Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Imtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç
0 Genel Yayın Koordınatörü Hikmet
Çetinkaya • Yazıışlen Müdurü. lbrahim
Yıldız • Sorumlu Mudur. Fikret İlkiz
0 Haber Merkezi Müdurü Hakan
Kara • Görsel Yönetmen Fikret Eser
lstıhbarat: Cengiz Yıldınm 0 Ekonoraı: Özlem
VÜ7ak • Kü't'jr Handan Şenköken • Spor
Abdülkadir Yücelman • Makaleler Sami
Karaören 0 Duzeltme: Abdullah Yazıcı 0
Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu 0 Bilgı-Belge:
Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen Mehmet Faraç
Yayın Kurulu. Ilhan Selçuk
(BaşkanV Orhan Erinç, OkUy
Kurtböke Mikmet Çetinkaya,
Şnkran Sontr, lbrahim Yıldız,
Orhan Bureab, Mustafa Balbav
Hakan Kara.
AnkaraTemsilcısi. Mustafa Balbay Atatürk Bulvan
No 125, Kat:4, Bakajihklar-Ankarâ Tel 4195020(7
bat), Faks: 4195027 0 Izmır Temsılcısı: Serdar Kızık,
H.Z\yaBl\.1352S 2/3Tel:4411220, Faks.4419117
0 Adana Temsılcısı. ÇetİR Yiğenoğlu, Inonü Cd 119
S NolKat 1, Tel: 363 12 11, Faks. 363 12 15
Müessese Müdurü. C'stün Akmen #
Koordınaör Ahmet Konıbaı • Muha-
sebe Bfiient Yewr»Idare Hrâyin
Gürer» Bılgı-Ulem Naü lnal • Bılgı-
sayarSısfcm Mmüvct Çier#Sabş:
FaâMKnza
MEDYA C: • Yönetim Kurulu
Başkanı - Genel Müdûr Gülbin
Erduran # Koordınatör Reka
Ifitman 9 Genel MüdûrYardımcısı
SevdaÇoban Tel. 514 07 53 -
5139580-513846^61,Faks 5138463
Ya>ımla>aD \e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basm \e Yayıncılık \ Ş
Türkocagı Cad 39 41 Cagaloglu 34334 lstanbul PK 246 - Sırkecı 34435 lsıanbul
Tel (0 2121 512 05 05 (20 hal»
Faks (0 212,513 85 95 www.cumhurivet.com.tr 5TEMMUZ 1999 tmsak:3.30 Güneş: 5.30 Öğle: 13.16 tkindi: 17.13 Akşam: 20.47 Yatsı: 22.38
Erkeklerde
kısırlık sorunu
• NEWYORK(AA)-Bir
araştırmaya göre, sperm
sayısı yelersiz olduğu için
tedavi gördükten sonra
çocuk sahibi olan
erkeklerin erkek
çocuklannda da kısırlık
ortaya çıkıyor. Araştırmayı
yürüten heyete başkanlık
eden, Massachussets'teki
Cambridge Whitehead
Enstitüsü uzmanlanndan
Dr. David Page, erkeklerin
yüzde 10-15'inde sperm
yetersizliği görüldüğünü ve
bunun Y kromozomundaki
bir bozukluktan ileri
geldiğini ifadeetti.
Uzmanlar, kadmlann
babalannın sperm
yetersizliğinden
etkilenmediklerini, çünkü
babalanndan Y değil, X
kromozomu aldıklannı
belirtiyorlar.
Halkoyunları
yarışması
• KIRKLARELİ (AA) -
Kırklareli'nde yapılan ve
16 ilin halk eğitim
merkezlerinin halkoyunları
ekiplerinin katıldığı
Türkiye Kupası
Halkoyunlan
Yanşması'nda,
lstanbul'dan Beşiktaş. Halk
Eğitim Merkezi ekıbi
birinci oldu. Yanşmaya
katılan tüm folklorculara
birer sertıfıka verilirken,
ilk üç dereceye giren
Beşiktaş Halk Eğitim
Merkezi, tzmir Menemen
Halk Eğitim Merkezi ve
Trabzon Akçaabat Halk
Eğitim Merkezi'ne birer
plaket verildi.
Stresin
belirtileri
• tSTANBLL(A\KA)-
Amerikalı bilım adamı
Paul Rosch, yaptığı
araştırma sonucunda, stres
nedeniyle ortaya
çıkabilecek 50 belirtiyi
saptadı. En sık görülenler,
"'Baş ağnsı, diş gıcırdatma,
kekemelik, sırt-boyun
ağnsı, baş dönmesi, cinsel
isteksizlik, iştahta
değişimler, unutkanhk,
hızlı konuşma, sindirim
sorunlan, idrar
sıkıştırması" olarak
sıralanıyor. Almanya'da
yaşayan eğitim psikolojisi
profesörii Kurt Singer'e
göre, bastınlan duygular
nedeniyle ortaya çıkan
hastalıklarsa şöyle: Sırt
ağnları, boyun sertliği,
omuz kaslannda gerginlik,
bel ağnlan. siyatik ve
sabah görülen kas
gerginliği.
Konut ihtiyaci
• ANKARA(ANKA)-
Batıbirlik Başkanı Malik
Şat, Türkiyedeher yıl 500
bin yeni konuta ihtiyaç
duyulduğunu, ancak bunun
yalruzca yansının
karşılanabildiğini belirtti.
Konut açığının birikerek
2.5 milyona ulaştığını
belirten Şat, açığın 5-10 yıl
sonra 7-8 milyona
ulaşacağını öne sürdü.
Kooperatiflerin yılda 75
bin konut ürettiğini
söyleyen Şat, devlet
desteğiyle sayının iki
katına çıkanlabileceğini
sa\Tjndu. Şat. kaçak
yapılaşmanın engellenmesi
için imar aflannın
önlenmesinin anayasa
güvencesine alınması
gerektiğini açıklayarak,
yerel yönetimlerin
gecekondulan
özendirdiğıni ileri sürdü.
Gençler
seyahati seviyop
• ANKARA(ANKA)-
Türkiye Seyahat Acentelen
Birliği'nin (TÜRSAB)
yaptığı araştırmaya göre,
yurtiçi veya yurtdışı
seyahate çıkan her 5
kişiden l'i 15-24 yaşlan
arasında bulunuyor. lş
seyahatine çıkanlann ise
yüzde 62*si 25-44 yaş
grubuna giren erkek ve
kadınlardan oluşuyor.
Bunlann çoğu ücretliler,
esnaf ve işverenler.
Öğrenim amaçlı
seyahatlerde ise 1993
yıhna göre yaklaşık 10
katlık bir artış oldu. Izmir,
Ankara, Muğla ve lstanbul,
eğitim amaçlı seyahatlerin
en sık gerçekleştiği iller
olurken, yurtdışı çıkışlarda
da en çok tercih edılen
ülkelerin arasında ABD,
Almanya ve Ingiltere başı
çekiyor.
10 Temmuz'da Rodos'ta yapılacak toplantıda, Akkuyu'yla ilgili son gelişmeler de tartışılacak
Nüldeerden aruımıs AkdenızİZMİR (Cumhuriyet Ege Üleri Bürosu)
- "Nükleerden Aruumş Akdeniz ve Akku-
yu NûkJeer Santndı'nın Riskleri" konulu
toplantı 10 Temmuz'da Rodos'ta yapılı-
yor. Toplantıya Türkiye, 'Kanada. Yuna-
nistan ve Italya'dan çevre örgütleri, nük-
leer karşıtlan, bilim adamlan ve konunun
uzmanlan katılıyor. Akkuyulular da tüm
duyarlı insanlan Türkiye gündemine yer-
leşen "uluslararasıtahkinre karşı çıkma-
ya çagırdı.
Akkuyu'da 7-8 Ağustos'ta gerçekleşti-
rilecek "Nükleer Karşrtı Şenlik*'in bu yıl-
ki ana konusunun "uluslararası tahkim"
olduğu belirtildi. tki yıldır Büyükecelı'de
"Atomun Karşısındaki Ev"de nükleer kar-
şm çalışmalannı sürdüren TimurDamş. şen-
likle ilgili çahşmalann büyük ölçüde ta-
mamlandığını söyledi. Nükleer karşıtıyken
"çarkederek" nükleer yanlısı olan Büyü-
keceli'nin eski Belediye Başkanı KemalGü-
dûl'ün seçimı kaybetmesiyle göreve gelen
yeni başkan Himmet Büyük'ün de çalış-
malara büyük destek \ erdiğini belirten Da-
• Rodos toplantısında, Akdeniz'in nükleer santrala karşı
korunması için nelerin yapılacağı tartışılacak. Akkuyulular tüm
duyarlı insanlan Türkiye gündemine yerleşen "uluslararası
tahkim"e karşı çıkmaya çagırdı.
nış. "Yeni başkan pınl pınl Akdeniz'e nük-
leersantral yapdmasını istemediğini söylü-
yor. Himmet Büyük, Yeşilovacık Beiediye
Başkanı Halil tbrahim Yetkin'le büükte
yetküilere gerekli itirazlan yapmış. Yöre-
de iki yıkhr yaptığun göztemkr sonucu hal-
kuı bihük çoğunluğunun da santrala kar-
şı olduğunu tespit ettim" dcdı
Büyükeceli Çe\Te Koruma Derneği Baş-
kanı Ahmet Budakda yeni başkanın nük-
leer santrala karşı tutumunun yörede bü-
yük memnunluk yarattığını \urgulayarak
"Yalnız gündemimizde çok önemli bir so-
nın var: Ulusiararası tahkim. Bu dayat-
manın boşa çıkanlması için tüm duyarh in-
sanlan, bilim adamlanm. hukukçulan hal-
kı aydınlatmaya cağınyoruz" dedi.
Akkuyu ihalesine katılan üç konsorsi-
yumun büyük heyecanla bekledikleri ulus-
lararası tahkimin gerçekleşmesi durumun-
da Bergama'da verilen hukuk savaşımının
artık yaşama geçirilemeyeceğini savunan
Arkadaş Çevre Grubu, DoğuAkdeniz Çev-
recileri'nin toplantılannda konunun sü-
rekli gündemde tutulduğunu, nükleer şen-
likte de en önemli gündem maddesi oldu-
ğunu açıkladı.
Akkuyululara konuyla ilgili en önem-
li destek sendikacılardan geliyor. DtSK
Ege Bölge Temsilcisi Musa Çsun, ulusla-
rarası tahkimin gen kalmış ve gelişmekte
olan ülkelere karşı uygulanan yeni bir em-
peryalist düşünce anlayışının ürünü oldu-
ğunu savundu. Söz konusu yaklaşımın,
ulus-devletlerin yok edılip sömürge ülke-
lerinin yeni baştan yaratılması anlamını
taşıdığını belirten Çam, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Bu vaklaşım. geri kalmış ve geüşmek-
te olan ülkelerde enerji, petroL telefon ve
diger stratejik işlerin yabancı sermayeye
peşkeş çekiunesi, o işkoUanndayer alan iş-
çikrin kölegibi çalısünlmasu ulusal hiçbir
mahkemede hak aranamaması sonuçlan-
nı doğuracakür. Bu bir yeni emperyalizm-
dir. Kapitülasyonlann geri gelmesidir."
Mustafa KuiKtakçı da, kurulla birlikte iç
hukukun rafa kaldınlıp uluslararası huku-
kun devreye gireceğini savundu.
Rodos'ta 10 Temmuz'da gerçeklestirile-
cçk toplantıya Akdenizli çevTeci ve nük-
leer karşıtlannm yam sıra Kanada'dan da
katılımcılar olacak. Türkiye'ye CANDU
tipı reaktör satmaya ve Akkuyu ihalesini
kazanmaya çalışan Kanada'da kamuoyu-
nun nükleer satış girişimlerine büyük tep-
ki gösterdiği biliniyor. Rodos toplantısın-
da, Akdeniz'in nükleer santrala karşı ko-
runması için nelerin yapılacağı tartışılacak.
Toplantıda, Doğu Akdeniz'in tek nükleer
santralı olmaya aday Akkuyu da gündeme
alınacak.
Muğla
20yılda 65 bin
hektar orman
alanıyandı
• 20 yılda en çok orman yangını 1992 yılında
meydana geldi. Çıkan yangın sayısı fazlahğına
karşın aynı yıl yanan alan miktan 1500 hektarda
kaldı. En az yangının çıktığı 1983 yılında ise
133 hektar orman alam yitirildi.
ÖZCANÖZGÜR
MUĞLA - Ülkemizde or-
man yangınlannda en has-
sas bölgelerden biri olan
Muğla'da son 20 yıl içinde
meydana gelen 5 bin 601
yangında 65 bin 112 hek-
tar orman alanınm yok ol-
duğu belirlendi. Sadece
1979 ve 1996'da meydana
gelen iki büyük orman yan-
FransaBisikletTuru'nda birinci gelen sporcu, 150 müyarUralık paraödüJükazanacak.(Fotoğraflar: REUTERS)
3 temmuzda başlayan Fransa Bisiklet Turu sürüyor
BisUdeteevet, dopingehayvr
UĞURHÜKÜM
PARİS - Temmuz
1998'de yapılan dünyanın
en prestijli bisiklet yanş-
ması, 'Tour de France-
Fransa BisikJrtTuru', bir dı-
zı doping tespitı ve çok sa-
yıda ünlü sporcunun yanş-
ma dışı bırakılmasıyla ta-
mamlanmıştı.
Tur, son yıllarda tican
nedenlerle Irlanda, Ingil-
tere, lspanya, Isviçre, Al-
manya. Belçıka gibi ülke-
lere de 'hafifçe' yayıldı.
1999'da, her bırı dokuz
sporcudan oluşan 20 ekibin
yanştığı 20 etaplık 86. tur,
Fransa içinde kalmayı ter-
cıh edip doğal sınırlanna
çekildı. Her son etapta bi-
rinci gelenin 'Yeşil Mayo',
genel sınıflamada birinci
durumda olanın ise 'San
Ma>D' giydiğı turdan. 25
Temmuz'da Paris'ın
Champs - Elyses Cadde-
si'ndeki bitime başanyla
ulaşacak sporcu. 2.2 milyon
frank (yaklaşık 150 mılyar
TL) kazanacak. 9.8 milyon franklık
(655 mılyar TL) bir toplam da diğer
ilk dereceye girenler arasında paylaş-
tınlacak.
1900 yılında tura katılan en hızlı bı-
sikletçinin hızı. saatte ortalama 25.451
kilometreyken bu hız 1930'da 30 km,
198O'de37km'yeyükselmiş. 1990 yı-
lında en yüksek ortalama hız 39'u bu-
lurken geçen yılın birincisi, Italyan bi-
sikletçi Marco Pantani'nin 40 km'yi
Geçen vılki doping skandalının baş yıldızı Mrenque, Ulus-
lararası Bisiklet Birliği'nin isteğiyle bu vılki tura kahkh.
tutturmasına ramak kalmış: 39.983
km.
3 Temmuzda başlayan, toplam 3680
km uzunluğundaki 86. Fransa Bisik-
let Turu, yöneticilerine göre bu yıl
anndırma kürüne (!) girecek. 180 ya-
nşmacının hepsi, her gün olmasa bi-
le sistemli olarak doping kontrolüne
tabi tutulacak.
Turu düzenleyen özel 'Societe du
Tour' şirketi. 2 hafta önce Fransa'nın
en popüler iki bısikletçisin-
den, geçen yılki skandalın
baş yıldızı Richard Vıren-
que'in de içinde olduğu, ad-
lan dopinge kanşmışbirçok
başka sporcuyu yanşmaya
almayacağını duyurmuştu.
Fakat Uluslararası Bisik-
letçılik Birlığı (UCI), bu
karara karşı çıkmış ve Vi-
renque'ın tura dahil edil-
mesinı istemişti.
1995 yıh itibanyla 2634
kulüpte 100 binın üstünde
lisanslı bisikletçinin var ol-
duğu Fransa'nın futboldan
sonra en popüler iki spo-
rundan biri olan bisiklet
sporu, herkese tavsiye edi-
len bir spor, özellikle kalp
için. Fakat son 25 yılda üst
düzey bisiklet sporculan
arasmdaki kalpten ölümle-
ri nasıl açıklayacağız? Av-
rupalı 2363 profesyonel bi-
siklet sürücüsü arasında ya-
pılan bilimsel bir araştır-
manın sonuçlanna göre, 25-
44 yaş grubundakı normal
insanlara oranla. kalpten
ölen bisikletçiler 2.5 misli
daha fazla. Uzmanlar tek cevapta bir-
leşiyor. Artan yanş temposu. üstün
performans adına uygulanan beslen-
me yöntemleri.
Bir başka deyımle doping. Onun ar-
dında da sponsor ve reklamlanyla ti-
can ve endüstriyel devler...
Fransa turunu ızlemek üzere yol ke-
narlanna dızilen milyonlarca meraklı
ve amatörden mesaj van Bisiklete evet,
ölümleyanşahayır!..
Türkiye'de atıklann geri kazanılmasma önem verilmiyor
Çöpün değerini bilmiyoruz
AMCARA (ANKA) - Gelişmiş ül-
kelerde çöp geri kazanılırken, Türki-
ye'de buna önem verilmediği bildiril-
di. Sanayiciler, yerel yönetimlerin bu
konuda üzerine düsen görevi yerine ge-
tirmediğini savunurken. tüketicinin
bilinçsiz olmasının da gen kazanımı
azalttığıbelirtilıyor.
Yapılan araştırmalarda, atıklann de-
ğerlenmesinin Türkiye'de yeterince
önemsenmedıği ortaya çıktı. Sanayi-
ciler, yerel yönetimlerin bu konuda
üzerine düşen görevi yapmadığmı sa-
vunurken, bazı çevreler sanayicı. bı-
rey ve belediyelerden oluşması gere-
ken atık toplama zincirinin henüz ku-
rulmadığını vurguluyorlar. Uzmanlar.
geri kazanılabilir atığın değerlendiril-
memesinin Türkiye'ye getırdiğı eko-
nomik maliyetin çok yüksek olduğu-
na işaret ederken, yılda 12 milyon ton-
dan fazla evsel atık üretildiğini belir-
tiyorlar. Araştırmalara göre. bu atık-
lann 1.5 milyon tonu gen kazanılabi-
lir nitelikli kâğıt. karton. metal. plas-
tik ve cam malzemelerınden oluşu-
yor.
Çöpü yüzde 50 azahtılar
Almanya ve Japonya'nın yeniden
kullanım yöntemlenyle çöplenni yüz-
de 50 azalttıklan belırtilivor. Türkive'de
ise yeterli çaba gösterilmediği için
atıklann çok az miktan yeniden kul-
lanıma sokulabiliyor. Uzmanlar, Tür-
kiye'nin yıllık çöp üretiminin 20 mil-
yon ton civannda olduğunu tahmin
ediyorlar. Devlet Istatistik Enstitüsü ça-
hşmalanna göre ise kazanılabilir atık-
lann yüzde 46'sı kâğıt, yüzde 20'si
plastikler. yüzde 16'sı cam, yüzde 9'u
ise metallerden oluşuyor.
Uzmanlar, değerlendirlebilir atık-
lann birçok gelişmiş ülkede olduğu
gibi genel çöp ile kanşmadan kayna-
ğında ayn toplanmasını sağlayacak
sıstemlerın kurularak geliştirilmesi
gerektiğini belirtiyorlar.
Aııtik kent yakınnıa
organize sanayi bölgesi
OZANOTAN
İZMİR - Torbah'daki antik Metropolis
kentinın çok yakınına organize sanayi böl-
gesi kurulması çalışmalan büyük tepki top-
ladı. Antik kentteki kazılann başkanlığını
yürüten Prof. Dr. Recep Meriç, sanayi böl-
gesi yapılması planlanan bölgede küp me-
zarlar bulunduğunu belirterek, bu çalışma-
lardan vazgeçilmesini istedi.
Belediyelerin "tmar Yasası"nın kendile-
rine tanıdığı yetkileri kullanarak sanayileş-
meye göz yumması sonucu doğal ve tarihi
alanlar talan edilirken, Metropolis Antik
Kenti de tam anlamıyla gün yüzüne çıkanl-
madan üzeri sanayi ile örtülmek isteniyor.
Torbah'nm Yeniköy ve Özbek kövleri ara-
sında yer alan Metropolis'te 1989 yılında
başlayan kazılar sonunda tiyatro, stoa, Ro-
ma çağına ait hamam, gymnasion ve erken
Bizans dönemine ait bir kilise ortaya çıka-
nldı. Bronz çağından Helen dönemine ka-
dar çeşitli zamanlarda yaşamış uygarlıklann
izlerinin banndığı Metropolis kentinin tari-
hi, MÖ 2000 yılma uzanıyör.
Kazılan yıllarca sürecek antik kentin 2.5
kilometre yakınına sanayi bölgesi kurulma-
sı çalışmalannı doğrulayan Izmir Sanayi ve
Ticaret ll Müdürlüğü yetkililen, "Yörede
zaten daha önceden sanayileşme başlaolmış-
ti" mazeretine sığındılar. Metropolis'te yü-
rütülen kazılann başkanlığını yapan Prof.
Dr. Recep Meriç de sanayi bölgesiyle ilgili
yürütülen çalışmalara karşı çıktı.
gınında 28 bin 74 hektar
ormanın yitirildiği vurgula-
nırken, yanan alanlann ta-
mamına yakınının ağaçlan-
dınldığını belirten Muğla
Orman Bölge Müdurü Ca-
vit Tığ,"Yanan alanlan he-
men bir >il içinde ağacian-
dınyoruz" dedi.
Son 20 yıl içinde Muğla
bölgesinde meydana gelen
orman yangınlanmn değer-
lendirmesini yapan Muğla
Orman Bölge Müdurü Ca-
vit Tığ, 20 yılda en çok or-
tnan yangınının 1992 yılın-
da meydana geldiğini söy-
ledi. Çıkan yangın sayısı
fazlahğına karşın aynı yıl
yanan alan miktan 1500
hektarda kaldı. En az yan-
gının çıktığı 1983 yılında ise
133 hektar orman alanı yi-
tirildi.
Türkiye'nin en büyük
yangınlan olarak nitelen-
dirilen iki yangın Marma-
ris'te meydana geldi. 1979
yılında çıkan yangında 19
bin 108 hektar alan kaybe-
dilirken, 1996 yılında da 8
bin 955 hektar orman ala-
nı yok oldu. Çıkış nedenle-
ri ile ilgili verilen bilgilere
göre, yangınlar ya ınsanla-
nn ihmalinden ya da yıldı-
nm düşmesi sonucu mey-
dana geliyor.
SÖYLEŞİ ATTİLÂ ILHAN
'Uluslararası' Hangi 'Camiâ'?..
Oşözü, "Islâm'da 'kavmiyet'yoktur" sözünü; ilk
önce, nerede, ne zaman duymuş, ya da oku-
muştum? Hayır, okumuş olamam; hafızamda, ses
titreşimleriyle kalmış, birisinden işitmiş olmalıyım.
Acaba Esat Dayı'm mı söylemişti? Birden, Me-
nemen'deki (Izmir) ev, akşam gizlice iniyor; sulan-
mış taşlık, gün boyunca emdiği güneşi, görünmez
bir buhar halinde salıvermektedir; ilk yıldızlar, yuka-
nda, irili ufaklı belirmiş; pufla minderiere yayılmış, onu
dinliyoruz. O, -gerçekte annemin dayısı- 'seferber-
liği', 'Çanakkale Müdafaası' ve 'Suriye Bozgunu'
olarak yaşamış. bir 'gâzi'; Işgal'de, başını Yunan Di-
van-ı Harb-i Orfisi'nden kıl payı kurtarabilmiş, bir
'silahlı direnişçi'; sarkık bıyıklannın attında, müsteh-
zi bir gülümseme saklar; çocuklarla şakalaşmayı, çok
severdi. Kulağımdaki ses, onun sesi; acaba ne mü-
nasebetle söylemişti?
'Kavmiyet', Islâm terminolojisinde 'milliyet'\ ifade
ediyor; 'Islâm kardeşliği' demezler mi, onun kayna-
ğı da, o! Müslüman mısın, Boşnak, Amavut, Arap
ya da Hindu olman, fark etmez; aranızda kaıdeşlik
işlemeli! Sözgelişi, Miltî Mücadele sırasında, Os-
manlı Müslümanlan'yla, Hint Muslümanlan arasın-
da ışlemiştir: lyi de, Bosna/Hersek ve Kosova (Av-
rupa) Muslümanlan ile Arap Muslümanlan arasın-
da, şimdi acaba niye işiemiyor?
Cemiyet-; akvam'ı kim hatırlıyor?
Yokcanım, 'kavmiyettenbahsetmeyeceğiz, ko-
numuz Cemiyet-i Akvam! Başka deyişle, 'Mil-
letler Cemiyeti' Çocukluğumuzda, uluslarüstü o ilk
gezegen çapındaki örgütü, gazetelerden 'Cemiyet-
i Akvam' olarak öğrenmiştik; yâni 'milletler' değil,
'kavimler1
cemiyeti olarak; Osmanlı'dan müdevver
kürtür üst/yapısı, ümmet mantığıyla çalışıyor, Soci-
ete des Nations'u, doğru Türkçesi olan 'Milletler
Cemiyeti' olarak değil, 'Cemiyet-i Akvam' olarak
tercüme etmiş!
Düşünüyorum da, 30'lu yıllarda dahi, Batı 'kafa-
sı' ne kadar 'katı', ne kadar 'kapitalist', en önemli-
si. ne kadar 'Avrupa/merkezci' imiş! Bilir misiniz ki,
'Milletler Cemiyeti'ndehiçbir'maz/umm/7/ef'tem-
sil edilmiyordu; 'bolşevikliğinden' dolayı, -maazal-
lah!- Sovyetler Birliği'ni aralannda istememişlerdi;
bir bakıma, cemiyet, 'milletler'm değil, tâbir-i mârû-
fu ile 'beyaz, Hıristiyan ve liberal 'Sistem'in 'cemi-
yeti': ne faşist Italya'nın Habeşistan'a ve Arna-
vutluk'a saldınsında etkili bir rol oynayabilmiştir; ne
de General Franco ve falanjistlerinin, Madrid cum-
huriyetçilerini doğradığı. ispanya iç savaşında!
Hatırtanm: Habeşistan Savaşı sürerken, 'Millet-
ler Cemiyeti', hatya'ya karşı, 'Zecri Tedbırter'e baş-
vurmuştu; yâni üçüncü ülkeler, Itatya'yı uluslarara-
sı ekonomik ve siyasal ilişkilerde, soyutlayacaklaıi
Roma, 'Zecri Tedbirler'e kulak asmadı; Alman-
ya'da Nazizm'in yükselişi, o 'cem/yef'e meydan
okudu. II. Dünya Savaşı, kör ve bencil, aslında 'za-
vallı' bu uluslarüstü ilk örgütün sonu olmuştur. San
Francisco Konferansı'nda II. Dünya Savaşı erte-
sinin yeni düzeni tartışılırken, daha etkili ve yetkili,
çok daha kapsamlı bir uluslarüstü örgüt tasarlandı;
Birleşmiş Milletler Teşkilâtı! Tuhaftır, aynı zaman-
da hazindir: gidiş geliş, NATO'nun, -aslında Birle-
şik Amerika'nın-; gezegenin, bu en üst düzey ör-
gütüne karşı tavn; 30'lu yıllarda faşist ve Nazi ülke-
lerin ('Mihver'), Milletler Cemiyeti'ne karşı, takın-
dığı tavra benzemektedir.
0 'irade' gerçekten 'evrenser mi?
Bunun tepkisi olmamış mıdır? Olmaz olur mu? Biz,
kim ne diyor, sadece dedikodu tarafına merak-
lı olduğumuz için, 'hayati' bazı tepkileri çok rahat at-
lanz. Bu da onlardan birisi. Philip S. Golub, soru-
na eğilenlerden, şöyle ciddi ve önemli bir 'fesb/f'i var
"... NATO'nun siyasi yöneticileri, Belgrad'dan,
'uluslararası camiâ'nm ileri sürdüğü koşuUara baş
eğmesini istedikleri zaman, acaba hangi 'ca-
miâ'dan bahsediyorlar? Birleşmiş Milletler Teş-
kilât'mn temsil ettiğinden mi; yoksa Atlantik
Pakt'nın (NATO'nun) temsil ettiğinden mi? Ba-
ta'lı sözcülerin verdikleri demeçler, birbirini izie-
yen anlam kaymalarıyla; NATO'yu, çoktaraflı
uluslararası kuruluşlaria kanştınyor; NATO'nun
aldığı kararlan da, ne olduğu açıkça anlaşılama-
yan, 'evrensel bir irade' ile! Böyie bir özdeşleş-
trmenin, birini diğerinin yerine koymanın; çok
taraflı hayli engelleyici bir düzeni devre/dışı bı-
rakmak isteyenlerce, elbette pratik yaran görü-
lebilir ama; bu, o ünlü 'uluslararası camiâ'nm
parça parça dağıldığı gerçeğini saklayamaz..."
"... Kosova bunalımı sırasında Birleşmiş Mil-
letler Teşkilâtı'nın devre/dışı bırakılmış olması;
dünya siyaset sahnesinde, önemli roller oyna-
maya namzet pek çok ülkede, Bat'ya karşı, bir
güvensizlik yaratmıştır, çünkü onun bu tavnnı,
bir tek başına egemen olmak' iradesi sayıyor-
lar. Bunlann başını elbet, Rusya çekiyor ama, işin
içinde Çin de var, Hindistan da var, Vıetnam ve
Güney Afrika da var; üçü nükleer güç sahibi olan
bu ülkelerin tamamı, hem BM TeşkilâtTnı ve Gü-
venlik Konseyi'ni devre/dışı birakan bu davra-
nışa; hem de NATO'nun gerçekleştirdiği bombar-
dımanlara karşı olduklannı, açık açık, bazen de
şiddetle vurguladılar..." (Le Monde Diplomatique,
Haziran 1999)
Philip S. Golub, yazısına ilginç bir başlığı. uygun
görmüş: 'Uluslararası Dedikleri Şu Camiâ!...'; ger-
çek şu ki, 'Milletler Cemiyeti', vaktiyle ne kadar 'li-
beral', ne kadar 'Baf/'/ı ve 'Avrupa/merkezc/'yse;
Birleşmiş Milletler Teşkilat da. Kuzey/Güney ana
çelişkisinde, o kadar Kuzey'den yana bir örgüt; bu
da, Güney'dekilerin -yâni Mazlumlar'ın elbette tep-
kisine neden oluyor. bir kalemde, size bir sürü ga-
zete başlığı, bir o kadar demeç aktarabilirim ya, ge-
rek yok, sadece Güney Afrika'yı temsil eden Nel-
son Mandela'nın, neler dediğine bir bakalım:
"... Beigrad rejiminin tslediği cürümleri tel'in edi-
yorum, ama; NATO da, Yugoslavya'nın köprüle-
rini ve ekonomik alt/yapısını tahrip edip, siville-
rini öldürerek, Miloşeviç ne yapıyorduysa bir
benzerini yapmıştr." (Bussines Day, 4 Nisan 1999)
'Uzun farları' yanan polftikacı yok mu?
Uluslararası uyuşmazlıklarda etkili rol oynayacak,
güçlü ve tarafsız yeni bir örgüt oluşturmak! Şim-
di uluslararası kamuoyunda, tartışılan bu! NATO gi-
bi, başına buyruk örgütlerin, 'insancı olduğunu' id-
dia ettikleri amaçlarla, ortalığı kanştırmalannı önle-
mek; ancak, genişletilmiş ve güçlendirilmiş bir BM
Teşkilat ve Güvenlik Konseyi ile olabilir, ümidi
besleniyor. Sözgelişi, BM'in beyni sayılabilecekGû-
venlik Konseyi'nin, şimdi olduğu gibi, beş üyeti de-
ğil; veto hakkına sahip on iki üyeli olması isteniyor
ki, bu üyelerin arasında Hindistan, Japonya, Bre-
zilya, Nijerya ve Güney Afrika'nın da yer alrnası,
düşünülmekte imiş!
lyi de, Türkiye nerede? 'Ikincisınıf muamelesi gör-
düğü NATO'da mı, itilip kakıldığı Avrupa Birliği'nde
mi; yoksa, esamisınin bile okunmadığı, BM Teşki-
lâtı'nda mı?
Bu ülkede, 'uzun farian' yanan, bir politikacı yok
mudur?
http:// www. bilgiyayinevi. com. tr/ailhan