Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 TEMMUZ 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
Ü J J v U i l U İ V J L I / ekonomi@cumhuriyetcom.tr 13
Petrol Ofisi
sermaye arttırdı
• ANKARA(ANKA)-
Petrol Ofisi, sermayesini 20
trilyon liraya çıkanyor.
Sermaye Pıyasası Kurulu
(SPK), Petrol Ofisi'nin
sermaye arttınmı nedeniyle
ihraç edeceği hisse
senetlerinin kayda
alınmasını onayladı.
Sermayesini 7 trilyon liradan
20tnlyon liraya yükseltecek
olan şirket, 13 tnlyon liralık
arttınmın tamamını bedelli
olarak yapacak.
Tarım Bakanı
Ingiltere'ye gttti
• ANKARA (AA) - Tanm
ve Köyişleri Bakanı Hüsnü
Yusuf Gökalp. Kraliyet
Tanm Fuan'nı zıyaret etmek
ve ikili temaslarda
bulunmak üzere dün
ingiltere"ye gıtti. Gökalp'in.
lngiltere'nin Tanm ve Gıda
Endüstrisi'nden sorumlu
bakanı Lord Donoughue ve
Ticaret Bakanı Bnan Wilson
ile de çeşitlı görüşmelerde
bulunacağı bildirildi.
IMF'nin yeşil ışığı
ABD'ye bağh
• ZONGULDAK(AA)-
Devlet Bakanı Şükrü Sina
Gürel, Uluslararası Para
Fonu'nun (IMF)
Türkiye'ye yeşil ışık
yakmasının. ABD'nin
olumlu yaklaşımıyla
ortaya çıkacağını bildirdi.
Gürel, ıncelemelerde
bulunmak üzere geldiği
Zonguldak'ta, DSP ıl
örgütünde yaptıgı
konuşmada. hükümet
kanadınm IMF ile
görüşmelerini sürdürdüğünü
ve temaslann aralıksız
olarak yûrütüldüğünü
sö\ledi.
Köy Hizmetleri
ihate açıyor
• \NKARA(AA)-
Programına aldığı "lş
Makineleri Temın ve
Dengeleme Projesi'"
kapsamında, son yıllann en
büyük iş ve inşaat
makineleri alımını
gerçekleştiren Köy " "
ıc
" *
Hizmetleri Genel
Müdürlüğü'nûn, 172 milyon
dolar tutanndaki ağır iş
makineleri ihalesinde
Hazıne garantili dış
kredilerin onayı ile ilgili
işlemleri tamamlandı. Köy
Hizmetleri Genel Müdürü
Güner Saygılı, 2 bın 600
kalemden oluşan iş
makineleri ihalesinde
Hazine ile ılgıli firma ve
kredı kuruluşlan arasında
sürdürülen görüşmelerin
tamamlandığını belirtti.
Turizm
yatjpımları
• İSTANBIL(AA)-
Turizm Yatınmcılan
Derneği (TYD) Yönetim
Kurulu Başkanı Tavit
Köletavitoğlu, turizm
sektöründe yabancı
yatınmcılann yeterince
bulunmamasının sektörün
cıddi bir eksıği olduğunu
ifade ederek. yabancı
yatınmcılann Türk turizm
sektörü için bir sigorta
oluşturacağını söyledi.
Piliç eti zamlandı
• KAYSERİ(AA)-
Türkiye'nın önemli piliç eti
üreticilerinden Köy-Tur ve
Mudurnu Tavukçuluk, piliç
etine yüzde 13 oranında zam
yaptı. Köy-Tur. daha önce
kilosu 830 bm liradan
satılan piliç etinin fiyatını
yüzde 13 oranında
arttırarak 940 bın liraya
çıkardı. Mudurnu
Tavukçuluk ıse yüzde 13.6
oranında zam yaparak daha
önce 845 bin lira olan piliç
etinı 960 bin liraya yükseltti.
Yetkililer, piliç eti
fiyatlannın \ükselmesinin
girdıler ve beyaz ete olan
talebın artmasından
kaynaklandığını belirttıler.
GAP2010planı
• ŞAMJURFA(AA)-
Türkiye'nin en büyük
kalkmma projesi GAP'ın,
2010 plan çalışması sürüyor.
2010 yılında bitirilmesi
hedefİenen GAP içinyılda
545 trilyon liraya ihtiyaç
olduğu'belirtildi. GAP
Bölge Kalkınma İdaresi
Bölge Müdürlüğü
yetkilılerınden edınilen
bi lgıye göre. hükümet
tarafından GAP İdaresi'ne
venlen "GAP 2010
Entegre Planı ve Uygulama
PTogramı*'nın önhazırlık
çalışmalan tamamlanarak
Oe\let Planlama Teşkilatı'na
sunuldu.
Marka devir anlaşmasında kurul karanna uymayan hükümler olduğu vurgulandı
TekeFde YPK'ye aykırı devir
CELALYILMAZ
tZMtR -Tekei ile British Ame-
rican Tobacco (BAT) arasında Ak-
hisar Sigara Fabrikası'yla Sam-
sun ve Yeni Harman markalannın
kullanım hakkının devrine ilişkin
1994 yılında imzalanan ve konu-
lan bir maddeyle gizli tutulan
"önaıüaşma"nın. daha sonra da-
yandınldığı Yüksek Planlama Ku-
rulu (YPK) karanna da aykın ol-
duğu belirtildi.
Türkiye'deki sigara fabrikala-
nnın özelleştirilmesi gırişimlen-
nin Türk tütün üreticilerinin eko-
nomik ve sosyal kaderinden soyut-
lanarak sürdürülmeye çalışıldığı
vurgulanarak, YPK karanndan ön-
ce mutabakat memorandumu ve
önanlaşma imzalanmasının yasa-
• Anlaşmamn, devredilen iki markanın BAT için fason olarak üretileceği ile ilgili
maddesinin YPK karanna aykın olduğu belirtildi. Söz konusu YPK karannın
Tekel'e, devredilen iki markanın kendi fabrikalannda ortaklık adına fason olarak
üretilmesi için anlaşma yapma yetkisi vermediğine dikkat çekildi.
larave genel kurallarada aykın ol- Tek Gıda-tş Sendikası Ege Bölge n, hatta bilgisi ounadan ünzalan-
duğu savunuldu.
Tekel'in, hukuka saygısı olan
biryönetiminaslayapmaması ge-
reken bir uygulamaya gırişerek,
yasalara aykın bir "mutabakat
memorandumuT
'nu ve "önanlaş-
ma"yı ımzalayabildığine dikkat
çekilerek. söz konusu metinleri
YPK karanna karşm bugüne ka-
dar yürürlükte tuttuğu kaydedildi.
Tütün Platformu Başkanı Orhan
Özet Ziraat Mühendisleri Odası
Izmir Şube Başkanı Alaettin Ha-
eımüezzin. Tütün Eksperleri Der-
neği Başkanı Farnk Gülpınar ve
Başkanı Doğan Karayılan. Tekel
sigara fabrikalan ve markalann
özelleştirilmesi uygulamalanna
tepki göstererek "OzeUeştirme,
büyük ekki kitJelerinin tütün ta-
nnunı terk etmesine ve davaml-
maz gelir kayıplanna uğraması-
na neden olacak. onlann ekonomik
ve sosyal vaşamlannı tahrip ede-
cektir" ortak görüşünü paylaşa-
rak şöyle konujtular:
"M emorandumdan önce diğer
kişive firmalara bir duyuru y apd-
mamış ve Tekel Genel Müdürtü-
ğü'nce yönetim kurulunun kara-
nuşbr.ÖzeUeştirmenin önkoşulla-
nndan olan şeffaflık ilkesini de hi-
çe saydtğı görülen Tekel yönetimi,
bu tutumunu özeUütleAkhisar Si-
gara Fabrikası için günümüze ka-
dar sürdüraıiiştür. Onanlaşmada
Tekel ve BAT nin Akhisar Sigara
Fabrikası için 280 milyon dolar
sermayeü bir ortaklık kuracakla-
n, BAT'ninyüzde 52,Tekerin yüz-
de 48 paya sahip olacağı öngörii-
lerek. kurulacak fabrikanın yıllık
üretim kapasitesinin 10. yılda 25
müyar adet seviyesine ulaşacağı
betûiUmiştir. Bu anlaşmadaki en
Belçikalla20 bin çiftçiyüriklüBelçika'da, hayvan yemlerine kanserojen dioksin
maddesinin kanşmasıyla başlayan skandal karşısında
hUkümetkrinin politikasını eleştiren 20 bin Belçikaü çiftçi,
dün Brüksel'de protesto yürüyüşü gerçekJeştirdi.
ü i k d i f l i k k i d ü ü l i i i h
m p y y ş g ç ş
Hükümetin çok sayıda çiftlikteki gıda ürünlerini imha
ettiğini belirten çiftçiler, zararlannuı 2.6 miryar dolar
olduğuna dikkat çektiler. Çiftçiler, Belçika ürünkrinin
birçok dünya ülkesinde yasaklanması karşısında hükümeti
yetersiz kaJmakla suçlayarak. acil olarak zararlannuı telafi
edibnesini istediler. Öte yandan. ABD Başkanı Bill Clinton,
gıda giivenliği için yeni düzenlemelerin getirilmesi
gerektiğini söyleyerek
u
Sağhğı tehdit eden gıdalann
ithalatını engellemek için harekete geçmeliyiz.
Suurtanmızdan gihenli olmayan gıdalann girmesine izin
veremeyiz"' dedi. Başkan Clinton, ülkede gıda güvenüği
konusunda sıkı denctimlerin yapüması için ABD
Kongresi'nin 72 milyon dolar kredi vermesi çağnsında
bulundu. (Fotoğraf.'REUTERS)
önemli nokta ise 'Fabrikanın üre-
tim kapasitesi, hedefİenen mikta-
n tamamıyla karşılamaya yeterli
düzeye ulaşıncaya kadar, söz ko-
nusu iki marka, BAT'nin seçece-
ği Tekel fabrikasmda veya fabri-
kalannda BAT için fason olarak
üretilecektır' maddesidir.
15.12.1997tarihB YPK karan,yal-
nız Tekel'in Samsun ve Yeni Har-
man markalannı değiL hiç aynm
yapmadan hem bu iki markayı
hem de BAT'nin uluslararası mar-
kalannı kapsamaktadır. Amacın,
söz konusu Tekel ve BAT marka-
lannınAkhisar Fabrikası'nda üre-
tilmesinde ve pazarlanmasında iş-
birliği sağlamak olduğu, VTK ka-
rannda açıkça ifade edilmiştir. Bu
karar,Tekel'iniki markasınuı mün-
hasırkuDanunhakkının ortakhğa
devredileceğL,yani Tekel markala-
nnın yalnızca kurulacak ortaklık-
ça ûretilebileceği, Tekel'in başka
bir fabrikasında veya başka bir ül-
kede Tekel taranndan bile üretile-
me>eceği şeklinde bir kabule ve
ona göre bir önanlaşma \apilma-
sına kesüılikle olanak vermemek-
tedir."
Tekel ile BAT arasındaki önan-
laşmada YPK karannınbuhükmü-
nün dikkate alınmadığını belirten
Tütün Platformu temsilcileri,
"Samsun ve Yeni Harman mar-
kalannın kullanım hakkının Ak-
hisar Fabrikası üren'me başlama-
dan, kurulduğu tarihte ortakhğa
devri ve bu markalann Tekel'in
diğer fabrikalannda ortaklık adı-
na fason oiarak üretilmesi öngörül-
mektedjr" dediler. Platformu oluş-
turan örgütlerin başkanlan şunla-
n söyledıler.
"YTK karan Tekel'e, iki mar-
kasmın kendi fabrikalannda or-
taklık adına fason olarak üretil-
mesiiçin anlaşmayapmayetkisi ver-
memiştir. BAT. Akhisar Fabrika-
sı'nda üretilecekTekel markalan-
nın kullanım hakkının karşıhğı
olarak anlaşma tarihinde 71 mil-
yon dolar ödemeyi taahhüt etmiş-
tir. Bu miktann önemli bölümü,
söz konusu hakkın fabrika üreti-
me başlamadan devrinedenhie,as-
unda Tekel'e ait olması gereken
kârdan ödenecek. yani Tekel tara-
findan BAT'ye iade edilecek de-
mektir. Benzeri görülmemiş böy-
le bir uygulamanın, yasalara ve
YPK karanna uygun, doğru ve
haklı olduğunu kabul etmeye
olanak voktur."
DÜNYA E K O N O M Î S İ N E B A K I Ş /ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA er9İn^ergin.demO
n.cO
.U
k
Asya krizi, iki sene önce 2 Temmuz'da
Tayland'ın dolara bağlı sabit kur siste-
mini bir devalüasyon yaparak terk etme-
siyle başladı. Tayland'ı diğer ülkelerde-
ki devalüasyonlar izledi. yabancı yatınm-
cı piyasadan çekilmeye, kredi musluk-
ları kapanmaya, borsalarçökmeye baş-
ladı. IMF tarafindan önerilen tedbirler,
sorunlan çözmek yerine krizi derinleş-
tirdi, Endonezya'da siyasi bir çöküntü-
ye yol açtı. Bölgede şiddetli bir ekono-
mik daralmayaşandı, şirketler birbiri ar-
dına iflas etmeye, işsizlik hızla artmaya
başladı. Bu arada, hisse senedi fiyatla-
nndaki büyük düşüşlerden, şirketlerde-
ki mali sıkıntılardan faydalanmak ısteyen
ABD ve Avrupa çokuluslu şirketleri, ban-
kalan devreye girip bölgenin önemli şir-
ketlerını ucuza kapatmaya başladılar.
'Asya mucızesi' literatürü, yerini bir 'As-
ya krizi' literatürüne bıraktı.
Far Eastem Economic Revievv'un bil-
dirdiğine göre, bölge ülkelerinde şimdi
çok farklı bir manzara var. Hemen hep-
sinde borsalar hızla yükseliyor. Morgan
Stanley Capital lndex For Asia (Asya ül-
keleri endeksi) ocak ayından bu yana yüz-
de 40 yükseldi (FEER1 -8/07). Bölgede,
adı siyasi istikrarsızlıkla eşanlama gelen
Endonezya'da endeks bu dönemde yüz-
de 66, bir yıl önceki dip noktasına göre
ise yüzde 160 arttı (The Economist, 3/07).
Kriz başladığında, Güney Kore'de bor-
sa bileşik endeksi 800'ün biraz altınday-
dı. 1998 ortasında 300'e kadar geriledi.
Şimdi 900'ü geçti, 1000'e doğru gidiyor.
Yabancı sermaye kaçışı da tersıne
dönmüş durumda. Australian Fınancial
Revievv'un aktardığına göre, geçen yıl
içinde Tayland'a 7.6 milyar dolar yaban-
cı sermaye yatırımı gerçekleşti. Güney
Kore'de 1998'de 5 milyar dolar civann-
da gerçekleşen yabancı sermaye yatı-
rımlannın, bu yıl 15 milyar dolan bulma-
sı bekleniyor(The Economist). Bölge yi-
ne 'ucuz kredi içinde yüzüyor'. Örneğin
Güney Kore şirketleri iki yıldır. yılda or-
talama 6 milyar dolar borç senedi satı-
yor (FEER). Âncak, Kore'de gerek şirket-
ler gerekse devlet bürokrasisi, yabancı
sermaye girişine karşı eskisi kadar he-
vesli değil: "Koreliler artık şirketlerini
satmakta isteksizler. Fiyatlar arttı, aktif-
lerin fiyatlan arttı."
Yabancı yatınmcılar, yerli şirketlerin
özellikle gayrimenkulde "gerçekçi ol-
mayan fiyatlar istemeye başladıklarını"
ileri sürüyorlar (International Herald Tri-
bune 3-4/07).
Bölge ülkelerinde genel olarak ekono-
mik performansta ve büyümede olum-
lu gelişmeler var. Bu yıl Malezya, Filipin-
ler, Singapur'da daralmanın ekonomik
büyümeye dönüşmesi bekleniyor. Gü-
ney Kore'de ıse geçen senekı yüzde
5.8lik gerilemeye karşılık bu sene yüz-
Asya Krizine Ne Oldu?
de 4.8 büyüme öngörülüyor (Morgan
Stanley, GSMH öngörüleri-Global Eco-
nomic Forum). Krizin 2. yıldönümünde
Tayland, bu yıl birinci dönemde yüzde
0.9'luk büyüme gerçekleştirdiğıni açık-
ladı. Şimdi bunlara bakarak sorulabilir:
Asya krizine ne oldu? Kötü bir rüya nny-
dı?
Krizin kaynaklan
Bu soruya bir cevap vermeden önce
biraz hafıza tazelemek gerekiyor. Asya
krizıni açıklamakta ilk önce iki yaklaşım
dikkati çekti. Birincisi, VVashington Con-
sensus bağlamında ileri sürülen serbest
piyasacı anlayıştı: Asya ülkeleri yeterin-
ce serbestleşmemiştir, ekonomiye dev-
sı bu eğilime yaklaşmaya başladı. IMF,
sermaye hareketlenndeki serbestleş-
menin kimi koşullarda tehlikeli olabile-
ceğini kabul etmek zorunda kaldı (bu
tartışmalan, bu köşeden aktarmayaça-
lışmıştım, oyüzden kısa kesiyorum). Bir
üçüncü ve daha açıklayıcı yaklaşım ise
krizin kaynağının yüksek tasarruf, yük-
sek şirket, banka borçlannın ekonomi-
leri dış şoklara çok duyariı hale getirmiş
olduğunu ileri sürdü: Dolann yükselme-
ye başlaması, Çin'in gerçekleştirdiği de-
valüasyon, dengeleri bozmuştu.
Bu yaklaşımın geltşkin bir versiyonu da
(Capital and Class, Bahar 1999) krizin
nedenlerini bölgede egemen sermaye bi-
rikim modelinin, tarihsel koşullann orta-
let müdahalesi, devlet yöneticileriyle şir-
ket sahipleri arasındaki ahbap-çavuş
ilişkileri, yolsuzluklar ve gizlilık, piyasa-
nın işleyişini bozdu, krize yol açtı. Bu
yaklaşım, çözüm olarak klasik IMF po-
litikalannı öneriyordu.
Denk bütçe, yüksek faiz, paranın de-
ğerini korumaya çabalamak, serbest-
leştirme, özelleştirme. Ancak IMF poli-
tikalan, krizi derinieştirdi; mali krizin top-
yekûn bir ekonomik siyasi krize dönüş-
mesini hızlandırdı. ikinci yaklaşım, krizi
sermaye hareketlerinin serbestleşme-
sine, küreselteşmenin getirdiği spekülas-
yon ortamına, genelde mali piyasalarda-
ki istıkrarsızlığa, panik eğilimıne başla-
dı.
Bu yaklaşım IMF'yi şiddetle eleştirdi,
sermaye piyasalannda denetleme, açık-
lık önerdi. Hatta bir aşamada, ünlü eko-
nomıst Krugman, Malezya'nın serma-
ye kontrolleri getirmesini onerdi, Maha-
tir Muhammed'i övdü. Dünya Banka-
dan kalkmasıyla açıkladı. Hatırlarsanız,
biz daha kriz başlamadan önce bu ta-
rihsel koşullann ortadan kalkmaya baş-
ladığına dikkati çekmiş, bir kriz bekleyı-
şi içine girmiş, özetlikle yabancı yatınm-
lan teşvik eden, güçlü ihracat perfo'r-
mansına olanak sağlayan, emek disip-
lini, ucuz işgücü gibi etkenlerin, sanayi-
leşme ve sınrf şekillenmesinin etkisiyle
ortadan Kalkmaya başladığına dikkati
çekmiştik.
Bu tespitten hareketle, bölgede olu-
şan fazla kapasrte, aşın üretim, aşın ya-
tınm ve borçlanmanın, sermaye birikimi-
nin yavaşlamasından kaynaklandığına
işaret etmiştik. 1996 Kore genel grevi son-
rasında da Asya mucizesinin bu yüzü-
ne değinmiştik. Bu yüzden de Asya kri-
zinin kapitalizmin yapısal krizinin birpar-
çası olduğunu vurguladık. Yalnız As-
ya'dadegil, genel olarak küresel düzey-
de bir aşın üretim krizi söz konusuydu.
Mali piyasaların 1980 ve 1990'larda hız-
la büyümesinin ve istikrarsızlaşmasının
arkasında, 1970 ve 1980'de üretim ala-
nında yasanan krizin basıncıyla, kredi-
nin küresel düzeyde denetimsiz bir şe-
kilde büyüyerek mali pıyasalan şişirmiş
(küreselleşme) olması yatıyordu.
Kısa ve orta dönemde
Asya krizi
Bu hatırlatmadan sonra, halen yaşan-
makta olan ekonomik toparianmaya dö-
nersek... Bunun arkasındaki etkenleri
şöyle özetleyebiliriz: 1 - Fazla kapasite-
nin ihracatı: Bölgedeki şiddetli devalü-
asyonlar ihracat kapasitesini arttırdı. Bu
dönemde ABD ekonomisinde, tüketici
kredilerinin, düşükfaizlerin, borsaköpü-
ğünün desteklediği tüketim harcamala-
n bu ihracatın büyük bir kısmını, tırma-
nan dış ticaret açığı pahasına emdi. 2-
100 milyar dolarlık ABD-IMF destekli
yardım paketleri, Japonya'daki Keynes-
gil talep destekleme paketleri piyasala-
n rahatlattı. 3- Resesyon sonrasında ya-
şanan 'yaratıcıyıkım' fazla kapasitenin
bir kısmını temizledi, yeniden yapılanma,
işçi çıkarma ve ücretlerdeki gerileme,
kârian (yoksullukta ani bir sıçrama pa-
hasına) arttırdı. 4- ABD borsasındaki aşı-
n değertenme birçok yatınmcının tekrar
gelişmekte olan piyasalara dönmesine,
çokuluslu şirketlerin tekrar Asya bölge-
sine yönelmesini önlemeye başlaması-
nayol açti 1998'de yükselen piyasalar
fonlan, ortalama yüzde 33.13 yükseldi
(Wall Street Journal 29/06).
Bu koşullar kısa dönemde etkisini sür-
dürmeye devam edecek gibi görünü-
yor. Ek olarak, AB'de yükselen faızlerin
etkisiyle, önümüzdeki dönemde ekono-
mik büyümenin yavaşlamasına paralel
olarak sermayenin gelişmekte olan pi-
yasalara dönmesi de hızlanabılir. IMF
poltikalannın yerine daha esnek Key-
nesgil ekonomi politikalannın kabul gör-
mesi de Asya'da büyümeyi destekle-
meye devam edecek.
Orta dönemde (1.5-2 yıldan fazla) bu
toparlanmanın devam etmesini tehlike-
ye sokacak etkenler de var. Asya'da
borç yükü 1997'de 733 milyar dolardan
Aralık 1998'de 464 milyardolara düşmüş
olmakla biriıkte etkisini koruyor. Yukan-
da değindiğim gibi. yılbaşından bu ya-
na dış borçlanmadayine btr hızlanma var.
Bölge dövizlerindeki değerienme, ihra-
catı zoriaştıımaya başlayabilir. Geçen
hafta değindiğim gibi, Çin ekonomisi
bozulmaya devam ediyor, ABD'de bir da-
ralma, Asya'da toparianmaya büyük
destek, talebi daraltabilir. Küresel dü-
zeyde kapasite fazlası etkisini gösterme-
ye devam ediyor. Sanınm, Asya knzini
hepten unutmanın zamanı henüz gel-
medi.
ANKARA PAZAR1
YAKUP KEPEINEK
Bconomde Yönetim
YetepsizMği
Türkiye ekonomisi, yıllardır çok kötü yönetiliyor.
Bunun en açık göstergesi, yanlışlann birikmesi,
daha doğrusu yanlışta ısrar edilmesidir. Son gün-
lerde açıklanan sayısal veriler de bu gerçeği dog-
ruluyor.
Hükümetin, ekonomi politikasına ilişkin sözleri-
nin içeriği, aslında masalımsı bir benzetmeyle açık-
lanabilir. Belki bilırsiniz, çok yağışlı bir havada, ça-
kalın biri sel sularına kapılmış gidiyor. Arkadaşla-
rı, Nereye gidiyorsun diye sorunca, çakal şöyle bir
yanıt veriyor: Benim asıl amacım o tarafa gitmek-
ti.
Hükümet, IMF'nin yapısal uyum adı altında da-
yattığı öneriler karşısında, biz de aynı şeyleri ya-
pacaktık demeye getiriyor; ancak ekonominin yö-
netimine ilişkin kısa ve uzun dönemli politikalan bir
türlü oluşturmuyor.
Sonuç, sayılarla ortada, ekonomi en ağır buna-
lımlarından birini yaşıyor. Yılın ilk üç ayında ulusal
üretim, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8.4
azalmıştır. Ekonomi, rekor sayılabilecek ölçüde
küçülmüş; ülke birtoüft/n olarakyoksullaşmıştır. En
ağır bunalım, ticaret sektöründe görülüyor; tica-
retin üç aylık büyüme oranı yüzde 15.4'e ulaşıyor.
Sermaye ve işgücü yönleriyle daha çok küçük öl-
çekli olan ticaret kesiminin daralması, yoksullaş-
ma ile büyük ölçüde işsizliği de birlikte getiriyor.
Bunalım açısından asıl üzerinde durulması ge-
reken sanayi sektörüdür. Sanayi üretimi, geçen yı-
la göre ülke ortalamasının da üstünde yüzde 9.3
gerilemiştır. Sanayi sektöründe yaşanan bu ağır bu-
nalım, öbür sektödere göre çok dahaönemlidir. Çün-
kü sanayi, tanm ve taşıma gibi sektörierden satın
aldığı üretim girdileri ve ülke dışına yaptığı satış-
laria, ekonominin can damarıdır. Ekonominin can
damarı kuruyor.
Geçen günlerde, yılın ilk üç ayına ilişkin, imalat
sanayii işgücü verileri yayımlandı. Sayılar, büyük
işyerlerinde ışgücünün, geçen yılın aynı dönemi-
ne göre yüzde 7.7 oranında azaldığını gösteriyor.
Büyük işyerleri olarak, kamu kesiminin tamamıy-
la özel kesimin on ve daha çok işçi çalıştıran iş-
yerleri alınıyor. Bu durumda, imalat sanayii, geçen
yıla göre büyük işyerlerinde 85 bin dolayında ça-
lışanı işten çıkarmıştır. Küçük işyerierinde bunalım
daha ağır olur. Büyük işyerleriyle aynı oran alınsa
bile küçük sanayi işyerlerinin de yaklaşık 35 bin ki-
şiyi işsiz bıraktığı görülüyor. Sonuçta yalnız imalat
sanayiinde, geçen yılın ilk üç ayına göre, 120 bin
dolayında kişı işsiz kalmış ya da var olan işsizler
ordusuna katılmıştır.
Sanayide üretim düşüşü ya da gelir azalması ile
işsizlik yıkımı birlikte gelmıştir.
Ekonominin katma değerini en çok arttıran, ay-
nı anlama gelmek üzere, en yüksek oranda büyü-
yen kesimi, yüzde 7.8 ile, mali kuruluşlar; yani ban-
kacılık ya da para işlemleridir. Gerçekte bu sonuç,
devletin borçlanabilmek için yüksek faız ödeme-
sine dayanıyor. Fiyat artışlarından arındınlmış ya
da reel faiz oranının yüzde 40'larda dolaştığı bili-
niyor. Bu olgu, para sermayeyi, doğal olarak faiz
peşınde koşmaya itiyor. Sermaye ürün ve hizmet
üretiminden kaçıyor; sabit sermaye yatırımlanna
dönüşmüyor.
Sonuçta, üretici için cehennem, faizci için cen-
net olan bir ekonomik ortam yaratılmış bulunuyor.
Yıllardır süregelen bu olumsuzluğun, IMF'nin
önerdiği politikalarla giderilemeyeceği, bu köşe-
de sıkça vurgulandı. Bu gerçeğin kanrtı kendi için-
dedir; ekonomi yıllardır IMF'nin önerilerine göre yö-
netiliyor; ekonomi politikasını esas olarak IMF sap-
tıyor. Sonuç, yeni birçok ağır bunalımdır. Ancak bu-
nun sorumiusu IMF değildir; bu ülkeyi yönetenler-
dir. Sorumlu, VVashıngton'da değil, Ankara'dadır.
Bu konuda çok örnek verilebilir; ancak en so-
mut örnek Vergi Yasası'dır. Geçen yıl çıkarılan bu
yasa, daha şimdiden, delik deşik edilmekte, yu-
muşatılmaktadır. Önce, vergi konusunun bir yaz-
boztahtasına dönüşmesi, ilke olarak, yanlıştır. Da-
ha da önemlisi, getirilmekte olan vergi indirimi ya
da kolaylıklarının, nereden buldun, peşin vergi ve
emlak vergisı gibi sermaye kazançlanna yönelik ol-
masıdır. Sermaye kazançlannın kaynağını sapta-
ma ya da kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına alma ama-
cı bile, anlaşılan, getirilmekte olan yeni düzenle-
melerie bir yana bırakılmaktadır. Vergiyi yine emek-
çiler ödeyecektir.
Sürekli olarak emeğiyle geçinenlerin yoksullaş-
ması sonucunu veren bir ekonomi yönetiminin,
sağlıklı bir toplumsal oluşum ve demokratik işle-
yen bir siyasal yapı ile bağdaşması olanağı, ger-
çekten çok sınırlıdır.
e-posta: yakup@metu.edu.tr
En değerli 1000 hisse
Microsoft'un
piyasa değeri
Türkiye'nin iki katı
Ekonomi Servisi -
ABD'de yayımlanan Bu-
siness Week dergısinin,
fınnalann hisse senetle-
ri piyasasındaki durum-
lannı değerlendıren liste-
ye göre, Microsoft şirke-
tinin piyasa değerinın
407.22 milyar dolarla,
Türkiye ekonomısinin
yaklaşık iki katı olduğu
ortaya çıktı. Türkiye'den
herhangı bir şirketin yer
almadığı lıstede, Micro-
soft şirketi birinci sırada
bulunurken, şirketin 31
Mayıs 1999 tarihiyle he-
saplanan piyasa degeri-
nin Türkiye'nin geçen yıl
için 204.5 milyar dolar
olarak belirlenen ulusal
gelirinin yaklaşık iki ka-
tı olması dikkat çekti.
General Electric 2.
Yapılan değerlendirme-
de, kişisel servet açısından
da dünyanın en zengin
işadamı olan BillGates'in
sahıbi bulunduğu Mıcro-
soft'u 333.05 milyar do-
lar ile General Electric ız-
ledi.
Listede ilk 10'a giren
diğer 7 şirket ve bunlann
piyasa değerleri ise şöy-
le:
• International Busi-
ness Machines (USA)
214.81 milyar dolar,
• Exxon (USA) 193.92
milyar dolar,
• Roval Duch/Shell
Group (Ingiliz'Hollanda
ortakhğı) 191.32 milyar
dolar,
• Wal-Mart Mağazala-
n (USA) 189.55 milyar
dolar,
• AT&T komünikas-
yonfirması (USA) 186.14
milyar dolar,
• Intel (USA) 180.24
milyar dolar,
• CiscoSystem(USA)
174.09 milyar dolar,
• BP Amaco (Ingiliz)
173.87 milyar dolar.