23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 KASIM 1999 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 BalkanNaci İslimyeli'nin 'Deja Vu' sergisi 'tekrar' düşüncesini yansıtıyor Bellek resımnitı çağnşmıları ESRA ALİÇAVUŞOĞLU 'Deja Vu': Bu anı daha önce yaşamıştım...BaIkan Naci İsümyeti'nin Kadıköy Mine Sanat Galerisi nde açtığı sergi. sanatçının. uzun zamandır ûzerinde dur- duğu geleneksel-modern-postmodern sorunsalının bir uzantısı. Islimyeli; *Sır'. 'Söz\ 'İz' \e 'Suret' sergile- rinde sanatçının kendı ve dış diinya ile olan ilişkisini irdeleyen yapıtlarortaya koymuştu. İslimyeli 'Deja W sergisinde bu kez Batı resim sanatının plastik unsur- lannı Doğu kültürünün venleriyle çakıştınp, farklılık- lan ve benzerlikleri resimsel bir bütünlüğe çeviriyor. Resimlerde. Caravaggio. \fermeer\eGeorgedeLaTo- ur'un gölge-ışık unsurlan. Doğu'nun dıliyle bırlikie yoğuruluyor. 10 Ocak tanhine dek açık kalacak olan sergide ay- nca disiplinlerarası geçişin ustalıkla kullanıldığı bir kitap yer alıyor. Sergidekı resimlenn gerçek model- lerle kurgulanmış fotoğraflanna Balkan Naci İslim- yeli'nin şiirleri eşlik ediyor. -Sergide, Batı resim geieneğinin plasngivle Doğu kül- türününritüeUerinikarşılastınvor ve bir aıüamda bu- nu günümüze taşıyorsunuz» Bunu vaparken bir pias- tik karşılaştırma söz konusu mu? BALKAN NACİ İSLİMYELİ - Sanatımm temel sorunlanndan bir tanesı bu. Aslında Doğu'ya ya da Batı'ya ait olmak sadece benım değil. ulus ve birey- ler olarak hepimizin sorunu. Daha doğrusu hiçbirine aıt olamamak... Bu kımlik arayışının merkezi Doğu- Batı ikilemı. Burada bir plastik karşılaştırma yapma- mın nedenı: Batı'da belli dönemlerde yapılmış ağır- lıklı olarak kadın portrelennın bugün bızım jestleri- mize, ntüelımize uygulandığında ortaya çıkan hayret verici benzerlık, çakışırlık. 'Tamamen bir çağnşun sergisidir' - Bu çakışırhğı ağıriıkh olarak Gcorge de La Tour veVermeer giN ressamlann vapıtlannda bulmak müm- kün. Benzeıiik dtşında ne gibi farklılıklar var? İSLİMYELİ - Bu ressamlann ıkisı de kadını. belli kapalı alanlarda. sadece düşleriyle yaşayabilecekleri alanlarda hüzünlü ve trajik bir konumda gösterirler. Kadınlar, yalıtılmışbirdurumdadır. Buyazgı.Batı'da da bizde de hızla değişti. Ama kent gerçeğınin dışına çıktığımızdabelki istanbul içındebılebuşaşırtıcıben- zerliği görüyoruz. Tabıi farklılıklan da karşılaştırmak ıstedim. Bunlardan biri Doğu ile Batı'nın mekân kav- rayışı arasındakı farklılıktı. Bu çok önemli bir öğe sergide. Batı'nın mekân kavrayışı birtürmülk, statü tanımıdır. Doğu'da ıse mekân bedenle. sizi örten zarf- la başlar. Onun içındeki kımiiğı sorgulamamızla ge- mşleyerek dünyaya açılır. Dünyevi. maddi, mülk de- ğıldir mekân kavramı. Çok daha ruhsallık ifade eder, çok daha geniştır... Bu resimlerde Doğu ruhunu da hissettirmeye çalış- tım. Doğulu ıçın mekân. bir tiir kendini arama, sor- gulama, dünyayı tanıma alanıdır. Bir yolculuk harita- sıdır. Tann'ya ilişkin bir şevdir. Batı'da kişıseldir. Bu • "Eskiyle yeniyi iç içe geçirerek Deja Vu kavramı göstermeyi araaçladım. Yaşadığımız anı sanki eskiden de yaşamış duygusunu yaratan o sarsıntı, bu sözcükle daha da iyi gösteriliyor. Resmim bir bellek resmidir. Bu sergide bütün plastik göstergelerim var. Bir ressamın işi felsefe yapmak değil, felsefenin içindeki görüntüyü çevirebilmektir." karşılaştırmayı vermeye çalıştım resimlerimde. - Resimlerde 17. yüzyıl Flaman ic mekân resimleri- nin; sizin degindiğiniz mekân boyutu dışında tüm özel- Hklerini görmek mümkün. Aslında bunlan bir döne- min ve bölgenin 'Deja Vu'su diye adlandırabilir mi- yiz? İSLİMYELİ - Bu tamamen bir çağnşım sergisidir. Yoksa çok açık birebir göndermelerkesinlikle yok. Ama burada belki o dönemın ertesinde 18.-19. yüzyıllarda fotoğrafın bulunmasıyla başlayan; Delacroh ve Co- urbetgibi ressamlar fotoğrafı nasıl resim için kaynak olarak kullanmışsa ve ondan önce de aynı işlevi mo- deller üstleniyorsa. bu sergide ikisini birden yapma- yı denedım. Once bir stüdyo ortamı oluşturdum, öğ- rencilerimi model olarak kullandım, bir dizi fotoğraf çektim. Ondan sonra Courbet'lerin, Delacroixlann yaptıklan gibi bunlardan çıkışla resimler oluşturdum. Ve bunlann ûzerine Doğu anlatım ve öykülendirme grafîğini geçtim. Kitaptaki şiirler de tuvalin ûzerinde kendi anlamından soyutlanarak plastik bir öğe halini aldı. Böyle bir denklem oluştu. - Bu kitabı sergiyi acıcı bir katalog olarak degerlen- dirmenin yanı sıra bağımsızlığını dagöz ardıetmemek gerekiyor. Çünkü içinde yer alan şiirler ve fotoğraflar başübaşına ayn bir disiplinin estetiğini banndınyor... İSLtMYELİ - Bu, o yanılhcı klasik tavra karşılık, modern bir şey. Hem gündemde deja vu kavramınm sorgulamalannı hem de teknik ve malzemenin yara- tıya dahil oldu|unu görüyoruz. Fotoğrafla ilgilenme- min nedeni, onun büyüsel bir nitelik taşımasuıdan kaynaklanıyor. Bütün dönemlerimde bakışlara çok önem verdim. lnsandan insana, modelden ressama ve ressamdan ızleyiciye ulaşan bir üçgendir bu. 'Çağdaş ve modern karşıtfaklar anyorum' - Bir önceki Suret serginizde Doğu mitolojisinin ef- sanevi öykülerini. kahramanlannı \eolaylannı çağdaş bir bakışla günümüze getiriyordunuz. Suret'te aynca sanatçının kendi içindeki savaşımı söz konusuydu. Bu sergide isesanatçıdan sanatçıva uzanan bir ileti söz ko- nusu.- İSLtMYELİ - Evet. Surefte. geleneksel halk res- mi şemalan içine modern. bireysel hikâyeleri oturt- muştum. Ama denklem aynı. Eskiyle yeniyi iç içe ge- çirerek Deja Vu kavramını göstermeyi amaçladım. Yaşadığımız anı sanki eskiden de yaşamış duygusu- nu yaratan o sarsıntı. bu sözcükle daha da iyi gösten- lıyor. Bu sergide bütün plastik göstergelerim var. Ba- kışıklı konumlar. tekrar. karşı karşıya gelmeler. si- metri olgusu gibı... Bir ressamın ışi felsefe yapmak değil. felsefenin içindeki görüntüyü çevirebilmektir. Suret sergisinde de bundan uzun uzun söz ettim. Do- ğu düşünce geleneği içindeki oritüel,tasavvufun, cam altı tekniğinin ortaya getinp koyduğu yansıma, aslı, kopyası olgusu ve tekrar, elbette çağdaş sanann en önem- li sorunlanndan biri. - Deja Vu'dan sonra "Çıplaklar', 'Natürmortlar' ve 'Peyzajlar' gibi klasik resim konulannı ele almakla nevi amaçbvorsunuz? ISLİMYELİ - Bu konular beni her zaman ılgılen- dirmiştir. İnsanlann dönüp dolaşıp vazgeçemedikle- ri konulann altındaki taban nedir? Bireysel olarak bi- zi oraya çeken durumlar nedir? Neden uzun yıllar Türk resim sanatını bu konular neredeyse bloke etmiş. elinde tutmuştur? Bu sorulara çağdaş ve modern kar- şılıklar anyorum. Ama kendi ekseninde gönderme- ler yaparak, belleği hiç unutmadan. Çünkü resmim bir bellek resmidir. Anm içindeki bütün yoğunluklann res- midir. Onun için bu dört temayı seçtim. -Suretserginizde resfanlerin başhklan nEsmiaçıaözel- liklertaşıyordu. Burada şürlerinizgiriyordevre\e,anıa bunlarbirebir resmiaçıklayıcı değiL Bağlann yada bağ- lanhsıziık nerede? İSLİMYELİ - Yazıyla resim arasındaki bağlantı ancak bir şeyi özünü kavramak anlamında olabılir. Bu şiirler kesinlikle içerikle ilgili olarak var. Bir soruna talip olduğumda, çizdiğim kadar yazanm da. Sergi- nin tam karşılığı olan kitap sevmiyorum. Sanat kita- bı olsun ve sergilenen işlerin dışmdaki yol alma süre- cini de bir anlamda ızleyene aktarsın ıstedim. Hem ser- gıye ait, hem de başlı başına bir yapıt bu. Şiirlerle re- simler arasındaki farklılık çok kesin. Bu tamamen ikı alanm kendi değerinı ıçeriyor. Israel Horovitz ve Arnold Wesker, îstanbullu sanatseverlerle buluştu Oyunyazarlığı üzerine. Aileler sette Kültür Senisi - Sine- mayla uğraşan ailelerin sayısı gittikçe artıyor. Oyuncu, yönetmen kar- deşler, ünlü sinemacılann çocuklan ya da torunlan beyazperdede sık sık ortak çaîışmalara imza atıyor- Iar. Ortaklıklann son örne- ği Fiennes ailesindeyaşa- nıyor. Hollywood'unara- nan Ingilız oyunculann- dan Ralph Fiennes" ın kız kardeşı Martha Fiennes. ilk filminin çekimlerini tamamladı. Aleksandr Puşkinin şiirsel romanın- dan sinemaya aktanlan 'Onegin' adlı filmde baş- rolü Ralph üstleniyor. Aşık Shakespeare ve Elizabeth gibi fılmlerden tanıdığı- mız diğer kardeş Joseph Fiennes ise diğerçalışma- lan nedeniyle Onegin'de rol alamamış. .<\ncak fil- mde yedi kardeşten birine daha iş çıkmış. Onegin'in müzikleri IMagnus Fien- nes'e ait. Martha, Ralph'le birlik- te uzun süredir, Puşkin'in 1800'lerin Rusyası'nda St. Petersburg'da geçen ro- manını beyazperdeye ak- tarmayı hayal ettiklerini belirtiyor. Martha içedö- nük ve zor eyleme geçen baş karakteri canlandıra- cak en uygun oyuncunun Ralph olduğuna inandığı- nı da sözlerine ekliyor. Ralph, kız kardeşiyle ça- lışmanın kendisi için de çok keyifli olduğunu dile getiriyor. Ralph ve Martha, fil- min baş kadın oyuncusu- nun Liv Tyler olmasma da birlıkte karar vermişler. Martha birlikteliklerinin artı ve eksilerini şöyle kar- şılaştınyor: "Evet,eleştir- mcnlerin gözü fılmin üze- rindc; ama beğenikliği tak- dirdebö>le biraiieçahsma- sının verdiği tatmin duy- gusu da o kadar büyük olacak. Gösteri dünyasın- daki İngiliz ailelerindesa- natçılığın kuşaktan kuşa- ğa geçmesi bir gelenektir ve başarılı olmak bizim için çokönemE. Kate Wins- let. Emma Thompson ya da Vanessa Redgrave'in kızlan Joely ile Natasha akla ilk gekn örnekier." Hollywood'da da ailece sinemayla uğraşanlar var; Barrymore, Fonda ya da Bridges'lergıbı... Ünlü yö- netmen Francis Ford Cop- potasmemacı ailelere iliş- kin görüşlerini şöyle açık- lıyor: "Kızım Sofia'nın yönettiği ilk fihnle gerçek- ten gurur duydum. Oğ- lum Roman da benim için senaryo yazryor. V'eteneğin genlerde olduğuna ve tüm aileye >ayıldığına inanıyo- rum. Tonınum Nicholas Cage de ailenin en başan- b tsimlerinden biri." ttalya'nın, sınemada klanlaşan önemli aileleri arasında ise Gassman, Tognazzı ve Risi'leri say- mak mümkün. Kültür Senisi - Akbank ve Tiyatro Sanatını Geliştır- me Derneğı işbirliğiyle dü- zenlenen '22. Avni DiUigfl Tt- yatro OdüUeri' kapsamında ülkemizde bulunan, dûnya tiyatrosunun ünlü ustalann- dan oyun ve senaryo yazan, yönetmen, oyuncu Israel Ho- rovte ve oyun yazan Arnold VVesker. Aksanat'ta gerçek- leştirilen söyleşilerde sanat- severlerle buluştular. Söyleşilerin ilk konuğu, son olarak IstvanSzabo'nun yönettiği 'Sunshine' filmi- nin senaryosuyla Avrupa Film Akademisi tarafindan en iyi senaryo dalında ödü- leaday gösterilen Israel Ho- rovitz'ti. Amerikan modern gerçekçi tiyatrosunun en önemli temsilcilerinden ve yapıtlan dünyada en çok oy- nanan Amerikalı yazarlar- dan olan Horovitz, izleyıci- lere yaşamı ve yapıtlanyla ilgili bılgiler verdikten son- ra, çok yakında yayımlana- cak olan kitabından şiirler okudu. Kamyon şoförü bir baba- nın ve hemşirelik eğitimi al- mış bir annenin çocuğu ola- rak Amerika'nın küçük bir kasabasında dünyaya gelen Horovitz, ilk oyununu yazıp sahnelediğinde henüz 17 ya- şındaymış. 2O'li yaşlannın başında Nevv York'a ta^ınan ve burada bir yıl içinde dört oyunu sahnelenen yazar, oyun yazmanın kendisi için hâlâiUc günkü kadar heyecan verici olduğunu belirtiyor. Nevv York'a yerleştikten kısa bir süre sonra, 'dûşleri- nin kenti ve dünyanın mer- kezi'nde olmadığımn farkı- na vardığını söyleyen Horo- vitz. ardından Massachu- setts'te küçük bir kasabaya yerleşerek kendi tiyatrosu- nu kurmuş. Sanatçı, 15 yıl- dıryönetici, yönetmen, oyun yazan ve oyuncu olarak et- kinliklerini sürdürdüğü ti- yatroda, daha çok yeni yapıt- lara yer vermeye çalıştığını dile getinyor. Horovitz, yaşamını ve ti- yatro çalışmalannı sürdür- mekte olduğu bu küçük ba- lıkçı kasabasının oyunlanna esin kaynağı olduğanu vur- guluyor: "Tüm dünyada ol- duğu gibi.yasadığım yerdede draman'k bir ekonomik de- ğjşim sürecinin içindeyiz. Ben, hiçbir zaman Nevv York'ta partileregidip martini içen in- sanlann öyküleriyle ilgilen- medim. Kendimi hep çahşan kesime, işçi sınıtuıa daha ya- kın hissertim vç onların, sıra- dan insanlann sorunlarını oyunlanma konu ettim. Bu anlamda,yaşadığun kasaba- le getinyor: "Bu yöntem in- sana hem ilham vedestek ve- riyor hem de farklı görüşle- ri değerlendirmenizi sağlı- v»r." Horovitz'in yaşamında ikinci bir baba gibi gördüğü isım ise SamuelBeckett Bec- kett'le olan ilişkısı sayesın- de. genç yeteneklere değer veren çok önemli yazarlarla tanışma fırsatı bulduğunu söyleyen Horovitz. karşılaş- • 22. Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri çerçevesinde ülkemizde bulunan Israel Horovitz Aksanat'ta gerçekleşen söyleşide izleyicilere yaşamı ve yapıtlanyla ilgili bilgiler verirken söyleşilerin ikinci konuğu Arnold Wesker bir edebiyat yapıümn kalıcılığmı irdeleyen bir konuşma yaptı, Play For A VVbman oyununun tam metnini sundu. da bana esin ka>nağı oldu. Şimdi. oyunlanm dünyanın hangi ülkesinde sahnelenir- se sahnelensin. insanlar bu metinlerdekendflerine aitbir şeyler bulabiliyorlar. Eğer çevTenizde yaşananlan dü- rüstlükle kaieme alırsanız, yazdıklarınız mutlaka dün- yaya dönecektir." Horovitz, diğer yazarlarla iletişim ve fikır alışverişi içinde çalışmanın da kendi- si için büyük önem taşıdığı- na değiniyor. Yapıtlannı oluş- tururken, yıllar öncesinden tanıdığı New York Oyun Ya- zarlan Laboratuvan üyele- riyle düzenli biçimde bir ara- ya gelip, metinlerin gelişim sürecinin farklı aşamalann- da, paylaşarak ve tartışarak çalışmayı yeğlediklerini di- tığı genç sanatçılara aynı ya- kınlığı göstermeyi ilke edin- diğini belirtiyor. Her oyunun kendine ait bir yaşamı olduğuna inanan sanatçı, ancak tek bir soru- nun yanıtına ulaşmak için yazdığını vurguluyor:"Ne- den yaşıyoruz? Bu soruyla ne kadar çok uğraşırsam iz- leykim o kadar artıvor. Da- ha gençkeru izleyiciyi sarsa- cak oyuniar yazmaya uğra- şırdım; şimdi onlan rahat- latmava çalışıyorum. İnsan- ları güldürmek, ama ciddi bir sorumluluk duvgusun- dan hareketle gükiürmek is- tiyorum." Kahcılığın sun Aksanat'taki söyleşilerin ikinci konuğu, dünya tiyat- rosuna pek çok başyapıt ka- zandırmış ünlü oyun yazan Arnold Wesker'di. Söyleşi- sinde, bir insan ve sanatçı olarak. oluşumundaki en önemli etkenin annesi oldu- ğu gerçeğini ön plana çıka- ran Wesker. bir edebiyat ya- pıtının kalıcılığını irdeleyen konuşmasının ardından. 'Pfcıy For A Homan' oyununun tam metnini izleyiciye sun- du. 'Bir edebiyat eserinin uzun zaman varlığını sürdü- rebilmesinin,sırurian aşabil- mesinin sun nedir' sorusu- na venlecek yanıtın. drama- tik eserin yapısını tahlil edip DNA'sına inmekten geçtiği- ni belirten Wesker, bu DNA'lan altı grupta topluyor. "L nsurlar, konu, tema. nite- lik, anlatım, algılar. Örnek olarak kadınsallık unsuru- nu kullanan bir yazan ele ahrsak,burada 'anne' konu- ya, 'fedakârlık' temayakar- şıuk geliyor'". Wesker. DNA'lann dör- düncü grubuna yerleştirdiği niteliği de ikıye ayinyor: "Ki- şiniıı niteliği, tekniğin niteli- ğL Kişisel nitelikler vazann malzemeyi hangi duygular- la (mizah, neşe, merhamet..) ele aldığıyla ilgilidir; tekni- ğin niteliği eserin tasavvu- runda, yapısında, ritminde, divaloğunun özelliklerinde belli olur." Wesker. algıyı ise, oyun yazarlığının bu ilk dört 'veçhesüıi' (yön. yüz) bilgi- lendıren beşinci veçhe olarak gösteriyor ve algılamarun. yazann malzemesıni anla- madaki duygusai ve zıhni gücüyle ilgıli olduğunu savu- nuyor: "Teknik beceriyazar- lıkta ilk adımdır. Marango- zun aletlerini ustaca kulla- nabilir, ama yaptığı iskemle güzel mi, rahat mı?" Yazarlığın bu veçhelenni çevreleyen DNA yapısının son kısmı olarak gösterdıği "anlalım'ı. 'unsurtır, konu, te- ma, nitelik ve algıyı içeren cerçeve' sözleriyle tanımla- yan Wesker. bir dram yapı- tınm DNA'sında, onu sınır- lar ötesine götüren ve zama- na karşı varlığını koruyabil- mesini sağlayan en önemli noktanın algılayış gücü oldu- ğunu savunuyor. ' • Kültür Senisi - Borusan Kültür ve Sanat Merkezi'nın konser dizısi. klasik müzığin çağdaş yorumculanndan Roseau Beşlisi'nin Goethe Institute'te vereceği konserle sürecek. Almanya'nın önde gelen orkestralannda solist olarak çahşan müzisyenlerin bir araya gelerek oluşturduğu topluluk, Goethe Institute'ün de katkılarıyla 7 Aralık Salı günü saat 19.00'da Îstanbullu müzikseverlerle buluşacak. Konserde Hindemith, Ligeti, Lohse ve Berio'nun yapıtlan seslendirılecek. Obua, fagot. klarnet gibi nefesli sazları büyük bir ustalıkla seslendiren müzisyenlerden oluşan Roseau Beşiisi, mükemmel ses uyum ve tekniğiyle klasik müziğin önde gelen yorumculan arasında yer alıyor. Leonardo Di Caprio, en çok gözde büyütülen yıldc seçildi • LONDRA (AFP) - Ingılız sinema dergısınin beş ' bin kişi ile yaptığı bır araştırma sonunda okurlar, en ^ çok gözde büyütülen aktör olarak Leonardo Di ' Caprio'yu seçtiler. Gördüğü ilgiyı hak etmeyen kadın oyuncular listesinin başında Gvvyneth Paltrow yer •• alırken Steven Spielberg sinema endüstrisinin ~* gözünde büyüttüğü ikinci kişi seçildi. Listenin ** dördüncü sırasında George Lucas, beşinci sırasmda da Quentin Tarantino yer alıyor. Okurlar, Tom Cruise ve Nicole Kidman'ı gerçek yaşamlarını da paylaşan ' en iyi çift seçerken Tom Hanks ve Nicole Kidman da ' ekrandaki en iyi çift seçildi. Okurlann en acıklı bulduklan fılm ise ET oldu. Behiç Ak'ın yeni oyunu • Kültür Senisi - Gazetemiz çızerlerinden Behiç Ak'ın yeni oyunu Hastane, Mitos Boyut Yayınlan'ndan çıktı. Ak, iki perdelık oyunda geleneksel hastane ortamında insanlann yaşamına gösterilen duyarsızlıkla, aynı hastane binasının insan kopyası çıkarma deneyi yapılan bölümünde özel çıkarlar için gösterilen bilimsel duyarlılığın çelişkisini sergiliyor. Handan Kaynakgöz'ün sergisi • Kültür Senisi - Handan Kaynakgöz'ün resımlen 3 Aralık'tan ıtibaren Evrensel Kültür Merkezi'nde sergilenecek. 1965 yılında İzmir'de dünyaya gelen sanatçı 1991 yılında MÜ. Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nden mezun oldu. "Minibüs Yüzlen' başlıklı sergide eş-dost ve akrabalanmızdan daha bitişik oturduğumuz, ama hıç tanımadığımız minibüs yüzlerinden yola çıkıyor. Bu birbirine hem yakın hem de uzak yüzlerin sergisi 3 Ocak'a dek ızlenebılir. Ekmel Hürol için tören • İZMİR (.\A)- Türk tiyatrosunun.'Devlet Sanatçısı' unvanını kazanmış ilk oyunculanndan olan ve 73 yaşında yaşama veda eden Ekmel Hürol için, 1992 yılında emekli olduğu Izmir Devlet Tiyatrosu'nda tören düzenlendi. Cenaze törenine Ekmel'in ailesi, yakınları ve sanatçılar katıldı. Akademik Türk Tiyatrosu'nun ılklerınden kabul edilen. 50 yıllık sanat yaşamında 100'ü aşkın oyunda rol alan ve 40'dan fazla oyun yöneten Hürol, akciğer rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü Karşıyaka Devlet Hastanesi'nde yaşamını yıtırmişti. BUGÜN • YAPI KREDİ SALI TOPLANTILARInda bugün 18.30'da 'Alışveriş Ehnezsek Ölürmüyüz?' konusu ele alınacak. Toplantının bu haftaki konuşmacılan Ünsal Oskay ve AtiUa Aksov. (252 47 00) • NÂZ1M HİKMET VAKFl'nda saat 18.30da Server Tanilli 'Ça£da$ Türk Şiirinde Aşk ve Nâzım Hikmet'in Özgünlüğü' konusunda bir söyleşı gerçekleştırecek. (292 09 69) • JAZZ CAFE'de saat 22.30da Gürol Ağırbaş, Yahya Dai, Baki Duyarlar ve Volkan Öktem sahneye çıkacaklar. (245 05 16) • Pİ ART \VORKSte saat 18.00 de Wbod> AHen'ın Annie Hall adlı filmi^östenlecek. (236 68 53) • İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'da Borusan Kültür ve Sanat'ın katkılanyla Pre Klasik Oda Müziği Topluluğu'nun açıklamalı konseri gerçekleştirilecek. (292 06 55) • CRR'de saat 19.00 da Aniello Desiderio bir gitar resitali verecek. (232 98 30) • FİLM-YÖN'de Liselerarası Sinema Kulübü Platformu etkinlikleri kapsamında YılmazGüney'in yönettiği 'Lmut' saat 17.00'de izlenebilir. (293 90 01) YAPI v KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK 30 Kasım Salı, 18.30 Alışveriş Etmezsek Öltir müvüz? Konuşmacılar: Ünsal Oskay, Atilla Aksoy T U R K C E L L salonu, MeşrutiyetCad.153 Tepebaşı Istiklal Cad. Korsan Çikmazından girilebılir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle