Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 HA2İRAN 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Nâznn Hikmet
anıldı
• MOSKOVA(AA)-Şair
Nâzım Hikmet, ölümünün
36. yılında dün, Moskova'da
mezan başında anıldı. Bu
yıl geçmiştekilerden daha
canlı olduğu gözlenen anma
törenine. sanatçı Zülfü
Livaneli ve Nâzım Hikmet
Vakfı Genel Sekreteri
Kıymet Coşkun da katıldı.
Törene aynca.
Moskova'daki Türk
topluluğunun kurdugu
kültür-sanat demeği
Mostürk'ün başkanı olan
ENKA Moskova Temsilcisi
Murat Gülmezoğlu, Rus-
Türk lşadamlan Birliği
Başkanı Ali thsan
Ahıskalıoğlu ve yaklaşık 40
kişilik bir Türk topluluğu ile
şaırin Moskova'daki Rus
arkadaşlan da katıldı. Zülfü
Livaneli, şairin mezan
başında, Bedn Rahmi
Eyüboğlu'nun Nâzım
Hikmet için yazdığı ve
kendisinin de bestelediği
'Yiğidim Aslanım Burda
Yatıyor' şiirini okudu.
Sözteşme
7 Haaran'da
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Mılh Savunma
Bakanlığı, Içişleri
Bakanlığı, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığı
işyerlerinde çalışan Türk
Harb-lş Sendikası'na üye
toplam 33 bin işçiyi
kapsayan toplu iş
sozieşlnesi 7 Haziran'da
imzalanacak. Milli
Savunma Bakanlığf ndan
yapılan yazılı açıkJamaya
göre. Türkiye Ağır Hizmet
Sanayii lşverenleri
Send'ikası (TÜHİS) ile Türk
Harb-İş Sendikası arasında
vanlan uzlaşma ile ışçi
ücretlerine binnci altı ay
vüzde 30 ve seyyanen 15
milyon lira: ıkinci, üçüncü
ve dördüncü altışar aylar
içın de. gerçekleşen
enflasyon ve brüt ücretin
yüzde 5"i oranında ek zam
yapılacak. Buna göre,
ücretler ortalama yüzde
42.5 oranında arttınlırken
yeni giren ışçinin aylık
ücreti 220 milyon liraya. 20
yıllık teknısyen işçınin aylık
ücreti ise 310 milyon liraya
yükseltıldi
RTÜK'ten yeni
cezalar
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Radyo ve
Tele\ ızyon Üst Kurulu
(RTÜK). ilgili yasanın
çeşitli maddelerini ihlal
ettıklen gerekçesiyle Kent
TV'ye 3. Show TV'ye 2,
atv, Sky T\' ve As TV'ye
bırer gün. Umut Radyo'ya
ise 15 gün yayın durdurma
cezası verdi. Kurul,
'yayınlarda adalet ve
tarafsızlığa, yasalara saygılı
olma esasına' aykın
yayınlan nedeniyle Kent
TV'ye üç gün; 'genel ahlak,
toplum huzuru ve Türk aile
yapısına' aykın yayın
yapılamayacağı ilkesini iki
kez ihlal ettiği gerekçesiyle
Show TV'ye de iki kez birer
gün yayın durdurma cezası
verdi. Kurul, aynı
gerekçeyle atv'yi de bir gün
yayın durdurmayla
cezalandırdı.
Türk Telekom'un
web sltesi
• ANKARA (AA) - Türk
Telekom web sitesi,
www.telekom.gov.tr. adresi
ile lnternet kullanıcılanna
açıldı. Türk Telekom'dan
yapılan yazılı açıklamaya
göre web sitesi Türk
Telekom. Hizmetler.
Tanfeler, TTNET.
Telekom'dan, Başvuru
Formlan, Bıze Uİaşın. Diğer
Siteler ve Site Haritası
başlıklan altında toplanıyor.
lnternet kullanıcılan.
TTNET hakkındaki
bilgilere de Türk Telekom
web sitesınden
ulaşabilecek.
Yann 5 Haziran Dünya Çevre Günü, yerküre hızla ısınıp kirlenmeye devam ediyor
Çevre sorııııları büyüyor• BM ve AB, ozon
tabakasının incelmesi, asit
yağmurlan ve iklim değişikliği
sorununa çözüm anyor.
Türkiye'de anayasada, herkesin
sağlıklı bir çevrede yaşama
hakkı olduğu belirtilse de
kirlilik hızla artıyor.
ASUMAN ABACIOĞLU
İZMİR-Ozon tabakası incelmeye, dün-
ya ısmmaya ve kirlenmeye devam ediyor.
Avrupa'nın büyük bölümü, asıt yağmurla-
nnın etkisi altında. Enerji santrallanndan
kaynaklanan çevre kirliliği yüzünden ge-
lecek yıllarda da 'bitld ve su yaşamının'
hasar göreceği öngörülüyor. Avrupa Birli-
ği, iklim değişikliğinin önlenmesi için ener-
ji, ulaşım, turizm ve arazi kullammı poli-
tikalannda köklü değişiklikler gerektiğini
bildiriyor. Avrupa'nın en hızlı büyüyen iil-
kesi olarak tanımlanan Türkiye de kent-
leşme ve nüfus artışının yarattığı önemli çev-
re sorunlan ile karşı karşıya.
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği,
dünyanın karşı karşıya kaldığı en önemli
çevre sorunlan olan ozon tabakasının aşın-
Tüm dünyada yaklaşık 400-500 arasında kaldığı beliıienen akdenizfoklanndan 100
kadannın Türkiye'de yaşadığı tahmin ediliyor. Alınan önlemlere karşın akdenizfok-
lannın soyu hızla tükeniyor. (Fotoğraf: AA)
ması, asıtleşme, yer düzeyindeki kirleti-
ciler ve iklim değişikliğinin önlenmesine
ilişkin çözümleri yaşama geçirmeye uğ-
raşıyor. Ozon tabakasına zarar veren hid-
rokloroflorokarbonlann (HCFC), 2004 yı-
lına kadar yüzde 35 azaltılması. 2030 yı-
hnda da tamamen yasaklanması hedefle-
niyor. Yine sera etkisi yaratan karbondi-
oksit. metan ve azot oksit emisyonlanrun
2020 yılına kadar aşamalar halinde azal-
tılmasını zorunlu tutan bağla>ıcı bir anlaş-
ma yapılması amaçlanıyor. Bu hedeflere
ulaşmanın en kısa yollanndan birinin ise
•enerjitüketiminin' azaltılması olduğuna
Prof. İbrahim Kaboğlu: Yurttaşlar karar sürecine katılmalı
Türkiye Aarhus'u imzalamalı'
CEM ULUTAŞ
Marmara Üniversitesi Hukuk h-
kültesi Anayasa Hukuku Anabilim
Dalı Başkanı Prof. İbrahim Kaboğ-
lu, çevre hakkının tam olarak kul-
lanılabilmesi için öncelikle enfor-
masyon, katılım ve başvuru hakkı-
nın tanınması gerektiğini söyledi.
Prof. Kaboğlu, çevreyi herhangi
bir bıçimde etkileyecek devlet dü-
zeyinde alınan kararlar hakkında
yurttaşlann bilgilenmesi, karar sü-
reçlerine katüabilmesi ve gerekti-
ğınde yargı yoluna gidilebilmesini
düzenleyen Aarhus Sözleşmesı'nin
Türkiye tarafından imzalanması
çağnsında bulundu.
Avrupa Ekonomik Komisyonu
Çevre Politikalan Komitesi'nin ge-
çen yıl imzaya açtığı "Aarhus Söz-
leşmesTnin Türkiye tarafından im-
zalanmadığını belirten Prof. Kaboğ-
lu, Türkiye'nin bu sözleşmeyı im-
zalamaktan kaçınmasının, yapıla-
cak yatınmlarda demokratık ol-
mayan yöntemlerin sürdürüleceğı
anlamına gelebıleceğıne dıkkat
çekti.
Prof. Kaboğlu. 22 madde ve 2
ayn ekten oluşan Aarhus Sözleşme-
si'yle ilgili şu bilgilen verdi:
"SözJeşmenin4. maddesine göre,
kamu makamlan. kendilerindenis-
tenen çevresei enformasyonbn. mev-
zuat çerçevesinde kamunun tasar-
rufuna sunarlar. Bu konuda kamu-
nun bire\ sel bir ç,ıkannın olması ge-
rekmez. Enformasvun, istendiği ta-
rihten itibaren bir ay içinde \erilir.
6. ve 7. nuddekrçevreye ilişkin plan
ve programJara halkın katılımını
düzenüyor. Bu çerçevede. düzenle-
> ici hükümlerin ve/veya genel uygu-
lamalaria hukuken zorfama nor-
natif enstrümanlann hazırlanma-
sı esnasında kamunun kaüiması söz
konusudur. Sözleşmenin 2 no'lu cki
ise hakemlikyohıyla uyuşmazhkla-
nn çözümünü öngörmektedir."
Prof. Kaboğlu. Anayasa'nın 74.
maddesınde dılekçe verme hakkı-
nı düzenledığinı. ancak bu madde-
ye göre. yurttaşlann kendileriyle
ılgılı bir konu hakkında bilgi edi-
nebileceklerinı söyledi. Prof. Kaboğ-
lu. örneğin bu maddeye dayanarak,
lstanbul'da ikamet eden duyarlı bir
kişinın, Akkuyu'ya yapılacak nük-
leer santral hakkında bilgı edinmek
istemesinin söz konusu olmadığı-
nı söyledi.
Prof. Kaboğlu. 1983'te çıkanlan
Çevre Kanunu'nun 1. maddesinde,
**çevre koruma çabalannın kalkın-
manınönünegeçemeyeceği'' ifade-
sine yer verildığını anımsatarak.
Türkiye'nin yer seçimi bakımın-
dan yaptığı yanlışlann en büyük
sembolü olan Gökova Termik Sant-
ralı'nın da bu maddeye dayanılarak
yapıldığmı söyledi.
Yıne 1983'te çıkanlan Çevre Ka-
nunu'nda belli büyüklükteki yaü-
nmlar için ÇED zorunluluğu geti-
nldiğinı belirten Prof. Kaboğlu şun-
lan kaydettı:
"ÇED'le Ugüî yasa, yönetmelik
çıkanlmadığı için 1993'e kadar iş-
İetflemedL Bu arada Türkiye'nin
çevre haritası değişiyor. Daıuştay bu
yönetmeliğin çıkmasından sonra iç-
tihadını çevre lehine değiştiriyor.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Sü-
leyman Demirel, yasalar delinerek
inşa edilen tesislerin temelini arûğı
zaman bu, yargı nezdinde meşrulaş-
tıncı bir edd yaraüyor. Bu nedenle
idari yargıda Cumhurbaşkanı'nın
temelini atûğı herhangi bir tesisle 0-
gfli hiçbir dava dosvası kabul edü*
miyor."
BUGÜTS 600 METREKARELİK İKİ AFÎŞ BOĞAZ KÖPRÜSÜ'NE ASILACAK
Orgütler çevre haftasına lıazır
İstanbul Haber Servisi-
Çevre örgütlerı, 5 Hazi-
ran'da başlayacak olan
Dünya Çe\Te Haftası'nda
bırbirinden ilgınç etkınlik-
ler gerçekJeştırecek. SOS
İstanbul Çevre Platformu
Başkanı Türksen Başer
Kafaoğlu, etkınlikierin
merkezinde boğazdan tan-
ker geçişine göstenlecek
tepkilerin yer aldığını be-
lırtti.
Dünya Çevre Hafta-
sı'nda gerçekleştirilecek
etkinliklen duyurrnak ama-
cıyla 30'u aşkın çevre ör-
gütü dün İstanbul Büyük-
şehir Belediyesi'nde bir
toplantı düzenledi. Top-
lantmın açış konuşmasını
yapan istanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı AB Mû-
fit Gürtuna, yerel yöne-
timde ciddi bir "sfviİ kan-
hmreformu"içindeolduk-
lannı belirterek bunu ya-
parken de hiçbir görüş ayır-
madan kente ait bilgi, deneyim ve bırikımi olan
tüm kişi ve kuruluşlann düşiincelennden yarar-
lanmak istediklerinı söyledi.
Gürtuna"nın konuşmasının ardından tüm çev-
re örgütleri adına söz alan Türksen Başer Kafa-
oğlu, istanbul Boğazı'nın tüm dünya için çok
önemli bir "biyolojik koridor" olduğunu söyle-
di. Kafaoğlu, buna karşın tehlike saçan petrol
tankerlerinin boğaz yolundan geçmeye devam et-
tiğini belirterek "Ancak hâlâ bir radarsistemimiz
bfle yok tstanbul ve boğaz büyük tehlike altında
yaşıyor" dedi. Gürtuna'nın konuşmasından "be-
tedhe veçevTe örgütfcri" arasında bir "işbirügi sin-
yaü"ni aldığını vurgulayan Kafaoğlu, bundan bü-
30'uaşkınçevTeörgütü tstanbul Büyükşehir BetedKesi'ndebirtoplantıdüzenJedL(Fotograf: DEVRİM SEVlMAY)
yük memnuniyet duyduklannı kaydetti. Kafaoğ-
lu'ndan sonra ise Ali Müfit Gürtuna'nın da ku-
rucu üyesi olduğu "Hoşgörü Hareketi Derneği''
Yönetim Kurulu üyesi ve oyuncu Gaffar Uzuner
birkonuşmayaptı.
Etkmlikkr
Çevre örgütlennin ay sonuna dek ortaklaşa dü-
zenleyecekleri etkinliklerin ilki bugün başlıyor.
Saat 09.00'da her bıri 600 metrekarelik iki afiş
Boğaz Köprüsü'ne asılacak; 11 .OO'de ise Küçük-
çekmece Gölü E5 Karayolu yönünde "çevre rin-
dri" oluşturacak. Zincire meslek odalan. üru%er-
siteler, sendikalar. belediye başkanlan katılacak.
Çevre Haftası nedeniyle gerçekleştirilecek ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin de katılaca-
ğı dığer bazı etkinlikler ise şöyle: "5 Haziran gü-
nü saat 11 .OO'de Beyoğtu Tünel'den başlayıp Tak-
sün'de bitecek çe\Te yürü>üşü; 12JO'da Doima-
bahce acıklannda deniz etkinüği: Kayahan'ın da
konser vereceği Küçüksu'da piknik; 6 Haziran
günü saat 13-30'da AmaMitköy Semt Girişimi
şenHği; 8 Haziran günü AKM'de kokteyl: 14 Ha-
ziran günü saat 20.00'de Rumelihisan'nda kon-
ser ve Hyatt Regency Otel'de defde; 15 Haziran
günüBebekpartdndedut şerüiği; 16,17.18,19 Ha-
ziran günleri RumeHhisan konserleri; 25 Haziran
günü Zonguldak Karaebnas FestivaU."
dikkat çekiliyor.
Asitleşmenin gelecek on yıl içinde 'kri-
tik jük sının'nın altına indirilmesi konu-
sundaki çabalann başansı, özelhkle ulaş-
tırma sektöründen kaynaklanan emisyon-
lann düsürülmesine de bağlanıyor. Motor-
lu taşıt araçlanndan kaynaklanan emisyon-
lann kontrolü, kent planlamacılan ve oto-
mobil endüstrisinin çözmesi gereken bir
sorun olarak ortaya konuyor. Kentlerde kit-
le ulaşımının otomobillere alternatif oluş-
turması yönünde çabalar harcanıyor.
Öte yandan nüfusu ve kentleşme oranı
hızla artan ülkemizde. bu hızlı gelişmeden
kaynaklanan önemli çevre sorunlan yaşa-
nıyor. Termik santrallanile Avrupa'nın en
kirletici 'nokta kaynaklan'na sahip olan
Türkiye, aynı zamanda sayısı sürekli artan
motorlu araçlardan kaynaklanan kirlilik ile
de karşı karşıya. 1980-90 arasında yolcu ta-
şıtlan sayısındaki artış, Kanada'da yüzde
25, ABD'de yüzde 18, Fransa'da yüzde 22,
Ahnanya'da yüzde 32, Itah/a'da yüzde 48
olurken Türkiye'de yüzde 154 olarak ger-
çekleşti.
Yasalar sözde kalıyor
Anayasasının 56. maddesinde, "Herkes,
sağlıklı ve dengeü bir çevrede yaşama hak-
kına sahipdr. Çevreyi geliş-
tirmeL çe\ resağhğmı koru-
mak ve çe\Te kirienmesini
önkmek devletin ve vatan-
daşlann ödevidir" hükmü
yer alan ve bu hüküm Çev-
re Kanunu ile de destekle-
nen Türkiye'de, yasal mev-
zuatın çevre kommacılığı
açısından gelişmişliğine kar-
şın uygulamalar. yasalann
gerisinde kalıyor.
Türkiye'nin çevre sorun-
lanna gözatıldığında şu tab-
lo ortaya çıkıyor:
Mera, orman ve sulak
alanlar tarıma açılıyor.
1950Tİ yıllarda 37.8 milyon
hektar olan mera alanı.
1980'H yıUarda 21.7 mihun
hektara düştü. Buna karşı-
lık a>-nı dönemde sığır sayı-
sı 21 miryondan 28.6 milyo-
naçıkta.
Türkiye, 250 sulak ala-
nıyla. sulak alanlann sayısı
ve kapsadığı alan bakımın-
dan Avrupa birincisi ve bu
sulak alanlann büyük bölü-
mü uluslararası ölçüde
öncmli göçmeakuş alanı ol-
masma karşın bn sulak alan-
lar önemli çevre sorunlany-
la karşı karşıya bulunuyor.
Hektar başına kullamlan
gübre oranı hâlâ OECD ül-
kelerinin altında olmasına
karşın giderek artan kiın-
yasal gübre ve zararularla
mücadele ilaçlan kuUanımı
nedeniyle toprak Idıieniyor.
Türkiye topraklannın yak-
la§ık üçte ıkisi, orta ya da şid-
detlı düzeyde su ve rüzgâr
erozyonu tehlikesi altında
bulunuyor.
. Verimli tamn toprakla-
ru kentseL endüstriyel ve tu-
ristik kullanıma açıhyor.
Nitelığini kaybetmiş or-
man toprağı yüzde 50'ye
ulaşmış durumda. Toplam
endüstriyel odun üretimi,
1950'lerden bu yana düzen-
lı bir artış göstenyor.
Türkiye
l>
nin.bifld zengin-
liği bakımından dünyanın
önde gelen ülkelerinden bi-
ri olmasına karşın bu kay-
naklar üzerindeİd baskı gi-
derek aroyor.
Denızlerdeki balık türle-
rinin sayısı önemli ölçüde
azalmış durumda.
Kırsal yerleşmelerde ka-
naüzasyon sistemi bulunmu-
yor. Kentsel yerleşmelerin
yalıuzcayüzde 6'sındaevsel
aok su arrtma tesisi >
r
ar.
Endüstriyel kuruluşlann
yüzde 98'inde atık su ant-
ma tesisi bulunmuyor.
Veralrj sulan. yapüan de-
netimsiz deşarjlar nedeniy-
le kirleniyor.
Hava kirliliğüün temel ne-
denini, fosil yakıtlara olan
aşın bağımlılık oluşturuyor.
Kıyı alanlannda turizme
veikmdkonutvapımuıa da-
yah hıziı bir ekonomikgeliş-
me yaşamyor.
Inşaat Mühendisleri Odası Samsun Şubesi'nin düzenlediği panelin sonuç bildirisi
w
Karadeniz'de çevre kıyımını dıırdıırıın'
CEMİLCİĞERtM
SAMSUN - Türk Mühendis ve Mimar
Odalan Birliği (TMMOB) Inşaat Mühen-
disleri Odası Samsun Şubesı tarafından
düzenlenen "Karadeniz'deLlaştırma So-
runlan ve Sahil Karayolu" konulu pane-
lin sonuç bildirisinde. Karadenız Sahil Yo-
lu'nun çevre katliamına yol açtığı ileri sü-
rüldü. Bildiride, Bayındırlık ve Iskân Ba-
kanı Koray Aydın. yaşanan bu katliamı
durdurmak içın göreve çağnldı.
Inşaat Mühendisleri Odası Samsun Şu-
besi Başkanı Oğuz Burma imzası ile ya-
yımlanan bildiride, ülkenin vebölgenın ge-
reksınimlerini karşılamaktan uzak. tunzm
olanaklannı, koylan, falezleri yok eden
250 km'lik deniz dolgusuyla büyük bir
çevre katliamına yol açan Karadeniz Sa-
hil Yolu çalışmalannın hemen durdurul-
ması istendi.
Bildiride şu görüşler savıınuldu:
"Değeriparayiaölçülemeyecekolan bü-
tün doğal değeıieryok edilmiş, müteahhit
firmalann kazançlannı arttmnalan uğru-
na denizle onun bir parçası olan Karade-
niz insanı arasına adeta bir 'Çın Seddı' çe-
kUmiştir. Projenin bazı kesimlerinde hiç-
bir gereksinim olmamasına rağmen sade-
ce sivasi amaçlar ve çıkaıiar uğruna yiiz
milyonlarca dolar denize dökülmüştür. Ay-
nı zihniyetle ülkemizin en güzel kıyılann-
dan biri olan Yakakent-Gerze arasında da
yolun denizi doldurarak yapımına karar
verilmiş «ihaksi yapılmıştır. Trafikyogun-
luğunun çok düşükolduğu \akakent-Ger-
ze güzergâhında 127 milyon dolargibi bü-
yük bir kaynak harcanarak bölgelerin tu-
rizm olanaklan yok edilecektir. Bahis ko-
nusu olan bu bedel ile Sinop ve Gerze'de
turizme dönük önemli projeleri gerçekleş-
tirnıek, sağlıklı yatmmlan yapmak, Sinop
Havaalanı'nı daha aktifduruma getirmek
^e istihdam sağlamak mümkün iken böl-
ge insanıyolun sanayi getireceği söylemi ile
kandınlmıştır. Dış kredi >e faizi ile gelecek
nesilleri ipotek altına alacak bu kaynak, si-
yasal çıkaıiar ve birtakım müteahhit fır-
malan beslemek uğruna denize döküle-
cektir. Üç tarafi denizkrle çevrili, demir-
yolu olanaklan olan ülkemizde ekonomik,
güvenli ve dışa bağunlı olmayan ve alter-
natif taşunacılıklar yok varsayılarak ulus-
lararası otomotiv sektörü, petrol karteDe-
ri, müteahhit flrmalar ve bu güçlere kucak
açmış bazı siyasetçiler el ek verip ülke kay-
naklannuı insanlanmızın canlan ile bir-
likte karayolunda yok olmasına neden oJ-
muşlardır ve bu anlay ışı ısrarla sürdür-
mektedirter. Duyarlı tüm kurum ve kunı-
hışton,yetkilik^meslekörgütierini,57. hü-
kümetin Bayuıdırtık Bakanı'nı yaşanan
bu katliamı durdurmak için göreve çağı-
nyonız."
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
'Assak' mır 'Asmasak' mı ?
Imralı davasında hem Öcalan'ın açıklamaları,
hem de müdahil kimlikleri ile terör yüzünden eş-
lerini, ya da çocuklannı, babalannı yitirenlerin
feryatlan sadece bizim kamuoyumuzu değil; öy-
le görülüyor ki yakın günlere kadar PKK olgusu-
na ılımlı olarak bakmayı ilke olarak kabul etmiş
yabancı ülkeleri de etkiliyor.
Ateş her zaman düştüğü yeri yakmıştır. Evsiz, eş-
siz, çocuksuz ya da babasız kalan insanlanmızla il-
gili haberler yıllardan beri birbirini izledikçe, doganın
değişmez yasalan uyannca zaman zaman rutinleşe-
rek, sıradan hale bile gelmiştir. O sıradanltk, günlük
tartışmalarımıza bazı aykın sesleri bıle getirmiş. eş-
kıya ile pazarlığı önerenlerden tutun da, olayı salt bir
bölgesel sorun gibı görerek, çözümü terörist başının
reçetelerini tartışmakta arayanlanmız bile çıkmıştır?
Öcalan'ın Şam'daki barınağından çıkartılıp sırasıy-
la Rusya, Yunanıstan, Italya'ya uzanan yan sürgün
yolculuğunun Kenya'da noktalandığı şubat ayına ka-
dar süregelen sergüzeştı sonunda, kamuoyumuz te-
rör belasının "7" numaralı sorumlusunun günlük ya-
şantısı ile de yakından ilgilenme durumunda kaldı.
Bu ilginin, Imralı duruşması ile doruğuna çıkması
doğaldır. Doğal olmayan, önünde sonunda Ankara 2
Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin verecegı ka-
rar hakkında bugünden hüküm yürütülmesidır.
Özellikle, Imralı Mahkemesi, DGM savcısının tale-
bi yönünde Öcalan hakkında Türk Ceza Kanunu'nun
125. maddesinde öngörülen ölüm cezasını verirse.
bu karar önce temyiz yolu ile Yargrtay'a gidecektır.
Yargıtay'ın, mahkeme kararını onaylaması halinde
de, son sözü söyleme görevi Türkiye Büyük MHIet Mec-
lisi'nin olacaktır.
Anayasa, TBMM'nin görev ve yetkileri içinde "mah-
kemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalannın yen-
ne getirilmesine karar verme"y\ de sayıyor.
Mahkemelerce verilerek kesınleşmiş bir ölüm ce-
zası ile ilgili tezkere Adaiet Bakanlıgınca başbakan-
lığa gonderiliyor. Başbakanlık da, milletvekıllerinın o
kesınleşmiş cezanın yenne getırilmesi için anayasa-
nın 87. maddesindeki yetkiyi kullanıp kullanmayaca-
ğını kararlaştırması için TBMM Başkanlığı'na başvu-
ru yapıyor.
Parlamentonun bu konudaki karan elbette, yargı-
sal değil. Ama en az iki yargı kurumunun, yani Dev-
let Güvenlik Mahkemesi ile Yargıtay'ın didik didik in-
celemesi sonucunda verilmiş bir hüküm için son sö-
zü söyleyecek olan yaşama organının her üyesi, öy-
le bir başbakanlık tezkeresi için peşin hükümlü oldu-
ğunu söyleyemez.
Daha doğrusu söylememelidir.
Bu yüzden, bir MHP genel başkan yardımcısının
dün kimi gazetelerde yer alan ve sadece kendısi için
de değil, bütün bir partı grubunu bağlayıcı olarak
söylenilen "Öcalan hakkında yargının idam karan al-
ması halinde, Meclis'teki oylamada biz 129 kişi bir-
den 'evet' diyeceğiz" biçimindeki demeci yanlıştır.
Ha bir politikacının o türiü demeci, ha bir yargıcın
duruşmaya çıkmadan karar ile ilgili olarak görüş açık-
laması. Bence fark yoktur.
Yargı organının vereceği karar için, bugünden gö-
rüş bildiren, eğilim açıklayan herkes bilmehdir ki, söy-
lediklen her şey, sadece adaletin saygınhğına yöne-
lecektir. Oysa Imralı mahkemesinın bu konuda ne öl-
çüde titiz davrandığını anlamak için, Mahkeme baş-
kanının müdahillenn taleplennı tutanağa geçirirken gös-
terdiği duyarlıhğa kulak vermek gerekiyor. Mehmet
Turgut Okyay, bir müdahilin müdahele talebinı tu-
tanağa yazdırırken, "..hukuki isteklerini tekrariadı"
biçiminde sözler kullanıyor.
Özellikle yaşama organı üyeleri, kamu oyundaki hak-
lı duyarlılığı gelecek seçimler için oy tabanı olarak kul-
lanmaktan kaçınmalıdırlar.
Bakınız, Öcalan'ın avukatlan bannma sorunlannı öne
çıkartarak savunma görevini bırakma girişiminde bu-
lunmuşlardı. Bursa Valisi, dün kimı otelcılerin savun-
ma avukatlanna kapılannı kapatma istemleri karşısın-
da hızlı bir çözüm yolu bularak, bir kamu kurumunun
misafirhanesini bu amaçla avukatlann yararlanması-
na açtıklannı söyledi."
Böylesine yaşamsal bir davada, Türk adaletinin
vereceği karara, hiç bir kişi ve kurum, en küçük göl-
ge düşürmemeye özen göstermelidir.
Söyledi mi, Söylemedi mi?
Salı günkü "Düzyazı"da 1989 yılındaki bir Mılli Gü-
venlik Kurulu toplantısında dönemin başbakanı Tur-
gut Özal'ın "Verelim dört beş vilayeti, adamı sustu-
rup dağdan indirelim" biçiminde bir konuşmasından
söz etmiştim. Oktay Ekşi, dünkü Hürriyet'te bu söz-
leri alıntı yaparak şunlan yazıyordu:
"Kenan Evren ne diyor? Olayı anımsıyormu? Bi-
lemeyiz."
Evren, kendisi ile telefonla konuşan Hasan Pulur
arkadaşıma böyle bir konuşmayı hatırlamadığını söy-
lemiş. Bana, merhum Özal'ın sözünü ettiğim konuş-
masını nakleden o dönemde MGK da görevlı, şu an-
da elbette emekli bir üst düzey generaldir.
Kendisi de, Özal'ın "şaka söyledim" sözlerini yine-
leyerek "bence de şaka yapmış olmalıydı" demiştir.
MGK gibi bir anayasal kurumun toplantısında he-
le hele bir başbakanın şaka amacı ile de olsa bu tür
konuşma yapıp yapmayacağının değerlendirmesı,
elbette benim görevim içinde değildir.
Faks:0212 677 07 62
E.Maihobirgrt a cumhuriyet.com.tr.
Yurttaşlar tepki gosterdi
35 yıllık çamlar
yol kurbanı oldu
SABİTÖZKESER
ADANA - Yüreğiı ilçe-
sine bağlı Suluca beldesın-
de 35 yıllık karaçam ağaç-
lan, yolun genişletilmesi
amacıyla belediye tarafın-
dan kestirildi. DYP'li Be-
lediye Başkanı Mahmut
Aytekin'in imarplanını uy-
gulama gerekçesiyle 38
ağacı kestirmesine CHP'li
Belediye Meclisi üyeleriy-
le yurttaşlar tepkı gösterir-
ken jandarma çıkabilecek
olaylara karşı geniş güven-
lik önlemi aldı.
Belde girişindeki Ata-
türk caddesi üzerinde bu-
lunan ağaçlann kesilme-
mesi için Valilik. Yüreğir
Kaymakamlığı, Çe\re ll
Müdürlüğü ve TEMA'ya
başvurduklarını, ancak
olumlu sonuç alamadıkla-
nnı belirten CHP'li beledi-
ye meclisi üyeleri Şahme-
ran lrek. Vedat Eriş, Cen-
net Sünmec ve tsmail Sine-
ren ile eskı üye Sevtan Bal-
ta. "Betedhe başkanı Ayte-
kin. haberimizolmadan iki
encümen üvesinin imzasını
alarak ağaçlann kesilme-
sini sağlıyor. Ağaçlar kesil-
meden deyol genişleyebOir-
di" dediler Hafil Balta ısim-
li yurttaş ise Cumhuriyet
savcılığına suç duyurusun-
da bulundu.
DYP'li Belediye Baş-
kanı Aytekin ise "Imar pla-
nının kesinleşmeshle ilgili
karann altında meclis öye-
lerinin hepsininimzası var"
dedı.