Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 ŞUBAT 1W9 SAU CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Eliboş dönmemekiçinçalıştılar
Acıh Kuşak
K
ire hu kadar Almanya'da ka-
laczğını söyleyerek yola çık-
m:şn? Kim çocuklannın da
Alrnanya'dadoğacağinı, Al-
manya'da torun sahibi olacağını düşün-
müştü?.. Buniarhiç düşünülmedi. Tanı-
madıkları bir ülkeye gelen yırmı beş o-
tuz yaşlanndab delikanlılann, Alman-
ya'da, altmış. iltmış beş yaşma kadar
çahşacaklan, turada emekli olacaklan
akıllanndan bi e geçmemişti.
"En çok beş yıl kalacaktım. Kimseye
muhtaç olmay acak kadar para kazamp
dönecektim. Kazandım, ama tamah et-
tinı. Bu tamahlık buraya kadar getirdi
tnsanın gözü doymuvor. E\ yapüraca-
ğım; arsa lazım. usta lazun! Birini alın-
ca başka şey de almak istedim" diyor,
Kars'ın Posof ilçesine bağlı Demirdö-
ven köyürden Mehraet Demir. 1965 yı-
hnda Hollanda'ya tunst olarak geldiğı-
ni, 1971 yıltnda Almanya'ya geçtığmı
söyleyen Mehmet Demir, I987'de ma-
lulen emeklıye aynlmış. 14 yıllık çalış-
mışlığına karşılık eline geçen aylık 500
mark. "Bıçak yemeyen yerim kalmadı.
Kalp yetersizliğiın var" diyen Demır'e
yaşmı soruyorum: "Gün yok». Ay yok™
1928 doğumluyum. Buraya gelince gün-
süz olmuvor. Mecburen ek yaptım. ama
>ine de kabul etmediler. ü... 0... 1928 yaz-
düar" deyıp, bın dokuz yüz altmış beş-
li yıllara dönüyor
•Cittl de ell bo; döndü1
'Dönüş" kafalara ıvice yer etmışti. Ay-
lar, yıllar hep bu hayalle yaşandı. Al-
manya'da çekilen sıkıntılann yanı sıra
bu dönüş akıllan kurcaladı durdu. Sev-
gilıler, sözlüler. çocuklar. analar-baba-
larözlcndikçe özlendi. yann dönülecek-
miş gibı duygular kabardı.
Ekmek kapısı Almanya ağır bastı.
"Gitti de eti boşdöndü" dedirtmemek ve
bir daha muhannete muhtaç olmamak
ıçin, yıllardır düşlenenlerin peşine ko-
şuldu Ev, tarla, arsa almanın, yakmlara
yardım etmenın sonu gelmedi.
' '• Acı tatlı anılarla, olaylarla dolu 37 yıl-
\ik Âlmanya yaşammı geride bıraktık.
Şımdı, bunca yıllar düşünemediğimiz i-
ki ofayın, burada kalıcılığın ve emekli
Osman Yayla, Köln kentinde bir traktör fabrikasmda uzun ydlar
çalışıyor. "tşim zor olduğu için sk sık hastalandım ve tstirahat
almak zorunda kaktım. Bu yüzden 1979 yıhnda işime son verdikr.
Yedi sene işsiz kakhm ve bu amansız hastaük beni bu hale getirdi
diyor. 1986 yıhnda malulen emekli olan Osman Yayia, sinir
ütihaplanması nedeniyle kötürüm olması sonucu yatağa bağlaıuyor.
Bakanı oimadığı için de yoksuflar yutduna vabntayor. Osman Yayia
dört yıkür bu yurtta yaöyor. En yakm arkadaşı, odasuu paytaştığı
Çek asıllı Şahasi Arkadaşı Şahasi'nin kendisine çok yardımcı
oiduğunu söyleyerek "gece kalkıp ûstümü Örtûyor, suyumu içiriyor.
Bûtûn işlerime yardjm ediyor" diyor Osman Yayia. Osman Yayia en
çok kunıfasulye 9e soğanın hasretini çektiğinj söylûyor. Dört yüdır
hiç sokağa çıkmayan Osman Yayla sokaklan, taşlan özlediğini
söylüyor. Osman Yayla yurdun bakrcılan ile biıükte görülüyor.
oluşun şaşkmlığını yaşıyoruz.
Alman Sendıkalar Birlığı (DGB^ Ber-
lin Yabancılar Dairesı adına, 15 Şubat
1992'de kunılan Berlin Emeklıler Der-
neği'nin çahşmalanna katılan Erdoğan
Ozdinçer, damşmanlık ıçin gelen Tür-
kıye kökenli emeklilerin, geçmişte ağır
işlerde çalıştıklan için sağhklannın bo-
zulduğundan yakındıklannı, boş za-
manlannı nasıl ve nerede geçıreceklen
konusunda herhangi bir hazırlıklannın
olmadığını söylüyor ve bır üyenın yakı-
nışını şöyle dıle getıriyor: "O kadar s-
kıiryorum ki,bazen balkonaçıkıp yoklan
geçen birine ytıkan çık da iki konuşahm
diveceğim getiyor!"
Özdınçer, Berlin Emekliler Deme-
gı'ne ilgı gösteren Türkiye kökenli
emeklilerin çok oiduğunu, 70 üye ile ku-
rulan derneğin kısa zamanda 100 üyeye
çıktığını belirterek "Emekfl vatandaş-
lanmız kendileriniçokyalnız ve aciz his-
sediyoriar. Işgücünü kaybedince moral-
leri bozuluyor, yaşlüık kompleksine ka-
pılıyortar. Kişilikler aile içinde aşmmaya
yüz turuyor. Bu nedenle kendilerine yar-
dım edecek kişi ve örgütlerden yardım
bekliyoriar" diyor. Son venlere göre,
Almanya'da emeklılik kasalanna zorun-
lu prim ödeyen yabancılann başında,
yaklaşık 700 bin kişiyle Türkıye köken-
lıler gelmesıne karşm, emekli aylığı alan
vatandaşlanmızın sayısı oldukça düşük.
Başka bir örnek, Almanya'da emekli ay-
lığı alanlann içinde Almanlann oranı
yüzde 54.86, Yugoslavlann yüzde 10.7,
Türkiyelilerin «e yüzde 6. Türkiyelile-
rin sonuncu oluşuna başlıca neden ola-
rak, 'ömrûmüz o kadar uzun değfl' gıbi
gerekçeler ıleri sürülerek emeklilik
primlennin geri alıruşı gösteriliyor. Bu
olay emeklilikten doğan bütün haklan
yok ediyor.
Köln Ford Fabrikasrnın eski başçe-
vırmenlerinden biri olan ve 1970'te
Köln kentinde Türkiyelilere yönelik ilk
dil okulunu açan, 1973'ten beri de
emeklilik sigortası priminin geri alını-
şıyla ilgili çalışmalannı sürdüren Yü-
maz Esen, bu konunun nasıl ortaya çık-
tığını şöyle anlatıyor: "Prim iadesi gö-
rüşönü ilkkez 197Syıhndabetı ortayn at-
tun. O zaman Köln'de kısa süre içinde
emeklilik prim iadesi ödeyen beş şirket
ortaya çıktı. Ben bunlardan birisinin or-
tağrydım. Aracı şirketler bu iş için yüz-
de 8 Be 15 arasında komisvon alıyorlar-
dı. Bunlar bankalara araolık yapbklan
içm bu komisyonun önetnlibötiimü prim
iadesini peşin ödeyen bankaya gidiyor.
şirkete yüzde beş dolaylannda kâr kab-
yordu. Sigortadan prim iadesi erken ge-
Hrse aracı şirket ile banka kazanıyordu,
geç gelirse vatandaş kârh çüavordu". tş-
çılenmızın 65 yaşına kadar Almanya'da
kalıp emekli olmayı düşünmedıklerini,
prim iadesi almak için başvuranlaruı or-
talama çalışmışlık sürelerinin 5 ile 10 yıl
arasında oiduğunu behrten Yılmaz E-
sen, "Prim iadesinde önemli bir haksc-
uk yapüıyordu. Sadece işçinin ödediği
pay ödeniyortiu, işverenin ödediği vertt-
miyordu. Bu yolla Alman emeklilik ka-
salanna müyonlarat mark kakiı. Para-
\a ihtiyacı olanlar aldılar. Çoklan Tür-
kiye'de apartman yapnrmış, borçlannuş
olanlardı. Prim iadesi alanlar Alman-
ya'da beş kuruşlannın kalmasuıı istemi-
yorlardı. Paralannı alınca kendilerini
daha rahat hissediyoriardı" diyor.
DUZYAZI
ORHAN BİRGÎT
Erdem Baba: Sosyalyardım
aldığım için sınırlı insanım!Adı İbrahim Erdem, a-
ma sazıyla sözüyle, yıllar-
dır hiç kesmediği ak saka-
lıyla ün yapmış \e 'Erdem
»Baba' demeye başlamışlar.
^ 1925 Akçadağ nüfusuna
'kayıth, Danca Köyü'nden
'olan 'Erdem Baba
1
, Al-
;manya'nın Bielefeld ken-
'trnde yaşıyor.
] "Zamanla hali vakti ye-
"rinde olan ailem giderek
" yoksullaşınca öteki köy lüler
gibi gurbetin yolunu tut-
;mak zorunda kaklım" dı-
yen Erdem Baba, önce
1969 yılmda Fransa'ya,
•oradan bir yıl sonra Bıele-
feld'e geçmiş. Ev bulmuş,
ış bulmuş, eşini ve çocuk-
lannı belırli aralıklarla Tür-
,kıye'den getırmeye başla-
*mış. Kalonfer üreten bir
fabrikanın boyahane bölü-
münde yıllarca çalışmış.
lşin ağır ve zehirleyici yanı
olduğu için hastalanmış,
doktor raporuyla başka bir
işe geçme olanağı bulmuş.
Böyle 20 yıl çalışmış
Yaşlanmış, yorulmuş!.. Es-
ki gücü, çalışmaya olan he-
vesi kalmamış. 1991'ın Şu-
bat ayında 65 yaşını doldu-
runca emekliye aynlmış.
Emekli denınce ilk akla
gelen aylık gelir olur. Biz
de söyleşimize bu ilk akla
gelenle başladık. Erdem
Baba bu konuyu şöyle dıle
getirdi: "İlk bağladıklan
emekli aybğı 850 mark. Bir
yılsonra30 markzam gelin-
ce 880 nıarka \ ükseldi. Bu-
na karşın 900 markev kira-
sı veriyorum. İki kişiyiz.
Günlük harcamalanmızın
aylık tutan 1500 markı bu-
luyor. Bu kadarcık geliıie
geçinmenin olanagı oimadı-
ğı için Sosyal Daire'ye baş-
vurdum. Ev kirasuu karşı-
byor, 400 mark dolay lann-
da harçlık veriyorlar. An-
cak bu şekilde, yıllık izne
çıkmadan, harcamamı fe-
nik fenik hesap ederek geçi-
nebiliyorum. Geçenlerde
Sosyal Daire'ye giderek izne
gitmek için para yardımı is-
tedim. 'Tatıl yardımımız
yok Buzarunıhtiyaçdeğil,
veremeyız'
- Erdem Baba, emekli
yaşamını nasıl buluyorsu-
nuz? Çalışmadan yaşamaya
alışabildiniz mi?
- Böyle yaşama tam alış-
mış degilim. Bir insanm ça-
lışma devresi yaşamının en
tatlı dönemidır, devTesıdir.
Bence emeklilik de\resi ise
adım adım ölüme doğru
yaklaşmak demektir. Keş-
ke sağlıklı olsaydım da
ölünceye kadar emeklıye
aynlmasaydım.
- Ahnanya'da yaşadığı-
nız sürece hiç sosyal yar-
dım aldınız mı?
- Hayır, sosyal yardıma
muhtaç olmadım. Sadece
on ay işsız kaldım. Yaşlı ol-
duğum halde, sosyal yardı-
ma düşmemek ıçin hemen
ış buldum.
- Günlük yaşamınız nasıl
geçiyor?
- Günlük yaşamım sınır-
lı. Çünkü sosyal yardım alı-
yorum Her istediğimi ya-
pamıyonım. Bana yardım
verenler, tüm zevkimi, is-
temlerimı hesaba katmıyor-
lar. Sınırh insanım!.. Daha
çok parasız yerlerde. park-
larda geziyorum. Alman-
ya'da 16 tane torunum var.
Onlarla vakit geçiriyorum.
Benım eğlence ihtıyacımı
torunlanm karştlıyoT. Bu
konuda sıkıntım yok.
- Nerede yaşayacaksınız,
Almanya'da mı, Türkiye'de
mı? Bu konuda bir karan-
nız varmı?
- lşin püf noktası burası.
Türkiye'dekı yaşam şartla-
n. özellikle sağlık sorunu
benım için büyük bır sorun.
Türkiye'deki sıgortayı gö-
zönüne alıyorum; emekli
olanlann sağlık sorunlannı
gerektiği gibı karşılayamı-
yor. Orada doktora gitsen
burayı ararsın, hastaneye
gitsen burayı ararsın Arada
dağlar kadar fark var.
Türkıye'den geldik, Al-
manya'ya uyum sağlamaya
çalıştık. Şimdı Türkiye'ye
gidip uyum sağlamak tari-
hm çarkını gen çevırmeye
benzer. Bana öyle gehyor.
- Pekı, gerçekten buraya
uyum sağlayabildiniz mi?
- Yüzde yüz uyum sağla-
mak, görüşlenmize. gele-
neklerimize ters düşer. Sa-
dece ekonomik ve günlük
yaşamda, sosyal alanda
uyum sağlamak bir zorun-
luluktur.
Almanlar arasında insan
ilişkisi bizim gıbi değıl. Ör-
neğin, bır lokalde oturur
birbırine yiyecek. içecek ıs-
marlarlar. Ancak oradan
dağıldıktan sonra her şey
biter. Bızde ıse. "Bir kahve-
nin kırk yıl haün \w" der-
ler.
Onlarda bir evlat, anneye
babaya saygı göstermek zo-
runda değıldir. Bizde, bir
anne baba çocuklanndan
çok şey bekler. Yaşlanınca
bu bekleyış daha da artar.
- Sızce bu iki yanaşım bi-
çıminin hangisı doğru0
Emekli bir baba olarak ço-
cuklannızdan ne bekliyor-
sunuz?
- Emekli bır baba olarak,
Alman hükümetı ve emek-
lilik sigortası bütün giderle-
nmı karşıladığı halde, bu,
kendi çocuklanmdan gön-
düğüm yardımın bana ver-
dıği hoşnutluluğun yarısı
bıle olamaz!
- Geleceğıniz ıçin bir
şeyler söyleyebihr misinız?
Ne yapmayı düşünüyorsu-
nuz? Nasıl bir beklenti için-
desiniz?
- Bilemiyorum! Insanla-
nn amaçlan ve beklentilen
vardır. Aile huzunımun
şimdilık bozulmaması beni
sevindiriyor. Bunu, gelece-
ğimın teminatı olarak dü-
şünüyorum
- Emeklilerde, aile için-
deki yaşama dönük korku-
lar. endişeler var. Yani geri
plana itilme korkusu. Aym
korku sizde de mi var?
- Elbette! "Senyaştandm,
aklın ermez, otur oturdu-
ğun yerde" derlerse benim
için yaşamm en acı tarafı
olur. Benim akhma gelen
korku işte bu.
- Sizin gibi emekli olan-
lara neler öneriyorsunuz?
- Burada emekli olanın
Türkiye'ye temelli dönme-
sini doğru bulmuyorum.
Buranın hastalık sigortası
bizım her şeyimizi karşılı-
yor. Temelli dönersek bü-
tün sosyal haklanmızı yiti-
ririz. Aylığımız Türkiye'de-
ki sosyal ihtiyacımızı karşı-
lamaz
Sürecek
TEŞEKKÜR EDİYORUZ
ED1SON
MISSION ENERGY
Çevre dostu, kesintisiz ve ucuz, temiz ve güvenilir enerji üretmeye başlamış olan
Esenyurt 180 MW Elektrik - Isı Birleşik Çevrimli Termik Sanhx3İı'nın
açılış törenine katılarak bize güç veren, bizi onuHandıran
Cumhurbaşkanı ,.
Sayın Süleyman DEMİREL
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Prof. Dr. Ziya AKTAŞ
ABD İsianbul Başkonsolosu Carolyn HUGGINS ve Elçilik Mensupları
CHP Genel Başkan Yardıması Onur KUMBARACIBAŞI
^ 7 4
CHP İstanbul Milleivekili Ercan KARAKAŞ
istanbul Valisi Erol ÇAKIR
il Jandarma Alay Komutanı 1. Alb. Taci SUNAR
•^ . Enerji işleri Genel Muduru Mustafa MENDİLCİOĞLU
Büyükçekmece Kaymakamı Emin ENGİN
Esenyurt Belediye Başkanı Dr. Gürbuz ÇAPAN
Enerji ve Tabii Kaynaklar Eski Bakanı Ersin FARALYALI
BOTAŞ, TEAŞ yetkilileri, siyasi parti temsilcileri, basın mensuplan,
kooperatif başkanları, telefon, faks ve teigrafla
bizlere destek veren bütün dostlarımıza
ve Esenyurtlulara
teşekkür ederiz
Doğa Enerji & Edison Mission Energy
Bayar'ın Anıları...
Hasan Pulur haber verdı.
Yapı Kredi Bankası, merhum Celal Bayar'ın
Kayseri Cezaevi'nde tuttuğu günlük notlannı ya-
yımlamış. Kitabın "245." sayfasında, üçüncü cum-
hurbaşkanı, Yassıada'da ışıklı odadakı sorgusunu
yapanların isimlerini sıralarken "işkenceciler ara-
sında" benim de adımdan söz ediyormuş.
Sözü edilen sayfada Celal Bey "Yassıada'daki
ışıklı odada sorgu yapanlardan tanıyabildiklerini"
şöyle sıralamış:
"1- Emekli Hâkim Albay Kâmil
2- Milli Emniyet Müfettişi Şemsi.
3- Emniyet Umum Müdürtüğü Polis Enstitü-
sü'nde khminoloji öğretmenı Bahattin Kîrman.
4- Emniyet polıs şube müdürlerınden Ergun
Gökdeniz.
Bunlar hancinde mûşahit sıfatı ile Ada Kuman-
danı Tank Güryay ile savcı Altay Egesel bulunu-
yohardı.
Kim dergisı sahibi CHP'li Orhan Birgit ismin-
deki şahsın da bulunduğu söylenmekte idı."
Anı türünden yayınlar, tarihe bir tür kayıt düşer-
ler. O kaydı öğrenip de hemen konuşmayanlar için,
sonsuza kadar susmak gereği doğar. Merhum Ba-
yar'ın bir söylentı olarak bıle olsa, hiçbır görevim
ve hakkım oimadığı halde bir adli sorgulamada
benim de bulunduğumu bir anı kitabına geçirmiş
olması karşısında, boşvermişlik yaparsam, ileride
27 Mayıs dönemınin tarihini yazanlar için "Orhan
Birgit ismindekı şahsın da bulunduğu söylenmek-
te idi" tümcesi, Celal Bey referans gösterilerek
"oradaydı" biçimine dönüşebilir.
Onun için bu açık yanlışlığı düzeltmeliyim:
Kim Bayar'a o ışıklı oda senaryosuna benim de
adımı katmış ıse apaçık gerçek dışı konuşmuş ol-
malı.
Sorgucu yadagözlemci olarak isimleri yazılı bu-
lunanlardan benim tanıdığım kişiler, Gökdeniz,
Güryay ve Egesel'dir. Bunlann son ikisi hayatta
bulunmuyorlar. Emekli Vali Gökdeniz, şayet o sor-
gucular arasında görevli idiyse benim adadaki
"ışıklı oda"da bulunmadığımı söyieyecektır.
Yeri gelmişken, benden anılanmı yazmamı iste-
yenlerin de hatınnı kırmamak için de olsa, başka
"ışıklı oda" ve "sorgu" öyküleri anlatayım. 28 Ni-
san 1960 gece yarısı, Sirkecı'dekı Sansaryan Ha-
nı'nın üçüncü katındaki bir "ışıklı oda "da işkence-
nin türlerinin yer aldığı sorgudan sonra hücreme
götürülürken, dönemin İstanbul Vaüsi Ethem Yet-
kiner, Belediye Başkanı Kemal Aygün "hali pe-
rişanımı" seyretmek ıçin koridora çıkmışlardı. Ce-
lal Bey, anılannda o dönemin bu iki önemli emni-
yetçisini de kendisinin sorguya çekildiği ışıklı oda-
da işkenceye uğradıklannı bıldirdıği ısimler arasın-
da sayıyor ve o isimlerden üçü için de "satılmış,
korkak, iki tanaflı" suçlamalan yapıyor.
Devam edeyim.
30 Nisan günü Ankara'ya götürüldüm veTBMM
Tahkikat Komisyonu ismı ile kurulan özel sorgula-
ma kurumunda 18 Mayıs'a kadar her gün ifade
verdrm. Dönemin cumhurbaşkanı, bir defasında
elinde DP markalı bastonu ile bu komisyona gel-
di ve başkan Denizli Milletvekili Hamdi San-
car*dan özel bilgi aldı.
Komisyon üyelerinden
Samsun Milletvekili Ek-
rem Anrt'ın baldızı Neyir
Yurdakul, teyzemin arka-
daşıydı. Bahçelievler'de-
ki evlerine gelerek, isteni-
len biçimde ifade vermez-
sem tırnaklarımın söküle-
ceği yolundaki tehdit me-
sajlannı iletti.
Aranılan ifade biçimi,
CHP'nın bir ihtılal düzen-
lemesi için özel örgüt kur-
duğu yalanına sahip çık-
mam idi.
Yine dönemin cumhur-
başkanı, başyaveri Mus-
tafa Tayyar'ı. 5 Mayıs Kı-
zılay olayları yüzünden
gözaltına alındığım U-
lus'taki sıkıyönetim karar-
gâhına göndermiş ve ifa-
demi izletmişti.
Tüm bunlara karşın
üçüncü cumhurbaşkanı-
nın, Yüksek Adalet Diva-
nı için yapılan özel bir sor-
gusunu benim de, hiç üs-
tüme vazife oimadığı hal-
de görevlilerin arasında
izlediğim yolundaki bir
"söylenti'yi, neden notla-
rı arasına alma gereği
duyduğunu anlayama-
dım.
1965'ten sonra CHP'-
nin sorumlu yöneticileri
arasında TBMM'de yasa-
ma görevi yaparken, Ce-
lal Bey için özel affı gün-
deme getiren rahmetli Is-
met Inönü'ye var gücüy-
le destek olan birisinin,
bütün o geçmişin üstüne
bir çarpı çektiğini söyle-
mesi bilegereksiz...
• * •
Aradan tam kırk yıl geç-
tikten sonra "eski defter-
lerden" bazı anılan ortaya
çıkarmamın iki amacı var.
Birincisi, Bayar'ın kita-
bını alıp da benim bu
açıklamamdan haberli
olanlann, lütfen bugünkü
"Düz Yazı"y\, kitabın 245.
sayfasına iliştirmek için
kesmeleri...
Ikincisi de, 18 Nisan se-
çimlerine DP'nin devamt
olduğu savı ile giren Tan-
su Çiller'in propaganda
kürsüsünü nasıl bırzemin
üzerine kurduğunu bilme-
sı ıçin...
DOOfl EMERJI LTD.
Faks:0212-677 07 62
E-Mail: Obirgit(a%
cumhuriyet.com.tr