23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 1999 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Sosyal demokrat, eski gazeteci ve Türkdostu olarak tanınan Johannes Rauy bugün Almanya Cumhurbaşkanı seçiliyor e içsorunlannı çözmeli'w Z/4 VSANOGL U ^'S^' 1 ^'™™ ^a cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turu var. Siyasi taraflann, üzerinde oyçokluğuyla anlaştıkları tekcumhurbaşkanı ada- " yı, yıllannı Sosyal Demokmt Parti (SPD) içinde siyasete adamış olan Kuzey Ren Westfalya eyaletinin eski başbakanı Johannes Rau. Bundan ikiyıl önce de Rau 'ya kesin olarakcumhurbaşkanı seçileceğigözüyle bahlıyoıtlu. Çünkü Rau, karizmatik kişüiğiyle Alman toplumunu, özellikle de Alman toplumu içindeyaşayan yaban- cıları, başta da Türkleri sevecen davramşlanyla kazanmayı bilmiş bir kişi. 16yıl süren Hıristiyan Demokmt, Hıristiyan Sosyal ve Liberal Partiler Koalisyonu süresince izlenen yabancıla- rı dışlamapolitikalarına karşın Rau, her zaman çifte vatan- iDUC 'Barış içinde yaşamalıyız1 - Şimdiki halde Almanya 'da 2.3 milyon Türk kökenli insan yaşıyor. Bunlann 220 bini Alman vatandaşı oldu. Siz cumhurbaşkanı olduktan sonra Almanya 'da yaşayan Türklerin de cumhurbaşkanı olacak mısınız? RAU - Ben, tüm Alnıanların ve bu ülkede yerleşik insanlann cumhurbaşkanı olacağım. Üstelik beni kendıne muhatap alan herkesin, dediğim gibi, burada yerleşik bütün insanlann muhatabı olacağım. Fakat burada yaşayan, ama başka ülkelerin vatandaşı olan insanlann üzerinde de "Ben oniann cumhurbaşkanıyım" gibi bir hak iddia edemem. - Seden? RAL - Çünkü bu bana aıt bir hak değil. Kendimde böyle bir hak göremem. Ama benim ülkemde yaşayan. bu ülkeye vergi ödeyen, çalışan, bu ülkeye katkıda bulunan insanlann memleket haklan vardır. Bu insanlann da Alman toplumuna entegrasyonu için çaba göstereceğim. Ben. özellikle Kuzey Ren Westfalya eyaleti başta olmak üzere şimdiye kadar bu doğrultuda pek çok çaba harcamıştım. Benim hedefim, Almanya'da yaşayan Türklerin "yabancı" olarak tanımlanmasının giderek azaltılması. aynı zamanda Türkler ve Almanlann banş içinde ortak yaşamlannı bir arada sürdürmeleridir. Bunun ardından da hedefımin şu olduğunu söylemek istiyorum: Yabancı, ardından korku ve onun ardından da şiddet eğilimi çizgisini yok ederek yerine yabancı, ilgi, merak ve dostluk çizgisini ortaya çıkaracak bir politika izlemek. Ben şimdiye kadar bu çizgiden hiç aynlmadım. •çifte vatandaşlığı destekliyorum' - Almanya'da yaşayan Türklerin bir kısmının yeniyasa çıkınca çifte vatandaşlık hakkı kazanacaklan belirtiliyor. Siz, çifte vatandaşlık konusunda ne düşünüyorsunuz? - Ben her zaman çifte vatandaşlığa dostlukla yaklaştım. Her zaman çifte'vatandaşlığın entegrasyona zorluk değil, kolaylık getireceğini savundum. Ama ne yazık ki şimdiye kadar çifte vatandaşlık istenildiği ölçüde gerçekleştirilemedi; planlandığı halde tam olamadı. Ama bugün çifte \atandaşlık uygulanmaya başlarsa birtakım bürokratik konuların da halledilmesi gerekir. - Örneğin bu konular nelerdir? -Örneğin veraset konusu... Bu konuda Türkiye'de sorunlar çıkabilir. Ben, ülkemizi kendi vatanı olarak seçmiş bir insanın bu ülkede yaşayabilmesi için ana vatanından vazgeçmemesi gerektiğine inanıyor ve bunu savunuvorum. PORTRE / JOHANNES RAU 1931, fVuppertal doğumlu. Yaymcıhk eğitimi gördü. 1949'dan sonra Westdeutsche Rundschau gazetesinde gazeteciliğe başladı. 1957'de Sosyal Demokrat Parti'ye (SPD) girdi ve 1958'de Kuzey Ren Westfalya Parlamentosu 'na seçildi. 1962-1970 arasında Kuzey Ren U'estfalya Eyalet Parlamentosu Grubuyönetiminde görev aldu 1978'de SPDyö'netim kurulu üyesi oldu. 1978'de Kuzey Ren fVestfalya Eyalet Başbakanhğı 'na seçildi. Bu gö'revi aralıksız olarak 1998'e kadar sürdürdü. 1993 'de kısa bir süre SPD Genel Başkanlığı yaptu 1999 seçimlerinden sonra SPD tarafından cumhurbaşkanlığına aday gösterildi - On altı yıl muhalefette kaldıktan sonra Almanya 'daki son se- çimlerde Sosyal Demokrat Parti (SPD) yeniden hükümetin orta- ğı oldu, Siz, SPD 'nin çesitli kademelerinde onlarcayıl görevyap- mış bir siyasetçi olarak Alman halkındaki bu tercih değişikliğini nasıl değerlendiriyorsunuz? -Bir ortakla bırlikte de olsa 16 yıl sonra yeniden hükümete ge!- miş olmamıza seviniyorum. Son aylarda, hükümete geldikten son- ra bazı ufak tefek sorunlar yaşanmış olsa bile genelde seçimler ön- cesi verdiğimiz sözlenn hemen hemen hepsinı yerine getirdik. Şu anda gündem, Kosova sorunundaki gelişmelerle belirleniyor. Eğer Kosova sorunu yakın bir gelecekte sona erdirilirse o zaman hükü- metin profıli çok daha belirgin bir şekilde gündeme ge- lecektir. - Yeni bir bin yıla dünyamn girmesine yedi ay gibi kısa bir zaman kala siz, Birleşik Avrupa 'ya nasıl bakı- yorsunuz? -Iki Almanya'nın birleşmesinin, Berlin Duvan'nın yıkılmasının üzerinden yaklaşık on yıl geçti. Ama in- sanlann eski sistemleri hakkında birbirleriyle çok faz- la konuşruklan kanısındadeğilım. Buna karşın eski Do- ğu Almanya'daki şehirlerin yeniden yapılanması konu- sunda çok önemli ve somut adımlar attık. 2000 yılına gelirsek... Siz, 2000 yılı diyorsunuz, ama benim için duygu açısından 2000'in 1999'dan çok da fazla farkı yok. Benim için ha 1999 olmuş ha 2000 olmuş, hiç fark etmiyor. - Ama bütün dünya hanl hanl 2000yılına hazırla- nıyor ve yeni bir bin yılın eşiğine gelmişken yapılacak çesitli atılımlar,yeni vizyonlar,yeni projeksiyonlardan söz ediliyor... - Hiç fark etmez. Ha 1999 ha 2000, demin de söyle- diğim gibi... B'efld Türkler bu ismi pek bilmezler, ama ben Hıristiyanlar için kutsal olan St Augustin'den söz edeceğim. St. Augustin'in, lsa'nın göğe yükselişiyle il- gili şöyle bir sözü var. Der ki: "Tann bizden sekizgü- nü esirgemiş, bize yedi gfin vermiştir.* Bu gönişten yo- la çıkacak olursak 2000 yılı kavramı günümüzü yaşa- mamız için ortaya atılmıştır. 2000 yılı sadece tarihi bir terimdir. Bizim bugünü yaşamamız gerekir. - Siz biraz önce Kosova savaşınmyarattığı sorunlar- dan söz ettiniz. Asltnda 1991 'den beri Balkanlar'da yaşanan acı dolu olaylar hakkında düşünceierinizi bi- ze anlatır mısınız? - Belki durumu 1453'den beri değerlendirmek gere- kir. Kim bilir? Kanımca bız Avrupalılar. Kosova"da olan- lara pek de bılinçli olarak yaklaşmadık; çok da geç ha- rekete geçtik. Orada meydana gelen olaylara şimdiye kadar yeterli duyarlılığı da göstermedik. Durumu ış ışten geçtik- ten sonra fark ettik. Artık en kısa zamanda birtakım adımlar ata- cağımızı, birtakım önlemler alacagımızı umuyorum. Bunun ger- çekleşmesinı de sabırsızlıkla bekliyorum. Bizim, artık silahlı sa- vaştan siyasi mücadele zeminine geçmemiz gerekir. Bu hedefe de yakın zamanda ulaşacağımıza inanıyorum. - Silahlı savaştan siyasi mücadele zeminine nasd geçilebilir? -Bunun nasıl olacağım ben bilemem. Ben hükümet üyesi deği- lim. Bu, büyük ölçüde AB içindeki ülkelenn hükümetlerine bae- h. -Belki de SATO ülkeleri hükümetlerine bağltdır... -Olabilır. tabıi. Ama hükümetler NATO'nun da bir parçasıdır. NATO, hükümetlerin oluşturduklan bir birliktır sonuçta. Cumhur- başkanlan ıse hükümet üyesi olmadıklan için yürütmede söz hak- lan yoktur. - Peki, Almanya'nın sorunayaklaşımı sizce nasıl? -Almanya, Kosova"yla ilgılı yeni müzakereler açıldığı takdirde ıtici güç olmak zorundadır. - Evet de, Rambouillet görüşmelerinden hiçbir sonuç çıkmadı sizin de bildiğiniz gibi. - Trajedinin esas başlangıç noktası Rambouillet'de hiçbir sonu- ca ulj^ılamamasıdır. Altını çiziyorum. Bu trajik bir olay olarak gö- rülmehdir. Rambouillet görüşmeleri uzatıldı. pek çok deneme ya- pıldı. O dönemde Miloşeviç'in siyasi bir çözüm için uygun olma- dığı kanısı egemendi. Ama bugün durum değişti. Rusya'nın ve Bir- leşmiş Milletler'in katkılanyla Miloşeviç'in müzakere masasınabir şekilde oturtulması düşüncesi güç kazanmaya başladı. (Rau, bura- da durdu. Sonra biraz da hoşnutsuz bir tavırla konuşmasını sürdür- dü.) Benim mevkiım şu anda güncel politikayla ilgili değil. O ne- denle de bana güncel politikayla ilgili soru sormanız dogru değil. daşlığı, Alman toplumu içindeyaşayan yabancıların hakla- nnı savundu. Rau 'nun bir özelliğide ülkesindehemen hemen tüm siyasilerin akademik kariyeryapmalanna karşın kendi- sinin çekirdektengazeteci olması, ilkgençlikyıllarından baş- layaraksiyasetin içindeyaşaması. Rau \la Bonn daki Kuzey Ren Westfafya eyalet temsilciliği binasında biraraya geldik. OnunlaBaîkanlardakison durum, AB'nin, özelikledeAlman- ya 'nın Türkiye 'yebahşaçısı, cumhurbaşkanıseçildiktenson- rayapmak istediklerini konuştuk Rau nun "îlk iş olarak ül- kemde insanlan birbirine yaklaştırmak, barış içinde yaşat- mak istiyorum" sözleri etkileyiciydi. Görüşmemizsona erdi- ğinde, Rau 'nun bizden sonraki konuğupartisi içindeKosova politikası nedeniyle ağır eleştiriler alan Dışişleri Bakanı Joschka Fıscher'di. Yırmi daİdka görüşen Rau ve Fıscher 'in Avrupa Pariamentosu na seçilecek komiserler konusunu ele aldıîdarı ve bir çeşit uzlaşmaya vardıkları aıüaşıldı. - O zaman Türkiye'yle AB ilişkilerine dönmek istiyorum. Size bu konuda soru sorabilir miyim? - Pek tabii. - AB hükümet başkanları 3-4 Haziran tarihlerinde bir zirve toplantısıyapacaklar. Türkiye, bu zirvedeyer almayacak. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir? - Türkiye'nin AB'ye üyeligi konusunda AB içinde hâlâ bir ço- gunluk sağlanmış değil. Şimdiye kadar AB'nin Türkiye'ye pek çok kez yakınlaşma denemeleri oldu. Ama tabii ki bundan sonra- ki gelişmeler ve geçmişte olanlar biraz da Türkiye'nin kendisine bağlı. Türkiye'de Kürt sorununun yanı sıra bilinen pek çok sorunlar var. Türkiye'nin bir NATO üyesi olduğu- nu hepimiz biliyoruz. Ama 3-4 Haziran tarihlerinde ya- pılacak toplantı NATO toplantısı değil. O nedenle de ben Türkiye'nin o toplantıya katılmamasını gayet do- ğal karşılıyorum. -Siz öteden beri Almanya 'dayaşayan Türklerin hak- lan ve sorunlanna duyarhlık göstermenizle ün yaptı- nız. Bildiğimiz kadarıyla da Türkleri Almanya'da ko- rumak isteyen yüksek düzeyli tek politikacı sizdiniz. - Tek değil, ama pek az bırkaç kişiden biriydim, di- yebiliriz. -Sizinle 1997Aralık aymdaki AB'nin Lüksemburg zirvesi sırasında da bir görüşme yapmıştık. O görüş- memizde "Türkhe, AB üyesi olmak istiyorsa verdiği sözleri tutnıalıdır" demiştiniz. Türkiye, sizce verdiği söz- leri rutmaya başladı nu? - Hâlâ bekliyoruz. Belki Türkiye, bu çizgide doğru bir yola girdi, ama yolun sonuna ulaşmadı. - Peki, siz Türkiye'deki son siyasi gelişmeleri nasd değerlendiriyorsunuz? - Ben bu konuda bildiklerim dışında çok fazla bir şey söylemek istemiyorum. Ama şuna dikkat çekmek isti- yorum: Burada, Türkiye'de işkence yapıldığı konusun- da raporlar çıkıyor, benzeri suçlamalarda bulunuluyor. Türkiye işkencelerin sayısını azalttı mı. azaltmadı mı? Bu konuda bir şey söy leyemeyeceğim. Ama insanlann, halklann talep ertikleri haklar onlara verilirse bu doğ- rultuda yaratılacak bir ortam her zaman Avrupa için memnunluk vericidir. - Siz, Almanya Cumhurbaşkanltğı 'na kesinlikle se- çiliyorsunuz- Taraflann üzerinde oy çokluğuyla uzlaş- tıkları cumhurbaşkanı adayı sizsiniz. Siz, görevi üst- lendikten sonra önümüzdeki beşyd için kendinize ne gibi projeksiyonlar veplanlar çizdiniz? - Acaba söyleşımize şimdi mi başlasak? Ne dersiniz? Yapacak çok şey var. Ama benim hedefim, insanlan ayırmak yerine banş- tırmak. Bu, şimdiye kadar benim hayat düsturum olarak da göste- rildi. Önümüzdeki beş yıl içinde de bunun böyle kalacağını umu- yorum. - Bütün dünyada mı bu rolü üsüenmeyi planhyorsunuz? - Hayır, önce evimde başlamak lazım. - Sonra adım adım mı gideceksiniz? - Deneyeceğim. Alman Anayasası'nın 23 Mayıs 1949 tarihinde kabulünün 50. yıldönümü AB için desteğimiz Türkiye'den yana DR. H.\NSJOACHIM \ ERGAl * C f\ yıldır yürürlükte olan Al- O v J manyaFederal Cumhu- riyeti Anayasası'nın kabul edil- diği 23 Mayıs 1949 gününü çok iyi anımsıyorum. O zaman- lar 14 yaşında olduğumdan anayasa öncesi dönem de ha- tırımda. Nasyonal sosyalizm dikta- törlük, barışın bozulması ve in- san hakları ihlali anlamına ge- liyordu. 1949 yılında ülkenin düşünce özgürlüğüne sahıp bölümünde yaşayan Almanlar, anayasalarını degişmez üç te- mel unsur üzerine inşa ettiler. Bunlar, kişı hürriyetı, demokra- si ve hukuk devletiydi. Bir anayasa, bir niyet ve gö- rev olup salt varlığıyla gerçek hayatı oluşturmaz. Almanya'da da çok sayıda vatandaş bu üç esas için 100 yıldan fazla umutsuzca müca- dele vermişti. 1848 yılından itı- baren bir Alman Anayasası ya- ratmak için birçok girişimde bulunulmuştu. Önemli bölüm- lerine bugünkü anayasada da yer verilen 1919 tarihlı VVeimar Anayasası kuramsal olarak kö- tü değildi. Ancak ıçte ve dışta karşılaştığı dırenışler nedeniy- le uygulamada başarısız oldu. 1949 Anayasası'nın kabu- lüyle de insanlann değişmesı beklenemezdi. Ancak bu ana- yasa, geçirilen deneyimlerden vatandaşların aldıkları dersleri ve kendilerine layık gördükleri yaşam biçimini ortaya koy- maktadır. Burada esas alman insan onuru, düşünce özgürlü- ğü, parlamenter demokrasi, bağımsız yargı ve uluslar huku- kunun üstünlüğü şeklindeki değerler ise kendilerini uygula- mada kanıtlamalıydı. Bu değerlerin bugün toplu- mumuza gerçekten hâkim olmasının nedeni, mevcut ka- nunlardan çok, her şeyden ön- ce bu değerler çizgisinde on yıllarca sürdürülen sabırlı bir eğitimin, insanlar arasındaki dayanışmayı ve bireyin toplu- ma karşı sorumluluğunu hedef alan eğrtimin sonucudur; aile içinde, okullarda, üniversiteler- de, derneklerde, partilerde, ki- liselerde ve şirketlerde sürdü- rülen bir eğitim. Bu sürecin so- nu yoktur. Almanya'da bugün birçok konuda ihtilaf yaşanmasına rağmen iki Almanya'nın birleş- mesinden bu yana tüm Alman- lann birleştiği nokta, demokra- silerıne güvenmek ve anaya- salarını onaylamaktır. Etkin bir ekonomiye sahibiz, ancak ülkemizdeki işsizlik ora- nı da yüzde 11. Tüm vatandaş- lar eşıt olmakla birlikte halen kadınların birçoğu henüz eşit haklara sahip olmadığını dü- şünmekte. Sosyal piyasa eko- nomisi artık tamamen yerleş- miş olmasına rağmen birçok Doğu Alman yaşam standartı- nın batıdakilere oranla daha düşük olmasından yakınmak- ta. Hoşgörü doğal olarak görü- lüyorsa da yabancı düşmanlı- ğı da mevcut. Bir yanda bilim alanında üstün başarılar sergi- lenirken diğer yanda üniversi- telerdeki öğrenci fazlalığı so- run yaratmakta. Evet, bunlar kaygılandıran çelişkiler, ama kimsenin bunla- rı suskunlukla kabullenme di- ye bir zorunluluğu da yoktur. Tüm sorunlar sürekli özgürce tartışılırken kimse bu tartışma- nın dışında tutulmamaktadır. Hiçbir meslek grubu siyaset- ten men edilmemiştir. Geliş- melerin sağlanacağı ve makul Tikirlerin kabul göreceği inan- cıyla topluma sürekli cesaret aşılayan da işte bu özgürlüktür. Almanya'da yaşayan insan- lann tümü anayasanın ko- ruması altındadır. Bunun her zaman kusursuz işlediği söyle- nemez, ancak Almanya'da ya- şayan yabancıların deneyimle- ri, bu alanda aşama kaydetti- ğimizin başlıca göstergelerin- den biridir. İki milyon Türk Al- manya'dakı yaşam koşullarını, orada sürekli kalmayı arzu edecek şekilde görüyor. Günümüzde Almanlar, ana- yasalarına ve demokrasilerine, buna karşın demokratlar da Al- manlara güven duyuyor. Batılı demokrasilerin değerler toplu- luğuna ve Avrupa Birliği'yle en- tegrasyona giden yol böyle açılmıştır. Almanya bugün partnerleriy- le birlikte Avrupa Birliği'nin genişletilmesi yönünde çaba göstermektedir. Almanya Fe- deral Hükümeti, Türkiye'yi Av- rupa Birliği üyeliğine aday ola- rak kabul etmekte ve bu dost ülkenin, ayrım yapılmadan, di- ğer adaylara da uygulanan eşıt kriterlere göre üyeliğe hazırlan- masında yardımcı olmayı iste- mektedir. Türkiye bu hedefi onadığı ölçüde, daha önce de- ğindiğim düşünce özgürlüğü- nün dinamiği bu alandaki atılı- mın yaratıcı güçlerini harekete geçirecektir. Ben 14 yaşınday- ken 23 Mayıs'ın ülkeme kalıcı bir yaşam biçimi ve daimi bir hükümet programı sunduğu- nun bilincinde değildim. Bugün 50 yıl sonra bunu bi- liyorum. Alman Anayasası bundan böyle de bir görev ve hükümet programı olmaya de- vam edecektir. 'Almanya'nın Türkiye Buyükelçısı CumhurtYet kitap kulübü 24 SAAT KESİNTİSİZ HİZMET SAAT ADRESE KİTAP TESÜIVİ SAAT ÜYEÜK KABUtÜ SAAT KİTAP SİPARİŞ OLANAâl SAAT TAKSİTLE KİTAP SATIŞI Dılediğınız kitabın adını, kredı kartınızın numarası ve son kullanma tarihi ile birlikte bildirin, kitap evinizde olsun. Adınızı, soyadınızı ve telefon numaranızı da bildirmeyi unutmayın. Üye değilseniz, dilerseniz üye de olun ya da üyeliğinizi yenileyin. HER İŞLEM BİRTELEFONLA:0212 514 01 96 MALATYA 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ İCRA EMRİNİN İLANEN TEBLİĞt Sayı 1999 2085 Para borcuna veya teminat venlmesine veya bir ışın yapılraası \eya yapılmamasına. irtifak hakkının kaldınlmasına veya yükletılmesıne daır fCRA EMRİ 1- Alacaklı ve varsa vekilinin adı, soyadı ve ıkametgâhı. Okumuşu Çoğaltma. Okuyanı Koruma Demeğı adına, Başkan Se- yit Zapcı-Malarya 2- Borçlunun ve varsa kanuni temsilcısinın adı, soyadı ve ıkametgâhı: Der- yam Inş Tic. Tunzm Ltd. Şti. (Adresı Meçhul) 3- llamı veretı mahİceme llamın tarih ve nu- marası: Malatya3 AslıyeHukukMahkemesi'nın 17.3.1999gün 1998669esas 1999'137ka- rar sayılı ilamı. 4- llam veya belgeye müsteniden ıstenen alacagın veya ternmatın yapılması ve yapılmaması istenen ışin kaldınlacak veya yükletilecek irtifak hakkının neden ıbaret oldu- ğuvefaiz 4 523 051 457-TL toplam alacak ıleicra giden. Evk. Üc Takip sonrası ışleyecek yuzde 50 faiz (Hesap dökümü dosyada mevcut) A - Yukanda yazılı borcu (teminat) ışbu ic- ra emrinın tebliği tarihinden ıtıbaren yedi günlük süreye 10 gün ilavesi ile 17 gün ıçensinde odemeniz. (Vermenız) lc. tf. K'nın 32. maddesi geregince ve bu süre içerisinde borcu (temi- natı odemeniz) (vermenız) senız, tetkik mercıinden veya Yargıtay'dan veya mahkemenın ia- desı yolu ile ait olduğu mahkemeden ıcranın gen bırakılmasına dair bir karar getirmediğıniz takdirde cebrııcra yapılacağı. yıne bu müddet içinde, 74. madde gereğınce mal beyanında bu- lunmanız, beyanda bulunmaz veya hakıkate aykın beyanda bulunursamz 337. madde geregin- ce hapis ile cezalandınlacağımz B - Yukanda yazılı işbu icra emrinin tebliği tarihinden ıti- baren 7 günlük süreye 10 gün ılavesı ile 17 gün içinde yapmanız, aksi halde 30 madde gere- gince ılan hükmünün ıcraen yenne getınleceği. iş yalnız tarafınızdan yapılmasına daır ıse bu süre içinde yapılması halınde 343 maddedeki cezayı gerektıreceği C - Yukanda yazılı ışin V günlük süreye 10 gun ılavesı ile 17 gün içinde yapılmaması, aksı halde 343 maddedeki ce- 7d>ı gerektıreceğı D - Yukarıda yaziîı irtifak hakkını icra emrinın tebliği tanhinden ıtıbaren yedi günlük süreye 10 gün ılavesı ile 17 gün içinde yüklenmeniz (kaldırmanız) aksi halde ilan hükmünün zorla yenne getınleceği ve ilan hükmüne muhalefetın aynca tcra ve Iflas K'nin 343 maddesındeki cezayı gerektıreceği ihbar olunur 7.5.1999 (lc. If K 30, 31,32)YonetmelikÖmekNo-45 Basın 23013 ŞİŞLİ2.SULH HLTCUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1998/1179 Davacı Şükriye Ço- banoğlu tarafından mahkememızde ıkame olunan ışbu veraset da- vasında: Sıvas ili, Gölova ilçe- si, Soğuksu köyü cilt: 118, s. 33, k. 17'denü- fusa kayıtlı bulunan Ha- san ve Ayşe'den 13.6.1927'de olma Zi- ver Çakmak'ın ikinci eşi Gülsüme Çak- mak'ın eşi muris Ziver Çakmak'ın ölûmünden sonra Kastamonu. Ağlı ilçesi Alınca Mah. cilt 0006, kütük 0062 'de nüfusa kayıtlı bulunan Mehmet ve Aliye'den olma ıbrahim Akpınar ile evlendiği ve bu ha- nede 14.11.1981 tari- hinde ölümü ile geriye kalmış bulunan eşi Ibra- him Akpınar'm miras- tan tercih hakkının tes- piti bakımından tüm aramalara rağmen adre- si tespit edilememiş ol- makla. duruşma günü olan 9.6.1999 günü saat 10.00'da gelip muns Zi- ver Çakmak'ın mirasın- dan mülkiyet ya da inti- fa haklanndan bınne dair tercihıni bildirme- diği takdirde mülkiyet hakkını tercih etmiş sa- yılacağı hususu daveti- ye yerine kaim olmak üzere teblıg olunur. 10.5.1999 Basın: 22003
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle