19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SYFA CUMHURİYET 28 MART 1999 PAZAR ]4 KULTUR "iyatro Stüdyosu, David Mamet'in 'Bağla Şu İşi' adlı oyununu Kadıköy'de sahneleyecek Paraya, çıkara dayalı bir dünya GILERÇETtN i>Btro Stüdyosu bir kez da- ha "ürkiye'de ilk kez sahnelenen biıoyunla açıyor perdelerini. Docuzuncu yılına giren tiyatro- nuc bu yıl sahneleyeceği oyun, Anerikangösteri dünyasının en önmli isimlerinden David Ma- me'in "Bağla Şu îşj" adlı yapı- tı. /.merikan sinema endüstrisi- ninçıkar ilişkilerinden yola çı- kar oyun paraya endeksli, işle- rin;arçabuk baglandığı, bütün de^rierin yitirildiği bir dünya- yı, ;ani günümüzü anlatıyor. Bu- güre dek Türkiye'de bir tek oyu- nu .ahnelenen Mamet'in oyu- nunı Türkçeye Pınar Kür ka- zaniudı. Ahınet Levendoğlu'nun yörcftiği oyunda PayidarTüfek- çfogu, Mehmet Ali Kaptanlar ve Şebnem Köstera rol alıyor. Bjgüne dek 30'a yakın senar- yoyı, 30'un ûzerine oyuna im- za aan Mamet, oyunculuk ve eğitnenlik kariyerlerinin yanı sıra -omandan kuramsal kitapla- ra, şirden çocuk öykûlerine, film ve ti/atro yönetmenliğinden ya- pımcılıga, sanat yönetmenliğine kada" uzanan üretken bir sanat- çı. Oyun 7 Nisan'dan itibaren KadJcöy Çağdaş Eğitim ve Kül- tür Merkezi'nde sahnelenecek. Ahraet Levendoğlu, Payidar Tü- fekç.oğlu ve Mehmet Ali Kap- tanlcr ile provalar sırasında ko- nuştuk. Yaşamın ta kendisi... - Mamet'in oyununu sahnete- meye nasıl karar verdiniz? AHMET LEVENDOĞLU - Tiyatro Stüdyosu'nun her za- man izlediği ölçütler doğrultu- sunda verilen bir karardı. Nite- likli bir oyun metni olması, in- sanlığa ilişkin önemli bir özü ve sözü olması, bugüne kadar Tür- kiye'de oynanmamış bir merin olması gibi genel ölçütlerimizi yerine getiren biroyun. Mamet'in bugüne kadar bizim bildiğimiz, birtek metni oynandı Türkiye'de. Oysa olağanüstü üretken bir ya- zar. Amerikan tiyatrosunun en önde gelen bir iki çağdaş yaza- n arasında kabul ediliyor. Yak- laşık otuz yıla yakın süredirböy- Ie birnoktada duran bir yazann ancak bir oyununun sahnelen- miş olduğunu düşünürsek çok büyük bir gecikmişlikle buluş- muş olacak izleyiciyle. Ogecik- mişliği de gidermek gibi bir ama- cımız var. - Oyunun metni oyunculara büyük bir pay bırakryor. Tam, düzgün cümleler neredeyse hiç yok. Bir de anlanlmakistenenkr • Oyunun ustalığı ve önemi, insanlığın bugün geldiği noktayı anlatmasından kaynakJanıyor. Paraya endeksli, tümüyle kişisel çıkarlara dayalı ve acımasız bir dünya... Ülkemiz için de Özallar'ın, Çillerler'in Türkiyesi'nin bütün göstergeleri bu oyunun özünü oluşturuyor. Paraya, çıkara endeksli ilkelerin, sevginin ve bütün insani değerlerin yok edildiği ve köşe dönmeciliğin, iş bitiriciliğin insanlar için en önemli şeyler kılındığı Türkiye'yi bu oyun anlatıyor. Ahmet Levendoğlu'nun yönettiği, ilk kez sahnelenecek oyunda Payidar Tüfekçioğlu. Mehmet Ali Kaptanlar ve Şebnem Köstem rol alıyor. hep derinde gizli. Oyuncu ola- rak aiışıkolduğunuzbir tarz mry- dı, zoriandıgına anlar oldu mu? MEHMET ALl KAPTAN- LAR- Hiç aiışık olmadığımız bir oyunculuktu. ilk bakışta, oku- yuverdiğinizde size pek bir şey söylemiyor gibi geliyor. Daha sonra metnin içinde ılerlemeye bas,ladığınızda kuyular açılıve- riyorayağınızınaltında. Herku- yuya düştüğünüzde başka bir dünyayla yüzleşiyorsunuz. Bir sözü, bir durumu yaşamak için çeşitli açıklık ve zenginlikler su- nuyor oyuncuya. Konu olarak da farkl ı. Yaşamın ta kendisi... Başlayan, bıten, alı- şageldiğimiz bir öykü yok. Bu- rada bıraktıgımız zaman ışık ne- rede yanarsa orada sürüyor. Bit- meyen, sürekli akan bir şey var oyunda. Bu noktada oldukça zevkli ama o yanm kalan, kınk kınk cümleler ezber konusunda bizi oyuncu olarak zorluyor. Duy- gudan duyguya atlayan. görü- nüşte bir mantık izlemeyen bir metin. Kendi cümlelerinizi oku- dugunuz zaman baştan sona bir tirat olarak gidemiyor. Hep öte- ki oyuncular giriyor araya. PAYIDAR TÜFEKÇIOĞLU - Mamet'in kendi dıli bu. Ne demek istediğini dört replik son- ra falan anlıyorsunuz. Ameri- kan kültürünün sokak dili dedi- ği şeyı çok iyi kullanıyor. Bu bö- lük pörçük gibi görünen dil Ma- met'in kendisinin yarattığı bir şey değil. Kültürün dile yansıma- sı. Aslında insanlar böyle konu- şuyor... LEVENDOĞLU - Ama oyun yazarlığı geleneği bu bölük pör- çüklüge izin vermemiş yüzyıllar boyu. Aslında bölük pörçük ve turuk konuşan insanlan çok düz- gün konuşturmuş yazarlar. Ma- met'in yaptığı ise o fazlalığı at- mak. Yani insanlar yaşamda na- sıl konuşuyorlar ise oyunlannda da öyle konuşuyorlar. Ama biz oyunlarda düzgün konuşan insan- lara alıştığımız için böyle kesin- tili bir metin karşımıza çıktığın- da yadırgatıyor. Oysa durumun kendisi bu. Değersiz bir dünya süreci - tzleyidlerin oyunu yadırga- ma olasılığı var mı? LEV E> DOĞLU - Ben yadır- gayacaklannı sanmıyorum. Ti- yatro dıli çok çabuk alışılan bir 'Haluk ve Zuhal popülerliği seçti' - Yeni projede Zuhal Okay ve Hakık Biigmer'in isimlerini göremiyonız. Bu, yeni projeye yöneHk geçkri bir durum mu yok- sa Tiyatro Stüdyosu sadece Ahmet Levendoğlu'yla mı sürdüre- cekserüvenini? - Gcçici bir durum değil. Haluk'la Zuhal dokuz yıl boyunca kendi tiyatrolan olan Tiyatro Stüdyosu'na çok büyük emek har- cadıktan sonra, farklı bir yolda ilerlemek ıstediler. Daha popü- ler işler dogrultusunda sahne çalışmalan gerçekleştirme düşün- cesindeler. Dokuzyıl boyunca Tiyatro Stüdyosu'nun hemen he- men bütün oyunlannda, en büyük rolleri aîarak tiyatronun bü- yük ağırlığını taşimışlardı. Farklı bir çızgide gitme düsünceie- ri, karşılıkh anlayış içinde görüp kabul ettiğimiz bir şey oldu. şey. Belki ilk bir iki dakika bu insanlar diğer oyunlarda izledi- ğımiz insanlurdan farklı konuşu- yor gibi bir soru işareti oluşabi- lir. Ama izleyici çabuk alışacak, 5-10 dakika içinde bu insanlann öyle konuşan insanlar olduğunu kavrayacak \e oyunu böyle bir algılamayla izleyecektir. - Oyun bizim ülkemiz üzerine de çok şey söylüy or. Sizce Tü rld- ye'de de çarkı döndüren tek şey para ve çıkar mı? Oyunun ustalığı ve önemi in- sanlığın bugün geldigi noktayı anlatmasından kaynaklanıyor. Oyun Amerikanın film dünya- sının içinde değil de herhangi bir ülkenin herhangi başka bir meslek alanında geçiyor olabi- lir. Çok rahatlıkla Türkiye'de de geçiyor olabilir. tnsanhgın bugün geldiği nokta ise paraya endeks- li, tümüyle kişisel çıkarlara da- yalı ve acımasız bir dünya... tn- sanlar kendi çıkarlan için çevre- sindekı en yakın insanlann bile omuzlanna basarak yükseliyor. İnsanlığın yüzyıllar boyu, hatta binlerce yıl boyu biriktirmiş ol- duğu değerler artık bitme nok- tasında, tersleniyor, dışlanıyor, çöpe atılıyor. Değersiz bir dün- ya sürecine girilmiş durumda ar- tık. Bütün bunlann dogrultusun- da belki de en büyük değer olan sevgiyi de yitirmekte olan bir insanlık söz konusu. Ülkemiz için de bu, hepimizin bildiği gi- bi 1980 sonrası Türkiyesi'nde bu ülkeyi yöneten kişilerin göz göre göre ve bile bile çizdikleri birtablo. Yani Özallar'ın, ÇBler- ler'in Türkiyesi'nin bütün gös- tergeleri bu oyunun da özünü oluşturuyor. Paraya endeksli, çı- kara endeksli, ilkelerin, sevgi- nin ve bütün insani değerlerin yok edildiği ve köşe dönmecili- ğin, iş bağlamacılığın, iş bitiri- ciliğin insanlar için en önemli şeyler kılındığı Türkiye, bu oyu- nun anlattığı şey. Yangında suçlu bulunduk - Oyunun çok maco bir söyle- mi var. Bumı nasıl değerlendiri- yorsunuz? Bu da düzenin bir sonucu. Bi- razcık gücü olan herkes kendi- sini her şeyi elde etme hakkına sahip hissediyor. Elde edilecek şeylerden biri de kadın... Biryaz- lık ev, bir kışlık ev, bir araba gi- bi elde edilecek bir meta. Sözü- nü ettiğiniz söylem de bunun oyuna yansıması. -Yeni sezonda da kendi sahne- nizde penfc açamı>orsunuz.Ode- on Sineması konusunda İJskü- dar Eleledryesi'\ le aranızdaki da- va sonuçlandı mı? Yaklaşık üç yıl kadar süren dava ne yazık İci geçen ay so- nuçlandı. Bu konuda hiç hoş şey- ler düşünmediğimi açıkça söy- lemeliyim. Dava süresince üç bilirkişi kurulu olûşfuruldu. Bu kurullardan bir tanesi büyük öl- çüde bizim lehimize karar çıkar- mıştı. Oluşrurulan ikinci bir bi- lirkişi kurulu yüzde elli- yüzde elli bir kararkoyduortaya. En son karan veren kurulun en ufak bir şüphe payı bırakmaksızın bizim bu yangında suçumuzun olma- dığı konusunda karar vermesine karşın mahkeme, davayı Üskü- dar Belediyesi'nin lehine sonuç- landırdı. Bu ne yazık ki artık Türkiye'de görmeye alıştığımız yargı skandallanndan birini oluş- turuyor. Yüzde yüz bizim lehi- mize karara bağlanan bir bilir- kişi raporuna karşın dava bizim aleyhimize sonuçlanabiliyor. Oradan temyize gitti karar. An- cak temyizden de beklediğimiz karar çıkmadı. Onuncu yılımızda etkinlikle- rimizi kendi yerimiz olmayan bir salonda sürdüreceğiz. Bu artık alıştığımız bir durum. Ama ya- nan Odeon salonu gibi bir şeyi edınme noktasına bu kadar yak- laşılmışken. üç yıllık emek, ça- ba ve beklentinin sonrasında bi- ze göre çok yanlış bir karar so- nucu salonu kaybetmiş olmamız elbette çok üzüntü verici bir şey. FRANSA Behramoğlu 'Şairlerin tlkbaharı 'nda Kühür Senia - Eski Fransa Kültür Bakanı Jack Lang, Milli Eğitim, Araşörma ve Teknoloji Bakanı ve Kültür Bakanı'nın katkılanyla Frartsa'da 21 Mart'ta başlayan 'Ulusal Şiir Haftası' sürüyor. 28 Mart'a dek sürecek olan Ulusal Şiir Haftası kapsammda Sorbourne Üniversitesi 'Centre de poetique comparee' (Şairlerin tlkbahan) adı altında üç gün süren bir 'Şairter Buluşması' düzenledi. 'Günbatımı Şiirsel Değildir' üstbaşlığında gerçekleştirilecek etkinliklerin ilki dün 'Çağdaş Şiir Neden Bu Kadar Güç' başlığında Bernard Cenquiglinl, Michel Deguy, Florence Dday, Marie Etienne, Micheie Grangaud, Pierre Lartigue, Claude Royet- Journoud ve Michel Stenrjniak'ın kahlımıyla gerçekJeştirildi. Bugün yapılacak olan 'Şiir Dilin Belleğklir' başlıklı etkinliğe Türkiye'den Ataol Behramoğlu katılıyor. Etkinlikte aynca Guennadi Aygi, Mostefa Harkat, Atner Huzangai, Yuri Rytkheou, Oljas Süle>manov. Akimhsu Tanaka, Jacques Karro, Marcel Benabou, Claude Esteban, Lajos Nyeki, Saül Yurkievich, Leon Robel, Remy Dor ve François Cheng konuşmacı olarak yer alacak. Şairler Buluşması'nın son etkinliği ise 'Şiir Ne Söylüyorsa Söylediği Odur' başlığı altında gerçekleştirilecek. Cuma günkü etkinliğe Valerie Beaudouin, Eric Beaumarin, Jany Berrerti, Paul Braflbrt, Dominique Buisset, Alain Chevrier, Aıınick Duny- Allaigre, Myrto Gondkas, Monica GuelL Nella Henn, Bernard Magne. Tibor Papp, Jacques Roubaud, Fronçois Sarhan, Bernardo Schiavetta, Thelma Sovviey katılacak. Yayımcılar, Kültür Bakanı'na açık mektupla bandrol almayacaklannı açıkladılar 'Buyrun toplaUn kitaplanmızjjKültürServisi-50'ye yakın yayımcı, Kül- tür Bakanı'na açık mektupla, 1 Nisan 1999 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olan 'Bandrol Yönetmeligi'ne uymayacaklannı, kitaplannın üstünü kirletmeyeceklerini ka- muoyuna açıkladı. Türk yayımcılığının önde gelen yayımcı- lannın hazırladığı açık mektupta, her ay çı- kanlacak kitaplan bandrolsüz diye toplatma yetkisi olan Kültür Bakanı'na, yönetmeli- ğin öngördüklerinin yerine getirilmeyeceği ve bandrol yapıştınlmayacağı madde mad- de gerekçeleriyle belirtilerek "ÜçihtilaLbun- ca darbe görmüş bu iilkede, ihtilalcUerin bi- le cesaret edemediğini yapın... Türk yayım- cıhk tarihine en çok kitap toplatan bakan olarak-. evet en çok kitap toplartıran Kültür Bakanı olarak geçin.J" denildi. Her maddenin altına "Bu yüzden toplata- caksanız, buyrun toplabn kitaplanmızı..." denilen mektupta şu konulara değinıliyor: 1- Her kitabımızın üzerine adımızı, unva- nımızı biz istediğimiz için koyacağız. "konul- ması zorunlu" olan amblemlerimizı ise ca- nımız isterse koyacağız, o kitap gerektırmı- yorsa koymayacağız. 2- Her kitaba. Kültür Bakanlığı demek olan "KB kısaltmalartnı 8 puntodan küçük ounayacak" bıçiminde koymayacağu. Ken- di yayınevimizin adını ise istediğimiz pun- toda koyacağız. 3- Her kitaba yayımlanacağı yılın "son iki rakamını" siz ıstediniz diye koymayacağız. Kendi isteğimizle hem yayın yılını hem de ayını zaten yazıyoruz. 4- Her kitaba, "işimizi yapbğımız Uüı" ko- dunu koymayacağız. Ama yalnızca ilin de- ğil, ilçenin, mahallenin, sokağın adını bile za- ten kendi isteğimizle koyuyoruz. 5- Her kitaba, "biryayımcınumarası" alıp koymayacağız. Bu numarayı almak için ba- kanlığınıza, adresimizi, unvanımızı, ikamet- gâhımızı (!!) ve adresimizi vermeyeceğiz. 6- Her kitabımıza, bakanlık istiyor diye "sıra nu- marası" vermeyeceğiz, isteyen yayımcı arkadaşlan- mız gene vermekte ya da vermemekte özgür kala- cak. 7- Her kitabımıza bandrol almak için, Maliye Ba- kanlığf na başvurarak almamız istenen izinle tasdik ettirilen "sipariş fişlerini" kullanmayacağız ve de si- ze vermeyeceğiz. Kaldı ki hepimiz Maliye, Ticaret, Açık mektubu imzalayan yayınevleri Açılım Yayınlan, Alan Yaymcınk, Alev Yayınevi. Altm Kitaplar, Arkeoloji ve Sanat, Avesta. Aynntı Yayınlan, BDS Yayınlan. Belge Yayınlan, Berfin Yayınlan. Beyaz Yayınlan, Bilgj Yayınevi, Bu Yayınlan. Bulut Yayınlan, Can Yayınlan, Cep Yayuılan. Ceylan Yayıncılık. Çhi Yazılan. Ege Yayınlan, Engin Yayıncüık. Esin Yayınlan. Evrensel Basın Yayın, Gendaş, Güncel Yayıncıhk Ithaki Yayınlan, Kavram Yayınlan, Kaos Yayınlan, Kelebek Yayuıevi, Mavi Bulut Yayınlan, Metis Yaymlan. Müjde Yayıncılık, Oda Yayuılan. Oğlak Yayınlan, OM Yaymlan, Ozan Yayıncılık, Öteki Yayınoı, Pan Yayıncılık, Pencere Yayınian, Peri Yayınian, Sarmal Yayınevi, Scala Yayıncılık, Sel Yayınalık, Sis Çam Yayınevi, Sol Yayınlan, Sorun Yaymlan, Ümit Yayıncılık, Varlık Yaymlan. Içişleri ve Adalet bakanlıklarının ilgili hükümlerine uyarak kunjlmuş yasal şirketleriz. 8- Her kitabımıza bandrol verilırken istenen ve ki- tabı önceden sansür etmekte kullanılacağı şimdiden çok açık olan "kitapla ilgili bUgüeri" bakanlığınıza vermeyeceğiz. Bakanlığınız kitaplann içerikleriyle il- gili beyannameler istemekle uğraşacağına kitaplan- mızı kürüphanelere almakla uğraşsın. 9- Her kitabımıza bandrol almak için hiçbir belge hazuiamayacağız ve bu belgeleri "0 kültür müdür- lükleri"ne vermeyeceğiz. Bu bandrolleri almak için il düzeyindeki memurlannızın önüne çıkarak "Neolur birazbandrol lütfen" diye kapılarda yalvar yakar ol- mayacağız, onca zorluklarla bu kitaplan çıkarmaya çalışırken birde bandrol almak için bakanlığınıza bir kuruş bile vermeyeceğiz... Bunun yerine ülkemizin yüzünü ağartan kitaplar çıkarma işimize devam cdeceğiz. Yosma, Viyana'da saftnelenecek • Kültür Servisi - Dostlar Tıyatrosu'nda geçen sezon sahnelenen Bertolt Brecht'in Yosma adlı oyunu 2-3 Nisan tarihlerinde Viyana'da Interkulttheater'de izleyicilerin beğenisine sunulacak. Genco Erkai'ın düzenlediği, Zeliha Berksoy'un tek kişilik gösterisinde Brecht'in müzikallerinden bölümler, şiir, öykü ve skeçleri yer alıyor. Brecht'in dogumunun 100. yılı anısına sahnelenen Yosma'nın müzik düzenlemesi Server Acim'e ait. Ara Güler'in fotoğrafları Almanya'da sepgileniyor • Kültür Servisi - Ünlü fotoğraf sanatçımız Ara Güler'in fotoğraflan sanat kolonisi olarak nitelendirilen Almanya'nın Worpswede kentinde sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Lichtbild Galerie'de açılan sergi 'Haliç'in Insanlan (Von Menschem am Goldenen Hom) adını taşıyor. Ara Güler'in çok bilinmeyen karelerinin de yer aldığı büyük boyutlu toplam 57 siyah- beyaz fotoğraf, 30 Mayıs'a kadar görülebilecek. Lichtbild Galerie, Almanya fotoğraf sahnesinde önemli bir yere sahip. Şimdiye kadar F. Talbot. August Sander, VVeston, Rene Burri, Karl Blossfeld gibi fotoğraf ustalannın çahşmalanna yer veren galeri, içinde yüzlerce fotoğrafin bulundugu çok önemli bir koleksiyona da sahip. Türkiye'den YGS Yayınlan, Almanya'dan Edition M. de, Güler'in 70. doğum yılı için Türkçe, Almanca ve Ingılizce hazırlanan 'Ara Güler'e Saygı' adında bir albüm hazırladı. Nisan ayında Bilgi'de Sinema' • Kültür Servisi -Bilgi Üniversitesi'nin nisan ayında gösterime sunacağı filmler arasında Akira Kurosava, James Mangold, Wong Kar-Wai, Manoel de Oliveira gibi tanınmış yönetmenlerin yapıtlan yer alıyor. Sinemaseverler ay boyunca yönetmenlerin Ran, Heavy, Happy Together, Journey To The Beginning of the World adlı fîlmlerini izleme olanağı bulacaklar. Nisan ayında gerçekleşecek 18. Uluslararası Film Festivali'nın Belgesel Bölümü'nün sponsorluğunu üstlenen Bılgi Üniversitesi, aynı zamanda bu bölümün fılmlerinin son gösterimlerine (22 Nisan-2 Mayıs arasında) ev sahipliği yapacak. Festival sinemalannda bu fılmleri izleme firsatı bulamayan izleyicilere, 'Bilgi'de Sinema' programı içerisinde izleme olanağı verilecek. Aynntılı bilgi almak isteyenler216 23 15 numaralı telefonu arayabilirler. Mari Antuanet Tunçay'ın neshn sergisi • Kültür Servisi - Yaşarbank, ressam Mari Antuanet Tunçay'ın yapıtlannı 5 Nisan'da tstanbullu sanatseverlerle buluşturuyor. Bankanın Harbiye şubesinde açılan sergi 22 Nisan'a kadar görülebilecek. Sanatçı, 1995'te lstanbul Güzel SanatlarGalerisi'nde, 1996'da HABITAT II Insan Yerleşimleri Konferansı kapsamında ve Anadolu Kulübü'nde, 1997'de Galena ve Anadolu Kulübü'nde düzenlenen karma sergilere katıldı. Tapihi eserden küttiir menkezine • Kültür Senisi - Beylerbeyi Sarayı Gazhanesi, Mülkiyeliler Birliği Jstanbul Şubesi tarafindan restore edilerek kültür merkezi haline getiriliyor. 1862 yılında Kuzguncuk'ta inşa edilen Beylerbeyi Sarayı Gazhanesi, 1940'ta faaliyetinı durdurmuş ve metal bölümleri sökülerek Kadıköy Gazhanesi'ne taşınmıştı. Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu ve Boğaziçi Imar Müdürlüğü'nün onayladığı projelerle önümüzdeki günlerde inşaatına başlanacak olan Mülkiyeliler Birliği Kültür Merkezi'nde 250 kişilik konferans salonu, iki sergi salonu, 75 kişilik iki seminer odası, kitaplık, lokanta, kafe, spor salonu ve yürüyüş alanlan bulunacak. Müîkiyeliler Birliği Kültür Merkezi projesi. tarihi değeri olan sanayi tesislerine yeni hizmet fonksiyonlan yükleyerek onlan yok olmaktan kurtarma ve bu yoldan endüstriyel mirasımıza sahip çıkma amacını güdüyor. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in himayesine aldığı projeyi Kültür Bakanlığı destekliyor. Mimar Gökhan Avcıoğlu'nun hazırladığı restorasyon projesi yaklaşık 1 trilyon liraya mal olacak. Ankara Rlm Festivali'nde uzun metrajb film gösterileri başlıyor • ANKARA (AA) -11. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde uzun metrajlı film gösterimi 30 Nisan- 9 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Toplu gösterim kapsamında Locarno Film Festivali'nin 50. yılı nedeniyle, sinemaya bir saygı duruşu olarak projelendirilen ve Locarno Demi Siecle: Reflexions sur l'avenir (Locarno Yanm Asır: Gelecek Hakkında Düşünceler) adlı kısa film serisi uzun merraj olarak izlenebilecek. Seride dünyanın dört bir yanından yedi ünlü yönetmenın, 'Sanat sinemasının gösterişli yapımlara yenik düşmüş kitlelerdeki yeri' ve gözlenen hızlı değişim gibi noktalardan hareket ederek sinemanın geleceği konulanndaki kısa metraj filmleri, 'Dünya Sinemasının Buluşması' adı altında tek seans halinde gösterime sunulacak. 'Dünya Sinemasının Buluşması' kapsamında Chantal Akerman (Belçika), Marco Bellocchıo (Italya), Abbas Kiarostami (Iran), Robert Kramer (ABD), Idrissa Quedraogo (Burkina Faso), Raul Riez (Şili) ve Samir'in (Isviçre) filmleri izleyicilerle buluşacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle