Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SHSAN1999CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Neo Nazi lideri, 'dazlak' bir Amerikalının değişitnini anlatan sert bir drama gösterimde
'Nefret iıısaııa hep yiik olıırsa'
Ergenliğın sivilcelerini taşıyan. yeni-
yetme. toy küçük kardeşle, nerdeyse ila-
hı gibi tapındığı, kendine örnek aldığı
afabeyi arasındaki ilişkilere dayanan, o
bildik dokunaklı kardeş hikâyeleri çeşit-
lemeleri arasına sokulacak konusuyla
ve 'Geçtnişin Cölgesinde' adıyla bugün
gösıenme giren 'American History X',
şitndiye dek seyTetmiş olduğumuz nice
benzeri Amerikan filminden aynlan,
sert eleştirel bir bakış açısının ürünü, iyi
oynanmış, hatın sayılır, okkali bir dra-
ma ızlenimi bırakti bizde.
David McKenna'nın senaryosundan,
stûdyo müdahalelerini mecburen sine-
ye çekerek ilk fılmini yapan, şimdiye dek
klip ve reklam fîlmleri yönetmiş, Ingi-
liz kameraman Tony Kaye" in yönetmen-
liğijıde çekilen, New Line yapımı 'Ame-
rican History X', günümüzün Califor-
nia'sında veba salgını gibi yayılmış, zen-
ci, rnelez, latin, çekik göz düşmanı, Ame-
rikan Neo-Nazisi, azgın, ırkçı bir daz-
laklar çetesi lideri Derek Vinyard'la (Ed-
vvard Norton) tıpkı ağabeyi gibi kafası-
nı kazıtmış kardeşi Danny Vinyard'a
(Ethvard Furlong) ve ailesine ilişkin,
çağdaş bir Amerikan trajedisini karşımı-
za getiriyor. Los Angeles, Venice Beach
Lisesi'nin zeki öğrencisi, Nazi özenti-
si. yerel dazlak çetesinde önderözellik-
leriyle parlayan, gelecegin suçlu adayı,
azılı, zorba ve beyaz, Anglosakson. Pro-
testan (WASP) gençliğin tipik temsilci-
si Derek, usturaya vurulmuş kafası, ga-
malı haç dövmeli bedeni, soguk, keskin
Punk tavırlanyla ürkütûcü bir Nazi ka-
sabinı çağnştınyor ilk bakışta.
Ağabeyine hayraıt, hünsa kardeş
Filmin başında, güç düşkûnü, isterik
sevgilisini (Fairuza Balk) bağırta çağır-
ta becerirken görduğumüz Derek, se-
vişme hınltılannı dınleyen, hünsa görü-
nüşlü kardeşi Danny'nin gelip haber
veımesiyle kalkıp. arabasırun camlan-
nı indiren, mahallenin basketbol saha-
sında çatıştıgı iki zenciyi vuruyor ve
hapse tıkılıyor. ttfaiyeci babasının öl-
dürûlmesiyle zıvanadan çıkarak öfke-
sini boşaltacağı, ırkçı, şiddet eylemleri-
ne bulaşan, hakaretler yağdırarak evden
kovduğu, ikisi erkek, ikisi kız dört ev-
laf yetiştırmederdindeki anaesınin (Be-
veHyTJ'Ahgdo) Yahudi kokenli, mazlum,
ürkek bir aydınla (Elliott GouM) kınş-
tırmasını hazmedemeyen, dargelirli me-
American
History X/
Yönetmen,
kamera: Tony
Kaye/
Senaryo: David
McKenna/
Müzik: Anne
Dudley /
Oyuncular:
Edvvard Norton,
Edvvard Furlong,
Beverly
D'Angelo,
Jennifer Lien,
Avery Brooks,
Fairuza Balk,
Stacy Keach,
Elliott Gould,
Ethan Suplee /
1998 ABD
(Umut Sanat)
mur çocugu Derek, 3 yıl sonra içerden
çıktığında küçük Danny'yi, 'ABD'nin
ırzına geçen' tüm göçmenlerin kökünü
kurutma misyonunu üstlenmiş, Klu Klux
KJan'dan farksız, azılı ırkçı bir dazlak-
lar çetesine katılmış olarak buluyor. In-
sanın mutlaka gerisini sağlama alacağı,
cangıldan farksız, cehennem kaçkını
psikopatlarla dolu hapisanede, birlikte
iç çamaşın temizleyip çarşaf katladıgı,
hırsızlıktan içeri düşmüş, uyanık iş ar-
kadaşı. ufak tefek, sempatik zenciden,
banş içinde bir arada yaşamanın erdem-
lerini öğrenen Derek, onun sayesinde
hapisten tek parça olarak çıkıyor. 3 yıl
süresince utançlarla dolu geçmişinde
yaptığı yanhşlıklann bedelini ödeyip,
iki zenci vurmuş olmasımn vicdan aza-
bından da zamanla kurtularak 180 de-
rece değişen ve bambaşka birine dönü-
şen, saçını da uzatan, idealleri, eylem-
leri, hayata bakışı bütünüyle değişmiş De-
rek'in artık hayatta tek amacı, kardeşi-
ni ve tüm ailesini, vaktiyle içine yuvar-
lanıp boğazına kadar battıgı o korkunç
hat...
Finalinde tuvalette, zenci bir yaşıtınuı
kara öfkesinden boşalan kurşunlara he-
def olup ırkçılık kurbanlan arasına ka-
tılan küçük kardeş Danny'nin ağzından
anlatılan 'American History X- Geçmi-
şin Gölgesinde'. bu orta direk Ameri-
kan ailesınden, babalan bir kim vurdu
cinayetine kurban gitmiş iki kardeşin,
ağabey Derek'in yeniden özgürlüğüne
ve sevdiklerine kavuşmasını izleyen 24
saatini anlatıyor.
Los Angeles, fiber aües!
Renkli görüntülerle şimdiki zaman-
da geçen hikâyeyi anlatırken, baş ka-
rakterlerin hayatlannı belirleyecek tür-
den, kimi karakteristık anılannı yansı-
tan, siyah-beyaz geriye dönüş'lere de
başvurarak belgeselden kurmacaya yol
alan, canlı, gergin bir anlatım tutturan
deneyimli kameraman ve taze yönet-
men Tony Kaye'in ilk sınavından yüz
akıyla çıktığı rahatlıkla söylenebilir.
Amerikan Neo-Nazi hareketinden, Los
Angeles"ı mesken tutmuş, şiddet bağım-
lısı, 'skinhead-punk' kanşımı, ırkçı genç-
lik kesiminden etkileyici kesitler sunan
. fjlmin toplumsal eleştindoau ve g&stf^
düzeyi yüksek, oyunculuk performans-
lan da parlak. Ozellikle, faşist geçmişin-
den bir çırpıda annıp temizlenmesi ve
bilinçlenmesi yeterince ikna edici ola-
masa da hapiste aydınlık kafalı lise mü-
dürü, zenci öğretmenini (Avery Brooks)
gerirdiği kıtapları, 'Kara Çocuk' yaza-
n Richard Wright'ın 'Native Son-Vatan
Evladı' romanını fılan okuyup hatme-
derek. içerde zıt gittiği, benciİ, küt ka-
fa, ızbandut gibi vücut yapmış yaşlı daz-
laklarca düzülmesine rağmen sonunda
'doğru soruyu sormasını' öğrenen De-
rek rolündeki, Hollyvvood'un son ku-
şak gençlerinden (bu rolü için kas yap-
mış, kilo almış) Edvvard Norton'un en
iyi erkek Oscar'ına aday gösterilmiş
oyunu, bu genç aktörün yıldızını epey-
ce parlatıyor. Normale dönüşen yeni De-
rek, kardeşinin odasının duvarlannı, Al-
man kartalının sergilendiği afişlerden,
gamalı haçlardan, Nazi sembollerinden
söküp temizliyor Danny'yle birlikte.
Faşist bir dazlaklar partisi kurup ör-
gütlemiş, lnternet'e çıkıp lider arayan,
hayatta ugradıklan hayal kınklıklannın
bedelini zaten suça eğilimli. renkli de-
rili, aşağılık göçmenlerden çıkaran, az-
,-jHft^'ASB-sençliginin perde gensınde-
ki akıl hocası olan, iş adamı Cameron
rolündeki Stacy Keach'le, oğullanna
söz geçiremeyen. ağzı var dili yok, ezik
anneyi canlandıran Beverly D'Angelo ve
kısa bir rolde görünen, annenin flört et-
tigi Elliott Gould gibi eskiler de boy
gösteriyor fılmde. Ama 'American His-
tory X', ırkçılık eleştirisi özüyle, belge-
selle kurmaca arasında gidip gelen üs-
lubunun yanı sıra genç oyunculanndan
da güç alıyor.
İyi oynanmış ırkçılık eleştirisi "
Örnekse, Adolf Hitler'm 'Mein
Kampfı üstüne hazırladıgı ödevi öğ-
retmenince reddedilip dazlak ağabeyi-
nin suç hayatı üstüne yeni bir inceleme
yazmakla görevlendirilen Danny'deki, 7-
8 yıl kadar öncesinde 'Terminator 2'yle
dikkati çekmiş, androjenimsi Edward
Furlong, ayaklannın ucunu göremeye-
cek kadar şişman, ıgrenç. cahil, iricı daz-
laklar çetesi üyesi Seth rolündeki Et-
han Suplee, Derek'in çakır gözleri çak-
mak çakmak, haşin sevgilisi Faruza Balk,
Derek'le Danny'nin başanyla okuyan
kızkardeşi Jennifer Uen ve iki kardeşe
yardımcı olmaya çalışan zenci öğret-
men-Avery Brooks, vd. fılmi omuzlu-
yorlar baştan sona.
Ancak tabii malı götüren, stüdyo ta-
rafindan rolü epeyce 'şişirilmiş' Edvvard
Norton oluyor sonuçta. Derek'in zenci
gence kaldırımı yedirdigi gibisinden,
şiddetin, vahşetin doruga çıktığı, şoke edi-
ci görüntülerle, bir Çinlinin sahibi oldu-
gu süpermarketin vurup kınp, ezip yık-
makta sınır tanımaz çete elemanlannca
darmadağın edildiği, dehşetengiz tahri-
bat sahneleriyle sürüp giden ve 'Nefret
insana hep yük olur oysa hayat kısa ve
kesinlikledeğmezbuna!' mesajınabağ-
lanan filmin fınalindeki Danny'nin ölü-
mü, trajik bir boyut da kaûyor, 'beyazbas-
kının zorba doğası* üstüne çekilmiş ve
kuşkusuz o şurup gibi, iç baydıncı, kli-
şe Hollywood yapımlanndan farklı kı-
lınmışbusertdramaya. Ahlaki çürümüş-
lüğün had safhada seyrettiği ABD'de
California'da kök salan Neo-Nazi şiddet
manzaralanru eleştirel bir açıdan akta-
ran bu film, son tahlilde dört dörtlük bir
başan katına erişmese de, en azından
fılmden geriye kalan kanlı canlı perfor-
manslanyla ve yer yer kışkırtıcı, rahat-
sız edici kimi sahneleriyle anımsana-
cak, etkili, kalıcı. şaşırtıcı bir 'ilk film'
denemesi. Övgüsünü aldığı Amnesty
lnternational-Uluslararası Af Örgü-
tü'nün, dünyanın dört bucagındaki, her
renkten ve dilden gençliğe gösterilme-
şi konusunda bütün desteğini verdiği
'American History X-Geçmişin Gölge-
sinde', sinemaseverlere gönül ferahlı-
ğıyla salık verilir.
Bugün gösterime giren film '98 Cannes'daJüri Özel Ödülü
f
nü almıştı
Glam rock'ın ve üahUmnin öyküsü
Yönetmen, senaryo: Todd Haynes,
James Lyons'le T. Haynes'ın
öyküsünden / Kamera: Maryse Alberti
/ Müzik: Carter Burvvell / Yapım
tasanmı: Christopher Hobbs /
Kostüm tasanmı: Sandy Povvell /
Oyuncular: Ewan McGregor,
Jonathan Rhys Meyers, Toni
5
**
Collette, Christian Bale, Eddie
Izzard, Emily Woof, Michael Feast /
1999 Ingiltere-ABD (Pera Film)
îkide bir "Ah bizi bu rock starlar yakö" deyip du-
ran bir gençlik arkadaşım vardı, bir numaralı idolü
de, kafayı uzaydan gelenlere takmış, belki de en iyi
ve en parlak dönemi sayılacak 'Ziggy Stardust' yıl-
lanndaki David Bowie'ydi. 1970'li yıllann başında,
bütün dünyaya yayılıp rock'a daha yumuşak tatlar-
la kadınsı melodiler taşıyarak pop müziğinin gidi-
şini, geleceğini yönlendiren, Londra merkezli, Glam
rock denen akımın odagında yeralıyordu Bovvie, Marc
Bolan. Roxy Music üyeleri Brian Eno, Bryan Ferry
vd. ile birlikte.
Fena halde 'çiçek çocuğu' kültürünün romantiz-
mine gömülmüş, 1960'lann rock'la yatıp kalkan
gençliğini, saç kesimlerinden tırnak uzatmalanna,
aşın süslü püslü giyım kuşamlanndan cinsellikle-
rine (ister karşı cinsle, ister hemcinsleriyle olsun)
alabildiğine özgürce yaşamalanna kadar derinle-
mesine etkileyen Glam rock dönemini hikâye ede-
rek ve bu dönemin ikonlannı kurmacayla harman-
layarak ele alan 'Velvet Goldmine', Jean Genet et-
kisiyleçektigi 'Pöison' filmiyle ilk kez 1991'inSun-
dance festivalinde özel ödül kazanarak adını duyur-
muş Amerikalı yazar-yönetmen Todd Haynes'ın
eseri. Gerçekten Haynes'ın görmezden gelineme-
yecek nitelikteki, rengârenk bir görsel şölen ve mü-
zikal bircümbüş gibi tüketilen, 'oüry-fîlm'i. Merak-
lısını iki saatligine, pop kültürün 30 yıl önceki psi-
kedelik labirentlerine çekiveren, vaktiyle müzikal
muğlaklığa, eşcinselliğe yol alabilecek bir cinsel
belirsizlige kapı açmış Glam rock'a ilişkin özenle
kotanlmış ve bugün gösterime giren bu 'âİem ffflm'ı ı).
dönemi uzaktan yasayanlara özgü nostaljik bakışla
ve ilgiyle seyrettik, gözümüzü perdeden alamadan.
David B<mie-lggy Pop aşkı
'Dandy'Oscar VVTlde'la irtibatlandınlan bir giriş-
le açılan filmde, "bütün referanslan bir arava geti-
rip,yoğunbştınpdaınıtarakortayaZigg> Stardust'ı
çtkaran" Bovvie gibi ünü dünyayı tutmuş Glam ikon-
lannın, eserleriyle, (bilinebildiği kadanyla) hayat-
lannı iç içe geçirip kurgulayarak aktanyor senarist-
yönetmen Haynes. Cinsler arasındaki sınırlann, ol-
dukça cüretkâr biçimde aşıldığı, makyaj yapıp pe-
ruk takıp süslenip püslenerek sahneyeçıküdığı o ken-
dine özgü 1970'ler dönemine bakan filmin temelin-
de, Brian Slade (güzel çocuk Jonathan RhysMeyers,
cuk oturmuş bu role) adı verilmiş Bovvie'yle, haya-
li Curt Wîld (sanya boyanmış saçlanyla Iggy'den çok
Kurt Cobain'i andıran Ewan McGregor) adı takıl-
mış, feleğin çemberini birkaç kez dolanmış, Ame-
rikalı bitirim şarkıcı Iggy Pop'un ilişkisi var. Ame-
rikalı eşcinsel yönetmen Todd Haynes'ın sözcükle-
riyle -oldukçatearraLentelektüHironikvegav kül-
rürünün etkisindeki tngiltere gekneğiyie, ham, taze
ancak her bakımdan güçlü ve eşcinselligin de etld-
sindcki Amerika geleneği arasındaki aşkı" ımleyen
bu ilişki, müzik ve stildeki Londra-Nevv York kar-
şıtlığını da içeriyor. Slade de. Wild da, sadece Bo-
vvie'yle Iggy'yi birebir çağnştırmakla kalmayıp,
Cobain gibi başka starlardan öğeler de banndıran
karakterler aynı zamanda.
Biryıldızın (Slade'in) doğup yükselişi ve (ancak
Bovvıe'nin uçuk imgelemine yaraşır şekilde) kendi
kurguladığı, düzmece bir cinayetle âlemden çekili-
şini, 30 yıl öncesini başanyla yeniden kurup can-
landıran görüntülerle aktaran 'VelvetGoMmine', se-
sinden-müziklerinden montajına, dekor-kostümle-
rinden kadrajlanna kadar sıradışı, canlı, civelek bir
müzikal. Meraklısını farkh dünyalara postalayıp
acayip triplere çıkaracak kadar uçuk kaçık, işveli,
cilveli bir deneme niteligindeki bu dönem filminin
ilk bölümünde Slade'in öyküsünü özetleyen yönet-
men Haynes, bir New York gazetesinde çalışan ve
Slade'in 'öfömü'nün 10. yılı üstüne bir anma yazı-
sı hazırlamakla görevlendirilip Slade'in hayatına
girmiş kişilerle görüşen, mazi'yi kurcalayıp eşele-
yen, gerçeklere ulaşmak amacıyla 1970'li yıllara
odaklanarak 'Yiırttaş Kane' tarzı bir 'puzzle' çöz-
me çabasına girişen, zaten eski bir Slade fan'ı olan
Ingiliz muhabir Arthur (Christian Bale) karakteri-
ne başvuruyor daha sonra. Rock starlannın kamu-
ya mal olan özel yaşamlany lacinselligi üstüne epey-
ce özenilmiş bir bakışın ürünü 'Velvet GoMmine',
1998 Cannes Film Festivali'nde jüri özel ödülüne
layık bulunmuş, çeyrek yüzyıl kadar önceki bir dö-
nem ve müziği tarafindan yönlendirilmiş, bütünüy-
le farklı bir müzikal.
Hem homo'vari, gitgide yoğunlasan bir gerilime
bürünen, tutkulu bir aşk hikâyesini anlatan hem de
sisler içindeki bir dönemin belgeseli gibi izlenen,
zengin soundtrack'iyle de iddialı 'VelvetGoldmine',
meraklısı için kesinlikle es geçilecek bir film değil,
aynca bir kez seyretmeyle yetinilecek bir film hiç
değil...
Not: Meraklısı, Todd Haynes'le yapılmış bir
söyleşiyi Roll'un 29. sayısında bulabilir.
YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR.
Patch Adams
Gerçek bir yaşamöyküsünden
uyarlanmış bir film 'Patch Adams'.
George VVashington Oniversitesi ve
Virgina Tıp Fakültesi mezunu Doktor
Hunter Adams'ın kişisel ve meslekı sıra
dışıhğım, özgünlüğünü anlatan film, bu
ilginç kişiligi tüm dünyaya tanıtacak.
Gülmenin insan saglığı açısından çok
önemli olduğuna ınanan, bu nedenle
hastane koridorlannda palyaço kılığında
dolaşan, ölümcül hastaların odasına
melek kanatlarıyla dalıp lir çalarak kan
ve idrar tahlili zamanının geldiğini
bildiren bir doktor var karşımızda.
Öyle ki şifa dağıtmak için gittiği
Bosna'da savaş yetimlerinin arasında
ceket ve kravatla dolaşmaktansa kırmızı,
kocaman plastik bir burunla hatır
sormayı tercih eden Adams,
North Carolina'daki evini de 24 saat
hizmet veren ücretsiz bir hastaneye
çevirmiş. Her ay 500-1000 arasında
hasta tarafindan ziyaret edilen evde 20
yatılı hasta kalıyor.
'Yalana YalancT filminden tanıdığımız
Tom Shadyacın yönettigi fılmde
Doktor Adams'ı, her kılığa girebilen
ünlü komedyen aktör Robin VV'illiams
canlandınyor. Ölü Ozanlar Derneği'nde
sıradışı edebiyat öğretmeni. Can
Dostum'da uçurumdaki bir gence yeni
bir yol çizen psikiyatrist karakterlerini
başanyla canlandıran Williams, çılgın
ve idealist doktor tiplemesinin de
hakkını veriyor. Bugün gösterime giren
bu film hakkında bir not: Doktor Hunter
Adams, filmden alacagı 20 milyon
dolann tamamını Batı Virginia'da
'matrak hastaneler zinciri' kurmak için
kullanacak.
KEDİ GÖZÜ
VECDİ SAYAR
Kültür Kompleksi
Gözümüz aydın. Politikacılanmız sanata sanldı!
Denize düşen yılana sanlır, deyip geçmeyin. Inan-
madan da olsa, doğrulan mınldanmanın yaran olabi-
lir. Bazı sözleri yineledikçe, kendileri de (kedilere) inan-
maya başlayabılirler belki.
Mesut Yılmaz, toplumda sanata ilişkin bir "talep"
olmadığını vurgulamıştı. vergi yasası nedeniyle ken-
disini ziyaret eden sanat örgütleri temsilcilerine (yu-
murta -tavuk hikâyesini kendilenne anlatmaya ftrsat
kalmamıştı). Ani bir "fa/ep" mi doğdu acaba?
Bu toplumda sanatın "niceHksel" bir ağırlığı olma-
sa da, "nitelikser bir ağıriığı olduğunu hissetmiş ol-
malılar ki, politikacılanmızda sanata, kültüre karşı bir
merak uyandı son günlerde.
Tansu Çiller bile yapacak başka bir şeyi kalmamış
gibi, "sanatçılaria ittifak" yapmaya kalkıyor.
Partilerin aday listelerinde kültür - sanat - bilim dün-
yamızın seçkin isimlerine rastlıyoruz. Özgurlük ve Da-
yanışma Partisi ile Işçi Partisi listelerinde ağırtıkla ve
onlar kadar olmasa da CHP ve ANAP listelerinde -
önceki yazılanmızda adlannı andığımız- değerli kedi
kardeşlerimız yer alıyor. DSP'de ise sanatçı olarak
"Samanyolu" kontenjanından Noyan var. Gazeteci-
ler açısından daha zengin Ecevrüer'in listesı; değer-
li kedi dostlan Uluç Gürkan, AhmetTan, Ismail Cem
ilk anda aklımıza gelenler.
Güzel de... kültür-sanat alanında bu yaklaşımın,
ciddi kültür-sanat politikalan ile bütünlenmesi gere-
kirken, böyle bir seçim pek görünmüyor ortalarda. ÖDP
bile, "Aday gösterdiğimiz sanatçılar, bilim adamlan
iyi niyetimizi göstermeye yetmiyor mu" tavnnda. Ay-
nntılı bir program hazırlama zahmetine katlanmamış.
CHP için de farklı bir şey söylemek kolay değil. "Tür-
kiye Projesi"nde sanata sıra gelmemiş (Bir ara niyet-
lenilmiş, sonradan vazgeçılmiş bu projeden).
Neyse ki, belediye başkan adaylan bu eksikliği gi-
dermek için ellerinden gelenı yapıyorlar.
Geçen hafta, Istanbul'daki Fazilet adayının prog-
ramından söz etmiştik. Bu kez de diğerfenne baka-
lım...
ANAP'ın Iştanbul Büyükşehir Belediye Başkan Ada-
yı Ali Talip Özdemir, Istanbul'a kültür "kompleksle-
h" kazandıracağını soylemiş. Zaten, Sayın Özdemir'in
Bakırköy Belediye Başkanlığı döneminde Bakırköy Be-
lediye Tiyatrosu'na ilişkin "/craariannı anımsayan ke-
diler, °kompleks"s\z bir kültür programı ile karşılaş-
salar şaşarlardı.
DSP'li Zekeriya Temizel, tstanbul'un kültürel mi-
rasına sahip çıkacağını söytüyor. Bunun dışında kül-
türe, sanata yönelik bir programını duymadık. Belki
son ana saklıyordur projelerini. CHP'li Adnan Po-
lat'ın "KentEvleri" ise yerel kültürel dinamıkleri hare-
kete geçirebilecek ilginç bir proje olarak görünüyor.
Beyoğlu belediye başkan adayı Halil Ergün, Be-
yoğlu'nu Istanbul'un kültür merkezi, ayncalıklı bir me-
kânı yapmak için kollan sıvamış. Sanat alanına yap-
tıklan katkılarla kedilenn desteğini hak eden başka CHP'li
adaylar da var. Beşiktaş Belediye Başkanı Ayfer Atay,
Izmit Belediye Başkanı Sefa Sirmen ilk anda akla ge-
lenler. Ankara'nın iki başkan adayı. CHP'li Murat Ka-
rayalçtn ile DSP'li Doğan Taşdelen de bu alanda iyi
bir sicile sahip. Murat Karayalçın, yayımladığı"//. An-
kara Programfnöa küttüre, sanata verdiği önemle, "An-
kara Küttür Kunıttayı", "Ankara Kültür ve Tabiat Var-
lıklannı Koruma Programı", "Kent Orkestrası" gibi
somut projelerle kedilenn bir kez daha desteğini ka-
zanacak gibi görünüyor. Taşdelen de Ankara'ya ka-
zandırdığı kültür merkezleri ile övünüyor haklı olarak.
Peki, sonuç? 18 Nisan'da bir kez daha bölünmüş
ve örgütsüz toplum olmanın bedelini ödeme olasılı-
ğımız oldukça fazla. Tek bir adayın etrafında kenetle-
neceğine, gene bölük pörçük sol... Karayalçın'laTaş-
dejen'i, Polat'la Temizel'i, Priştina ile Çakmur'u bir-
birine kırdınp, büyük kentieri sağa hediye etmemiz is-
teniyor açıkça. Karayalçın'ın "Kamuoyu araştırmala-
nna kulak vereiım, geride olan çekilsın" çağnsını "Sen
çekil!"diye yanrdıyor Taşdelen. Gerçekçi ve uygar uz-
laşmalar yapmak yerine, inatlaşmakta ısrariıyız. Ör-
neğin, tüm sol potansryel, Beyoğlu belediye başkan
adayı Halil Ergün'ün etrafında kenetleneceğine, kar-
şısına aynı alandan rakipler çıkıyor EMER Gülsen Tun-
cer"i, Işçi Partisi - SoldaGüçbirliği (nasıl güçbirliği ise)
Tuncer Necmioğlu'nu aday gösteriyor. Onlar bu
adaylıkları nasıl kabulleniyoriar, neden "8/zı başka
yerden aday gösterin, biz Halil'e gidecek oylan böl-
meyiz" diyemiyorlar, bilmıyorum.
Ne sinema örgütlerinin sesi çıkıyor bu ortamda, ne
de tüm kedilere sahip çıkması beklenen özerk Sanat
Konseyi Girişim Kurulu'nun. Sizler, yalnızca maddi
çıkarlar söz konusu olduğunda mı narekete geçersi-
niz Allahaşkına?
18 Nisan'da, seçmenin kendi inisiyatifi ile bu şaş-
kınlığı ve egoizmi aşıp doğru tercihler yapmasını di-
lemekten başka seçeneğimiz kalmıyor galiba.
BUGUN
• YAPIKREDİ SANAT FESTTVALİ kapsammda
saat 21 OO'de CRR Konser Salonu'nda Rahibe
Marie Kevrouz Banş Tophıhığu'nun sunacağı
'Bizans Şarkılan' dinletisi yer alıyor (252 67 45)
• İDSO, saat 20.30'da AJeıander Dimitriev'in
yönetiminde, VTctorTretjakov'un (keman)
solistliğinde Çavkovski'nın 'Keman Konçertosu'nu
ve Mussorski-Raverın 'Bir Sergiden Tabiolar' adlı
yapıtım seslendirecek. (251 56 00)
• BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 10.00-
13.00 arasında Şener Yıkhz, Sonja Bohlander
Tannsever ve Gazi Selçuk'un yönettikleri 'Müziğin
Rengi' başlıklı çocuk atölyesi, 17.30'da
'Yüzyıümızın Amn Seslerinin Şarkı Sövieme Sanan'
adlı video belgesel yer alıyor. (292 06 55)
• AKSANAT ta Rambert Dans Topluluğu'nun Igor
Stravinsky'nin 'PukineDa' ve 'Soldat' adlı yapıtlan
eşliğinde sunduklan gösteri 12.30'da videodan
izlenebilir. (252 35 00)
• tDOB, saat 19.00'da AKM'de 'Kansık Duygular'
adh bale>n sahneleyecek. (25110 23)
11. ULUSLARARASI IŞTANBUL KISA FİLM GÜNLERİ
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
11.OO'de Türkiye'den Bilirsiniz. Telefon. Sevda, Trik
Trak. Epileptk Film. Kalabalıkken; saat 14.00'te
Türkiye'den Bana Old and VVlse'ı Çal, Oromi,
tstanbut-Beıün. Enjektör. Kedi Gözü; saat 17.OO'de
Hollanda'dan Yemin. Köprüler. On Üçüncti. Bisiklet.
Andre'nin Yerinde adlı fîlmler ücretsiz olarak
gösterilecek.
• ÎTALYAN KÜLTÜR MERKEZtnde saat
14.30'da tsveç'ten Çaölar, Benden Haber Alıncaya
Kadar Bir Şey Yapma, El Ele, Kan ve Ruj, Hamn.
Pin-Up, Şimdi Ne Oluyor!; saat 17.00'de Fransa ve
Yunanistan'dan 'Huguette'nin Küçük Kardeşi.
Küçük Balık Katili. Chips, Kahve, Küçük Prelüdler:
saat 19.30'da Italya'dan Çok Tebrikler. GüUer. Öiüm
Treni. Anne, Küçük Ateş, Savaş Bitti, Hemen
Hemen Kardeşler adlı yapımlar ücretsiz olarak
gösterilecek.