Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 1999 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Sosyal demokrat, eski gazeteci ve Türkdostu olarak tanınan Johannes Rauy
bugün Almanya Cumhurbaşkanı seçiliyor
e içsorunlannı çözmeli'w
Z/4 VSANOGL U ^'S^'
1
^'™™ ^a cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turu var. Siyasi taraflann, üzerinde oyçokluğuyla anlaştıkları tekcumhurbaşkanı ada-
" yı, yıllannı Sosyal Demokmt Parti (SPD) içinde siyasete adamış olan Kuzey Ren Westfalya eyaletinin eski başbakanı Johannes Rau. Bundan
ikiyıl önce de Rau 'ya kesin olarakcumhurbaşkanı seçileceğigözüyle bahlıyoıtlu. Çünkü Rau, karizmatik kişüiğiyle Alman toplumunu, özellikle de Alman toplumu içindeyaşayan yaban-
cıları, başta da Türkleri sevecen davramşlanyla kazanmayı bilmiş bir kişi. 16yıl süren Hıristiyan Demokmt, Hıristiyan Sosyal ve Liberal Partiler Koalisyonu süresince izlenen yabancıla-
rı dışlamapolitikalarına karşın Rau, her zaman çifte vatan-
iDUC
'Barış
içinde
yaşamalıyız1
- Şimdiki halde Almanya 'da 2.3 milyon Türk
kökenli insan yaşıyor. Bunlann 220 bini
Alman vatandaşı oldu. Siz cumhurbaşkanı
olduktan sonra Almanya 'da yaşayan
Türklerin de cumhurbaşkanı olacak mısınız?
RAU - Ben, tüm Alnıanların ve bu ülkede
yerleşik insanlann cumhurbaşkanı olacağım.
Üstelik beni kendıne muhatap alan herkesin,
dediğim gibi, burada yerleşik bütün insanlann
muhatabı olacağım. Fakat burada yaşayan,
ama başka ülkelerin vatandaşı olan insanlann
üzerinde de "Ben oniann cumhurbaşkanıyım"
gibi bir hak iddia edemem.
- Seden?
RAL - Çünkü bu bana aıt bir hak değil.
Kendimde böyle bir hak göremem. Ama
benim ülkemde yaşayan. bu ülkeye vergi
ödeyen, çalışan, bu ülkeye katkıda bulunan
insanlann memleket haklan vardır. Bu
insanlann da Alman toplumuna entegrasyonu
için çaba göstereceğim.
Ben. özellikle Kuzey Ren Westfalya eyaleti
başta olmak üzere şimdiye kadar bu
doğrultuda pek çok çaba harcamıştım. Benim
hedefim, Almanya'da yaşayan Türklerin
"yabancı" olarak tanımlanmasının giderek
azaltılması. aynı zamanda Türkler ve
Almanlann banş içinde ortak yaşamlannı bir
arada sürdürmeleridir. Bunun ardından da
hedefımin şu olduğunu söylemek istiyorum:
Yabancı, ardından korku ve onun ardından da
şiddet eğilimi çizgisini yok ederek yerine
yabancı, ilgi, merak ve dostluk çizgisini ortaya
çıkaracak bir politika izlemek. Ben şimdiye
kadar bu çizgiden hiç aynlmadım.
•çifte
vatandaşlığı
destekliyorum'
- Almanya'da yaşayan Türklerin bir kısmının
yeniyasa çıkınca çifte vatandaşlık hakkı
kazanacaklan belirtiliyor. Siz, çifte
vatandaşlık konusunda ne düşünüyorsunuz?
- Ben her zaman çifte vatandaşlığa dostlukla
yaklaştım. Her zaman çifte'vatandaşlığın
entegrasyona zorluk değil, kolaylık
getireceğini savundum. Ama ne yazık ki
şimdiye kadar çifte vatandaşlık istenildiği
ölçüde gerçekleştirilemedi; planlandığı halde
tam olamadı. Ama bugün çifte \atandaşlık
uygulanmaya başlarsa birtakım bürokratik
konuların da halledilmesi gerekir.
- Örneğin bu konular nelerdir?
-Örneğin veraset konusu... Bu konuda
Türkiye'de sorunlar çıkabilir. Ben, ülkemizi
kendi vatanı olarak seçmiş bir insanın bu
ülkede yaşayabilmesi için ana vatanından
vazgeçmemesi gerektiğine inanıyor ve bunu
savunuvorum.
PORTRE / JOHANNES RAU
1931, fVuppertal doğumlu. Yaymcıhk eğitimi gördü.
1949'dan sonra Westdeutsche Rundschau gazetesinde
gazeteciliğe başladı. 1957'de Sosyal Demokrat Parti'ye
(SPD) girdi ve 1958'de Kuzey Ren Westfalya
Parlamentosu 'na seçildi. 1962-1970 arasında Kuzey
Ren U'estfalya Eyalet Parlamentosu Grubuyönetiminde
görev aldu 1978'de SPDyö'netim kurulu üyesi oldu.
1978'de Kuzey Ren fVestfalya Eyalet Başbakanhğı 'na
seçildi. Bu gö'revi aralıksız olarak 1998'e kadar
sürdürdü. 1993 'de kısa bir süre SPD Genel Başkanlığı
yaptu 1999 seçimlerinden sonra SPD tarafından
cumhurbaşkanlığına aday gösterildi
- On altı yıl muhalefette kaldıktan sonra Almanya 'daki son se-
çimlerde Sosyal Demokrat Parti (SPD) yeniden hükümetin orta-
ğı oldu, Siz, SPD 'nin çesitli kademelerinde onlarcayıl görevyap-
mış bir siyasetçi olarak Alman halkındaki bu tercih değişikliğini
nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Bir ortakla bırlikte de olsa 16 yıl sonra yeniden hükümete ge!-
miş olmamıza seviniyorum. Son aylarda, hükümete geldikten son-
ra bazı ufak tefek sorunlar yaşanmış olsa bile genelde seçimler ön-
cesi verdiğimiz sözlenn hemen hemen hepsinı yerine getirdik. Şu
anda gündem, Kosova sorunundaki gelişmelerle belirleniyor. Eğer
Kosova sorunu yakın bir gelecekte sona erdirilirse o zaman hükü-
metin profıli çok daha belirgin bir şekilde gündeme ge-
lecektir.
- Yeni bir bin yıla dünyamn girmesine yedi ay gibi
kısa bir zaman kala siz, Birleşik Avrupa 'ya nasıl bakı-
yorsunuz?
-Iki Almanya'nın birleşmesinin, Berlin Duvan'nın
yıkılmasının üzerinden yaklaşık on yıl geçti. Ama in-
sanlann eski sistemleri hakkında birbirleriyle çok faz-
la konuşruklan kanısındadeğilım. Buna karşın eski Do-
ğu Almanya'daki şehirlerin yeniden yapılanması konu-
sunda çok önemli ve somut adımlar attık. 2000 yılına
gelirsek... Siz, 2000 yılı diyorsunuz, ama benim için
duygu açısından 2000'in 1999'dan çok da fazla farkı
yok. Benim için ha 1999 olmuş ha 2000 olmuş, hiç fark
etmiyor.
- Ama bütün dünya hanl hanl 2000yılına hazırla-
nıyor ve yeni bir bin yılın eşiğine gelmişken yapılacak
çesitli atılımlar,yeni vizyonlar,yeni projeksiyonlardan
söz ediliyor...
- Hiç fark etmez. Ha 1999 ha 2000, demin de söyle-
diğim gibi... B'efld Türkler bu ismi pek bilmezler, ama
ben Hıristiyanlar için kutsal olan St Augustin'den söz
edeceğim. St. Augustin'in, lsa'nın göğe yükselişiyle il-
gili şöyle bir sözü var. Der ki: "Tann bizden sekizgü-
nü esirgemiş, bize yedi gfin vermiştir.* Bu gönişten yo-
la çıkacak olursak 2000 yılı kavramı günümüzü yaşa-
mamız için ortaya atılmıştır. 2000 yılı sadece tarihi bir
terimdir. Bizim bugünü yaşamamız gerekir.
- Siz biraz önce Kosova savaşınmyarattığı sorunlar-
dan söz ettiniz. Asltnda 1991 'den beri Balkanlar'da
yaşanan acı dolu olaylar hakkında düşünceierinizi bi-
ze anlatır mısınız?
- Belki durumu 1453'den beri değerlendirmek gere-
kir. Kim bilir? Kanımca bız Avrupalılar. Kosova"da olan-
lara pek de bılinçli olarak yaklaşmadık; çok da geç ha-
rekete geçtik. Orada meydana gelen olaylara şimdiye
kadar yeterli duyarlılığı da göstermedik. Durumu ış ışten geçtik-
ten sonra fark ettik. Artık en kısa zamanda birtakım adımlar ata-
cağımızı, birtakım önlemler alacagımızı umuyorum. Bunun ger-
çekleşmesinı de sabırsızlıkla bekliyorum. Bizim, artık silahlı sa-
vaştan siyasi mücadele zeminine geçmemiz gerekir. Bu hedefe de
yakın zamanda ulaşacağımıza inanıyorum.
- Silahlı savaştan siyasi mücadele zeminine nasd geçilebilir?
-Bunun nasıl olacağım ben bilemem. Ben hükümet üyesi deği-
lim. Bu, büyük ölçüde AB içindeki ülkelenn hükümetlerine bae-
h.
-Belki de SATO ülkeleri hükümetlerine bağltdır...
-Olabilır. tabıi. Ama hükümetler NATO'nun da bir parçasıdır.
NATO, hükümetlerin oluşturduklan bir birliktır sonuçta. Cumhur-
başkanlan ıse hükümet üyesi olmadıklan için yürütmede söz hak-
lan yoktur.
- Peki, Almanya'nın sorunayaklaşımı sizce nasıl?
-Almanya, Kosova"yla ilgılı yeni müzakereler açıldığı takdirde
ıtici güç olmak zorundadır.
- Evet de, Rambouillet görüşmelerinden hiçbir sonuç çıkmadı
sizin de bildiğiniz gibi.
- Trajedinin esas başlangıç noktası Rambouillet'de hiçbir sonu-
ca ulj^ılamamasıdır. Altını çiziyorum. Bu trajik bir olay olarak gö-
rülmehdir. Rambouillet görüşmeleri uzatıldı. pek çok deneme ya-
pıldı. O dönemde Miloşeviç'in siyasi bir çözüm için uygun olma-
dığı kanısı egemendi. Ama bugün durum değişti. Rusya'nın ve Bir-
leşmiş Milletler'in katkılanyla Miloşeviç'in müzakere masasınabir
şekilde oturtulması düşüncesi güç kazanmaya başladı. (Rau, bura-
da durdu. Sonra biraz da hoşnutsuz bir tavırla konuşmasını sürdür-
dü.) Benim mevkiım şu anda güncel politikayla ilgili değil. O ne-
denle de bana güncel politikayla ilgili soru sormanız dogru değil.
daşlığı, Alman toplumu içindeyaşayan yabancıların hakla-
nnı savundu. Rau 'nun bir özelliğide ülkesindehemen hemen
tüm siyasilerin akademik kariyeryapmalanna karşın kendi-
sinin çekirdektengazeteci olması, ilkgençlikyıllarından baş-
layaraksiyasetin içindeyaşaması. Rau \la Bonn daki Kuzey
Ren Westfafya eyalet temsilciliği binasında biraraya geldik.
OnunlaBaîkanlardakison durum, AB'nin, özelikledeAlman-
ya 'nın Türkiye 'yebahşaçısı, cumhurbaşkanıseçildiktenson-
rayapmak istediklerini konuştuk Rau nun "îlk iş olarak ül-
kemde insanlan birbirine yaklaştırmak, barış içinde yaşat-
mak istiyorum" sözleri etkileyiciydi. Görüşmemizsona erdi-
ğinde, Rau 'nun bizden sonraki konuğupartisi içindeKosova
politikası nedeniyle ağır eleştiriler alan Dışişleri Bakanı
Joschka Fıscher'di. Yırmi daİdka görüşen Rau ve Fıscher 'in
Avrupa Pariamentosu na seçilecek komiserler konusunu ele
aldıîdarı ve bir çeşit uzlaşmaya vardıkları aıüaşıldı.
- O zaman Türkiye'yle AB ilişkilerine dönmek istiyorum. Size
bu konuda soru sorabilir miyim?
- Pek tabii.
- AB hükümet başkanları 3-4 Haziran tarihlerinde bir zirve
toplantısıyapacaklar. Türkiye, bu zirvedeyer almayacak. Sizin bu
konudaki değerlendirmeniz nedir?
- Türkiye'nin AB'ye üyeligi konusunda AB içinde hâlâ bir ço-
gunluk sağlanmış değil. Şimdiye kadar AB'nin Türkiye'ye pek
çok kez yakınlaşma denemeleri oldu. Ama tabii ki bundan sonra-
ki gelişmeler ve geçmişte olanlar biraz da Türkiye'nin kendisine
bağlı. Türkiye'de Kürt sorununun yanı sıra bilinen pek
çok sorunlar var. Türkiye'nin bir NATO üyesi olduğu-
nu hepimiz biliyoruz. Ama 3-4 Haziran tarihlerinde ya-
pılacak toplantı NATO toplantısı değil. O nedenle de
ben Türkiye'nin o toplantıya katılmamasını gayet do-
ğal karşılıyorum.
-Siz öteden beri Almanya 'dayaşayan Türklerin hak-
lan ve sorunlanna duyarhlık göstermenizle ün yaptı-
nız. Bildiğimiz kadarıyla da Türkleri Almanya'da ko-
rumak isteyen yüksek düzeyli tek politikacı sizdiniz.
- Tek değil, ama pek az bırkaç kişiden biriydim, di-
yebiliriz.
-Sizinle 1997Aralık aymdaki AB'nin Lüksemburg
zirvesi sırasında da bir görüşme yapmıştık. O görüş-
memizde "Türkhe, AB üyesi olmak istiyorsa verdiği
sözleri tutnıalıdır" demiştiniz. Türkiye, sizce verdiği söz-
leri rutmaya başladı nu?
- Hâlâ bekliyoruz. Belki Türkiye, bu çizgide doğru
bir yola girdi, ama yolun sonuna ulaşmadı.
- Peki, siz Türkiye'deki son siyasi gelişmeleri nasd
değerlendiriyorsunuz?
- Ben bu konuda bildiklerim dışında çok fazla bir şey
söylemek istemiyorum. Ama şuna dikkat çekmek isti-
yorum: Burada, Türkiye'de işkence yapıldığı konusun-
da raporlar çıkıyor, benzeri suçlamalarda bulunuluyor.
Türkiye işkencelerin sayısını azalttı mı. azaltmadı mı?
Bu konuda bir şey söy leyemeyeceğim. Ama insanlann,
halklann talep ertikleri haklar onlara verilirse bu doğ-
rultuda yaratılacak bir ortam her zaman Avrupa için
memnunluk vericidir.
- Siz, Almanya Cumhurbaşkanltğı 'na kesinlikle se-
çiliyorsunuz- Taraflann üzerinde oy çokluğuyla uzlaş-
tıkları cumhurbaşkanı adayı sizsiniz. Siz, görevi üst-
lendikten sonra önümüzdeki beşyd için kendinize ne
gibi projeksiyonlar veplanlar çizdiniz?
- Acaba söyleşımize şimdi mi başlasak? Ne dersiniz? Yapacak
çok şey var. Ama benim hedefim, insanlan ayırmak yerine banş-
tırmak. Bu, şimdiye kadar benim hayat düsturum olarak da göste-
rildi. Önümüzdeki beş yıl içinde de bunun böyle kalacağını umu-
yorum.
- Bütün dünyada mı bu rolü üsüenmeyi planhyorsunuz?
- Hayır, önce evimde başlamak lazım.
- Sonra adım adım mı gideceksiniz?
- Deneyeceğim.
Alman Anayasası'nın 23 Mayıs 1949 tarihinde kabulünün 50. yıldönümü
AB için desteğimiz Türkiye'den yana
DR. H.\NSJOACHIM \ ERGAl *
C f\ yıldır yürürlükte olan Al-
O v J manyaFederal Cumhu-
riyeti Anayasası'nın kabul edil-
diği 23 Mayıs 1949 gününü
çok iyi anımsıyorum. O zaman-
lar 14 yaşında olduğumdan
anayasa öncesi dönem de ha-
tırımda.
Nasyonal sosyalizm dikta-
törlük, barışın bozulması ve in-
san hakları ihlali anlamına ge-
liyordu. 1949 yılında ülkenin
düşünce özgürlüğüne sahıp
bölümünde yaşayan Almanlar,
anayasalarını degişmez üç te-
mel unsur üzerine inşa ettiler.
Bunlar, kişı hürriyetı, demokra-
si ve hukuk devletiydi.
Bir anayasa, bir niyet ve gö-
rev olup salt varlığıyla gerçek
hayatı oluşturmaz.
Almanya'da da çok sayıda
vatandaş bu üç esas için 100
yıldan fazla umutsuzca müca-
dele vermişti. 1848 yılından itı-
baren bir Alman Anayasası ya-
ratmak için birçok girişimde
bulunulmuştu. Önemli bölüm-
lerine bugünkü anayasada da
yer verilen 1919 tarihlı VVeimar
Anayasası kuramsal olarak kö-
tü değildi. Ancak ıçte ve dışta
karşılaştığı dırenışler nedeniy-
le uygulamada başarısız oldu.
1949 Anayasası'nın kabu-
lüyle de insanlann değişmesı
beklenemezdi. Ancak bu ana-
yasa, geçirilen deneyimlerden
vatandaşların aldıkları dersleri
ve kendilerine layık gördükleri
yaşam biçimini ortaya koy-
maktadır. Burada esas alman
insan onuru, düşünce özgürlü-
ğü, parlamenter demokrasi,
bağımsız yargı ve uluslar huku-
kunun üstünlüğü şeklindeki
değerler ise kendilerini uygula-
mada kanıtlamalıydı.
Bu değerlerin bugün toplu-
mumuza gerçekten hâkim
olmasının nedeni, mevcut ka-
nunlardan çok, her şeyden ön-
ce bu değerler çizgisinde on
yıllarca sürdürülen sabırlı bir
eğitimin, insanlar arasındaki
dayanışmayı ve bireyin toplu-
ma karşı sorumluluğunu hedef
alan eğrtimin sonucudur; aile
içinde, okullarda, üniversiteler-
de, derneklerde, partilerde, ki-
liselerde ve şirketlerde sürdü-
rülen bir eğitim. Bu sürecin so-
nu yoktur.
Almanya'da bugün birçok
konuda ihtilaf yaşanmasına
rağmen iki Almanya'nın birleş-
mesinden bu yana tüm Alman-
lann birleştiği nokta, demokra-
silerıne güvenmek ve anaya-
salarını onaylamaktır.
Etkin bir ekonomiye sahibiz,
ancak ülkemizdeki işsizlik ora-
nı da yüzde 11. Tüm vatandaş-
lar eşıt olmakla birlikte halen
kadınların birçoğu henüz eşit
haklara sahip olmadığını dü-
şünmekte. Sosyal piyasa eko-
nomisi artık tamamen yerleş-
miş olmasına rağmen birçok
Doğu Alman yaşam standartı-
nın batıdakilere oranla daha
düşük olmasından yakınmak-
ta. Hoşgörü doğal olarak görü-
lüyorsa da yabancı düşmanlı-
ğı da mevcut. Bir yanda bilim
alanında üstün başarılar sergi-
lenirken diğer yanda üniversi-
telerdeki öğrenci fazlalığı so-
run yaratmakta.
Evet, bunlar kaygılandıran
çelişkiler, ama kimsenin bunla-
rı suskunlukla kabullenme di-
ye bir zorunluluğu da yoktur.
Tüm sorunlar sürekli özgürce
tartışılırken kimse bu tartışma-
nın dışında tutulmamaktadır.
Hiçbir meslek grubu siyaset-
ten men edilmemiştir. Geliş-
melerin sağlanacağı ve makul
Tikirlerin kabul göreceği inan-
cıyla topluma sürekli cesaret
aşılayan da işte bu özgürlüktür.
Almanya'da yaşayan insan-
lann tümü anayasanın ko-
ruması altındadır. Bunun her
zaman kusursuz işlediği söyle-
nemez, ancak Almanya'da ya-
şayan yabancıların deneyimle-
ri, bu alanda aşama kaydetti-
ğimizin başlıca göstergelerin-
den biridir. İki milyon Türk Al-
manya'dakı yaşam koşullarını,
orada sürekli kalmayı arzu
edecek şekilde görüyor.
Günümüzde Almanlar, ana-
yasalarına ve demokrasilerine,
buna karşın demokratlar da Al-
manlara güven duyuyor. Batılı
demokrasilerin değerler toplu-
luğuna ve Avrupa Birliği'yle en-
tegrasyona giden yol böyle
açılmıştır.
Almanya bugün partnerleriy-
le birlikte Avrupa Birliği'nin
genişletilmesi yönünde çaba
göstermektedir. Almanya Fe-
deral Hükümeti, Türkiye'yi Av-
rupa Birliği üyeliğine aday ola-
rak kabul etmekte ve bu dost
ülkenin, ayrım yapılmadan, di-
ğer adaylara da uygulanan eşıt
kriterlere göre üyeliğe hazırlan-
masında yardımcı olmayı iste-
mektedir. Türkiye bu hedefi
onadığı ölçüde, daha önce de-
ğindiğim düşünce özgürlüğü-
nün dinamiği bu alandaki atılı-
mın yaratıcı güçlerini harekete
geçirecektir. Ben 14 yaşınday-
ken 23 Mayıs'ın ülkeme kalıcı
bir yaşam biçimi ve daimi bir
hükümet programı sunduğu-
nun bilincinde değildim.
Bugün 50 yıl sonra bunu bi-
liyorum. Alman Anayasası
bundan böyle de bir görev ve
hükümet programı olmaya de-
vam edecektir.
'Almanya'nın Türkiye Buyükelçısı
CumhurtYet
kitap kulübü
24
SAAT KESİNTİSİZ HİZMET
SAAT ADRESE KİTAP TESÜIVİ
SAAT ÜYEÜK KABUtÜ
SAAT KİTAP SİPARİŞ OLANAâl
SAAT TAKSİTLE KİTAP SATIŞI
Dılediğınız kitabın adını, kredı kartınızın numarası ve son kullanma tarihi ile birlikte
bildirin, kitap evinizde olsun. Adınızı, soyadınızı ve telefon numaranızı da bildirmeyi
unutmayın. Üye değilseniz, dilerseniz üye de olun ya da üyeliğinizi yenileyin.
HER İŞLEM BİRTELEFONLA:0212 514 01 96
MALATYA 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ
İCRA EMRİNİN İLANEN TEBLİĞt
Sayı 1999 2085
Para borcuna veya teminat venlmesine veya bir ışın yapılraası \eya yapılmamasına. irtifak
hakkının kaldınlmasına veya yükletılmesıne daır fCRA EMRİ 1- Alacaklı ve varsa vekilinin
adı, soyadı ve ıkametgâhı. Okumuşu Çoğaltma. Okuyanı Koruma Demeğı adına, Başkan Se-
yit Zapcı-Malarya 2- Borçlunun ve varsa kanuni temsilcısinın adı, soyadı ve ıkametgâhı: Der-
yam Inş Tic. Tunzm Ltd. Şti. (Adresı Meçhul) 3- llamı veretı mahİceme llamın tarih ve nu-
marası: Malatya3 AslıyeHukukMahkemesi'nın 17.3.1999gün 1998669esas 1999'137ka-
rar sayılı ilamı. 4- llam veya belgeye müsteniden ıstenen alacagın veya ternmatın yapılması
ve yapılmaması istenen ışin kaldınlacak veya yükletilecek irtifak hakkının neden ıbaret oldu-
ğuvefaiz 4 523 051 457-TL toplam alacak ıleicra giden. Evk. Üc Takip sonrası ışleyecek
yuzde 50 faiz (Hesap dökümü dosyada mevcut) A - Yukanda yazılı borcu (teminat) ışbu ic-
ra emrinın tebliği tarihinden ıtıbaren yedi günlük süreye 10 gün ilavesi ile 17 gün ıçensinde
odemeniz. (Vermenız) lc. tf. K'nın 32. maddesi geregince ve bu süre içerisinde borcu (temi-
natı odemeniz) (vermenız) senız, tetkik mercıinden veya Yargıtay'dan veya mahkemenın ia-
desı yolu ile ait olduğu mahkemeden ıcranın gen bırakılmasına dair bir karar getirmediğıniz
takdirde cebrııcra yapılacağı. yıne bu müddet içinde, 74. madde gereğınce mal beyanında bu-
lunmanız, beyanda bulunmaz veya hakıkate aykın beyanda bulunursamz 337. madde geregin-
ce hapis ile cezalandınlacağımz B - Yukanda yazılı işbu icra emrinin tebliği tarihinden ıti-
baren 7 günlük süreye 10 gün ılavesı ile 17 gün içinde yapmanız, aksi halde 30 madde gere-
gince ılan hükmünün ıcraen yenne getınleceği. iş yalnız tarafınızdan yapılmasına daır ıse bu
süre içinde yapılması halınde 343 maddedeki cezayı gerektıreceği C - Yukanda yazılı ışin
V günlük süreye 10 gun ılavesı ile 17 gün içinde yapılmaması, aksı halde 343 maddedeki ce-
7d>ı gerektıreceğı D - Yukarıda yaziîı irtifak hakkını icra emrinın tebliği tanhinden ıtıbaren
yedi günlük süreye 10 gün ılavesı ile 17 gün içinde yüklenmeniz (kaldırmanız) aksi halde ilan
hükmünün zorla yenne getınleceği ve ilan hükmüne muhalefetın aynca tcra ve Iflas K'nin
343 maddesındeki cezayı gerektıreceği ihbar olunur 7.5.1999
(lc. If K 30, 31,32)YonetmelikÖmekNo-45 Basın 23013
ŞİŞLİ2.SULH
HLTCUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1998/1179
Davacı Şükriye Ço-
banoğlu tarafından
mahkememızde ıkame
olunan ışbu veraset da-
vasında:
Sıvas ili, Gölova ilçe-
si, Soğuksu köyü cilt:
118, s. 33, k. 17'denü-
fusa kayıtlı bulunan Ha-
san ve Ayşe'den
13.6.1927'de olma Zi-
ver Çakmak'ın ikinci
eşi Gülsüme Çak-
mak'ın eşi muris Ziver
Çakmak'ın ölûmünden
sonra Kastamonu. Ağlı
ilçesi Alınca Mah. cilt
0006, kütük 0062 'de
nüfusa kayıtlı bulunan
Mehmet ve Aliye'den
olma ıbrahim Akpınar
ile evlendiği ve bu ha-
nede 14.11.1981 tari-
hinde ölümü ile geriye
kalmış bulunan eşi Ibra-
him Akpınar'm miras-
tan tercih hakkının tes-
piti bakımından tüm
aramalara rağmen adre-
si tespit edilememiş ol-
makla. duruşma günü
olan 9.6.1999 günü saat
10.00'da gelip muns Zi-
ver Çakmak'ın mirasın-
dan mülkiyet ya da inti-
fa haklanndan bınne
dair tercihıni bildirme-
diği takdirde mülkiyet
hakkını tercih etmiş sa-
yılacağı hususu daveti-
ye yerine kaim olmak
üzere teblıg olunur.
10.5.1999 Basın: 22003