18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30KASIM 1999SALI CUMHURİYET SAYFA MÜJJVtJiN VJİVUL / ekonomi(âcumhuriyet.com.t 13 Ek vergilerden ağır yara alan rant kesimi, yasadan geri adım için hükümeti zorluyor Rantiyede vergi depremi • Borçlanma politikası nedeniyle yıllarca yüksek faizle bankacılık kesiminden para toplayan hükümet, "faiz vergisi" yüzünden en iyi müşterisiyle karşı karşıya geldi. îç ve dış borç faizlerine günde 32 trilyon lira aktaran hükümetin IMF'nin de uyansı ile bu yolu seçtiği belirtilirken vergi savaşından kimin galip çıkacağı da merak konusu. HACERGEMİCİ Deprem vergısinde faiz geliri elde edenlere gelen 1.7 katrilyon liralık ver- gi yükü, başta bankalar olmak üzere rant kesimi ile hükümeti karşı karşıya getirdi. Hazine'ye borç veren bu ke- sim faiz vergisinde geri adım atılması için yoğun baskı grubu oluşturmaya çalışırken, hükümet, IMF ile rant kesi- mi arasında tercih yapma noktasına ge- tirildi. Faiz geliri elde eden kesime ilk kez "ckldi" bir vergi geldiğine dikkat çeken bazı çevTeler, "Faiz vergisi ohna- saych,dotayhvergOerle ezilen kesiminse- si \ine çıkmayacak \ a da banka sahibi medya parronlan bunu umursamaya- cakti. Hükümet bu defa sesi çıkan var- sıla vergi getirdi ve kıyatnet koptu. Bu tepkUerborçverenlerin bağırmasından başka bir şey değfl" diyorlar. Borçlanma politikası nedeniyle yıl- larca yüksek faizle bankacılık kesimin- den para toplayan hükümet en iyi müş- terisiyle çatışma noktasına geldi. An- cak iç ve dış borç faizlerine günde 32 trilyon lira aktaran hükümet, IMF"nin de uyansı ile tablonun sürdürülemez ol- duğûnu görünce çareyi faıze vergi koy- makta buldu. Vergi sözü ile birlikte fa- izlerde yaşanan 20-25 puanlık çıkış ise rantiye kesiminin kolay kolaj bu ver- giye razı olmayacağını gösterdi. Bu yolla 43 milyar dolarhk iç borcunun 2 E k v e r g i l e r k i m e n e g e t i r i y o r ? GEIİR VERGİSİ ÖDEYENLERDEN: Ek düzenle- me ile bu kesimden yüzde 5 vergi kesilecek. Beklenen gelir UOtriîyoncivarmda.Türkiye'deyakiaşık 1 milyon civannda gelir vergisi ödeyen kesim var. Bunlann yüz- de 98'i 1 milyar 700 milyon lira vergi verdi. Bu da kişi başma 85 milyon lira ek vergi ödenecek demek. GAYRİMENKÜLSAHİPLERİ: 120metrekareninal- tmda tek konutu olanlar kapsam dışında. 120 metrekare- nin altında ikinci konutu olanlar tercih edecekleri konu- tun 1999 yılı emlak vergisi kadar ek vergı ödeyecekler. Yani 10 milyar degerinde emlak vergisi olanlar yaklaşık 10 milyoTJ lira ek vergi ödeyecekler. Beklenen gelir 10 trifyon lira. MOTORLU ARAÇ SAHİPLERİ: 1999 yılında öde- dikJeri \ergi kadar ek vergi geliyor. Türkiye'deki araçlann çoğu 950 ki- logramm altında ve bunlann ödeye- ceği vergi 36 milyon lira. Merce- des'iolanlannödeyeceğırakam 190 milyonu bulurken, Tûrkiye'de 3-4 tane olan ve ancak çok zenginlerin kullandıği 1800 kilogramın üzerindeki araçlarda bu ra- kam 360 milyon olacak. ÜCRETLİLER: 12 miryann üzerinde ücret geliri olan- lar üzerinde kalan kısım için yüzde 5 ödeyecekler. Yani 15 milyar yıllık gelin olan bir ücretli 3 milyar için yüz- de 5, yani 150 milyon ödeyecek. Buradan devletin bek- lediği gelir 5 triiyon. CEPTELEFONU.-Ceptelefonusa- hiplerinden. konuşmalardan yüzde 25 orarunda vergi kesilecek, yeni alan- lara da 5 milyon ek vergi konulacak. ÖZEL İŞLEM VERGtSİ: Vergi beyannameleri, at yanşı, spor toto ve loto kolonlan gibi işlemlerden eğitime katkı payı kadar vergi alınacak. Bek- lenen gelir 150 trilyon lira. KURUMLARVERGİSİ: 1998 kazançlannın yüzde 5'i kadar vergi verecekler. Beklenen gelir 145 trilyon lira. FAİZ GELİRİ: Ek vergide asıl kıyametin koptugu ka- lem bu. Bu kesimden toplam 1.7 katrilyon liralık vergi alınması hedefleniyor. AKARYAKIT TÜKETİCİLERİ: Dolaylı bir vergi olduğu için tüm ke- simlerin etkileneceği en önemli ka- tem akaryakıttan alınacak ek vergiler- de oluşacak. Satış bedeli üzerine ge- tirilen ve yüzde 300 olan oranın yüz- de 500'e çıkanlmasını öngörenbu ver- gi. dağıtım istasyonlan tarafindan her ayın 20'sinde yatınlacak. milyar dolannı vergi yolu ile ödeme- meyı planlayan hükümetin "borcunu reddettiği'' ifade ediliyor. Faiz gelirlerinin geriye dönük ola- rak vergilendirilmesi nedeniyle yoğun tepkiler gelirken, "ek vergrye" destek verenlerin sayısı da artmaya başladı. Deprem vergisi ile dar gelirliye yöne- lik ağır deprem yükünün getirilmedi- ğini anlatan lstanbul Serbest Muhase- beci ve Mali Müşavirler Odası Başka- nı Yahya Ankan. faizin vergılendiril- mesini "adil bir düzenleme'* olarak ni- telendirdı. Ankan, hükümetin söz ko- nusu düzenlemeler ile 2.5 katrilyon ge- lir hedefiediğıni anımsatarak "Bunun 800 trifyonu değişik kalemlerden 1.7 katrüyonu ise kjyametin kopmasına ne- den olan faiz kaleminden. Diğer abn- lara konulan vergileri incdediğimizde devletin ödemesini istedtği rakamUnn çokbüyük obnadtgmı görüyoruz. Sorun burada faiz geürinc getirilen vergide. BeUd gerhe dönük uygulaması nedeni ile bu eteştirilebilir. ancakarnk rantiye- yenin de bir şekilde devlete vergi öde- mesi gereküydT dedi. Parayı veren şartlan belirier Bankacılık lobisinin faize vergide ge- ri adım atılması yönünde yoğun birbas- kı unsuru oluşturduğunu da dile getıren Ankan, "Türkrye'de kosullan belirle- yenparayı verenler okhığu için korkum hükümetin geri adım atmasT dedi. Prof. Dr. Oztin Akgüç de ek vergiler- de rantiye ve işadamlanna getirilen yü- kün ağırlığına dikkat çekerek "Tepld- lerin nedeni de bu. Varsıla bir düzenle- me getirdiğinizde her zaman böyle ol- muştur. Ancak günde 32 trflyon Kra fa- iz ödemesi ile hükümetbir yere gjdeme- yeceğini anladı. Normal bir poihika 0e bunu sürdürmek imkânsızdT dedi. Devletin ciddı bir kaynak sıkıntısı içinde olduğunu kaydeden Bursa Ti- caret Borsası Başkanı Rna Aydm da dep- rem vergisine karşı durulmaması gerek- tiğini söylerken Gaziantep Sanayi Oda- sı (GSO) Başkanı Nejat Koçer'den de aynı yönde bir uyan geldi. Koçer, dep- rem vergisinin keyfi değıl, bir zonın- luluk sonucu çıkanldığmı söyledi. Rantiyeye getirilen yükün hukukun temel ilkelerine aykın olduğunu söyle- yen TÜRMOB Başkanı Mustafaözyü- rek ise buna karşm " Anayasa Mahike- mesi'nden geri döneceğini" sanmadığı- nı dile getirdi. TÜSİAD Başkanı Erkut Yücaoğlu ise deprem vergilerinin hukuk kurallanna uymadığını belirterek yasa- nın yeni üretim ve istihdam kayıplan- na yol açıcı nitelikte olduğunu söyledi. ERICSSON T U R K C E L L H A T T 1 T L A 86.000.000 TL.Eruum Mâjtm HtzmutUn. (0212) 286 86 86 Tttrktyt Yıtkılı Dıitrtbtitorlert. GEN-PA Majten Hızmetltrr (O2I2J 287 f î" ipbx) KVK Mujtert Htzmttitrı (0216) 445 70 4 5 <pbxı *TurkceIl tarafindan ûcivtsız açılacakcır KulUnımı aylık ucrete cabıdır HUKUKCULAR 'Anayasaya tümü aykın' Deprem vergisi ile tahvil ve bonoya ge- tirilen faiz vergisinin geriye dönük oluşu "hukukçuiar" arasında tartışma konusu olurken Avukat Havsti Küçük, deprem ver- gisi adı altında yapıian tüm işlemlerin "ana- yasa>a aykoı" olduğunu savundu. Küçük, anayasanın 119. maddesinde ta- bii afet ve ağır ekonomik bunalım sebebiy- le olağanüstü hal düzenlendiğini anımsa- tarak, anayasada bununla ilgili düzenle- melerin Olağanüstü Hal Kanunu'nda dü- zenleneceği yolunda bir madde olduğunu kaydetti. Yurttaşlara para yükümlülüğü ge- tirilebilmesi için öncelikle olağanüstü ha- lin uygulamaya konulması gerektiğini vur- gulayan Küçük. "Olağanüstü Hal Kanu- nu'nun 6. maddesinde para yükümlülük- leri arasında v%rgi yer almıyor. Söz konu- su maddede tabü afet \e tehliketi salguı has- talıklar sebebivte olağanüstü hal ilan edil- mesi dunımunda gerekli harcamalann ön- celikie kamu kaynaklan ile yardımlardan saglanacağı, havati ihtiyaç maddeleri için ise harcamaya yeterti para kamu kaynak- lanndan sağîanamadıgı takdirde bolgede- ki kredi kuruluşlannın olanaklarmdan ya- rarlanılabileceği belirtilryor- dedi. Ağır ekonomik bunalım vergisi Olağanüstü hal ilan edilmiş olsabile ver- gi alınamayacağını kaydeden Küçük, hü- kümetin söz konusu uygulamasının 10. maddede dûzenlenen u ağn* ekonomik bu- nabm" dönemlerine yönelik bir uygula- ma olduğunu söyledi. Küçük, hükümetin deprem vergisi adı altında gizli olarak ağır ekonomik bunalım tedbırlen aldığını be- lirterek "Söz konusu vergflendirmeyie Ugi- B AnavBsa Mahkemesiyohı acıkör. Bu Cum- hurbaşkanı ya da Meclis"te partisi olan gruplar tarafindan vapüabttir" dedi. TURKCELL Çukurova'da tanmS.O.S. veriyor SAVAŞKÜRKLÜ ADANA-Tanmpotansi- yeli yüksek olan ve verim- li arazilere sahip Çukuro- va'da tanm S.O.S. veriyor. Başta pamuk olmak üzere, buğday, mısır, soya, yerfis- üğı, kavun ve karpuz ile son yıllarda sera yetiştiriciliği- nin yaygın şekilde yapıldı- ğı bölgede, üreticinin çeşit- li sorunlann yani sıra Çuko- birlik ve Toprak Mahsulle- ri Ofısi'nden ürün karşılığı parasını alamama gibi bir sıkıntı ile karşı karşıya ol- duğunu belirten yetkililer, konuyla ilgili soruyu. "Ta- nm poMtikası obnayan bir üJ- kede bu sorunlar her zaman karşunıza cıkacaknr" diye- rek yanıtladı. Bu arada bir açıklama yapan Çiftçiler Birlıği Başkanı CumalDoğ- ru, buğday ekimi yapılma- sma karşın yağış olmama- sı nedeniyle çiftçinin sıkın- tılı bekleyişe girdiğini belir- terek "Üreticinin bir gözü yerde bir gözü gökte" dedi. GAP'm Harran Ovası'nı sulamaya başlamasıyla bir- likte pamuk ekiminin bu bölgeye kayması. Çukuro- va'nın bereketli topraklan üzerinde yerleşim alanlan- nın ve sanayileşmenin hız- la yaygmlaşması gibi geliş- meleri gösteren Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakül- tesi Bitki Koruma Bölü- mü'nden Prof.Dr. RmrtUhı- soy, bunun Çukurova'da pa- muk ve buğday ekiminin azalmasma, üreticilerin di- ğer ürünlere yönelmesine yol açtığını belirtti. Çiftçi yağış beküyor Çukobirlik ve TMO'nun üreticiden aldığı pamuk, so- ya ve mısır karşılığı borcu- nu zamanında ve yeterli bi- çimde ödemediği için buğ- day ekiminin geciktiğini be- lirten Çiftçiler Birliği Baş- kanı Cumali Doğru, konuy- la ilgili sorulanmızı şöyle ya- nıtladı: "Pamukta aradığı- m butamaj'an,parasını doğ- ru dürüst alamayan çiftçi, kân az da olsa girdisi de az olduğu için buğdaya yönel- du Ancakyağış ohnayışıkay- güandınyor. Bir gözü yer- de, bir gözü gökte beknyor. Yağış otmasa tohum yeşer- meyecek korkusu yaşıyor. Sevindiricitekşe> Adanâ'da geçenvTİ2mflyon700bindo- nüm alanabnğday eküniya- pdmışken bu yıl bu alanın 3 milyon dekara çıkmasıdır." İŞÇİINİNEVREINİNDEN ŞÜKRAN SONER Türk-İş'te Yol Ayrımı DİSK Tekstil Eğitim Dairesi Müdürü Asalertin Ars- lanoğlu "17 Ağustos depreminin öğrettikleri ve sen- dikal örgüttenmenin önemi" başlığı altnda üzennde düşünülmesı gereken bir çalışma yapmış. Geçmiş dep- remlen, ders alamayışımızı verilerle vurguladıktan son- ra, ülke ekonomisinin can daman olan bölgedeki 17 Ağus- tos depreminin insanlanmızın günlük yaşamından ge- ; lecege, siyasete bakışına köklü değişiklıklere yol açmak-"; ta olduğuna değınıyor. j Demokratik örgütlerin, sendikalann kamuoyuna çok ! da yansımayan ışlevler üstlendiklerinı anlatıyor. Kendi ' sendikalannın özeline girerek, depremden zarar gören üyeleri ile dayanışma çerçevesinde, DİSK-Tekstil ve uluslararası sendikal örgütlerie yapıian, bannma, ge- reksınimlerden psikolojik desteğe uzanan bir halkada yapıian hizmetleri özetliyor. Zarar gören işletmenin ye- niden hizmete geçmesi aşamasına kadar kesintisiz sü- ' ren desteğin, depremden zarar görmeyen tekstil üye- lerinden zarar görenlere uzanan akışın, depremzede sen- dikalı işçilere sendikalı olmanın avantajını yaşarbgına işa- ret ediyor. Depremzede sendikalı işçilerin en azından yalnız ol- madıklannı, birlikte örgütlü olduklan Türkiye'nin her ye- rindeki işçilerle, dünya kardeş sendika! hareketten iş- çilerin kendi dertlerine ortak olduklannı, dostlan oldu- ğunu bildiklerinı anımsatryor. Dün DİSK Lastik-lş Sendikası'nın ödül töreninin so- nunda yapıian bir duyuru, belki de "gurvr tablomuz 1999" ödüllerinden de daha anlamlıydı. Lastık-lş üye- si tşçiler, depremde ölen arkadaşlannın ailelennin ge- leceğıni gözeterek, onlar için ev kampanyasını sonuç- landırmışlardı. Yardımlan ile ölen ailelere sağlanan ev- lere ılişkin tören 2 Aralık günü yapılacaktı. Deprem sırasında yönetimi kayyımda olan ve Balkan- lar'ın en büyük vagon fabrikası yerle bir olduğunda sa- hipsız ortada kalan Adapazan vagon fabrikasının bın- lerce işçisının öyküsünü bu köşenin düzenlı okurlan ya- kından izJediler. Ankara'da sendika yönetıminin olma- ması ilk haftalarda sorunlannın Ankara'ya taşınması için önemli bir boşluk yaratmıştı. Sonunda vagon fabrikası işçıleri sendika şemsiyesi altında Adapazan'nda toparlanıp önce işyerinin avlu- suna çadıriannı kurarak işe koyuidular. Sonra ınşaat iş- çisı gibi enkaz kaldırmaya başladılar. Arada sendika şu- be ve genel kurulları yapılarak kayyım yönetımınden kur- tulundu. O tarihlerde Adapazan şube başkanı olan Er- gun Atalay şımdı Ankara'da Demiryol-lş Başkanı. Kut- lama telefonunda Adapazan vagon fabnkası işçilerinin sonunda tam gün çalışmaya başiadıklan müjdesinı ver- di. Iddialı konuşmak belki yanlış olur ama. bu saatten sonra birilerinin depremi bahane ederek Adapazan va- gon fabrikasını tarine gömme projeleri bana suya düş- tü gibi geliyor. Fabrikalanna sahip çıkan orgütlü işçiyi yok saymak, sıyasi iradenın çok da kolay yapabilece- ği bir iş degil. Bir benzeri SEKA'da yaşandı. SEKA, deprem önce- si kapatılmış ancak sendikal örgütlü işçi dırenişi ile ye- niden açılmak zorunda kalınmıştı. Deprem sonrası üre- time geçebılecek, hasarsız konumda ıken sadece su bağlantısı karan Ankara'da bir masadan bir masaya ge- çirilemediğı ıçın aylarca kapalı kaldı. işletmenin zarar hanesıne büyük zarariar yazıkjı. Ama depremzede, sen- dikal örgütlü işçi dururken, deprem fırsat bilinerek ye- niden kapatılma projesi gerçekleştirilemedi. Ömekleri sayfalardotusu çeşitlendırebiliriz. Özetle bü- tün işkollarında en işe yaranndan en zayıfına, sendikal örgütlülüğün olduğu bütün deprem bölgesı ışyerlerin- ^de, iyi-kötü yaralar sanldı. Ulke ölçegındekı yardımlaş- manın, devlet katkısının çok ötesınde. sendikal çatı al- tnda üye ışyerlerinden, uluslararası sendikal hareket- ten gelen özel destekler çok anlamlı oldu. Yaralar çok daha işlevsel, yeniden üretime dönmeye yönelik ola- rak sanldı. Daha önceki bir yazımda da vurguladığım gibi, sen- dikal örgütlenmenin ölüsü bile işe yaradı. Deprem böl- gelerinde sendikal örgütlenme içinde olan işçilerin du- rumu ile örgutsüz olanlar arasında, yaralann sanlabıl- mesi anlamında büyük farklılıklar doğdu. Gelin görün ki, deprem bölgesınde olduğu üzere Türkıye ölçeğın- de de, sendikalı işçi sayısı, sendikasız, sıgortasız olan- lar yanında çok küçük. 12 Eylül düzeni ile yeni dünya sömürü düzeni dayatmasında giderek de küçülüyor. Yann Türk-lş Genel Kunjlu için Ankara'da toplanıyo- ruz. ödenen aidatlara göre 1 milyona yakın, gerçekte birkaç yüz binin altında sendikalı işçinin üst örgütü Türk-lş'in Ankara'daki ağırlığı, kımliği nerede ise kay- bolmuş. Belirleyici bir neden, sendikal örgütiülügeyönefik sal- dınlar. Diğer neden ise. yükselen değerlerin sendikal li-. der kadrolar ve delegeler, hatta ışçı tabanı üzenndeki tahribatı. Sendikal kimliğini, ideolojisını kaybetmiş kad- rolann örgütlenmede kılit noktalan tutmalan. Daha bi- le ağın, sendikal kilit noktalannı, liderliği, kişisel kirii çı- kar aracı yapmakta bir sakınca görmeyenlenn çoğal-, ması, toplumsal kabul görmesi. ; Ünlü birleşik su kaplan kuralı elbette sıyasette, ya- • şamın başka alanlannda olup bitenleri, sendikal arena- ya da taşıyor. Üstelik sendikal örgütlenme doğrudan çı- karlar üzerinde etkili olduğundan, sendikal liderlerin kirletilmesi sermayenin, siyasetin işine çok geliyor. Ayıp- lı sendika lideri hiçbır arenada işçilerin hakkını savuna- mryor. Çiller iktidannda imzalanmış sözleşmelenn ka-; zanılmış haklanndan verilen ödün ile, son SSK yasa-' sında emek cephesi ayağa kalkmışken, Türk-lş Baş- kanı'nın sonradan gen döndüğünü söylese de hükü- metle, çıkan yasanın taslağı üzennde anlaşmaya var- mış olması çok çaıpıcı, sarsıcı örnekler. Bütün dünyada emeğe, sendikal harekete yönelik sal- dın çok boyutlu. Yine de dünya sendikacılık hareketi,' yok olmamak. yeniden toparianmak üzere çeşitli ça- balar, çözüm arayışlan içinde. Ülke ülke. bazen çoku- luslu şin\etlere ya da emeğin evrensel sonjnlanna kar- şı ülkeler arası eyiemler, direnişler yaşanıyor. Yeterli ol- muyor, sendikal hareketJer bırieşerek erimemeye, eko- nomik ve örgütlü güçlerini büyüttmeye bakıyorlar. Türkrye'de, Türk-İş'te erimeye, yok olmaya karşı cid- di, dfşe dokunur hiçbir arayış yok. Bu genel kurul bir umut olabilir mi? Liderliği kişisel. kirli çıkar aracı ola- rak gören kadrrjlann temizlenmek ıstenmesi ya da ödül- lendirilmesi ile doğrudan ilişkili bir soru değil mi? Siemens, Genpa'yla yola devam edecek MUTLUDEMİRKAN ANTALYA-GSMpaza- nnda yüzde 28 pazar pa- yına sahip Genpa ile iş- birliği yapan Si- emens, 2000 yılı cirosunda yüzde lOOarüşbekliyor. Siemens'in yeni cep telefonu mo- deli S25 ve sesli arama profesyo- nel araç kiti artık Genpa aracıhğıy- la müşterilere ulaşacak. Siemens ve Genpa'nın iş- birliğinin tanıtımı, bayi toplantısının ardından An- tarya Topkapı Palace Ote- li'nde yapıldı. Siemens Enformasyon Komünikas- yon Bölümü Yöneticisi Sudi Demirel. Genpa ile uzun süren bir bırliktelik bekledıklerini belirtirken Genpa Genel Müdürü Doğan Özdoğan ise son yıllarda bilgı ci- hazlannın GSM teknolojisi etra- finda olgunluğa ulaştığını vurgu- ladı. Konuşma- ların ardından, Siemens'in farklı sesleri ayırt edebilen ve bazı fonk- siyonlan sadece sahibinin sesi ile çalışabilen yeni araç kiti modeli basına ta- nıtıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle