Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 1999 CUMA
14 KULTUR
10. Gece Film Festivali kapsamındaki özel bölümde fotoğraf sergileri de yer alacak
TürkfiknleriDanimarka'daFERRUH YTLMAZ
KOPE>fHAG-Daııimarka'nın
on yaşını doldurarak rüştünü is-
patlamak üzere olan Gece Film
Festivali, bu yıl özel bir bölüm-
de Türk filmlerini tamtıyor. 26
Şubat-14 Mart tarihleri arasında-
ki festıval, Danimarka'nın üç bü-
yük kenti Kopenhag, Aarhus ve
Odense'nin yaru sıra, bu yıl ilk de-
fa karşı yakadaki İsveç kenti Mal-
mö'deki sinemaseverleri de mem-
nun edecek şekilde genişletiliyor.
Festıvalde dünya sinemasından
toplam 140 film izleyici karşısı-
naçıkacak.
10 yıl önce sadece geceyan-
sından sonraki özel matinelerde
göstenme giren fılmlerle başla-
yan Gece Film Festivali, bu yıl öz-
günlügünü yitirme ve kendi adı-
nı tekzip etme pahasına da olsa öğ-
leden sonraki matinelerde de per-
de açacak Gece Film Festiva-
li'nin başka bir özgünlüğü de.
herhangi bir yanşma içermeme-
si ve sadece istikbal vaat eden
genç bir Danimarkalı film yönet-
menine venlen sembolik bir pa-
ra ödülünün dışında ödül dağıt-
maması. Başlangıcında birkaç si-
nemaseverin normal olarak Da-
nimarka sinemalarında gösteri-
me girmeyen filmleri izlemek
içın, bira şirketi Carlsberg'in de
yardımıyla geliştirdikleri film fes-
tivali, hâlâ bu özelliğini sürdürü-
yor \ e Danimarka sinemalarında
hiç gösterilmemiş ve gösterilme-
si de ihtimal dışı filmleri Danimar-
kalı sinemaseverlerin ayağma ge-
tiriyor. Bu filmlerden bazılan be-
ğenilirse daha sonra Danimarka
BKRUNGSKE TÎDENDE
sinemalarında vizyona gırme şan-
sı buluyor. Vizyona girme şansı
elde eden filmlerden bıri de. ge-
çen yılkı festival kapsamında gös-
tenlen Ferzan Özpetek'ın *Ha-
mam" filmi oldu. Hamam, festi-
valden sonra haftalarca Kopen-
hag'da afişte kaldı. Hamam'ın
başansından sonra festivalin de-
ğişik temalar etrafında organize
edilen özel bölümlerden biri de bu
yıl Kopenhag Büyükelçiliği Kül-
tür Ataşeliği'nin katkılanyla Türk
filmlerine avnldı.
• Türk filmleri bÖlümü
bugün Yavuz Turgul'un
Eşkıya filmi ile açılacak.
Şener Şen ve Uğur
YüceFin de bulunacağı
açılıştan sonra dört
kentte yedi ayn
sinemada Kasaba.
Akrebin Yolculuğu,
Tabutta Rövaşata, Işıklar
Sönmesin adlı filmler
gösterilecek. Ara
Güler'in fotoğrafları
sergilenecek.
Danimarka Gece Film Festiva-
li'nın Türk filmleri bölümü 26
Şubat'ta YavuzTurgul'un Eşkıya
filmi ile açılacak. Şener Şen ve
1'gurYüceTindehazır bulunaca-
ğı açılıştan sonra dört kentte ye-
di ayn sinemada. INuri B. Cey-
lan'ın Kasaba. Ömer Kavur'un
Akrebin Yolculuğu, Derviş
Zaim'in Tabutta Rövaşata, Re»
Çelikın Işıklar Sönmesin filmle-
ri ile Ahmet Ozdil'in Fotoğraf-
larla Istanbul: Ara Gükr ve Ke-
mal Sevimli'nin Cuma'dan Pa-
zar'a tstanbul adlı belgeselleri
gösterilecek. Festival boyunca
AraGüler'in fotoğraflannı, Kül-
tür Bakanlığı'na bağlı Film Mer-
kezi'nin giriş katında izlemek
mümkün olacak.
Festival programında, Türk si-
nemasının. 70'lerdeki altın ça-
ğından. özellikle de Yılmaz Gü-
nev'in Yol filminden sonra dur-
gunluk dönemine girdiği, ancak
son dönemlerde uluslararası fes-
tivallerde hem ticari hem de sa-
natsal açıdan bir rönesans yaşa-
dığı belirtiliyor.
Festivaldeki tanıtım yazısında,
Türk sinemasmdaki bu çıkışın
devam etmesi halinde, uluslara-
rası platformlarda tran sıneması-
nın yakaladığı başanyı yakalaya-
bıleceği vurgulanıyor. Tabiı bun-
lann hepsi ıyı de, bir de Türki-
ye'den gelen her şey Türk Loku-
mu-Geceyansı Ekspresi ikilemi-
ne hapsedilmese daha ıyi olurdu.
Tanıtım yazısının ve dolayısıyla
Türk Filmleri Bölümü'nün baş-
lığı yine "Türk Lokumu".
Buna karşılık Uzakdoğu film-
lerinin gösterildiği bölümlerin
ısımlen hiçdeöyleegzotıkdeğil.
Film festivalınin afişlerinı Hong
Konglu film yıldızı MaggieChe-
ung'un çekıcı yüzü süslüyor. Hong
Kong ve Japon filmlerine bu yıl
yine geniş yer aynlırken. Japon yö-
netmen Takeshi kitano özel bir bö-
lümle tanıtılıyor. Triptykon (üç
bölümlük) adını taşıyan özel bö-
lümde yine Japon Takashi Mi-
ike'nin üç ayrı döneminden üç
filmi beyazperdeye yansıyacak.
Bu bölümde John Wâters ve Tom
Tykwer gibı isimler de var.
Üç haftalık festival boyunca
bundan başka Shephen Frears.
Emir Kusturica,Jacques Rivette,
Claude Miller, Stanley Tucci gıbi
bir sürü yönetmen de gündemde
olacak.
Festival aynca. gece yansı si-
nemaya gitmekten üşenmeyen
Danimarkalı sinemaseverlere,
Berlin'de Altın Ayı ödülüne layık
görülen "TheThin Red Line" fil-
mini de, vizyona gırmeden önce
"ben o fîlmi çoktan gördüm" de-
me imkânı sağlayacak.
'Tangolu Pazar Akşamları'
Band-O-Neon tango
topluluğu Istanbul da
Kühür Senisi - Arma-
da Otel'de düzenlenen
'Tangolu Pazar Akşam-
ları'nın beşınci yıldönü-
mü, Avusturya'dan gelen
Band-O- Neon toplulu-
ğunun katılımıyla kutla-
nacak. Band-O- Neon,
14-17 Mart tarihlerinde
Armada Ahırkapı Lokan-
tası'nda saat 22.00'de tan-
go severlerle buluşacak.
1995yılındaErtuğrul
Sevsajtarafindan kurulan
Band-O-Neon (Orques-
ta Tipica del Tango),
Türk, Arjantinli. Avus-
turyalı ve Polonyalı sanat-
çılardan oluşuyor. 11 ki-
şıden oluşan orkestra is-
mini tangonun en tipik
enstrümanı olan bando-
neondan almış. Viyana
Müzik Yüksekokulu'nda
öğretim görevlisi olan
Sevsay, okula gelen Gü-
ney Amerikalı müzisyen-
ler tarafindan çok sevdi-
ği Latin müzıği konusun-
da araştırma yapmak üze-
re davet edildi. Birçok
kez Buenos Aires'e giden
Sevsay. bu süre içinde
tango bestecilik ve aranj-
man tekniklerini öğren-
di ardmdan Band-O- Ne-
on toplulufunu kurdu.
Topluluğun repertuva-
nnda tangonun eski, ge-
çiş, yenı ve modern dö-
nemine ait yapıtlar bu-
lunuyor.
Topluluk.RubenDub-
rowsky (vıyolonsel), Ser-
kan Giirkan (keman). Di-
etmar Hollinetz (kontr-
bas), Esen Kıvrak (ban-
deneon. keman), Gemot
Schedlberger (piyano),
Erruğrul Sev say (bando-
neon), Engûı Yafet (ke-
man). LuisCardenas(so-
list), Bağdasar Bayvert-
yan'dan (solist) oluşuyor.
Topluluğun dansçılan ise
AJejandrave Simon.
Klasik tangolann mo-
dernıze edilmesine kar-
şı olan Band-O-Neon,
tangolan en bilınen yo-
rumlarıyla ıcra ediyor.
Aranjmanlann tümü Er-
tuğrul Sevsay'a aıt olsa
da bazı aranjmanlarda
Arjantin orkestralannın
yada ekollerinin izi görü-
lüyor.
Viyana merkezli toplu-
luğun repertuvannda ay-
nca Türkçe sözlü tango-
lar da yer alıyor. Arjan-
tin tangolannın ölümsüz-
lüğünü yalnızca yapıtla-
nn güzelliğine değil, ay-
nı zamanda renkli ve
kontraslı düzenlemelere
bağlayan Band-O-Neon.
Türkçe tangolan da ger-
çek tango aranjman tek-
nikleriyle yeniden düzen-
liyor.
Band-O-Neon'un re-
pertuvannda tangonun
yanı sıra Milonga, vals,
cancion tarzı yapıtlar da
yer alıyor.
Ayşe Günaydın sergisinin esin kaynağı Rimbaud'nun 'Çiçekler'i
Şiirîn imgelerinden takılar
GÜL ERÇETtN
Çiçekler
Altın birsekiden, -ipeksicimler,
külrengi tüller. yeşil kadifeler vegü-
neşte tunç benzeri kararan billur
kurslar arasmda, -gümüş telkâri-
lerden, gözlerden ve saçlardan bir
halı üzerinde açıldıgını görüyo-
rum yüksükotunun.
A kik üzerine serpilmiş sarı altın
paralar, zümriit bir kııbbeyi taşıyan
maun direkler, beyaz canfes de-
metleri ve inceyakut kamışlar çev-
reliyor su gülünü.
Kocaman mavi gözlü ve \iicudu
kar biçimli bir tanrı gibi ttpkı, de-
niz ve gökyüzü, o körpe ve güçlü
gülyıgınlarını çekîyorlar mermer
tannçalara.
Arthur Rimbaud
Türkçesı • Özdemir İnce
Arthur Rimbaud'nun Çiçekler
şiirinde kullandığı semboller. takı
sanatçısı Ayşe Ünaydın' ın kendi ga-
lerisinde açtığı yeni sergısıne esın
kaynağı oldu. Yurtiçinde ve yurt-
dışında şimdiye dek yırmiye yakın
sergi açan Ayşe. 'Arthur Rimba-
ud'nun Şiirinden Esinienmeler-Gör-
sel Bir l ygulama' başlıklı son ser-
gisini. şiirin sembollenni görsel-
leştirme çabası olarak açıkJıyor.
Akik üzerine serpilmiş sarı altın
paralar dizesinde anlatılan toprak
üzerindekı san çiçekJer. toprak akik
kanşımı zemin üzerinde sergıle-
nen altın takı tasanmlanna. o kör-
pe ve güçlü gül yığınlan gül iğne-
İere dönüşürken bir kubbeyi taşıyan
maun direkler benzetmesiyle an-
latılan ağaçlar, su gülü benzetme-
siyle anlatılan nilüfer, vücudu kar
biçimli birtann imgesi de serginın
bütünlüğü sağlayan başka dekora-
tif öğelerınde biçim buluyor.
Günaydın'ın, Rimbaud'nun kul-
landığı bütün malzemelerden ve
sembollerden yola çıktığı sergisin-
de, şiirde var olan altın, tunç, gümüş,
akik. zümrüt, maun, yakut ve mer-
merden yararlanılmış. "Şürdeki bü-
tün bu malzemckr bir takı sanatçı-
sı olarak benim sürekli iç içe oldu-
ğum malzemelerdi" dıyor ve esin-
lenme sürecini şöyle anlatıyor: '•Bir
rastlantı sonucu Rimbaud'nun baş-
ka bir şiirini ararken bu şiire rast-
ladım. Çok etkilendim. Şiirin güzel-
liğinin yanı sıra bütün bu altın, bronz.
yakut, akik, tunç gibi sürekli çalış-
tığım malzemelerden söz etemesi de
beni çekti. Hemen bu sembolleri ta-
kıya dönüştürmek istedim. Başka
bir tema üzerinde çalışmama kar-
şın şiire aklını takıjdığı için kitapçı-
lara giderek şiirin İngilizce çevirile-
riniokudum. Nevv ^()rk'tanlduğum
için projeye İngilizce çeviriden yola
çıkarak başladım. Türkiyc'de ise
serghi şiirin Türkçeshie sunmam ge-
rekh'ordu. Özdemir İnce çoksevdi-
ğim bir şair. Vapoğım çalışmav ı an-
layabildi ve çevirisini kullanmama
izin verdi." Ayşe Ünaydın, yapıtla-
rını üretirken hıçbir zaman bir yü-
zük yapayım, bir bılezik yapayım,
bir kolye yapayım diye başlamı-
kavramın.
bir dansın, bir
müziğin, bir
tablonun, bir
şiirin kendisinde
uyandırdığı
duygulardan yola
çıkıyor Ayşe
Günaydın.
Bu kez Arthur
Rimbaud'nun
Çiçekler şiirinde
kullandığı
^emboller yeni
sergisinin esin
kaynağı oldu.
yor. Bir kavramın. bir dansın. bir
müziğin. bir tablonun, bir şiirin
kendisinde uyandırdığı duygulardan
yola çıkıyor ve bu çağnşımları ta-
kıya dönüştürüyor. Bu duyguyu.
sergileyeceği takılann yanı sıra ser-
gı için kullanacağı müzikierle. dü-
zenlemelerle ve hatta kendisinın
çektiği sergi fotoğraflarıyla des-
tekliyor. Sergiyi her şeyiyle birbü-
tün olarak görüyor.
'Arthur Rimbaud'nun Şiirinden
Esinlenmeler-Görsel Bir Uygula-
ma' sergısınde de sadece bir çiçek
bahçesi değil şiirin imgelerinın gör-
selleşmiş bir bütününü sunuyor ta-
kı merakhlanna.
YAZI ODASI
SELLM İLERİ
Neşecan Yengemizin
(Yapamadığı) Nemse
Böreği
Annesi "Gros Mama"n\n tatsız tuzsuz Alman
mutfağı yemeklenyle yetişmiş, Türk mutfağı ko-
nusunda enikonu bilgisiz Neşecan Yenge'miz
bir yandan da birbirinden güzel, birbirinden lez-
zetli yemekler kotardığı sanısıyla yaşardı. Bu hal-
leri ona çok yaraşırdı.
Civanyan dan. Hoca Ali Rıza'dan, hatta Ay-
vazovski'den tablolarla, çeşit çeşit saatlerle, se-
def kakmalı möblelerle, halılar, avizeler, tunç hey-
kellerle dolu köşkünde; bütün bu eşya, bütün bu
görkem usul usul elden çıkartılırken, her şeye al-
dırışsız Neşecan Yenge ikide birde mutfağa gi-
rer; kızı Mukadder Abla'ya, evin emektarı yaşlı
hanıma çatar, pişen yemekleri beğenmez, niha-
yet dayanamayıp, kendisi tezgâh başına geçer-
di.
Onun bir numaralı böregı Nemse böreğiydi.
Zaten bu yemek yapma buhranlan, hemen hep,
Nemse böreği hazıriıklarıyla noktalanır, öfkeli öf-
kelı, derhal kollar sıvanırdı.
Yengemiz eli açık, gönlü zengin olduğundan bir
ıki kilo unu hamur tahtası üstüne eler, öteki ha-
nımlarınkınden farklı, bir hayli eğri büğrü bir ha-
vuz açar, su yerıne süt koyar, sütler taşar, ama
yengemiz merdanesini kaptığı gibi, sütlü hamu-
runu açmaya koyulurdu.
Tekrar tekrar açtığı, bohça gibi kapatıp katla-
yıp yeniden açtığı, yeniden bohçalar oluşturdu-
ğu hamuru, artık bir vakit, hamur kesme kalıbıy-
la keserdi.
Hamur işleminin bitmesiyle Nemse böreğine ko-
nacak harç için henüz hiçbır şey hazırlanmadığı
fark edilir ve Neşecan Yenge'miz "halecanlı ha-
lecanlı" koşuştururdu.
Onun öyle sık sık "halecan... halecanlı... hale-
canımı mâzurgörün..." deyişleri vardı. Biz o za-
manlar bu 'halecan' sözcüğüne pek güler, yen-
gemizin 'heyecan'a dıli dönmediğini sanırdık.
Dahası, yengemize "Halecan Neşecan" adını
takmıştık...
Halecan Neşecan Yenge'miz bir bütün tavuğu
düdüklü tencerede pışirir, düdüklü tencerenin
kapağını birtürlü açamaz, düdüklü tenceresi za-
ten kendisine oyun eder; iyice pişmesi, haşlan-
ması gereken tavuk, tencereden yan çiğ çıkar, ke-
miğinden güçlükle ayrılır.
Ama Neşecan Yenge aldırmaz, tavuğun fırın-
da nasılsa yeniden pişeceğine güvenerek, çiğ
tavuğunu küçük küçük parçalar halinde keser-
di. O sırada ateşe oturttuğu kapta yağla un ka-
vurur, süt ekler, beş on yumurtayı kınp sarılarını
alır, kaptakı sütlü hamura kanştınrdı. Tavuklan, tu-
zu, karabiberi de ekleyeceksınız. Sonra hepsi
Nemse böreği hamurunun ortasına konup, ha-
murun ağzı güzelce kapatılacak.
"Pek güzel olacak. Halecanımdan fenalıklıklar
geçiriyorum. Tadı damağınızda kalacak..." Bun-
lan söyleyen Neşecan Yenge boyuna fınnı açı-
yor, böreğine bakıyordu.
Ne saklayayım, yengemizın Nemse börekleri,
fınndan çıktıklarında göze güzel görünürlerdi.
Panltılı, tel tel. pul pul, hoş bir görünümleri var-
dı. Halecan Neşecan Yenge onlan tek tek, çiçek-
li porselen tabağa yerleştirir, övünçle sunardı he-
pimize.
Gelgelelim o pul pul, kat kat hamur, yaprak
yaprak eleniş, daha ilk lokmada bütün bütün çiğ
hamur olup çıkar, daha ilk lokmayı yuttuğunuz-
da midenize oturur, bazan da bu börekler kav-
rulmuş olur, mideyakar. Tavuk haşlanmamışlığı-
nı korumaktadır.
Yengemiz birden telâşa kapılır, Nemse böreği-
nin harcına beyın de konacakken, kendi "beyin-
sizliğinden" böreğin eksik harçlı kaldığını söyler,
pek üzülür, "Hiç olmamış! Hiç olmamış!" derdi.
Herkes de bütün kusuru harca beyin konmama-
sına verir, rahat bir nefes alınırdı.
Ne var kı Halecan Neşecan Yenge'nin Nemse
böreği hamuru nöbetleri yıllaryılı sürecek, nöbet
geldi mi, bu kez de Nemse böreği hamuruyla
tatlılar, tuzlular yapılacaktı.
Hamuru hazırladınız mı, biçimli biçimli kesecek-
siniz. Bazılarının üstüne bir kaşık bal, bazılannın
üstüne maydanozlu beyazpeynir, bazılanna da kır-
mızı biberlı kaşar rendesi serpiştirip, tatlılarınızı
tuzlularınızı tepsiye dizıp, en son, üstlerıne yumur-
ta sarısı sürüp, doğru fırın!
Fınn çıkışı birtakım aksiliklerin yol açtığı "talih-
sizlikler" saptanacak; kırmızı biberli kaşar rende-
sinin taşa taşa, ballı çöreğe, ballı çöreğin balının
aka aka, maydanozlu beyazpeynire kanştığı, tep-
sideki tatlılann tuzluların birbiriyle yersiz bir sıkı-
fıkılık kurdukları ortaya çıkacaktı...
Neşecan Yenge. işte, Nemse böreği hamuru
nöbetleriyle bir ömür geçırecekti.
Rovi Shankar, 'Hindistan 'ın Cevheri' ödülüyle onurlandınldı
Sonunda ülkesindefarkedildiKühürServisi- Sitann usta isimlennden
bin olan ve kendi ülkesinde uzun yıllar Hint
klasik müziğıni ucuzlattığı ve caz forma-
tına uyguladığı için yıllardır eleştinlen
Ravi Shankar. geçen hafta yaşamının en
büyük ödüllennden binne layık görüldü
Hindistan Cumhurbaşkanı Narayanan
Shankar'ı Bharat Ratna, yani 'Hindistan'ın
Cevheri' Ödülü'yle onurlandırdı.
Shankar. ödül töreninde yaptığı konuş-
mada "Dünya çapında birçok ödül aldım.
Ancak kişinin kendi ülkesinde tanınma-
sıyla eşdeğer olan başka bir ödül yok. Bu
ödülü ha> attay ken aldığım için çok mutlu-
yum" dedi. Ödül. genellikle yaşamını yi-
tiren sanatçılara veriliyor.
1960"lı yıllardan bu yana tüm dünyayı
sitann büyülü sesiylatanıştırdı Shankar.
Ancak sanatçı, öncelikle kendi ülkesinde
tanınmadığı için üzgün: "Benim ülkenı ne
yazık ki yetenekli kişilere önce sahip çık-
mıyor. Birçok insan buna kızgın olduğu
için Batı'ya gidiyor."
1966 yılında gittiği bir partıde tesadü-
fen Beatles topluluğuyla tanıştı Shankar.
Sanatçı o geceyi şöyle anımsıyor: Ö
• Hindistan'ın hak ettiği
değeri vermekte geciktiği Ravi
Shankar, "Dünya çapında
birçok ödül aldım. Ancak
kişinin kendi ülkesinde
tanınmasıyla eşdeğer olan
başka bir ödül yok" dedi.
likle George dikkatimi çekmişti. Hindis-
tan müziğinc ve sanatına olan ilgisi. çocuk-
su davranışlan beni etkilenıişri." George
Harrison kısa süre önce sıtan keşfettı ve
Shankar'ın bıröğrencısinden sitardersle-
n aldı. Ravi Shankar'la tanıştıktan sonra
bu işi daha fazla ciddiye almaya başlayan
Harnson. sitarderslenne Ravi Shankar ile
devam etti.
Shankar içın Beatles'la bırlıkte olmak
ilginçbıryolculuktu: "Benbiryıldızoldum.
Özellikie Amerika'da, menajerlerim bana
danışmadan her şeyi avaıiamıştı. Daha
sonra nıutsuz olmaktan vazgeçtim, çünkü
uzun saç ve uyuşturucu bizim müziğimiz-
le uyıışmuyordu. Kurallannı her zaman çok
katıy dı; içki y ok, yemek yok. seks yok, mü-
ziği ucuzlatmak yok. Monterey Folk Festi-
vali'nde sahneye Uk çıktığımda binlerce ki-
şidcn oluşan kalabalığa sigara içmeyi bırak-
madıklan takdirde konscre haşlamayaca-
ğımı söyledim."
Hindistan. Kama Sutra'ya ve duyarlı
sanatına rağmen Ravi Shankar'a hak etti-
ği değeri vermekte gecikti. Bir zamanlar
saçlan uzun olduğu için suçlanan sanatçı
o günleri şöyle değerlendıriyor: "60'uyıl-
lann ortasında lanetlenmiştim. İnsanlar,
klasik müziğimizi caza uyarladığım \e ucuz-
lattığını gerekçesiyle yaptığım işi protesto
edivoriardı. Yaptığım işin aslını görmedi-
ler. Ben müziğimizi aitolduğu yere döndür-
meye çalışıyordum."
Sonra her şey unutuldu ve Shankar, Bha-
rat Ratna Ödülü'ne değerbulundu: "tnsan-
lann farkında olmadan değiştiklerini gör-
mek beni şaşutıyor"
Hindistan'da bir saygı unvanı olarak
Pundit olarak anılan Shankar. ödül töre-
ninden sonraki gün. "Eniyiöğrencim' di-
ye tanımladığı kızı Anoushka ile bir kon-
ser verdı.