15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8NİSAN1999PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Hülya Uçansu, nitelikli filmlerin seyircisini oluşturmayı amaçladıklannı belirtiyor ' Amacımız popülist olmamak' Festivalin yönetmeni Hülya Uçansu. (Fotograf: KADER TUĞL A) CUMHUR CANBAZOĞLU Dün. ellerinde kıtapçıklanylao sınemadan bu sinemayakoşuşturan. seans aralanndakahvey- le. sandviçle kanrüanni doyunnaya çalışan si- nemaseverin keyiflı maratonubaşladı tstiklal Cad- desi'nde. Film sayısı 145, ince seçim gerek. Hafta içinderehberışle\i görecek birekle okur- lanmıza yardımcı olmaya çalıştıktan sonra şim- di de 18 yaşma basan festıvalin yönetmeni Hül- ya Uçansu'dan son gelişmeleri ve önerilenni öğrendik: - Fesövalin on sekiz yıMa nereden nereye gel- diğryle başlavahm - Festıvaller ana hatlanyla bır program ıçeriğı. bir de organızasyondan oluşur. Program ıçen- ğı başından bu yana uzman kişilerin elınde bü- yüdü ve gelişti. Yakın geçmışe kadar Onat Kut- lar, Vecdi Sayar ve Atilla Dorsay'ın artistık da- nışmanlığında behrleniyordu içerik. Bu kışiler sinemayı. vaptıklan ışı iyi bılen insanlardı. Son yıllarda Onat Kutlar'ı kaybettik, Vecdi Sayar Kûl- tür Bakanlığı'nda görev aldı, Atilla Dorsay da- nışmanlığa devam edıyor. Biz şimdi daha pro- fesyonelce çahşmaya başladık, yurtdışmdan da danışmanlanmız \ ar. Bazı festivallenn eskı yö- neticileri, eleştirmenler, gazeteciler bize daruş- manlık yapıyorlar. Bizim de Omer Kavur, Ba- nş Pirhasan, Sevin Okyay, Sungu Çapan'dan oluşan danışma kurulumuz var. Kısacası daha güçlü ve zengin bir program hazırlayabiliyoruz şimdi. Organizasyona gelince; kurulduğumuz yıllarda ışleri iman gücüyle yapıyorduk, çünkü bütçe yoktu, kadro yokru. Bu el yordamıyla ya- ratma süreci gerektiğınden fazla sürdü. Beş, al- tı yıldır olaya dahaprofesyonelce bakmaya baş- ladık. Basm ve halkla ilişkiler. sponsorluk bö- lümlen kuruldu, fınans bölümü genişletildi ve bu süreç içinde biz de tecrübe kazandık. - Amerikan filmlerinin kapalı gişeovnadığı bir ortamda festivaL Avrupa'nın büvük fesrhalleri • Bütçemiz 850 bin dolar. Büyük festivallenn kulvarma hiç bir zaman giremeyiz. Festivalin görevi popülist olmamaktır. Geçen yıl programı zorlaştırdık, iyice sinefillere yöneldik. Bu yıl da terör korkusuna rağmen çok iyi gidiyor bilet satışlan. gibi, birkaç popüler örnekk büyük kirleJeri sa- lonlara çekrrıek yerine neden sadece sinefiUeri hedefliyor? Para sorunu bu. Büyük festıvaller statüsüne çıkabilmek ıçin olmazsa olmaz ölçülerden bin bütçe* Büyük festivaller denince akla gelen Ber- lm'in bütçesi on mılyon dolar sularında. Can- nes, 25 film gösterir \e konuklanmn sayısı çok kısıtlıdır. Onlann da altı, yedı mihyon dolar dü- zeyinde bütçelen var. Bızimkisi ise 850 bin do- lar. tstanbul Festivah'yle seyirci \e film sayısı açısından aynı düzeyde olan Selanik'in bütçe- si ıse ikı milyon dolar. Biz büyük festivallenn kulvanna hiçbir zaman giremeyiz 'Güvenükönkmkri sakinleştirdr - En anndan böyle bir niyet var mı? Geniş kitlelere varmak bence film festıvalle- rinin görevi değildir. lşimiz nitelikli Filmlerin seyircisini oluşturmak ve daha sonra bunlann ticari dağıtımına katkıda bulunmaktır. Festiva- lin görevi popülist olmamaktır. tkı yıl önce yap- tığımız bir konuşmada izleyicimize güvenerek çıtayı yükseltıyoruz demıştim. o yıl 63 bin bi- let sattık. Geçen sene. bu tehlıkeh tecrübeye rağmen programı zorlaştırdık ve iyıce sinefil- lere yöneldik. Bu kez de 98 bin beş yüz bilet sat- tık. Bu yıl da terör korkusuna rağmen çok iyi Serdar Akar ve Kudret Sabancı'nm filmleri arka arkaya gösterilecek Azîze ve GemideilkkezbiraradaTürkiye'ninbugünTBMM'de kendini temsil edecek vekılleri- nı ve yerel yöneticilerini seçtığı saatlerde 18. Lluslararası tstan- bul Film Festivalı programına ara verecek ve oy kullanma sü- resinin bitıminınden sonra 18.30 seansıyla film gösterımlen baş- layacak. Gece boyu '7. Sanafı seçim- sonuçlanna tercih edecekler içın programı gözden geçırelım. Al- kazar'dakı ıkı göstenm de Alfred Hitchcock'un komedi ritmiyle anlattığı klasıkJennden 39 Ba- samak'a aynlmış. Londra'ya ış için gelen Kanadalı gencm casus- larla oynadığı köşe kapmacavı bugüne dek ızleyemeyenler bu ünlü gerilim başyapıtını kaçırma- malı. Moda Sineması"nda dünkü Atlas Sineması programı tekrar- lanıyor: Şehvet Okulu'nda yö- netmen Benoit Jacquot, Avrupa sinemasmın en ıddialı isimlenn- den Isabelle Huppert'lı bır kad- royla ayn dünyalann ınsanları- nı aşk yolunda bır araya getiri- yor. 2000'e çok az süre kala festi- val, yeni bır bin yıl fikrini on il- gınç fılmden oluşan MiMenium Projesi: Vönetmeıüerin Gözü>- le 2000 baslığıyla tstanbul'a ta- şıyor. Bunlardanortauzunlukta- ki iki film Duvar ve Gecevansı Moda'da. Yaşam Kitabı ise At- las'da gösterilecek. Alain Berli- ner'in Duvar'ı yeni bin yılın baş- langıcıyla dükkânı ortadan ıki- StltfUM İSTANBUl fİUM FESTİtMll • Kısıtlı bütçeyle tek senaryodan iki ayn film çıkartarak, Antalya'dan ödüllerle dönen Gemide'nin yönetmeni Serdar Akar ile Laleli'de Bir Azize'nin yönetmeni Kudret Sabancı'nm filmleri arka arkaya gösterilecek. Laleli'de Bir Azize'de kadın satıcüan tarafından aldatılân gemiciler, Gemide'de onlann sermayesi kadını kaçınp intikam alacaklar. ye bölünüp iki ayn ülkede kalan bir patates kızartmacısının komik öyküsü: VValter SaBes ile Daıü- elaThomas'ın birlıkte yönettıgi Geceyansı ıse her şeyi ters giden iki insanın yeni bm yılın eşigin- de karşılaşmalannı ve gelecek ıçin hayli umutlanmalannı anla- tıyor beyazperdede. Aynı seride yer alan Hal Hart- ley'nın Yaşam Kitabı ise 2000in ılk dakikalannı yaşamın sonu olduğuna ınananlann Hz. lsa > ardımıyla aradıklan çıkışı ko- nu edinivor. Müzikseverlere PJ. Harvey'in de fılmde rol aldığı- nı aktaralım. Sokaklarda şekillenen yaşam kavgası. dostluk. aşk ve ayakta kalma güdüsünden Şişko Üünya adlı iyi bir film yaprruş Jan Schüt- te. Bu film \e tspanyol sinama- sından Bulutlann Rengi (yön: Mario Camus) Emek Sinema- sı 'nın bu geceki programını oluş- turuyor. Usta yönetmen Ca- mus'nün, yaşamın aynntılannı bir araya getirip paraya tapanlann dünyasını vermeye çalıştığı Bu- lutlann Rengi günün favorile- rinden biri. Yerli sınemanm ör- nekleri yine Beyoğlu Sinema- sı'nda gösterime girecek. Prog- ramda ikı film gözüküyor Beyoğ- lu'nda: Laleii'deBir Azizeve Ge- mide. Ancak bazı bölümlerde aynı sahneleri kullanan. iç içe geçen, birbirinin devamı kabul edilebilecek karelere sahip bu ikı 'ilkfilnTi yönetmenlerin dil- leri, bakışlan çok farklı olsa da art arda seyretmekte yarar var. Geçen yıl Yeni Sinemacüar adıyla sanat camiasıyla tanışan ekip, kısıtlı parayla tek senaryo- dan ıkı ayn film çıkartarak bir deneye kalkışmış ve sonuçta An- talya'dan ödüllerle dönmüştü. Gemide'nin yönetmeni Serdar Akar ile Laleli'de Bir Azize'nin yönetmeni Kudret Sabancı'nm hedefi ticari sinemalarda film- lerini arka arkaya göstermekti, amagerçekleşemedı. Festivalde ıse bu hedefhayata geçıyor ve La- leli'de Bir Azize'de kadm saticı- lan tarafından aldatılan gemici- ler, Gemide'de onlann sermaye- si kadını kaçınp intikam alma- ya kalkıyorlar. gidiyor. - lstanbulSanatVakfı'na en fazla parayi han- gi festival getirivor? En iyi bütçe bizimkisi. diğerlen zararda. Kül- tür Sanat Vakfi'nın yaptığı düzenlemelerde caz- la film festivalinin bütçelen başa baş gelir, di- ğerlennde vakfın katkısı olur. Zaten bu tür fes- tivallerde kâr amacı söz konusu değildir. -Dar bütçeye rağmen uluslararası sinetnaca- miasında tstanbul'un bu kadar rağbet gönne- sini ne>e bağlıvorsunuz? Bir ömek vereyım; bu yıl Schatzberg'e onur ödülü vereceğiz. Schatzberg de televizyonlar- dan izlediğı haberlerden sonra Türkiye'ye gel- mekten ürkmüş. Bir ay önce New York'ta kita- bmı tanıtan Gilk» Pontecorvo'yla karşılaşmış. Pontecorvo lstanbul Festivali'nin kadim dostu. Pontecorvo lstanbul'u öyle anlatmış ki terörle ilgili kuşkulan olmasına rağmen gelmeye ka- rar vermiş. Paranın, ilanın yaptınm gücü sanat ortamında pek fazla hissedilmiyor. Buradan iyi ağırlanıp dönen sinemacılann ve yazarlann bi- ze çok büyük katkısı OIUVOT. - tyi tarâflan saydık, pekhi bugüne dek Ba- ti'dan ne gibi otumsuz eleştiriler geidi si/lere? tki yıl önce Antonioni konuğumuz olmuştu. Bir gün fılminin başını izledi ve yemeğe gitti. O çıktıktan ikı dakika sonra filme ara verildi. Filmin yapımcısı, 'Antonionibunugörseydi müt- hiş bir skandalçıkartıpfilminifestnaldençeker- di ve olayıdünya>a duv urup başınızıbüyük der- desokardı" demişti ve ne yapıp yapıp aralan kal- dırmamızı önermişti. Bu bize ders oldu ve ge- çen yıl aralan kaldırdık. - Taksim'deki canlı bomba saklınsından fes- thal nasıl etkilendi ve ne gibi güvenük önlemle- rialdı? Terörden herkes korkar. hele hele terör canlı bomba halınde Taksim Meydanı'nda patlıyor- sa... O bombanın akabinde bütün sinemalar iki gün boş kaldı. Ancak valiliğin aldığı genel gü- _________ vcnlik önlemleri herkesı sakinleş- tirdı ve rezervasyonla bilet satı- şı korkunun geri planda kaldığı- nı gösterdi. Geçen yıla oranlabi- let satışında yüzde 15'lik artış var. Güvenliğe gelince, bir yan- dan salonlar kendi güvenlik ele- manlannı veriyorlar, bİT yandan da Vakfın anlaştığı güvenlik şir- keti görev yapacak. Her kapıda iki görevli, iki dedektör olacak; yetiştiren sinemalar kontrol ka- - pısı koyacaklar. - Terörün hareketlenmesi ve Avrupa'yla ararrunn bozulması festrvali etkiledi mi? Bir de Mo- nicelli neden gebniyor? Genelde büyük bir aksaklık olmadı, yalnız bir Italyan şirke- ti terör nedeniyle Ehis & Ma- rilyn adlı filmini çekti. Monkel- li ıse önce davetimizi kabul etri. Arkasından Apo olayı patlayın- cabekleme sürecine girdık. En so- nunda resmı bir yazı göndererek Amerika'da bir filmin çekimine gitmek zorunda oldugunu bildir- di. - Halk jürisi ödülü koyma fık- ri nasıl oluştu bu yıl? Siz geçen yıl bunu önermişti- niz. biz de aramızda tarnştık ama askıya alınmıştı proje. Sonra bir gazeteninkatkılannm yararlı ola- cağını düşündük ve gazetelere açık tekJif götürdük. Projeyi bu şekilde daha geniş kitlelere ulaş- tırabileceğimize karar verdik. Şimdi bir gazetenin sponsorlu- ğuyla halk ödülü de verilecek. însancıl boyutuyla yaşam... Yönetmen Jerry Schatzberg'in 'Kareler' başlıklı sergisi Pamukbank Fotograf Galerisi'nde Kültür Servisi - Pamukbank Fotograf Galensi. 18. Uluslararası Film Festivali'nin 'UstalaraSaygT bölümü- nün konuklanndan ünlü Amerikalı yönetmen Jerrj Schatzberg'in •Kareler*başlıklı sergısine ev sahıplığı ya- pacak. Scareerovv (Korkuluk). Panic ın the N'eddle Park (EsrarBıttı)gıbı filmleriyletanınan Jerr> Schatzberg'ın setlerin dışına yönelttiği kamerasıyla görüntü- lediğı fotoğraflar. 20 Nisan'dan itibaren Pa- mukbank Fotograf Galerisi'nde sergilenecek. Moda fotografçılığı ve reklam fiîmi yönet- menliği yapan Schatzberg'in kent fotoğraflan. Nevv York'ta yoksullukla geçen çocukluğunun ızlerini yansıtır. Görüntülediğı durum- lann özellikle insancıl boyutunu vur- gulamayi yeğleyen Schatzberg'inman- zara fotoğraflan ise duygusal, tinsel, alaylı veya nükteli havasıyla kendisi- ni etkileyen görüntülerden oluşuyor. 197O'lı yıllann başında bir fotomo- delin öyküsünü anlatan *Puzzle of Dtfvvnfall Child' (Şöhretin Bedeli) ile sinema dünyasına giren Schatzberg. çocukluk hayali sinemada Hollyvvo- od'un en önde gelen isimlerinden bi- n oldu. Fılmleriyle insanın farklı ruh durumlarını ustalıkla ışleyen Jerry Schatzberg, 1973'teCannesFilmFes- tivali'nde 'Reunion'(Buluşma) fılmiy- le Altın Palmıye aldı. Schatzberg'in fotoğrahnı çektiğj ünlûlerden Rolling Stones. Jerry Schatzberg bu yıl tstanbul Kültür ve Sa- nat Vakfı tarafından 'Omür Bov u Başan Ödü- lü' ile ödüllendirilecek. Moda fotoğraflan Vogue, McCalls, Esquire, Glamour ve Lıfe dergilerinde yayımlanan Jerry Schatzberg, Bob Dylan'dan Fidel Castro'ya. FrandsFordCoppoia'dan AndyHarholve Rol- ling Stones'a kadar pek çok ünlünün fotoğraf- lannı çekti. Görüntülediği durumlann özellikle insancıl boyutu- nu vurgulamayı tercih eden Jerry Schatzberg'in fotoğ- raflan, dar bir çerçevenin ötesindeki anlamı araştıran, böylelikle her biri başka bir öyküyü dile getiren anla- tımsal bir nıtelik taşıyor. Duyarlı ve çağdaş gözlemleri ile Amerikan yaşam bi- çimini yansıtmaya çalışan Jerry Schatzberg'in sergisi 5 Haziran'a dek izlenebilecek. Pamukbank Fotograf Galerisi 0212-236 67 90 Yönetmenden öneriler - Geçen yıl festival Bakırköy'e kadar uzanmıştı. Bu yı] neden Beyoğlu'na geri döndünuz? Geçen yıl Bakırköv lülerden gereken ilgiyı göremedik. sine- ma da ciddi paralar kaybetti. O bır deneme uçuşuydu, başansız oldu. Bir daha dağılmakniyetin- de değiliz. - Son olarak sinemaseverkre hangi filmleri önerdiğinizi öğre- nelim_ Mesela ThomasVinterberg'in aile içi hesaplaşmayı anlatan *Şö- ten" fılmıni çok çarpıcı buldum. Avusturya fîlmi olan "Mirasçı- lar"ı beğendim. Schatzberg'in Altın Palmiye almış "Korkuhık" filmi çok güzel, eskilerden olsa bile bu yol filmi kaçınlmamalı. lran'dan "Mayıs Kadını", alçak sesle anlatılmış. tran'daki eğitim görmüş kadmın yaşamak zorun- da kaldığı koşullan gösteriyor. Bergman'ın "Bir PaKaço'nun Önünde"si onu sevenlerin kaçır- maması gereken bir film. "Lunıi- ere \e Ortaklan" ilginç bir ça- lışma; 40 çağdaş yönetmenin si- nemanın 100. yılı için yaptığı bu filmi küçük bir rötarla gösteriyo- ruz. Lumiere Kardeşler"in kullan- dığı kamerayı kullanarak 40 sa- niyelik film çekmeleri önerilmiş tek yönetmene. Sonra animas- yon sineması önemli. Bu türün genç yeteneklerinden Martin Ko- opman'la Vallodoıd'de tanıştım, davet ettim. Kendisiyle bir atöl- ye çalışması yapacağız. Hollan- da Canlandırma Vakfı Başkanı Crama da her seansta gösterim- den önce açıklamalar yapacak. Bu bölümün tüm biletlerinin sa- tılması da tabii ki bana keyif ve- riyor... Birçoğu ülkemizde gös- terilmemiş olduğu ıçin Hitch- cock'lar da hoş bır fırsat. "Umufu herkesin izlediğini var- sayarak Yıbnaz Güney'in "Se>- yit Han"ı ile "Aç Kurtiar"ını ben olsam hiç kaçırmam. KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Bip Denge Sorunu Sanford Meisner'in bir sözü var tiyatro üstüne. Keşke diyor, tiyatro sahnesi bir cambazın üstün- de yürüdüğü ip kadar yüksek ve dar olsaydı, an- cak o zaman bu işe tümüyle hazırlıklı olanlar ora- ya çıkmaya cesaret edebilirdi. Oyun yazan Davîd Mamet'in yirmi yıl kadar ön- ce birtiyatro eleştirmenlen toplantısında yaptığı ko- nuşmayı okurken karşıma çıktı Meisner'in cümle- si. Yukandakı cümleye bakıp adamın tiyatroyu sev- diğini söyleyebilir miyiz? Ya da sevmediğini? Ti- yatro sanattna tutkuyla bağlı bir ınsan da söyleye- bilir bunu; iyi oyunlann yeteneksiz tiyatroculann elin- de telef olmasından ve bu duruma sürekli seyirci kalmaktan sıkılmış, bunalmış bir insan da. Benim için tiyatro her şeyden önce "oyuncu" demektir ama bu inancım da Meisner'in savını çürütmüyor. Birkaç oyuncu dostum şöyle yanıtlayabilir Sa- yın Meisner'i: Tiyatro sahnesi zaten bir cambazın üstünde yürüdüğü ip kadar yüksek ve dardır ya- hu! Adam zaten var olan bir olgu için öyle olsaydı diyor! Bu yanıtı da haklı bulabiliriz ama bu yazıda üstünde durmak istediğim başka bir şey var. Ma- met'in konuşmasının ekseni "eleştiriye tahammür üstüne. Bu, genelde bizim toplumumuzda, özel- deyse sanat dünyamızda önemli bir meseledir. Kimse burnundan kıl aldırtmaz, gözünün üstünde kaşın var dedirtmez bizim buralarda. Başkasını eleştiriyorsanız laf etmeyenler, onları eleştırdığiniz zaman öfkelenir, bozulur, danlırlar. Sazını akort et- mekten aciz detone bir şarkıcı ben Beethoven ol- dum, senfoniler besteliyorum derse kabul etmek zorundasınızdır sanki. Sansüre, yasakçılığa, hot zot edenlere karşı, bir sanatçının yapıtmın bütünlüğü- nü korumaya kalkarsanız yine öfke, küskünlük başlar. Tiyatro eleştirimizde Seçkin Sehri gibi isimler hep azınlıktadır örnegin. Fethi Naci'nin edebiyat eleş- tirisinde bir kışilik bir çoğunluk olması gibi. Mamet "eleştiriye dayanıklı" olmayı oyuncunun (sanatçının) ilk ve en önemli görevi olarak sayıyor. Bunun pek kolay bir iş olmadığını bildiği halde. Oyuncunun ilk ve en zor işi eleştiriteri dogru al- gılamayı öğrenmektir. Kendini korumak/esirge- mek adına değil, kendini anlamak/geliştirmek adı- na bunu öğrenmek zorundadır sanatçı. David Ma- met bu algılamayı beceremeyenlerin sonunda bir ev, bir araba sahibi olmayı başarsalar bile "ama- tör" kalacaklanni söylüyor. Tıyatrodan alacağı olan ama ona verecek hiçbir şeyi olmayan insanlann du- rumu. Bu saptamayı yazın dünyamızdan polıtıka dün- yamıza kadar her alana kolayca uygulayabilirsiniz. Söz konusu olan 'vereceğinden" çok "alacağı" olan insanlardır. Onlardansa üstünde tepindikleri mes- leğe bir hayır gelmez doğal olarak. Oyuncu için de, yazar için de, yönetmen ya da eleştirmen için de geçerlidir bu saptama. Genelgeçer, zekı, "yeni", mizahi ya da postmodern söylemlerin ardına giz- lenerek kurtaramazsınız paçayı. Ister kuantum fıziğiyle, ister tiyatroyla ya da ve- terinerlikle iştigal edin, ne yaparsanız yapın, işini- ze tutkuyla, merakla ama en çok da aşkla bağlı ol- manız gerekir. Gerisı palavradır. Sevgili Mîna Urgan geçenlerde bir telefon ko- nuşmamızda unutulmaz bir şey söyledi: İnsanın ya bir mesleği olur ya da bır merakı. Ikısi çakışıyorsa ne güzel! Kimi zaman insanın "merakı" mesleğin- den daha fazla para getiriyor olabilir. Önemli olan bu değildir. Yapay meslekler vardır ama yapay "merak" çok daha üzücü sonuçlar çıkartabiliyor. Buradayeniden Mamet'in güzelim önerisine geli- yoruz. Tıyatrocularaseslenirken söylediklerine... "Var olmayan bir meslek için hazırtayın kendinizi. Birin- sanı sanatçı yapan tek olgudur bu - daha önce yal- nızca yüreğinizde olan bir şeyi var edip ortaya koymaktır. Var olmayan bir mesleğe bütün bir ha- yatı bağlayabilme yeteneğidir." Bu işi başaran ınsanlarınsa derin ya da sığ, cid- di ya da ucuz her türlü eleştiriye sınirlenip bozul- madan yaklaşmaları doğal olacaktır. İnsanın "anlattığı'' kendisiyte "yaptığı" kendısi ara- sında büyük uçurumlar olması sağlıklı bir durum değil. Soylenen ile görünen arasındaki fark akıllı bir oyun yazarının elinde trajikomik bir oyuna dö- nüşebilir elbette. Ama bunu bir yaşam biçimine dö- nüştürmek uzun vadede hep acıklı sonuçlar ver- miştir. Yükseklere gerilmiş ince bir ipin üstüne çı- kıp yürümeyi göze alanlar bilir bunu. Bütün iyi oyuncular gibi. % Q Sanşm Kurf beyazperdede • İSTANBUL (AA) - Lnlü şaır ve \azar Attilâ llhan'n yazdığı. Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşamının bir bölümünü konu alan 'O Sanşm Kurt" adlı senaryo, ABD'li City Capital firması tarafindan beyazperdeye aktanlacak. Haklan Çiçek Film'e ait olan senaryonun filme çekilmesı amacıyla, filmin sponsorluğunu üstlenen Polat Holdıng ve City Capital firması arasında bir önanlaşma imzalandı. ABD'de imzalanan anlaşmaya göre. kurulan uluslararası ortaklık. orijinal adı 'Blond Wolf' olan filmin yapımcılığını ve işletmeciliğini üstlenecek. tngilizce olarak çekılecek ve 52 milyon dolara mal olacak filmin sermayesinin yüzde 6O'ı ABD'li firma tarafindan. kalan kısmı ıse Polat Holding tarafindan karşılanacak. Sevgi Özdamar'a Almanya'dan ödül • OLDENBURG (AA) - Yazar Sevgı Özdamar'a, Almanya'nın en önemli edebiyat ödülleri arasında gösterilen "Litera Tour Nord' ödülü verildi. Jün. Özdamar'ın 1998 yılında yayımlanan 'Haliç Köprüsü' adlı romanını ödüle değer buldu. Jürinin yaptığı açıklamada, Özdamar'm, özellikle Türk-Alman ilışkilerindeki tezatı ironik bir biçimde ele aldığı ifade edildi. 1965-1997 yıllan arasında Berlin'de işçi olarak çalışan ve yasamını Paris'te sürdürmekte olan Özdamar, yılın ilk ayında da Adalbert von Chamısso edebiyat ödülünü kazanmıştı. İSTANBUL FİLM FESTİVAÜ'NDE BUGÜN • EMEKStNEMASI'nda saat 18.30'da 'Şişko Dünya'. 21,30'da 'Bulutlann Rengi' adlı filmler gösterilecek. (293 84 39) • ATLAS SİNEMASI'nda 18.30'da ve 21.30'da 'Yaşam Kitabı' adlı film izlenebilir. (252 85 76) • ALKAZARStNEMASl'nda 18.30 ve 21.30 saatlerinde 'Basamak' adlı film gösterilecek. (293 24 66) • BEYOĞLU SİNEMASI'nda saat 18.30'da 'Laleli'de Bir Azize', saat 21 30da 'Gemide' adlı filmler izlenebilecek. (251 32 40) • MODA SİNEMASI'nda 18 30da 'Şehvet Okulu' 21. 30'da 'Gece>"ansı + Duvar* adlı filmler gösterilecek. (337 01 28)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle