20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9MART1999SALI CUMHURİYET SAYFA DIZIYAZI Amavutlar ile Sırplar arasındaki 'Banşçı çözüm tıkanınca savaş kaçmılmaz oldu' Kosova'da barış çok uzak DUZYAZI S'UNUŞ Ölüm duyurulan "~ NATO bombardımara başladıktan sonraki 24 saat içinde sağ kalan Arnavutlar, Arnavutluk anınnı geçmeyi başarmış Arnavutîar olacak_." Bu ürkütücü, bu cankınmlar habercisi cümle, seçkin bir Sırp aydmmın ağzından çıktı. Priştine'de bir otel lobisinde, bir gazeteciyle konuşruğunu bile bile, bunlann yayımlanabileceğini nmursamaksızm böyle dedi ve ekledi: - Daha da korkunciL.. Priştine'de, ilk NATO bontbası düştükten sonraki iki saat içinde sağ kalanlar, ölenleri öidürenkr olacak_. Radovan Luksiç iyi yetişmiş, iyi eğitim görmüş bir aydın. "Size bir milliyetçi bir Sırp milliyetçisi denebilir mi" sorusunu duraksamaksızm, "Nereden çıkarryorsunuz bunu? Bir kozmopolitim ben* diye yanıthyor. Aktardığımız cümleleri onun özlemini değil, korkusunu yansıtıyor. Bu cûmleler Kosova gerçeğini de yansıtıyor, Kosova'mn gûnlük gerçeğini... Bir yıldan bu yana her gûn kentlerden, köylerden, yol kavşaklanndan, dağlardan ölüm haberleri geliyor. Geceleri salt dağ başlan, ıssız köy yollan değil, Kosova'mn kentlerinde. kasabalannda da el ayak çekiliyor. Sokaklarda korku. zırhlı araçlar, askerler ve silahlandırümış srviller kol geziyor. , Gece ya da gündüz uzak tepelerden kentlere, kasabalara kadarulaşan sürekli silah sesleri Jcanıksanmışr ..JÇİ3}$£ başını çevırip fcakrnıyor bile. ,'i..\'e sabaha karşı haberler geliyor. Gazeteciler, Priştine'nin tek ve en bûyük otelinin, Hotel Grand'ın ilk katındakı Medya Center'e gidip, bir gün önce öîdürülen Sırplann listesini ahyorlar önce: "...Bu sabah Suva Reka'nın güney doğusundaki Musuriste köyünde Zoran ve Radovan Mihajloviç kardeşlerin cesetleri bulundu. Arnavut terörisrJer iki Sırp yurttaşmı gece evlerinden alıp götürdüler, daha sonra da uzun namlulu tüfeklerte.J" Gazeteciler Medya Center'den çıkıp birkaç yüz metre yürûyor ve Kosova Demokratik Birlik Partisi"nin (LDK) basın merkezine ulaşıyor ve bu kez de öldûrülen Arnavutlarla ilgili ölûm duvurulannı ahyorlar. "™dün akşam Priştine'nin güneybatKinâaki Gjinovc köyünde adları henüz saptanamayan iki Araavut'un otomatik sûahlaria taranmış cesetleri bulundu. AGİT gözlemcfleri, iki Amavut'un, gece Studeçan köyünü basan Sırp askerleri ve paramiliter keskin nişancılan tarafından ötdürüidüklerini veJ° Kosova toprağmda çahşan gazetecilerin olağan ve sıradan bir günü hep böyle başlıyor. Bölgede tam on bir gün kaidım. On bir gün boyunca hep aynı kanlı çarkı yaşadık. Bölgede dört buçuk aydır çahşan Norveçli gazeteci Lucky (asıl adım bilmiyorum) iri kara gözlerinde gizleyemediği bir öfkeyle mınldanıyor: - Dört buçuk aydır da aynu. Hep bugünkü gjbi~. Kosova toprağı kan kokuyor. "Adını dlk" "1389>Tİındal.Murat'ın komutasındaki Osmanlı or- dusu Kosova Mcvdan Sava- şı'nda Sırp ordusunu boz- guna uğrattı. 1. Murat savaş meydanını gezerken yarau bir Sırp subayı, Miloş Obi- liç zehiıii hançeriyle-" Anımsadınız. Ama Kosova üstüne bil- gimiz de galiba bununla sı- nırlı kaldı. Balkan devi Yu- goslavya, dikişleri patlayıp parçalanmaya başladığında da Kosova ilgi odağımızda yoktu. Bosna tragedyasını izle- yen gazetecilerin notlann- da Kosova, olsa olsa, burun- lannın dibinde işlenen bu cankınmına duyarsız kalan eski Yugoslavya halklan arasında anıldı. Bölgede çoğunluğu oluş- turan Arnavutlarla Belgrad yönetimi arasında sorunlar olduğu. Priştine'de ara sıra mitıngler, yüriiyüşler dü- zenlendiği haberleri kendi- ne gazetelerde tek sütundan öte yer bulmadı Ta ki... Ta ki bir yıl önce, 27 Şu- bat 1998'de Sırp askerleri- nin, Arnavut köylerine si- lahlı baskınlar düzenleme- ye başladıklan, dağlık böl- gede Sırp keskin nişancıla- nnın mevzilendikleri ha- berlerini, Kosova'mn bü- yük bir Amavut ailesinden Jashar'ın Sırp paramiliter güçlerince öldürüldüğü ha- beri izleyinceye kadar. Sonrası ahşılmadık ölçü- de çabuk gelişti. Yıllardır Belgrad yönetımiyle anlaş- mazlıkJanna banşçıl bir çö- züm arayan Kosova Arna- vutlan silaha sanldılar. Kü- çük silahlı gruplar kısa sü- rede bir gerilla ordusuna dönüştü ve Kosova Kurtu- luş Ordusu (Arnavutça adı- nın kısaltmasıyla: UÇK) kuruldu. UÇK kuruluşunu tamam- ladıktan, örgütlenmesini merkezıleştırdıkten hemen sonra önüne çok iddialı ve Belgrad yönetimini çileden çıkaracak bır hedef koydu: Bağımsız Kosova! Yani bir eyaletı olduğu Sırbistan'dan ve bır parçası olduğu Yu- goslavya Federasyo- nu'ndan kesin bır kopuş. Gerçi "bağımsız Kosova" hedefi, Kosova Arnavutlan arasında yeni değil Daha 1981 yılında, Tito'nun ölü- münden bir yıl sonra Prişti- ne'de patlak veren ve kanla bastınlan büyük protesto gösterileri sırasında da te- mel slogan "bağımsız Ko- sova'' idi. Ama ilk kez Ko- sova Arnavutlan bu "tarih- sel" istemlerini bir silahlı gücün desteğinde yükselti- Kosova yottannda göç bir giinlük yaşam gerçeği. Köyler boşalıyor; Sırp ya da Arnavut köylüler ölümden kaçmaya çaüşryor. Priştine: Sanki TürldyePnştıne'ye ınıp Grand Hotel'e yerleş- tikten hemen bır gün sonra Kosovalı bır Türk'ün, "oteideki Türk gazeteciyi ara- dığı" haberi geldi "Haber kav nağı kıs- metli gazetecinin ayağına gelir" deyip randevu verdım. Buluştuk. Fıkır fikır, cıvıl cıvıl, pek sevımli. hatta neredeyse güzel bir Kosova Türk'ü, 35 yaşlannda bır kadm. Adı daha da güzel' Elma Kısa selamlaşmadan sonra gözlerinin ıçi gülerek hemen konuya gırip sordu: - MilByet gazetesinden değil mi ? - Hayır. - Hürriyet mi yoksa ? -Oda değil. " -Öyleyse Sabah! - Yok. Cumhuriyet'tenim. Düş kınklığını hiç saklamadı: -Onu da duyımışluğum var. Ünrversi- te gibi gazete derler. Ama demek MilM- yet, Hürrivet, Sabah"tan değilsin? - Hayır. Nıye? Umutla omuz silkti: - Hiç caıum,düşüremiyorunı buradan bir türlii o Çarkıfelek'i be. Çevir çe\ir düşmez mübarek... Bilir misin, Romen çingeneleri bile düşürdülernumarayı ta- aa Bükreş'ten... Hani belki sen yardım edersûu. Yok mudur hiç taıudıklann o gazetelerde? Yap haydi bana bir iyilik™ Elimden bırşe> gelmeyeceğinı, elım- den geldiğince yumuşaİc anlattım. El- ma, Priştine'de bır kozmetıkçide çalışı- yor. Dükkânı tarif etti. Gelirsem birkah- ve ikram edeceğini söyledi. Tam dönüp gidecekken. son bır umutla döndü. - Baksana. Çarkıfelek olmazsa, Turni- ke olırverir bdkim. Ha, ohnaz mı der- sin?_ yorlar. 1989'da Miloşeviç yönetimınin, Kosova'ya Ti- to döneminde yapılan 1974 anayasa değişikliği ile ta- nınan geniş özerkliğin kaldınlmasmı protesto ama- cıyla başlattığı banşçıl protesto eylemlen sonuç ver- medi. Sırp yönetimi altında karnu görevlerini kabul et- meme, vergi ödememe. nüfus sayımma ve seçımle- re katılmama gibı yankılı, ancak caydmcı niteliği görece zayıf siyasal eylemler, ne Belgrad yönetimi- ne geri adnn attırabilmiş ne de herhangı bır kazanım sağlamtştı. O günlerde Kosova Demokratik Birliği (LDK) ad- lı ilk siyasal parti kuruldu. Dr. tbrahim Rugova par- tinin başına geçti. tsviçre'de eğitim görmüş ve uzun yıllar Batı Avrupa'da yaşamış, seçkin bir Arnavut aydını olan Dr. Rugova \e LDK kurmaylan temel olarak banşçıl ve siyasal çözüm yollannda ısrar et- tiler. Bu çerçevede ele alınırsa UÇK'yı doğuran, Belgrad'ın herhangi bir uzlaşmaya yanaşmaması ol- du. Geleneksel olarak sorunlan şiddet kullanarak çözmeye yatkın bir coğrafyada UÇK kısa sürede ser- pildi ve kökleşti. Bugün Koso\a'da büyük bir çoğunluk, hatta siya- sal olarak UÇK'ye karşı olanlar bile ağız birliği et- mışçesine, "UÇKolmasaj'dıbizbugünegelemezdik" diyorlar ve bunda ısrar ediyorlar. Bu yargıda haklılık payı pek yüksek. UÇK'nin varlığı Kosova'da Sırp askeri ve polısiye operasyon- lannı belli ölçüde dengeledi ve \arlığını Belgrad yö- netiminin bile kabul etmek zorunda kaldığı kurta- nlmış bölgelerde kan dökülmesinin önüne büyük öl- çüde geçmeyi başardı. Ancak UÇK'nin belırleyici etkısı asıl sorunun uluslararası siyaset platformlanna taşınmasında ken- dıni gösterdi. UÇK'nin etkınliğiyle birlikte tırman- ma sürecine giren şiddet, bir yandan Bosna'da yıllar b o ^ seyirci kalmanın utancını taşıyan ABD'nin, bir yandan "kapılannın hemen önünde" bir şiddet ve cankınm dalgasının kabarmasından ürken Batı Av- rupa'nın bü\ük güçlerinin soruna alışılmadık ölçü- de çabuk el koymalanna yol açtı ve Rambouillet sü- reci başladı. Henü? noktalanmayan ve nasıl nok- talanacağı henüz bilınmeven bir süreç... Yarın: Kosova'mn dünü, bugünü ORHAN BİRGİT Terörist Devletler... Dünya yirmi birinci yüzyıla adım atarken, terö- rist devletlerin sayılanndaki artış, bu beladan ba- şı dertte olanların dışındakilerin umurunda bile de- ğü- Yakın zamana kadar Yunanistan'ın üzerimizde hasmane emeller beslediğı biliniyordu ve bu emel- lerin Ege Denizi'ndeki kıta sahanlığı ile Kıbns üze- rinde odaklaştığı sanılıyordu. Oysa, batı komşu- muzun Sevr Antlaşması ile kendisine yüklenilmiş olan Türkiye'yi parçalamataşeronluğundan, yedi- ği ağ^r dayağa karşın 80 yıl sonra bile vazgeçme- diği Ocalan'la ılgıli nefes kesen Atina senaryolan ortaya çıktıkça anlaşılıyor. Açık yürekle söyleyelim: Çoğu yurttaşımız, Cumhurbaşkanı Demirel'in Filipinler'de Yunanistan içın söylediklerini "dozu kaçmış" bir konuşma olarak algıladıkları için Sa- yın Demirel'i eleştirmişlerdi. Oysa Cumhurbaşkanı'nın Güney Asya'nın bir ucunda, soruna dünya kamuoyunun gözlerini çe- virmesıni sağlamak amacı ile Malezya televizyo- nunu araç olarak kullandığı kısa sürede anlaşıldı. Ve asıl aniaşılan on beş yıldan beri topraklarımız- da kan döken bir eşkıya örgütünün başını kendi topraklannda konuşlandıran Surıye kadar, evet en azonun kadar Yunanistan'ın da PKK'ye kucakaç- tığının kanıtlannın kâh Pangalos'un, kâh bu ülke- nin eski Nairobi Büyükelçisi'nin itiraflanyla bir bir ortaya dökülmesi ile oldu. Öcalan'ı sığınabileceği ve oradan çetesini uzak- tan kumandalı da olsa yönetebıleceği bir ülkede ağırlamak için Kenya Büyükelçiliği'nin rezidansını açan Yunanistan, gizli örgüt elemanlannı bu eşkı- yanın refakatinde görevlendırdiğıni, sonra işler çar- şafa dolanınca "hatırlı konuk"Xan kurtulmak ama- cı ile kahvesine uyku ilacı koyup, bayılttıktan son- ra bir yatak çarşafına sanp Nairobi sokaklannda tenha bir yere bırakma planlannı yapıyor. Bunlaryapılırken de, Yunan gızli örgütü eleman- lan ile iletişim sırasında kullanılma amacı ile hem dönemin Dışişleri Bakanı Pangalos, hem bölücü başına kod isimleri venliyor ve bu isımler devlet ar- şivlerinde kayda geçtiği için de terörün hamiliği belgelenıyor. Böylece, ülkesindekı dışişleri bakanlığı kariyeri- ni, bir uluslararası teröristin korunmasını yüzüne gözüne bulaştırdığı için terk etmek zorunda bıra- kılan Pangalos, Yunan karamizah tarihine "Büyük Şarkıcı" adı ile geçerken, Öcalan da -acaba Kır- mızı Başlıklı Kız- öyküsünden esinlenilerek mı "Bü- yükanne" diye anılıyor?.. Yakın zamana kadar, terör karşıtı uluslararası sempozyumlarda, bu alanda adları geçen belli başlı ülkeler, Libya ve Suriye olarak biliniyordu. "Büyükanne"n\n Şam'dan kışkışlanmak zorunda bırakılmasından sonra Yunanistan da, o şanlı uy- garlık geçmişinin üzerini katillerin parmak izleri ile simsiyah yaparak, bu üçgen içerisinde yerini alı- yor. Yunanistandaki PKK kamplan, PKK'nin uyuştu- rucu ticaretinden kazandığı bütün o başdöndürü- cü servetin saklandığı Yunan bankaları ve son bomba suikastını düzenleyenlerin eğitildiği bom- ba seminerlerinin karargâhlan bir bir ortaya çıkı- yor. Onunla da kalınmıyor. Yavrusu Kıbns Rum Ke- simi de yeni sabıkaları ile terörist devletlerin vıtri- nindekı yerini alıyor. Güney Kıbns'ta 2000'e yakın PKK militanının, KKTC sınırı yakınındaki Alay- köy'de sabotaj eğitimi gördükleri saklanmıyor. Rum kesimindeki "Kürdistan Dayanışma Komite- s/"nin üyelerinden Lakis Pigguras, "Büyükan- neierinin Nairobi'de yakalanıp Imralı'ya götürül- düğü gün yerel RIK 1 televizyonunda yapılan açık oturumda "Türkıye'de casuslukyapan PKKyan- daşlannın topladıklan asken bılgileri kendisine ge- tirdiklerinı, kendisinin de bunlan Yunan Askeri Ha- beralma örgütüne aktardığını" söylüyor. Bu adamın, altı yıl önce dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş Trakya'da bir askeri bııiiği denetlediği sırada kendisine ikram edilen kahve- ye zehir konulma olayını düzenleyen kişi olarak Rumlar arasında çalım sattığı da saklanmıyor *•• Bütün bu olgular art arda sıralanınca Başbakan Ecevtt'in geçen hafta NATO ve Avrupa Birliği üye- si ülkelerin liderlerine gönderdiği mektuptan, Yu- nanistan'ın niçin dışarıda bırakılmasına özen gös- terildiği sanınm daha iyi anlaşılıyor. O mektubunda Ecevit, "PKK'ye uluslararası an- laşmalara aykın olarak verilen dış destek olmasay- dı, terörû çok daha önce bastırabilir ve bırçok ki- şinin hayatını kurtarabilirdik... PKK'nin ülkenizde- ki varlığına, hukuki ve fiili eylemlerine karşı yasal işlemlerin ivedi bir şekilde başlatılacağını umut ediyorum" diyordu. Ecevit .Yunanistan'ın bir NATO hatta maalesef bir AB üyesi ülke olduğunu elbette biliyor. Ama öyle bir mektubu almamış olmaktan dola- yı Yunanistan hükümeti en küçük bir tepki bile göstermiyor. Demek ki, Atina suçüstü yakalanmış olmanın telaşı ve sıkıntısını boğazına kadar duymaktadır. O telaşı anlamak elbette olası. Ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın kendilerinden istediği "PKK'nin ülkenizdeki varlığına, hukuki ve fiili ey- lemlerine karşı yasal işlemlerin ivedi bir şekilde başlatılacağını umut ediyorum " sözleri acaba Yu- nanistan dışındaki NATO ve AB ülkelerinin hükü- met başkanlannca nasıl yanıtlanıyor? Faks: 0212 - 677 07 62 E-Mail: obirgrtfa cumhuriyet com. tr ELGRAD VE ÖTESİ (Sırbis tan i z / e n i m l e r i) ATAOL BEHRAMOĞLU Belgrad'dan ilk kez bundan tam ceyrek yüzyıl önce geçmiştün. 1974'ün güz baş- langıcıydı. Birkaç öğrenci Türk, bir arka- daşımızın külüstür arabasıyla, ülkeye "ke- sin dönüş" yapmak üzere Paris'ten hareket etmiştik. Ben 70 güzünden beri, öğrenmek ve serüven duygusuyla. yurtdışındaydım... Geplenmizdekı son paralan harcayarak sürdürdüğümüz bu dönüş yolunda Belg- rad'a bir gece vaktı girmiş olmalıyız ki bel- leğimde gündüze ilişkin tek bir izlenım yok. Gece nerede kalmış olduğumuzu bile anımsamıyorum. Anımsadığım tek şey, ge- celeyin bir parkta bir delikanlının "saaf sözcüğunü kullanarak benden saati sorma- sı... Dört yıldır yurdundan uzak birinin tü- müyle yabancı olduğu bir ülkede bır yaban- cıdan kendi dilıne aıt bir sözcük du>Tnası- nın duygu karmaşasını yaşamıştım... 25 yıl sonra bir TH Y uçağıyla Viyana'ya. oradan Avusturya Havayollan'yla Belg- rad'a uçarken bu kenti bu kez hakkıyla gör- mek karanndayım. Belgrad'a Sırbistan Ya- zarlar Bırliğı'nın uluslararası yazarlar top- lantısının çağnlısı olarak uçuyorum Konu başlıklan. "ÇokKüMıiüDümada Yazar", "Sırp Kültürünün Süreklil^i''. tkinci konu- nun alt başlıklan "Hilandar KUisesi'nin Se- kizinci Yüzyıh" ve Sırbıstan'ın büyük ka- dın şain Desenka Maksimoviçın yüzüncü doğum yılı... Desenka'ya yabancı değilim. YıllarönceMilliyet Sanat Dergisi'nin Dün- ya Şiiri Antolojisi için çevıriler yaparken o- nun birkaç şiirini de çevirmiştim... Belgrad Havaalanf nda beni karşılayan i- ki delikanlı, Miloş ve Slobodan. üniversite öğrencileri. Harçlıklannı çıkarmak için toplantı süresince yabancı yazarlarla ilgı- lenecekler. Slobodan'ın kullandığı arabay- la kent merkezindekı Slavıya Oteli'ne doğ- ru ılerlerken, ortak dilimız Ingilizceyle bir- birimızi tanımaya çalışıyoruz. Slobodan'la Gövdeden kopmuş baş birkaç günlük Sırbistan yolculuğumun so- nunda bir kez daha karşılaşacağız v e onun- la konuştuklanmız bu yazı dizısının belkı de son cümlelenni oluşturacak... Otelde beni bir sürpriz bekliyor: Bu kez yaklaşık 20 \\\ önce, yanılmıyorsam İ977'de, katıldığım ilk Struga Şiir Günle- ri'nde tanıştığımız Kosovalı Türk şaır Ha- san Mercan. Ve adını çok ıvi bildiğim bir başka Kosovalı Türk şair, Iskender Muz- beg. O gece, ayağımızın tozuyla, Sırbıstan Ya- zarlar Birliği'nın bır saray yavrusu denebi- Iecek genel merkezındeki "Kosova Şiir Ak- şamı"na gittik... İyi aydmlatılmış, TV ka- mera spotlarıyla daha da aydınlanan yak- laşık yüz kişılik bır salonda Sırbıstanlı v e bazı yabancı şairler bir masanın çe\Tesıne dızıldik... Bu ilk şiir gecesi, anlayabildiğim kadanyla, uluslararası olmaktan çok ulusal nıtelikteydi.. Şiırlerdevekonuşmalardaen çok geçen sözcük "Kosova" ıdı... Rusçamın da yardımıyla, bu konuşma ve şiirlerde "hamasi" bır havanm varlığını sezinliyor- dum... Sırbıstanlı aydınların görünümü Belgrad'daki daha o ilk gecemde bana, göv- desınden kopmuş birbaşı düşündürdü .. Ti- to'nun büyük Yugoslavyası sona ermişti... Sırbistan büyük gövdeden kopmuştu... A- ma baş olma iddıasını henüz yitirmemışfi.. Ve şimdı Kosova'yı da yitirmekte oluşun kaygılannı ve telaşını yaşamaktaydı... Ertesı gün aynı bınadaki sözüm ona ">"u- variak masa" toplantılannda daha bir da- ğınık görüntü vardı... O güneşlı Belgrad sa- bahı Hasan Mercan ve Iskender Muzbeg'le Knez Mihaylova Caddesi'nden Belgrad'ın ünlü kale ve parkı "Kalemegdan"a yürüyo- nız.. Aşağılarda "Sava" ve "Dunav" (Tu- na) nehirlerinin birleştıği, Belgrad'ın kuze- ymdeki bu muazzam kale-park alanının gi- nşindeki bir küçük anıt dikkatimi çekti. 1967'de yapılmış bu yontuda, yontunun ya- pılışından yüz yıl önce, 1867'de, Sultan Ab- dülaziz'in fermanıyla Belgrad, Semendere sancaklannuı Sırp Prensı Karayorgi Petro- viç'e verilişi gösterilıyor... "Katemegdan"ı daha sonra daha yakın- dan göreceğim... O gün öğleden sonra "Ulusal Müze"de uluslararası şiir günü var... Büyük sahnenin arkasına, savaş alanlannın betimlendiği bir- kaç yağlıboya tablo yerleşnrilmiş... Tablo- lardakı askerlerin arasında papazlar ve el- lerindeki haçlar belirgin olarak seçilebili- yor... Toplantı dosyasının kapağındaki re- simde de haçlar var... "Gövdeden kopmuş baş"a ikınci bu- ızlenim ekleniyor: Sırbis- tanlı aydın "baçatutunma" çabasında... Bu uluslararası toplantıya bir gün sonra katı- labilmiştim... lzlenunimi söylediğim arka- daşlardan, açılışta bir papazın da konuşma yaptığını öğrendim... Sırbıstanlı ya da eski Yugoslavya'nın çeşitli bölgelerinden gelen Sırp şaırlerin okuduğu şiirlerdeki "hama- si" dınsel havayı sezinlemek güç değil... "Gövdeden kopmuş baş"ın "haça nırun- ma", haçtan güç alarak direnme, kimliğini savunma çabasını da... Bu çabada, ıster istemez dizginlenmek zorundaki bir saldın içgüdüsü de sezinle- niyor... Buna karşılık, aynı toplantıda, Sır- bistan Yazarlar Birliği Başkanı Slobodan Rakitiç, banşçı, Konuşmasında Miloşeviç yönetimine yöneltilmiş eleştiriler de var- dı... SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle