17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 1999 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI New York Times'ın Türkiye muhabiriYork'ta yaşayan tanıdığım entelektüe! Tirklenn hepsi, The New York Times gazetesi oıuyor, bu gazeteyi ciddıvetle takip ediyorlar. The Pe\v York Times 1851 'de kurulmuş, dünyanın en s.ygm gazetelerınden bin ve 1996 Bnınner Amanak"a göre 1 milyonun üzerınde satıyor. Eaha önce Michıgan \e lovva eyaletlerinde yışadığım sürelerde özeliıkle hafta sonlan kitap, pızar dergısi. TV magazin, seyahat. emlak, iş- pra, kent, sanat, boş zamanlar, moda, spor, iş ilaılan ve haftanın yorumlan eklenyle biriikte yddaşık 2 kilo ağırlığındakı The New York Times gizetesini taşımak eziyetlı bır ayncalıktı. Dünyanın mresinde yaşarsam yaşayayım pazar sabahlan lciıvenın yanında tombul bır adet The New York Tines gazetesi özlediğım olmuştur zaman zaman. Gızete hafta içinde 60 sent, hafta sonunda 2.5 dtlara satılıyor, bu fıyat. New York dışındaki eyıletlerde artıyor. The New York Times ilk bnasının bulunduğu Broadway üzerindekı 42. Odde'nin tiyatrolar bölgesine Times Square (Nfeydanı) adını da armağan etmiştir. Bv kez Nevv York'a gelır gelmez. önceden ya da bırada tanıştığım gazetenin okurları bana Nevv York Times'ın Türkiye muhabırinı övüyorlar. Arıladığım kadanyla Nevv York'a yerleşmiş Türk- Anerikalılar (acaba ızinsiz olarak mı Amerikalı oldu bunlar da?) ve geçici olarak burada bulunan sanatçı, öğrencı ya da görevliler, hep bır ağızdan gazetenin Türkiye muhabiri Stephen Kinzer Bey'den pek hoşnut olduklarını sık sık anlatıyorlar. "Nhayet Türk kühürünü kavrayabüen bir Amerikalı gazetecL." deniyor laf arasında. Istanbul'dayken adı kulağıma çalınan ama kendisiyle tanışmadığım bu Amerikalı gazeteciyle ilgiji neier duyuyorum neler... Amavutköy'de şahane bir restore konakta yaşadığı, güzeller güzeli bir Türk sevgılisi olduğu... Yani bir uçan halısı bir de nargilesı eksık. Bunlan keyıfle dinliyorum. Bızim ülkenın Amenkalı muhabirine de Arap devesi ya da Viking ejderhası yakışmazdı tabii... Derken düzenli olarak Nevv York Times ve Kinzer'in 'İstanbul JournaJ' (Istanbul Günlüğü) diye başlık attığı bazı yazılan okuyorum. Bazen Nevv York'un kahvaltı simgelerinden "bageP denen, mayalı hamurdan yapılmış lezzetli Yahudi Simiti'nin Istanbul'a göç hikâyesini Amerika küJtürüne hayranlığımızı tatlı tath teşhir ederek 'zeytinli begel' başlığıyla yazıyor. bazen Orhan Pamuk'un devlet sanatçısı ödülünü reddedişini 'Devletten grien onuru onursuz bulan romancı' başlığıyla sanat sayfasına yolluyor. Bazen de seyahat ekinde bir 'Mavi yoiculuk' hikâyesini neredeyse bir edebiyatçı tadıyla yazıyor. Öcalan'ın yakalanması ve seçimler gibi konular da Stephen Kinzer'in haberlerini yoilayıp, gazetenin bastığı haberlerdi. Keyıfle okuduğum bazı yazılannı kesip sakladığım Kinzer'in son yazılan bu önemli gazetenin artık 3. sayfasında tam savfa yayımlanıyor. Konu ya Türkiye'de özgürlük ve başörtüsü ya da Lıce ve Diyarbakır'dan yolladığı Kürt vatandaşlanmızla söyleşiler. Merve Kavakçı'nın bembeyaz örtüler ve giysilerle sanlıp sarmalandığı fotoğrafi Nevv York Times gazetesinde irice üst üste yayımlandığından beri, bu kadın parlamenterin Türkiye'nın Tansu ÇiDer'den sonra en tanınmış 2. kadını olduğuna inanabilirsiniz. Geçen hafta katıldığım bir edebiyat okumasında edebıyatla ilgilı tek bir soruya muhatap olamadım. Amerikalı yazarlann Türk Edebiyatf yla ilgili tek sorusu yoktu. Bütün sorulan başörtüsü ve özgürlük üzenneydi. Her ülkenin kendi tanh, coğrafya ve sosyal yapısıyla bıçimlenen gelenekleri vardır. Türkiye gıbi çok uzun bir tarih ve farklı uygarlıklarla, 36 kültürün birleşimden sentezlenen bır ülkenın geleneklen hâlâ Batılı Beyaz . ^ ^ ^ ^ _ ^ _ _ Hıristiyanlann anlayacağı kadar iyi anlatılamamış olabilir. Bunu iyi anlatamamış olmak da bizim suçumuz sayılabilir. Ohaldebirdahadeneyelim: Camiye gitmek isteyen Müslüman Türkiyeli kadın başını baglamak zorundadır ve bu durum Islamiyete geçildiğinden beri böyle yerleşmiş bir gelenektır. Camiye girecek Hıristiyan, Yahudi ya da dinsiz bir kadın da saçlannı örtmek durumundadır, çünkü camınin adabı böyledir. Ama henüz 75 yıllık geleneği olan Türkiye'de kadının Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu'na girme adabı NEVV YORK BUKET UZUNER da başı ve aklı açık olmak şeklindedir. Müslüman, Yahudi, Ortodoks veya dinsiz bütün Türkiyeli kadınlar için T.C. Meclisi adabı da böyledir. Bunun özgürlükle ilgisi olduğunu düşünenler ya politik bir oyunun cambazlığını yapmaktadırlar ya da Türkiye'de yaşasalar bile bu ülkenin külrürüne yabancı kalmışlardır. Özgürlük düşüncede olmadıkça şekılcı ve şabloncu kalmaya devam edecektir. Türkıye'nin asıl konusu başörtüsü özgürlüğü değıldir, tarih içinde de asla olmamıştır. Tarih içinde Osmanlı Imparatorluğu 36 milletin bir arada. isteyenin istediği dinin pratığinı yapabildıği ender krallıklardan biri olmuştur. Başörtüsü yapay sorundur, kökeni yoktur. Şekilseldir. Türkiye'nin ekonomik. hukuksal ve düşünce özgürlüğü konusunda iyileştirmelere gereksınimı vardır. Asıl sorunlan bunlardır! Ben Cumhuriyet gazetesınin Nevv York muhabiri değilim. Pazar günleri bu güzel kentin bana yansıyan yanlannı bir edebiyatçı bakışıyla yazıyorum. Eğer Cumhuriyet'in Nevv York muhabiri olsaydım. belki ben de şimdi 21. yüzyıla gırerken özgürlüğüyle gurıır duyan ve kapıtalizmın imparatorluğu oları bu ülkede beslenen zenci düşmanlığı ve silah satışlannı kısıtlamak yerine kendi çocuklannm bırbirini katletmesini ballandınlmış (!) TV serileri olarak izleme histerisi özgürlüfünden söz ederdim. Ama ben Doğu Akdenizli Müslüman bir kültürden gelen bir edebiyatçı olarak, Amenkan kültürünü anlamamış da olabilirim! Mayıs doğanın gençliğidirllkbahar Isveç'e geç gelir. Stockholm'de yaza hasret halk, otobüs duraklannda, parklarda bulutlar arasından süzülen güneşe yüzlerini dönerek tıp oynar gibi hiç kıpırdamadan dikilir. Güneş ise "Elim sende" dercesine bir gözükür, bir kaybolur Solaryumlar dolar taşar, agaçlar yavaş yavaş yeşıle bürünür, özenle dikilmiş sümbüllerönce, laleler sonra parklan ve hemen her yeşil yeri süsler. Doğa gençliğini yaşamaktadır ve onun değerini en çok gençler bilir. Delikanlılar, şortla sokaklara dökülür, genç kızlar mininin minisi eteklerini çekiştirerek otobüslerde, metro vagonlannda oturur. Yaz gelmektedır, doga uyanmaktadır. Artık âşık olunacaktır. Heyecanlanılacaktır. Aranacaktır, aranılacaktır. Insanoğlu, bir şey peşinde koşmadan olamaz zaten. Mayıs. ağaçiannı yeşertme. çiçeklendirme ve aceleci kır çiçeklerini yeryüzüne çıkarma derdindedir. Gençler ise bir an önce okuldan kurtulmak, birkaç haftalık bır yaz işi bulmak ve bu parayla güneye, gerçek güneşe gitmek çabası içindedir. Sevgili Gütten Akın "Mayıs devrimcileriyle gelir AnadoJu'ya" dcr Kırmızı Karanfil'de. MünmerOğan "Hep bu mevsim getirdi. Beni iğde çiçeklerini koklamaya götörürdü" der. Vltik ve Mavi'de ve sorar. "Sen de sever misin iğde çiçeklerini ve yağmuru?" Mayıs ülke, dil, din, ırk ayırmaz. Mayıs herkese "kendi sulanyla" STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN gelir. Onu algılamak, yakalamak, kişiye kalmıştır. Bana kalsa mayısta üç gün okullar fazladan tatil edilmeli ve gençler, düzenlenen şenliklerle bir araya gelmeli Uzak ülkelerden yeni dostlar edinmeliler ve yeni başlangıçlann temelleri atilmalı. Genç doğayla genç insan yaşamı kutlamalı, canlanmayı, eskimemeyi. Hiçbir aşk mayısta bitmemeli; yeşermış hiçbir dal -duyarlı bir yürek gibi- çıt diye ortadan kınlmamalı. Çünkü kederin, yalnızlığın acısı olağandan fazladır doğa uyanırken ve tüm canlılara taze özsuyu akarken. Güneşe karşı bır türkü söylenmeli ve kusurlar hoşgörülmelidir. Ozanlan hep ilkbaharve sonbahar etkilemiştir; açıyorum Isveçli ozanlann şiirlerini içeren seçkileri, bunu görüyorum. Açıyorum Türk ozanîannkini. aynı şey. Duyarlı insanlar, her zaman birbirlerini bulurlar. Mevsimler de öyle. Doğa uyanır, doruk noktasına çıkar, saranr ve kapanır. Insan yaşamı da öyledir. Birçok aşk da. Mayıs, yeniden başlama ayıdır. Verin kır çiçeklerini sevgilinize. tutun elınden onu. Önünüzde koca bir yaz vardır. Acele etmeyin. Saklayın aynlıklan sonbahara. Mayıs sevme ayıdır, aynlma değil. Kırmayın yeşeren dallan çıt diye. Bir dahakı mayısa yeşermeyebilir. 111 1 U t U U J I V I t U I ^ f M sırKraliçesiKleopatra'nın.vaşamınıbu kez Leonor Varela canlandınyor. "Nil Kraliçesi KJeoparra" adlı 4 saatlik mini dinnin ilk bölümü bugün Amenkan \BC relevi/vonunda yayımlanıyor. Dizide, Jül Sezar'ı Timothy Dalton, Mark Antuan'ı ise Bill Zane canlandımor. Yapımcılar, aşk, tutku ve ihaneti anla- tandizininbü>iikbeğenitopia>'acağındanerniııolduldanıu$ö\1ü\orlar. (Fotoğraf: REUTERS) Paris'te 'gel keyfim gel' Mayıs ayı, tatil ayı. Böyle derler Fransa'da. Genelde çocuğundan tutun yetişkinlerin büyük, çok büyük bir bölümü de bayram eder çeşıtli kesimlerde. Bu arada, dinsel niteliklı olsun veya olmasın söz konusu bayramlardan yararlananlar "Gel keyfim gel" diyerekten salıverir kendilerini. Ama bu yılkj mayıs ayı, şimdiye dek alışılmış olanlardan oldukça değişik. Öylesine bır faaliyet egemen ki ortalığa, sormayın gitsin. Hatta şunu eklemek de mümkün: Çeşıtli dallarda "hanriık" çalışmalan dikkat çekici bir hızla sürüyor. En önemlileri elbette ki başkent Paris'le ilgili. Çeşitli şenlik ve şölenlere katılacak parayı bulmak hiç de kolay bir iş değil. Kamu olsun, özel olsun, nereye baksanız para engeli çıkıyor çalışanlann karşısma. Üstünde dikkatle durulması gereken bir husus da ortalıkta bir "sponsor avı" sürdüğü. Şimdilerde Pans Belediye Başkanı Jean Tiberi'nin özel kalem müdürü Bernard Bled meslektaşlanm tam anlamıyla seferber etmiş durumda. "Paris 2000" şenliklerinin tasarlandığı ve PARIS MİŞEL PERLMAN yavaş yavaş uygulanmaya başladığı yer doğal oTarak Fransız başkenti. Paris görkemlı göstenlere alışık bir kent. Çeşitli duyarlı ~ " • • " ^ — — — ^ — — a faaliyetlere yıllar yılıdır alışmış bir kent... Gözünü korkiitan ve yıldıran bir şey yok karşısında! Her şey bununla birmiyor. Önce şunu bilmek gerek: Programdaki en önemli bölüm tam olarak Champs- Elyses caddesini kapsıyor. Eh, ne olacak deyip geçmeyin. En önemli girişimlerden biri, temmuz başında salıverilecek olan dünyanın en büyük balonu. Üç yüz metre yükseklikten, seyredin "Pırbnta Paris"i. Hem de doya doya. Bu arada, şunu da kaydetmek gerekir ki trafik problemi, sorumlulan son denli kaygılandıran önemli hususlardan biri. Hadi, normal bir trafik tıkanıklığı karşısında bulsak kendimizı sinirlenmeye pek fazla gerek kalmaz. Lakin, bu tıkamkhk başka tıkanıklık, beyler! Insanın tüyleri ürperiyor bu durum karşısında. Bir milyon kişinin akın edecegi tahmin edilen Champs-Elyses semtınde, 3 gün süreyle, başkentin can daman felce uğrayacak. Niye diye soracak olursanız, nedeninin teknik nitelikli olduğu yanıtı verilecektir size. Daha neler var neler! Fakat Fransa'da şu sıralarda üstünde çalışılan projelerin en önemlisi, geçen yıl birçok doping olayına sahne olmuş Fransa bisiklet turu. 1998'de doping olaylan bir burukluk halı yaratrruş ve çoğu bisiklet sporu "hasta"sını gerçekten şiddetle sarsmıştı. 1999 turuda mı böyle olacak? Buna en önemli uzmanlar bile tam ve kesin bir yanıt vermeye çalışırken yanşmanın bu yıl da "doping ejderine yenik düşmesi halinde dümarun en önlü spor yanşmâlanndan biri'* olarak kabul edilen Fransa turunun yok olacağı vurgulanıyor. Bugüne dek üzücü doping olaylan yüzünden takımlannı yanşmadan çeken büyük kuruluşlann, şimdilik çok sayıda olmadığına da dikkat çekiliyor. Niye bütün bu hesaplar? Buna yanıt "parn"dır. Adeta bır "bisikletçfler fiıan"nda buluyoruz kendimizi. Bu profesyoneller, hoş, izlenmesi ilginç yanşmalar çerçevesinde seyircileri heyecana sürüklerken önümüzdeki 3 Temmuz tarihinden itibaren yeni Fransa turunu doping kaygısından kurtarmaya çalışacak. Yıllann yanşması. dünyaca ünlü "Fransa Turu'' bu yıl sürdürülecek mi, yoİcsa çeşitli koşucular, doping karşısında yok olup gidecek mi? Durum parlak değil. Ancak umut yitirilmiş değil henüz. Nâzım Hikmet'in kaybolan beyaz gömleği...Bır şıirinde Marn'ın gömleğmın temızlığıne gönderme yapmış olmasından mıdır nedir. Nâzun'ın da giysilerinin hep tertemiz olduğuna ınanmışımdır nedense. Aklına gelen dizeleri kâğıt bulamadığı anlarda beyaz pantolonu üzenne karalamış olması bile bu inancımı değıştıremedi. Fotoğraflanndaki giysilerine dikkat edın. bana hak vereceksıniz. Fotoğraflarla Nâzun Hikmet adlı kitabın 124. sayfasını açın. genç Nâzım'ı pınl pınl, kırmızı. mavi. yeşil işlemeli beyaz keten gömleğiyle poz vermış göreceksimz. Londra'dakı, geldiğinizde mutlaka görmeniz gereken sinema müzesinde CharUe Chaptin'in bastonu ve melon şapkasının bulunduğu bölümün önünden dakikalarca aynlamadığıma göre ben, bu tür büyük kışilerin özel eşyalarına ya da aksesuvarlanna düşkünüm demek ki. Jean Paul Sartre'ın peşinde dolaşıp, yere attığı izmaritleri toplayan, -şimdı adını anımsayamadığım- hayranıyla karşılaştınhnca benimki pek de garip karşılanmaz herhalde. Ama niye yalan söyleyeyim, Nâzım'ın Ukrayna işi o gömleği bende olsa, elim ayağım dolaşır, şaşkına dönerim. Kimileri, bu duyguyu küçümseyebılir, ama ne yapayım ki ben böyleyim. Nâzım'm gömleği. Şarlo'nun bastonu ya da Fikret Mualia'nın firçası bendeymiş düşünsenize, ağır bir yük bu, kaldıramam. Bu yüzden de Vedat Türkali'nin yerinde olmayı, özellikle şu günlerde pek ıstemezdim doğrusu. Nâzım"ın sözünü ettiğim o beyaz. ketenden yapılma Ukrayna işi gömlegine 1976'dan beri sahip olan Vedat Ağabey son günlerde uykusuz, sıkıntılı günler geçıriyor. Çünkü gömlek birkaç haftadır kayıp. Ustlendiği sorumluluğun üzerine büyük bir üzüntü de eklendi şimdi. On yılı aşkm bir zaman harcadığı dört ciltlik son romanı Güven'in bitişine bile doyasıya sevinemedi anlayacagınız. Bir zamanlar Doğu Almanya smırlan içinde olan Berlin'in, Bernau Bei Berlin köyünde yaşayan, LONDRA MUSTAFA ERDEMOL Nâzım'ın çok yakınında bulunmuş bır arkadaşı, o Ukrayna işi beyaz keten gömleği Vedat Ağabey'e hediye etmış. O günden bendir her romanının bitimini, bu gömleği sadece bır gün boyunca giymeye değecek bir fırsat olarak def erlendiriyor Türkali. Güven'i bitırdiğinde de öyle yapacaktı. Biz dostlan, Türk asıllı tngiliz romancı Moris Farhi'nin. Türkali'nin son romanı ve 80. yaşı nedenıyle evinde düzenlediği partide öğrendik bunu. Bu tür talihsizlikler de nedense hep Vedat Ağabey'i buiur. Hepsi mutsuzJukla sonuçlanan talihsizlikler değildir bunlar. ama mutlu sona ulaşıncaya kadar da yüreği ağzına gelir. ışgüzar bir polis memuru yüzünden, Bir Gün Tek Başına'yı belki de okuyamayacaktık bugün, düşünebiliyor musunuz? En güzel romanlanmızdan biri olan bu kitap Bodrum'da, 12 Mart döneminde yazıldı malum. Vedat Ağabey ve bir grup yakını hep biriikte Karaada'ya giderler. Dönüşlerinde, izinsiz gittikleri gerekçesiyle polis tarafindan alıkonulurlar. Bir süre sonra herİcesi serbest bırakırlar, ama Vedat Ağabey'i bırakmazlar. Polislerden biri ille evini arayacağım diye tutturunca çaresiz eve gidilir. Bir Gün Tek Başına'nın yazılmış bölümlerini gören polis, onlan almak ister. Vedat Ağabey'in ne halde olduğunu düşünebilir misiniz? Allah'tan o sırada masanm üzerinde, roman için yararlandığı, 27 Mayıs döneminin Vatan gazeteleri vardır. Vedat Ağabey de sinemacı tabii; polise, yazdıklannm 27 Mayıs'la ilgili bir fîlm senaryosu olduğunu, bu nedenle dönemin gazetelerini bile bulduğunu söyleyıp ikna eder. Bu olayın da etkisı var mıdır bilemem. ama Vedat Türkali'nin. yazdıklannın bir gün elinden ahnacağı endişesini taşıdığına hep tanık oldum. Son rornanını yazmak için kalkıp Londra'Iara kadar gelmesinin nedeni de budur zaten. Tam on yılını verdiği Güven'i yazmak için uzun araştırmalar yaptığını bilenler, ona hak venyorlar. Romanı için gerekli olan. Moskova'dan. Do|u Almanya'dan binbirtürlü zorlukla elde edilmiş gezi notlan, Komintern belgeleri, bunlann çevirileri. korunması pek de kolay olmayan şeyler. Bu korku yüzünden on yıldır Londra'da Vedat Ağabey. Okuyunca göreceksiniz, sokak adlanndan tutun, bitki adlanna kadar her şey belgeli bu romanda. Şimdi, Istanbul'u ayağa kaldırdık. Nâzım'ın gömleğini anyoruz. Hele bir bulalım, biz Vedat Türkali'ye giydirmesini biliriz. DOĞUM Kızımız ALMİLA'nın doğumunu duyoıruruz. 21.05.1999 SEMA-ABDULLAH EBRET Kuru gıda konusunda zincır marketlercte sattş tecrübesı olan, yeni ürüne pazar yaratacak, bılgi ve attyaprya sahıp tecrübejı satış elemanı aranmaktadfr. Yukandakı özellıklefe sahıp adayların fotoğraflı ozgeçmışterinı 28 Mayıs 1999 tanhıne kadar 0 212 28111 32 no'lu faks numarasından TEMA Vakfı Insan Kaynaklan Bölümünün dikkatıne veya aşağıdakı adrese APS ile gönctermeleri nca olunur. Tüm müracaatlar 9İ2I1 tutulacaktır. (Erkek adaylann askerlık görevini tamamlamış olmalan gerekmektedir.) TEMA Adres. Çayır Çımen Sokak Emlak Kredı Bloklan A-2 Blok Dare. 10 Levent 80620 İstanbul Tel 0212283 7816 Faks: 0212 281 1132 İLAN T.C. SASON SULH HUKUK MAHKEMESt'NDEN Davacı Naif Obut'un davalılar Hazine ve Karameşe Köyü Muhtarlığı aleyhlerine mahkememize açtığı tes- cil davasımn yapılan açık yargılamasında verilen ara ka- ran gereğince; Dava konusu yer Batman ilı Sason ilçesi Karameşe Köyü Çemimirate mezrasında kain dogusu Cano Abay arazisi, batısı Abdülkerim Çengiz arazisi, kuzeyi Sason Çayı ve güneyi Şahin arazisi ile çevrili taşınmazın me- deni kanunun 639. maddesi geregiince davacı adına ta- puya tescil edileceğinden bu yerle ilgisi olanın kanunı üç aylık süre içinde mahkememize itirazlan ilan olunur. 18.2.1999 Basın:8960 YEŞtLYURT / MALATYA ASLİYE HUKUK HÂKtMIİĞrNDEN 1997/101 Esas 1999/91 Karar Davacılar Emıne Almaz, Yusuf ve Abdullah Aksu ta- rafindan Mehmet Aksu'nun gaiplıgine daır açılan dava- da: Davanın kabulü ile Malatya ili Yeşilyurt ilçesi Hıroğ- lu mahallesi 001/05 cilt, 90 sayfa ve 246 kütük sıra no'da nüfusa kayıtlı bulunan Hasan Hüseyin ile Hatıce'den olma 24.12.1968 D.lu Mehmet Aksu'nun M.K.'nun 31 ve devamı maddelen gereğınce gaipligıne karar verilmiştir. Basın: 22673 ŞANLIURFA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas: 1999/153 Davacı Fidan Rağbetli tarafindan hasımsız olarak ba- bası Nesih Rağbetli'nin 1990 yılından bu yana kayıp ol- duğunu ve mahkememizden gaiplik kararı verilmesini talep etmış olmakla: Verilen karar gereğince; Şanlıurfa ili Hilvan ilçesi Gelenek köyü kütük 2'de nüfusa kayıtlı Davut ve Nemi- de'den olma, 1952 d.lu Nesih Rağbetli'nin 1990 yılın- dan bu yana kayıp olduğunu, bu sebeple gaipliğine ka- rar verilmesini talep etmiş olduğundan, yukanda adı ge- çeni gören ve bilenlenn ilan tanhınden itibaren bir yıl içinde Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1999'!53 esas sayılı dosyasına bildirmeleri ilan olunur. 28.4.1999 Basın: 22683 TÜRK SİLAHL1KUVVETLERİNÎ GÜÇLENDİRME VAKFI MADDİ VE MANEVİ KATKILAR1NDA.N DOLAYIVÎCE TÜRK MİLLETfNE ŞÜKR'VV VE SAVCILARIM SL'NAR VAKHV BA.NKA BAĞIŞ HESAP NUMARALARI TÜRK LİRASI T C Zıraat Bankası Yenışehır Ankara Şubesı 5O49J no'lu hesap T. k bankası Yen.jchır Ankars Şuöcsı 6*6*6 no'lu hesap Vakıflar Banltası Kavaklıdere Ankara Şubesı 2028491 NALLIHAN ASLÎYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1998/420 Davacı Aytekin Ünsal tarafindan davalı Gülay Ünsal aleyhine mahkememize açtığı boşanma davası sırasında: Davalı Gülay Ünsal'a tebligat için daha önce çalıştiğı Bey- pazan tstanbul Halı Sarayı'na davetiye gönderilmiş ve buradan aynldığından tebligat yapılamamış, daha sonra yapılan zabıta araşörmalannda da davalı Gülay Ünsal'ın ad- resi tesbit edilemediğinden, davalı Gülay Ünsal'ın 22.6.1999 tarihinde saat 9.50'de ya- pılacak duruşmada hazır bulunması veya kendıni bir vekille temsil ettirmesi, hazır bu- lunmaz, vekille de temsil ettirmezse yoklugunda duruşmalara devam edileceği ve ka- rar verileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 23128 TUNCELİKADASTRO MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 1995/25 Karar No: 1999/1 Davacılar Hüseyin Küçükoba ve müşterekJeri tarafindan davalılar Hüseyin Güngör ve müşterekJeri aleyhine mahkememize ikame edilen kadastro tespitine itiraz davasının yapılan açık yargılaroası sonunda: Mahkememızin 12.2.1999 tarih 1995/25 esas. 1999' 1 karar sayılı ilamı ile davacı Hü- seyin Küçükoba'nın kayıt miktan fazlası kendısine aıt olduğunu ıddia etmesi ile ilgili kayıt miktan fazlası söz konusu olmadığından davacı Hüseyin Küçükoba'nın kayıt mik- tan fazlasıyla ilgili talebinin reddine, Davacıların tespitten sonra pay satın aldıklanna ilışkin talepleri ile ilgili olarak mah- kememizin görevsizliğine, dosyanın görevli Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gön- derilmesine karar verilmiştir. Bütün aramalara rağmen adresleri tespit edilemeyen davalı Hıdır Güngör, Hıdır KÜ- çükoba, davalı Mehmet Uğurlu, Ismihan Toka mırasçılan Erkan Toka, Hülya Toka, Sevda Toka, Kader Toka, davalı Kalman Güngör mırasçtlan Yılmaz Güngör, Suna Tur- gut (Güngör), Farih Güngör, Ülkiye Akbayır (Güngör), Ipek Gülmez ve Kıymet Gün- gör'e ilanen tebliğine karar veriimiş olmakla karann tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğine, ılanın yayımlandığı tanhten itibaren 15 gün içinde tebliğ edilmiş sayı- lacağı hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 22637
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle