Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 "TEMMUZ 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
I V U L J I . U K . kultur(â cumhuriyet.com.tr 15
Karin Karakaşlı, yüzleşme ve dönüşüm anlanndaki insanlann 'berrak' öykülerini yazıyor
Yasam, öykülermMURAT BATMANKAYA
Karin Karakaşb_ Kiminin aldıği ödül-
leı (Gençlik Kitabevi Öykü Yanşması,
Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü). kimi-
nin AnitaBrookner(Özel Bir Görüş) ve
PeterEsterhazy'den (Hrabal'ın Kıtabı)
yaptığı çevirikr, kiminin de yazdığı hü-
zünlü öyküler vesilesi ile tanıdığı genç
bir yazar. Günlük yaşamın sulannda sı-
kıntılann gizli olduğuna inanıyor ve ya-
şamın kınlma noktasında kendılenyle
yüzleşenlerin öykülerini yazıyor. Tek
bir sözcüğün bıle eklenip çıkanlamaya-
cağını düşündüğü öykülerini yakın za-
manda Başka Dillerin Şarkılan nda (\ar-
hk Yayınlani topladı. Karakaşlı ile sö-
ze sığdırabildikleri hakkında konuştuk:
- Başka Dillerin Şarkısf ru okuyup bi-
tirdiğimde şunu duşündüm: Okurdan
beklentisi olan ö> küler.. Siz >emeği> ap-
mış, sofrayı kurmuşsunuz; anıa gerçek
şölenin o sofraya kendinden bir sey ler ko-
yan tarafından yaşanacağı hissi uyandı
bende. Yanıfayor muy-um?
Öykülerde okurun yorum hakkını sak-
lı tutuyorum. Ne de olsa onlar da öykü-
lere bir emekle yaklaşıyor, gözlerini,
saatlerini. beyinlerini ve yüreklerini akı-
tıyorlar. 'Başka Dillerin Şarkısı*ndaki
öyküler bir ayna misali okura kendi öz-
gün suretini yansıtıyor. Öykülenmi bir
sözcük çikanp bir başka sözcük ekleye-
meyecek denli tamamladım. Ama satır
aralan okurundur.
- Her öykünün girişine muhtelif şiir-
lerden pasajlar almışsınız. Bu alıntılar,
öykünün anahtarı niteliğinde değil oy-
âtapta tLpkı
yaşamda
olduğu gibi
hüzün ve umut
iç içe. Önemli
olan başa
gelenler değil,
onlara
yüklenen
anlamlar. Yüzleşme ve dönüşüm
anlannda odaklaşarak insanlann
çıplak ve berrak hallerini
yansıtmak istedim. Kınlma
noktalannda gezinen insan,
kurban rolüne sığınamaz artık.
Bireyin kendi olabilmesi için her
aynntıyla ödeşmesi gerekir.
sa. Başka bir amaçla kullaıulmış gibi.-
Öykülerin başındaki dizelerin benirrı
kılavuzum ve esin kaynağım. Şairlere
gönül borcum var. Onlar dili şarkıyadö-
nüştüren söz büyücüleri. Şiir bana sö-
zün nasıl da ezgiye dönüşebileceğinı
gösteriyor, onu baş ucuma koyarak öy-
külenn biryerlerinde kendi ezgimi bu-
labilmeyı istedim. Böylece öyküler su
gibi akabilecekti. Bir de okur, öyküle-
rin bir yerlennde saklı şiır parçacıkla-
n bulacaktı. onlan bir kez de kendi se-
sinden mınldanmak istevecekti. Dile-
ğim buydu.
- Kitap hüzün. kınkhk, yanılma, sev-
gi(sizlik) üzerine kurulu sanki. Bache-
brd'ın "An zaten yalnızhktır"ını kanıt-
lar niteükte adeta. Bireyin kendi olabil-
mesi için bu şart nu?
Kitapta tıpkı yaşamda olduğu gibi hü-
zün ve umut iç içe. Önemli olan başa ge-
lenler değil. onlara yüklenen anlamlar.
Yüzleşme ve dönüşüm anlannda odak-
laşarak insanlann çıplak ve berrak hal-
lerini yansıtmak istedim. Kjnlma nok-
talannda gezinen insan, kurban rolüne
sığınamaz artık. Akışı kendisinin belir-
lediğini. kadenn o andan itıbaren bız-
zat kendi seçimlenyle biçimleneceği-
nin farkına vanr. Kışı ancak her anının
sorumluluğunu yüklenip yaşamın hak-
kını verdiğinde her zerresiyle ve insan
kimliğıyle yaşıyor demektir. Bireyin
kendi olabilmesi için yaşamın karşısı-
na çıkardığı her bir aynntıyla ödeşme-
si gerekir.
- Ses, Söz ve Sis sözcükleri sizde söz-
lük anlamlanndan öte anlamlar taşıyor.
Ses ve Söz (iki küçük kız çocuğu), Sis'te
imtihana çekiüyor. Ne ki işin tuhafi, bel-
ki de güzel yanı galibin oimaması~
Büyümenin sancılı kavşağındaki bu
gençler asıl sınava okullann o sanal ko-
runaklığının ötesinde dünyada veriyor.
Galip yok, çünkü bu hem var olma, hem
kendi olma mücadelesi. Vapurdan ka-
raya ayak bastıklan an onlann da yüz-
leşme anlan gelmiş oluyor. Tek bir ku-
ral var: Dürüst ve inançlı olanlar en
onurlusundan b'n yaşam mücadelesini
sürdürecek. Yaşamı kendi egolannın
çarpıtılmış merceğinden seyredenlerse
sistekaybolacak.
- "Çöpkadın" öykünüz, kısa bir süre
önceyaztta ve görsel basına yansıyan çö-
pevlerde yaşayanlan anlama girişimi...
Buradan yola çıkarak sizi yazmaya iten
şeylerin başında hayatuı görünür yüzü
olduğunu söyleyebiBr miyi/?
Hayat, öykülerin atardaman. Yazı,
yaşamdan damıttıklannı kendi özel çer-
çevesine yerieştirip yaşamm bazen "gü-
me giden" anlannı doldurur. Öyle ki
görmek kaçınılmaz olur. Bir kez görün-
ce de artık insan başkalaşır. Kendisine
bildirilen aynntıyı ya bir külfet, ya bir
nimet olarak taşır. Seçim kendisinindir.
Yazı, üzerine düşeni yapmıştır. Oltası-
nı, yaşamın bir başka yüzüyle karşıla-
mak üzere bir kez daha derinlere daldı-
nr. Her biri ayn bir dram olan insan ya-
şamına dair kanlı canlı aynntılar haber
kuşaklannda "gündeme bomba gibi dü-
şen şok haber" çığırtkanlıklan ve yemek
masalannın tabak çanak şmgırtılan
arasında kayıtsızlığın kurbanı olmasın-
lar diye.
Dmytryk, 90 yaşındaydı
Hollywood'un
tartışmalı
yönetmeni öldü
CHICAGO(AA>-ABD'de 19401ı
yıllarda Hollyvvood'da. adı "komünist
sinema sanatçılan kara listesi"nde
geçen ve Amerıkan Kongresi'nin
sorulannı yanıtlamadığı için 9
arkadaşı ile birlikte 1 yıl hapıs yatan
ünlü yönetmen Edward Dniytryk, 90
yaşında öldü. Ukraynalı goçmen bir
ailenin çocuğu olan Dmytryk. 15
yaşında Paramount stüdyolarında
evTak taşıyıcılığıyla ışe başlayarak,
yönetmenliğe kadar yükselmişti.
Önceleri küçük bütçeli filmler çeken
yönetmen, daha sonra adını kara
listeden, K.omünist Partisi üyesi
arkadaşlannın adını vererek
sildirdikten sonra, Hollyvvood'da
tartışmalı yönetmen olarak anılmıştı.
Hollyvvood'un kara listesine giren 10
kişinin arasında yer alan Dmytryk.
1951 yılında Kongre'nin ilgili
komisyonuna giderek, komünist olan
26 kişinin adını açıklayınca kara
listeden çıkanlmıştı.
Daha sonra açıklamalannda,
arkadaşlannın adını verirken
kendisini suçlu hissetmediğini
belirten Dmytryk. "Yapmak
istediğimi yaptım. Bu yüzden bana
'fare' diyecekler büiyorum. Fakat,
asla pişmanlık duymadım" dıyecekti.
Edward Dmytryk. hapisten çıktıktan
sonra gittiğı Ingiltere'de üç film
yönetti ve adı kara listeden
çıkanldıktan sonra Hollyvvood'da iş
bularak. yeniden filmler yapmaya
başladı. Yönetmenın filmlerinden en
çok ün yapanı, Ikinci Dünya Savaşı
dramını anlatan 'Denizde Isyan'fThe
Caine Mutiny) oldu. Spencer
Tracy'nin boşrolünü oynadığı 'Kınk
Mızrak' (The Broken Lance) Clark
GaMe'nin oynadığı 'Maceralar
Beldesi' (Soldier of Fortune),
Ehzabeth Taylor ve Montgomery
Ctif in oynadığı 'Hayat Ağacı'
(Raintree County) ve Marlon
Bnmdo'nun oynadığı 'Genç
Aslanlar' (The Young Lions),
Dmytryk'in diğer önemli filmleri
arasında bulunuvor.
TediPapavrami, Hüseyin Sermet'le birlikte çahşmayı sürdüreceklerini belirtiyor
'Gençlermodanuı eüdsinde'• Popüler müziği fazla önemsemeyen
Tedi Papavrami, gençlerin modanın ve
ticari olan şeylerin etkisi altında
kaldığına inanıyor. Bu konuda
gençlerin yönlendirilmesı ve
eğitilmesi gerektiğini vurguluyor.
NURDAN CİHANŞÜMUL , ,,-.,Bâ
lstanbul Kültür ve Sanat Vakfi tarafından düzen-
lenen 27. Uluslararası lstanbul Murik Festivali Tedi
Papavrami'nin keman resitaliyle sona erdi. Mozart.
Szymanovvski. Prokofiyef. Peci ve Sarasate'nın yapıt-
lannın yorumlandığı konserde PEpa%ramı'ye piya-
nist Claire Desert eşlik etti.
Tedi Papavrami. tanınmış bir keman öğretmeni
olan babası RobertPapavrami ile başladığı keman eği-
timinin ardından Tiran'da düzenlenen 'Genç Enstrü-
mantalistier Yanşması'nı kazandı Fransız hüküme-
tinin bursuyla Paris CNSMP Konservatuvan'nda Pi-
erre Amoyal'la çalışmaya başladı 1985 yılında Ital-
ya'da Rodolfo LipHzer Yanşması'ra kazanan sanatçı,
daha sonra oybirliğiyle Paris Konsenatuan Birinci-
lik Ödülü'ne değer bulundu. Sanzıçı, Zino Frances-
catti'yle olan çalışmalannm yanı sıra tanınmış mü-
zisyenlenn kayıtlannı dinleyerek de kendini geliştir-
diğini belirtiyor.
1992 yılında George Enescu, 1993 yılında Sarasa-
te Yanşması Birincilik ve Özel Halk Odülleri'ne de-
ğer bulunan sanatçı bugüne dek dûnyanın çeşitli or-
kestralanyla birlikte konser verdi. Oda müziği alanın-
da Philippe Bianconl Gary Hoffman. Muza Rubacky-
te ve Hüseyin Sermetle calışmalar yaptı. PapavTami.
müzisyenlerin yaşamında farklı sanatçılarla çalışma-
nın önemli ve-kaçınılmaz olduğuru söylüyor. Ödül-
lenn zengin ve farklı bir yaşamın belırtisi olduğunu,
kendisine ilham verdiğini belirtiyor.
'Konser ve kayıtlanmız sürecek'
Papavrami. piyanist Hüseyin Sermet'leChartesVa-
lenrine Aikan'a ithaf edilen bir kajıt gerçekleştirdi ve
Diapason d'Or Ödülü'nü aldı. Hüseyin Sermet'le ya-
kın arkadaş olduklannı ve birlikte çalışmaktan büyük
mutluluk duyduğunu anlatan Papa\Tami, birlikte yap-
tıklan konser \e kayıt çahşmalannın devam edeceği
haberini veriyor.
Sanatçı aynca Faure, RaveL VVkniavvski, Bach. Pa-
ganüıi ve Prokofief konçertolan %* keman sonatlann-
dan oluşan albümlerinin yanı sıra Muza Rubacykte
ile Brahms sonatlannıiçeren bir albüm kaydetti.
Popüler müziği fazla önemsemediğini belirten Pa-
Tedi Papavrami'nin keman resitaline piyanist Oarie Desert eşlik etti. (Fotoğraf: UĞUR DEMtR)
pavTami, gençlerin modanın ve ticari olan şeylerin et-
kisi altında kaldıklanna inanıyor: "Ticari müzik be-
nim için çok da önemli değil. Ancak gençler modanuı
verdiğini alıyor ve herkes birbiri gibi olmaya çabşıyor.
Gençlerbu konuda yönlendirilmeli, eğhUmeli. Televiz-
yonlarda ve radyolarda bu konuyla ilgili programlar
yerahnahr
Tedi Papavrami önümüzdekı günlerde Monte Car-
lo Orkestrası ile konser verecek ve oda müziği kon-
serlerini sürdürecek.
'Odüllerie Fransa'da tanındım'
14 yaşında Paris.Ulusal KonservaUı\an'na giren pi-
yanist Claire Desert burada Jean Hubeau'nun sını-
fından Oda Müziği Birincilik Ödülü, Vensislav Yan-
kofTun sınıfında da 1985'te özel ödül olarak verilen
Piyano Birincilik Ödülü'ne değer bulundu. Fransız hü-
kümetinden aldığı bursla Moskova'daki Çaykovski
K.onservatuan'nda Yevgeni Maünin ile çalışan sanat-
çı çalışmalannı Fransa'da Rotand Pidoux ile sürdür-
dü. Desert, konservatuvarda aldığı ödüllerle Fransa'da
tanındığını ve bu açıdan ödüllerin önemli olduğunu
belirtiyor.
Bugüne dek birçok festivalde resital ve konserler
verdi. Farklı ülkelerdeki sanatçılarla müzik diliyle an-
laşmanın önemini \urguluyor. Müzik çalışmalannda
oda müziğinin önemli bir yeri olan Desert, bu neden-
le Kandinski Dörtlüsü'ne katıldı ve bu alandaki ça-
lışmalannı piyanist EmmanuelStrosser. kemancı Re-
gis Pasquier \e Paris Dörtlüsü'yle sürdürüyor.
Sanatçmm Schomann'ın eserlerinden oluşan ilk
kaydıyla Repertoire dergısinden 10 puan aldı. 1995
sonunda çıkan ve Theodor Gushlbauer yönetiminde-
ki Strasburg Filarmoni Orkestrası'yla kaydettiği Scri-
abine ve Dvorak'm yapıtlanndan oluşan ikinci albü-
mü ise 1997 yılında Victoire de la Musıque Ödülü'nü
aldı. Desert aynca piyanist Emmanuel Strosser ile
Brahms'ın iki piyano için eserlerine adanan bir albüm
yaptı.
Klasik müziğin ilkokul döneminden itibaren öğre-
tilmesi. tanıtılması gerektiğini \r
urguluyor: "Bukonu-
nun üzerine düşülmeU. İnsanlara klasik müziği sevdi-
recek çauşmalar yapılmalı. Ben de bu konuda elimden
geleni yapmaya çalışıyorum ve konserler veriyorum."
Sanatçı önümüzdekı günlerde Danimarka, Make-
donya ve Fransa'da konser ve resitaller verecek.
Dd oyuncunun 28 yılhk biriîkteliğî
63 yaşındaki Judi Dench ve eşi Michael \Villiams.
Kültür Servisi - Sanat dünyasının çarkmda
dönen bir erkek ve bir kadının birlikteliği uzun
yıllar sürdürmesi çok zor, örneklere bakılacak
olursa neredeyse olanaksız. Ancak. Dame un-
vanı sahibi inlü lngiliz oyuncu Judi Dench ile
kendisi gibi ünlü bir oyuncu olan Michael \VU-
liams'ın evliliği bu önermeyi geçersız kılıyor.
Gösteri dünyasında karşılaşılan en uzun süreli,
en mutlu evliliklerden bıri onlannki.
Bu yılın başmda evliliklerinin 28. yıldönümü-
nü kutlayan çıftin birlikteliğinin gündeme gel-
mesinin nedeni, Dench'in geçen hafta. Broad-
way'de uzum süredir oynadığı bir oyunu yanda
bırakıp Lorcra'da akciğer iltihabmdan tedavi gö-
ren eşinin yanına gitmesi. 'Amy's Vievv' adh
oyunda kenlisine Tony Ödülü'nü getiren Esme
rolünü oynsyan Dench. "Beni izlemek isteyen-
leri düş kınljığjna uğrattığım için gerçekten çok
üzgünüm, ama şarüar,başanb bir oy unculuk ser-
gikmemi engelliyflrdu" diyerek mazeret bildi-
nyor.
Her ikisi de 63 yaşında olan Dench ve Willi-
ams, 'işlerinden arta kalan zamanlannda' Lond-
ra'nın kuze;,'indeki Hampstead'deki evlerinde
yaşıyor. Çifhn tek çocuğu Finty \Vilüams da ai-
• Judi Dench, Broadvvay'de
uzun süredir oynadığı oyunu
yanda bırakarak, tedavi gören eşi
Michael Willams'ın yanına
Londra'ya gitti.
le geleneğini sürdürmeyn yeğleyerek oyunculu-
gu secmış. Bu yıl Aşik Shakespeare fılminde can-
landırdığı 1. Elizabeth tiplemesiyle en ıyi yar-
dımcı kadın oyoıncu Oscar'ını kazanan Dench.
eşinden çok daha fazla tanınmış bir oyuncu.
Ancak Williams'ın da sanat çevrelerinde bü-
yük saygınlıkla karşılanan çok başanlı bir ka-
riyeri var. Tam on dört yıl boyunca tngiltere'de-
ki ünlü Kraliyet Shakespeare Topluluğu'nda
görev alan \Villiams, Shakespeare'in bütün bü-
yük kahramanlannı başanyla canlandırdı. Pe-
ter Brook, Peter Hall gibi büyük yönetmenle-
nn gözde oyunculan arasında yer alan sanatçı,
bu yılm başında da Londra Ulusal Tiyatrosu'nda
Rus yazar Alesander Ostrovsky'nin ünlü yapı-
tı 'The Forest"ta başanlı bir oyunculuk sergile-
di ve adından övgüyle söz ettirdi. Williams son
olarak TV için çekilen 'September Song' adlı
drama ile durum komedisi niteliğindeki 'Con-
jugal Rites' adlı oyunda rol aldı.
VVilliams, bir yandan kendi sanat yaşamında-
ki çıtayı yüksekte tutmayaçalışırken diğer yan-
dan da eşi Judi Dench'in en büyük destekçisi
oldu bugüne dek. "Dünyanın en önemli varüğı-
na sahipscniz eğer. yaşamınız boyunca ikinci
planda kalmanız çokda önemlibir şey değüdir"
sözüyle eşinin yaşamındaki yerini özetliyordu.
Yalnızca özel yaşamı değil iş yaşamını da pay-
laşan çıft \98Ö'lerde yayımlanan ünlü televiz-
yon dizisi 'A Fine Romance' ve lngiliz tiyatro-
sunun kalbi West End'de sahnelenen 'Mr. ve
Mrs. Nobody' adlı oyunda birlikte oynadılar.
30'lu yaşlann ortalanndayken bir çay dave-
tındetanıştı Dench ve Williams. Butanışmadan
dokuz yıl sonra da yaşamlannı birleştirdiler.
Ancak aradan geçen bunca yıl onlann evliliğin-
deki romantizmi hâlâ öldürmemiş olmalı ki,
Williamshercumagünüeşi Judi'yemutlakabir
kırmızı gül gönderiyor. Ve sık sık şunlan söy-
lüyor: "Judi, hayanmdagördügümençekici ka-
dın ve ona evlendiğimiz ilk gündeki kadar hay-
ranım."
BUAŞAMADA
ŞUKRAN KURDAKUL
Korku ve Ötesi
"Insanoğlunun kendiyarattıklanyla çatışkısı kor-
kutuyor beni."
Andre Malraınc
• • •
Korkunun en insancası topluma zarar verme
korkusu.
• • •
1945'te atom bombasını Hiroşima'ya göndere-
rek onca insanın ölümüne neden olan Amerikan
subayı Pentagon'u tanımasaydı korkak mı saytla-
caktı, cesur mu?
• • •
Batılı bilge kendisinden sonra gelecek kuşakla-
rın yargısından korkmuyordu. Bizim bilgiç, bilincin
silah gibi kullanılmasından korkuyor.
• • •
Kimi ülkelerin ekonomilerine egemen olan silah
taciri banştan korkuyor; uygar insanlar savaştan.
Bir de bu karşıtlığa ortak payda aranması isten-
miyormu bizden...
• • •
Kapitalistin korkusu ma! fazlast.. .
• • •
Trafik kazalan artık gözümüzü korkutuyor da
değerierin sık sık kazaya kurban gitmesi ilgilendir-
miyor bile bizi.
•••
Ihtiyar yüzyıl için unutulmayacak nitelemeyi Al-
bert Camus armağan bıraktı bize:
"Korku Çağı.."
•••
Nurullah Ataç "Korkanm roman okumayanlar-
dan" demışti. Okuyanlardan korkanlar yok mu?
• • •
"Ya dehre gelmeseydim - Ya aklım olmasaydı"
Üiyebilen kafalar kaç yüzyıl korkulu rüyası olmadı
mı usumuzu zincire vurmak isteyenlerin..
• • •
Nasıl korkmasın ki şeriatçı özgür insandan. Dü-
şünüyor. Yaratıya dönüştürüyor düşündüğünü.
2 Temmuz 1993 böylesi katmerlenmiş bir kor-
kunun Sıvas'ta dışa vurma tarihidir.
• • •
Asım Bezirci, Metin Altıok, Behçet Aysan ve
onca genç gözlerine yansıyan özgür insan kişilik-
leriyle korkuttular onlan.
Uygartık bilinciyle donanmış miryonlarcası gi-
bi...
Sevim lüna kansere yenik diiştü
I Kültür Servisi - Türk sanat müziğinin ünlü
isimlerinden Sevim Tuna, yaklaşık bir buçuk yıldır
savaştığı kansere yenik düştü. Tuna. bir aydtr kanser
tedavisi gördüğü Florance Nightingale Avrupa
Hastanesi'nde önceki akşam yaşamını yıtirdi.
Sanatçının naaşı çarşamba günü Bebek Camii'nde
kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu aile
kabristamna defhedilecek. Sevim Tuna geçen mart
ayında 40. sanat yılını Levent Kırca-Oya Başar
Tiyatrosu'nda tbrahim Tatlıses, Muazzez Ersoy, ^
Mehmet Ali Erbil gibi isimlerin katıluıuyla
kutlamıştı. Tuna'ya Saygı Gecesi'nden elde edilen
gelir ise sanatçının tedavisine aynlmıştı.
1929 yılında Izmir'de doğan Sevim Tuna, 1960
yılında Maksim Gazinosu'nda. ardından Çakıl ve
Tepebaşı gazinolannda çahştı. Bazı sinema
Fılmlerinde de oynayan Tuna, 1974 yılında
FtLMSAN Vakfi'nın kurulmasında da görev aldı.
Tuna aynca, müzik, film ve tiyatro sanatçılannı
sosyal güvenceye kavuşturan yasanın çıkmasında
büyük rol oynamıştı.
Strauss Aspendos'ta anılıyor
• Kültür Servisi - Ölümünün 100. yıldönümü
nedeniyle bütün dünyada özel etkinliklerle anılan
Johann Strauss. bugün 6. Aspendos Uluslararası
Opera ve Bale Festivali'nde Avusturyalı orkestra
Philarmonina Wien Strauss'un özel repertuvan
eşliğinde valslerle anılacak. Avusturya'nın önde gelen
orkestralan arasında yer alan Philarmonina Wien
Strauss orkestrası, Strauss'un sevilen polkalannın
yanı sıra valslerini de Viyana Devlet Opera ve
Balesi'nden kahlan sekiz kişilik bir dansçı grubun
gösterisi eşliğinde yorumlayacak. Konseri şef O\a
Rudner yönetecek. %
PBVden iki yarışma »
• Kühür Servisi - PEN Yazarlar Derneği, bu yıl
Behçet Necatigil ile Onat Kutlar anısına iki yanşma
düzenleyecek. Demeğin Behçet Necatigil'in 20.
Ölüm Yıldönümü nedeniyle düzenleyeceği '1970
Sonrası Türk Şiiri' konulu bir inceleme yanşmasına
katılacak olan çalışmalarda konu alınan dönemin
şiirinin çeşitli yönleriyle incelenmesi, bütünsel açıdan
değerlendirilmesi öngürülüyor. Önceki yıllarda
olduğu gibi bu yıl da Onat Kutlar'ın anısına annesi
Meliha Kutlar'ın katkılanyla açılan 'Edebiyat
Söyleşisi ya da Röportajı' başlıklı serbest yanşmada
birinciye 400 milyon lira ödûl verilecek. Yanşmalara
15 Aralık 1999 tarihine kadar katılınabilecek. Derece
alanlara ödülleri, Ocak 2000'de düzenlenecek
toplantılarda verilecek. (292 00 26)
Bopusan'dan yaratici drama
• Kültür Servisi-
Borusan Kültür ve
Sanat Merkezi yaz
etkinliklerinde
'Devinimden Sese
- Sesten Müziğe"
ve 'Kontakt
Doğaçlama /
Hareket ve Ses'
başlıklı iki atölye
düzenliyor. Sanat Eğitimcisi Uğur Değirmencioğlu
tarafından yürütülen atölyeler. Temmuz, Ağustos
aylan boyunca Borusan Kültür ve Sanat Merkezi'nde
gerçekleşecek. 12-16 yaş grubuna yönelik olarak
gerçekleştirilecek 'Devinimden Sese-Sesten Müziğe'
atölyesi, hareket ve ses arasındaki ilişkiden yola
çıkarak, katılımcılann yaratıcılık sınırlan geliştirmeyi
amaçlıyor. Bubağlamda katılımcılarla 'birey olma
bilinci', 'grup ile sağlıklı ilişkiler geliştirmek',
'imgelemi geliştirmek' yönünde calışmalar yapılacak.
llki 29 Haziran tarihinde yapılan atölyenin katılımı 12
kişi ile sınırlı. Atölye 6-13- 20-27 Temmuz ve 3
Ağustos tarihlerinde saat 10.00-13.00 arasında
yinelenecek. Deneysel sanat ve yaratıcılık üzerine
gerçekleştirilecek 'Kontakt Doğaçlama Hareket ve
Ses Atölyesi' ise katılımcılann yaratıcılık, iletişim ve
kendini ifade yeteneklerinin gelişimine katkıda
bulunmayı amaçlıyor. Yaş sınınnın olmadığı atölyeye
katılım 12 kişi ile sınırlı. Bu atölye 3-17-24 31
Temmuz tarihlerinde 10.00-13.00 saatleri arasında
düzenlenecek. (292 06 55)