Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 MSAN 1999 CUMA • • • • CUMHURtYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
GUNCEL CUNEYT ARCAYUREK
• hştarafi 1. Sayfada
ruda önemli etki yapacak konu
ise. ÎHP ve MHP'nin alacağı so-
nuç
Sçim kampanyası bilinen özde
ve ierikte gelışmedi.
Faat, gün yaklaşıyor ve yavaş
yavş tünelin ucu görünüyor.
Cl-P ve MHP ile ilgili spekülas-
yonfcr hızını yitirmiş görünüyor.
Özelkle CHP'nin yüzde 10 bara-
jını sacağından kuşku duyulmu-
yor
Kışkusuz, partiler, yazılı basın,
siyasete meraklı olanlar kendi
kayraklarından aldıkları bılgilere
dayeiarak seçim sonuçlan üze-
rinde kimi öngörüşler sıralıyor.
Öneğin, yazılı basın. Dün de
değiıdiğimiz gibi basın, yeni par-
larrıeitonun çıkaracağı yeni hü-
kümrti saptadı bile...
RCzgârlı parti DSP'nin yarışı bi-
rinci Ditireceğine inanıyor. DSP ile
aJacaŞı sonuca bakmaksızın
ANA3
'ı -şimdiden- eşleştiriyor.
Bu kanıya kapılan basın, riva-
yete göre, -havalanmaya gerek
yok, oakın yineliyorum- rivayete
göre. DSP'nin tam sayfa ilanlarını
ücreteiz yayımlıyor.
Hata öteki partilerin ilanlarına
yüzde 90 gibi görülmemiş indirim-
lerle sayfalarını açıyor.
Eee, birkez Allah Ecevit'e "Yü-
rü yakulum" dedi. Uçak bedava,
devletin "Ata" uçağı. Seçme ga-
zeteciler dizi dibinde, her biri
DSP'nin birinci parti sihri bozul-
masın diye olağanüstü titizlikle so-
ruyor o duyarlılıkla yazılar döktü-
rüyoriar. •
CHP dışında hiçbir parti başta
yolsuzluk, toplumun sorunlarıyla
doğrudan ilgili sorunlara değinmi-
yor. DSP ile ANAP arasında se-
çim kampanyasında da müthiş bir
ağızbirliği gözleniyor. Örneğin ay-
nı gün her iki lider CHP'ye yükle-
niyor, ertesi günü iki lider bu kez
FP'ye, din sömürüsü yapan parti-
lere bindiriyor.
Ne ki, bütün bu gözlemlerle
saptamalar dönüp dolaşıyor, bir
noktayadayanıyor: Seçim sonuç-
lan ve olası hükümet!
Gazeteci gözüyle bilimsel kimi
saptamalar bir araya gelince,
medyamızın, kimi partilerle lider-
lerin umduklarını bulamayacakla-
n gibi kimi sonuçlar çıkıyor orta-
ya.
Bu seçim üç bilinmeyenli denk-
lem. Üç soru ve üç yanıt, önümüz-
dejkj,dö.pernjn, çqk g f t M ve renk-
li tablolar çizeceğine işaret ediyor.
Sorular. 1)- CHP yüzde 10'u ge-
çer, MHP takılırsa, 2)- CHP ve
MHP yüzde lObarajınıaşamazsa,
3)- CHP ve MHP yüzde 10'u ge-
çerse, milletvekillerinin partilere
dağılımı ve... hükümet sorunu na-
sıl çözülür?
Işte hesap!
ODTÜ'de öğretim görevlisi Er-
han Karaesmen seçim konusun-
da uzman. 1995 ve daha önceki
seçimlerde başanlı çalışmalar
yaptı.
Sorum şu oldu: CHP ve
MHP'nin yüzde 10 barajını geç-
meleri TBMM matematiğini nasıl
etkiler?
Karaesmen, başka olasılıkiara
göz atmayı önerdi ve "CHP'nin
barajı aşması, MHP'nin takılması"
halinde olası durumu yaklaşık ra-
kamlarla söyledi: "CHP, yaklaşık
70 milletvekili alıyor. DSP, 130-
140. ANAP, 110. DYP, 75. FPise
140!"
Ikinci varsayım: "CHP ile MHP
barajı geçemiyor; o zaman iki ola-
sılık çıkıyor önümüze: 1)- FP,
DSP'yi oy oranında geçiyor, yakla-
şık 190 milletvekilliği kazanıyor.
DSP, 140'larda. ANAP, 100. DYP,
90. 2)- DSP, FP'yi oy oranında ge-
çiyor ama, FP 190'da kalıyor. Ya-
vaş bir yükselişle DSP 160'larda."
Üçüncü varsayım: "CHP ve
MHP yüzde 10 barajı aşıyor; ola-
sı ve tabii yaklaşık sonuçlar: CHP,
(kentlerde güçlü) milletvekili sayt-
sı 50 dolaylannda. MHP (kırsal
alanda etkin) 50'nin biraz üzerin-
de. DYP ile ANAP, 90'la 100 ara-
sı. DSP, 120. FP, 150!"
Yaklaşık hesapla ortaya çıkan
bu olasıhklar, siyasal gelişmelerde,
örneğin hükümet konusunda 550
milletvekilinin bölüşümünü içer-
memesine karşın, CHP ile
MHP'nin "anahtar" konum kaza-
nacağını gösteriyor.
Bir başka önemli sonuç: Seçim-
ler bu olasıhklar çerçevesinde so-
nuçlanırsa, ama bu üç olasılık da
DSP ile ANAP'ın güvenoyu için
yeterli olan 276 rakamını tuttura-
mayacaklannı ortaya koyuyor.
Üçlü koalisyonlar yolda!
Son olasılık, FP'nin DYP ile hü-
kümet olma olanağına işaret edi-
yor.
Kısacası Türkiye, binmiş bir ala-
mete, gidiyor mu kıyamete?
Ne dersiniz?
Demirel: Kara gücümüz lıazır
• Baştamfi 1. Sayfada
sanlan öldürüyortar. Oldürüyorlarsa
öldürsünler, ben vetomu koyuyorum"
diyen varsa, sistem çalışmıyor de-
mektir. Netice itibanyla buradakı ha-
dise çok ibret alicı bir hadisedir.
Kara gücü hazır. Türkiye, NA-
TO üyesı ülke olarak bu mücadeleyi
yapan sılahlı güçlere dahildir. Bura-
daki nizamı sağlayacak, savaş için de-
ğil de kendisini müdafaa edemezse,
burada nizamı sağlamak için bir gû-
venlik gücü olarak aynlmış bulunatı
kara gücümüz de var. Hazırdır kara
gücümüz. Bunlann hepsi de bizim ya-
salanmıza göre aylarca önce TBMM
karanndan geçmiş hususlardır. Biz
Türkiye olarak, burada meydana ge-
lebilecek bir hadiseye hukukumuzun
gereğince katılmışız. 50 sene NATO
diye peşinde koştuk, bir işe yaradı.
Slvlller zararlı çıkti: Savaşta
top, bomba, her şey kullanılıyor da
masum insanlan ıstuaba gark etmek
suretiyle, bu ıstuaptan yararlanmaya
kalkmak, bu zamana kadar çok kulla-
nılmadı.
llan edilmiş savaşlar bile Cenevre
Anlaşması gereği, sivil insanlan ko-
rur. Savaş bile, insanlann birbirini yok
etme hadisesi bile, sivil, masum in-
sanlara geldiği bir sının kendisine
kor. Böyle bir şey göriilmemiştir doğ-
rusu.
NATO seyircl kalmadi: Ma-
alesef böyle bu durumla karşı karşı-
ya kalınmıştır. Yalnız böyle bir hadi-
se karşısında daha çok uygar dünya,
NATO camiası geç kalmamış, hadise-
ye seyirci olmamış ve meseleye el
koymuştur. Bu, ilan edilmemiş bir sa-
vaştır, zor bir iştir. Savaş, birçok mu-
harebeden ibarettir.
Hiç kimsenin en ufak şüphesi ol-
mamalıdır ki bu işe el koyan taraf,
hakkı temsil etmektedir. Maksat in-
sanlara zulüm yapmak. eziyet yap-
mak değil, zulüm ve eziyet gören in-
sanlan bundan kurtarmaktır. Yani bir
insanhk görevi burada yapılmaktadır.
Uluslararası hukukun yeni bir safha-
sıyla karşı karşıyayız. Bir insanhk gö-
revini, bir nevi ahlak meselesi say-
mak suretiyle meselenin içine giril-
miştir.
BM'nin kanşık mekanizmalanna
gidilmeden, hadisenin aciliyeti de göz
önünde tutularak, bu insanlann kur-
tanlması içinkoşulmuştur. Kadınlan,
çocuklan, ihtiyarlan, zulümden, vah-
şetten, ölümden kurtannanın muahez
edilecek, "eleştirilecek'' hiçbir yanı
yoktur.
Kosova'ya dönü$: NATO üstü-
ne düşeni yapacaktır, yapmalıdır. NA-
TO mademki başlamıştır, onu bitir-
meden bırakmaz. Hiç endişeye ma-
hal yoktur. Bu haksızlıkiann gideril-
mesi yolu bulunacaktır. Yine Koso-
va'daki 2 milyon insanın yüzde 90'ı
Müslümandır. Bu insanlar yerlerine,
yurtlanna döneceklerdir. Topraklan-
na döneceklerdir. Burada güvenlik
içinde yaşayacaklardır. Bugünkü du-
rum geçici bir durumdur.
Etnik temİZİİk: Kosova'dan 100
bin kişi beklenirken, 400 bin kişi gel-
di. Bu insanlann ıstırabını azaltmak,
her şeyin başında geliyor. Banşçı çö-
züm bulmak ondan sonra gelen iştir.
Onu nasıl olsa buluruz. Bütün dünya
ayaktadır. 19 NATO devleti demek,
bütün dünyanın ayakta olması demek-
tir. Bu, bu zamana kadar geçen 50 se-
ne zarfinda beraber yapılan en önem-
li harekettir. Medeni dünya her şeyi
tartışır. Bundan kimsenin alınmama-
sı lazımdır. Ama hırslıdır, aynen bı-
zim gibi. bu işi bitirmeden işin için-
den kimse çıkamaz.
Kadm yazuıı tartışmaya açdd
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Bilkent Üniversite-
si Türk Edebiyatı Bölümü ve
Türk Edebiyatı Merkezi'nce
düzenlenen "Türk Kadın
Roman ve Öykü Yazarlan
Sempozyumu
T>
başladı.
Sempozyumun açılışında
konuşan Bilkent Üniversite-
si Rektörü Prof. Dr. AB Doğ-
ramacı. üniversite olarak sa-
nat ve müzik alanlannda çok
iyi bir konuma geldiklerini,
sosyal bilimlerde de büyük
bir atılım yaptıklannı söyle-
di. Üniversite bünyesinde
açılan Türk Edebiyatı Mer-
kezi'nin arşivinde edebiyata
yön veren yazarlann yapıt-
İannın yer alacağmı anlatan
Doğramacı, merkezin edebi-
yat dünyasına kazandınlma-
sının çok önemli olduğunu
kaydetti. Ünlü yazar Adalet
Ağaoğlu, kadın yazarlann bir
araya geldiği bir sempoz-
yumda buluşmanın önemine
işaret ederken, "Ancak ben,
erkekvazar ^aıiymım ı^afari.
etmediğim gibi, edebi\at
dünyasmda kadm yazar eti-
ketine de karşıyım" dedi.
Kadın roman ve öykü ya-
zarlannın Türkiye'deki ko-
numunun tatmin edici olma-
dığını belirten Agaoğlu, bu
yazarlann yapıtlan konusun-
da da kapsamh bir araştırma
bulunmadığını söyledi. Ka-
dın sorunlannı araştırma
denıek ve merkezlerinin ha-
zırladığı
u
Aydınlanmanın
Kadınlan" adlı kitapta da bu
eksikliği gördüğünü anlatan
Ağaoğlu. "Bu kitapta da ka-
dın edebiyatçu bir tek roman
veya bikâye yazan hakkında
tek bir satır yok. Kadm ya-
zarlann eserierine tek bir sa-
tır gönderme de bulunmu-
yor" diye konuştu.
Kitaplarda kadın ve erkek
kahramanlann konumlanna
da değınen Adalet Ağaoğlu,
"Edebiyaümızda üköykü 14.
yüzyılda ortaya çıkniış. Ya-
zan bir erkek. Zaten kadm
olsa da kendisini saklama ib-
tiyact hissedefdi" .deduKar •
dınlann kitaplarda da sürek-
li "ikiııcisınıfkahramanlar"
olarak görüldüğünü belirten
Agaoğlu, şöyle konuştu:
"Erkek yazarlardan Hü-
seyın Rahmı Gürpmarwbir-
kaç ömek dışında kaduılar,
hiçbir zaman başkahraman
otmaz. Erkek yazarlar. bu ro-
lü \«rmezler. Kadınlarbep fi-
gürandır, ikiod sınıfhr. Er-
kek kafa yapısı kendilerini
hak ettiğinden fazla öne çı-
kararak bir çeşit iltimas yap-
mı\or mu sizce? Tıpkı Ah-
met Hamdı Tanpınar'ın ro-
man kahramanı Nuran'ın sı-
kmolanna hissi buhranlar'
denilmesi gibi, kadınlar hep
ildnd pianda görülmüştür."
Ilk Kültür Bakanı, Bilkent
Oniversitesi Türk Edebiyatı
Bölümü ve Türk Edebiyatı
Merkezi Başkanı Prof. Dr.
Talat HaJman. konuşmasına
başlarken, "30yıldırkaduım
ruhunu inceli\t>rum. Kadın-
lar ne istivor? 30 yüdan son-
ra yamtını bulamadun soru-
Aun. Ereui buJamamış, be--
nim etimden ne genr" dedi.
Halman, sempozyum ile
"kadm denen muammayı"
çözmeye çalışacaklannı söy-
ledi. Kadmlann "eksiketek,
kaşıkdüşmanu cadı. cadaloz,
erkek gibi kadın, huızır ka>-
nana. demir leydi. aklı kısa"
gibi garip nitelemelerle ta-
nımlandığını, bunlann da er-
keklerin eseri olduğunu vur-
gulayan Halman. "Dûnj'amn
en büyük soykınmlaru ka-
dınlann erkekler tarafindan
kıvılmasıdır. Şimdi kadınlar
ericeklerin canına okuyor"
diye konuştu.
Emel Doğramacının yö-
nettiği "Kadın Roman Ya-
zarlan ve Kadm Söyleminin
Dofuşu" başhklı oturumda
konuşan Okay Önertoy, Ha-
lide Edip'ın romanlanndaki
toplumsal eleştiri unsurunu
dile getirdi. Önertoy, Türki-
ye'de feminizmin öncülüğü-
nü yapan Halide Edip'in
yanlış Baulılaşmanın teme-
linde moderalik teriminin
i.aalaşılamajnasının.. hulıjn-
duğunu gösterdiğini söyledi.
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
"Bu kez savaşta Türkleryok..."
- O zaman bunun adı savaş olmaz ki!
Öğrenciler bunun yaşanmış bir olay olduğunu söylediler.
Fıkra olarak üretilmiş bile olsa, bölgede Türklere nasıl ba-
kıldığını gösteren bir durum.
Bu pencereden bakınca, bölgede olası bir kara harekâtı
düzenlenmesi durumunda Türk askeriyle Sırp askerinin
karşı karşıya gelmemesi gerekiyor. Belgrad'daki gösteriler
sırasında "düşman "bellenen üç ülkenin bayrağı dikkati çe-
kiyordu:
ABD, Almanya, Türkiye...
Aslında bu görüntü de aldatıcı. Yann banş olduğunda
Amerikan şirketlerinin yapacağı yatınmlarla başlayacak "iyi
ilişkiler" beraberinde Sırp-Amerikan dostluğunu getirir. Ar-
dından Sırp-Amerikan Işadamlan Demeği kurulur... Der-
ken can ciğer kuzu sarması olunur. Ama "Türk düşmanlı-
ğı" devam eder. Türklerle karşılaşan Sırplar, "SizAmerika-
lılaıia bir oldunuz, topraklanmıza girdiniz" der... Balkan-
lar'da Türkiye deyince salt bu görünüm yok elbet. Bunun
tersi beklentiler de söz konusu... Türkiye'nin bölgede kar-
şı karşıya bulunduğu ikilemlerden biri bu. Buna bağlı ola-
rak Türkiye'nin "çokkimlikli" yapısı hem soaın, hem sorum-
luluk, hem olumluluk. Aşağıdaki kimlikler Türkiye'ye ait:
NATOüyesi...
Avrupa kurumlan üyesi...
Balkan ülkesi...
Akdeniz ülkesi...
Karadeniz ülkesi...
Ortadoğu ülkesi...
Islam ülkesi...
Türk cumhuriyetlerinden biri...
Türkiye yukandaki kimliklerle ilgili uluslararası kuruluşla-
nn da üyesi. Islam Konferansı Örgütü'nden tutun da Kara-
deniz Ekonomik Işbiriiği Konseyi'ne kadar onlarca değil
yüzlerceörgüt...
Balkanlar'daki gelişmelerde Türkiye'nin rolü yukardaki
kimliklerimizin en az yansını içeriyor. Bu kimliklerimizin ge-
reği ortak olduğumuz ülkelerin bazılan da NATO'nun Bal-
kanlar'a müdahalesine bizim gözümüzle bakmıyor.
NATO planı
Türkiye'nin bu yelpazede sağlıklı bir zemine oturabilme-
si için kimlıklerinden salt birini kullanması gerçekçi olmaz.
Başta vurguladığımız gibi bugünün yannı var...
Demirel pazar günü Amavutluk ve Makedonya'ya gıde-
rek diplomasi ağırtıklı bir dizi görüşme yapacak. Bunun
Türkçesi bayrak göstermek.
Yine yukanda vurguladığımız kimlikler gereği Türkiye,
Balkan gerçeğini, Rusya da dahil olmak üzere ortak zemi-
ni paylaştığı öteki ülkelere de anlatmanın yolunu aramalı.
15. gününü dolduran NATO operasyonunun ardmdan
yakın gelecek şöyle görünüyor:
- Kosova'nın büyük bir bölümü boşalacak.
- NATO Kosovadabirhatçekecek. HattıngüneyiniSırp
askerierine yasaklayacak.
- Bu hatta çokuluslu güç yerteşecek.
- Clinton'ın düğmeye basmasıyla biriikte Amavutlar ya-
şadıklan topraklara geri dönecek.
- Banşı korumak için Amerika uzun süre bölgede kalmak
durumunda kalacak!
Bu tablonun ortaya koyduğu bir gerçek var. Başta ABD
olmak üzere Batı, bölgedeki gelişmeleri yönetiyor ve yön-
lendiriyor; bölge ülkeleri sonuçlan paylaşıyor.
Tün\ıye'ye gelince...
Ikilemleri akıllıca denkleme dönüştürmesi gerekiyor.
Bilinmeyenli değil ama..
LIDERLER KONUSUYOR
NURİ ÇOLAKOĞLU
YÖNETİMİNDE
DEMOKRATİK SOL PARTİ
GENEL BAŞKANI
BÜLENT ECEVİT
Gazetecilerin sorularını yanıtiıyor
SEDAT ERGİN
Hürriyet
İLNURÇEVİK
Turkish Daily News
İSMET BERKAN
Radikal
MURATYETKIN
NTV
NTVwww.ntv.com.tr
BU AKŞAM
22:05
6
Çiller ve
Yılınaz
paııikte'
SERMETÇUHADAR
KAHRAMANMARAŞ /
ATMNA - FP liden Recai
Kutan, partisinin yükselişi
karşısında ÇiDer ile Yıl-
maz'ın paniğe kapıldıklannı
söyledi. Kutan, Ecevit'e de
yüklendiği konuşmasında.
"Bu partiler ve liderieri 19
Nisan günü telaşa kapılacak-
lar, büyük sıkmü yaşayacak-
lar" dedi. Kahramanma-
raş'ta ko-nuşan Kutan, Ece-
vit'i "Dürüst olarak niteten-
dirilen Ecevit'in iktidarian
döneminde 'faizcilere' yeni
adıyla rantiyecikre 2 mÖyar
850 milyon dolar para akta-
nlmıstır. Bu mu dürüsnük'.""
diye eleştırdı. Kutan şunlan
söyledi: "ÇiBer de, geee me-
zarhktan geçerken ıslık çalan
bir kişi durumunda. Onlarla
biriikte iktidardav ken hükü-
metimizde uyum wktu. Bi-
zim uyumlu obnaımz nede-
nhle hükümet ayakta kakta.
Yoksa Çilkrin ne siyaset bii-
gisi, ne de kültürü hükümet
yönetmeye yetmez."
Kutan konuşmasında, Yıl-
maz'ı kastederek, "Türld-
ye'de demokrasi ancak mut-
hı gnnhgın çıkarlan söz ko-
nusu ohınca var oluyor. Ül-
kemizdeki bu çağdışı, basla-
a demokrasi anlayişı bu se-
çimlerde sizlerin oylanyla
sandığa gömülecektir" dedi.
Kutan partisince Ada-
na'nm Uğur Mumcu Ala-
nı'nda düzenlenen mitingde
de TCK'deki bütün antide-
mokratik yasalan kaldıra-
caklannı söyledi.
Kutan, TCK'nin 312.
maddesinin Batılı demokra-
tik ülkeler tarafindan eleşti-
nldiğinı, ancak bu maddenin
Tayyip Erdoğan'ın ceza al-
ması nedeniylekaldınlmadı-
ğını öne sürdü.
Düzeltme ve ÖZÜP
Bugün sunduğumuz
"Türkiye Cumhuriyeti Dev-
rim Yasalan" kitabının
"İçindekiler" bölümünde
bir dizgi ve düzeltme yan-
lışı obnuştur. 83 'üncü sayfa-
nın karşısındaki "Beynetmi-
lei Rakamlann Kaldınbna-
sı Hk. Kanun" ibaresi "Bey-
netmüel RakamlarjtKaba-
lüHk. Kanun" ol(
Düzeltir, özür j
f.
CUMHURİYET
HALK PARTİSİ
Genel Başkanı
DENİZ
BAYKAL
Buakşam21.30'da
Kanal 6'da
Ardan Zentürk'ün
hazırlayıp sunduğu
Strateji Özel
programına konuk
olacaktır.