Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 ARAUK 1999 PAZARTESİ
HABERLER
Perinçek
Genel Başkanı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - tşçi Partisi (IP)
Genel Başkanlığı'na Doğu
Perinçek \eniden seçildi.
İP'nin 5. Olağan Kongresi
Içkale Oteli'nde dün sona
erdi. 3 gün süren kongre
çalışmalannın ardından
yapılan seçhnlerde 442
delege oy kullandı. Seçime
tek aday olarak giren Doğu
Perinçek, geçerli oylann
tümünü alarak yeniden
genel başkan seçildi.
Korkmaz
Türkiye'ye
getiriliyor
• tstanbul Haber Servisi -
Bir süre önce Ukrayna'da
yakalanan ve Türkiye'nın
3 dosyadan iadesini
istedıği 'arazi mafyası'nm
önde gelen isimlerinden
Ayvaz Korkmaz'ın gerekli
işlemler tamamlandıktan
sonra 25 Aralık"a kadar
Türkiye'ye getirileceği
belirtildi. Korkmaz'ın
avukatı Ekrem Marakoğlu,
müvekkilinin 12
Kasım'dan beri Ukrayna'da
*esir gibi' tutulduğunu öne
sürdü.
Oruç tutmayan
doktora salAn
• ADAPAZARI (AA) -
Adapazan'nda yardım
kurtarma bıriminde görev
yapan, Ankara'nın Kazan
ılçcsı sağlık ocağı doktoru
Cem Gören. arkadaşlanyla
birlikte çadıfın önünde
sigara içtiği sırada, 5
kişinin saldınsına uğradı.
112 Acil Yardım
kanalından yapılan
anonslar sonrasında olay
yerine polisin geldiğini
gören saldırganlar kaçtı.
DHP kurucular
toplantısı
• tstanbul Haber Servisi •
Demokrat Halk Partisi'nin
genel başkanlığına Prof.
Dr. Mahrnut lhsan Özgen
seçildi. Partinin dün
yapılan ilk Kurucular
Kurulu toplantısında
;
genel başkan
' yardımcılıklanna Aziz
Gümüş, Nuri Demir,
Prof. Hatice Aslan
Odabaşı, Av. Hüseyin
Orhan Eroğuz, Gönül
Çiftlikli. Av. Seyhan
Ekşioğlu, Erol Ölçer,
Özgül Gökçeokan ve
Mehmet Emin Edis
getirilirlerken genel
sekreterliğe Necla Tekin,
genel muhasipliğe de
Hüsnü Akyol seçildiler.
Çeçenistan
mitingi
• BURSA (Cumhuriyet) -
Milli Gençlik Vakfı
(MGV) tarafından Bursa
Fomara Meydam'nda
düzenlenen "Büyük
Çeçenistan Mitingi",
Fazilet Partisi'nin gövde
gösterisine dönüştü.
Meydanda toplanan
yaklaşık 5 bin türbanlı,
kara çarşaflı ve çember
sakallı katılımcı, miting
sırasında "Kahrolsun
Rusya". "Yaşasın
bağımsız Çeçenistan",
"Ağla Türkiye haline ağla,
Çeçen kardeşler zulüm
altında", "Kahrolsun
işbirlıkçi katiller",
"Kahrolsun Ecevit",
"Satanist Ecevit"
sloganlan attılar.
Tüpk Eczacriarı
BiNiği Kongresi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bfirosu) - Türk Eczacılan
Birliği Genel
BaşkanhğYna Mehmet
Domaç yeniden seçildi.
Türk Eczacılan Birliği'nin
32. olağan büyük kongresi
dün sona erdi. Dedeman
Oteli'nde 4 gün süren
kongre çalışmalannın
ardından dün yapılan
seçimlerde. Mehmet
Domaç 136 oy alarak
yeniden genel başkan
olurken Gönül Berker 105
oydakaldı.
Bahçetievter'de
yanmış ceset
• İstanbul Haber Servisi -
Bahçelievler Kocasinan
Merkez Mahallesi'nde
asansör malzemesi
imalathanesinde, önceki
gün bilinmeyen bir
nedenle çıkan yangının
ardından el ve ayaklan
bağlı Romanya uyruklu
Kovbo Yordaki'nin yanmış
cesedi bulundu. tşyeri
sahibi Süleyman Oznur ile
Yordaki'nin arkadaşı olan
Andre Şizotan, gözaltına
alındılar.
Fazilet Partisi'nin
Avrupa'daki yan kuruluşu JJVBDi Görüş, Islam
de\ieti adnıa para tophıyor
METtSGÜR
KÖLN - Fazilet Partisi'nin Avrupa'daki
yan kuruluşu olarak bilınenve 1985'ten be-
ri doğrudan Necmettin Erbakan tarafından
yönlendirilen, yasal soruşturmalardan kur-
tuknak için Avrupa Milli Görüş Teşkilatla-
n (AMGT) olan adını 1995'te Islam Toplu-
mu Milli Görüş (IGMG) olarak değiştiren
teşkilat, ramazanayına girilmesiyle Alman-
ya ve Avrupa'daki camilerde yoğun bir şe-
kilde para toplama kampanyası başlattı. Av-
rupa'daki Türkiye çıkışlı şeriatçı akımlar
arasında en güçiüsü oian Milli Görüş'ün
bölge teşkilatlannda zekât ve fitre komıs-
yonları kurulduğu, bu komisyonlara bağlı
birimkr, camiler ve sempatizanlar arasın-
da zekât ve fitrenin şeriat yolunda yürüyen
Milli Görüş'e verilmesi doğrultusunda pro-
paganda yapüklan belirtiliyor.
Bu kampanyaya katılan Milli Gazete'nin
8 Aralık 1999 tarihli Avrupa baskısında
"Ramazanı nasıl geçirelim?" "Zekâü nasıl
vereum?'1
' başuklı tam sayfa yayımlanan ya-
zıda bu konular işleniyor ve Islam Toplumu
Milli görüş Dini Istişare Kurulu'nun açık-
lamalanna yer veriliyor.
Zekât vefitreden5 milyon mark
Zekât ve fitreyi başka tslamcı aktmlara
kaptırmamak amacıyla, Avrupa'da camı ce-
maatlennden "faizsiz kâr payıortaklığı" adı
altında para toplayan ve çoğunluğu Milli
Görüş yanlısı olan lslamcı holdingler, or-
taklannın zekâtını dağıtamayacaklan doğ-
rultusunda Dini Istışare Kurulu tarafından
uyanlarak aynen şöyle deniyor:
"Tfcari müesseseler veşirketter, kendior-
taklannm zekâdannı kendüiklerinden da-
ğrtamazbu-. Zekâü ancak tsUmi devlet veya
zekât toplama ve dağıtma organizesi yapan
ve bu konuda devletin görevlerini üsöenmiş
olan Milli Görüş ve aynı gayeyi gözeten ku-
rutuşlar toplar-ve dağıür.'*
Zekât ve fıtre toplamak için Milli Gö-
rüş'ün 100 bin zarf bashrdığı ve bunun tüm
Avrupa'daki camilere ve şeriatçı teşkilatla-
ra dağıtıldığı belirtiliyor.
Insanlann dini duygulannı sömürerek
korku yüklü açıklamalar yapan Dini tstişa-
re Kuruhı. "Isbun dininin beş temel esasm-
dan birizekâttır. Ramazan ayında vermenin
sevabınmkatkatolacağınainandığıınıziçm,
zekâtuı bu mübarek ayda verilmesini tavsi-
ye edhoruz. Ramazanınızı tebir edcr. zekât-
lannto. Milli Görüş zekât ve Fitre Komis-
yonu'na vermenizj haürlatryoruz. Bu konu-
da gerekli titizliği göstermenizi bekByoruz"
diyor, altın ve gümüşten alınacak zekâtuı
mark olarakne kadar verileceğini beürtiyor
Prof. Arıogul
4
Sağlık
Bakanlığı
aykın ses
istemiyor'
tstanbul Haber Servisi -
istanbul Tabip Odası Yöne-
tim Kurulu Başkanı Prof.
Dr. Orhan AnoğuL Sağlık
Bakanlığı'nca, odanın Ge-
nel Sekreteri Doç. Dr. Kür-
şat YUdız ve Türk Tabipleri
Birliğj Genel Yönetim Ku-
rulu Uyesi DT. Hüseyin De-
mirdizen'e açılan soruştur-
mayı "flkeffik" olarak nitele-
di.Prof.Anoğul.builkellik
devam ettiği sürece Türki-
ye'nin Avrupah olamayaca-
ğını vurgulayarak, Sağlık
Bakanı Osman Durmuş ve tl
Sağlık Müdüriüğü yetkilile-
rinin odadan üyeliklerinin
düşürülmesi için yönetim
kurulunda tartışma acabile-
ceklerini kaydetti.
Prof. Dr. Anogul; Doç.
Dr. Kürşat Yıldız ve Dr. Hü-
seyin Demirdizen hakkında,
29 Temmuz 1999 tarihinde
Haydarpaşa Numune Hasta-
nesi'nde basına açıklama
yaptıklan gerekçesiyle açı-
lan soruşturmayla ilgili,
odanın görüşlerini açıkla-
mak üzere dün bir basın top-
lantısı düzenledi. Prof. An-
oğul, Yıldız ve Demirdizen
hakkında, izinsiz bildıri
okumak ve dağıtmak, mesai
saatinde görevi terk etmek
ve devlet memuru olarak
devleti eleştinmek, hatta sağ-
lığı ilgilendirmeyen konu-
larda görüş açıklamak gibi
nedenlerle soruşturma açıl-
dığını anımsatarak "Bu so-
ruştunnanın hedefı, tstan-
bulITabip Odas'nı w hekün-
leri susturmak, baskı altma
almak ve gözdağı vermek-
tir" dedi. Sağlık Bakanlı-
ğı'ndaki siyasi kadrolaşma-
nm "hektan tajımı" noktası-
na ulaştığını belirten An-
oğul, atamalarda parti teşki-
latmın görüşlerinin değil,
yeterlilik ve görevdeki başa-
nnm dikkate alınması ge-
rektiğini vurguladı. "Sağjık
Bakanlığı aykın ses duymak
istenHyor" diye konuşan
Anogul, bakanlığı ve hükü-
meti, hekim örgütlerinin
uyan, eleştiri ve görüşlerine
daha fazla kulak vermeye
çağırdı.
ÇYDD'nin kıırsıı 52 mezun verdi
Çağdaş Yaşamı Destekfcme Derneği (ÇYDD)
Fatih Şubesi ile Fatih Halk Eğjtim Merkeri
taranndan yetişkinler için dûzenlenen okum»-
yazma ve ilkokul bitirme kursianıu bhiren 52
kişiye diptomalan verildi Kocamustafapaşa
Çağdaş Yaşam Toplum Merkezi'nde düzenlenen
törende konuşan ÇYDD Fatih Şobea Başkatu
Oksy Ye/dani, Atatörk'üa çizdi^ çağdaş
aygairuk sdnjvsne'iıla^abAnenin ancakeğhimle
mümkiin otduğunuıı biündnde oMukiarmı
betirterek, bu nedenle her yü eğitime yönetik bu
tür kurslar düzenlediklerini sövkdi.
Cezaevleri Sempozyumu'nda 399. madde tartışıldı
6
Ceza ertelemesi de ceza^
ADANA (Cumhuriyet Güney
tDeri Bürosu) - Tutûklu ve
hükümlünün yaşamını tehlikeye
sokacak derecede hasta olması
halinde cezasının ertelenmesi
veya suçunun affedilmesi
konulannı içeren Ceza
Muhakemeleri Usulü
Kanunu'nun (CMUK) 399.
maddesinin, keyfiyet taşıdığı. bu
maddede de savcı ve yargıcın
dışmda hekimlerin de çifte
standart uyguladığı belirtildi.
Türk Tabipler Birliği tnsan
Haklan Kolu tarafından
düzenlenen "Cezaevteri
Sempoz\ıunu"nda konuşan
TÎHV ve ÇHD Adana Şube
Başkanı Avukat Mustafa Çinkıhç,
kişinin bu maddeden
yararlanması için adeta ölü
durumda olması gerektiğini
belirterek şunlan söyiedi:
"399. madde, akıl hastası, hamile
veya yaşamını tehlikeye sokacak
durumda hastauğı ileriemiş
tdşDerle, yaşamını tek başına
sürdürme zorluğu çekenferi
kapsıyor. Bu iyi ancak,
uygıüanıaya bakryorsunuz
çelişkiler gözier önüne seriliyor.
Savcuun, yargıcın o günkü ha>'ası
bfle kararda etkili olabilivor. Bu
kararlarda çifte standart olayını
istemesek de önümü/e getiriyor.
ÖzeDikle cezaev lerinde sık sık
rahatsızlanan. hatta ölümcül olan
hastalarda bile bu oUtylarla
karşüaşıyoruz. Son vıllarda sadece
iki hasta cumhurbaşkanuım
yetkisi ile hastahklanndan dolayı
tahliye edildL Ancak bunun aksini
de Eşber Yağmurdereli ve Akın
Birdal tutuklamalannda,
cezaevleıindeki açlık grevterinde
gördük. CMüm sınınna gelen
grevciler, sağhk hizmetinden
yarariandınlmadı veya kendileri
yaraıianmadı. Sonunda ölüm
olayian ve kalıcı rahatsızlıklar
yaşandı." tstanbul Üniversitesi
Tıp Fakültesi görevlilerinden
Doç. Dr. Hakan Gürvit de 1997
yılında Bayrampaşa
Cezaevi'ndeki açlık grevi
sırasvnda kendilerine getirilen
hastalann durumlanyla ve
yapılan çalışmalarla ilgili bilgi
verdi. Gürvit, "150 kişi açhk
grevine başlamışn. Bunlardan
çoğu, grevi 67. güne kadar
taşıdılar. 12 ölümle biten grev
sonrasında yaşayanlann çoğu hâlâ
açhk grevinin izini taşıyorlar.
Bunlarda daha çok nörotojik
beürtikr, 8'inde beurgin korsakof
(unutkanhk), S'inde vücut
fonksryTtnu bozukluğu
gözlemlendi. Grev sırasında yatak
varalannı uzun süre tedavi etmeye
çakşuk" dedi. Cezaevlennde
yatmakta olan tutuklu ve
hükümlülerin bedensel '" •
sorunlannın yanı sıra ruhsal
sorunlar da yaşadıklannı
vurgulayan Hacettepe
Üniversitesi Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon Yüksek Okulu
Fizyoterapisti Prof. Dr. Gül Şener
de, cezaevlerinde bulunanlann
şikâyetleri karşışmda daha çok
nörolojik, ortopedik tedavi
yöntemleri uyguladıklannı
belirtti.
ve şöyle diyor:
"Milli Görüş, Avrupa ve Amerika ik
Avustralya'da yaşayan Müslümanlann öde-
mesi gereken asgari miktan \andaki tabto-
da olduğu gibi tespit etnuştir. Allah'ın nza-
sını kazanmayı umanlar elbette ki kendile-
rine en uygun olanı japacaklardır." Cami
cemaatınde altın ve gümüşün fazla olduğu
değerlendirmesini yapan Milli Görüş yö-
netiminde görev yapmış eski bir müftü,
Milli Görüş'e zekât ve fitrenin düşmeyece-
ğini vurgulayarak, bu yıl Milli Görüş'ün
yurtdışından elde edeceği zekât ve fitre ge-
lirinin 5 milyon maria asacağmı söylüyor.
Almanya ve Avrupa'nın çeşitli ülkelerin-
de faaliyet gösteren, para toplayan tslamcı
holdinglerin, ramazan ayı nedeniyle Milli
Görüş'e verdikleri desteğı arttırdıklan gö-
rülüyor. Açık destek verenler arasında Slim
Holding, Asri Holding, Büyük Selçuklu
Holding, UTM Holding,
Noya Holding, Osmanlı
Holding, Büyük Grup Hol-
ding, Endüstn Holding,
Sayha Holding, Gap Hol-
ding, Kamer Holding, Kal-
dera Holding, tşlem Hol-
ding. Rota Holding, Kaşık-
çı Holding, Apitaş Holding,
Hamatek Holding, Tuğra
Holding, Kübra Holding ve
Jet-Pa bulunuyor.
tlanlar Milli GazeteVe
Bu holdıngler Milli Ga-
zete'nin Avrupa baskısına
sürekli ve çoğunlukla tam
sayfa ilan vermekteler, Mil-
li Görüş'ebağlı kuruluşlann
çeşitli toplanülannın gider-
lerini karşüamaktalar. UTM
Holding Milli Gazete'nin
Avrupa çapında başlattığı
abonekampanyasına destek
venrken, Noya Holding,
Milli Görüş'ün Köln Bölge-
si 5. Kurultayı'nın giderleri-
ni karşıhyor. Endüstri Hol-
ding Milli Görüş'ün Güney
Bavyera'da düzenlediği Ku-
ran'ı Kerim yanşmasını fı-
nanse ediyor. Milli Gaze-
te'nin 21 Ekim 1999 tarihli
Avrupa baskısında, lslam
Toplumu Milli Görüş (1G-
MGİ Gençlik Kollan Genel
Başkanı MehmetŞenelyap-
tığı açıklamada, 16 Ekim
1999'da Düsseldorf kentin-
de gerçekleştirdikleri Avru-
pa 4. Gençlik Günü ve Kül-
tür Şöleni'nde bilgi yanş-
masında dereceye giren
gençlere hediye veren hol-
dinglerin bazılannı şöyle sı-
ralıyor:
"Kombassan Hokttng (3
umre), Kaldera Hoküng (3
umre), Selamet Mamulkri
(3 bugisayar), Asri Holding
(3 hissc senedi), Sayha Hol-
ding (3 Ismil Kaphcalan ta-
tili), Tuğra Holding (1 bilgi-
s»-ar>,Hamateks Holding(6
halı), Gap Holding (24 Ka-
zakXSebil Holding (1 umre)
ve Rota Hoküng(4takımse-
Hamburg'da yeni bir
İslamiŞûra
Hamburg ve çevresinde
40 cami derneğinin bir ara-
ya gelmesiyle 4 Temmuz
1999'da kurulan tslami Şû-
ra'nın çalışmalanna hız ver-
diği söyleniyor. Başkanlığı-
na Mustafa YoMaş'ın geti-
rildiği Şûra'nm kuruculan
arasında merkezi Köln'de
bulunan lslam Kültür Mer-
kezi'ne bağh 9 cami, Diya-
net İşleri Türk tslam Birli-
ği'ne (DtTtB) bağlı 2 cami,
Nur cemaati ve Ülkü-Bir de
bulunuyor.
&IFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Şimdi hepimiz, öğretmen is-
tediklerini yüksek sesle dile ge-
tiren öğrencilerin kaderini tartı-
şıyoruz. Onlara uygulanan yön-
temin yanlış olduğunda birteşi-
yoruz. Başbakan Bülent Ece-
vit çok yerinde bir saptamay-
la, bu çocuklan yargılamak ye-
rine kutlamak gerekir demiş.
Son çocuk yargılamasının
yarattığı tepkiler, çocuk mah-
kemelerinin yargılama biçimi-
nin de değiştirilmesi gerektiği
türünden tartışmaiara neden
oldu. Gazete haberlerine göre;
bundan böyle yaşlan çok kü-
çük olan çocuklar, hapis ceza-
sıyla yargılanmak yerine,
hâkimler tarafından azarlanıp
serbest bırakılacaklarmış. Ah
ne iyi, ne iyi diye sevinebiliriz.
Aslında Türkiye'de hapisha-
neler çok uzun yıllardır gençler
ve hatta genç sayılan çocuk-
laria dolu. Gençliğin en dik baş-
lılan, en aykın düşünenleri, ku-
rulu sistem tarafından kademe
kademe un ufak ediliyor.
YÖK'ten başlayahm; daha bir
hafta kadar önce, İstanbul Üni-
Çocuklan Yargılayan Sistem
versitesi'nden iki oğrenci. Rek-
tör Kemal Alemdaroğlu'nun
deprem konusundaki tavnnı
eleştirdikleri için biryıllığına üni-
versiteden uzaklaştınldılar.
Rektör, biraz daha gayret etse
onlan ünlü 168. maddeden
hapse bile attırabilirdi. 15-20 yıl
ceza almalannı sağlayabilirdi.
Türk Ceza Yasası'nın 168.
maddesi ve 169. maddesinden
tam 10 bin genç cezaevinde
yatıyor. Bunlardan bintanesinin
yaşı da 18'in altında. O çocuk-
lann önemli bir kısmı; tıpkı tar-
tışmasını yaptığımız çocuklar
gibi, pankart asmışlar, afış ya-
pıştırmışlar, bir mitingde bir
pankartın ucundan tutmuşlar
ya da bildiri dağıtmışlardır.
Hepsinin kanun karşısındaki
durumu da "terörist"t\r, yani
onlan devlet terör suçlusu ka-
bul ediyor.
Eğer 12-13 yaşındaki orta-
okul öğrencileri 3-5 yaş daha
büyük olsalar, mahallelerinde-
ki diğer çocuklarla birleşip bu
işi yapmış olsalardı, tıpkı Mani-
sa'daki, lstanbul'daki, Anka-
ra'daki ağabeyleri gibi "terö-
rist" suçlamasıyla tutuklanıp
yargılanabilirlerdi. 12-13 yaşın-
daki ortaokul öğrencilerini ya-
kalayıp, karakollarda sorgula-
yan ve naklannda dava açılma-
sını sağlayan bir sistemin için-
de yaşıyoruz.
Bu sistem, yalnızca bir ka-
nun maddesinden ibaret değil.
Bu sistem; polisiyle, savcısıyta,
yargıcıyla, siyasetçisiyle birbü-
tün halinde işliyor. Çakıcı'ya
"abi" diyen polis onlarca yıldır,
düşüneni ve itiraz edeni suçlu
kabul etti. Ona öyle bir bilinç
verildi. Evlerde, sokaklarda en
tehlikeli suç aleti olarak, "ya-
sa/cyay/n'ıgördü.
Hâlâ görmeye devam edi-
yor. Çete üyeterinin sorgulan-
masına bile gerek görmeyen,
çete mensuplarının tutuksuz
yargılanmasını talep eden
savcılar, yıllardır aydınları ve
muhalif insanlan yargılariarken
çoğu kez kanunları; yazan, çi-
zen, eleştiren insanlann aley-
hinde kullandılar.
Yargıçlar, yargrtay üyeleri
sanki farklı mı davrandılar? Yıl-
larca düşünceleri nedeniyle
yargılanmış bir insan olarak,
kanunlar kadar hatta onlardan
da fazla, bugünkü durumdan
savcılann ve yargıçlann sorum-
lu olduğu inancındayım. Bu ne-
denle, bu çocuklann yargı önü-
ne çıkanlmasından yola çıka-
rak, yargı sistemini toptan bir
eleştiriye tabi tutsak diye dü-
şünüyorum.
Yargıçlar, savcılar bugüne
kadar yasaları demokrasi ve
özgüriüklerin geliştirilmesi için
mi, yoksa otoriter rejimi güç-
lendirmek için mi kullandılar?
Bu konuya, yeniden yeniden
dönmemiz gerekiyor. Yargıçla-
nn, savcılann; yasalann ötesin-
deki sorumluluklannı konuş-
malıyız.
Sorun sırf yasalarda değil,
bu yasalan uygulayan despo-
tik anlayışta.
Gelin, tekrar tekrar yargıç
sorumluluğunu, savcı sorum-
luluğunu, güvenlik güçlerinin
soaımluluğunu konuşalım,
tartışalım.
Yargrtay, kanunlann değiş-
mesi için yıllardır çalışmalar
yapıyor. Bu çalışmalara, yargı
ve yargıtay kararlannı da ekle-
sek çok iyi olacak. Bugüne ka-
dar, özellikJe muhaliflere uygu-
lanan yargı anlayışı ciddi bir
şekilde sorgulanmadı, tartışıl-
madı. Gelin bu kez böyle bir
araştırmaya girişelim.
Yeni yasa taslağında, yar-
gıçlann, çocuklan tutuklayıp
yargılamak yerine, uyanda bu-
lunması için çalışmalar yapılı-
yormuş. Peki savcı ve yargıç-
ları bu açıdan uyaracak bir ku-
rumu ne zaman oluşturaca-
ğız?
Gelin soruna bir de bu açı-
dan bakalım...
BtZBİZE.
ERDAL ATABEK
Değişme Korkusunu
Yenmek... ı
Sinernayı neden severiz? ' ' -1 '••'
Çünkü biz oturduğumuzyerde değişmeyiz, ama kar-
şımızdaki perdede her şey değişır. Belgeseüen, roman-
lan, anılan, geçmışimızden gelen dilimizı, kimliğımizi,
yaşadıktanmızı da aynı nedenlerle severiz, "bütün bun-
lar değişmeyen yanıma'ûst.
Değişmeyen yanımızı severiz, çünkü "güven duygu-
muz"u simgeler.
Değişmeyen şeyler bize güven verir, tanıdık bir yer-
de okjuğumuzu açıklar, bildiklerimizi gösterir, anlamla-
n güvendir, buna gereksinmemız vardır. Hayatımızın en
temel duygusu güvendir. Doğduğumuz andan başla-
yarak hayatımızın sonuna kadar 'güven içinde olrna"
gereksinmemizi aranz.
Ama "güven", kendi başına yeterli olamaz.
Salt "güven içinde olmak", bıktıncıdır, tekdüzeliktir,
sıkıcı, daraltıcı, azaltıcı, renkleri soldurucudur. Hayatı-
mızdaki bütün "konjyucular", bir süre sonra bizi bunal-
tır. Çocuğun, ergenin, yetişkinin büyük sorunlannın ba-
şında bu "koruyuculuksıkıntısı" gelir.
Bu durumda yardımımıza "değişenler" koşar.
Değişen yanımızı da çok severiz, çünkü bize bilin-
rneyenı, yeniyi, değişik olanı, yaşanacak olanı, özgür-
lüğü, bağımsızlığı getirecektir.
Değişen yanımız, "umut duygumuz'u simgeter.
Belteğimiz güven verir, hayal gücümüz ise umut.
Hayatımız, değişmeyenle değişenin dengesi üzeri-
ne kuruludur.
Bu denge bızi belirter, hayatımızı yönlendirir, seçim-
lerimizi giîduler, başanmızı etkiler.
Eğer degişmekten korkarsak degişmeyene sığınınz.
Eğer değışmeyenden sıkılırsak değışene kaçanz.
Belkı de asıl sığınmacılık. asıl kaçakhk bunlardır.
Bebek ılk kez ayaklannın üzerınde durmayı başardı-
ğı zaman, emeklemenin güvenını bırakır, yürümenin
umudunayönelir. O ilk adım artıkyeni adımlan, yeni yol-
lan, yeni hedefleri vaat etmektedir. Işte o ilk adımla da
bebek, "güven gereksinmesi dönemi'n bırakır, "ba-
ğımsızlık dönemFne adım atar.
İlk kez yurtdışına çıkan bırisi için her şey hem merak
doludur hem de korku vericidir. Bütün güven kaynak-
lan geride kalmıştır. Üzerinde "güven veric/"ler varsa
kendini daha rahat duyumsar. Bunlar o ülkede geçerli
bir dil, kendini tanıtacak bir statü, o ülkede geçerli pa-
radır. Eğer bunlarla yabancı bir ülkeye gidıyorsa, kişi
kendini güvende duyumsar, eğer bunlardan yoksunsa
korkar ve artık merak etmekten vazgeçer.
El yazısından ilk kez daktiloya geçmek de böyledir,
daktilodan bikjisayara geçmek de böyledir. Güven ve-
rici alışkanlıklanmız ne denli uzun sürmüş, ne denli yer-
leşmışse, değişme korkumuz o denli büyük olacaktır.
Gençlenn güven gereksinmesi yanında umut gerek-
sinmesi daha fazladır, onun için de insanlar gençlikle-
rinde daha yüksek risk almaktan çekinmezler. Yaşlılar
ise güvene daha çok gereksinım duyduklan için "umut
efrrie düzeyleri'n azaltırlar, böylece risklerini de azatt-
mayı amaçlartar.
Aslında, ınsanlann hangi yaşta olduklannı nüfus kâ-
ğıdına bakarak değil, "güven-umutdengesindekioran-
lar"a bakarak bulmak daha doğrudur. îlerde bu ölçüt-
ter kullanılacaktır.
;|,«,it7f;E)egişme korkusu yenilebilir mi?
Elbette yenilebilir, insanın yenilmeyecek hiçbir kor-
kusu yoktur. Yeter ki, korkuyu doğru çözümleyetim,
korkuyu aşan yollan da doğru bulabitelim.
Değişme korkusu, öncelikle, insandaki güven temel-
lerinin sarsılmasından doğar. "Değişmeyen yanından
kopantma kaygısı", bu korkunun dibindeki nedendir.
Bunu aşabilmek için, geçmişindeki değışmeyenlerte
yüzleşmek, hesaplaşmış olmak, geçmişiyle banşmak
gerekir. Böylece sağlıklı, bağımsız, özgürleşmış bir gü-
ven duygusu kazanılmış olacaktır.
Eğer değişmeyen yanımızdan aldığımız güven duy-
gusu, bağımlı, baskılanmış, sınırlandınlmışolmanıngü-
venliği ise her değişiklik korku yaratacaktır.
Değişenin getireceği "umut duygusu" da, kendi ge-
teceğine karar verebılen, bu karan gerçekleştirme az-
mine sahip, hedeflerinı seçebilen bir değer sistemine
sahip olanlar için korkusuz bir gelecek demektir.
Ama, geleceğe ilişkin hiçbir karan, yeterli azmi, he-
ctefi ve bunlan belirleyecekdeğerteri olmayanlar için "u-
mut", sadece bir rastlantı, şans, kader ve baht ışidir.
Onlar için gelecek, sadece kaygı dolu bir bekleyiş ola-
caktır.
Değişme korkusu, ancak bireysel ve sosyal gelişme
ile aşılabilir. Günümüzde sahip olduğumuz kültürün ai-
le yapısı, eğitim sistemı ve çalışma anlayışı, bireysel ve
sosyal gelişmeyi sağlamaktan çok uzaktır. Bu neden-
lerle de "değişme", insanlanmız için "hem korkulan
hem kendinisürüklenmekten kurtaramadığı bir süreç'
olmaktadır.
Bireysel ve sosyal gelişme. AvrupaTopMuğu'na ka-
tılmaktan önce merak etmemiz gereken asıl konu bu-
dur.
em.erdalata@ cumhuriyetcom.tr.
Faks:0212 513 90 98
îsyancılara bayramda
açık görüş yok
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Cezaevle-
rinde yatan binlerce tu-
tuklu ve hükümlü, yılba-
şı ve Şeker Bayramı süre-
since düzenlenecek açık
ve kapalı görüşlerde aile
ve yakınlan ile özlem gi-
derecek.
Cezaevi yönetimine
karşı isyan edenler, çıkar
amaçlı suç örgütü üyele-
ri ile siyasi tutuklu ve hü-
kümlüler açık görüşten
yararlanamayacaklar.
Tutuklu ve hükümlüler
belirlenen görüş günle-
rinde yalnızca anne, ba-
ba, kardeş, eş ve çocuk-
lanyla göriişebilecekler.
İstanbul kapalı ve özel
tip cezaevlerinde yübaşı
açık görüşü 25-26-27 ve
28 Arahk 1999 tarihle-
rinde, Şeker Bayramı
açık görüşü 4-5-6-7 Ocak
2000 tarihlerinde olmak
üzere 4 gün yapılacak.
Ankara, tzmir, Adana,
Mersin, Bursa, Antalya,
Gaziantep E tipi ve Di-
yarbakır Kapalı Ceza tn-
faz kurumlannda yılbaşı
açık görüşü 26-27 ve 28
Arahk 1999, Şeker Bay-
ramı açık görüşü de 5-6
ve 7 Ocak 2000 tarihle-
rinde gerçekleştirilecek.
Diğer tüm ceza infaz ku-
rumlannda ise yılbaşı
açık görüşü 26-27 Aralık
1999, bayram açık görü-
şü 5-6 Ocak 2000 tarihle-
rinde yapılacak.
Açık görüşten yararîa-
namayacak olan siyasi
tutuklu ve hükümlüler ise
Îstanbul-Bayrampaşa,
Üsküdar Ümraniye E Ti-
pi ile Diyarbakır E Tipi
Cezaevi'nde bulunanlara
29-30-31 Arahk 1999,
Şeker Bayramı nedeniy-
le de 8-9-10 Ocak 2000
tarihlerinde; diğer ceza-
evlerinde bulunanlara ise
yılbaşı nedeniyle 30-31
Aralık 1999, bayram ne-
deniyle de 9-10 Ocak
1999 tarihlerinde kapalı
görüş olanağı tanınacak.
Çıkar amaçlı suç örgütü
üyesi hükümlü ve tutuk-
lulara da tüm cezaevle-
rinde yılbaşı için 30-31
Aralık 1999 tarihlerinde,
Şeker Bayramı nedeniy-
le de 9-10 Ocak 2000 ta-
rihlerinde kapalı görüş
yaptınlacak.