18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5<ASIM1999CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Memurin Muhakematı Hakkındaki Yasa'da değişiklik yapan tasan Meclis Adalet Komisyonu'nda kabul edildi Memıır yargdaması hızlamyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Memurlann yargılamasının "Basit- et- kili ve süratli biçimde yapılması"nı sağlamak amacıyla Memurin Muhake- matı Hakkındaki Yasa'da değişiklik ya- pan tasan TBMM Adalet Komisyo- nu'nda kabul edildi. Adalet Bakanı Hik- met Sami Türk, 86 yıllık Memurin Mu- hakematı Hakkındaki Yasa'da değişik- lik yapan bu tasanıun "Devrim" niteli- ğinde olduğunu bildirdi. Tasanyı "oyuncak tasan" olarak nitelendiren DYPTunceli Milletvekilı KamerGenç. bu tasan ile "Arkasında siyasi ya da ta- rikat giicü bulunan" memurlann yar- gılanmaması yolunun açılacağını savun- du. Emin Karaa başkanlığında toplanan Adalet Komisyonu'nda kabul edilen ta- san ile "Memurlar ve diğer kamu gö- revlilerinin, görevleri nedeniyle işle- dikleri suçlardan dolayı yargılanabil- meleri için izin vermeye yetkili ma- kamlar ve izlenecek yöntem" belırlen- dı. Tasan, TSK, yargı, öğretim eleman- lan gibı özel soruşturma ve kovuşturma yöntemlerine tabi olanlar dışındaki ka- mu personeline uygulanacak. Tasanya göre, soruşturma izin yetkı- si verecek makamlar şöyle belırlendi: • tlçede göre\li memurlar ve diğer kamu görevliieri hakkında kayma- kam, • İlde ve merkez ilçede görevli me- murlar ve diğer kamu görevliieri hak- kında vali, • Bölge düzeyinde teşkiiatlanan ku- rum ve kuruluşlarda görev yapan me- murlar ve diğer kamu görevliieri hak- kında görev yapbklan ilin valisi, • Bakanlar Kurulu karanyla veya ba- kanlıklann merkez teşkılatında görevli olup ortak kararla atanan memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında ilgili bakan, Başbakanlık merkez teşkilatının aynı durumdaki personeli hakkında Baş- bakan, • Başbakanlık ve bakanlıkların merkez ve bağlı veya ilgili kuruluşla- rında görev yapan diğer memur ve ka- mu görevlileri hakkında o kuruluşun en üst idari amiri, • TBMM'de görevli memurlar ve di- ğer kamu görevlileri hakkında TBMM Genel Sekreteri. TBMM Genel Sekrete- ri ve yardımcılan hakkında TBMM Baş- kanı. • Cumhurbaşkanuğı'nda görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri Yüzde 15'lik maaş artışma protesto Hfikümetio 2000 yılı bütçesiode memurlar için öngördüğü yüzde 15'lik maaş artışını protesto için alanlara çıkan Kamu-Sen ûyesi memurlar, haklarını ahncava kadar her perşembe günii protesto gösterilerini sürdürecekierini vurguladılar. Aksaray Metro İstasyonu önünde toplanan Kamu-Sen iiyesi 500 kamu çalışanı "Ekonomik soy kırıma hayır", "Açlar, sefiller ordusu kamu çalışanları ese- rinizdir" ve "Memurlar sizinle rezil oluyor" yazıh pankartlar açtı. "Bordro mahkûmu" yazıb ru- Ium giyen, eline kova ve fırça alan bir memur ise "Hükümet vfizde 15 zamla memuru boyuyor" ya- zılı dövi/in yanındaki memurlan fırçayla boyadı. Kamu-Sen İstanbul Bölge Başkanı Hanefî Bostan, kamu çahşanlarınuı uygulanan sosyal ve ekonomik politikalar sonucu, ekonomik bir sefaletin ku- cağına itildigini ve toplumdaki saygın yerlerini kaybettiklerini savunarak "25 yıldır Türkiye'yi 1M F buyruklarıvla yöneten hükümet anlayışları iflas ernıiştir" dedi. Sıvas'ta toplanan kamu çalışanla- rı da hükümetin yüzde 15 zam öngörmesini kınadı. (Fotoğraflar: ALPER TURGUT) Sekreteri hakkında Cumhurbaşkanı, • Büyükşehir belediye başkanlan, ıl belediye başkanlan, büyükşehir ve il be- lediye meclisı üyeleri ile il genel mecli- si üyeleri hakkında tçişleri Bakanı. • tlçelerdeki belde belediye başkan- lan ve belediye meclisi üyeleri hak- kında kaymakam, merkez ilçelerdeki belde belediye ile ilçe belediye başkan- lan ve belediye meclisi üyeleri hak- kında bulunduklan ilin valisi, • Köy ve mahalle muhtarlan ile yasa kapsamına giren memurlar ve kamu gö- revlileri hakkında ilçelerde kaymakam, merkez ilçede vali. Tasanya göre, Cumhuriyet başsavcı- lan, kamu görevlileri hakkında herhan- hakkında Cumhurbaşkanlığı Geqel ., rgi bir ihbar veya şikâyet aldıklanndave- Sekreteri, Cumhurbaşkanlığı Genel, ya.böyle bir durumu öğrendiklerinde acil olarak toplanması gerekli ve kay- bolma olasılığı bulunan delilleri tespıt- ten başka bir işlem yapmayarak ve sanı- ğın ifadesine başvurmadan evrakı ilgili makama sunarak soruştunna izni isteye- cek. Diğer makamlar da bir suç işlendi- ğini ihbar, şikâyet, bilgi, belge veya bul- gulara dayanak öğrendiklerinde durumu izin vermeye yetkili makama iletecekler. şikâyetler soyut olmayacak Kamu görevlileri hakkında yapılacak ıhbar ve şikâyetler soyut ve genel nite- likte olmayacak, kişi ve olay belırtilecek. Buna uygun olmayan ihbar ve şikâyet- ler işleme konulmayacak ve durum ih- barcıya bildirilecek. . İzin vermeye yetkili makam, bir suç ışlendığını öğrendığinde bırön inceleme başlatacak. On inceleme, izin vermeye yetkili makam tarafindan bizzat yapıla- bileceğı gibı, görevlendireceği bir veya birkaç denetim elemanı veya hakkında inceleme yapılanan üstü konumundaki memurlara da yaptınlabilecek. Yargı mensuplan ile yargı kuruluşla- nnda çalışanlar ve askerler, başka ma- kamlann ön incelemelerinde görevlen- dirilemeyecek. Ön inceleme yapanlar, gerektiğinde hakkında inceleme yapılan kişinin ifade- sini de alarak görüşlerini içeren bir ra- por düzenleyerek, durumu izin vermeye yetkili makama sunacaklar. Yetkili makam, bu rapor üzerinde so- ruşturma izni verilmesini veya verilme- mesini kararlaştıracak. Karar, ön incele- UzMANLAR 'FELSEFE A ÇISINDAN GÜNDEMİMÎZDEKİKA VRAMLAR 7İRDELÎYOR 'Laiklikyoksa çağdaşlık da olmaz 9 me dahıl en geç 30 gün ıçinde verilecek. Bu süre, 15 günü geçmemek üzere bir defa uzatılacak. Bu süreler içinde herhangi bır karar verilmediği takdirde soruşturma izni ve- rilmiş sayılacak. Soruştunna izni, şikâyet, ihbar veya iddıa konusu olanlar ile bunlara bağlı olarak ileride soruşturma sırasında orta- ya çıkabilecek konulan kapsayacak. Bu- nun dışında bir fiil ortaya çıktığında ye- niden izin alınması gerekecek. Yetkili makam, soruşturma izni ver- mediği takdirde gerekçeli karannı şikâ- yetçıye, ifadesi alınmışsa hakkında ince- leme yapılana ve ilgili Cumhuriyet Baş- savcıhğı'na bildirecek. '• Bildirirm» feblifinde'n itibareh 15 gürt içinde şikâyetçi veya Cumhuriyet'Baş- savcıhğı. karar aleyhine itî- Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş'la ad ve soyadı benzerliğinin yanı sı- ra yüzünün benzemesiyle de dik- kat çeken Prof. Dr. V'ural Savaş, a- daşmın laik cumhuriyetin tehlike- de olduğu yönündeki açıklamala- nnı zamansız bulduğunu belirtti. tstanbul Haber Servisi - Türkiye Felsefe Ku- rumu (TFK) Başkanı Prof. Dr. loanna Kuçura- di, egemen devletı kendı başına bır varlık olarak gören anlayışm cumhuriyet olamayacağını vur- gulayarak "Demokrasi. böyle bir anlayıştaki devlet yönetimi olamaz" dedı. MarmaraÜni- versitesi (MÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ibrahim Kaboğlu, Türkiye'de laiklik konusundaki çatışmanın. özgürlüklerin smırlan- masında demokratik toplumdaki özel, kamusal ve kamu alanı aynmımn iyi anlaşılmamasmdan kaynaklandığını vurguladı. MÜ tktisadi ve İda- ri Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Viı- ral Savaş ise radikal tslamın, cumhunyetin laik ve demokratik sisteminin ışlemesine engel olan ilkel bir kültür olduğunu vurgulayarak toplum- sal düzenın ışleyişıni bozmayacak düşüncelere hoşgörü gösterilemeyeceğini söyledi. TFK'nin düzenlediği, iki gün sürecek "Felse- fe Açısından Gündemimizdeki Kavramlar: Laiklik, tnsan Haklan, Demokrasi" sempoz- yumu, dün Tank Zafer Tunaya Kültür Merke- zi'nde başladı. Sempozyumun açılışında konu- şan TFK Başkanı Prof. Dr. Kuçuradi, demokra- sinin bir devlet biçımi olmayıp yurttaşlann yö- netime katıldığı kamusal alanı yönetim biçimi olduğunu söyledi. Demokrasinin, halk için hal- kın yönetimi olduğunu belirten Kuçuradi, de- mokratik devletın, yurttaşlan birbirine karşı ko- ruyan devlet olduğunu kaydetti. Lalfcllk hukuksal lllşkHert bellrtef Yurttaşlığın, dınle değil devletle ilişkili bir kavram olduğunu vurgulayan Kuçuradi, laiklığin hukuksal ilişkılerin belirlenmesiyle ilgili oldu- ğunu kaydetti. Laik devletin örgütlenmesının herhangi bır dine ve ahlaksal norma bağlanama- yacağuu belirten Kuçuradi. laikliğın olmadığı bir ülkede çağdaşlaşmanın olamayacağını söy- ledi. Prof. Dr. Kaboğlu ise hukuk devletinin laik- lik, insan haklan ve demokrasi normlannı yan- sıtması gerektiğıni vurgulayarak hukuk devleti- nin temel taşının yasallık ilkesı olduğunu belirt- ti. Kaboğlu, hukuk devletinin normlar hiyerar- şisı, yargı bağımsızlığı ve kuvvetler aynlığına dayalı olduğunu kaydetti. Kaboğlu, modern dev - lette sivil toplum örgütlerinin hukuka dayalı ol- duğunu, bu nedenle cemaatlerin sivil toplum ör- gütü sayılamayacağıru söyledi. Kaboğlu, yurttaş- lann yönetime katılımında doğrudan demokra- si mekanizmasınm kurulmasına gereksinim ol- duğunu savundu. MÜ tktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğre- tim Üyesi Prof Dr. Vural Savaş ise radikal tsla- mın Hazretı Muhammed zamanındakı uygula- malan yaşama geçınneye çalışan ilkel bir kültü- rün ürünü olduğunu vurguladı. tÜ Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Necla Arat ise laisızmm, dinde devletin deneri- mini öngören, devrimcı, ulusalcı, eşitlikçi, ate- izme karşı bir anlayış olduğunu söyledi Ekonomik zirvede gündem: Kadın ve çevre BÜLENT ECEVİT ANTALYA- AvrupaBirliği ile Akdeniz üDceleri arasındaki işbirliğiîiin sivil diya- logplarformuolan 5'nci "Avrupa-Akde- niz Ekonomik ve Sosyal Konseyler Zir- vesi" Antarya'da başladı. Zirvenin bu yıl- ki konusu "Kadın ve Çevre" olarak be- iirlendi. Cumhurbaşkanı Suleymaıı De- mirel, TBMM Başkanı Yddınm Akbn- lut, Devlet Bakanı M. Aü trtemçelik'in kanldığı zirvede Türkiye'nin yaıu sıra Ce- zayir, Kıbns, Danimarka, Mısır, Fransa, Almanya. Yunanistan. Itarya, Malta, Fas. Filistin, Portekiz, Ispaaya, Isveç ve Tu- nus'tan topiam 150 kornık yer aldı. Tarya Otel'de yapılan topîantmm açıltş konuşmasmda Curnhurbaşkanı Süleyman Demirei. "Etrafıınızdaki deniz bizleri ayıran değil. birieştiren bir denizdir. Ge- Hn, yeni bir banş ve ortak refah vizyo- nu etrafmda gûçlerimizi birleştirelim. Ihtilafın yerini işbirliğinin. husumetie- rin yerini dayanışmanın almasını sağla- yalım. Avrupa-Akdeniz alanında ortak geleceğimizi birlikte inşa edelim" çagn- sında buîundu. DemireL Türkiye'nİB. Avrupa Birliği ile 1963 yılında imzalanan ortaklık antlaşma- sından kaynaklanan tam üyeliğe yönelik haklannı savunacağmı belirtti. Demirel, "Başından beri AB'den r«klentimiz, Türkiv e'ye diğer aday üikelerle eşit mu- amele yapılması olmuştur. Helsinki Zir- vesi'ode komisyon raporu uyannca Tfırkiye"ye bütün haklara sahip adaybk statüsünün ve katılım ortaklığının ta- Dinması. AB'nin Akdeniz boyurunu da gûçlendirecektir. Türkiye'nİB Avnı- Cumhurbaşkanı Demirei, zirve nedeniyle bulonduğu Antalya'da Güzel Sanatlar Lisesi'nin de açıhşına katıldı. pa'ya tam üyeJiği Akdeniz Havzası'nıa banş, refah ve istikranna da katkıda bulunacaktır" dedi. Demirel, Türkiye'nin. AB ve Avrupa- Akdenİz Ortakhğt'na olumlu katkılannı da şöyle sıraladı: •'Türkiye, .4B'nin 6'ncı büyük tiearet ortağıdır. 3,5 yülık Güm- rük Birliği tecrübesi, ekonomimizin AB içindeki rekabete uyum sağlayabildiği- ni göstermiştir. Tiearet hacmimiz 75 milyar dolan bulmuşrur. Mali hizmet- ier sektöriimüz ve sigorta kurumları- mız küresel pazarlarla tam anlamıyla bütünleşmiştir. tstanbul, Avrasja'nm fi- nans ve tiearet merkezi haline gelmiştir. Hazar havzasında ortaya çıkan yeni enerji coğrafyası küresel pazarlarla Türkiye üzerinden inşa edilecek gaz ve boru hatlan ile bütünleşecekrir." Devlet Bakanı M.AU trtemçelik de, "AB'de erkese ne veriliyorsa. herkesten ne bekleniliyorsa Türkiye'den de o is- tenmeli" diye konuştu. AvTupa Birliği Türkiye Daimi Temsiki- si Karen Fogg da AB olarak sivıl bir ku- ruluşla çalışmaktan mutlu olduklannı be- lirterek, "Tiearet serbestleştiği zaraan devlet ticareften çekiliyor, sosyal ilişki- ler artıvor. Bu durumdan önceieri çeki- nüİYordu, Türkiye hem Karadeniz ülke- si hem de Ortadoğu'ya açılan bir kapı. Türkiye'nin yararlı çalışmalan olaca- ğına inanıyorum" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Demirel, eslci ABD Dı- şışleri Bakanı ve Hazar geçişli Türkmen doğal gaza projesini hazırlayan PSG şirke- tinin de yönetim kurulu üyesi George Shultz ile görüştü. Demirel. "Görüşme, Hazar geçişli Türkmen gazı projesiyle ilgili. PSG şirkerinin yönetimindc ken- disi. Türknıenbaşı ile görüşmüş. Aliyev ile ve Şevardnadze ile konuşmuş. Bana konuşulanlan aktardı. Zaten 19 Ka- sım'da tstanbul'da yapılacak toplanü- da, Hazar geçişli Türkmen gazı proje- siyle ilgili bir anlaşma arıyoruz" dedi. Demirel, "Azeri gazından vazgeçilecek mi" şeklindeki soruyu. "Azeri gazı yok ki ortada. Bizim gaza ihtiyacımız var. Sa- nayimi/ sıkıntıda" diye yanıtladı. Demirel daha sonra Ankara'ya döndü. razın kabulü durumunda dosya, yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılı- ğı'na gönderilecek. izin üzerine ilgili başsavcılık CMUK ve diğer yasalarda- ki yetkilerini kullanarak hazırhk soruşturmasını yü- rütecek ve sonuçlandıra- cak. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Komisyon'a tasan hakkında bilgı verir- ken, Memurin Muhakema- tı Hakkındaki Yasa'nm in- san haklan önünde bir en- gel olmaya başladığını bil- dirdi. 'Memurlar korunacak' Bu düzenleme ile me- mur yargılaması konusun- da işleyen bır sisteme geçı- lirken, memurlann haksız suçlamalardan korunması- nın da sağlandığım ifade e- den Türk, "86 yıllık yasa- da yapılan bu değişiklik devrim niteliğindedir" diye konuştu. Tasannın maddeleri üzerinde söz alan DYP Tunceli Milletvekili Ka- mer Genç, kurullardan alı- narak kişilere bırakılan so- ruşturma izni yetkisinin, "Arkasında siyasi ya da tarikat gücü bulunan" memurlann yargılanma- masını, sadece hiçbir des- teği olmayan memurlann yargılanmasının yolunu açacağını savundu. 'Oyuncak tasan' Tasanyı "Oyuncak ta- san" diye niteleyen Genç, hiçbir işe yaramayacak bu tür düzenlemelerle Mec- lıs'in oyalanmaması ge- rektiğini söyledi. Genç, ilişkilerin soruş- turma izni konusunda ne kadar etkili olacağını anla- tırken. "Belki de aynı ma- sada kafa çektiği" suçlu- yu koruduğu ıddialan bu- lunan eski Bursa Valısi'nin "Arkasında Cumhurbaş- kanı" bulunması nedeniy- le uzun süre görevden alı- namadığını da iddia etti. Arkasında "28 Şubat'ın onbaşısı" olarak niteledi- ğı Cumhurbaşkanı Demi- rel'in olması nedeniyle gö- revden alınamadığını öne sürdü. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Gençlik ve Siyaset Sol partiler gençlerin siyasete ilgisizliğinden yakınıyorlar. Gençler için düzenlenen toplantılarda, nere- deyse genç yok. Bu aslında bütün siyasal partiler için geçerli. Ama sol partiler için gençliğın özel bir anlamı var. Gençliğe "umuf ve neyecan" veremeyen sol par- ti başarıya ulaşamaz. Çünkü "sol" demek, "düzende değişiklik" de- mektir. Degişikliğin en doğal yandaşı ise gençlerdir. Gençleri yanına alamayan sol partiler, bunun nedenlerini acaba nerede aramalılar? Inandıncı "yapısal değişiklik tasanlan" ürete- meyenler, gençliğe "heyecan" veremezler. "Gü- cü" olmayanlar ise gençliğe "umut" veremez- ler. ••• Gençlik eğer siyasete uzak kalıyorsa, bunun üç nedeni olabilir. Ya sorunu yoktur.. Ya sorunlannın çözümü ko- nusunda umudu yoktur.. Ya da korkmaktadır. Gençlerin "sonınsuz" olması olanaksız. Tari- hin hiçbir döneminde, hiçbir toplumda olmamış bu. Öyleyse çözüm umudu mu yok; yoksa siya- setten mi korkuyoıiar? 12 Eylül öncesine ilişkin anılann canlılığı bir yandan.. 12 Eylül düzeninın ve -bu arada- YÖK'ün sistemli baskilan öte yandan... Gençle- rin siyasete "kötü" ve "korkulacak" bir şey gibi bakmalannın sağlandığı bir gerçek. Ne var ki, sorun bundan ibaret değil. Üstelik de bu "hava" giderek dağılıyor. öyleyse sorunun köKenini, onlara "umut"ver- meyen partilerde ve genel olarak "siyasal dü- zen"öe aramak daha cloğru... ••• ABD'den Endonezya'ya kadar, hemen tüm ül- keler, 1968'lerin "gençlikbuna]ımı"nı, gençliğe, "demokratikkatılım" yollarını açarak aştılar. Üniversiteyönetimine "etkin"katılım.. Iç siya- sete "etkin" katılım.. Hatta -ABD'de olduğu gı- bi- dış siyasete "etkin" katılım... "12 Eylül mantığı" ise toplumdaki bunalımın nedeni olarak "katılım fazlalığrrv gördü: Sade- ce gençliğe değil, işçıye de, kamu görevlisine de, meslek gruplarına da, giderek tüm kitle ör- gütlerine de "katılım yollan"nı tıkamayı "ulusal görev" bildi. "Devlet işlehyle uğraşmayanlara, kendi ışi gü- cü ile uğraşan sessiz biryurttaş değil, hiçbir işe yaramayan biri gözüyle bakanz" diyen Perik- les'ten 25 yüzyıl sonraki bu "ilkel bakış açısı", bugün toplumumuzun "ayakbağı" olan anaya- sanın temeline oturmuştur. Bundan gençlik de payını "faz/asıy/a" almış- tır. Kendine en yakın sorunlardan ülkenin genel sorunlarına kadar, sesini duyurmak, enerjisini kullanmak olanağı kalmayan genç -toplumdan umudunu yitirdiği fçin- kendi "başının çaresine" bakmayı, "tek çıkış yolu" saymıştır. "Kapkaççılığa" ya da "köşe donmeceye" da- yalı bir dünya görüşünün -böyle bir ortamda- hızla yayılmasının hayret edilecek bir yanı ola- bilir mi? "ldealizm"\n gereği "özverı"dir. Birey ancak kendi mutluluğunu "daha hakça" birtoplumsal düzende aradığında, özveride bu- lunabilir. Ondan umudunu kestiğinde ise '7de- alizm" biter. Ve elbette genç, "genç olmaktan çıkmış" olur!.. ••• ' ' • Karamsar mıyım? Hayır! Çünkü "korku" da geçicidir; herkesin kendi başının çaresine bakabileceği, "köşeyi dönebi- leceğı" düşü de... Bu hava dağılıyor ve gençler "yeniden genç olmaya" başlıyorlar. Sadece kendi öğrencilerimde görmüyorum bunu; Ankara'daki başka üniversitelerin, hatta başka kentlerdeki üniversitelerin gençlerindede görüyorum. Yeniden düşünüyorlar. Yeniden, kendilerini "toplumlanndan sorumlu" hissetmeye başlıyor- lar. Yeniden, kendi sorunlannın "toplumsal dü- zen "den soyutlanarak çözülemeyeceğini kavn- yorlar... Marksizmin "sahneden çekilmesi"nin yarattı- ğı boşluğu, kimisi "dinsel" ya da Turancı" dü- şüncesi ile, kimisi "özalcılık" ile, ama çoğunlu- ğu "Kemalizm" ile doldurmak arayışı içinde. "Heyecan" ve "umut" anyorlar. Bunu onlara veremeyen partiler -ve özellikle desol partiler- "sı/ç"u gençlerde değil. kendile- rinde aramak durumundalar. Önce "yürekli ve inançlı" bir biçimde Kema- lizme sahip çıksınlar. Sonra, demokratik solcu- luğun, Kemalizmin günümüz koşullarındaki uzantısı olduğunu anlatsınlar. Sonra da -"de- mokratik biryapı" içinde- bir araya gelsinler ve "güç" olsunlar. Bakın, dağlara taşlara gene "umut" yazılıyor mu!.. Bakın, "sosyal demokrasi" gençlerin omuzlarında -yeniden- siyasal yaşamımıza damgasını vuruyor mu!.. Önce siz "kendinize inanın" ki gençlik de size inansın! (Cumhuriyet, 5 Mayıs 1993) Ülkücüler okul bastı ADANA (Cumhuriyet Güney llleri Bürosu) - Ceyhan Toros Gübre Lisesi, aralarmda MHP'li Ceyhan Belediyesi'nin Başkan Yar- dımcısı Alemdar Öztürk ve Ülkü Ocaklan Başkanı Eyüp Türüt'ün de bulun- duğu bir grup silahlı ülkücü tarafindan basıldı. Okul Müdürü Mahmut Yavuz'u, öğrencilerini Ülkü Ocakla- n'na göndermediği gerek- çesiyle silahla tehdit eden gnıptan, belediyede koruma görevlisi olduğu belirtrien ve üzennde ruhsatsız sılah bulunan bır kişi gözaltına alındı. ilçede tepkiyle karşılanan olay, lise öğrencileri arasın- daki tartışma ve kavgayla başladı. Okul Müdürü Ya- vuz'un. bu öğrencileri uyar- masuıın ardından Yavuz'u i- kijcez telefonla arayan Be- lediye Başkan Yardımcısı Öztürk. müdürü bazı konu- larda suçladıktan sonra teh- dit ederek "Okula gelirsem kötü olur" dedı. Ardından belediyenin özel aracıyla yanında Ülkü Ocaklan Baş- kanı Eyüp Türiit ve koruma görev lilenyle birlikte okulu basan Öztürk, Yavuz'u yine tehdit etti. Polısin okula gelmesi ola- yın büyümesinı önlerken yapılan aramada. koruma- lardan bırinın üzerinde ruh- satsız sılah bulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle