17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15NİSAN 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Akay Kavşağı'ndaki çınar ağaçlan Melih Gökçek'in seçim hırsının kurbanı oldu 50 yılhk ağaçlankestirdi• Akay Kavşağı inşaatı. servis yolu üzerinde olduğu iddia edilen 10'ayakın çınar ağacının kesilmesıne yol açtı. Ağaçlann 194O'lı yıllarda dikildiği ve Devrek'ten özel olarak getirilen "Doğuçınan" olarak adlandınlan dayanıklı ağaçlar olduğu öğrenildi. Ağaçlann son birkaç gündür ardı ardına kesilmesi ve kesilen yerlerin üzerinin asfaltla kapatılması dikkat çekti. Aka\ ka\şağı'nın 1998 vılı ekim a\ındaki görünrüsihle (solda) son durunıu ($ağda)arasındaki fark Büyükşehir Belediyesi'nin ağaç katiiamının belgeleri oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-FP'li Ankara Bü- yükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in. seçim- lere yönelik prim yapmak amacıyla son dönemde hız- Iandırdığı Akay Kavşağı inşaaü. yaklaşık 50 yıllık dev çuıar ağaçlanna kıyılmasına neden oldu. Ankara Bü- yükşehir Belediyesi Fen Işleri Daire Başkanı Irfan Kaya, projeye göre daha kesilecek ağaçlar bulundu- ğunu belirterek. "Birkaç ağaç için projeye engel ola- maytz" dedi. Kaya, ağaçlann taşınmasının güç oldu- ğu ve tekrar tutmadığı gerekçesıyle başka bir yere nak- ledilmediğıni. dolayısıyla kesıldiğinı söyledı. Bır kıs- mı Orman Bakanlığı'nın çevresınde bulunan ağaçla- nn kökünden kesilmesine, Orman Bakanlığı. Mimar- lar Odası Ankara Şubesı. CHP Ankara büyükşehir be- lediye başkan adayı Murat Karayalçın ve başkentliler tepki gösterdi. Gerek kent ulaşım planına olan aykınlığıyla, gerek- se ıhalenin yapılışmda kuşku çeken yanlanyla sık sık gündeme gelen Akay Kavşağı inşaatı, servis yolu üze- rinde olduğu iddia edilen l O'a yakın çınar ağacının ke- silmesine yol açtı. Ağaçlann 19401ı yıllarda dikildi- ği ve Devrek'ten özel olarak getirilen "Doğuçman" diye adlandınlan dayanıklı ağaçlar olduğu öğrenildi. Ağaçlann yaklaşık birkaç gündür ardı ardına kesilme- si ve kesilen yerlerin üzerinin asfaltla kapatılması dik- kat çekti. Konuyla ilgili olarak Cumhuriyet'in sorulannı ya- nıtlayan Büyükşehir Belediyesi Fen Işleri Daire Baş- kanı trfan Kaya, ağaçlann kesıldığıni kabul ederek, "Servis yolu üzerinde kalıyorsa kesilmiş olabfljr" diye konuştu. Projeye göre bazı ağaçlann kesilmesi gerek- tiğini kaydeden Kaya, birkaç ağacın daha kesilebile- cegini söyledı. Kaya, "Bir ağaç için projeye engel ola- ınayız. Ağaçlar her zaman yetişir ama insan yetismez" açıklamasını yaptı. Kültür ve Tabiat Varlıklan Kuru- lu'nun, ağaçlann kesilmesıni gerektiren projeye onay verdığini ilen süren Kaya,"Ağaçlann nakü ya da baş- ka bir yolla kurtardması düşünülmedi mi" sorusunu, "Nakü otanağını düşündük ama olmadL Ağaçlar hıt- muyor. Aynca çok büyük ağaçlar ve taşunası güç olu- yor" sözleriyle yanıtladı. Kaya, ağaçlann gece yansı kesilmesıne ılişkin soru üzerine de, çalışmalann gece de sürdüğünü ve gündüz trafiğin yoğun olmasını ge- rekçe gösterdi. Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Viedat Ağ- ca, verdiği bilgide 40 santimetre çapı geçen ağaçlann kesilmesinin Kültür ve Tabiat Varlıklan Kurulu'nun mevzuatına aykın olduğunu söyledi. Mimarlar Odası olarak görsel kirlilik oluşturacağı ve Ankara'nın ula- şım planına aykın olduğu nedenleriyle zaten kavşağa karşı olduklannı belirten Ağca. "Bir şey yapıtryor di- ye mevcut ağaçlann kesilmesi çok yanlış" dedı. Melih Gökçek'in mahkeme kararlannı bile çığnedığinı vur- gulayan Ağca, bu olaya gösterilebilecek en etkili tep- kinin Gökçek'i yenıden seçmemek olduğuna işaret etti. Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürü Musta- • fa Karagül de, bir kısmı Orman Bakanlığı'nın çevre- sinde bulunan ağaçlann kesilmesiyle ilgili olarak Or- man Bakanlığı'na danışıhnadığını bildirdi. Konuyla özel olarak ilgileneceklerini belirten Karagül. "Kıır- tarabilme olanağı varsa, projeyi engeDeyecek durumu yoksa ve buna karşın kesildiyse çok yaak" diye konuş- tu. Karagül. bazı ınşaatlarda ağaçlann balkonlann bi- le içinde bırakılabildiğine dikkat çekti. ODTÜ Mi- marlık Fakültesi öğretim üyelerinden Mimar- Şair AB Cengizkan da. eski belediye başkanı adaylarmdan Ek- rem Barlas'ın yıllar önce Dışkapı 'da ağaçlan kestiği- ni ve bu nedenle seçimi kaybettiğini anımsath. Cen- gizkan, bu gibi olaylara karşı toplumdaki tepkisizlik- ten yakındı. CHP Ankarabüyükşehir belediye başkan adayı Mu- rat Karayalçın da, 50 yılda yetiştirilen çınar ağaçlan- nın kesilmesini büyük bir üzüntüyle karşıladıklannı bildirdi. Teknolojinin bugün geldiği aşamada inşaat çahşması nedeniyle ağaç kesmeyi "flkenik" olarak gördüğünü \-urgulayan Karayalçın, "Proje tasanmı buna göre yapilabOmelrydi' 1 dedi. Karayalçın, kendi belediye başkanlığı döneminde uyguladıklan projeler- de ağaçlan başka yerlere naklettiklerini anımsatarak, '•Akay kavşağmdan ağaçlann kesilmesi isüı bir boyu- tu. Bir başka bovutu da. yaşayan ağaçlann dibinin tü- müyle asfaltla kapanması. Gerekliği büe tarüşılan bir yannm için vapılan bu kaüiaıru. me\eut yönetim an- htyışuun doğal bir sonucu olarak görüyorum" dedi. şeriatçı gösteri Şeiratçı terör örgütü lsUmi Büyük Doğu Akıncılar-Cephesi'nin (İBDA-C) lideri olduğu iddia edilen Salih tzzet Frdiş'in (Mirzabeyoğlu) de aralannda bulunduğu 4 sanığın, "anayasal düzeni silah zoru ile değişrirmeye teşebbüs" ve "yasadifi örgüt üyesi olmak" suçundan yargdanmalanna başlandı. tstanbul 6 No'lu DGM'deki duruşmaya tutuklu sanıklar Erdiş ile Saadertin Ustaosmanoğlu "DGM'yi bo>kot ettikleri" gerekçesiyle kaölmadı. Duruşmaya tutuksuz saruk Hüsnü Göktaş katüdı. Göktaş, kendisine yöneltilen suçlamalan reddetti. Duruşma nedeniyle sabahın erken saaderinde DGM önünde toplanan ÎBDA-C yanlısı şeriatçı grup oturumun sona ermesinden sonra "AUahsız DGM şeriata hesap verecek", "Komutan Mirzabeyoğhı", "Ya şeriat va ölüm" sloganlan atarak Beşiktaş fskelesi'ne doğru yürüyüşe geçti. Gruba müdahale eden poHs, 34 Idşiyi gözalüna akta. (Fotoğraf: BERTAN AÛANOĞLU) 1994 seçimlerine giremeyen partinin gözü belediyelerde HADEFin hedefi 12 büyük ü ENVERSEVtŞ DİYARBAKIR- DEP'in kapatılma- sı nedeniyle 27 Mart 1994 yerel seçim- lerine giremeyen ve doğuda birçok yer- leşim biriminde belediyeleri RP'ye kaptıran HADEP, bu kez seçimlere id- dialı giriyor.Doğu ve Güneydoğu Ana- dolu'da 12 büyük il ve 200'e yakın yer- leşim biriminde belediyeleri alacakla- nnı belirten HADEP'liler, FP'nin de seçimlerde hüsrana uğrayacağını söy- lediler. HADEP Genel Başkan Yardımcısı- Osman Özçeük. partisinin Diyarbakır mitmglerini yasaklayanyetkililerin gö- revden alınmasını istedi. Bölgedeki HADEP adaylannın değerlendirmele- ri ise şöyle: Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Avukat Feridun Çelik: "Dharbakır'da 1995 yıh miHetveküliği genel seçünlerinde 152 bin o> almışnk. 1994 seçimlerinde ise Belediye Başkan- Itğı'nı Refah Partisi 40 bin o\1a kazan- nuşu. Diyarbakır'da diğer siyasi parti- ler tarafindan vapılan tüm anketlerde biz birinci parti olarak çıknoruz. 200 binin üzerinde oy almamıza kesin bir gözle bakryomz. Bütün bu olumsuzluk- lara rağmen biz Dharbakır'da birinci değü tek partijiz ve belediye başkanh- ğı seçimlerini kesinlikle alacağız.'* Bingöl Belediye Başkan Adayı Fey- zullah Karaaslan: "1995 millervekib ge- nel seçimlerinde HADEP, Bingöl'de 20 bin oyla 4. parti durumundaydı. Ancak bu süre içinde çok şey değişti. HADEP şu an Bingöl'de birinci parti durumun- da. Bunu diğer siyasi parti raldpkrimiz de söylüyor. Halkın büyük bir desteği var. Çaüşmalanmızı aralıksız sürdürü- yoruz." Batman Belediye Başkan Adayı Avukat Abdullah \kın: "1995 >ılmda vapılan milknekilliği genel seçimlerin- de HADEP. Batman"da 43 bin o>la bi- rinci partiolmuştu. Şu anda Batman'da tüm siyasi partOerin favorisi biziz. Bu dunımda kazanacağımıza kesin bir gözle bakryoruz. Mardin Belediye Başkan Adayı Ce- mal Vesek: "1995 seçimlerinde 47 bin oyla ANAP'tan sonra ikmd partiydik. Şimdi ise dengeler tamaraen değişti. Mardin'de birinci parti durumuna gel- dik. Bunu Mardin'deki tüm siyasi par- ti temsilcileri de çok açık bir şekflde söy- lüyor. Kimi yeıierde parti ba> raklan- mız. posterlerimizyıruhp indiriliyor.A- ma tüm bu olumsuzlukİara rağmen 19 Nisan'da belediyedejiz." Şanlıurfa Belediye Başkan Adayı Bozan Yücel: "1995 milletvekili seçim- lerinde HADEP, 52 bin oyla 4. parti ol- muştu. HADEP4 yıl sonra Şanlıurfa"da birinci parti durumuna geldL Bu kamu- oyu araştumalaruıda oldukça açık. 15 yıldan beri kent Refahh belediyeler ta- raflndan yönetildi. Kentin beledheci- lik anlammda durumu oldukça kötü. Refahülar döneminde kente hiçbir şey sağlanmadı. Belediye başkanbğım ala- cagımıza kesin bir gözle bakıyonız.*1 Van HADEP Belediye Başkan Ada- yı Şahabettin Özarslaner: "H.\DEP V'an'da 1995 millet\ekilliği genel seçim- lerinde 43 bin oyla Refah'tan sonra 2. parti olmuştu. HADEP şu an Van kent merkezinde birinci parti durumunda. Kırsaldan kente göç, bizim için önemli bir etken oldu. V'an'da siyasi partiler ta- ranndan vapılan anketlerde HADEP birinciolarak çdayor. Belediye başkan- bğmı kesinlikle alacağız." Siırt Belediye Başkan Adayı Meh- met Selim Özalp: "1995 milktvekilligi genel seçimlerinde HADEP. 19 bin oy- la Refah Partisi'nden sonra sandıktan 2. parti olarak çıknuştı. Şimdi ise tek parti durumuna gelmiştir. 95 seçimle- rinde oy kullanamayan kırsaldan göç e- den vatandaşlann çoğunu seçmen kütüklerine vazdu-dık." HADEP'in secime katılmamasını istemisti Anayasa Mahkemesi'nden Savaş'a ikinci kez ret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Voral Savaş'ın HADEP'in hertüriü siyasi çalışmadan yasaklamp seçimlere katılmasmın engellenmesi istemiyle ikinci kez yaptığı başvuruyii da reddetti. Anayasa Mahkemesi, dün yaptığı toplantıda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Savaş'ın HADEP hakkındaki kapatma davasıyla ilgili olarak verdiği esas hakkındaki mütalaada yer alan, bu partinin her türlü siyasi faaliyetten men edilip seçimlere kablmasının engellenmesi istemini görüştü. Yüksek mahkeme, HADEP hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca açılan kapatma davasıyla ilgili yargılamanın halen sürdüğü ve bu nedenle koşullann oluşmadığı gerekçesiyle Savaş'ın başvurusunu kabul etmedi. Seçimlerin gündeminde kültür yine yok...Küttür Girişimi, Türkiye'yi 2000'li yıllara taşıyacak seçimlerden önce, ülkemizin geleceği için vazgeçilmez bulduğu oncelikleri kamuoyuyla paylaşmak istiyor: Türkiye'nin güvencesi kültür zenginliğidir. Turkiye, çağdaş uygarlığın temelini oluşturan kültürlerin doğduğu, Anadolu Aydınlanması'nın yaratıldığı toprakların ülkesidir. 'Çok kültürlülük'ten kaynaklanan kültürel zenginliğimiz, uluslararası alanda ülkemizi bir ilgi odağı yapmaktadır. Ancak, binlerce yıl Anadolu'da yaşamış kültürlerin tümüne saygı göstermeyen, bu güçten yararlanmayan politikalar, Türkiye'yi, dünyanın siyasal ortamında bulunması gereken yere getiremez. Türkiye'nin temel kültür sorunu yağmadır. Türkiye'nin özgün varlıklan giderek artan bir yağmayla karşı karşıyadır. Yağmacılıkla savaşmak, kültür varlıklarımızın yanlış kullanılmasına karşı çıkmak., kültür ve doğa mirasını korumak ve yaşatmak, hepimizin, her kuruluşun ve örgütün kaçınılmaz sorumluluğudur. Demokrasi için sivil örgütlenme zorunludur. Yeni binyıla girerken Türkiye^nin yazgısı yalnızca siyasal kadrolara ve bürokrasiye bırakılamaz. Öncelikle kültür ve çevre alanlarında olmak üzere, her kesitteki sivil örgütler güçlenmeli, karar ve uygulamalara ortak olmalıdır. Sanat ve kültür, merkezi ve yerel yönetimlerin tekelinden çıkarılarak, kamusal ve yerel katılımlarla demokratikleşen özerk bir yapı tarafından desteklenmelidir. Yerel yönetimler de kültürden sorumlu olmalıdır. Demokrasilerde, yerel yönetimler de, kültürel mirası korumakla görevlidirler. Yerel yönetimlerin kültür ve sanat alanında belirli amaçlan, sivil toplum örgütlerinin de katılımıyla hazırlanmış çalışma programları bulunmalıdır. Eğitimin hedefi "özgür düşünen yurttaş" yetiştirmektir. Eğitimin hedefi, Anadolu'daki binlerce yıllık kültürel birikimin ışığında, Türkiye'nin bilimsel ve düşünsel gelişmesine katkıda bulunacak "Özgür düşünebilen, yaratıcı, insan haklarını korumayı temel amaç edinen yurttaş'lar yetiştirmek olmalıdır Müzeler ve kütüphaneler canlandırılmalıdır. Müze ve kütüphanelerimiz; Anadolu Aydınlanması'nın belgelerini, bilgi kaynaklarını barındıran ortamlardır. Türkiye, bu kurumları, kültürel gelişmenin ve eğitimin temel ögeleri arasına katmalı ve bu doğrultuda donatmalıdır. Türkiye yarının ülkesidir. 2000'li yılların başlıca sorunlarından biri "küreselleşme" olacaktır. Dünya kültürleri bir arada değerlendirilecek, insanlann kültür hakları uluslararası kuruluşlar tarafından desteklenecektir. Türkiye, kültür açısından, yarının ülkesidir. Bu bakımdan kültür varlıklarımızı en iyi biçimde, bugünden koruma altına almak, bu zenginliğimizin bilincine varmak ve onu tanıtmak önde gelen sorumluluklarımızdan biridir. Türkiye, yalnızca siyasal inançlara, hükümetlerin geçici yaklaşımlanna göre değişen kültür politikalarından kurtulmalı, sivil toplum örgütleri, kamusal kurumlar, sanat, kültür ve bilim kuruluşlarının katılımlarıyla saptanan, 2000'li yıllara uygun bir kültür politikasını öncelikle oluşturmalı; politikalar doğrultusunda da geniş kapsamlı bir plan hazırlanıp uygulamaya konulmalıdır. Kültürün gelişmeye götüren başlıca yol olduğu unutulmamalıdır. "Z* KUItür Girisimi no^Kj Stafan ¥ « H H « Tahstn Vuca! ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Anlatamadığımız... Geçenlerde elime, Yunanistan Dışişleri Bakanı Georgios Papandreu'nun Almanların ünlü haftalık dergileri Der Spiegel ile yapmış olduğu bir söyieşi geçti. Bizim yazılı ve görüntülü basırif bu söyleşiden söz etmiş ve ben de okumuştum. Fakat orijinal metni okuduğum zaman, bır kez da- ha hayretler içinde kaldım. Söyleşınin ilk sorusu ve yanrtı şöyleydi: _ Spiegel: Olympia bölgesi kent meclisi Abdullah Öcalan'a onur vatandaşlığı vermiş Bay Papandreu, bu konuda ne diyorsunz? Papandreu: Bu durum, Yunanistan'daki kamuoyu kanısının bir sonucudur. Öcalan'ın iki yönü var. Tür- kiye onu bir terörist ve devlet düşmanı olarak görü- yor. Yunanistan'da ise, özgürtük ve demokrasi sa- vaşçısı olarak görülüyor. Ve her iki yaklaşımda da gerçeğin izleri var. , Buyrun bakalım... Olympia bölgesi neresidir bilmiyorum, ama Öca- lan'a "onur vatandaşlığı" verecek düzeyde onurluy- salar, öcalan onlara mübarek olsun. Ben verdim, git- ti... Fakat Dışişleri Bakanı'nın ağzından, Yunan halkı- nın Öcalan'ı "demokrasisavaşçısı" olarak gördüğü- nü okumak, doğrusu beni ciddi bir biçimde şaşırttı ve günümüz anlammda olmasa bile, demokrasinin beşiği sayılan Yunan halkının, demokrasiden böyle- sine uzak düşmüş olması karşısında çok üzüldüm. PKK'nin herhangi bir ülkede yönetim erkinı kullan- mamış olduğunu dikkate alırsak; hemalde bu "de- mokratlık", PKK'nin örgüt içi ilişkilerinden kaynak- lanıyor olsa gerek. Ve Hitler ne kadar demokrat idiy- se, Mussolini ne kadar demokrat idiyse, kuşkusuz Öcalan da, onlara yakın bir düzeyde demokrat idi. "Onlarkadar" demiyor, "onlarayakın "diyorum. Zi- ra PKK'nin örgüt içi demokrasisi, Italyan faşist par- tisinden de çok daha geriydi, Alman Nazi partisin- den de. Hele hele ne Hitler'in, ne de Mussolini'nin, karnını kaşıya kaşıya insan yargıladığına dair hiçbir bilgi sahibi değiliz. Ne diyelim, inşallah Yunan halkı Öcalan gibi demokrat liderlerin yönetiminde bir sü- re yaşar da, demokrasinin ne olduğunu anlar. Ama bu kez Nikos Sampson darbesi ve Türkiye'nin ga- rantörlük hakkını kullanarak Kıbns'a müdahale et- mesine güvenmesin... ••• Bu durum bize, krtle iletişim araçlannın gücünü göstermesi ve olaylan nasıl saptırabildikleri konu- sunda da fikîr veriyor. öcalan'ın "demokrasi savaşçısı" olarak adlandı- nlabilinmesi için, o adlandırmayı yapanın, demok- rasiden en ufak bir nasibi olmamış olmast gerekir. Ve Yunanistan'da "sokaktaki adam"\n bu konular- daki tüm bilgilenmesi, "medya" adı da verilen, kit- le iletişim araçlarından oluyor. Artık nasıl bir bilgilen- meyse... ••• öcalan'ın "özgürlük savaşçısı" olarak görülmesi de, en az demokrasi savaşçısı olarak görülmesi ka- dar hazindir. Eğer Kürt halkının özgüriüğü için savaş- mak gibi bir niyeti olsaydı; Kürtlerin en insanlık dışı baskıîarla karşılaştığı Suriye'de, Hafız Esad'a karşı bayrak açması beklenirdi. Oysaki o tam tersini yap- tı ve Kürt kökenli vatandaşlann, diğer etnik köken- lerden gelen vatandaşlar gibi. tam bir özgürlük Için- de oldukları ve hiçbir engelle karşılaşmadan "1. sı- nıfvatandaş" olduklan Türkiye'ye karşı mücadele et- meyi yeğledi. Eğer Yunan halkı günümüz dünyasın- da Hafız Esad'ın özgüriüğü temsil ettiğine inanıyor- sa, tek kelime ile, yazıklar olsun... Yunan halkının; Hafız Esad'ın öcalan'ı ve PKK'yi neden desteklediğini ve beslediğini düşünmesi ge- rek. PKK içinde savaşan Suriye uyruklulann, PKK içinde savaştıklan sürenin, "askerlik hizmetine" sa- yılmasının nedenini de araştırmaları gerek. • • • Çıldırmamak mümkün değil. Insanın içinden avaz avaz bağırmak geliyor. Demokrasiye adını veren Yu- nanistan'ın halkı (her ne kadar eski Yunanlılarla ilgi- len olmasa da), Öcalan'ı özgürlük ve demokrasi sa- vaşçısı olarak görüyor... Ve Yunanistan'ın Dışişleri Bakanı da bu komedi- yi, "Halkımızın kanısı" diye açıklıyor. Yunan halkının bu kanaati, gökten gelen bir ilham- la mı oluştu? Yunanistan devletinin, bu konudaki sistemli propagandasıyla oluştu bu kanı. Ve şimdi de "kıvırtmaya" çalışıyorlar. Her şey bir yana, Avrupa uyuşturucu trafiğindeki PKK payı dikkate alındığı zaman, Öcalan'ın nasıl bir "kahraman" olduğu anlaşılır. Ama bunu bir türlü anlatamıyoruz, bir türlü anla- mak istemiyoriar. Ne yapsak boşuna... Selek: Saldırıyla ilgim yok Mısır Çarşısı davası başladıİstanbul Haber Servisi - Mısır Çarşısı'nın bombalanması eylemi- ni gerçekleştirdikleri iddiasıyla haklannda dava açılan ve aralann- da avukat Alp Setek'in kızı sosyo- log Puıar Selek'in de bulunduğu 15 sanığın yargılanmasma başlandı. İstanbul 4 No'lu DGM'deki du- ruşmaya tutuklu sanıklar Pınar Se- lek, Abdülmecit Öztürk. Aiaattin Öğet, tsa Kaya, Kübra Sevgi, Baran Oztürk, Heval Oztürk. Ercan .\lır, MaşaDah Yağan, Delibaş Arat ile bombalı saldmda sağ kolu kopan ZeynepYanar müdahil olarak katıl- dı. Tutuksuz yargılanan_MenderesÖğet,ErkanÖğet,Ha- san Kılıçdoğan. .Aiican Öğet ve Suat Kayak'ın katılmadı- ğı duruşmada savunmasını yapan Selek, sosyolog oldu- ğunu belirterek Ortadoğu, Latin Amerika ve Avrupa'da farklı bilimsel araştırmalar yaptığını anlattı. Güneydoğu'da yaşanan olaylarda 30 bine yakın kişi- nın öldüğünü anımsatan Selek, "çabşmayı toplumsal bajğ- lamda açıkiayabilmek" için "katüıma mülakat" yönte- miyle PKK konusunda bir araştırma yaptığını anlattı. Selek, PKK'yi anlamak için Abdullah Öcalanla bir gö- rûşme yapmak istediğini bu nedenle de örgüt üyeleriyle ilişki kurduğunu kaydederek bombalama olayıyla bir il- gisi bulunmadığını savundu. Selek araştırmaya başla- madan önce yargılanacağını bildiğini. ancak "bu boyut- ta bir komplo''yu beklemediğini ifade ederek emniyet ifadesini baskı altında verdiğini ve polisin kendisine bombalama ile ilgili soru sormadığını sözlerine ekledi. Diğer sanıklar da polis ve savcıhk ifadelerini reddetti. Selek ile ilgili tutanaklan imzalayan polislerin tanık olarak dinlenmesine karar veren mahkeme heyeti duruş- mayı erteledi. Pınar Selek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle