Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17AĞUSTOS1999SALI CUMHURİYET SAYFA
/ ekonomi(&cumhuriyet.com.tr 13
Sahte banknot
uyarısı
• ANKARA (ANKA)-
Merkez Bankası (MB),
piyasada dolaşan sahte
banknotlann sen ve sıra
numaralannı belirleyerek.
sahte paralann nasıl ayırt
edileceği konusunda
yurttaşlan uyardı. Merkez
Bankası yetkilileri. 1
milyon liralık banknotlann
yapımmda 100 bin liralık
banknot kâğıtlannın
kullanıldığına, bu
banknotlann, filigran ve
emniyet şeridi
bulunmadığından
ültraviyole ışık altında
yansıma vennediklerine
dikkat çektiler. Yetkililer,
piyasada dolaşan sahte 1
milyonluk banknotlann
yapımında da bu 100 bin
liralık banknot kâğıtlannın
kullanıldığı duyumunu
aldıklannı ve bu paralann
sahteliğinin sadece renk
değiştiren mürekkeple
basılan motiften
anlaşılabileceğini belirttiler.
elektronik kart
• ANKARA (Cumburiyet
Bürosu)- Boru Hatlan ile
Petrol Tasıma AŞ (BOTAŞ)
doğalgaz kullanımında
elektronik sistem
Ankara'dan sonra Eskişehir
ve Bursa'da da
uygulanacak. BOTAŞ Genel
Müdürlüğû'nün Bursa ve
Eskişehir'de başlatacağı
sistemin yapımının bu yıl
içinde ihale edileceği,
uygulamaya da en geç
önümüzdeki yılda
başlanmasının hedeflendiğı
ögrenildi.
Halkbank'tan
kredi desteği
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Esnaf ve
sanatkârlann artan plasman
talepterini karşılamak
amacıyla dün tüm Halk
Bankası şubelerine 17
trilyon lira gönderildi.
Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hüsametrin
Özkan, yaptığı yazılı
açıklamada. 1999 yılı içinde
esnafa gönderilen
plösmanm 97 triîyottîirayi"
1
'
yükseldiğini belirterek
toplam plasmanın 317
trilyon liraya ulaştığını
söyledi.
Sanayinin
istttıdamı azaldı
• ANKARA (ANKA)-
Reel sektörün istihdamında
geçen yıl özellikle Rusya
krizinin patlak verdiği
ikinci yandan itibaren
başlayan daralma
sonucunda toplam
istihdamda sanayinin payı
düşerken tanmın payı artış
gösterdi. DlE tarafından altı
ayda bir gerçekleştirilen
hane halkı işgücü anketi
sonuçlanna göre, nisan
aylan itibanyla sanayinin
istihdamında son bir yılda
357 bin kişilik azalma
olduğubelirlendi.
Tiipkler az
çalışıyor'
|İZMtR(AA)-Türkiye
lşveren Sendikalan
Konfederasyonu * nun
(TlSK) yayın organı
"lşveren" dergisinde yer
alan araştırmaya göre, Tûrk
işçisi, ABD, Japonya,
lrlanda, Avustralya
işçisinden daha az çalışıyor.
Ülkeler itibanyla ortalama
çalışma sürelerinın
karşılaştınldıgı çalışmada,
işçi başına yıllık ortalama
fîili çalışma süresi ABD'de
lOOkabuledilerek.
lrlanda'da 97, Japonya'da
96, Avustralya'da 95,
Türkiye ve Yeni Zelanda'da
93 olarak belirlendi. AB'de
ortalama çalışma süresi 86
olarak açıklandı.
Mercimek
alımı durdu
• GAZİANTEP
(Cumhuriyet Bürosu) -
Güneydoğubirlik satın
aldığı mercimeklerin
parasını ödeyemeyince ürün
alımını durdurdu. Birliğin 1
trilyon 199 milyar lira
bedelle toplam 5 bin 722
ton mercimek alımı
gerçekleştirdiği ve üreticiye
700 milyar lira borçlandığı
ifade edildi. Güneydoğu
Tanm Satış Kooperatifleri
Birliği Genel Müdûrü
Mehmet Okur, borcun 400
milyannı üreticiye
ödedıklennı ve kalan
paralan da kredi aldıklan
takdirde ödeyeceklerini
vurguladı.
BM, 2000'de yapılacak zirve öncesi ulusal demokrasi yerine küresel demokrasi çağnsında bulundu
EHinya lriikümetiııe doğrüEkooomi Servia -Birleşmiş Mil-
letler (BM) küreselleşmeye insa-
ni çehre kazandırmak üzere kolla-
n sıvadı. Ulusal demokrasi yerine
"küresel demokrasyi" yerleştir-
meye çalışan BM tarafından 2000
yılınm eylül ayında düzenlenme-
si planlanan "dünvanın geleceğine
ilişkin zirve toplantısında", "dün-
ya hükümetine" doğru somut adım-
lar atılacak.
BM bu toplantı için hükümetle-
re yaptığı duyurularda, Eylül
2000'de yapılacak zirve öncesi ulu-
sal demokrası yerine tek bir küre-
sel demokrasi çağnsında bulundu
Küreselleşmenin bir takım te-
kellelerin elinde olduğunun vur-
gulandığı ve bir dünya hükümeti-
ne neden gereksınimin duyulduğu-
nun anlatıldığı çağnda, topluluk
bir anlamda günah çıkartsada ye-
ni küresel demokrasinın BM çatı-
sı altında oluşturulmasını daha doğ-
ru olacağı belirtildi.
BM'nin itiraflan
Hükümetlere gönderilen çağn-
larda, şu ifadelere yer veriliyor:
"Her ne kadar BM kurulduğundan bu
yana30 mihonu aşkın insan savaşlarda kat-
ledildiyse, miryonlarca insan, etnik \e dini
çaüşmalarda öldürüldüyse, 100 milyonu
aşkın insan bölgesinden göç ettirildiyse ve
bugün hâlâ 20 mihon sığınmacı ülkesi dı-
şındaki birböigede yaşamaktaysa ve BM üye-
lerinin dav ranışlan korkunç ve kabul eiü-
lemez nitelikte de olsa. BM sadece ülkele-
rin >an yanageimeyi başarabadflderi birpiat-
form görüntüsü verse de, biz yine de BM
dışında bir platfbrm ile bu hedeflere ulaşa-
büeceğimize inanmıyoruz..."
Türkiye MAI (Çok Taraflı Yatınm An-
laşması) ve Küreselleşme Karşıtı Çalışma
Grubu Sözcüsü Gaye Yılmaz, ele geçirdik-
leri çağn metinlerinde "küresefleşmeye in-
sani çehre kazandırma çabasının" olduğu-
nu belirterek "2000 yılının eylül ayı bu giri-
şim için özellikle belirlenmiş. Söz konusu
tarihe kadar, sermajenin istediği hemen bü-
tün anlaşmalar imzalanmış olacak" dedi.
Gönderilen duyurularda, BM'nin, dün-
ya hükümetine doğru giden yollardan biri
n \/f nin çağnsını "küreselleşmeye insani bir
MJ iv yüz kazandırma çabası" olarak niteleyen
Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubu Sözcüsü Gaye
Yılmaz, 2000 yılının eylül ayının bu girişim için
özellikle belirlendiğini ve bu tarihe kadar sermayenin
istediği hemen bütün anlaşmalann imzalanmış
olacağını vurguladı.
olarak gösterildiğini, ancak tek yol olarak
benimsenmediğini anlatan Yılmaz, şöyle
konuştu:
"BM dışındaki kurumlarda da yapılma-
sı mümkündür. Küresel polirikalar G8,
OECD. IMF. Dünya Bankası gibi tüm ka-
rarlann kapalı kapılar ardında gizlilik içe-
risinde ahnan kurumlarea yüriitülmekte-
dir. Bu kurumlar, çoğunlukla kendi çıkar-
lannı küresel kuraUarta garanti altına al-
mak isteyen ulus ötesi şirketlerin etkisi at-
tındadır. Bu nedenle BM"nin daha uygun
olduğu düşünülüyor ve bu dile getiriliyor."
Hükümetlere yapılan duyurularda, eşit-
sizlik, adaletsizlik, gelir dağılımındaki den-
gesizlik, güç ve politik karar mekanizma-
lan arasındaki ilişkilerin fazlasıyla çarpık-
laştığı, her 5 kişiden bir tanesinin yoksul-
luk içinde yaşadığı, insan yaşamı ve ban-
şm her zamankinden daha büyük bir teh-
dit altında olduğu vurgularuyor.
Çağnlarda, küreselleşmenin gün geçtik-
çe çeşitlenen literatürünün, hükümetlerin
uluslararası sorunlan nasıl düzenleyip,
demokratikleşebilecekleri konusunda ye-
tersiz kaldığı bildirilerek, şöyle deniliyor:
"Arnk, detayiandınlmış, uluslararasi ka-
rar alma mekani/malannda demokrasiyi
gerçekten hedeneyen veşimdikrde küresel
yönetim olarak isimlendirilen kurallar var-
dır. Bi/Jer. bu tarihi degişim için önemli ve
haklı gerekçeler olduğuna inanıyonız. Tüm
bunlar. hemen hemen bir dünya hüküme-
tine kavuşmanuz için çok çeşitli yollar ol-
duğunu gösteriyon_"
12 maddelik acil eylem planı
Çağnlarda. herkesin gönderilen metine
ilişkın görüşlerinı ve dünya toplumlan için
ne yapabileceği konusundaki düşünceleri-
ni bildirmesi istenerek bu çalışmaya hemen
başlanması gerektiği uyansı yapılıyor.
Küresel hükümetin mevcut kurumlann
adaletsiz, antidemokratik anlayışlanna terk
edilmesı halinde küresel sorunlann daha da
büyüyeceği tespitinin dile getirildıği duyu-
rularda, belirlenen şartnamenin kabul edil-
mesi halinde formun doldurulması ve ve-
rilen adrese gönderilmesi isteniyor. Tespit
edilen 12 maddelik acil eylem planı ise
özetle şöyle:
• BM Genel Kurulu'na, BM ofisleri ve
küresel vönetimin diğer organlannı incele-
me yetkisinin verilmesi; yılhk bazda topla-
nacak bir sivil toplumforumuohışturulma-
sı, uluslararası kuruluşiara sivil toplumun
ve seçilmişlerin kaülımuun artünlmasının
sağlanması, VVTO'nun BM içine alınması
ve BM sistemi altında tüm uluslararası
gruplar arasındaki işbirüğinin artnnlma-
SL
• BM sistemi içerisinde kabul edilebi-
lir, etkin ve eşit bir idare, denetim ve dü-
zenleme mekanizması oluşturularak ulusö-
tesi şirketlerin ve finans kurumlannın de-
netlenmesi.
• BM kurumlarunn yabancı döviz iş-
lemlerinin, hava ve deniz tasımacüıgında
kuUanıian akaryakıtın, silah sanşlannın
vergüenmesi gibi küresel kurallar üzerin-
den bağunsız, ek bir yeni gelir kaynağına
kavusturulması.
Yabancı Sermaye Cenel Müdürü Onaner
'Tahkim sihirli değil'
rr,fANKARA (AA) - Kamu hiz-
rnetfanlayışını kökünden sarsan
ve "Sosyal devtet" ilkesini zede-
leyen uluslararası tahkimle bir-
likte yabancı yatınmlann artaca-
ğı ileri sürülüyor.
Hazine Müsteşarlığı Yabancı
Sermaye Genel Müdürü Mehmet
Şahin Onaner, uluslararası tah-
kime olanak veren anayasa deği-
şikliği ile birlikte, yabancı ser-
maye yatınmlannın ar-
tacağmı ileri sürerek
"Ancak tahkim sihir-
Udeğnekdeğa
n
dedi.
Türkiye"de son 10
yıldır, yabancı serma-
ye izinlerinin, yıllık
ortalama 1.7-1.8 mil-
yar dolar civarında
seyrettiğini belirten
Onaner, fiili gerçek-
leşmelerin ise bazen
yıllık 1 milyar dolan bulduğunu,
bazen ise bunun altında kaldığı-
nı kaydetti. Onaner, dünyada yıl-
lık 400 milyar dolar düzeyinde
bulunan doğrudan yabancı ser-
maye yatınmı pastasından Tür-
kiye'nin çok düşük düzeyde pay
alabildiğini hatu-lattı.
Tahkim konusundaTürkiye'nin
tecrübesiz olmadığını söyleyen
Onaner. "Mflletlerarası Ticaret
Odası dedigimiz. tahkim ile uğra-
• Onaner,
tahkimin kabul
edilmesinden
sonra getireceği
yararlan fazla
abarrmadan
değerlendirmek
gerektiğini
belirtti.
şan kurumun başkanlığını bir sü-
re Rahmi Koç yürüttü" dedi.
Mehmet Şahın Onaner. Yaban-
cı Sermaye Genel Müdürlüğü'nün
tahkim sonrasına yönelik hesap-
lamalanna göre, 2000 ile 2005 yı-
lı arasındaki beş yıllık dönemde,
sadece altyapı yatınmlanna, yıl-
da asgari 1 milyar dolarhk yaban-
cı sermaye gireceğinifade etti.
Temmuz 1998'deki yabancı ser-
maye izni tutan 95
milyon dolar iken, bu
yılın temmuz ayında-
ki miktann ise 232
milyon dolar olduğu-
nu da hatırlatan Ona-
ner, bu yılki beklen-
tiyle ilgili olarak, "Bu
yıl verilecek toplam
yabancı sermaye izni
tutan. 2 milyar düze-
yinde olacaktır. Ya-
bancı sermaye girişi, bu yıl geç-
mişyıllardan fazla olacakur" şek-
linde görüş bildirdi.
Tahkimin kabulünden sonra.
getireceği yararlan fazla abart-
madan değerlendirmek gerekti-
ğini belirten Onaner, bu nedenle
bunun getireceği yararlan konu-
şurken, Gümrük Birliği (GB) an-
laşmasını imzaladıktan sonraki
benzer beklenti içine girilmeme-
si gerektiğini vurguladı.
Yasa deâişikliklerinin yankısı sürüyor
Dikkatler Türkiye'de
Ekonomi Servisi - Türkiye'de
başta tahkim olmak üzere kabul
edilen yasal düzenlemelerin yan-
kılan, dış basında da sürüyor. In-
gıltere'de yayımlanan Fûıancial
Tunes'tan sonra Amerika'da ya-
yımlanan ekonomi gazetesi The
YVall Street Journal da bu geliş-
meleri yakın-
dan izliyor.
The Wall
Street Journal gaze-
tesinde yer alan ha-
berde, başta anayasal
değişiklikler olmak
üzere Meclis tarafın-
dan kabul edilen ya-
sal düzenlemelerin,
Türkiye'nin Ulusla-
rarası Para Fonu'yla
(IMF) bir stand-by an-
laşması imzalaması-
nın yolunu açtığı belirtildi.
Haberde. imtiyaz sözleşmele-
rinde Danıştay denetimini devre
dışı bırakan uluslararası tahkimin
kabulünün Türkiye'de başta ener-
ji olmak üzere altyapı yatınmla-
n için kredi imkânı sağlayacağı ifa-
de edildi.
Wall Street'e konuşan, Hollan-
dalı yatınm bankası ING Ba-
rings' in Türkiye temsilcisi John
McCarthy. uzun bir süredir er-
telenen 2 milyar dolar tutannda-
THE WALL STREET JOURNAL.
• The Wall
Street Journal
gazetesinde,
değişikliklerin
IMF'yle
stand-by
anlaşmasının
yolunu açtığı
belirtildi.
ki enerji santrah yapımı kont-
ratlannın bu yılın sonunda im-
zalanabileceğini beKrtti:
ABD'li şirketlerin yeni dönem
enerji santrallannın inşasına yo-
ğun ilgi gösterdikleri belirtilen
haberde, Shell Generating firma-
sı ile Bechtel Holding'in yan ya-
rıya ortaklık
yaptığı ABD'li
Intergen şirketi-
nin Türkiye'de enerji
üreten üç doğalgaz
santrah kurmayı plan-
ladığı ve bu yaünmın
Türkiye'nin enerji ka-
pasitesini yüzde 25
oranında arttıracağı
ileri sürüldü.
ABD'li enerji şir-
ketlerinın malzeme flı-
tiyacını General Elect-
rics'in sağlamasının beklendiği
belirtildi.
Ertelenen kontratlar
Intergen şirketınin Avrupa, Af-
rika, Ortadoğu ve Güneydoğu As-
ya bölgelerinden sorumlu başkan
yardımcısı Mike Hogan, birçoğu
Danıştay'da bekleyen tüm yap-
işletkontratlaruun yeniden müza-
kere edilmesi gerektiğini ve yeni
yasal düzenlemelerin gerekli ol-
duğunu belirtti.
O N U K YAZAR / ERHAN IŞIL Eski Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanı
Yaşanan olaylara bakılınca, aşamalı
bir senaryonun sahneye konulduğu açık-
ça görülür. Bu senaryo: 1) "Enerji açığı
var. Türkiye karanlıkta kalacak." propa-
gandası ile işe başlanması; 2) "Heryıl 4
milyar dolar yatınm yapılması gerektiği
fakat ülkede böyle bir kaynak bulunma-
dığı"sözünün sürekli olarak tekrarianma-
sı; 3) Bu durumda yabancı sermayenin
enerji yatınmlan yapmasının zorunlu ol-
duğunun durmadan yinelenmesi; 4) Ya-
bancı sermaye "uluslararasıhakem"\s-
teğini dayattığına göre, T.C. Anayasası
ile yasalannın onlara uygun biçimde de-
ğiştirilmesi gerektiğinin -koro halinde-
dile getirilmesi; 5) Tahkim yolu tutulursa,
"kapımızda bekleyen" ve Sayın Cum-
hurbaşkanımız'a göre (60) milyar dolar tu-
tannda olan yabancı sermayenin ülkemi-
ze akıvereceğinin sürekli söylenmesi,
şeklinde özetlenebilir
Önce şu "enerji" sözcüğüne değin-
mek gerekiyor. Ülkemizde nice başba-
kanlar, bakanlar, siyasetçiler, yazarlar
bolca "enerji" lafı ederler. Neden sonra
anlarsınız ki, bu kişiler yalnızca "elektrik
enen'isi" üzerinde konuşmaktadırlar. Siz
onların kusuruna bakmayın.
Tahkim isteyenlerin yukanda özetle-
nen gerekçelerinin tümü safsatadan (de-
magojiden) ibarettir. Aslı, astan yoktur.
1) Neymiş? Türkiye'de enerji açığı var-
mış. Karanlıkta kalacakmışız. Işte bu,
halkı korkutmak amaçlı biryalandır Ener-
ji açığı, teknik ve ekonomik olarak, bir ül-
kenin çeşitli türlerde toplam enerji iste-
mi (talebi) ile çeşitli türlerden oluşan top-
"Uluslararası Tahkim" Adlı Bir Oyun
lam enerji sunumu (arzı) arasındaki fark-
tır. Bu nedenle de, örneğin petrol ve do-
ğalgaz dışsatımcısı ülkeler dışında, ener-
ji açığı olmayan ülke yoktur. Dünyamızın
gerçeği böyledir fakat Türkiye'de birile-
ri -kendi amaçlan için- enerji açığı deyi-
mini çarpıtarak bunu yalnızca ülkemize
özgü birtehlike imiş gibi gösteriyortar. Da-
hası var. Eldeki "resmî" istatistiklere ve
bilgilere göre, "karanlıkta kalmamız" ke-
sinlikle olası değildir. Olayın ilginç yönü,
"karanlıkgeliyor" tehditlerini savuran si-
yasî partiler ve siyasetçiler ile elektrik
enerjisinin bol ve güvenli olarak sağla-
namayaşındaki sorumlulann aynı (kişiler)
olmasıdır. Karanlık yani "öcü" masalcı-
lan, önce dağıtım ve iletim sistemlerin-
de en az (15) milyar kilovvat/ saatlik (kw/s)
ve çok büyük elektrik enerjisi kayıplan-
nı derhal azattacak küçükçe yatınmlan ni-
çin yıllardır ihmal ettiklerinin, üç-beş yıl-
da bitecek orta boy hidroelektrik (HES)
yatınmlannı 14-15 yılda neden bitireme-
diklerinin ve çaldırdıklan (kaçak) elektrik
konusunda niye hiçbir iş yapmayıp elekt-
rik hırsızlanna bolca "af" çıkardıklannın
hesabını (kabilse) versinler.
2) Neymiş? Her yıl 4 milyar dolarlık
elektrik enerjisi yatınmı gerekiyormuş fa-
kat kaynak Dulunamıyormuş.
Ülkemizde, kamu yatınmlan genellik-
le, elektrik enerjisi yatınmlan özellikle,
çok yüksek bedeller üzerinden ihale edi-
liyor. Bunlar veri olarak kabul edilse da-
hi, yıllık (4) milyar dolardan en az beş yıl-
datoplam (20) milyar dolann gerektiği id-
diası, açıklanması olanaksız bir abart-
madır. Zaten böyle bir hesaplama su-
nulmamıştır. Sadece, göz korkutucu ol-
duğu düşünülerek (4) milyar dolarlık şi-
şirilmiş bir büyüklük söylenmiştir. Geçi-
niz. Öz açısından ise, durum gerçekten
üzüntü vericidir. Elektrik enerjisi, insan-
lığın "onsuzolmaz"türü ögelerinden bi-
ridirvebu nedenle "yaşamsa/'nitelikte-
dir. Böyle olduğu için de, ulusal toplum-
lann bu gereksiniminin -bir şekilde- kar-
şılanması açıkça bir kamu hizmetidir.
Türkiye'de, özel kesim de elektrik ürete-
bilir ve üretimini satabilir. Bunda hiçbir yan-
lışlık yoktur, fakat bu durum. elektrik ener-
jisinin eğitim gibi, sağlık gibi bir kamu hiz-
meti olduğu gerçeğini değiştirmez. He-
men herinsanın, hergün-hergece, üre-
tim dahil, vazgeçilmez gereksinımi olan
elektrik konusunda hiçbir hükümet "kay-
nak yok" diyemez. Böyle bir kamu hiz-
meti için kaynak bulamadığını söyleyen-
ler gerçekte "Sen bu devleti yönetmek-
fenâc/z/m "demişdurumdadıriar. (Ülke-
mizde bazı hükümetler, örneğin kendi
bankalannı soyup mevduat sahiplerinin
paralarını da cebe atan bazı kişilere -on-
lardan bir tanesine- anında (640) trilyon
lira (1.5 milyar dolar) aktanveriyoriar. Kay-
nak sorunu olmuyor).
3) "Kaynakbulamadığımtza göre, (elekt-
rik enen'isiiçin)yabancı sermayeye muh-
tacız." sözü de, bir "sokuşturma"dır. Söz-
gelişi, eğitim ve sağlık hizmetlerine de ge-
rekli kaynak sağlanmamaktadır. Şimdi,
"bu işleri de yabancı sermaye yapsın"
denilecektir. Ğmeğin, gümrükler "delik-
deşik"X\r. Osmanlı Devteti'nde olduğu gi-
bi, yabancılann "Düyun-u Umumiye Ida-
res/"nin gümrük işlerine ve vergilerine el
koyması mı beklenecektir? ller tutar ta-
rafı yok. Bunu da geçiniz.
4) Yabancı sermaye "hakem" koşulu-
nu dayattığına göre, Anayasa o istek
doğruitusundadeğiştirilmeli imiş. Bunu,
"Türidye Cumhuriyeti'nin variığı ve ba-
ğımszlığını koruyacağıma " diyerek
and içen siyasetçiler söylüyor.
Yargı erkinin yabancı firmalar için ya-
bancılara devredilmesi önerisi ile bağım-
sızlıktan ve egemenliğin kayıtsız şartsız
ulusa ait olduğu ilkelerinden kesinlikle
vazgeçmek yolu tutulmuştur. Olay apa-
çıkbudurve bundan ibarettir. Bağımsız-
lık ve ulusun egemenliği yalnızca onur ve-
rici yüce ilkeler değillerdir. Doğal ve zo-
runlu olarak, ulusal yarariann en büyük
güvenceleridirler.
Bunlardan vazgeçildiği zaman, öme-
ğin "Türk ulusu adına karar verilmesi" yo-
lu kapatılıp yabancı hakem yargısı kabul
edildiğınde ulusal zarariarda kaçınılmaz
olur. Aynca, "Uluslararası hakem" öne-
risini benimseyen bir devletin, kendi hu-
kuk ve adalet sisteminin "kötiı olduğu-
nu" dünyaya ilan etmiş durumda oldu-
ğu da unutulmasın.
SÜRECEK
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Acısı Büyüyecek
Dün yine emek cephesini oluşturan örgütlerin
merkez ve şube yönetimleri Güven Park'ta güneş
altında eylem yapar, seslerini duyurmaya çalışırken,
Meclis'te bir an önce tatile çıkabilme düşü içinde,
SSK yasa değişikliklenne parmak kaldıran (pardon
düğmeye basan) milletvekilleri vardı.
Milyonlarca insanın gözünün içine baka baka,
IMF'nin dikte ettirdiği, işçilerin, tüm çalışanlann,
halkın, ülkenin çıkarianna ters yasalar Meclis'ten gö-
rülmedik bir hızla çıkanlıyor.
Yaşamı toplumsal olaylar, DİSK içinde geçmiş
örgütlenme dairesi başkanı Mete Sönmez ile Gü-
venparktan konuşuyoruz. Meclis'e bir kez daha uya-
n için giden liderlerden bir değışik haber beklenti-
leri yok. Hükümetin bir an önce işini bitirmeye, dik-
te ettirilmiş yasaları çıkartmaya çalıştığı biliniyor.
Mete Sönmez yakın plan gözlemlerınde, iki ay için-
de hiç bu kadar yıpranmış iktidar, parlamento, par-
lamenterier anımsamadığının altını çiziyor. "Arala-
nnda dolaşırken, başlannı öne eğiyoriar. Sankika-
çacak delik anyoriar. Bire bir konuşmada herkes,
en sorumlular, grup başkan vekilleri dahi, 'Haklısı-
nız. Gizli oy olsaydı çıkmazdı' diyorlar" diye parla-
mentonun halini aktarıyor.
SSK yasasının en can alıcı maddeleri geçtikten
sonra, emek cephesinin hâlâ eylem için toplanıyor
olmasının anlamının, acısı her geçen gün artacak
milyonlann, çıkmış yasalara karşı sürekli mücade-
lesi, "unutmadık" kampanyalan olabileceğine işa-
ret ediyor.
Yaşamı savaşımla geçmiş sendika lideri Çetin Uy-
gur, topluma sırtını dönmüş bu parlamentonun gi-
derek halkla daha fazla karşı karşıya kalacağına
işaret ediyor. Ecevit'in Cumhuriyet'i iknaedemeye-
ceğini söylerken aslında Cumhuriyet gazetesini
değil, Cumhuriyet değerterine bağlı bütün güçleri
kastetmiş olduğunu söylüyor.
Uygur, Cumhurbaşkanı'nın bu Meclis için "Ku-
oıcu meclis olacak" tanımlamasını anımsatıyor.
Gerçekten de yeni dünya düzeni, dünya finans güç-
lerinın dikte ettirdıkleri için, düzenle entegrasyon-
da uyum içinde. tümü ile sağ, düzen partilerinden
oluşan bir meclis olduğunu belirtiyor. Birgazetenin
"sivil darbe" tanımlamasının, Meclis'in çalışmala-
nna, yaptıklanna çok uygun düştüğüne işaret edi-
yor.
Ancak emek cephesinin pariamentonun çıkardı-
ğı yasalara karşı verdiği mücadelenin işe yarama-
dığı, yenildiğı yargısına hiç katılmıyor. Uygur'a gö-
re, birbirinden çok farklı emek örgütlerini ilk kez bir
araya getiren olaylar, emek cephesinin oluşum ve
eylemleri, buzdağının ancak görünen küçücük bir
parçası. Türk-lş başta kimı örgütlerin üst yönetim-
lerinin hükümetle özel pazarlıklan, kopmaları, ey-
lemlerde katılan örgütlerin gücünün ve ağıriığının ko-
nulamamış olması, görünen yüzü ile, hükümetin
hızla yasaları Meclis'ten geçirmesini sağlamış gö-
züküyor.
Oysa başta hükümet herkes, yapılanlardan canı
yanan, onaylamayan büyük çoğunluğun, milyon-
lann vaıiığını biliyoriar. Buzdağının görünmeyen bü-
yük kitlesindeki yapılanlara karşı emek, halk gücün-
den korkuyoriar. Emek Platfonmu, karşı duruşu, ey-
lemleri ile olup bitenin anlaşılmasında, milyonlann
gerçekleri görmesinde işlev yapıyor.
Türk-lş'ten dün Güvenpark'a gelemeyen üst dü-
zey ve tabandan sendika liderleri ile konuşuyoruz.
Yaşananların toplumun olup biteni görmesinde,
gerçeklerin çıplak su yüzüne çıkmasında bilinçlen-
dirici etki yaptığını düşünüyorlar. Borcu borçla ka-
patma, toplumun üretim güçlerine, kaynaklanna
sırt dönen politikalann giderek boyutları büyüyen
iflaslara mahkûm olduğunun altını çiziyoriar.
Birbirinden farkı kalmamış, kirienmiş siyasi par-
tiler ve liderier gerçeği karşısında, kitlelerin karşı du-
ran güçlere, son dönemde de emek cephesine
umut bağladıklanna değıniyoriar. Bu nedenle de
emek cephesinin gücünün, ağıriığının işletilmesin-
de olumsuz rol oynayan Türk-lş üst yönetimine kar-
şı işçi tabanda tepkinin büyüdüğü kanısındalar. İş-
çi tabanın şimdilik siyasi partiler ve lideriere yönel-
temediği öfkesini, gündemdeki genel kurullannda
Türk-lş'in bu işte sorumiu görülen liderlerine yönel-
teceği kanısındalar.
Medya yıldızlan olup bitenlerde ellerini ovuşturan-
larsaflannda, IMF dayatmalannı eksiksiz yerine ge-
tiren Ecevit hükümetine alkış tutuyoriar. Ne çarpı-
cı bir çelişkidir ki, aynı medya buzdağının aîtında
görünmeyen büyük kitleden, milyonlann korkusun-
dan, bir yandan dayoksulluğaağıtlardüzmekte, sö-
mürüsünü yapmaktayanşıyor. Emeğin haklannın sa-
tışında büyük suç ortaklığını gizlemeye, kendini ak-
lamaya çalışıyor.
Işsizler pazarında ekmek kavgasında, iş kapmak
üzere kavga eden, yumrukla öldürülen işsiz işçinin
dramına ağıt düzülerek, bir ortada kalmış hastayı
tedavi ettirerek aklanmak.. Bu kadar ucuz mu?
Babası kanser olmuş, tedavide bütün aile olanak-
lannı tüketmiş işçi, çaresiz, çare aramak üzere ka-
pımı çalıyor. SSK başta bütün sosyal devlet kay-
naklan, olanakları, kapılan kapanmış. Yol, çaregös-
teremiyorum. Umutsuz, gözleri yaşlı Eskişehir'ege-
ri gönderiyorum. Bir ünlü medya yıldızına, TV ka-
nalına, parlamenterlerimizden birine, parti lider-
lerimize mi gönderseydim acaba? Çaresiz milyon-
lann acılarına, yaralarına tuz mu basacaklar, ne
yapacaklar?
Kanada'ya celik ihracı
Borçelik
antidampingi aştı
tSTANBLL(ANKA)-
Soğuk sac üretimınde
Türkiye'nin ilk özel ku-
ruluşu olan Borçelik. Ka-
nada'run açtığı soğuk sac
ithali konusundaki anti-
damping davasında. Tür-
kiye lehine olumlu sonuç
elde etti.
Kanada'daki çelik üre-
ticilerinin Türkiye'nin de
içinde yer aldığı 7 ülke-
ye karşı iç piyasa fiyatla-
nnın altında mal satma-
lan ve ihracat paylannı
yükselttikleri gerekçesiy-
le açtıklan dava Borçelik
lehine sonuçlandı.
Bu karar ile Kanada'ya
yılda ortalama 20 bin ton
çelik ihraç eden Borçelik,
Türkiye'nin çelik ihraca-
tı alanında önemli bir
adım atmış oldu.
Kanada Gelirler Ba-
kanlığı tarafindan yapı-
lan açıklamaya göre, Bor-
çelik'in en düşük vergi
ile Kanada'ya soğuk sac
ihraç etmesine karar ve-
rildi.
Borçelik'in vergi ora-
nı yüzde 10 iken. diğer ül-
keler Kanada hükümeti
tarafından yüzde 18-40
oranında vergiye tabi tu-
tuldu.
Kanada'daki çelik üre-
ticileri,29Ocak 1999 ta-
rihinde Rusya, Slovakya,
Arjantin, Belçika, Ispan-
ya, Yeni Zelanda ve Tür-
kiye'ye karşı antidam-
ping davası açmıştı.