Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 AĞUSTOS 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
ekonomi@cumhuriyetcom.tr 11
Petrol-Iş'in hazırladığı rapora göre bir çalışan, işverene net ücretinin 4 katına yakuı kâr sağlıyor
500 büyüğiin yükii emekçide
B,Ur işçi, geçen yıl
işverenine 35 mityar lira satış
hasılatı, 9.5 milyarlira katma
değeryarattı. Yıl boyunca
net olarakeline 1.3 milyar
lirageçen her işçi, işverenine
net ücretinin dörtkatına
yahn kârsağlarken
ortalama maliyeti ise 3
milyarlira oldu.
Ekonomi Scrvisi - Her çalışarun, iş-
verene, net ücretinin 4 katına yakjn kâr
• sağladığı belirlendi. PetroJ-lş Sendika-
sı'nca, kamuoyunda uzun süre tartışı-
lan ve farkh yorumlara yol açan fstan-
bul Sanayi Odası'nın (ÎSO) 500 büyük
sanayi kuruluşuyia iigili verilerine da-
yanılarak yapıian hesaplamalar "500
BüyüK Sanayi Kuruluşunda. İşçiler ve
Kaînu SektörününÖzelden FarkTadıy-
la raporlastınldı.
Raporda, söz konusu sanayi kuru-
luşlanndaki çaiışanlann durumu göz-
ler önüne serilerek kamu kuruluşlan-
na yapıian yatınmlann 1986 yılmdan
itibaren durdurulmasına karşın, kamu
sektörünün özel sektöre göre iki kat
daha verimli olduğu verilerle ortaya
kondu.
llginç saptamalann yer aldıgı rapo-
ra göre. geçen yıl, ortalama olarak bir
çalışan, sermayeye 6.5 milyar lira top-
lam gelir ve çalıştığı firmaya da 4.6
milyar lira kâr sağladı.
Çahsanın işverene ücret ve diğer iş-
çilik giderleri ile ortalama maliyeti ise
yıllık 3 milyar lira oldu.
Söz konusu raporda, kamu ile özel
sektör, vergi ve istihdam açısından ma-
saya yatınldı, kamunun özel sektörden
farkı rakamlarla anlatıldı. Buna göre,
geçen yıl kamu sektörü satış hasılatı-
nın yüzde 20'sini, özel sektör ise yüz-
İşçinin emeği işverenin cebine
1998'de bir çalışan yıllık:
Toplam
34.9 Milyar TL Satış Hasılatı
Katma Değer
Sağlarken
Yıffık
Aylık
Toplam Sermaye Gelir
Çalıştığı Firmaya Kâr
3 Milyar TL
248 Mılyon TL
Ücret-fDiğer işçilik giderlerine mal oldu
Brüt ete geçen ücret
Aylık "^
Net ele geçen ücret
Aylık
1.9 Milyar TL
160MilyonTL
1.3 Milyar
110 Mılyon
Aa i Vergi yükii kamunun sırtında 1
w
" 1990
1991
1992
1993
" 1994
1995
1996
1997
İ 1998
Kamu
MfcnTl
6.178İ63
25.510.443
34J45.4OS
34.645.406
1ÎTİÛ0İ17
480.755.342
1.071^.150
1J66.745.046
Özet
MtyonTL
2 756.140
5.489.456
9471.026
20562.989
36.335.611
81.932.746
158.585961
352J67İÜ5
703.720.904
Kamu
*
69i
704
729
52i
69.1
65i
75i
75i
66.0
Özel
%
30.8
29.6
27.1 •
37i
30.9
34i
24.8
24.8
34.0 t ;
ile
özel sektörün
vergi ve
istihdam
açısından
masaya
yatınldığı
Petrol-fş
raporunda
500 büyük
sanayi
kuruluşu
tarafından
ödenen dolayh vergilerde kamu sektörünün
payı, 1998'de yüzde 66.6 oranında gerçekleşti.
de 5'ini dolayh vergi olarak ödedi.
Rapora göre. bir çalışan 1998'de or-
talama olarak 34.9 milyar lira satış ha-
sılatı, 9.5 milyar lira katma değer sağ-
ladı.
Ücretin 7 kaü katma değer
Aynı yıl içinde eiine net yılda 1.3
milyar lira geçen ışçı, ücretinin 7 ka-
tmdan da yüksek yarattığı katma değer
ve 35 milyar liraya yakın satış hasıla-
tıyla işverene, aldığı ücretin4 katınaya-
Jan kâr sağladı.
Petrol Iş'in yayımladjğı rapora göre.
sabit fiyatlarla 1998'de ücretin katma
değerdeki payı 1982 yıh ücret payının
yarısının da altına düştü. 1982 yılma gö-
re, geçen 16yıl içinde istihdam yalnız-
ca yüzde 50 dolayında artarken, satış
hasılatı. katma değer ve sermayenin
toplam geliri yüzde 300 oranında art-
tı.
Hazırlanan raporda, Dünya Bankası
verilerine göre, Türkiye'de ücretin kat-
ma değere oranlannın 42 ülkeden ge-
ride olduğu bildirilerek "1982 yılı 100
temelinde sabit fiyatlarla katma değer
endeks rakanu; Î998'de 296.5'e, kâr
brkatmadeğervesermayekeaminjnpas-
ASO kendinikahraman ilan etti
ANKARA (ANKA)- Ankara Sanayi Odas» (ASO)
Başkanı Zafer Çağfayan. Aiikara sanayiini
"kahraman" ilan etti.
Çağlayan, 500 büyük sanayi kuruluşu arasında yer
aJan ASO üyesi 24 fırmanın, toplam satjşlar, hasılat,
istihdam. katma değer. kâr ve özsermaye içindeki
payının artttğını belirterek krize karşın sagJanan
başanyı "kahramanca mücadde" ile elde ettiİderini
bildirdi.
ASO Başkanı Çağlayan, yazrlı açıklamasında,
Ankaralı fîrmaJann perforrnansını överken
"Ankara sanavii ekooomik kriz ve tiim elverişsiz
şartlara rağmen kahramanca bir tnûcadde
sürdürmektedir" dedi.
Çağlayan, 500 büyük firma anketinin sonuçlansı
değerlendirirken, bu listede yer alan bazı
holdinglerin, offshore ve benzeri yollarla djşan
çıkardığı kendi kaynakJanru kredi adı aitında geri
aidığını, bu yolla hern vergiden kurtuJduğunu hem
de kredi faizini gider gösterdiğini anlattı.
tadan aldığı paylara göre çok daha ge-
ri düzeydedir" denildi.
Petrol-Iş Sendikası'nca hazırlanan
rapora göre, 500 büyük sanayi kurulu-
şu tarafından ödenen dolaylı vergiler-
de kamu sektörünün payı, 1997'deyüz-
de 75. 1998'de de satış hacmine göre
yüksek olan yüzde 66.6 seviyesinde ol-
du. Raporda, 500 büyük kuruluşun ilk
5 'inden 4'ünün, enkârlı ilk 5'in de hep-
sinin kamu kuruluşu olduğu anımsatı-
larak "Veriler, açıkça ortaya koyuyor
ki 1998 krizi karşısında özel sektör her
türifi devletdesteğinekarşın çöküşiçin-
de, kamu ise ayaktadır" denildi.
Kamu, özelden iki kat verimli
1998 krizi karşısında özel sektörün
çöktüğü. kamu sektörünün ise ayakta
kaldığı vurgulanan raporda, böylelik-
le özelleştirme yanhlannın iddialan-
nın çürütüldüğü anlatıldı.
ÎSO 500 içinde yer alan41 kamu ku-
nıluşunun. yaratılan toplam katma de-
ğerin yüzde40'ma sahip olduğuna işa-
ret edilen raporda, kamu sektörünün
özel sektöre göre 2 kat daha verimli ol-
duğu belirlendi.
'Sıkmtıyı işçi çekti'
Petrol-fş Gene! Başkanı Bayram V^
dınm, raporun sunumundaki yazısın-
da, verilerin yorumlanması sırasında
daha çok sermaye kesiminin sorunla-
nnm yansınldıgina dikkat çekerek "Oy-
sa,500büyûk kuruluşta600bineyakın
işçi çahşmakta ve 1998 krianin bütün
vakıcı sorunlanıu isten atılmalar, ücret
düşüklüğü,zorunlufcanterveçafeşma ko-
şulîannın kötüleşmesi şeklinde yaşa-
maktadıriar. Sermaye kesimi ise faaü-
yet dışı da olsa yine kâriılıgını teiaiî et-
miştir" dedi.
Petrol-Iş Genel Başkanı Bayram Yıl-
dınm, kamu sektörünün kamuoyuna
yansıtılmaya çalışıldığı gibi verimsiz ve
kârsızolmadığının da rakamlarla ortaya
konduğunu bildirdi.
Doğalgaz ile arasmdaki yüzde 45'lik fiyat farkının haksız rekabet doğurduğu ileri sürülüyor
LPG fîyatları sanayîciyî zorluyor
YUSUFOZKAN
İZMİR - Türkiye'de likid petrol gazı (LPG) ile
üretim yapmak zorunda kalan sanayiciler,
LPG'ye yapıian son zamlarla zor durumda
kaldıklannı belirterek, doğalgazla üretim yapan
sanayicilerle aralanndaki haksız rekabet
ortamının kaldınlmasını istedi. Sanayide
kullarulan doğalgazın LPG'ye oranla yaklaşık
yüzde 45 daha ucuz oldugunu \-urgulayan Egeli
sanayiciler, "Böyle giderse, önümüzdeki sürecte
ya doğalgaz bulunan bölgetere taşınacağız ya da
fabrikalan kapatacağız" dediler
Sanayide kullanılan LPG ile d6%algaz arasındaki
büyük fiyat farkının yeni bir düzenlemeyle
önlenmesi istendi. Ağustos ayı başında sanayide
kullanılan dökme LPG fiyatlannın yüzde 30.7
oranında arttınldığını belirten Polat Holding
Genel Müdürü Ruhi Örmeci, zamdan başta
seramik sektörü olmak üzere Ege'deki birçok
sektörün etkilendifini belirterek "Bu zam
ûlkemizde doğalga/ üe üretim yapmak
olanağından yoksun olan sanaykilerie doğaigaz
• Egeli sanayici, gelişmiş ülkeîerde benzer durumlar
için fiyat entegrasyon sistemi uygulandığını
belirterek, ayarlamanın öze! tüketim vergisi yoluyla
gerçekleştirilebileceğini ileri sürüyor.
kuOanarak üretim yapan sanayiciler arasında
hiçbir maii-teknik-ekonomik araçla kapaalması
mümkün olmayan bir maiiyet farklılığı ve
dolayısnla haksız rekabet zemini olusturmuştur'"
dedi.
Bin kilokalorilik bir enerji elde etmek için
LPG'nin maliyetinin günümüz şartlannda birim
başına yaklaşık 12 bin lirayı bulduğunu
kaydeden Örmeci. buna karşın aynı enerji için
doğalgazla üretim yapan sanayicinin ise yaklaşık
7 bin lira ödedığıni söyledi.
'Büyük maiiyet farkı bulunuyor'
Örmeci. 1 kilovvatt elektrik elde etmek için de
0,275 kılogram LPG (maliyeti 36 bin 555 lira)
harcanmasma karşın, doğalgazla üretimde 1
kilovvat için 0,367 kilogram standardm yeterli
olduğunu. bunun da doğalgazla üretim yapan
sanacinin birim başına 20 bin 729 lira ödemesi
anlamına geldiğine dikkat çekti.
'AyarlamaOTVile yapılabilir'
Gelişmiş ülkeîerde yaşanan benzer durumlar
için "fiyat entegrasyon sistemi" uygulandığını
belirten Örmeci. LPG ile üretim yapan
sanayiciier olarak hükümetten gerekli
çalışmalan başlatmasını beklediklerini
vurgulayarak şöyle konuştu:
"FiyaÜar, tüm Avrupa Topluiuğu ülkeleri
kapsamında dengeleıunektedir. Bizim ûlkemizde
de özd Tüketim Vergisi (ÖTV} ile bu ayaıtuna
yapıiabilir. Bu ayarlama poüftkası siyasi
iktidariann dışında temel bir politika oknabdır.
Bizim böigemizde doğaigaz yok. Oysa
ÇanakkaJe'de doğaJgaz kuUanan bir tek sanayi
tesisi olmasına karşın, orada var. Çağdas bir ülke
olunacaksa, bizim de doğa^aza ka\ uşmamtz
lazım. Ancak bu şartlanmız değişmediği sürece,
ya fabrikalan doğaJgaz bulunan bölgelere
taşunak ya da kapatmak durumunda kalacağız.
Aynca önemli bir nokta da LPC ile üretim yapan
otoprodüktör tesisleri durraak ve tekrar TEDAŞ
hatianndan besienmek durumunda kalacakiar
ve büyük bir olasılıkla TEDAŞ'a yüklenecek ek
laJep ülkemiz enerji dengesini bozacaknr."
Örmeci, LPG ile üretim yapan Egeli sanacilerin
kısa bir süre önce konuyia iigili olarak Enerji
Bakaru Cumhur Ersümer'le görüştüklerini de
belirterek "Bakan en kısa zamanda muhtelif
mekanizmalaria, girdi fıvatlannda kalori
bazuıda dengeyi saglayacağını sövlemiş. Bu
hakstzbğın bir an önce giderilmesuıi bekhyoruz"
dedi.
D U N Y 4 . E K O N O M I S I N E B A K I Ş /ERGİNYILDIZOĞLUIO^Z)/^ ergin@ergin.demon.co.uk
Yüzyıl brterken ilginç birdurumla kar-
şı karşıyayız. Bir taraftan, dünya, Nevv
York Times yazan Thomas L. Fried-
man'ın Türkiye'de de 'hayranlıkla kar-
şılanan ve öneriien' (1999)Lexusand the
Olive Tree krtabında hararetlesavundu-
ğu gibi, küreselleşmenin, serbest piya-
sanın yaygınlaşmasının ve teknolojik
devrimin birsonucu olarak hızla ABD'ye
benziyor. Grttikçe daha fazla ülkenin yö-
netıcileri ve egemen sınıflan, ABD'nin
ulusal değerierinı, yaşam tarzını, çalış-
ma ve çalıştırma biçımlerıni benımsıyor,
kendi ülkejerinde egemen kılmaya ça-
balıyorlar. Öyle ya. sistemın en ileri biçi-
miniömekalmaktan daha mantıklı ne olâ-
bilir? Ama ya sistem 'geliştikçe', geliş-
miyorsa, ya sistemin en gelişkin biçimi
olan ABD. London School or Econo-
mics'den Richard Sennett'/n vurgula-
dığı gibi Roma Imparatorluğu'nun son
dönemınebenzerbirçürüme içindeyse.
Ya yüzeyde görülen ekonomik zengın-
lik, hızla gelişen dijital iletişim ortamı,
aslında Amerikan halkının çoğunu etkı-
si altına alan bir yalnızlık duygusunu,
amaçsızlığı. umutsuzluğu gizliyorsa?
Gerçekten de bu yıl, belirgin bir şe-
<ilde artan şıddet olaylanna paralel yo-
junlaşan tartışmalar, ABD toplumunun
îerin bir 'manevikrizle' karşı karşıya ol-
(uğunu düşündürüyor. Denetimsiz ka-
»italizmin, neredeyse sınırsız bıreysel
zgürfüklerin, teknolojik devrimin, in-
îrnet'in ülkesi ABD'de, vatandaşlar
rasında, Fukuyama'nın Tnıst ısimli ki-
ıbında, toplumsal dağılmaya atıfla di-
getirdiği gibi, bir güvensizlik yaygın-
şıyor. Bu bağlamda, öğrenciterarasın-
ı yapıian bir anket. kendini okulda gü-
filikli hissedenlerin oranının 1998 de
zde 44'ten bu yıl yüzde 38'e düştü-
nü, bir başka araştırma da yetışkin-
in, toplumsal sorunlar (istesınin ba-
a, yüzde 58'le, gençlerden kaynak-
an şiddetolaylannı koyduğunu gös-
yor.
)iğertaraftan muhafazakârdüşünür-
ABD'de 1991-97 arasında şiddet
en suçlarda cıddı düşüş olmasına,
çterin iştediğisuçlann 1993'ten bu ya-
na gerileyerek, bu sene, 1986 dü-
zeyine inmesine (New York Ti-
mes 13/08/1999) bakarak şiddet
olayiannı, sistemin genel karakteriyle il-
gisiz, bireristisna, sıra dışı aşınlıklar ola-
rakgörüyorlar, liberallerindurumu abart-
tıgını savunuyorlar. Ne yazık ki, bir sis-
temin hakıkati aşırılıklannda (Heideg-
gar), evrenselinin açıklanması da istis-
nalannda (Kirkegaard) yattığı, somut
(Evrensel de, aslında soyırt (evrensel ile
istisnanın bir çelişkıli biriiği olduğu için
(Hegel)Amenkan kapıtalizminin savunu-
culannın bu iç rahatlatıcı itirazlarını ka-
bul etmek mümkün degil.(i)
ABD'de, ekonomik
buyümenin en yük-
sek, işsızliğin, son on
yılın en düşük düze-
yınde olduğu bir dö-
nemde, şiddet olay-
larında büyük bir sıç-
rama var Basın tara-
fından kapsanan 10
yüksek profilli olayda
(eşcinsellerevesiyah-
larayönelık birerkişı-
lik saldın ve cınayet-
ler harıç) toplam 49
kişi öldü, 22 kişı ya-
ralandı. Bu olaylar
içinde, ColumbineU-
sesi (13 kışiyi öldür-
dükten sonra intiha^
edenD.KIebold(17),
E. Harris (18), Heritage Lisesi (6 kişiyi
yaralayan T. J. Soiomon). Kız arkada-
şının ailesinden, dört çocuk da dahil, 6
kışiyi öldüren C. Marks, dokuz kişiyi
öldürüp 13 kişıyı yaraladıktan sonra in-
tihar eden yatırımcı Mark O. Barton
(44) özeliıkle çarpıcı örnekler.
'Yalnız kurtlar5
Bu son olaylara ve en son geçen haf-
ta Musevi Toplum Merkezi'ni tarayan
Buford Furrow'a bakarsak, iki ortak
özellik dikkatimizi çekiyor. Bunlardan
biri, saldırganlarla, aşırı sağcı, beyaz
üstünlüğünü savunan, Yahudı düşma-
nı, ırkçı gruplarve teorilerarasındaki ili-
Sistemin 'HaKikaü'
şikler. Ikıncisi, saldırganlar, toplumdan
fiziksel vede rurtsal düzeyde yaJıtılmış,
aşın biryabancılaşma ve ümrtsizlik için-
de yaşıyorfar. Çoğu kez saldırılann inti-
harla bitmesi de bu iki tespıtı doğrulu-
yor. Örneğin, Bolton, borsada 400 bin
dolarkaybetmesinin ardından işlediğı ci-
nayetlerden sonra intihar etti. Günleri-
ni, bütün gün bir odada tek başına, bir
ekran karşısında, borsa indeksini izle-
yerek (ABD'de artık ev kadınlannı bite
etkilemeye başlayan, intemet aracılı-
ğıyla 'daytrading'yaparak)geçiren Bol-
ton, arkasında bıraktığı notta "Gecele-
ri korkuyla dehşet içinde uyanıyo-
rum. Uyanıkken bu kadar korkmuyo-
rum. Sonunda bu yaşamdan ve sis-
temden nefret ettim. Tüm umudu-
mu yitirdim" diye yazıyordu (The Ob-
server 1/08). Columbine okulundaki
katiller, okulun popüleröğrencilerinden
nefret eden, Hitler/Nazı kültürune hay-
ranlıkduyan, 'uyumsuz', çocuklann kur-
duğu bir grubun üyesiydıler. Bunların
da Internet yoluyla sağcı gruplarla ya-
kın ilişkileri vardı. T. J. Soiomon, arka-
daşı olmayan, yalnız ve sık sık intiharı
düşünen bir çocuktu.
Teslim olduktan sonra polise
'eylemi beyazlan Yahudileri öl-
dürmeye çağırmak için yapbm'
diyen Furrow ise Hitler gençlık festival-
lerıne üniforma ve belinde silahla katı-
lan, bir süre için 'Aryan Nation' ısimli
grubun liderinin fedayiliğini yapan tam
bir Neo-Nazi. Konumuz açısından, en
önemlisi, Furrow, Nazi çevrelerde 'yai-
nızkurt' diyebilinen btrkârakter. Bu 'yal-
nız kurt' karakteri de, Neo-Nazi çevre-
lerde, 'Hıristryan Kimliği' hareketi için-
de 1990'larda ortayaçıkan vetaraftarbu-
lan bir teoriye art. Hıristiyanlık Fedailen
isimli bir kitaptadile getirilen teoriye gö-
re, 'yalnızkurtlar''ey-
lemlerini tek başına
gerçekleştiren, ba-
ğımsız terörist mili-
tanlar (I.H.Tribune
13/08). Yalnız kurtun,
devlete (kamuya)
başkaldıran, dinin ve
ırkın düşmanlanna
karşı uzlaşmaz bir sa-
vaş veren bir birey,
burjuva bireydliğin,
enaşın biçimi olduğu-
nu söylemek her hal-
de yanlış olmaz.
işte, bu yukarda
değindığim, bir an-
lamda, 'yalnız kurt'
kavramından da bir-
leşebılen, ıkıözellikte
(yalnıziaşma veneo-nazı bağlantsı)Ame-
rikan toplumunun hakikatine ilişkin önem-
li ipuçlan var. ABD toplumunu, çalışma
ve kültürel yaşam kesitlerine özelîikle
ağırlık vererek çözümlemeyi deneyeniki
çalışma bu ip uçlannı daha iyi görme-
mize yardımcı olabilir.
Richard Sennett'e (1998, Karakter
aşınması: Yeni kapitalizmde çalışma-
nınkişiselsonuçları) göre "Geleneksel
ve yasal denetimden grttikçe daha
fazta kurtulan 'yeni kapitalizm' yalnız-
ca işçi sınıfının değil, elite profeyo-
nel tabakasının da ahlaki gelişmesi-
nin temel koşullannı tahrib ediyor",
işçileri gruplar, 'esnekağlar' olarak ör-
gütteyen, sahte birkalite ve işbırlıği kav-
ramıaitında, işçinin karşrtını gteleyen, gı-
derek iş güvenliğini yok eden, yeni ka-
pitalizm' aitında çalışanlar açısından,
"Çalışma dünyasının kavranamazlı-
ğı (yabancılaşma-E.Y) giderek artıyor.
Amerikalılar İÇHI (yaşamlannı açıklayan-
E.Y) anlamlı söylemler üretmek gittik-
çe imkânsızlaşıyor"... "Bu koşullarda
bireyferözelyaşamlanrıasığınıyoriar/çe-
kiliyoriar, kendilerine ruhsal tatmin ve-
renkatıinançsistemlerineyöneliyoriar."
Dartiel Jeffreys (1998, Amerika'nın
Arka Balkonu) Orta Amerika'da alttan
alta gelişen bir kızgınlığa, şiddet eğili-
minedeğiniyor. Jeffreys, kitabındakide-
nemelerinde, bu kızgınlığın, kendini fe-
deral hükümete karşı mücadeleye ada-
mış 'beyazüstünlüğü' gruplannda, mi-
lis hareketjnde; gönülilişkilerinden, işiliş-
kilerine kadar, sorunlan çözmek için gı-
derek daha çok kiralık katillere, kanun
kaçaklannı yakalamak için daha çok
fidye sistemine baş vurulmasında gös-
terdiğini anlatıyor.
özetle, son yılla/da, özelîiklede bu se-
ne hızlı bir artış gösteren şiddet olayla-
n, istisnalarsıra dışı aşınlıklarolmaktan
öte, ABD toplumunun, serbest pıyasa-
nın, teknolojik devrim ve küreselleşme-
nin vatandaşlan toplumdan, birbirinden
koparan, Kansas eyaletınde, ders prog-
ramından. Evrim Teorisini çıkarmaya
kadar varan (Nevv York Times 13/08)
özelliklenni, sistemin 'hakikatini' göz-
ler önüne seren gelişmeler olarak dik-
kati çekiyor.
Serbest piyasa, küreselleşme yoluy-
la 'küçükÂmerikalar' yaratmaya niyet-
li, halkının ve aydınlann, tüm itirazlan-
na rağmen, ulusal egemenliği, demok-
rasiyi yok etmeye yönelik 'tahkim'po-
litıkalannı benimsemekte ısrarlı politi-
kacılann, destekçileri yazarlann, ülkele-
rinin toplumlannı nereye doğru götür-
mekte olduklannı da bizlere gösteriyor.
(1) Ömeğin, maliknzler, faşizm ve emper-
yalizm, gibi aşınlıklar, istisnalar, kapitalizme
yabancı değil, onun iç çelişkilerini, işleyişını
betlıkoşullardaortayaçıkaran ürünleridirfer.
ANKARA R4ZARI]
YAKUP KEPENEK ""*
Soru Sflmek ]
Önce bir uyarı gerekiyor: Yazının başlığı, genel'
olarak sol ile iigili değildir; yalnızca, ülkemizin mer-
kez sol denılen siyasal partilerinin, CHP ve DSP'nin
tutumlanna ilişkindir. •
SHP-CHP ve DSP, sonunda birortaknoktada bu-'
luştular: Sağcı partilerle hükümet ortaklığı yaptı-
lar/yapıyorlar. Önce, 1991 seçimlen sonrasında SHP^
CHP ile DYP arasında bir hükümet ortaklığı yaşan-'
dı; sonra, 1997 sonrasında da DSP-ANAP ve şim-
dilerde de DSP-MHP-ANAP hükümet ortaklıklan
yaşanıyor.
ilk ortaklık da, bu sonuncular da, esas olarak sol
düşüncenin zaranna işledi ve işliyor.
Önce, binncisini kısaca anımsayalım. 1991 se-
şimlerinden sonra kurulan Demirel-inönü hükü-
metinin programı, siyasal olarak demokratikleşme-
yi, ekonomide deonanm veyenıdenyapılanmayıön-l
görmekteydi. Açıkça yazılmasada, özelîikle demok- [
ratikleşme alanında yapılmak istenenler, 12 Eylül1
baskıcı yönetimi ve onun devamı olan ANAP uygu-1
lamalanyla birhesaplaşma anlamına geliyordu. Ana-i
yasa ve yasalar değiştirılerek hak ve özgürlüklerinı
evrensel ölçülerde yaşama geçirilmesi sağlanacak, >'
başta, ömeğin YOK olmak üzere, 12 Eylül'ün yasa-j
lan düzeltilecek; kurumlan ortadan kaldınlacaktı. Si-J
yasette, bunlar yapılmadı. Ekonomide ise durum,'
daha da kötü oldu; özelci politikalar en aşın biçim-|
leriyte uygulandı; ömeğin KlT'lerin özerkleştirilme-\
si yönünde bir adım bıle atılmadı. DYP ve CHP'nin'
ekonomikgelişmeci, yatınmcı özellikteri geçrrHşte kal-
mıştı. Ekonomi, paradan para kazanma sürecine
iyice teslim edildi.
Uygulamada. bugünküdeğeriyle 12.5trilyonluk ün-
lü İLKSAN yağması, hükümet gözleri önünde yedi
saat süren Sıvas yangını yaşandı. Bu dönemde ve
bunu izteyen Çilter ortaklıklan döneminde, SHP/CHP
çizgisi, kimliğini iyiceyitirdi. Ünlü 5 Nisan 1995 ka-
rarlan, ekonomik bunalımın yükünü ücretli ve ma-
aşlılarla tanm üreticilerinın omuzlanna yıktı, bu dö-'
nemde emekçiler daha da yoksullaştı. ;
• • • |
Günümüze dönelim; DSP ortaklıklannda da, he-'
men her alanda, sol düşünce ve uygulama bir ge-
riye gidiş özelliği taşıyor. Önce, iki çok önemli ko-
nuda, Vergi Yasası ve 8 Yıllık Temel Eğitim Yasası'nda
yapıian geriye dönük değişiklikler, bu sürecin yalnız-
ca iki açık ve de önemteri nedeniyle çok acıklı ör-,
nekleridir. Acıklı ömekler bunlarla da kalmıyor, ulu-'.
salcı/milliyetçi etiketi taşıyan hükümet, tahkim ko-i
nusunda uluslararası isteklere teslim oluyor, kamu'
yaran konulannda yargı denetimini ortadan kaldıra-'
cak Anayasa değişikliği yapıyor. Yetmiyor, bunun
gerçekleşmesi için kimi köktendinciler için siyasal
yasaklann kaldınlmasını sağlıyor. Kirlilerin aklanma-
sını, gericilerin kurtanlması tamamlıyor. Siyaset bu-.
na odaklanıyor. Ne 12 Eylül Anayasası'nın demok-
ratikleşmeyönünde değiştirilmesiakla geliyorne de •
siyasipartıyapılannın daha katılımcı ve demokratik
olmasının yollan açılıyor.
Ekonomide de, faizci paraya teslimiyet tüm hızıy-
la sürüyor. Alınan son ekonomik önlemlerinya/n/z-
ca kimi ortaklıklan kurtaracağı, ekonomiyi istikrara
kavuşturmaya hiçbir katkı yapmayacağı bilinmek-
tedir. Kendi savunduğu Vergi Yasası'nı, daha bir yıl
dolmadan rafa kaldıran bu tutum, sol düşünce bir
yana, sağlıklı birsağ düşünceifede bağdaşmaz. Eko-
nomik uygulama, esasen olağanüstü eşitsiz olan
gelir dağılımını daha da eşitsiz duruma getirecektir.
Ek olarak, DSP'nin temel ilkelerinden olanyönetim-
de dürüstlük ve verimlilik anlayışıyla, yolsuzluğa ba-
tık kirii siyasetçileri ve batık banka ve şirketleri kur-
tarmanın nasıl bağdaştınldığı anlaşılamıyor; aslında
bu yanrtsız bir sorudur; büyük bir tutarsızlık, gide-
rek büyük bir çelişkıdir.
Sorun, DSP'nin ötesinde, devletbûrokrasisinin ya-
pısı ve işleyişıne ilişkindir. DSP'nin bu düşünsel çö-
küşü, kendi kadrolan çok yetersiz olduğundan, bir
türlü kurumlaştınlmayan ve aslında darmadağın edi-
len devlet bürokrasisini önce şaşkınlığa, sonra da
iyice sağa itecektir.
Kısaca DSP giderek artan bir hızla sağcı siyase-
te teslim oluyor DSP'nin bugidişinin CHP'den çok
farklı bir yönü var; o da, DSP'nin örgüt yapısıdır.
DSP'nin örgüt yapısı düşünsel birliktelikten çok, tek
kişiye ve ona tartışmas/z bağlılığa dayanır. DSP ge-,
nel başkanı 1993'te kendisinin sosyaf demokrat ol-;
madığını özenle vurgulamıştı; ancak yine de bu ka-[
dar hızla sağlaşacağını en yakınlan, güçlü savunu-;
culan bile, sanırız beklemiyordu. Bu durumda DSP'li'
dürüst, demokrat ve solculann, başta milletvekille-'
ri ve belediye başkanlan olmak üzere, bir durum
değeriendirmesi yapmalan ve bu gidişe karşı çık-,
malan, tarihsel ve toplumsal sorumluluk düzeyinde.
önem taşıyor. ;
Solu silmeye kimsenin gücü yetmez. Insanın in-
san tarafından ekonomik, siyasal, dinsel, etnik vb'
sömürüsü var oldukça sol da olacaktır. Bu olgu,'
Mustafa Kemal Atatürk'ün ulusal bağımsızlıkçı, i
yerii üretim güçlerini gelıştirici devrimciliğinin sos- i
yal demokrasinin özgjürlük, eşitlik ve dayanışma gi-,
bi evrensel ilketeriyte yoğrulması ve 2000'li yıllara Tür-,'
kiye'yi taşımasını, kaçınılmaz, nesnel ve zorunlu bir,1
görev durumuna getiriyor. |
e-posta. yakup@metu.edu.tr
Yıllık 2.5 mifyon ton petrol
TPAO'nun günlük;
üretimi 7 bin ton I
ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu)-Türkiye'nin
yılda 25 milyon ton olan
hampetrol gereksiniminin
2.5 milyon tonunu karşı-
layan TPAO'nun günde
yaklaşık 7 bin ton petrol
ürettiği bildirildi.
TPAO'dan yapıian ya-
zılı açıklamada, üretimin
geçen yılki düzeyde ol-
duğu kaydedildi. Petro-
lünyanı sıradoğalgazara-
ma çalışmalanna da hız
veren TPAO'nun günde
1.2 milyon metreküp do-
ğalgaz ürettiği, geçen yıl
600bin metreküp olan do-
ğalgaz üretimini Marma-
ra Denizi'nin kuzeyinde-
ki doğalgaz alanlannı kul-
lanıma açarak arttırdığı
belirtildi. TPAO, yılda 2
milyon metreküp üretirne •
ulaşmayı amaçlıyor.
Bu arada son yıllarda i
hampetrol aramalannıni
yanı sıra doğalgaz ararna j
faaliyetlerine de ağırlık,'
veren Türkiye Petrolleri'
Anonim Ortakljğı'nın. j
günlük doğalgaz üretimi j
ise 1.2 milyon metreküp ı
düzeyinde bulunuyor. ,'
Doğaigazhedefi
Geçen yıl günde 600
bin metreküp olan üreti-1
mi Marmara Denizi'nin,
kuzeyindeki mevcut do-
ğalgaz sahalan ile arttı-
ran TPAO, önümüzdeki.
yıl, günlük 2 milyon me-
terküp doğalgaz üretim,
rakamına ulaşmayı hedef- f
liyor. ı