17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 NİSAN1999CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Genel Başkan Yardımcısı Enis Öksüz, eğitimde '6+3' modelinde ısrarlı olduklannı söyledi MHP, kesintisiz 8 yıla karşıEBRU TOKTAR AJVKARA - MHP, olası koalısyon gö- rüşmelennde en çetin pazarlığın eğitim kor.usunda yaşanacağının işaretini verdi. MHP'nin egitimden sorumlu genel başkan yariımcısı Prof. Dr EnisÖksüz, kademe- li *6arıj3* modelinde ısrarlı olduklannı beİTterek "8 yıhn başlama tara ve şekM yanhş oMu. Hanzlık. güzel sanaüar, beden eğitinu musiki eğjtiminde istisnai düzenle- melergetirmekistiyoruz" dedı. Öksüz. ik- tidarda olmasalar bıle 8 yıllık eğitime "güç- lü hir muh&lefet yürütecekleriııi" vurgula- dı. Sivil toplum örgütleri ve kamuoyunun büyûk desteği ile ANASOL-D hükümeti ve CHP tarafindan çıkanlan 8 yıllık kesin- tisiz temel eğitimi yeni parlamento arit- metıği tehdit ediyor. Koalisyon modelle- rinın en güçlü adayı görünen MHP, Milli Eğitim Bakanlığı'nda yapısal değişiklik- ler yapmak üzere baskı oluşturacağını or- taya koydu. MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Enis Öksüz, kesintısiz 8 yıllık temel eği- time karşı olduklannı belırterek "Temei egitimi yeniden düzenlemekistiyoruz. Ha- valler peşinde koşmayı değil, uygulanabi- lir doğrulan hayata geçirmeyi bedeftiyo- ruz. Ancak 8 yıl geciktirildi ve savsaklan- dL 8 yıllık temel eğitimin başlama tara ve şekü yanbş oldu" dedı. Kesintısiz temel eğitimin müfredat programı hazırlannıadan yaşama geçinlerek kaynak ve zaman isra- ftna neden olunduğunu söyleyen Öksüz. "8 yılda yöıüendirki kılavuzlar yoktu. Oğret- men desteği sağlanmadı ve bu konuda ted- bir getirüemetfi" dedi. Öksüz. özellikle ha- fızlık. çıraklık eğitimi, güzel sanatlar. be- den eğitimi ve müzik alanmda "istisnai düzenJemeler" yapılamadığını belirrti. DSP'nin kesintısiz eğitimi "inanarak ya- şamageçirmediğini'' savunan Öksüz. "Bu aksaktjklannolacagıbeniidi.SırfCHP-nin inadı ile kesintisiz eğitimegeçüdi. Koalisyon bozulmasın diye istemeden buna katianıl- dı" diye konuştu. DSP'nin durumunu net- leştirmesini istejen Öksüz, "DSP'nin eği- tim konusunda bilgi dosyası. bizim gibi ki- tabi yok" dedi. Eğitime büyük önem verdiklerini anla- tan Oksüz, temel eğıtımın anasınıfinı da ici- ne alacak şekilde 12 yıla çıkanlmasını, an- cak "6arn 3 arü3" şeklinde kademeli ola- rak düzenlenmesini hedeflediklerini be- lırtti. Öksüz. "tlköğretim zorunlu ve dev- letokullannda parası/ olacaktır. Milli Eği- tim Bakanhğı bizrie kalır mı bflmivoruz, an- cak yanlışlara karşı tavnnuz öne çıkacak. Önceiknayolunu seçeceğiz, sonrada gerek- çeü muhalefet vapacağız" dedi. Yöntem- de çırkmlige de gırmeyecelderini aktaran Öksüz, gergınliklenn arttınlmasını ıste- 8yıh bitirmeyen Kuran kursıtnagidemeyecek VNKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danıştay ldari Dava Daireleri Genel Kurulu, Kuran kurslan konusunda son noktayı koydu. Kurul. Kuran kursla- nna gideceklerde yaş sının aranma- yacağma ıhşkın yönetmelık hükmü ile buna bağlı genelgenın yürütmesi- ni durduran Danıştay 8. Daire'nin ka- ranna yapılan itirazı reddetti. Kuruiun aldıgı karara göre 8 yıllık temel eği- timi tamamlamayan öğrenci, Kuran kurslanna gidemeyecek. Diyanet Işleri Başkanlığı'nın 8 yıl- lık temel eğitim yasasından sonra Ku- ran Kurslan Yönetmeliğrnin 8. mad- desinin 2. fıkrasındakı "Bu kursa ka- Olacaklarda yaş sının aranmaz" hük- müne dayanarak çıkardığı 29 Mayıs 1998 tari'hli "Camilerde Kuran epür mi" konulu genelge iptal edılmişti. Genelgenin dayandığı Kuran Kursla- n Yönetmeliği'nin 8. maddesinin 2. fik- rasını da iptal eden Danıştay, Başba- kanlığın itirazını ise reddetti. Danıştay 8. Dairesı, 55. hükümet tarafindan düzenlenen Kuran Kursla- n yönetmeliğinin bazı maddelerinin ip- tali istemiyle YeiiGöndelen tarafindan açılan davada, ilköğretimin 5. sınıfi- nı bitiren öğrencilerin Kuran kursla- nna gidebileceğini öngören hükmün yasaya aykın olduğunu kararlaştır- mıştı. Eski yönetmelikte 5 yıllık zo- runlu eğitimi bıtırenlenn Kuran kurs- lanna gidebildiğine dikkat çeken Da- nıştay 8. Daıresi, temel eğitimin 8 yı- la çıkanlması ile yönetmeliğin de bu- na göre düzenlenmesi gerektiğini vur- gulamıştı. Ustalara Saygı Festivai'in bu geleneksel bölümünde bu yj/ dünya sinemasınm beş büyûk ustası, zengin f/lmografîterinden en seçkın yapıtfanyfa yer a/ıyor. Türk s'memasmm dünya çapındaki büyûk ismı Yimaz Güney; çağdaş smemanm önemli bir kikmetre taşı, /ran sinemasmm önde gelen ısmı Abbas Kiarostami; fotoğrafçılıktan getirdiği estetiği sinemaya taşıyan Jerry Schatzberg; 507/ ve 607ı ytüardaki kalyan komedilerinin en sevilen yönetmeni Mario Monice/fj; deneysel ve sarsıcı yapttlanyla Fransız yeni dalgasının büyükannesı Agnes Varda. ANAOOlıJ GSUBU FtUIADI : AriudaşnımE<<Itaraıto? Mhm»»» İ M M . 19Nnar 19 Nısan MAT : 12.00 18 30 YER ' Moda Moda EFES PİLSEN 18. ULUSLARARASIİSTANBUL FİLM FESTİVALİ, USTALARA SAYGI BÖLÜMÜNÜN SPONSORU. Kültüre ve sanata destek vermeyi bir ilke, bir felsefe olarak kabul eden Efes Pilsen, birçok etkinlikte olduğu gibi 18. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin Ustalara Saygı bölümünün de sponsoru... Ulusiararası istanbul Film Festivali'nde sinema keyfi, Efes Pilsen'le yaşanacak. Efes Pilsen'in kültür ve sanata katkıları artarak sürecek. EFESPUsen "Blra bu kapa£ın altmdadır." PvaM Ykfamlar YUonPbn StmıTyC*o Dodtann Mudafman E«t N«<d>? V. Ifrşanı Sdrtyor 20 l*san 20 Nsan 20 ^sjn 20 Fis*> 21 Ntean 21 NKan 12.00 12 00 18 30 18 30 12 00 12 00 AOas Mcu ABas Moda Mlas Mcda FkilA TMM SA*T YER BM Sariu SSytOjrer. Ditari... B(Mk Snaf tokn PUn Umut 21Hsan 2'. Itean 22f*sar 22 Nısan 18 30 18.30 12 00 12 00 AOas Moda *Bas Beycflü Y*r«a Y^nuz S«yyftHan 22 fisaı 22 ^ a n 18 30 18 30 AUas Beyo^kj Kocta** 22Msan 18 30 Moda V* V ^ a n ı SiMyar 23 Hsan 23 Nısaı 12 00 18.30 Atlas Attas SAAT YER E»»Bitti AcKurtlar PIITW Y.f«ml»r Bulunu 2«r*»ı 25 N B » 26lfeaı 26 Nîsan 2 12 0O-18 30 10 00 12 00 18.30 12 00 B BS Moda Moaa Alias 5 W y 27"*san 12-30 Moda Joe I y n » ı > 2?l*san 18 30 Atlas Vb4d*şlar UmM 27 P*san 27 ftsan 18 30 2130 Moda Moda 3& İMT YER 12 00 12.00 Atlas Moda Yotd*»Ur J M Tyıun'ın B M n Ç*ı»ı K n m Tadı 281*5» 28 Nısan 29Nisan 18 30 18 30 12.00-18 30 ASas Moda Eme* Varıiı VurtMtz ŞAhf 29Nisan 29 Nısan 12.00 18 30 Moda Moda Bdbşa 3ÖN/san 12 00 Emek FUlADI Dnamm NanHsiı Jacouot ityyrtH^ı KocUuk ata»ı« Utürn UnM 1ÜM4 : 30Nsan 30 Nısan 30 Nısan 30Nsan 30 Nısan 30 Msan SAAT . 1 2 00 12 00 15 00 18 30 18 30 2130 YER : Atlas Moda Beyotfu Emek AOas B# Demirel 'efahri doktora unvanı Cumhurbaşkanı Süley man Demirel'e NATO zinesi için şttiği ABD'de, Pittsburgh İ'nhersitesi tarafindan fah- ri doktora umanı verildi. Cumhurbaşkanı Demirel, Tür- krye ile ABD'nin ortak idealleri paylaşan iki millet ol- duğunu belirterek iki miüetin tarihin kendilerine sun- duğu aJtın fırsattan cesaret ve vizyonla yararlanmak zo- runda olduğunu kaydetti. Eğitim alamnda işbirliğinB* iki ülke arasındaki fiziki uzaklığın giderilmesinde güç verdiğini belirten Demirel, "A>TU değerteri ve idealleri paviaşan, zamanla sınanmış ild müttefîk ve dost olarak Türkive ile ABDnin yakın işbirüği ve ortakhklannı her alanda koruyacaklanndan eminim" diye konuştu. mediklerini söyledi. Temel eğitimi kade- meli olarak düşündüklerini, ancak dinin eğitime alet edilmesine karşı olduklannı kaydeden Öksüz, "FP ile hiç benzeşmiyo- ruz" dedi. Öksüz, eğitime dini ve ıdeolo- jık gözlükle değil, insan gücü planlaması, ilmı açısmdanbakuklannı belırterek "Hiç- bir partinin eğitim konusunda Mnmkisi kadar net \« engin politikası yok" diye ko- nuştu. Dıni bilgilerin verilmesınden yana olduklannı vurgulayan Öksüz, "Anıa FP her şeyipoHtizeetti. Sûkfinet ikHminde ko- nuya bakmadL Başörtüsünün bir partinin ideolojik meşalesi haüne getirilmesine ve bunun alabildiğine ktşkıratmasına karşjvTz" dedı. Kılık kıyafet yönetmelığını de esnet- me yönünde çahşacaklan me- sajı veren Öksüz, kendi halin- de basörtüsü takanlann zulüm iklimine itilmemesi gerekti- ğini söyledi. "Öyfegerghıikya- ranklı ki, başuu örten Müslü- manmış.örtmejen Müslüman değilmiş gibi oldu. Böyle bir ölçü >anlış olur. tklimi sıcak- laşünp, işi inada bindirerek soruniarçözülmez" görüşleh- ni savunan Öksüz, "Konu il- mi zemindetartişıldıktan son- ra mevzuaün ve \önetmeükle- rin nasıl düzenleneceği ve de- ğişeceği ortaya çıkacak. Yapı- lacak Uk iş, önce hastanuı tan- siyonunu ve ateşini düşürmek, sonra da gerekli mevzuat de- ğişiküğini yapmak" dedi. Ök- süz, insanlann dinini öğrenme- sıni insan haklannın vazgeçil- mez koşullanndan biri olarak gördüklerini, bunun engellen- mesine de karşı olduklannı kaydetti. Kelimeı şehadet ge- tiren herkesi Müslüman olarak gördüklerini belirten Öksüz, şöyle konuştu: "Başını ideolo- jik olarak örten, kendisine de etrafina da zarar veıir. Otılar zaten politik tavıriany'la ken- dflerini aynştmriar. Devtet bun- lan tespitetsin.OkuDarda anar- şi ve terörün, uluslararası 5. kolfaauyeti olarak teşvikedil- diğini dûnyadabümeyen aptal kalmadı. Bu uluslararası bir pofitika. Buna karşı uyanıkol- mabytz.4-21 yaşgrubiınu yüz- de yüz okuluyla ilgüi haie ge- tirmek lazım. Aksi halde' Ey- t vah gençliğim' deriz. Yoksul- ' lukla » ı e ycüsuzlukla mücade- leyi her ortamda canlı tutaca- ğız,babamızın oğlu olsa gözü- nün yaşma bakmayacağız. Par- tizan ve ideolojik görüşlere prtaı vermeyiz.'' Öncelîkli sorun eğitiııı fakülteleri İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Öğret- men yetiştiren kurumlann yeniden yapılan- dınlmasıyla ilgilı başlayan süreçte, bugüne kadar "ikinci plana atılan" eğitim fakültele- rinin. bundan sonra Mıllı Eğitim Bakanlığı ve YÖK" ün "en öncelikli meselesi'' olduğu bil- dirildi. Bakanlığın, eğitim fakültelerinı "mer- cek altına" aldıgı, ünıversıtelere, "Bu işi iyi yapamıyorsanız. eğitim fakültelerinizi kapa- tın" tav sıyesınde bulunduğu belirtildi. YÖK/Dünya Bankası Milli Egitimi Gejiş- tirme Projesi Koordinasyon Birimi ve Öğ- retmen Yetiştiıme Milli Komitesi Başkanı Prof. Dr. Barbaros Güncer. eğitim fakülte- lerinde yeniden yapılandırmaya neden ge- rek duyulduğunu. u Eğitim fakültelerinin kendi misvonlannı gerçekleşdrme yolunda hareket etmelerini istiyoruz. Son yüiarda fen-edebiyat fakülteleri ile eğitim fakültele- ri arasında ciddi problemlerimiz oldu. Bu fakültelerin misyonlannın farkulaştınlması zorunluydu*' sözleriyle açıkladı. Öğretmen yetıştirme adına bugüne kadar çok kötü örnekler venldiğinı vurgulayan Prof. Dr. Güncer, bunun, Milli Eğitim Ba- kanlığı ve YÖKarasındaki iletişimsizlikten kaynaklandığını söyledi. Bugün yaşanan ka- oslann karşısında, eğitim fakültelerinin ken- di hatalannı sorgulamalan gerektiğini kay- deden Prof. Dr. Güncer, üniversıte üst yö- netimlennin eğitim fakültelerine önem ver- mediklerine ve ikinci sınıf fakülteler olarak gönildüğüne dikkat çekti. Öğretmen yetiştirmede yapılan bir başka hataya "öğretim yöntemleri alanının ihmal edilmesini ve bu alanda hiç uzman yetiştirfl- memesini** örnek veren Güncer. yurtdışına eğitim amacıyla burslu gönderilenlerin de cid- di şekilde takip edilmemesini eleştirdi. Ye- niden yapılanma çerçevesinde bundan son- ra yvırtdışına gönderilecek öğretmen aday- lannın, "öğretim yöntemkri" alanuıda uz- manlaşacağını ve dönüşlennde öğretmen yetiştiren kurumlarda görevlendirilecekleri- ni belirten Güncer, bu kişilerin "alan eğiti- mi" ile ilgili tezlerinin kitap haline getirile- rek eğitim fakültelerine gönderileceğüıi söy- ledi. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Doktorlar mı Değişmeli, İlaçlar mı? CHP, benim ve benim gibiler için sadece akıl dünyamızın bir parçası değil.. Aynı zamanda duygu dünyamızın da bir parçası. Son seçimlerde oy vermiş de olsak, vermemiş de.. CHP'nin barajı geçememiş olması, bizler için acı bir olay! Ama aklını duygulann önüne geçirebilenler için yenilgiler, gelecek büyük zaferlerin tohumlannı içlerinde taşırlar. Ecevit'in DSP'si on yıl önce yüzde 8 ile barajın altındaydı. Şimdi Türkiye'nin en büyük ve en saygın partisi... MHP daha dört yıl önce yüzde 8 ile barajın altındaydı. Şimdi şaşkınlar dünyasının "yükselen değeri" konumunda... • • • CHP'nin bu duruma düşmesinin üç temel nedeni var. Kimlik bunalımı.. Yapısal bozukluk.. Ve yönetim yanlışlan... CHP'deki kimlik bunalımını yaratan ilk önemli olay, 1991 'de HEP ile yaptlan seçim işbirliğiydi. Arkasında PKK olduğu, zamanla ortaya çıkan bir partiyle iç içe girmek, sadece oy kaybına neden olmadı.. CHP'nin tarihsel kimliğinden de bir şeyler aldı götürdü.. Derken talihsiz olaylar birbirini izledi durdu. Altıok'un üçünü, hatta dördünü atma ve adını değiştirme istekteri.. İkinci cumhuriyetçiterle girişilen flörtler.. Parti içinde "Türk kadını-Kürt kadını" aynmı yapanlaragösterilen hoşgörüler.. Ulusal bir günde Kürtçe pankart açan örgütler... Sayın Baykal ve arkadaşlan, bunlann ancak bir bölümünün sorumlusu. Ama Blair'ci bir çizgi ile tarihsel kimliğe sırt çevrilmesinin tüm sorumluluğu onlara ait! İş işten geçtikten sonra Atatürk'e sığınma çabaları ise, çok kişi tarafindan sadece acı bir duygu sömürüsü ve sıntan bir oportünizm gibi algılanmamıştır.. Aynı zamanda Kemalizmin kurucusuna da saygısızlık olarak algılanmıştır... Bu nedenledir ki, kaybeden ne Atatürk'tür ne de Kemalizm! Kaybeden, o kimliğe gereken özeni göstermemiş olanlardır... ••• CHP'nin yapısal bozukluğu, o yapının hizipçıliği yansıtmasından geliyor. Örgütün oluşumunda ve denetlenmesinde tek bir ölçüt temel alındı: Baykalcı olup olmamak!.. Partinin tarihsel kimliği ile çatışanlara hoşgörü gösterildi, ama Baykal'la çatışanlara hoşgörü gös- terilmedi. Yönetim yanlışlan ise, CHP'yi bu duruma geti- ren üç temel etkenden sadece birisi.. Ve bana göre de en önemlisi değil! Ama seçmen davranışlan üzerinde etkili oldu- ğu da çok açık! Ortak olunan hükümetlerde büyük hatalar ya- pıldı. Bazı yerel yönetimlerde büyük hatalar ya- pıldı. Çok taze olarak da son iki yılın muhalefetin- de büyük hatalar yapıldı. O hatalar birikimi ise, özellikle son dönemdeki parti vitrinini -biraz da haksız bir biçimde- gide- rek "/f/c/"leştirdi. Partiyi temsil edenler güvenilir- liklerini, inandıncılıklannı önemli ölçüde yitirdiler... • • • CHP'nin hastalıkları ortada.. O hastalıklann ila- cı da.. "Sürekli devhmcilik" ilkesini öne çıkararak ''ta- rihsel kimliği" yeniden kazanmak.. O kimliğe uy- gun yeni biryönetimi ve gene o kimliğe uygun ye- ni bir yapılanmayı gerçekleştirmek... Kemalizme inanan tüm parti, sivil toplum ve meslek örgütlerini o çatı attında bütünleştirmek.. Tarihsel kimliği içlerine sindiremeyenleri ise dış- lamak.. Ve yıpranmamış bir ismi, "ortak aklın temsilci- si" yapmak... Ama unutulmaması gereken bir nokta var. Doktor yanlıştı ve yanlış ilaç uyguladı. Ama o dok- torun ve yardımcılannın yanlışlığı, geçmişte baş- ka yanlış ilaçları hastaya içirmeye çalışmış olan- lann doğruluğu anlamına gelmiyor. Bugün ortaya çıkması gerekenler Mürrrtaz Soy- sal, H. Fehmi Güneş, Erol Tuncer, Hikmet Çe- tin, Ertuğrul Günay, Mustafa Gazatcı gibi isim- lerdir. Karakaş'ların, Gürkan'lann, Sağlar'lann ise, her şeyden önce bir günah çıkarma borçlan var! çelik'te Her hafta tam 77 Fiat Siena! -'- ' ûzvrc wr«Mt w« trıt*Jİ v t ^ s •(• >kr»!MyB tHİMntne ait d<$tr yaui yOWM»*Kûk w« w«rgri«f kauanm çtirakritare Htiw Dati« dncc 'Aöton A4 *O*n*i MûdurlO^ü-nün 12-04 M ariN. İJ»7 tjtft 0 13 0Ö.M/7*J-Ö7$ sarOı Izntyf* tıutama» MJVh«^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle