22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 NSAN 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Giderek iyice ısındığımız 18. Uluslararası Istanbul Film Festivali bütün hızıyla sürüyor Ydflık film söleııiiHİeıı ük notlar 18.ULUSLARARASI İSTAIiBUl FİLM FESTİUALİ 1 i Seçim tansiyonunun başlangıçta ister istemez etkilediği, ama giderek ısındığımız ve beylik deyişle bir kez daha festivale endekslediğimiz yaşamımızdan, yine allı pullu, şenlikli cümbüşlü ve gamlı kasvetli filmler geldi geçiyor. Festival yine bereket getirdi Beyoğlu'na, yıllardır alışıldığı üzere. Tam 18 yıldır kovalayıp koşturduğumuz film festivalinde, işte kuşkusuz iştah kabartan şenlik pastasmdan istediğiniz kadar dilim kopanp alabileceğimiz bahar günlerindeyiz yine. Aynen afişteki gibi, adeta 'hayatımız film!' bugünlerde. Birini sindirmeden birbaşka filme gömüldüğümüz festivalin ilk günlerinden peş peşe seyrettiklerimize ilişkin bölük pörçük izlenimlerimiz, bu hafta piyasa filmlerinin yerini aldı mecburen. Her yerde kar var! En son festivalde sunulduktan son- ra satn ahnarak piyasada da gösterilen, 1994yapımı 'LaSotırire-Tebessüm'üy- le ak'ımızda kalmıs, Fransız yönetmen Claude Vliller'ın geçen yıl Cannes'da jüncdülüvledeğerlendirilenyeniese- n 'UClasseDeNeige-KarSuufi'. Ede- biyattan Beyaz Perdeye bölümünün agır ceken filmlerindendi 18. Ulusla- rarası Istanbul Film Festivali'nde. Çocukluk cennetine (ya da kimileri içincehennemine) ilişkin, 1980'li yıl- larda yaptığı, ergenlik çağının sorun- larına el atan 'L'effrontee-Arsız Kız' (1985), 'La Peuie Voleuse-Küçük Hır- sız'(i988) gibi filmlennmçizgisinde- ki 'L» ClasseDeNeige-KarStnnY, mes- lekte çeyrek yüzyılı geride bırakmış Claude Miller'in kariyerini taçlandı- ran Cannesjürisi ödülüne karşın yönet- menın vasat işlerinden biri ızlenimıni verdi bize. Annesinden pek sevgi gör- memiş, gece gündüz sürekli düş gören, uykusunda gezen, tedirgin, ürkek, so- runlu, takıntılı, bir çocuk olan. 11-12 yaşlanndakı Nicolas'nın (Ctement Van Den Bergb) öyküsünü anlatıyordu Mil- ler 'Kar SuınYnda. Organ hırsızhğı ya- pan çeteler hakkmda arüattıklanyla za- ten tedirgin olmaya hazıroğlunu ürkü- ten, sürekli arabasıyla yollarda. evin- den uzaktaki 'tuhaT gezgin satıcı ba- basının (François Ro>), muhallebi ço- cuğu kılıklı oglu Nicolas'yı, tatil için kayak gibi kış sporlan yapılan, dağba- şındaki, ıssız bir okula götürüp yazdır- dıgı 'Kar SranYnı, Emmanuel Carre- re'in romanından uyarlamıştı Miller. Ye- ni girdigı okul çevresine uyum sağla- yamayan, kar sınıfindaki arkadaşlann- ca dışlanan. ancak işçi- göçmen çocu- ğu, bıtirim Hakan'la (Fransa'daki kü- çük vatandaşlanmızdan Lokman Nat- çakançok ıyı Hakan'da) arkadaş olan, kendi kendine garip öyküler anlatan. sı- kı bır TV izleyıcisi. hayalperest Nico- las, kar sınıfının sevecen öğretmeni Bayan Grimm'in (EmmanueUe Ber- cot) ve kayak hocası Patrick'in (Yves Verhoeven) çabalanna karşın yine ber- bat durumlara düsmektenkurtularruyor- du filmde. Hayalperest Nicolas'nın kimi ger- çekleşen, peş peşe gördüğü rüyalara dayanan, geriye (ya da ileriye) dönüş sahneleriyle kurulmuş, birtakım komp- lekslere yol açan zalim çocukluk evre- si hakkındaki fılmine belirgin bir ge- rilim katmanın üstesınden gebnişti Mil- ler. Malum özenli anlatımı ve usta işi oyuncu yönetimiyle karlar içinde sey- reden, yine düzeyli bir 'beyaz kâbus' seyırliği ortaya koymuştu sert ve biraz zorlamalı tarafından. Ancak Claude Miller'in kariyerinde buödüllü son fîl- minden dahanıtelikli yapıtlan yok muy- du sanki diyerek çıknğimız 'Kar Suu- û', doğrusu çokça doyurmadı bizi so- nuçta. 'Kar Sınıfi' uyurgezer, hayalperest Nicolas'nın (Clement Van Den Bergh) öyküsü. Victor ya da sevgi gereksinimi 1996'da çok beğenilen ilk filmi 'Y'auraVil de la neige a Noei?-Ydbaşmda kar yağacak mı?'yla parlayan Fransız kadın yönetmen Sandrine Veysset, ikinci filmi 'Vktor.. Pendant qu'il est trop tard-Victor... Çok geç olduğunda'yla festivale konuk ettiğimiz dünya sinemasının genç yıldızlanndan biriydi ve konu(muz) yine ummanı andıran çocukluğa ilişkindi. İlk fîlminin başansıyla gaza gelmiş görünerek yeteneğini kanıtlamak istercesine yaptığı 'Vktor'da, yine bata çıka çocukluk döneminin çalkantılanna gömülmüş. sevişme öncesi oynaşan ana-babasını görünce evinden kaçan 10 yaşlanndaki birçocugun serüvefllni akt&nyord» Veysset.* Denis BeUoc'un 'Les Ailes de JuBen' adlı Ölümcül Maria romanından uyarlanan 'Victor', sevgiye aç, 3 ana karakterin çevresinde gelişiyordu: Athkanncada ansızın bayılan küçük VictOT (Jeremy Chaix). atlıkanncayı annesiyle birlikte çalıştıran panayırcı genç (Mathieu Lane) ve panayırcı gencin küçügü evine götürdügü, âşık olduğu mutsuz hayat kadını (Lydia Andrei). Büyümüş de küçülmüş havalanndaki uyanık çocuk Victor'la, yıllardır koptuğu annesinin ölümünü yeni öğrenmiş, sokaklarda iş tutan, yalnız, bezgin hayat kadını arasında oluşan dayanışma ve sözcüklerle pek anlatılamaz cinsten. sağlam ve sıcak bağ üstüne gelişen (hatta ensest göndermelere de yer vercn) 'VtetorMa. entrika biraz fazla narin kaçmıştı, senaryo da gitgide kahplara saplanıyordu. aşın acı, gözyaşı, vb. gibi ucuzluklardan kaçınmak isterken. Küçük çokbilmiş Victor' un rüya sahneleriyle bezeli bu karamsar roman uyarlamasında, bedbin fahişe Triche'i oynayan Italyan-Fransız melezi Lydia Andrei'nin kanlı canlı performansı akılda kahyordu. Gerçekçi sahneleri, başanlı görüntüleri. özenli çerçevelemeleriyle dikkati çeken Sandrine Veysset"in 'Vktor'u sonuçta katı, iç karartıcı. bildik. karanlık bir deneme olmaktan öteye gidemiyordu. Ama 'Vıctor™ Çok Geç Ölduğunda', pek boş bir film de değıldi yine de, 1967 doğumlu, geleceği partak bu genç kadın yönetmenih yeni fıhnlerini merakla 1 ** v ' bekleten. Corinne Marchand, Cleo rotüyle sinema tarihine geçmişti. Yıllara meydan okuyan Cleo Festivalde ilk 4 günün bizim için en anlamlı, keyifli filmlerinden biri de tam 36 yıl sonra bir kez daha seyrettiğimiz Agnes Vardanın'Cleo de 5 a 7- 5*16117'ye Cleo'suydu. 5 filmıyle bu yılın ustalanndan Varda'nın kuşkusuz en güzel fılmlerinden biri olan 'Cleo', Cleo adındaki (unutulmaz Corinne Marchand), kanser korkusunun içini kemirdiği, başannın, ünün doruğundaki Parisli, hayat dolu, genç, güzel, şımank bir şarkıcının test sonuçlannı beklediği iki saatinin öyküsüydü. Godard'la o dönemdeki büyük aşkı ve yıldızı Anna Karina'nın film içinde film çevirdiği, Yeni Dalga aktörü Jean-Claude Brialy'nin, Eddie Constantine'nin de ufak rollerde bov gösterdıgi. Mkhel Legrand'ın hoş müzikleriyle ve kameraman Jean Rabier ımzalı, Raspail bulvanndan Montsouris parkına, Heykel Akademisi'nden Cafe Dome'a kadar uzanan Paris görüntüleriyle bezeli bu dokunaklı aşk-ölüm hikâyesi. bizi gençlik yıllanmıza götürdü. Kadın duyarlılığının ürünü. belgesel gerçekçi tonlardan ses veren, içten ve röportajımsı anlatımıyla yönetmeninin adını bütün dünyaya duyuran '5ten 7'ye Cleo'. Yeni Dalga'nm ablası nitelemesi yakıştınlan. 1928'de Brüksel'de Yunanlı babadan olma. Fransız anneden doğma Agnes ' Varda"nın, bizi zaman tüneline soktugu ve nostaljiye bogduğu bır film oldu kısacası, bunca yıl sonra. 12 yıl önce o nefıs 'Canavar Ye- mi' adlı, siyah-beyaz harikası fil- miyle gönül düşürdügümüz Al- man yönetmen Jan Schütte'nin 'Sişko Dünya'sına gidecekken ye- digimiz Mado dondurmasmın de etkisiyle son anda karar değiştirip bir başka Almanın fılmine yollan- dık ve kendi kendini yetiştirmiş Berlinli sinema kuşu Tom Tykwer'in çeşitli türlerin kanşımı niteliğindeki, 1993 yapımı ilk fil- mi 'Die Tödtiche Maria-Ölümcül Maria'yı seyrettik. Maria rolün- deki Nina Petri'nin gerçekten dök- türdügû, heybesinde pek çok fes- tival ödülünü banndıran, etkileyi- ci bir 'ilkfilm' denemesiydi. Elektronik alt yazı makinesinin su koyvermesine. bobinleri tekrar- dan ve tersten takan makiniste rağ- men keyifle seyrettiğimiz 'Ötöm- cûl Maria', hayatını bencil koca- sıyla yatalak, aksi babasına hiz- met etmeye hasretmiş, yalnız bir ka- dının (Nina Petri) degişimini anla- tıyordu. Özellikle korku sinemasın- dan beslenmış yönetmen Tykwer'in gerçekçilikle kara mizahın har- manlandığı, biçimci, özenli bır üs- lup tutturduğu, usta işi bir gerilim temposuna sahip bu psikodrama denemesi, gerek görsel, gerekse teknik bakımdan oldukça göz dol- duran, başanlı bir ilk filmdi. Kamerasını böcek koleksiyonu yapan ya da kocasından gizli giz- li. mektup tarzı günlükler yazıp gizli bir bölmeye atan, pek de sı- radan sayılamayacak bir ev kadı- nınm sınırlı dünyasma çevirerek Maria'nın ölümcülleşmesini aşa- ma aşama yansıtan film, biteviye •hayalle gerçekük arasında' gidip geliyor ve bastınlmış bir gerilim duygusunu içeriyordu. Zekice kotanlmış. iyi oynanmış, epeyce özenilmiş, asap bozucu ol- dugu kadar tuhafbiçimde eglence- li de olabilen bu sıradışı 'ilkfHnı', festivalin ilk günlerinden geriye kalan fıhnlerden biriydi bizim için. Mariaroliindeki Nina Petri, Tom Tykwer'infîlmini unutulmazkılıyor. Lumiere ve şürekâsı Sinemanın 100. yılına adanmış bir kurmaca-belgesel denemesi Birsüre önce RekinTeksoy'un TRT 2'deki 'Sinema ve Edebiyat' programında 'Lumiere ve Arka- daşlan' adıyla gösterdiği. Sarah Moon'un'LumiereetCompagnie- Lumiere ve Oıtaklan'. sinema- nın 100. yılı münasebetiyle Lumi- ere kardeşlere saygı olarak hazır- lanmış, son derece ilginç bir bel- gesel-kurmaca karışımı filmdi. 1895'te Paris'te Boulevarddes Italiens'deki bir kahvede yaptık- lan halka açık gösteriyle sinema- yı başlatan Lumiere kardeşlerin (ve dünyanın dört bucağına gön- derdiği kameramanlannm) 100 yıl önce kullandıgı, tahta bir ku- tudan ibaret kamera ile günümü- zün 39 tamnmış yönetmenine çek- tirilmiş. 50-60 saniyelik kısa bö- lümlerden oluşan bu film için 150 kadar yönetmene başvurmuştu Sarah Moon. Yönetmenlerden istediği, Lumi- ere kamerasıyla bir dakikayı aş- mayacak uzunlukta ve tıpkı Lu- miere'lerin zamanındakı gibi si- yah-beyaz. montajsız, yapay ışık- landırmasız, doğal çalışmalany- dı. Moon'unçağnsınaevetdiyen 39 yönetmenin çektiklerini bir araya getiren Moon, bu arada "Ni- cin film çekiyorsunuz?"". "Sine- maölümhlmû,öiürasûzmüdür?'' gibi sorular yönelttiği, kiminin kem küm edip, kiminin de şakla- banhk yaparak yanıt verdiği yö- netmenlerin görüntülerini de Lu- miere'lerin özgün görüntüleriyle harmanlayarak bu benzersiz fil- mi oluşturdu. Meraklısının 'seçebileceği' yö- netmenler arasında, Berlin fonun- da Bruno Ganz'la Rudiger Vog- ler gibi iki gözde oyuncusunu sap- tamış Wlm VV'enders, Theo An- gek>px)ulo&AlalnComeau,Jacqu- es Rhette, Costa-Ga\ras. Ispan- yol FernandoTrueba, Belçikalı Ja- co Van DormaeL Çinli Zhang Yi- mou. Mısırlı Yusuf Şahin, Iranh Abbas KiorastamL Amerikalı Art- hurFenn, İsveçli LJvUUman. ka- meraman Sven Nykvist, Ingiliz John Boorman'la Peter Greena- way, vb. gibileri öne çıkıyordu. Lyon sinema müzesinden sağlan- mış Lumiere kamerasıyla sine- manın geçmişine bakan günümü- zün 'cUafa imaj devri' yönetmen- lerince, yer yer renkli, çogunluk- la siyah-beyaz kotanlmış 'Lumi- ere ve OrtaklarT. hareketli resim- ler sanatı sinemaya ve öncü Lu- miere kardeşlere adanmışbu unu- tulmaz film, özetle keyif ve il- giyle izlenen bir yan belgeseldi meraklısınca. YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR. Savseni Krug/ Kusursuz Çember Saraybosna'da Sırp kuşatması sürerken Boşnak yönetmen Ademir Kenoviç'in çektigi Kusursuz Çember, bugün Akademi Istanbul'da gösterime giriyor. Kenoviç, filmin senaryosunu, Emir Kusturica'nın ilk filmlerinin senaristi, Saraybosnalı şair Abdullah Sidran ve Pjer Salka ile ortaklaşa yazmış. Film. Sırp kuşatması altındaki Saraybosna'da kızı ve kansuun gidişinden sonra yalnız yaşayan şair ile sağır ve dilsiz olan 7 ve 9 yaşlannda iki çocuğun öyküsünü anlatıyor. Filmin başrollennde Mustafa Nadarevic, Almedin Leleta ve Atanir Podgorica var. The Coverness / özgür Ruh Senarist Sandra Goldbacher'in senaryosunu yazıp ilk kez yönetmenliğe soyundugu 'The Governess-Özgür Ruh'da Minnie Driver ve Tom Hllkinson rol alıyor. Bugün gösterime giren film, 19. yüzyıl Ingilteresi'nde iş bulabilmek ugruna kimliğini değiştirip dadı olarak girdiği evin beyine ve işine kendini fazlasıyla kaptıran Musevi bir genç kızın öyküsünü anlatıyor. Ffrst Sight / Ik Cörüşte Aslt Onlü doktor-yazar OBver Sacks'm An Antropologist on Mars adlı kitabında yer alan To See And Not See' adlı yazısmdan uyarlanan' tlk Görüşte Aşk'ı yıllann deneyimli yönermeni Invin VVinkler imzalamış. Festivalle rekabet edercesine bugün gösterime giren filmde Val Kilmer, Mira Sorvino Keİy McGilKsbaşrollerde. tlk Görüşte Aşk, çocukluğunda kaybettiği görme duyusuna bir ameliyatla yeniden kavuşan Virgil Adamson'un öyküsünü anlatıyor. KEDt GOZU VECDİ SAYAR Bayramınız Kutlu Olsun Kardeşler, Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kut- lu olsun. Bu bayram, milli egemenliğin simgesi TBMM'nin yeni üyelerinin belirlendiği seçimlerle ça- kıştı. Her ne kadar parlamentoya gönderebildiğimiz kedi sayısı ikiyi, üçü geçmiyor, çoğunluğu güvercin- lerle kurtlar oluştunjyorsa da, hüzünlenmeye gerek yok. Biz ne badireler atlatmış bir neslin ahvadıyız. Ankara ve Istanbul'da sosyal demokrat oylann, bir kez daha, tek adayda birieşememe becerisini gös- termelerine de şaşmamak gerek. "Demedim mi nazlı ykrim ben sana" türküsünü tutturmak neye yarar? En iyisi bir şiir okumak... Ma- lum, iki gün önce "Dünya ŞiirGünü" idi. Okullanmız- da çocuklanmıza ezbertetilen şiirierden bir örneği (Halil Soyuer'in "Türk Çocuğu Diyor ki" şiirini) oku- yalım hep birlikte ve düşünelim, acaba "milli irade" neden böyle 'tecelli etti". Bu şürlerle büyütülen bir kuşak, oyunu hangi partilere verir? "Seneler kutlu bana, Aylar umutiu bana. Her an haykınyorum TürU'üm ne mutlu bana. Cesaretim candadır, Şöhretim dört yandadır. Benim bütün cevherim Nabsmdaki kandadır. Tarihten eskiyaşım, Harpten eğilmez başım. Top/ar can yoldaşımdır Silahlar arkadaşımdır Izmir benim, Van benim, Şeref benim, şan benim, Kars, Erzurum, Erzincan Konya, Ardahan benim. Yurda nasıl doyanm? Uğruna can koyanm. Ona bir yan bakanın Gözlehni oyanm. Türk, dünyada bir tektir. Milletlere örnektir. Türklüğün meş'alesi Asla sönmeyecektir." Bayramınız kutlu olsun! Zhang Yimou'dan, Cannes Film Festivali'ni protesto • PEKİN (AA) -Çınli yönetmen Zhang Yimou, Cannes Film Festivali'nin bu yılki yanşmasından iki filmini çektiğini açıkladı. Çinli yönetmen, Pekin Gençlik Günlüğü gazetesinde çıkan yazısında, Cannes Film Festivali Jüri Başkanı David Cronenberg'e bir mektup yazarak 'Kimse Kayıp Değil' (Not One Less) ve 'Yuvam' (My Parecıts) adlı iki filmini, ölçütler • nederuyto'yanşınadan çektiğini duyurmaktan dolayı derin üzüntü duyduğunu belırtti. Jün başkanı Cronenberg, daha önce yaptığı konuşmalarda Yimou'nun iki filminden, sanat değeri taşımalanna rağmen Çin yönetiminin propagandasını yaptığı gerekçesiyle hoşnut olmadığını belirrmişti. Çinli yönennen mektubunda, filmlerinin aşk gibi evrensel konulan işlediğıni bunun kesinlikle siyasi ve kültürel önyargı olduğu görüşünü savundu. Yimou, Batılı eleştirmenlerin Çin filmlerine 'hükümet yanlısı', hükümet karşıtı' gibi 'tek boyutlu' ve 'çocukça' kalıplarla baktığını öne sürdü. Yimou, bunun yalnızca Çinli yönehnenlere değil, genç nesil yönetmenlere de haksızlık olduğu görüşünü dile getirdi. 23 lisan Dünya Kitap Günü • Kültür Servisi - Türkıye Yayıncılar Birliği, 23 Nisan'ı ülkemizde 'Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı' ile birlikte kutlanan "Dünya Kitap Günü' olarak kabul etti. 23 Nisan Dünya Kitap Günü ülkemizde ilk kez 2. Uluslararası Istanbul Kitap Fuan'nda çocuklann da katılacağı etkinliklerle kutlanacak. Dünyanın çeşitli ülkelerinde kutlanan Dünya Kitap Günü kapsamında birçok etkinlik gerçekleştiriliyor. 1995 yıhnda UNESCO tarafindan Shakespeare'in doğum günü olan 23 Nisan, Dünya Kitap Günü olarak kabul edildi. tlk kez, 1996 yılında Barcelona'da toplanan 25. Uluslararası Yayıncılar Birliği Kongresi'nde kutlanan Dünya Kitap Günü'nün amacı. yılda en azından bir defa kitabın ve okumanm öneminin dünya çapında vurgulanması, okumanın özendirilmesi ve teşvik edilmesi olarak belirlendi. Gül ve Kitap ise bu günün simgesi olarak kabul edilıyor. Dünya Kitap Günü aynca Uluslararası Kitap Yardımı Vakfi'nı da destekliyor ve bu kapsamda Afrika, Pasifık adalan, Güney ve Doğu Asya ülkelerine kıtaplar gönderiliyor. BUGÜN • ÇUKUROVA DEVLET SENFONt ORKESTRASI' nın (ÇDSO) Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası Çoksesli Çocuk Korosu ile birlikte bu aksam saat 20.00'de ve yann saat 11. OO'de vereceği Uhısal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Özel Konseri'ni şef TadeuszStrugalayönetecek. Konsere solist olarak katılacak keman sanatçısı Mintcbo Mintchev katılacak. • BURSA BÖLGE SENFONİ ORKESTRASI'nın şef Hikmet Şimşek yönetiminde 20.30'da Tayyare Kültür Merkezi'nde vereceği konserlere, Emrecan * Yavuz ile tdfl Biret solist olarak katılacak. • BAK1RKÖY BELEDh ESİ KÜLTÜR VE SANAT MERKEZt'nde saat 14.00 te Oktay Akbal ve Raif Ertem okurlanyla buluşacak. (543 91 60/ • BARIŞ VE ÇOCUKLARA GÜVEN KARNAVALI'nda bugün, yann ve Pazar günü 11.00, 14.00,16.00 ve 18.00 saatlerinde 'Kek>ğ|an99' adlı oyun sahnelenecek. Saat 14.00'ten itibaren Kurtalan Ekspres. Moğollar, Üç Hûrel gibi ünlü müzik gruplan, TRT Çocuk Saati sanatçılanndan .\li Eraslan ve Müjdat Gezen Sanat Merkezi öğrencflerinin katılacağı eğlenceler düzenlenecek. (0 216 360 33 44) • TRT GENÇLİK KOROSU Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampusu Sinema Salonu'nda bir konser verecek. Doç. Dr. Mustafa Apaydın'ın yöneteceği koroya piyanoda tlke Karagöz eşlik edecek. • HAYALt YÜCE ALİ 'Caddar ve Hint Fakiri' adlı gölge oyunu ve kukla gösterisini, Ortaköy Kültür Merkezi Afife Jale Sahnesi'nde saat 11.OO'de şehitlerin'çocuklan ve küçük kardeşleri için tstanbul'da gerçekleştirecek. • ALt POYR.\ZOĞLL Th'ATROSU bugün, yann ve pazar günü Yalova'da çocuklar için Yalova Lisesi Spor Salonu'nda bir kukla gösterisi sunacak. • tTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 20.30'da Filiz Kutlar'ın 'ttarya tzlenimleri' başlıklı fotoğraf sergisinin açılışı gerçekleşecek. (293 98 48)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle