25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16ŞUBAT1999SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Tomris Giritlioğlu'nun 'Salkım Hanım'ın Taneleri' adlı filminin çekimleri sürüyor 4 Izleyici için filııı yapıyorum'GÜLERÇETtS TRT'lı yönetmen olarak tanınan Tom- ris Giritlioğlu'nun yine TRT'nin teknık destegını aldığı, ama bukez özel bır ya- pımcıyla çalıştığı Salkım Hanım'ın Ta- neleri adlı dördüncü uzun metrajlı fil- minin çekimleri sürüyor. Yümaz Kara- koyunlu'nun aynı adlı romanından si- nemaya uyarlanan filmın senaryosu Et- yen Mahçupyan ve Tamer Baran'a ait. Karakoyunlu. romanıyla 1991 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü'nün de sahi- bi olmuştu. Varlık vergisiyle yaşamlan değişen insanlann öyküsunü ele alıyor "Salkım Hanım'ın Taneteri". Sermayeyle birlık- te el degiştiren Salkım Hanım' ın gerdan- lığı çerçevesinde üç ayn aşk öyküsunü işîiyor. Varlık vergisınin değil, bu ver- ginin etkilediği insanlann öykülerini. aşklannı anlattığını vurguluyor Gintlı- oğlu. Fılmin temel teması toprak ve ın- san ilişkisi üzerine. Toprağın mı. ınsa- nın mı, yoksa ikisinin birden mi değer- li olduğunu sorgulayan bir film. Bir an- lamda yönetmenin mübadeleyi anlattı- ğı "Suyun Öte Yanf nın devamı niteli- ğinde. Bu fılmle 1943 dönemıni anlatı- yor Gintlioğlu: "Bu nedenle film zaten çok iddialı. Bu topraklarda yaşayan in- sanlar, Müslümanlar ya da gayrimüs- limler. hepsi dosttur mesajını veriyor. Bizler bu filmle Türkiye'de hiç aralan- mamış bir tarih kesitini arauyoruz. Bir sonraki filmimde de 6-7 E> lül ola> lannı anlatmak istiyorum.'" Filme bügisayar desteği Salkım Hanım'm Tanekri'nde. bır dönem filmı olması nedeniyle bilgısa- yar teknolojisinden de yararlanılacak. Haydarpaşa Tren lstasyonu'nda çekile- cek kalabalık sahnenın ardından bilgı- sayar uzmanlan çekilen sahnelerdeki döneme u>Tnayan aynntılan silecek. Fi- gürasyon sayısının arttmlması ıçin de bilgısayar teknolojisıne başvurulacak. Çekımlen tstanbul, Erzurum-Aşkale \ e Mardın'de gerçekleşecek olan fılmde Kâmuran Lsiuer. ZuhalOicay, HalukBü- giner, Derya Alabora, Uğur Polat, Hül- ya Avşar, Zafer Algöz ve Güven Kıraç rol ahyor. Tomris Gintlioğlu, TRT'nin belgesel, ardından da drama bölümlerinde başla- dıgı sinema serüvenini 'Suyun Öte Ya- m', 'Yaz Yağmuru' ve '80. Adım' adlı filmleriyle sürdürmüştü. Film çekerken öncelikle hayallerine. rüyalanna karşı sorumlu hissediyor kendisini, sonra da izleyiciye. Tomris Gintlioğlu ile çekim- leri süren filmi üzerine söyleşnk: - "Salkım Hanım'ın Taneleri"ne sizi çeken neydi? Çok fazla etken vardı. Öncelikle 1992 yılında okuduğum kitaptan çok etkilen- miştim. Yılmaz Karakoyunlu çok gör- sel yazan bir yazar. Romanın görsel zen- F (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) estivallerden daha çok, izleyiciyi düşünerek çekiyorum filmi. Izleyici için film yapıyorum diyebilirim. "Salkım Hanırrf ın Taneleri"nin de son dönemlerde sinemayla buluşan izleyiciye ulaşmasmı istiyorum. Bu buluşmayı "Eşkıya"ya bağhyorum açıkçası. Daha önce de izleyici çeken filmler olmuştu ama, Eşkıya hem iyi bir filmdi hem de çok izleyici topladı. Bu da bir başka yön verdi Türk sinemasına. Zengin bir oyuncu kadrosuna sahip olan Salkım Hanım 'ın Taneleri, Varlık Vergisi'nin insanlar üzerindeki etkisini işiiyor. ginliğınin yanı sıra karakterler de çok zen- gin. Yönetmen olarak da insan ilişkile- rini.acılannıyansıtmayısevıyorum Ro- mandaki öykü \e karakterlerden otuştu- rulacak bir senaryonun iyı bır sonuç ve- receğıni düşündüm. - Bugüne kadarki bütün filmlerinizin prodüktörü TRT'vdi. Özel bir prodük- tör olan Avşar Film'le buluşmanız nasıl gerçekleşti? Bu fılmde hem ben ilk kez özel bir pro- düktörle çahşıyorum hem Avşar Film ılk kez bır sinema filminin prodüktör- lüğünü üstlenıyor. Daha önce Yeşilçam prodüktörleriyle çalışmama nedenim. tarzlanm ve yaklaşımlannı beğenme- memdi. Ancak Avşar Film çok farklı bir yapıya sahip. Gerçekten öz\ ensiyle, an- layışıyla, desteğiyle iyi bir prodüktör kazanıyor Yeşilçam. TRT de teknik kat- kısıyla katılıyor fılme. Yani TRT kadar iyi bir prodüktörle TRT'nin teknik yar- dımını buluşturan bir proje oldu Salkım Hanım'ın Tanelen. TRT'nin teknik des- tek vermesi büyük bir gırişim. Avru- pa'da televizyonlar olanaklannı sinema fılmlen için kullanıyorlar hep. Bunun Türkiye'de de yaygınlaşması gerek. - Basından takip ettiğimiz kadarryla fîbnin çekunkriningeçenyübaşlaması bek- leniyordu. Gecikmenin nedeni neydi? Doğal bır gecikme yaşandı aslında. Ben bir projeye zaten hep bır buçuk iki yıldahazırlanıyorum. Salkım Hanım'ın Taneleri ise bır dönem filmi. bu neden- le de her aynntıyla çok fazla oyalandık. Sonuçta çekımler de gecikti. 'Plato çalışmasma gjremedinr - Gecikmenin nedeni basına ekono- mik sorunlar olarak yansımıştı. Bu konuda basmda yanhş bilgiler çık- tı hep. Filme başladıktan sonra ekono- mik bır sorunumuz olmadı. Belirttiğim gibı gecikme. filmin yapısından kay- naklanan doğal bir gecıkmeydi. - Bir dönem filmini sesli olarak çekme- ye kalkıştınız. Sorun çtkmıyor mu? Çekımlere başladıktan sonra bunun tam bir çılgınlık olduğunu gördük. tstan- bul'un ses sorunu olmayan yerlerini veğ- lemeye çalıştık ama.. günümüzün gü- rültüsü kaçınılmaz olarak yakalıyordu bi- zı. Izbe bir otelde çekim yapmamız ge- rekti örneğin. Mecburen ses sorunun- dan kurtulamayacağımız Beyoğlu'nda gerçekleştirdık çekimı. -Filmin dönemfilmi olmastndan kay- naklanan başka sorunlannız oldu mu? Oldu elbette. İlk kez bır filmimde pla- to çalışmasına giremedim örneğin. Da- ha ızole. özel dokusunu koruyan me- kânlarda gerçekleştirdık çekımlen. Dö- neme aıt belgelen toplamamız zor oldu. Ancak mekân danışmanımız Murat Bel- ge'nın yardımlanyla pek çok sorunu aşa- bıldik. - Salkım Hanım'ın Taneleri'yle festi- vallere katüacak nusınız? Festivallerden daha çok, izleyiciyi dü- şünerek çekiyorum filmi. İzleyici için film yapıyorum diyebilirim. "Salkim Hanım'uı TanelerPnin de son dönem- lerde sinemayla buluşan izleyiciye ula*c 4ş masını istiyorum. - Pekibu son dönemdeki buluşmayı ne- ye baglıyorsunuz? Eşkıya'ya bağhyorum açıkçası. Eş- kıya gibi filmler yakaladı izleyiciyi di- ye düşünüyorum. Daha önce de izleyi- ci çeken filmler olmuştu ama.. Eşkıya hem iyi bir filmdi hem de çok izleyici topladı. Bu da bir başka yön verdi Türk sinemasına. Mehmet Güreli'nin resimleri 'dünyasındaki bir sürü şeyin panoramik yansıması' Kadut güzelliği, kurtuluşun simgesiFECİR ALPTEKtN Gazetecı. ya>ıncı. >önetmen. öykücü, müzısyen \ e ressam Meh- met Güreti... Hiçbir seyı 'sabhtan' almıyor. hiçbir şeyı laf olsun dıye yapmıvor. Zamanı değerlendırme- mn gizli anlamlannı sanatta bulu- yor. Yaratmak, Güreli ıçm var olu- şun özü... Farklı sanat disiplink- nnin kesişme noktasında yaşamı- nı sürdüren Güreli. yeni resımle- nni Tes Tolga Eri Sanatevi 'nde ser- giliyor. lstanbul vapurlannın bir günü- nü anlatan Vapurlar isimh bır fil- mi. Alope'nin Odası ve Sıcak Bir Göz adlı ikı öykü kıtabı. Vapurlar (film müziğı), Cihangir'de Bir Ge- ce ve Yağmur olmak üzere üç al- bümü var Gürelı'nin. Uzun yıllar karikatür ve desen de çalışan sa- natçınm yaghboy a resım serüveni ise bırkaç yıl öncesine dayanıyor. Güreli, çalışmalannın dınamikle- rini çok kesin tümcelerle çözüm- lemekten. bir şeylenn altını çız- mekten yana değil. "Ne>i. nasü yaptığımı tam olarak bilmivorum" diyor. - ama neredeyse arulanmı resimlerle \azı>or gibivim. çünkü vağhboya geç girdi >aşamıma." Yaşanun anlamı4 kadın' Güreli'nin sergisi belli bir tema üzenne kurulu değil: sanatçınm her resmi sanki farklı bir öykü an- latıyor izleyiciye. Resimlerdeki ana fıgür kadın; çoğu uzun boyun- lu. şapkalı. kırmızı. mavi ya da ye- şil elbıseli. 1930'lu yıllann şıklı- ğı içinde, ıfadelerindeki küçük nü- anslarla ızle>'iciye farklı öyküler an- latan ama hep aynı yöne bakan ka- dınlar... Kadın yüzü, bu bakan ve gören gözde anlam buluyor. 'Ne- den kadınlar diye sorduğumuzda şöyle yanıthyor Güreli: "İnsan, akhndan en çokne gecerse onu >a- parmış» Estetik açıdan da kadın figurü çizmekdaha çok hoşumagi- diyor. Kadın güzelliği, kurtuluşun simgesigibigetiyor bana. Bu kadar bask \v Hdlipkakılma>^ rağmenka- dırun, dünyanın dönüşünü durdu- KLadm güzelliği, kurtuluşun simgesi gibi geliyor bana. Felsefi olarak da yaşamm en büyük anlamlanndan biri kadın. Kurtuluşun, kadının kendindekı bu gücün bilincine vardığı noktada gerçekleşeceğine inanıyorum. Sevdiğim, hayal ettiğim. filmlerden anımsadığım kadınlar var resimlerimde; bazılannı anneme benzetenler de çıkıyor. rabüecek tek unsur olduğunu dü- şünüyorum. Felsefi olarak da ya- şanun en büyük anlamlanndanbi- ri kadın bence. Kurtuluşun. kadı- nın kendindeki bu gücün bilincine vardığı noktada gerçekleşeceğine inanıwrum. Ancak yinede' Şu v a da bu nedenle kadınlar' demek. kadınlar adına da ağır bir söylem olur gibi geü>or bana. Nedeni ken- di içinde ^zli.~ Se\diğim. haval et- tiğim. filmlerden anımsadığım ka- dınlar \ar resimlerim de: bazılan- nı anneme benzetenler de çıkıyor. Resimler. dünyamdaki bir sürü şe- yin panoramik>ansıması sanki..." Güreli'nin ılk sergısinde kalaba- lıklar içinde var olan kadınlar. bu kez birçok resımde tek başlanna- lar. Sergide v er alan bir grup port- re ıçin **Yalnızlıklar başladı resim- de" diyor Güreli. "Belki bazı insan- lar terketti gitti, bazılan kayboldu gittL. Çok kısa süredeçok ka>ipve- rilmiş'*. Güreli'nin resimlenne yi- ne bu sergide gıren ağaçlar da yal- nızlığı çağnştınyor aslında. Ağaç bazen genış bir ovada tek basına ver alıyor. bazen de. vine tek ba- şına bir kadının penceresınden gö- rünüyor. İlk sergısme oranla daha az o'- maklabn'.ık;e<jürc; :\ - ,»cr,r . N.-; gisinde de aralara kendi yüzünü yerleştirdiği: kalabalık. çok renk- İı ve film karelerim andıran kare- lere bölünmüş resimlere rastlamak mümkün. Çok küçük yaşlardan ben büyük bir sinema rutkusuyla yaşayan Güreli. kadın portreleri- ni bıle kareler ıçine almış: "Kasıt- lı va da değil. sinemanın etkileri resmime yansıvabiliyor. Sinemaya olan rutkıımçokdahayoğunken re- sinı \apmaya başladım. Resmi de sev ivordunı. ama gönlümde yatan sinemaydL Sonra resim sinemanın verûıi aldı; belki hayaUerim resim- lere dönüştü. Sinema daha zordu, .)ir sürü başka koşula ihthaç \zr- dL Bu koşullan oluşruramavınca. bir tuval ve boyalarla o dünyalan parçalamakgereğini duvdunı bel- kibilinçalumda. Tam olarakizahı- nı da yapamıyorum; bazı şejler kendiliğinden akıp gidiyor." 'Sanat özgürolmah* Güreli, sinema projelenni de ra- fa kaldırmış degil tabıı. Baharda Ahmet .\ltan'ın Tehlikelı Masal- lar'mı sinemaya aktarmava hazır- lanıyor. Filmin senaryosunu ve müziklennı hazırlamış; ancak fil- min çekımleri tamamlandıktan son- ra stüdyoya girmeyı tasarlıyor. Güreli, yaşamında resim ve si- nemanın birbirinden kopuk olma- dığına, aslındatürn çalışmalan ara- sında ılişkiler olduğuna ınanıyor "BuiSşkrvi ben kurrnuyorum.ken- di özünde \ar. Örneğin fotoğraf da çekebilirdim.Fotoğraf daresimde sinemadan a>n şe>ler; ama birbir- lerini besle>en ilintileri >ar. Ben bir anlamda bu ilişkileri. birbirlerin- den bağımsız oiarak bir ara\a ge- tiriyorum. Hiçbiri diğerine gölge etmivur. Sintmayı yıllardır düşünü- yordum,resimsonradan gekfi\e re- âmle de haşır neşir oldum; ancak hiçbir şej' için'Artık de%am etmi- yor" di>Temem." Yaşamın. düş gücüyle zenginleş- tirilebileceğine inanan Güreli. re- simdeki yaratma sürecinin, özgür- lügünü tam olarak bulabildiği bir alan olduğunu söylüyor. Bu an- lamdaresmi diğer sanatlardan fark- lı bir yere ko>oıyor: "Resim, yaz- maktan vemüzikten büefarku. Se- ninlebiıükteyaşıyor,bittiği zaman konuşmaya başhvor. Yazıyiyavım- lamak için başka şeylere, müzikte de ara malzemelere ihtiyaç \7ar, re- simde ise kinısc giremivor araya. Tarkovski,özgürlüğün bir ruh du- rumu olduğunu sö\1er. tşte bu ruh durumunun titreşimkrini hisset- mek gerekü, sanat özgür olmalı."' Çok küçük yaşlardan bu yana hiç boş durmamış Güreü. Sinema not- lan almış, elıne geçen, sinemaya ilişkin ne varsa toplamış. oturdu- ğu yerde hep bir şeylerle uğraş- mış.. yayazmış ya çizmiş ya oku- muş... Öykülerini yazarken bile kâğıdın bir yanına figürler atmış. "Çe\Te\e bakabinnek. insanlarla Uinti kurmak, bir nesne>i görebil- mek. onunla konuşmak.ondan bir şevler almak._ Bunlaria >aşar in- san" diyor, "Biri esnediği zaman sıkıhnm: yaşamdan bir kopuş. bo- şa geçen zaman gibi gelir bana". Satır aralannı yakalamak Gü- reli ıçin bir yaşam biçimi. Yakala- dığı aynntılann sanatsal dönüşü- münün ne olacağını kestirmekte güçlükçekıyor belki: ama sözcük- lerle. renklerle ya da müzikle ol- sun. yaratmak onun var oluşunun özü. Karayeller ilk kez Türkiye'de Kültür Servisi - Emre Can ve Hasan Şevki Ka- rayel kardeşler Türkı- ye'dekı ılk konserlerını venyorlar. Piyanist Ha- san Şevki Karayel. 17 Şu- bat Çarşamba akşamı sa- at 19.00'da lstanbul Dev- let Senfoni Orkestrasf nın •Genç Yetenekler' konse- nnde Beethoven'ın 1. Pi- yano Konçertosu'nu yo- rumlayacak. Ramiz Me- lik Aslanov'un y önetece- ğı konserde Emre Savacu Haydn'ın 'Do Majör VI- yolonsel Konçertosu'nu. Aysin Kiremitçi (obua) A. Pasculli'nin 'Fa Majör Obua Koncertosu'nu. Tol- ga Akkava ise L.E. Lavs- son'ın 'Trombon Konçer- tosu'nu yorumlavacak. Hasan Şevki ve Emre Can Karayel kardeşler ay- nı zamanda 19 Şubat Cu- ma akşamı saat 20 3O'da tstanbul Kültür Üniver- sitesı Kültür Kolejı Eği- rim Vakfı Salonu'nda ger- çekleştinlecek olan 'Genç Yetenekler Piyano Resi- tall'nde tstanbullu izleyi- cilerin karşısına çıkacak. Konserde DomenkoScar- latti,HaendeLChopin, Be- la Bartok. Bach, Beetho- ^Ven vc Lizst'ih yapıtlan yorumlanacak. 1978 yılında doğan Emre Can Karayel. piya- noya 5 yaşmda MagdiRıı- fer Eyüboğlu ile başladı. lstanbul Üniversitesi Dev- let Konservatuvan' na gi- rerek Ozen Veziroğlu'nun öğrencısi oldu, 1997'de Almanya'da Freiburg Mü- zık Akademısı'nde Prof. Vltaly Berzondan dersler almayabaşladı. Aynıaka- demide çalışmalannı sür- düren Emre Can. Jugend Musiziert yarışmasında eşlik. solo dallannda ise Roma. Atina ve Milano'da bınncilik ödüllerı aldı. Aynı yanşmanın Alman- yanın Leıpzig kentınde düzenlenen fınalınde de bınncılığe değergörüldü, Deutsch Stiftung Musıc- leben özel ödülünü aldı. 1976'da doğan Hasan Şevki Karayel. pıvanoya 5 yaşında başladı. İlk ders- lenni Magdı Rufer Eyü- boğlu'ndan aldı. lstanbul Cnıversitesi De\let Kon- servatuvan'nda Özen \'e- ztroğluileçalıştı 1^94'te Kahıre'cle vapı'an, M- man hükümetının duzen- ledigı 'Jugend Musiriert' yanşmasında binncı ol- du ve yanşmanın Alman- ya'da yapılan finalinde Alman piyanist Edwin Flscher adına Nürnberg şehri özel ödülünü aldı. Müzik eğitimini Vltaly Margulis, Elsa Koladin, PavelGiIUlov ile sürdüren sanatçı Almanya, ltalya ve Mısır'da konserler ver- di. Freiburg şehrinde Al- man müzık j'üksekokulu son sınıfta olan sanatçı çalışmalannı JamesAvery ile sürdürüyor. MESAM, televizyon kanaHarıyla anlaştı • İSTANBUL (AA) - MESAM (Türkiye Musüd Eseri Sahıpleri Meslek Birliği) ile atv. Kanal D ve Shovv TV arasında telif haklan konusunda ıki yıllık sözleşme ımzalandı Sözleşmeye göre TV kanallan 1998 ve 1999 yıllan ıçin MESAM'a 800'erbin dolar ödeyecek. MESAM Yönetim Kurulu Baskanı Atilla Özdemiroğlu. Türkiye'de yıllık telif hakkı kaybının 300 milyon dolar olduğunu ve bunun ancak yüzde 2-3'ünüalabildıklerinı belirttı. Özdemiroğlu. daha önce sözleşmeyı ımzalayacaği bıldırilen Interstar televızyonu ile ödenecek meblağ konusunda anlaşmaya varamadıklannı ve göriişmelerinın sürdüğünü kavdetti. Özdemiroğlu. 1951'den bu yana var olan Fıkir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun MESAM'ın kurulu^una dek işletilmediğini belirterek, yılda 300 milyon dolan tahsil edebildiklen zaman sorunun çözulmüş olacağını sövledi. Hüseyin Baradan'a Altın Artemis • İZMİR(AA)- Bu yıl 8-11 Nisan tanhlen arasında gerçekleşecek olan 11. Uluslararası tzmır Film Festıvalı'nde. Türk sinemabina kültürel ve sanatsal katkılan olan sinemacılara ve kendı dalında emeği geçen sanatçılara verilen Altın Artemis Ödülü'nün. bu yıl Hüseyin Baradan'a verilmesi kararlaştınldı. Hüseyin Baradan'ın ödülü, festivalin açılış günü olan 8 Nisan'da yapılacak törende venlecek. 1932 yılında tzmir'de doğan Hüseyin Baradan. ilk mesleği olan fotoğrafçılığa. ünlü bır foto muhabıri oluncava dek devam ertı. 'Felegın Sıllesi' adlı filmle karakter oyunculuğuna başladı. Hüseyin Baradan tarzında bır kompozısyon yaratması, onu Yeşılçam'a dek götürdü. dönemin starlanndan bin halıne getirdi. f97 8'lerde seks- arabesk türü filmlerle değişen Türk sineması çizgısıne ayak uydurmayı reddederek. tekrar eski mesleği foto muhabirliğıne döndü. Ardından halkla ilişkiler alanında çalışmaya başladı Ulusal Radyo Televizyon'un temsilciliğini yaptı. BUGÜN • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30'da Mariah Carre\'nin konseri lazer-diskten ızlenebilır. (252 35 00) • İSTANBUL DE\TET OPER\ VT BALESİ saat 20.00'de 'Carmen'ı sahneleyecek. (251 10 23) • İTALYAN KÜLTÜR MERKEZt nde saat 19.00'da Emin Fındıkoğlu. Ehan .\racu Hakan Behli) ve Ateş Tezer'in konsen Borusan Kültür Merkezi'nin katkılanyla gerçekleşecek. ^252 45 91ı • CRR'de MoskovaBarokTopluluğu'nun konsen saat 19.30'da izlenebılir. Konsenn solisti Galina Boiko (232 98 30) • FOTOĞRAFEV t nde Kerem Saltuk un 'ABD'nin Doğal Parklan' başlıkb dıa gösterisı yer alacak. (251 05 66) • BELGESEL StNEMACILAR BİRLtĞİ'nde 13.00-19.00 arası her saat başı Hasan Özgen'in 'Sessizliğin Bin Rengi' ba^hklı belgeseli eösterilecek. (292 39 84) • KL Çl K ISKENDER \elı Bar'da şaır Yusuf Hayaloğlu'nukonukedecek. (251 18 93)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle