu ışgü- zarlıkla, hangı kirlı çamaşırlar örtüle- cekti ki? Yücel Sayman'la depremzedelere hukuk yardımı, ücretsiz hukuk danışma bürolan kurmak üzere çıktığımız, gün boyu süren yolculuk. akşam geceyan- sından sonra son bulurken, sabahki umutlar umutsuzluğa dönüşmüştü. Si- yasi ırade ağırhğını suçlularla, depremi kaçmılmaz afetten, felakete dönüştüren suçlarla hesaplaşılmamasından yana ağırlığını, hem de çok kararh bir şekil- de ortaya koymuştu. Deliller yok edile- rek hukukun işletilmemesı için elden gelen yapılıyordu. Elbette karşı duruşlar, direnenler, hu- kuk, hak arayanlar, hukuk işletmek için uğraşım sürecekti. Ama siyasi iktidar iradesi, ağırlığı tam tersi yönde, bilinç- le, kararhlıkla oturtulmuştu. Deprem- zede vatandaş tek tek, canını dişine ta- karak, hakkını arayacak, hukuku, işlet- mek üzere canını dişine takarak uğraşır- sa elbette kimi sonuçlar alınabilecekti. Ama iş çok zordu. Bütün deprem merkezlerinde hukuk danışma bürolannın oluşturlması, baro- lann yardımı sevinçle karşılanıyordu. Hele de tstanbul Barosu'nun, daha ön- ce açık, hukukçu yanında sorgulama hakkı için oluşturduğu ücretsiz örgüt- lenme potansiyelinı kullanmaya hazır olduğunu ortaya koyunca... Klmliklerl bile yolrtu Deprem bölgelerinde başından beri çahşan gönüllü sağlık. çok boyutlu sos- yal ekipler, hukukun çok önemli bir açık olduğu kanısındaydılar. Depremzedenin kimliği bile yoktu. Savcılığa suç duyu- rusunda bulunma da dahil, veraset, ve- kâlet, yıkılan binalann taksit, senet so- runlan gibı sayısız acil çözümbekleyen hukuksal sorunlan vardı. Kriz masala- nnın kriz çözme değil. giderek daha ağır boyutlarda knz yaratma masasına dö- nüştüklen yargısı, sinirleri giderek bo- zulan depremzedeler ûzerinde yerleş- mişti. Zaten gün geçtikçe depremin ilk şokunun hafiflemesı ile sorunlar da gö- ze batarbir biçimde değişiyordu. Gönül- lü, resmi sağlık hizmeti yapan bütün bi- rimlerde, deprem şokuna, kayıplara bağ- lı hastalıklann, depresyon belırtilerinın dozu artmıştı. llaç dağılımmda, hastala- ra verilen ilaçlarda, sinirleri yatıştıncı- lar en büyük ağırlığa çıkmışn. Doktor- lar. gönüllü gruplarda uzmanlık alanla- nnı bu yana kaydırmışlardı. "Patiama başladı, hastanelik vakalar bir bir çüa- yor" dıyorlardı. Gölcük'te depremin ılk gününden ön- ce yaralı çıkarmada, sonra ölü kaldırma- da, daha sonra da deprem şoku tedavi- sinde grup hizmeti yapan, yanhş oku- muyorsunuz, Fransız itfaiye ekibinin 9 Kriz masalannın kendisinin kriz odağı olması çaresizlik olmaktan çıkıp, bir politikayı, yaklaşımı yansıtıyor: 'Evleri başlanna yıkılanlann uğradığı ZBrarlar, felaket çok büyük. Ne kadar çok insan çaresizlikten bölgeden göç edefT^SffdH"başınm çaresine bakar. kayıplarının hesabını sormaya kalkışmazsa, halka ödenecek bedel o kadar az olacak. Herkes kendi başının çaresine bakacak.' psikolojık danışmanlan, görevi bizım psikologlara devrederken sık sık uyan- yorlardı: ".Arada kesinti olursa bizim başlatnğımız tedavi boşa gider. En kritik günler gekü Lütfen grup teda%iyi kesme- yin, deprem şokundan çıkmak üzere olan insanlan bol bol konuşturun" tü- ründen açıklamalar yapıyorlardı. Mer- kezlerde, evlerinin başında hâlâ çıkma- mış ölüleri ya da eşyalan için bekleyen- lerin çok sınırlı yararlandıklan bu hiz- metler çoğunluk için gündemde bile de- ğıl. Köyler hepten gözden ırakta. Göçe zorlanmış çoğunluk, gidecek yer bula- bilenler kendi başının çaresine bakacak. Gece yansından sonra feribota bin- mek üzere giderken, bir yandan çadır eksikliği dramı yaşanan bölgede, diğer yandan kurulmuş pek çok çadınn boş ol- duğunu görüyoruz. Soğuk ve içi çıplak, çamur içindeki çadırda depremzede na- sıl kalsın? Üstelik başından aynlamadı- ğı, kurtarma umudu ile yaşadığı eşyası- nın bulunduğu enkazın başından uzak- laşarak. Deprem bölgesi kentleri her ge- çen gün gözle görülür bir hızla insansız- laşıyor. Ne kadar az insan için çadır yap- ma zorunluluğu kalırsa, o kadar az pre- fabrik ev, deprem konutu yapılacak. Depremzedenin kaybettikleri karşılığı asla olmayacak insani yardımın parasal portesi. rakamlar düşecek. Kriz masalannın kriz çözme değil, kriz yarat- ma masası olarak işlemesi, ilk günlerde belki beceriksizliktendi, ama artık bilinçli bir siyasal seçimi, iradeyi yan- sıtmıyor mu? Papandreu'nun elçileri 'Türk devletine elimizi umttyoruz* tstanbul Haber Servisi - Yunanistan Dışişleri Bakanı Georgios Papandreu'nun dörtkişilik özel danışmanlarheyeti, lstanbul Büyükşehir Beledi- ye Başkam Ali Müfit Gürtuna'yı ziyaret ederek DışişlenBakanı'nın"Hepnniz insan olduğumu- zu hissettik, başınız sağolsun" mesajtnı iletti. Alexandros Rondos, Yunan halkı olarak Türki- ye'ye ve Türk halkına karşı kendilerini ortak so- rumlu hissettıklenni söyledi. Yunanistan'ın ls- tanbul Başkonsolosu Fotios Xidas da "Biz zayıf ve güçsüz bir devlete değil. güçlü, kuvvetli oldu- ğunu bildiğimiz Türk devletine elimizi uzatıyo- ruz" dedi. Başkonsolos Xidas, iyi niyetlerini or- taya koyduklannı belirterek uygun görülen doğ- rultuda yardım vermeye çalıştıklannı kaydetti. Başkan Gürruna da tstanbul halkı adına teşekkür ederek bundan sonraki dönemlerde kalıcı dost- luklann olmasun dilediğinı söyledi. EMA VAKFI'NDAN TARTIŞMALI DANIŞMA TOPLANTILARI 'Sanayi yurt düzeyine dağıtümalı 9 tstanbul Haber Servisi - TEMA, büyük depremle birlikte Türkıye'nin karşı karşıya kaldığı çe\Te sorunlanna çözüm yollan aramak. elde edilen sonuçlan ve çözüm önerilenni ılgılılere ve topluma doğru bir şekılde yansıtmak, bilmçli ve güçlü kamuoyu oluşturarak devletin ve hükümetlerin hızlı ve etkin çözümler üretmesini sağlamak amacıyia bir dizi 'Tartışmalı Danışma Toplantılan' düzenliyor. Türkıye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varhklan Koruma Vakfi (TEMA) Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Karaca ve Başkan Vekilı Nihat Gökviğit imzasıyla yapılan açıklamada, sanayi ve yerleşimin depreme dayanıklı zemin koşullanna uygun olarak yapılmadığının ortaya çıktığı anımsatılarak "Bu aşamada bir yandan sanayi yurt düzeyine dağıtümah, diğer yandan yeni kunüacak veya taşınacak sanayi, yerleşim alty apı yatınmlannın ihtiyacuun karşüanmasmda tanm alanlan amacı dışında kul)anılmamal]~ denildi. Açıklamada özetle şu görüşlere yer verildi: "Sözkonusu yannmlaruı yine yanlıs, olarak uygun zemin özelh'kleri taşunayan tanm topraklan üzerine kurulması ihrimaB. bir başka önemli çevre sorunu olan tanm alanlannın yok olmasına yol açacak ve asıl amacı gerçekkştiremeyecek nitelikte gözükmektedir. Nitekim son günlerde başında çıkan bu konudaka habeıierde, depremden büyük yara alan sanayi üssü Marmara Körfez Bölgesi'nin yeniden in^ası için devletin harekete geçtiği, ilk aşamada bölgede bulunan bir kısun sanay i tesislerinin yöre dışuıa nakledileceği, bir kısun tesisin de yerleşim yerieri dışına çıkanlacağı bOdirilmektedir. Burada en önemli husus, yeni kurulacak sanayi tesisi, kortut ve ahyapı yatınm ihtiyacını karşüayacak zemin özellikierine sahip uygun arazilerin seçUmesi ve aynı zamanda üstün verünli tanm alanlan olan ormanlar ve meralara zarar verilnıemesidir." 14 Eylül salı günü Etiler'de Tekfen Holding AŞ'de yapılacak Tartışmalı Danışma Toplantısı saat 10.00'dabaşlayacak. TEMA Vakfi'nın görüş belirlemesine yardımcı olmak amacıyia düzenlenen toplantıda tartışmacılar kendi uzmanlık alanlannda kendi seçtikleri konularda 20-30 dakikahk sunuş yapabilecekler. Bildiri metinlerinin daha sonra bir yayın haline getirileceği belutildi. Annesi,babaa ve ağabeyinin ötümünden ha- bersiz 16 yaşındaki Tarkan Sanh'nın tek amacı iyi bir futbolcu olmak. Enkazdan kurtanlan çocuklar 'hayatta ben de vanm' diyor Yaralar sardıyor SAADETUSLU Marmara Bölgesi'ni sarsan depremde yara- lanan çok sayıda yurttaş çeşitli hastanelerde tedavi ediliyor. istanbul Tıp Fakültesi Sualtı Hekimliği Bilim Dalı'nda tedavi gören hasta- lar ise basınç odası olmadığı için ambulansla başka yerlere gidip gelmek zorunda kahyor- lar. Doç. Dr. Şamil Aktaş, bugüne kadar 15 hastaya yardım ettiklerinı belirterek, "Sadece Çapa'da neredeyse 50 hastaıun baanç odası- naüıtiyacı \ar. Eğer basınç odamızolsaydı çev- rehastaneterdeki hastalara da yardımcı olabi- Brdik*' diye konuştu. Enkaz altında uzun süre kalan insanlann basınç odalannda tedavi görmelerinin gereke- bildiğini belirten Şamil Aktaş. yaklaşık bir yıl önce meydana gelen kazantn ardmdan Ça- pa'dabu birimin çalışamadığıru anımsattı. En- kaz altında kalan insanlarda kompartman sendromunun görülebildiğini söyleyen Ak- taş,u Burada kaslar oksijensiz kahp bozuluyor. Kas gmplannda ödem oluşuyor. Enkazın al- tmdan kişni çıkardığınızda görünürde birşey yok, ancak ödem nedeniyle kaslardaki sinirler ölüyor \e bacak ya da kolun kesihnesi gereke- biliyor. Burada. fastiotonıi denen bir teknikle kaslar kesiliyor ve buradaki basınç azambvor. Bu da yetmediği için basınç odasmda tedsni ge- reldyor'' diye bilgi verdi. Yeniden başlamak Göçük altında 80 saat kaldıktan sonra kur- tanlan 11 yaştndab EHf Gündüz, tüm yaşa- dıklannı unutup yeniden hayata bağlanmaya çahşıyor. Depremi unutmak için depremzede- lerle bile görüşmek istemeyen Elıf, etrafinda- kilere espnleryapıyor. Israıl 'den gelen kurtar- ma ekibi tarafindan Yalova'daki evınden 17 sa- atlik bir çahşmayla kurtanlan Elif Gündüz. halen annesi. babası ve kızkardeşınin öldüğü- nü bilmiyor. Elif in teyzesi Ümmühan Yavaş, yeğeninin çok girişken, popüler olmaktan hoş- lanan biri olmasına karşın, şimdılerde içıne kapandığını söylüyor. Be$Ht kurtarmıs On binlerce insanın öldüğü, binlerce aile- nin parçalandığı depremden eşi ve kızıyla kur- tulan şanslı(!) insanlardan biri Ayşe Vanol Va- nol, depremin şiddetinin en yoğun yaşandığı Gölcük'te beşinci kattaki evinden bebeğinin beşiği sayesinde kurtulmuş. Deprem anmda 20 aylık kızı Aysu Senan'ı almak için hareketettiğini söyleyen Ayşe Va- nol, "Ancak 2-3 adun atabildim. Ayagim di- zhnden büküJdü ve beşiğin alrına girdL Tavan, beşiğin üstüne düştü" sözleriyle 45 saniyeyi anlatıyor. Eşinin bulunduğu yerde hiçbir şey olmadığı içinonun yaralanmadığını söyleyen Vanol ve bebeğini kurtaran da eşi olmuş. Eşi- ninbir havadeliği açtığmı ve 6 saat sonra ken- dilerini kurtardığını söyleyen Vanol, "Ayağı- ma 6 saat baskı olduğu için şimdi basınç oda- sı tedavisi görüyonım. Ancak ber gün başka bir yeregitmek zorunda kabyonız. Burada bir oda varken, bu halde sedyede ambulans bek- lemek çok acı veriyor. Keşke burayı yeniden yapsalar" diye konuşuyor. "BeşHctaş'ta oynayacaflım" Yaşanan deprem felaketiyle insanlann ço- ğu hayata dair umutlannı kaybetmişken, 16 yaşındaki Tarkan Sanh en büyük hayali Be- şikiaş'ta futbol oynamak için iyileşmek iste- diğini söylüyor. Ağabeyi Serkan'ın doğum gününü kutladıklan deprem gecesinde saat 02.30'da uykuya dalan Tarkan, babası Ahmet, annesi Oya,ağabeyi Serkan'ı kaybettiğini bil- miyor. O gece evde bulunmayan ağabeyi Ha- kan tarafindan enkazdan 14 saat sonra kurta- nlan ve tstanbul Tıp Fakültesi'nde tedavi gö- ren Tarkan'a, şimdi Kıbns'ta askerlik görevi- ni yapan ağabeyi Erkan bakıyor. Gölcükspor, Değirmenderespor ve en son olarak da Koca- elispor'un "C Genç" takımında top koşturan Tarkan, depremde yaralanan sağ bacağının iyileşmesiyle 7-8 yıldır oynadığı futbola ye- niden döneceğini belirtiyor. Koyu bir Beşik- taş taraftan olan Tarkan'ın başucunda takımı- nuı renklerinden oluşan yastığı bulunuyor. Depremden kurtulan Ayşe \ arol, bebeği ve eşiyle yaşama dört elle sanlmış.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle