Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 NSAN 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Giderek iyice ısındığımız 18. Uluslararası Istanbul Film Festivali bütün hızıyla sürüyor
Ydflık film söleııiiHİeıı ük notlar
18.ULUSLARARASI
İSTAIiBUl
FİLM FESTİUALİ
1 i
Seçim tansiyonunun başlangıçta ister istemez etkilediği, ama giderek ısındığımız ve beylik deyişle bir kez daha festivale
endekslediğimiz yaşamımızdan, yine allı pullu, şenlikli cümbüşlü ve gamlı kasvetli filmler geldi geçiyor. Festival yine
bereket getirdi Beyoğlu'na, yıllardır alışıldığı üzere. Tam 18 yıldır kovalayıp koşturduğumuz film festivalinde, işte kuşkusuz
iştah kabartan şenlik pastasmdan istediğiniz kadar dilim kopanp alabileceğimiz bahar günlerindeyiz yine. Aynen afişteki
gibi, adeta 'hayatımız film!' bugünlerde. Birini sindirmeden birbaşka filme gömüldüğümüz festivalin ilk günlerinden peş
peşe seyrettiklerimize ilişkin bölük pörçük izlenimlerimiz, bu hafta piyasa filmlerinin yerini aldı mecburen.
Her yerde kar var!
En son festivalde sunulduktan son-
ra satn ahnarak piyasada da gösterilen,
1994yapımı 'LaSotırire-Tebessüm'üy-
le ak'ımızda kalmıs, Fransız yönetmen
Claude Vliller'ın geçen yıl Cannes'da
jüncdülüvledeğerlendirilenyeniese-
n 'UClasseDeNeige-KarSuufi'. Ede-
biyattan Beyaz Perdeye bölümünün
agır ceken filmlerindendi 18. Ulusla-
rarası Istanbul Film Festivali'nde.
Çocukluk cennetine (ya da kimileri
içincehennemine) ilişkin, 1980'li yıl-
larda yaptığı, ergenlik çağının sorun-
larına el atan 'L'effrontee-Arsız Kız'
(1985), 'La Peuie Voleuse-Küçük Hır-
sız'(i988) gibi filmlennmçizgisinde-
ki 'L» ClasseDeNeige-KarStnnY, mes-
lekte çeyrek yüzyılı geride bırakmış
Claude Miller'in kariyerini taçlandı-
ran Cannesjürisi ödülüne karşın yönet-
menın vasat işlerinden biri ızlenimıni
verdi bize. Annesinden pek sevgi gör-
memiş, gece gündüz sürekli düş gören,
uykusunda gezen, tedirgin, ürkek, so-
runlu, takıntılı, bir çocuk olan. 11-12
yaşlanndakı Nicolas'nın (Ctement Van
Den Bergb) öyküsünü anlatıyordu Mil-
ler 'Kar SuınYnda. Organ hırsızhğı ya-
pan çeteler hakkmda arüattıklanyla za-
ten tedirgin olmaya hazıroğlunu ürkü-
ten, sürekli arabasıyla yollarda. evin-
den uzaktaki 'tuhaT gezgin satıcı ba-
basının (François Ro>), muhallebi ço-
cuğu kılıklı oglu Nicolas'yı, tatil için
kayak gibi kış sporlan yapılan, dağba-
şındaki, ıssız bir okula götürüp yazdır-
dıgı 'Kar SranYnı, Emmanuel Carre-
re'in romanından uyarlamıştı Miller. Ye-
ni girdigı okul çevresine uyum sağla-
yamayan, kar sınıfindaki arkadaşlann-
ca dışlanan. ancak işçi- göçmen çocu-
ğu, bıtirim Hakan'la (Fransa'daki kü-
çük vatandaşlanmızdan Lokman Nat-
çakançok ıyı Hakan'da) arkadaş olan,
kendi kendine garip öyküler anlatan. sı-
kı bır TV izleyıcisi. hayalperest Nico-
las, kar sınıfının sevecen öğretmeni
Bayan Grimm'in (EmmanueUe Ber-
cot) ve kayak hocası Patrick'in (Yves
Verhoeven) çabalanna karşın yine ber-
bat durumlara düsmektenkurtularruyor-
du filmde.
Hayalperest Nicolas'nın kimi ger-
çekleşen, peş peşe gördüğü rüyalara
dayanan, geriye (ya da ileriye) dönüş
sahneleriyle kurulmuş, birtakım komp-
lekslere yol açan zalim çocukluk evre-
si hakkındaki fılmine belirgin bir ge-
rilim katmanın üstesınden gebnişti Mil-
ler. Malum özenli anlatımı ve usta işi
oyuncu yönetimiyle karlar içinde sey-
reden, yine düzeyli bir 'beyaz kâbus'
seyırliği ortaya koymuştu sert ve biraz
zorlamalı tarafından. Ancak Claude
Miller'in kariyerinde buödüllü son fîl-
minden dahanıtelikli yapıtlan yok muy-
du sanki diyerek çıknğimız 'Kar Suu-
û', doğrusu çokça doyurmadı bizi so-
nuçta. 'Kar Sınıfi' uyurgezer, hayalperest Nicolas'nın (Clement Van Den Bergh) öyküsü.
Victor ya da sevgi gereksinimi
1996'da çok beğenilen ilk filmi 'Y'auraVil
de la neige a Noei?-Ydbaşmda kar yağacak
mı?'yla parlayan Fransız kadın yönetmen
Sandrine Veysset, ikinci filmi 'Vktor..
Pendant qu'il est trop tard-Victor... Çok geç
olduğunda'yla festivale konuk ettiğimiz
dünya sinemasının genç yıldızlanndan
biriydi ve konu(muz) yine ummanı andıran
çocukluğa ilişkindi. İlk fîlminin başansıyla
gaza gelmiş görünerek yeteneğini
kanıtlamak istercesine yaptığı 'Vktor'da,
yine bata çıka çocukluk döneminin
çalkantılanna gömülmüş. sevişme öncesi
oynaşan ana-babasını görünce evinden
kaçan 10 yaşlanndaki birçocugun
serüvefllni akt&nyord» Veysset.*
Denis BeUoc'un 'Les Ailes de JuBen' adlı
Ölümcül Maria
romanından uyarlanan 'Victor', sevgiye aç,
3 ana karakterin çevresinde gelişiyordu:
Athkanncada ansızın bayılan küçük VictOT
(Jeremy Chaix). atlıkanncayı annesiyle
birlikte çalıştıran panayırcı genç (Mathieu
Lane) ve panayırcı gencin küçügü evine
götürdügü, âşık olduğu mutsuz hayat
kadını (Lydia Andrei). Büyümüş de
küçülmüş havalanndaki uyanık çocuk
Victor'la, yıllardır koptuğu annesinin
ölümünü yeni öğrenmiş, sokaklarda iş
tutan, yalnız, bezgin hayat kadını arasında
oluşan dayanışma ve sözcüklerle pek
anlatılamaz cinsten. sağlam ve sıcak bağ
üstüne gelişen (hatta ensest göndermelere
de yer vercn) 'VtetorMa. entrika biraz fazla
narin kaçmıştı, senaryo da gitgide kahplara
saplanıyordu. aşın acı, gözyaşı, vb. gibi
ucuzluklardan kaçınmak isterken.
Küçük çokbilmiş Victor' un rüya
sahneleriyle bezeli bu karamsar roman
uyarlamasında, bedbin fahişe Triche'i
oynayan Italyan-Fransız melezi Lydia
Andrei'nin kanlı canlı performansı akılda
kahyordu. Gerçekçi sahneleri, başanlı
görüntüleri. özenli çerçevelemeleriyle
dikkati çeken Sandrine Veysset"in 'Vktor'u
sonuçta katı, iç karartıcı. bildik. karanlık
bir deneme olmaktan öteye gidemiyordu.
Ama 'Vıctor™ Çok Geç Ölduğunda', pek
boş bir film de değıldi yine de, 1967
doğumlu, geleceği partak bu genç kadın
yönetmenih yeni fıhnlerini merakla
1
**
v
'
bekleten.
Corinne Marchand, Cleo rotüyle sinema tarihine geçmişti.
Yıllara meydan
okuyan Cleo
Festivalde ilk 4 günün
bizim için en anlamlı,
keyifli filmlerinden biri de
tam 36 yıl sonra bir kez
daha seyrettiğimiz Agnes
Vardanın'Cleo de 5 a 7-
5*16117'ye Cleo'suydu. 5
filmıyle bu yılın
ustalanndan Varda'nın
kuşkusuz en güzel
fılmlerinden biri olan
'Cleo', Cleo adındaki
(unutulmaz Corinne
Marchand), kanser
korkusunun içini kemirdiği,
başannın, ünün
doruğundaki Parisli, hayat
dolu, genç, güzel, şımank
bir şarkıcının test
sonuçlannı beklediği iki
saatinin öyküsüydü.
Godard'la o dönemdeki
büyük aşkı ve yıldızı Anna
Karina'nın film içinde film
çevirdiği, Yeni Dalga aktörü
Jean-Claude Brialy'nin,
Eddie Constantine'nin de
ufak rollerde bov
gösterdıgi. Mkhel
Legrand'ın hoş
müzikleriyle ve kameraman
Jean Rabier ımzalı, Raspail
bulvanndan Montsouris
parkına, Heykel
Akademisi'nden Cafe
Dome'a kadar uzanan Paris
görüntüleriyle bezeli bu
dokunaklı aşk-ölüm
hikâyesi. bizi gençlik
yıllanmıza götürdü.
Kadın duyarlılığının ürünü.
belgesel gerçekçi tonlardan
ses veren, içten ve
röportajımsı anlatımıyla
yönetmeninin adını bütün
dünyaya duyuran '5ten 7'ye
Cleo'. Yeni Dalga'nm ablası
nitelemesi yakıştınlan.
1928'de Brüksel'de Yunanlı
babadan olma. Fransız
anneden doğma Agnes
' Varda"nın, bizi zaman
tüneline soktugu ve
nostaljiye bogduğu bır film
oldu kısacası, bunca yıl
sonra.
12 yıl önce o nefıs 'Canavar Ye-
mi' adlı, siyah-beyaz harikası fil-
miyle gönül düşürdügümüz Al-
man yönetmen Jan Schütte'nin
'Sişko Dünya'sına gidecekken ye-
digimiz Mado dondurmasmın de
etkisiyle son anda karar değiştirip
bir başka Almanın fılmine yollan-
dık ve kendi kendini yetiştirmiş
Berlinli sinema kuşu Tom
Tykwer'in çeşitli türlerin kanşımı
niteliğindeki, 1993 yapımı ilk fil-
mi 'Die Tödtiche Maria-Ölümcül
Maria'yı seyrettik. Maria rolün-
deki Nina Petri'nin gerçekten dök-
türdügû, heybesinde pek çok fes-
tival ödülünü banndıran, etkileyi-
ci bir 'ilkfilm' denemesiydi.
Elektronik alt yazı makinesinin
su koyvermesine. bobinleri tekrar-
dan ve tersten takan makiniste rağ-
men keyifle seyrettiğimiz 'Ötöm-
cûl Maria', hayatını bencil koca-
sıyla yatalak, aksi babasına hiz-
met etmeye hasretmiş, yalnız bir ka-
dının (Nina Petri) degişimini anla-
tıyordu. Özellikle korku sinemasın-
dan beslenmış yönetmen Tykwer'in
gerçekçilikle kara mizahın har-
manlandığı, biçimci, özenli bır üs-
lup tutturduğu, usta işi bir gerilim
temposuna sahip bu psikodrama
denemesi, gerek görsel, gerekse
teknik bakımdan oldukça göz dol-
duran, başanlı bir ilk filmdi.
Kamerasını böcek koleksiyonu
yapan ya da kocasından gizli giz-
li. mektup tarzı günlükler yazıp
gizli bir bölmeye atan, pek de sı-
radan sayılamayacak bir ev kadı-
nınm sınırlı dünyasma çevirerek
Maria'nın ölümcülleşmesini aşa-
ma aşama yansıtan film, biteviye
•hayalle gerçekük arasında' gidip
geliyor ve bastınlmış bir gerilim
duygusunu içeriyordu.
Zekice kotanlmış. iyi oynanmış,
epeyce özenilmiş, asap bozucu ol-
dugu kadar tuhafbiçimde eglence-
li de olabilen bu sıradışı 'ilkfHnı',
festivalin ilk günlerinden geriye
kalan fıhnlerden biriydi bizim için. Mariaroliindeki Nina Petri, Tom Tykwer'infîlmini unutulmazkılıyor.
Lumiere ve şürekâsı Sinemanın 100. yılına adanmış
bir kurmaca-belgesel denemesi
Birsüre önce RekinTeksoy'un
TRT 2'deki 'Sinema ve Edebiyat'
programında 'Lumiere ve Arka-
daşlan' adıyla gösterdiği. Sarah
Moon'un'LumiereetCompagnie-
Lumiere ve Oıtaklan'. sinema-
nın 100. yılı münasebetiyle Lumi-
ere kardeşlere saygı olarak hazır-
lanmış, son derece ilginç bir bel-
gesel-kurmaca karışımı filmdi.
1895'te Paris'te Boulevarddes
Italiens'deki bir kahvede yaptık-
lan halka açık gösteriyle sinema-
yı başlatan Lumiere kardeşlerin
(ve dünyanın dört bucağına gön-
derdiği kameramanlannm) 100
yıl önce kullandıgı, tahta bir ku-
tudan ibaret kamera ile günümü-
zün 39 tamnmış yönetmenine çek-
tirilmiş. 50-60 saniyelik kısa bö-
lümlerden oluşan bu film için 150
kadar yönetmene başvurmuştu
Sarah Moon.
Yönetmenlerden istediği, Lumi-
ere kamerasıyla bir dakikayı aş-
mayacak uzunlukta ve tıpkı Lu-
miere'lerin zamanındakı gibi si-
yah-beyaz. montajsız, yapay ışık-
landırmasız, doğal çalışmalany-
dı. Moon'unçağnsınaevetdiyen
39 yönetmenin çektiklerini bir
araya getiren Moon, bu arada "Ni-
cin film çekiyorsunuz?"". "Sine-
maölümhlmû,öiürasûzmüdür?''
gibi sorular yönelttiği, kiminin
kem küm edip, kiminin de şakla-
banhk yaparak yanıt verdiği yö-
netmenlerin görüntülerini de Lu-
miere'lerin özgün görüntüleriyle
harmanlayarak bu benzersiz fil-
mi oluşturdu.
Meraklısının 'seçebileceği' yö-
netmenler arasında, Berlin fonun-
da Bruno Ganz'la Rudiger Vog-
ler gibi iki gözde oyuncusunu sap-
tamış Wlm VV'enders, Theo An-
gek>px)ulo&AlalnComeau,Jacqu-
es Rhette, Costa-Ga\ras. Ispan-
yol FernandoTrueba, Belçikalı Ja-
co Van DormaeL Çinli Zhang Yi-
mou. Mısırlı Yusuf Şahin, Iranh
Abbas KiorastamL Amerikalı Art-
hurFenn, İsveçli LJvUUman. ka-
meraman Sven Nykvist, Ingiliz
John Boorman'la Peter Greena-
way, vb. gibileri öne çıkıyordu.
Lyon sinema müzesinden sağlan-
mış Lumiere kamerasıyla sine-
manın geçmişine bakan günümü-
zün 'cUafa imaj devri' yönetmen-
lerince, yer yer renkli, çogunluk-
la siyah-beyaz kotanlmış 'Lumi-
ere ve OrtaklarT. hareketli resim-
ler sanatı sinemaya ve öncü Lu-
miere kardeşlere adanmışbu unu-
tulmaz film, özetle keyif ve il-
giyle izlenen bir yan belgeseldi
meraklısınca.
YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR.
Savseni Krug/ Kusursuz
Çember
Saraybosna'da Sırp kuşatması sürerken
Boşnak yönetmen Ademir Kenoviç'in
çektigi Kusursuz Çember, bugün
Akademi Istanbul'da gösterime giriyor.
Kenoviç, filmin senaryosunu, Emir
Kusturica'nın ilk filmlerinin senaristi,
Saraybosnalı şair Abdullah Sidran ve
Pjer Salka ile ortaklaşa yazmış.
Film. Sırp kuşatması altındaki
Saraybosna'da kızı ve kansuun
gidişinden sonra yalnız yaşayan şair ile
sağır ve dilsiz olan 7 ve 9 yaşlannda iki
çocuğun öyküsünü anlatıyor. Filmin
başrollennde Mustafa Nadarevic,
Almedin Leleta ve Atanir Podgorica var.
The Coverness / özgür Ruh
Senarist Sandra Goldbacher'in
senaryosunu yazıp ilk kez
yönetmenliğe soyundugu 'The
Governess-Özgür Ruh'da Minnie
Driver ve Tom Hllkinson rol alıyor.
Bugün gösterime giren film, 19. yüzyıl
Ingilteresi'nde iş bulabilmek ugruna
kimliğini değiştirip dadı olarak girdiği
evin beyine ve işine kendini fazlasıyla
kaptıran Musevi bir genç kızın
öyküsünü anlatıyor.
Ffrst Sight /
Ik Cörüşte Aslt
Onlü doktor-yazar OBver Sacks'm An
Antropologist on Mars adlı kitabında
yer alan To See And Not See' adlı
yazısmdan uyarlanan' tlk Görüşte
Aşk'ı yıllann deneyimli yönermeni
Invin VVinkler imzalamış. Festivalle
rekabet edercesine bugün gösterime
giren filmde Val Kilmer, Mira Sorvino
Keİy McGilKsbaşrollerde. tlk Görüşte
Aşk, çocukluğunda kaybettiği görme
duyusuna bir ameliyatla yeniden
kavuşan Virgil Adamson'un öyküsünü
anlatıyor.
KEDt GOZU
VECDİ SAYAR
Bayramınız Kutlu Olsun
Kardeşler, Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kut-
lu olsun. Bu bayram, milli egemenliğin simgesi
TBMM'nin yeni üyelerinin belirlendiği seçimlerle ça-
kıştı. Her ne kadar parlamentoya gönderebildiğimiz
kedi sayısı ikiyi, üçü geçmiyor, çoğunluğu güvercin-
lerle kurtlar oluştunjyorsa da, hüzünlenmeye gerek
yok. Biz ne badireler atlatmış bir neslin ahvadıyız.
Ankara ve Istanbul'da sosyal demokrat oylann, bir
kez daha, tek adayda birieşememe becerisini gös-
termelerine de şaşmamak gerek.
"Demedim mi nazlı ykrim ben sana" türküsünü
tutturmak neye yarar? En iyisi bir şiir okumak... Ma-
lum, iki gün önce "Dünya ŞiirGünü" idi. Okullanmız-
da çocuklanmıza ezbertetilen şiirierden bir örneği
(Halil Soyuer'in "Türk Çocuğu Diyor ki" şiirini) oku-
yalım hep birlikte ve düşünelim, acaba "milli irade"
neden böyle 'tecelli etti". Bu şürlerle büyütülen bir
kuşak, oyunu hangi partilere verir?
"Seneler kutlu bana,
Aylar umutiu bana.
Her an haykınyorum
TürU'üm ne mutlu bana.
Cesaretim candadır,
Şöhretim dört yandadır.
Benim bütün cevherim
Nabsmdaki kandadır.
Tarihten eskiyaşım,
Harpten eğilmez başım.
Top/ar can yoldaşımdır
Silahlar arkadaşımdır
Izmir benim, Van benim,
Şeref benim, şan benim,
Kars, Erzurum, Erzincan
Konya, Ardahan benim.
Yurda nasıl doyanm?
Uğruna can koyanm.
Ona bir yan bakanın
Gözlehni oyanm.
Türk, dünyada bir tektir.
Milletlere örnektir.
Türklüğün meş'alesi
Asla sönmeyecektir."
Bayramınız kutlu olsun!
Zhang Yimou'dan, Cannes Film
Festivali'ni protesto
• PEKİN (AA) -Çınli yönetmen Zhang Yimou,
Cannes Film Festivali'nin bu yılki yanşmasından iki
filmini çektiğini açıkladı. Çinli yönetmen, Pekin
Gençlik Günlüğü gazetesinde çıkan yazısında, Cannes
Film Festivali Jüri Başkanı David Cronenberg'e bir
mektup yazarak 'Kimse Kayıp Değil' (Not One Less)
ve 'Yuvam' (My Parecıts) adlı iki filmini, ölçütler
• nederuyto'yanşınadan çektiğini duyurmaktan dolayı
derin üzüntü duyduğunu belırtti. Jün başkanı
Cronenberg, daha önce yaptığı konuşmalarda
Yimou'nun iki filminden, sanat değeri taşımalanna
rağmen Çin yönetiminin propagandasını yaptığı
gerekçesiyle hoşnut olmadığını belirrmişti. Çinli
yönennen mektubunda, filmlerinin aşk gibi evrensel
konulan işlediğıni bunun kesinlikle siyasi ve kültürel
önyargı olduğu görüşünü savundu. Yimou, Batılı
eleştirmenlerin Çin filmlerine 'hükümet yanlısı',
hükümet karşıtı' gibi 'tek boyutlu' ve 'çocukça'
kalıplarla baktığını öne sürdü. Yimou, bunun yalnızca
Çinli yönehnenlere değil, genç nesil yönetmenlere de
haksızlık olduğu görüşünü dile getirdi.
23 lisan Dünya Kitap Günü
• Kültür Servisi - Türkıye Yayıncılar Birliği, 23
Nisan'ı ülkemizde 'Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı' ile birlikte kutlanan "Dünya Kitap Günü'
olarak kabul etti. 23 Nisan Dünya Kitap Günü
ülkemizde ilk kez 2. Uluslararası Istanbul Kitap
Fuan'nda çocuklann da katılacağı etkinliklerle
kutlanacak. Dünyanın çeşitli ülkelerinde kutlanan
Dünya Kitap Günü kapsamında birçok etkinlik
gerçekleştiriliyor. 1995 yıhnda UNESCO tarafindan
Shakespeare'in doğum günü olan 23 Nisan, Dünya
Kitap Günü olarak kabul edildi. tlk kez, 1996 yılında
Barcelona'da toplanan 25. Uluslararası Yayıncılar
Birliği Kongresi'nde kutlanan Dünya Kitap Günü'nün
amacı. yılda en azından bir defa kitabın ve okumanm
öneminin dünya çapında vurgulanması, okumanın
özendirilmesi ve teşvik edilmesi olarak belirlendi. Gül
ve Kitap ise bu günün simgesi olarak kabul edilıyor.
Dünya Kitap Günü aynca Uluslararası Kitap Yardımı
Vakfi'nı da destekliyor ve bu kapsamda Afrika,
Pasifık adalan, Güney ve Doğu Asya ülkelerine
kıtaplar gönderiliyor.
BUGÜN
• ÇUKUROVA DEVLET SENFONt
ORKESTRASI' nın (ÇDSO) Çukurova Devlet
Senfoni Orkestrası Çoksesli Çocuk Korosu ile birlikte
bu aksam saat 20.00'de ve yann saat 11. OO'de
vereceği Uhısal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Özel
Konseri'ni şef TadeuszStrugalayönetecek. Konsere
solist olarak katılacak keman sanatçısı Mintcbo
Mintchev katılacak.
• BURSA BÖLGE SENFONİ ORKESTRASI'nın
şef Hikmet Şimşek yönetiminde 20.30'da Tayyare
Kültür Merkezi'nde vereceği konserlere, Emrecan
* Yavuz ile tdfl Biret solist olarak katılacak.
• BAK1RKÖY BELEDh ESİ KÜLTÜR VE SANAT
MERKEZt'nde saat 14.00 te Oktay Akbal ve Raif
Ertem okurlanyla buluşacak. (543 91 60/
• BARIŞ VE ÇOCUKLARA GÜVEN
KARNAVALI'nda bugün, yann ve Pazar günü 11.00,
14.00,16.00 ve 18.00 saatlerinde 'Kek>ğ|an99' adlı
oyun sahnelenecek. Saat 14.00'ten itibaren Kurtalan
Ekspres. Moğollar, Üç Hûrel gibi ünlü müzik gruplan,
TRT Çocuk Saati sanatçılanndan .\li Eraslan ve
Müjdat Gezen Sanat Merkezi öğrencflerinin katılacağı
eğlenceler düzenlenecek. (0 216 360 33 44)
• TRT GENÇLİK KOROSU Anadolu Üniversitesi
Yunus Emre Kampusu Sinema Salonu'nda bir konser
verecek. Doç. Dr. Mustafa Apaydın'ın yöneteceği
koroya piyanoda tlke Karagöz eşlik edecek.
• HAYALt YÜCE ALİ 'Caddar ve Hint Fakiri' adlı
gölge oyunu ve kukla gösterisini, Ortaköy Kültür
Merkezi Afife Jale Sahnesi'nde saat 11.OO'de
şehitlerin'çocuklan ve küçük kardeşleri için
tstanbul'da gerçekleştirecek.
• ALt POYR.\ZOĞLL Th'ATROSU bugün, yann
ve pazar günü Yalova'da çocuklar için Yalova Lisesi
Spor Salonu'nda bir kukla gösterisi sunacak.
• tTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 20.30'da
Filiz Kutlar'ın 'ttarya tzlenimleri' başlıklı fotoğraf
sergisinin açılışı gerçekleşecek. (293 98 48)