Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
231İSAN1999CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Anayasa
Türkiye'nin
demokratikleşmesi ve
çağdaşlaşması
yolundaki en büyük
engel, 12 Eylül
ortamında yapılan
anayasaydı...
Birçok yasal
düzenleme, Anayasa
değişikliği istediği ve
anayasayı
değiştirmek için de
Meclis'in üçte iki
çoğunluğu gerektiği
için Türkiye'nin önü
açılamıyordu. Şimdi,
336 oyla referanduma
bile gerek kalmadan
anayasa değişikliği
yapabilecek bir
çoğunluk var
Meclis'te. Hatta
336'nın çok üstüne
çıkabilecek bir güç!
MHP ve FP ile radikal
sağın 240, ANAP ve
OYP ile merkez sağın
161 oyu
ı birleştiğinde
401 oy çıkıyor
ortaya. İki
bağımsız sağcıyı
ve dahi DSP'nin
tarikatçılarını
eklediğinizde
anayasayı değiştirme
de yanında yat! Ama
nasıl bir değişiklik?
Tabii ki çok daha
geriye doğru...
Anayasa'nın
değiştirilmesi teklif
edilemez maddelerine
bakmayın, pirleri
Adnan Menderes'in
dediği gibi, isterlerse
şeriatı bile
getirebilecek
çoğunluktalar.
Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: som@posta.cumhunyetcom.tr
- Deniz Baykal istifa etmiş..
"Medya. domates olarak
sunmuştu: vatandaş
sa/ca vaotı!"
ugün 23 Nisan, Söylev'i okuyor insan. 1927
yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bü-
yük salonunda toplanan Cumhuriyet Halk
Partisi'nin ikinci kurultaymda Gazi Musta-
fa Kemal konuşuyor; Meclis'in açıldığı günleri an-
latıyor. 79 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi, Mec-
lis'in dışında kalıyor.
Atatürk anlatıyor; anlamayanlaraHıfzı Veldet Ve-
lidedeoğlu yardımcı oluyor:
"Meclis'in açıldığı ilk günlerde, Meclis'e, içinde bu-
lunduğumuz durumu ve koşuiları açıklayarak, iz-
lenmesini ve uygulanmasını doğru bulduğum düşün-
celerimi bildirdim. Bu düşüncelerimin başlıcası, Tür-
kiye'nin, Türk ulusunun izlemesi gereken siyasal il-
keyle ilgili idi.
Değişik unsurları ortak ve genel bir ad altında top-
lamak ve bu değişik ulus topluluklarını eşit haklar
ve koşullar altında bulundurarak güçlü bir devlet
kurmak, parlak ve çekici bir siyasal görüştür. Ama,
Ulusal Siyasa
aldatıcıdır. Dahası, hiçbir sınır tanımayarak, dünya-
daki bütün Türkleri de bir devlet olarak birleştirmek,
ulaşılamayacak bir amaçtır. Bu yüzyılların ve yüzyıl-
lar boyunca yaşamakta olan insanların çok acı, çok
kanlı olaylarla ortaya koyduğu bir gerçektir. Islam-
cılık ve Turancılık siyasasının başarı kazandığına ve
dünyayı uygulama alanı yapabildiğine tarihte rast-
lanamamaktadır. Soy ayrımı gözetmeksizin, bütün
insanlığı kapsayan tek bir dünya devleti kurma tut-
kularının sonuçları da tarihte yazılıtıdır. 'Baskıncı ve
yağmacı' olmak hevesleri, konumuzun dışındadır. In-
sanlara her türlü özel duygulannı ve bağlantılannı unut-
turup, onları kardeşlik ve tam eşitlik içinde birleştir-
mek, insancı bir devlet meydana getirme kuramının
da kendine özgü koşuiları vardır.
Bizim aydınlık ve uygulanabilir gördüğümüz siya-
sal yöntem 'ulusal siyasa'dır. Dünyanın bugünkü
genel koşuiları ve yüzyılların kafalardave insanların
özyapılarında yerleştirdiği gerçekler karşısında, düş-
çü olmak kadar büyük yanılgı olamaz. Tarihin dedi-
ği budur; bilimin, aklın, mantığın dediği böyledir.
Ulusumuzun, güçlü, mutlu ve sağlam bir düzen
içinde yaşayabilmesi için devletin baştan başa ulu-
sal bir siyasa gütmesi ve bu siyasanın iç örgütleri-
mize tam uyumlu ve dayalı olması gereklidir.
Ulusal siyasa demekle anlatmak istediğim şudur:
Ulusal sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi
gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup ulusun ve
yurdun gerçek mutluluğuna ve bayındırlığına çalış-
mak; gelişigüzel, ulaşılamayacak istekler ardında
ulusu uğraştıımamak ve zarara sokmamak; uygar-
lık dünyasının uygarca ve insanca davranışını ve
karşılıklı dostluğunu beklemektir."
Bugün 23 Nisan, Söylev'i okuyor insan...
SESSİZ SEDASIZ (!) miRÎKURTCEBE Memleketin birinde bir parti varmış
Memleketin birinde bir parti var-
mış... Partinin yöneticileri arasında
işini bilen isadamlan bulunuyor ve ba-
zılan partinin propaganda işlerine de
bakıyormuş...
Günlerden bir gün memlekette se-
çim yapılması kararlaştırılmış...
Memleketin illerine belediye baş-
kanı seçilecekmiş. Ama önce par-
tiler adaylarını seçecekmiş...
Memleketin birindeki partinin, si-
yasette deneyimli bir partiliyi büyük
illerden birinde aday göstermesi dü-
şünülmüş...
Partinin başkanı, parti yöneticile-
rinden işini bilen bir işadamını çağı-
rıp, "git söyle bakalım, adaylığı kabul
eder mi" demiş...
Yönetici işadamının gönlünde ise
epey zengin olan işadamı bir arkada-
şı yatıyormuş. Çünkü, deneyimli siya-
setçi partilinin seçim sırasında harca-
yacak fazla parası yokmuş. Zengin
arkadaşı aday olsa onun işlerini ken-
disi yapacakmış...
Yönetici işadamı, deneyimli siya-
setçiye gitmeden parti başkanına
vdönüp, "konuştum kabul etmedi"
demiş ve çok zengin işadamı arka-
daşının aday olabileceğini söyle-
miş.
Çok zengin işadamı aday olmuş...
Seçim çalışmalan için çok para har-
camış. Hatta, öteki partilerin adayla-
rı arasında bile en çok parayı harca-
yarf olmuş. Ama seçimi kaybetmiş.
Kazanan, işini iyi bilen işadamı par-
ti yöneticisi olmuş.
PALAS PANDIRAS
T
Terörist yosun Izmir Körfezi'ne varmış...
Imralı'ya kadaryolu var/ MürrtBozacı
istanbul Barosu
Televizyon
yönetmeliğine
iptal davası açıldı
fl&RTAN AĞANOĞLU
" Istanbul Barosu. "RadyoveTe-
levizyon Yayın İzni ve Lisans Yö-
netmeliği'nde Değişiklik Yapıl-
ması Hakkındaki Yönetmelik"ın
bazı maddelerinin anayasaya ay-
kınlık taşıdığı gerekçesiyle iptal da-
vası açtı. Yürütmenin durdurul-
ması isteminde de bulunan baro-
nun dilekçesinde, yönetmeliğe ek-
lenen bazı maddelerin koruyucu
değil. "sansürcü" bir işlev üstle-
neceği belirtildi.
tstanbul Barosu tarafından Da-
nıştay Başkanhğfna sunulmak
üzere istanbul Nöbetçi Idare Mah-
kemesi Baskanlığı'na verilen da-
va dilekçesinde, yönetmeliğin li-
sans başvurulan için gerekli bel-
geleri düzenleyen 7. maddesine,
yönetmeliğin amacı ile bağdaş-
mayan üç yeni bend eklendiği be-
lirtildi. Dilekçede, bu maddeye
eklenen (d) bendine göre, başvu-
ran kişilerin Başbakanlık'tan "ulu-
sal güvenlik açısından sakınca
bulunmadığını" gösterir belge
alması gerektiği kaydedildi. Bunun
da lisans başvurusu için gerekli
belgelerden sayıldığının anlatıldı-
ğı dilekçede," 'L'lusal güvenlik
belgesi' iletişim özgürliiğünün
öğelerine yapılan önemli bir dev-
let müdanalesidir ve anayasaya,
Avrupa Sınır Ötesi Televizyon
Sözleşmesi'ne ve RTİ K Kanu-
nu'na aykırı tamamen siyasi ik-
tidarın keyfiliğine terk edilen
bir Mzin' sistemi getirilmekte-
dir. Ulusal güvenlik açısından
sakınca kavramı, çevresi belli
•-otmayan, kisiden kişiye değtşeD
değerde siyasal bir kavramdır.
Böyle bir belge Başbakanlık'tan
alınacağına göre, kişinin 'radyo-
TV" alanında faaliyet hakkı, si-
yasal gücün takdirine, siyasal
değerlendirmesine bağlı olacak-
tır" denildi.
Dilekçede. 3984 sayılı yasanın
4. maddesinin "yayın ilkelerini"
saymasına karşın "ulusal güven-
lik" ölçiitüne açıkça yer veren bir
ifadenin bulunmadığı da belirtildi.
Yasanın 4 c maddesinde genel ifa-
deyle "anayasanın genel kısmın-
da yer alan Ukelere aykırı olma-
mak" şeklinde bir unsura işaret
edildiğinin belirtildiği dilekçede.
anayasanın anılan 11 maddesinin
hiçbirinde "ulusal güvenlik" ifa-
desinin yer aldığı bir hüküm bulun-
madığına dikkat çekildj.
Yönetmeliğin 7. maddesinin bi-
rinci fıkrasına eklenen (e)bendiy-
le anayasanın 38. maddesine ay-
kırı olarak bireyin suçsuz olduğu-
nu kanıtlamakla yükümlü kılındı-
ğının kaydedildigi dilekçede, "Ay-
nı bende sınırlamanın nedeni
olarak 'ideolojik ve anarşik eylem-
lere katılma ve bu eylemleri tah-
rik ve teşvik suçu' olarak kanun-
larımızda tanımlanmayan ve yö-
netmelikie tanımlanması müm-
kiin bulunmayan yeni bir suç ti-
pi yaratılmıştır. Yönetmeliğe ek-
lenmek istenen bu bendin ileti-
şim özgüriüğünü koruyucu bir
işlev değil, sansürcü bir işlev üst-
leneceği açıktır" denildi.
İÜ'nün düzenlediği toplantı
^Sendikaların en büyük
sorunu küreselleşme'
İstanbul Haber Seryisi - Ül-
kemizde ve dünyada sendikaların
çok zor bir süreçten geçtiği belir-
tilerek küreselleşme olgusunun
sendikaların içine düştüğü güç
durumun en önemli nedeni oldu-
ğu kaydedildi.
tstanbul Üniversitesi (IÜ) Hu-
kuk Fakültesi Iş ve Sosyal Güven-
lik Hukuku Araştırma ve Uygu-
lama Merkezince düzenlenen
"2000'li Yıllarda Sendikalann
Yapılaşması ve İşlevleri" konu-
lu toplantı, IÜ Doktora Salo-
nu'nda yapıldı. IÜ Rektörü Prof.
Dr. Kemal Alemdaroğlu, 2000'li
yıllara girerken dünyadaki en
önemli olgunun küreselleşme ol-
duğunu vurguladı ve küreselleş-
menin eğitim, kültür, sanat, ile-
tişim, ekonomi başta olmak üze-
re heralandaetkili olduğuna dik-
kat çekti. Uygulama Meîkezi Mü-
dürü Prof. Dr. Berin Erdin de
küreselleşmenin sendikalann ye-
niden yapılanmasını zorunlu kıl-
dığını anımsatarak "Türkiye'nin
işçi sendikalarına alışması ko-
lay olmadı. Sendikaların da bu
yeni yapılaşmaya kolaylıkla
uy um sağlayamayacaklarını ka-
bul etmeliyiz" dedi. IÜ Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Fevzi Şahlanan
ise 19901ı yıllardan sonra me-
mur sendikalarının fiili biçimde
oluşmaya başladığını ve zaman-
la durumlannın bir ölçüde huku-
kileştiğini kaydetti.
IÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. To-
ker Dereli de sendikalann geliş-
miş ve az gelişmiş ülkelerde zor
bir dönem yaşadıklannı belirtti.
Tüm dünyada sendikaların üye
sayısının azaldığını, kolektif de-
ğil bireysel anlamda işçi-işveren
ilişkilerinin geliştiğini ifade eden
Dereli, "İşçi sendikalan imajı
ve ideali giderek zayıflıyor. Son
10 yıldaki ekonomik ve yapısal
değişim, piyasaların giderek
kuralsızlaşması, istihdamın par-
çalı hale gelmesi ve evde çalış-
ma, sendikalan olumsuz etki-
livor" dedi.
HAYVANLAR İSMAIL GVLGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACI
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 23 Nisan
PORTATIF KÖPRÜ..
13O3'T£ BUGİİN, PORTATİP BİK KÖ/>KÜ, FKAN-
SA'OA BAŞARIYLA DeNBUOİ./KJ TUK&tLEKLİ
8İH AKABAYA MONTE BOİLMİf OLAN VS Z.İ6-
ZAKU YAPISl NEDENİYLE ÜÇ KİŞİ
PAN KOLAYCA AÇ/UP KAPATILABİLEN
f2 METR£ U2UKILUĞUNDAYC*.
KÜÇÜK AKARSULAHI seç -
&IEK İÇİN DÜŞÛNÜLtoÜÇ
OLAN POfLTATİF KÖPKiJ-
D£M H£R DEPASINDA gfg
tc/fi GEÇEBİLİYO&DU.
UFAK AStiEA/ GKUPLARA
mKAR SAĞLtrACAK
OLAH ALET, KOLAYG*
C£KİLEBİÜYOeDU..
ÇORLU ASLİYE HUKUKMAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1998/71
Hâkim: Mürvet Tunçez 29255
Kâtıp: Dilek Bağnyanık 1184
Davacı Fadire Kurtulmuş vekili Av. Tayfiın Ünal tarafından mahkememize açılan gaiplik karan davasının yapılan açık yargılaması sı-
rasında verilen ara karan gereğince:
Tekirdağ ili. Çorlu ilçesi. Sanlar köyü, cilt no: 026/04, sayfa no: 83, kütük sıra no: 35O'de nüfusa kayıtlı Ahmet ve Feride'den olma
1942 D.lu Mustafa Kurtulmuş'un 12 Eylül 1996 tarihinde 1988 model 250 D Mercedes marka TÜ DN 211 Almanya plakalı özel oto-
mobili ile Edirne'den Bulgarıstan'a ginş yapmış ve bir daha da ne kendisiyle ne de aracı ile ilgili hiçbir haber alınamadığı, ölmüş olabi-
leceği ihtimali de nazara alınarak Mustafa Kurtulmuş'u tanıyan ve bilenlerin işbu ilan tarihınden itibaren bir yıl içerisinde mahkememi-
zin 1998 71 esas sayılı dosyasına müracaatlan M.K.'nun 31 ve 32/2. maddeleri gereğince ilan olunur. Basın: 15710
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKtMOGLÎT
Seçimden Sonra
Oyumu yıllardır Çankaya llkokulu'nda, 2135
no'lu sandıkta kullanıyorum. Pazarsabahı erken-
den gittim, yollarda seçmen seli, okulun önünde
uzun kuyruklar. Yaşlılar beklemiyor, ben de bek-
lemedim. Mühürleri bastım, aynldım okuldan. Bu
kaçıncı seçim ama kalbim çarpıyor. Hüzünle yü-
rüyorum Çankaya tepelerinde. Yanda Pembe
Köşk, ötede Cumhurbaşkanlığı. Cumhuriyetimi-
zin kuruluş yıllannda ne güzel olaylara tanık oldu
o köşkler. Bugün nelere tanık oluyor, Türkiye'nin
kalbi Ankara'da neler yaşanıyor. Sandıklardan
kimler çıkıyor! Seçim öncesi neler söylediler, gö-
züm de kulağım da hayli kirlendi, arınma umudu
da gerçekleşmedi doğrusu. Seçim sonrası olu-
şan tablo iyimserlik vermiyor.
Anakent başkanlığını FP'Iİ Gökçek'in kazanma-
sını da içime sindiremiyorum. Çevremdekiler de
sindiremiyor. Aynca soruyor, Sayın Doğan Taş-
delen sindiriyor mu acaba? Peki Sayın Ecevit?
Çankaya başkanlığını CHP'nin kazanması da il-
ginç yorumlara uğruyor başkent çevrelerinde.
Oylar Sayın Taşdelen'i izlemedi, deniyor.
1968 yılında New York'a gittim, başkanlık se-
çimleri sona ermiş, cumhuriyetçilerin adayı Nixon
gelmiş başkanlığa, galiba üçüncü akşam. Latife
ve Arif Mardin ile buluştuk, yemek yiyoruz. Mü-
zik ve sinema dünyasından ünlü kişiler, yazarlar,
oyuncular var çevremizdeki masalarda. Derken,
demokratlann adayı Humphrey geldi lokantaya.
Herkes ayağa kalktı, sevgiyle, saygıyla selamla-
dı onu, "kazanan yenik" diye seslendiler. Ana-
kent başkanlığı seçimi sonuçlanınca bu olayı
anımsadım nedense. Gökçek ve Karayalçın'ın ya-
rışması beklentiler doğrultusunda gerçekleşme-
di ama kaybeden Karayalçın değil! Tersine hayli
çarpıcı bir artıyla yürüttü yarışı. Güzel, çağdaş bir
başkent için söz verdi, umut verdi seçmenlerine,
2000'li yıllara gidişin yolunu çizdi, CHP'nin ilke-
lerini, altı okun doğrultusunu güzel simgeledi.
Güzel biryolculuğa çağırdı herkesi. Eksi değil ar-
tıyla sona erdi yarışı.
Kimi dostlanm hayli karamsar, Mustafa Kemal
ve arkadaşlarının kurduğu partinin politikadan
dışlandığını düşünüyor. Dahası, tehlikeli kuşatma-
dan söz ediyor, Ecevit'in önündeki darboğazla-
rın kuşkusunu belirtiyor. Böylesine karamsarlığı
paylaşmıyorum ben. Sayın Ecevit'i iyi tanıyorum,
politikada da devlet yaşamında da deneyi, biri-
kimi var. Kuşatmalan da iyi değerlendirir.
Seçim sonuçları herkes için uyarı aslında. Ar-
tılar da var, eksiler de. Artılar nerde ve niçin, ek-
siler neden sorulannı iyi yanıtlamalıyız hepimiz.
Genç seçmenlerin oyları neden başka partilerde
değil de MHP'de acaba? Orta sağın çöküşüne
yol açan oylar hangi nedenlerden kaynaklanıyor?
Yolsuzlukları, mafyaları, çeteleri unutmuyor, bir-
birini aklamak amacıyla ödün verenlere sıcak
bakmıyor seçmenler, temizlik istiyor, aldatmaca-
ları onaylamadığını kanıtlıyor. Ama belli çelişkiler
de var. Yolsuzluklara, soygunlara, örneğin Su-
surluk'a, birbirini aklamak amacıyla uzlaşmalara,
örneğin Türkbank olayına, sert tepki gösteren
partiyi de barajın altına itiyor, partamentoya ge-
tirmiyor. Elbet bunun da nedenleri var, yaşaya-
rak öğreneceğiz.
• • •
önümüzdeki günlerde yüzyılın yarısına, 49. yı-
la ulaşıyorum mesleğimde. flginç olaylarla dolu
yıllar. Kimler geldi, kimler geçti parlamentodan.
Devrimler oldu, karşı devrimler. Çağdaş yasalar,
çağdışı uygulamalar, kardeş kavgaları, kan ve
gözyaşı, umudun tırmanışı derken solmayı, mut-
lulugu düşlerken mutsuzluğu yaşadık acı fatura-
larla.
Kolay değil insan olmak, neler ödüyor, nelere
direniyor, ama ödetenleri de iyi tanıyorsun!
18 Nisan seçimleri de yeni bir ışık bu yolda.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAI*
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8
1/ Orkinos balı-
ğının yavrusu.
2/ lyilik getir- 2
diğine inanılan,
kademli... Bir
nota. 3/ "tnme
turnam inme
sen bu pınara.'
Avcı — kur-
muş var yolun
ara" (Türkü)...
Eşit bölüm. 4/ 8
Eli işe yatkın, g
becerikli... Gü-
zel söyleme ve yazma
yeteneği. 5/ Bir örgütün
etkin üyesi. 6/ Asya ile
Avrupa'yı ayıran dağ sı-
rası... Cengiz Bektaş'ın
toplu şiirlerini içeren ya- 4
pıtı. 7/ Anadolu'nun gü-
neybatısındaki antik
bölge... Şöhret. 8/ Bil-
giçlik taslayan kimse...
Tavlada bir sayı. 9/ Bir
ö
işi yerine getirme... Dağ 9
geçidi. boğaz.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ateş tutuşturmaya yarayan çalı, cırpı, yonga gibi şey-
ler. 2/ İyi huylu kimse... "Mehmet — " Eylül romanıy-
la ünlü yazanmız. 3/ Bir meyve... Bosna-Hersek'in pa-
ra birimı. 4/ Brezilya'nın başkenti. 5/ Ilk durumunda
kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan... Kanşık
renkli. 6/ Lütesyum elementinin simgesi... Misket li-
monu da denilen küçük bir limon cinsi... Utanma, ha-
yâ. 7/ Zehirsiz ve büyük bir yılan. 8/ Avşa'da yetişen ve
sofra şarabı üretiminde kulianılan kırmızı üzüm cinsi. 9/
Atın başına geçirilen dizgin ve süsler.. Çelikçomak oyu-
nuna ve oyunda kulianılan değnege verilen ad.
BAY1NDIR ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1996/209
Davacı Deniz Gülsün Evrenosoglu'nun davalı Ha-
zine, Çınardibi köy tüzel kişiliği ve Tapu Sicil Müdür-
lüğü aleyhine açtığı tescil davasmın yapılan keşif ara
karan gereğince.
Davaya konu Bayındır Çınardibi köyü Musluk mev-
kiinde kain, doğusunda Satıcı Ramazan Özkasaba ait
iken Mehmet Saner ve halen Kenan Akbaba ve Aziz
Serbes'e satılmış bulunan yer, batısı Kadim köy yolu,
kuzeyi Ramazan Özkasap'a ait iken Ibrahim Ozatara
satılan yer. güneyi Mehmet Emin Sarıer'e satılan yer
ile çevrili taşınmazm davacı tarafından tescili talep
edildiğinden bu yer hakkında hak ve iddiası olanların
mahkememizin 1996/209 esas sayılı dosyasına 3 ay
içerisinde müracaat etmeleri ilan olunur. Basın: 15739