25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18NİSAN1999PAZAR 14 KULTUR Can Göknil'in muskalan, tabletleri, tılsımlı kutulan Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde inancı sanata dönüstiırmel GÜL ERÇETtN Tanrılar ınsanların kaderle- rini yazdıkları tabletleri gökyü- züne asmışlardı. Kuş Adam An- zu bunları çaldı. Kadersiz ka- lan insanlar korunabilmek için büyü ve muska yapmaya başla- dılar. TannlartabletleriAnzu'dan geri alarak yeniden gökyüzüne astılar. Ancak kaderine egemen olmak isteyen insanoğlu. büyü ve muskadan vazgeçemedi... Can Göknil yaklaşık iki yıllık bir çahşma sonunda hazırladığı yeni sergısinde dört bın yıl ön- cesine dayanan bu Mezopotam- ya efsanesınde doğuşlan anlatı- lan büyü ve muska inançlanndan yola çıkıyor. Yirmi sekiz yıllık sa- nat yaşamında "Masal Tekerle- meteri", "Agaçlarla İlgili Inanış- lar", "Anadolu Tannçalan" ve "Yaradılış Efsaneleri" başlıklı sergileriyle tanh, söylence, ar- keoloji, folklor, mitoloji eksen- lerinde gezinen sanatçının bu kez Milli Reasürans Sanat Ga- lerisi'nde açılan sergisın- de yer alan yapıtlan, kader tabletlennden muskaya uzanan bir inancın öyküsünün sa- natsal izdüşümleri. "Can Göknil'in Mus- kalan'' başlıklı sergı 6 Mayıs'adekgörülebi- lir. Mitolojıdeki ve ta- rihteki muskalar sanat- sal boyuta geçerken Kuş Adam Anzu, Sel- çuklu kartallannı çag- nştıran dört metre uzunluğunda ahşap bir heykele dönüşüyor. Ef- sanenın sergıye bir baş- ka yansıması ise An- zu'nun ya\Tulannın iki büyük heykelı ile Na- sip İyem'in atölyesin- de hazırlanan 22 adet pişmiş topraktan kader tabletleri. Göknil, hey- kellerin ve tabletlerin üzerlerini fantastik, zengin çağnşımlı fi- gürlerle işlemiş. 70 parçadan olusan sergide tuval, ahşap, gürgen üzerine akrilik boya, kurşun, altın va- rak işli ve gravür mus- Tılsımfa Kutular' ahşap pişmiş toprak akrilik, 1997. kalaryeralıyor. Mezo- potamya'da eskı Ur kentinde evlerin du- varlannda bulunan bü- yûlü koruyucu kutu- lar, Göknil'in sergi- sinde "Tüsımlı Kutu- lar"a dönüşürken ah- şap üzerine kurşun ve akrilik boya işlı kutu- lann kapaklan ve bu kapaklann altındaki pişmiş toprak heykel- cikler izleyicileri sürp- rizler dünyasına davet ediyor. Sergıdeki kur- şun işlemelerin bir göndermesi de naza- ra karşı kurşun dökme geleneği. Muskalann konu- lan da yapıtlann bi- çimleri kadarçeşitli: Kısmet açma muska- sı, geleceği öğrenme muskası, gelin olma muskası, soyunu bir- birine kavuşturma muskası, iki kişiyi ayırma muskası, il- ham muskası, gûzel- liği sürdürme muska- sı, ineğin sütünü bo- şaltma muskası, cinle- Göknil'e Altın Aesop ödülü 14. Uluslararası Gabrovo Bienali'nden CanGöknil'e Büyük Ödül-Altın Aesop verildi. Sanatçıya ödülü 15 Mayıs 1999 günü Bulgaristan'ın Gabrovo kentinde sergi açıhşında düzenlenecek törende verilecek. 2001 yilında düzenlenecek Bienal'de de Can Göknil'in kişisel sergisi yer alacak. Bienal'in grafik bölümünde 46X69cm boyutlannda, 1997 yapımı, 'Anadolu Mitotojisi' adlı yapıtıyla katılan ve uluslararası yanşmada Grand Prix kazanan Göknirin resimleri 1985 ve 1995 yıllannda da Gabrovo Mizah Müzesi'nde sahnelenmişti. ri korkutma muskası, yemişleri oldurma muskası, güzelı soyma muskası, deliliği geçirme mus- kası, sakal çıkarma muskası, ik- tıdar muskası, gebelik muskası, yel ve sel muskası, şeytan düğü- nü muskası... Orta Asya ve Anadolu Can Göknil, sanatının mıtolo- jiyle ilişkisini anlatırken "lnanç- lartn düşsel dünyasını sanata dö- nüştürmek beni çok çekryor. Ta- rih öncesindeki yorumlann do- ğalbğını ve yahnhğını seviyorum. Mitoiojiden yolaçıkbğtm zaman mitolojinin öykfisü bir izlek su- nuyor. Bu, beni harekete geçiri- yor. önce düşünme süreci başu- yor, ardından da resimlerle bu öyküJerianlauyorum" diyor. An- cak sanatçı mıtolojiyle beslenen öyküleri kendi dalı olan plastik sanatlara dönüştürürken çıkış noktası olarak çok bilinen Batı- lı kaynaklan değil de Türk top- lumlannın tarihte yaşadıklan Or- ta Asya ve Anadolu topraklan- nın ürünlerini yeğliyor. Göknil, birkaçının dışında sa- natçılann Türk mitoloji dünya- sına ilgi göstermemesinden ya- kınıyor: "Bizim sanatçılanmtz Orta Asya ve Anadolu mitoloji- sine pek ilgi göstermiyor. Oysa Yunan ve Roma mholojOeri Rö- .nançlanıı düşsel dünyasını sanata dönüştürmek beni çok çekiyor. Tarih öncesindeki yorumlann doğalhğını ve yalınlığını seviyorum. Mitoiojiden yola çıktığım zaman mitolojinin öyküsü bir izlek sunuyor. Bu, beni harekete geçiriyor. nesans'ın başbca kaynaklanydı. Biz de kendi geçmişimizden da- ha fazla yararlamnalryız. Mitolo- juniz ne yazık ki görseUeşmemiş. Kitapçılara ghtiğinizde Baü mi- tolojileri hakkında pek çok kay- nak var, ama biz bu konuda geri kalmışız." Muska bugûn de güncd Konulu sergileriyle geçmişe yeni ve çağdaş bir yorum getiren sanatçının Muskalar sergisinin bir başka özellıği de muska inan- cının bugün güncelliğini ve bir yönüyle de işlevini koruyor ol- ması. İnsanoğlu bugün yüklenen toplumsal. dinsel anlamlar fark- lı olsa da hâlâ mutlu bir yasam beklentisiyle muska inancını sür- dürüyor. Ancak Göknil'in sergi- si binlerce yıllık bir izi sürerek büyü ve muskanın sanatsal yö- nünü sunuyor izleyıciye. Göknil sergiye hazirlanma sü- recinın en keyifli bölümünün araştırmalan olduğunu belirti- yor. Sergideki Kader Tabletle- ri'nin esin kaynağı olan silindir mühürlerin öyküsünü şöyle an- latıyor: "British Museum'da ol- dukbrmı öğrendiğim stHndir mö- hürleri yakından görebilmekiçin lngiltere'ye gittim. Koruyucu özeDiği olan taşlann üzerine ka- zuna tekniğnie işlenmişlerdL Mü- hürlerin üzerinde mitolojik ve düşsel kahramanlann resimleri de \-ardi. tki işlevi vardı bu mü- hürterin. Öncelikle mühriin bili- nen islevindeki gibi iyelik beliri- yordu. Silindiraksesuvargibi bo- yuna takıkiığında ise sahibini ko- ruyordu. inançlara göre. Mühür- leri inceJerken yan insan yan hay- van görünümlü dogaüstü yaraok- laruı mitoloji, efsane kansık ya- şanüaruun içinde buldum kendi- mi. Mfizedeyken bu mühürlerin tasiakçiznnlerini çıkardım. Araş- rjrmalanmda tanışbğım doğaüs- tü yaratıklardan çoketkilendim. Onlan yapıtlanmda sezgilerim- le yeniden yarattım. Kahraman- tarunagüç göstergesiofaın boynuz- larekledim_" Sanatçının yurtiçındekı kay- naklan arasında ise Arkeolojı Müzesi'nin Osman Hamdi Kü- tüphanesi'ndeki araştırmalan, Tahsinve Neriman Özgfiç ile Se- dat Alp'in kitaplan, lsmet Zeki Eyuboğhı'nun binlerce yıllık bü- yü ve muska dünyasını günümü- ze taşıyan "Anadolu Büyüleri", "Sevgi Buyüleri" adlı yapıtlan yer alıyor. Can Göknil'in Muskalan, mü- zelerde, tarihi kaynaklarda, kitap- larda bulduğu fıgürleri tuvale ta- şımanın ötesine geçiyor. Hiçbır zaman bire bir dokümanteT bir ni- telik taşımıyor çalışmalan. Ba- zen kaynaklardaki fıgürlerin bir- kaçı birieşerek bir fıgürü oluştu- ruyor. Çoğu kez de esinlenmele- ri sonucunda tamamen özgün fi- gürler çıkanyor, sanatçı ortaya. Fıgürlerine. yazdığı ve resimle- digi çocuk kitaplannın bıçemı de yansıyor çoğu zaman. Muskalardaki cinler, canavar- lar geçen yıl Hollanda'da bir ya- yınevinin talebi üzerine yazıp re- simlediği 'çocuklan korkutma- yan korku öyküsü' "Komşu Tey- zenin Kedileri''nı çağnştınyor Muskanın ve elbette Göknil'in büyülü, huzurlu dünyasına da- vet ediyor izleyiciyi. llk bakışta Göknil'in biçemini ele veren ya- pıtlarda pastel, uçuk, silik renk- ler hâkim. Göknil, pastel renkle- rini kırmızı ve yeşillerle zengin- lestirse de kirmızılarla yeşiller de pastelleşiyor sanatçının fır- çasında. -s Amerika'nın iki karşıt yüzü Ortakyazgıyı paylaşan iki Hollywood efsanesi, Marlon Brando ve Doris Day 75 yaşında Kültür Servisi - Sinema dünya- sının iki unutulmaz ismı, Marlon Brando ve Doris Day... 3 Nisan 'da, gözlerden uzakta, tek başlanna ve sessizce 75. dogum günlennı kut- ladılar. Ne var kı aynı gün doğma- nın ötesinde büyük birer şöhret ve Hollywood efsanesi olarak da or- tak bir yazgıyı paylaşan Brando ve Day, aslında Amerika'nın iki kar- şıt yüzünü sımgelıyorlar. Bir yan- da her zaman muhalif, katı ve asık suratlı Brando; diğer yanda püri- ten, naif ve sevimli Day... Brando 75. dogum gününde hâ- lâbir yıldız; ancak biraz daha şiş- manlamış, yorgun ve biraz da unutsuz. 44 yaşında setlere veda ecen Day ise Kalifomiya'dakı kla- sii yaşamını sürdürüyor. Unutul- dığu kadar unutmuş da; yaptığı fîmler üzerine konuşmamayı yeg- liyor. 75 yaşındaki asi Brando gerçekten de dünyanın eı büyük oyuncularından biri... Lstası ve yaratıcısı Elia Kazan'a Cscar ödülü verilmesine rahatlık- kkarşı çıktı; çünkü ona göre ya- pian hatanın yok sayılması ya da uıutulması ahlaki anlamda ola- mksızdı. Kendiside 1972yılında 'taba' ile kazandığı Oscar'ı, Kı- zderililere bağlılık göstergesi ola- nk reddetmişti. Kendi kuşağınm es akıllı. en ömek. en çekici, en ya- kşıklı oyuncusuydu. Seçtıği her nlle bedeninın ve yeteneğının sı- rrlannı zorlamayı denedi; tıpkı 1'79 yılında çevirdiği 'Kıyamet'te- k Kaptan Kurtz karakterinde ol- ağu gibı. John Fnuıkenheüner'ın 'Kayıp jda'sında heykelsi beyaz teni, cenle taranmış saçlan ve sol ku- lğının arkasında bir çiçekle çık- nştı izleyicmin karşısına Bran- o. Johnny Depp'in 'The Bnrve'in- c, ölümü dünyanın en büyük gös- tnsı sayan, ağız mızıkası çalmak- tusta, fırlama bir porno film ya- jmcısını canlandınyordu. Jeremy Leven'ın 'Don Juan De larco' filminde ise bir aşk ustasını... Rkhard Dreyfussın "Gerçek bir yans ad. Dünyanın en i ovuncusu; ona ulaşabilecek başka bir isim tanımıyorum" ye söz ettıgi Brando, kısa bir süre sonra da Gabriel Gar- aMarquez'in romanından Sean Penn tarafından sınema- ı aktanlan 'Parriarkinin Sonbahan' filminde sergileyecek Marlon Brando büyüyen bedeniyle devleşti. Doris Day, 44 yaşında sinemayı bırakmıştL yeteneklerini. Brando dışında hiçbir Holly- wood yıldızı böylesine trajik bir fıziksel deformasyona uğrama- dı; ancak o, gittikçe büyüyen be- deniyle birlikte devleşti, tann- laştı adeta. Başanlarla dolu si- nema kariyeri bir yana, çocuğu- nun ölümüne tanık olan Brando yine de yaşamdaki dinginliğini korudu. Son profesyonel bakire Doris Day de Brando gibi 75. yaşını 3 Nisan'da kutladı... Yıl- lar önce yakın arkadaşı Audrey Landers şöyle söylemişti Day'e: "Her kadının yaşamında önem- li bir karar anı vardur; dürüstçe yaşlanmak ya da yalancı olup mutlu kalmak!" Amerikan sinemasının en se- vilen profesyonel bakıresi Day, 44 yaşında setlere veda etti ve dü- rüstçe yaşlanmayı yegledi. Uzun süredir basınla görüşmüyor, söy- leşi tekliflerini reddediyor ve "bir efsane olmak T "la da pek il- gilenmedigi çok açık. Kendisiyle söyleşi yapan son gazetecı Molly Haskel, Day'ın ar- tık kesinlıkle filmlerinden söz etmek istemediğini belirtiyor. Zamanında çok sevilmiş olsalar da bu fılmlen başansız olarak degerlendiriyor Day. Peki bugün hepsi birer klasık sayılan ve hâlâ televizyon kanal- lannda gösterilen bu filmlerde canlandırdığı kadın? Biraz fe- minist, her zaman güçlü, kendi kararlannı verebilen, pozitif ve güleryüzlü... Müzikallerlebaşla- yan kariyerinde, 1953'de Cala- mıty Jane rolüyle gerçek bir Hollywood yıldızma dönüştü. 1957 yılında 'PijamaOyunu'yla altın dönemi başladı ve pek çok sofistike komedide rol aldı. Day artık bir kült oyuncuydu. Özel yaşamı da oldukça il- ginçti Day'in. 12 yaşında baba- sı tarafından terk edildi, kendini baleye ve dansa verdi; an- cak geçirdiği trafik kazasından sonra şarkı söylemekle ye- tinmek zorunda kaldı. 17 yaşında Hollywood'daydı; başın- dan bırçok evlılik geçti, bir oğlu oldu. Her zaman güçlü ve farklıydı. Sinemayı ve insanlan bıraktı; ama kendisine her zaman ilgilenecek bir şeyler buldu. Şu an yaşamını terk edilmiş köpeklere adamış durumda. İNGtLİZ OYUNCU JOHN GİELGUD 95 YAŞINDA 'Yaşamdaki tek gerçek sahnede J Kültür Servisi - John Gielgud'un 20. yüzyıl Ingiltere tiyatrosundaki yerini ta- nımlamak güç aslında, çünkü geçen haf- ta 95 yaşma gıren sanatçı yirminci yüz- yıl lngıliz tiyatrosunun tarihıni oluştu- ruyor neredeyse. Ingiltere'nin yaşayan en büyük aktör ve yönetmenlerinden olan Gielgud dünya tiyatro âleminde de etkin bir isim. Büyükanne ve büyükbabası Polonya- lı olan sanatçının teyzesi bir oyuncu, da- yısı da sahne tasanmcısıydı. Borsacı olan babası ailesine ıyi yaşam standart- lan sunmasına karşın lngiltere'de uzun Gielgud, son olarak Elizabeth ve Shine'de rol almışb. süre sürgünde hissetti kendisini. Tiyatroyla tanışmasının ardından ar- kadaşlan hassas ve zayıf bir bünyeye sahip olan sanatçının hastalanmasından korkuyorlardı. Ancak sanat aşkı ayakta tuttu Gielgud'ı. Radyonun ve televiz- yonun icat edilişini gördü. Kendi gö- rüntüsünün ve sesinin bu kutulardan çık- masından nefret ettı uzun yıllar. Mo- dem Ingiliz tiyatrosunun gelişimine ada- dı kendisini. Sahneden aynldıgı anda çok az konu- san bir adama dönüşüveriyor Gielgud, çünkü ona göre hayattaki tek gerçeklik sahnede olanlar. Bu nedenle de çag- daşı pek çok tiyatrocu- nun aksine sınemayla geç tanıştı. 1930'larda bir film teklifini geri çevırince yetmiş yaşı- na kadar klasik tiyatro- da haftada 100 sterlin kazanarak sürdürdü ya- şamını. Ancak yetmiş yaşından sonra Arthur adlı film ile bir şarap şirketinin reklamlannın ardından ekonomik sı- kıntılanndan kurtula- bildi. Sanatçının 94. yaşı- nın son birkaç ayı da çok rahat geçmedi. Sag- lık sorunlan nedeniyle hastanede kaldıgı sıra- da 40 yıldır tanıdıgı dos- tu Martin Hensler'in ölümünü ögrendi. Pek çok kişinin sag- lıgı konusunda endişe- li olmasına karşın kla- sik kuşagın oyunculan bir bir ebediyete göç ederken Gielgud sek- senlerinde, hatta dok- sanlannda tiyatro ve si- nemanın aranan oyun- cusu olmayı sürdürdü. Elizabethve Shinegi- bi filmlerde küçük ama göz dolduran roller üst- lendi. Şımdi ise yakın- lan sanatçının yaşadığı üzüntüler üzerine uzun süre kalabahk içine çık- mayacagını düşünüyor. Y A P I R L A R ? Gwyneth Paltrow tiyatro sahnesinde • Cwyneth PaltTOW da gözünü üyatro sahnesine dikti. Âşık Shakespeare fılmindeki rolüyle en iyi kadın oyuncu dalında Oscar alan Paltrow, Nicole Kidman ve Uma Thurman gibi tiyatroya hazırlanıyor. Paltrow önümüzdeki yaz Massachusetts'de düzenlenecek tiyatro festivalınde bir Shakespeare oyunuyla sahneye çıkacak. • Michelangelo Antonioni. 'Destinazione Verna' isimli yeni Fılminin çekimlerine haziran ayındaNapoli'de başlıyor. Depresyon geçıren bir kadının öyküsünü anlatan fılmde Sophia Loren, Kim Rossi Stuart ve Naomi Campbell başrolleri paylaşıyorlar. Çekimler, Napoli dışında Roma ve Sicilya'da da gerçekleştirilecek. • Shalna Twaln bugüne dek albümleri 10 milyonun üzerinde satan ilk kadın sanatçı oldu. Twain, 'Come On Over' ve 'The Women in Me' adlı albümleriyle büyük ilgi gördü. Albümleri çok satan diğer kadın sanatçılar arasında Whitney Houston ve Mariah Carey yer alıyor. • Courtney Love son günlerde film yapımcılıgı ile ilgileniyor ve bir film şirketi kurmak üzere. Şirketin yapımcılıgını üstlenecegi ilk film romantik bir komedi olacak • C6rard D6pardieU, yönettigi ilk sinema filmi olan 'Un Pont Entre Deux Rives'i tamamladı. Yönetmenliğı daha önce tiyatroda denemiş olan D'epardieu, filmde Carole Bouquet'yle birlikte başrolü de üstlendi. • Müzlkaller Hollyvvood'a geri dönüyor... Kenneth Branagh, Shakespeare'in ilk dönem yapıtlanndan 'Love's Labour's Lost'u müzikal olarak beyazperdeye aktarma hazırlıklan içinde. Branagh, romantik komedi niteliğinde olduğundan, yapıtın müzikale çok uygun düştügünü belirtiyor. Dalgalan Aşmak filminin yönetmeni Lars von Trier de müzikal fılme girişen yönetmenlerden. Trier, 'Dancer in the Dark'ın başrolünü Björk'e vermiş. • DreamWorks Plctures. wes Craven'ın yazdıgı ve önümüzdeki sonbahar yayımlanacak olan 'The Fountain Society'nin film haklannı sann almak için 1 milyon dolar ödedi. Craven'ın aynı zamanda yönetmenligim de üstlenecegi film 2000 yılında çekilecek. • Raoul RUİZ'in, Marcel Proust'un yaşamını anlatacagı 'Kayıp Zamanlar' fılminin merakla beklenen oyuncusu bulundu. Filmde Proust'u Marcello Mazzarella canlandıracak. Kadroda yer alan diğer isimler ise Catherine Deneuve, John Malkovich, Emmanuelle Beart, Chiara Mastroianni ve Vincent Perez. • Al PadnO. Michael Caton- Jones'un yönettigi 'City By the Sea' isimli filmde başrolü üstleniyor. Pacino filmde, yürütmekte oldugu bir cinayet araştırması sırasında ailesine ilişkin acı gerçeklen keşfeden bir polisi canlandınyor. • JuliaRoberts, Steven Soderbergh'in yönettigi 'Enn Brockovich' isimli filmde başrolü üstleniyor. Roberts filmde, Los Angeles'taki bir hukuk firmasında basit bir görevle çalışmaya başlayıp önemli bir ' 5 5 e davayı keşfederek '•' büyük hukuk zaferi kazanan bir kadını canlandınyor. • John Lennon, tngiltere'de yayımlanan rock müzık dergisi Mojo'nun düzenlediği anket sonucunda bugüne dek yaşamış en iyi şarkıcı seçildi. • JackNlcholson setlere dönüyor... Nicholson, 'The Country' isimli filmde Amerika'nın güneyinde görev yapan bir şerifı canlandıracak. Nicholson'a filmde Will Smith rol arkadaşlığı edecek. • Richard Cere, gelirini Dalaı Lama'ya göndermek üzere Malibu'daki evini sarışa çıkardı. Faye Dunaway ise Maria Callas ve Aristotele Onassis üzerine gerçekleştirmeyi düşündüğü filmi finanse edebilmek için Beverly Hills'deki villasını satıyor. Dunavvay bu filmde kendisine Robert Duvall'ın rol arkadaşlığı etmesini istıyor. • Cohen kardeşler, yem filmlerinm başrolü için George Clooney'i seçtiler. 1930'lann Amerikası 'nda geçen fılmin adı "Oh Brother, NVhere Are You?'.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle