18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İrntivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Vayın Yönetmenı Orhan Erinç • Genel Ya>m Koordınaioni Hikmet Çetinkav a • Yazıı^len Muduru İbrahim Yıldız • Sonımlu Müdur Fikret İlkiz 9 Haber Merkezı Muduru- Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Istıhbarat Cengiz V ıldınm • Ekonomı Özlem Yüzak 9 Kultür Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yücelman 9 Makaleler Sami Karaören 9 Duzeltme Abdullah Yazıcı 9 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge Edibe Buğra 9 Yun Haberleri Mehmct Faraç Ya\ın Kurulu Ilhan Selçuk (Başkan). Orhan Erinç, Oktay Kurtböke. Hikmet Çetinkaya. Şükran Soner, tbrahÎBi Yıldız. Orhan Bursah. Mustafa Balbay, Hakın Kara. Ankara Temsılcisi Mustafa Balba> Ataturk Bul\an No 125. Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat), Faks 419502"'#tzmırTemsılcısı SerdarKızık, H ZiyaBK 1352S 2 3 Tel. 4411220. Faks 4419117 • AdanaTemsılcısı Çetin Yiğenoğlu. İnonuCd. 119 S.No:l Katıl.Tel 363 12 11,Fak> 363 12 15 MCıessese Müdürü Üstün Akmen # Koordınatör Ahnııl Korulsan • Muhasebe Bülent Yener • 1da- re Hüseyjn Gürer • Bılgı-I:,- lenr Nail lnal 9 Sati; Fazilet Kuza MEDYA C: • Yönetım Kunılu Ba^kanı - Genel Mudur Gülbin Erduran # Koordınatör Relıa Işıtman • Genel MudurYardımcısl SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 5!3<3580-5n8460-61.Faks 5158463 \avımla>an \e Basan: \ enı Gun Haber Ajansı. Basm ve Yayıncılık \ $ Tjrvo^açı CaJ 31 41 Laialofiu 34.-34 Islanbul PK 246- Sırkecı Î4435 htanbul Tei Fak- 10 212(513 H5 95 wwvv.cumhunyet.com.tr 3 1CASIM 1999 Imsak 5.01 Güneş: 6.29 Öğle: 11.55 tkindi: 14.40 Akşam: 17.06 Yatsı: 18.29 Türk öğrencinin başarısı • Haber Merkezi- Floransa'da dünyaca ünlü Accademıa Dı Belle Arti (Devlet Güzel Sanatlar Akademısı) sınavlanna katılan Türk öğrenci Zeynep Baransel. sınava katılan 95 yabancı öğrencı arasında en yüksek notu alarak bınncilıği kazandı. Ayazağa Işık Lisesi'nden mezun olduktan sonra ıkı yıl Floransa'da. Lorenzo De Medıcı'de grafik tasanmı ve reklamcılık eğitimı gören Baransel. sınavda yabancı ögrencılenn yanı sıra Italyan öğrencılerden bıri ıle de bınnciliğı paylaştı. Türklerin cinsel yaşamı • Istanbul Haber Servisi - Prezen atıf üreten Durex firması tarafından yaptınlan araştırmada. genel korunma yöntemleri arasında prezervatıf kullanımının yüzde 31 oranla diğer metotlann önünde yer alırken her yüz kışiden 24ünün ise hiçbir korunma yöntemine başvurmadığı belırtildi. Ankette "Hayatınızdahiç prezen atif kullandınız mı" sorusuna erkeklerin yüzde 53 ü "E\et" yanıtı venrken kadınlann yüzde 35'inin prezervatifli ilışkı kurduğu belırlendi. 4 okula yeşil bayrak • İZMİR(AA)-Avrupa Çevre Eğıtım Vakfı larafından 1995 yılında başlatılan ve Türkıye Çevre Eğitım Vakfı 'nın koordine ettığı Çocuklara Çevre Uyumu Projesi (Eco- school) kapsamında bu yıl Türkıye'den 4 ilköğretım okuluna yeşıl bayrak venldı. Yeşıl bayrağı Türkıye'de 1999 yıhnda kazanan okullar. Ankara'dan Altındağ İlköğretım Okulu ile Özel İlkem Ilköğretim Okulu. İzmır'den Özel Gedız llköğretim Okulu. Bursa'dan da Yıldınm Setbaşı tlköğretim Okulu oldu. Sel felaketinin yıldönümü • İZMİR(AA)-Orman Bakanlığı Ege Orman Bölge Müdürlüğü'nün, tzmır'de 67 kişinin ölümüy le sonuçlanan sel faciasımn ardından. 4 yıl ıçinde 600 hektarlık alanda erozyon kontrolu ve ağaçlandırma çalışması yaptığı bildinldi. Yetkililer. bu rür facialann yaşanmaması için dere lemizliğı ve ıslah çalışmalanna büyûk önem v erdiklerini söylediler. Çırağan Palace'a ödiil • İstanbul Haber Servisi - Çırağan Palace Hotel Kempinskı İstanbul, konuklanna sunduğu hizmet ıle Amerikan Konukseverlık Bilimleri Akademisı (AKBA) tarafından. dördüncü kez Beş Pırlanta Yıldız Ödülü'ne layık görüldü. Akademi Başkan Yardımcısı L'lrich Schvvartz. dün düzenlenen törende. otelin mutfak şefi Michael Norman. Tuğra Restoran ve Şefi Sezai Erdoğan. Laledan Restoran \e Şefi Robert Stern ıle Bellıni Restoran \ e Şefi Marco Cammarata'ya ödüllerini verdi. Schvvartz yaptığı konuşmada. Çırağarf ın dünyanın önde gelen otelleri arasındaki yerıni aldığını ifade ettı. Bostancıoğlu, bürokratlanna hazırlattığı rapor sonucu sistemin değiştirilmesini istedi OSS yeniden düzenlenecekEBRU TOKTAR ANKARA-Yükseköğretım Kurulunun ı YÖK) Milli Eğitim Bakanlığf nın görüşlerıni almadan alelaceleuygulamayageçtiği yeni sına\ sistemı. kamuoyundanyükselenelestirılerlebırlıkteMıl- lı Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğiu'nu da ra- hatsız etti. Bürokratlanna yeni sına\ sistemıni in- celeten Bostancıoğlu. meslek lıselenndeki kayıt- lann yüzde 40"a kadar düşmesi ve kalkmma plan- lan ile hükümetprogramlannın altüst olma teh- likesi üzenne "OSS'dedeğis,iklikyapılmasr ka- ranna \ardı. Çankaya'daki Vakıfbank binasında dün akşam YÖK Başkanı KemalGürüzve Millı Eğıtım Ba- kanlığı Müsteşan BenerCordan ile bıraraya ge- len Bostancıoğlu'nun. meslek lısesı mezunlan- nın. alanlanndakı 4 yıllık lisans programlan ile mühendislık fakültelerini tercihetmesi vönünde • YÖK Başkanı Gürüz ve Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşan Cordan ile bir araya gelen Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu, sınav sisteminde değışiklik yapılması için hemen çalışmalara başlanmasını istedi. değışıklıkyapılmasını ıstedığiöğrenildi.ÖSYM Ba^kanı Dr. Fethi Toker' ın de ıtiraz ettıği yenı sı- na\ sistemı. meslek liselenni fonksiyonsuz hale getinnce. hükümetın \ e Metin Bostancıoğlu'nun istemi üzerine bır araştırma raporu hazırlatıldı. Sistemde değışiklik yapılacağını doğrulayan Metin Bostancıoğlu. "Eğitimin daha iyiye daha güzele daha doğruya gitmesi için çaltşmalar ya- pıyoruz" dedi. Bakanın istemi üzerine meslek li- sesı öğrencılerinın alanlannda hangi fakülteleri tercih edebıleceğı yönünde program eşleştirme- si yapılması da istendı. Bostancıoğlu'nun istemi üzerine olağanüstü toplanan ortaöğretim. kız tek- nık. erkek teknik, özel öğretım. din öğretımi. öö- retmen eğitımi ve yetıştiıme, tıcaret \ e tunzm eğı- timi ve yükseköğretım genel müdürlen. sınavın tek basamak üzerinden okullann tatıle gırmesi- nin ardından yapılmasını onavlarken eleştirıle- nni de raporda şöyle sıraladılar: • 1999-2000öğretim yılı yükseköğretim prog- ramlarına yapılan yerleştirmede. gıderilmesi mümkün olmayan hatalı sonuçlara neden olun- muştur. Sistem, kalkınma planlan ıle hükümet programlan ile çelışecek şekilde. mesleki eğiti- mi geriletecek uygulamalan ıçermektedır. • Meslek liseleri. kendi alanlanndaki lisans programlannı tercih ettiğinde 0.5 katsayısından yararlanabilmeli. • Ögrencılenn. ortaöğretim başan puanından okul başanlan göz önüne almarak doğrudan ya- rarlanmalan uygun olacaktır. Ortaöğretim başa- n puanı kesıntıye uğratılmadan doğrudan yerleş- tırme puanına eklenmelidır. • Sistem. haksız rekabete yol açmakta ve eğı- tım ekonomısı açısmdan olumlu değildir. • ÖSS sorulannın. 11. sınıfı da kapsayacak şe- kılde mevcut programlar çerçevesinde hazırlan- ması, objektıf değerlendırmeyı sağlayacaktır. • Sayısal. sözel \e eşit ağırlıklı puan türlerı- nm ta\ an sınırlan arasındaki farklıhğı giderici ön- lemler alınmalı. • Anadolu öğretmen lıselennin yabancı dil alanından mezun olanlann da sınıf öğretmenli- ği ve okul öncesi öğretmenliğını tercıh etmesi ha- linde ek puan alması sağlanmalı. • Puan rürleri fen. matematik, sosyal ve EA şeklınde düzenlenmeli. Müzik her derde deva Celine Dion Çe>iri Servisi - Ingıltere'de \ apılan bir araştırma. müzığın amelıyat sonrası ıyileşme döneminı hızlandırdığını ortaya koydu. Glaskovv. Strathclyde Cnıversitesi Psikolojı Bölümü öğretım görevlılerinden Dr. Raymond MacDonald'ın başkanlığında yürütülen bır çalışmada. müzığin histerektomı (rahmın ameliyatla alınması) gecirmış kadınlann ıyileşme sürecını nasıl etkilediği araştınldı. 18 ıle 60 şaşlan arasındaki hastalara kendilerinı rahatlatan, gevşeten müzik türünü yanlarında getımıelen ıstendi. "Hastalar >anlannda Glenn MiUer'dan Beatles'a. Pa'Narotti'den CeBne Dion'a dek u/anan çok geniş bir \elpaze\e >a\ıtmış parçalar getirdiler*' di\e konuşan MacDonald. "Ameliyattan sonra kadınlann yansına seçtikleri parçalan dinkttik. Daha sonra bunlann endişe düze>lerini \e ağn du\ııp du> madıkiannı psikolojik testkric saptadik" dıyor. Müzik dınleven arubun \e kontrol grubunun ı> ileşme süreçlerini karşılaştıran bilim adamlan, müzik dinleyen gruptakı hastalann kontrol grubundan daha çabuk iyileştiğıni, ıki-üç gün içinde kendilerinı iyı hıssettiklerini saptadı. MacDonald gözlemlerini şöyle dile getiriyor: "AnKtiyattan hemen sonra anestezinin etkisi yavaş yavaş geçmeye başlarken müziğin ağn duyumunu azaltmadığını gordük. Ancak daha sonraki nekahat döneminde müzik hastalann i> ileşme hızını büvük ölçüde arttuth. Hastalar, çalan parcalann kendilerine evlerini habriattığını. ağrüı ve sancüı bir ameüyaûn ohımsuz etkilerinden kurtulma asamasında müziğin çok büyük yaran olduğunu soylüyor" Müzik. aynca öğrenme zorluğu çeken çocuklann eğitiminde de çok büyük fayda sağlıyor. Müzığın lQ'yu geliştirdiği de bu bağlamda anlaşılmış oldu. California Ünıversitesi'nde gerçekleştırilen bir ara^tırmada. öğrencılere önce Mozart'ın **lki Phano İçin Sonan" dinletildi. 10-15 dakika sonra çocuklara algılama yetenek testi \erildi. Mozart'ı dinleyen öğrencilenn kontrol grubuna göre yüzde 30 daha başanlı olduğu gözlendi. ÇOCUK KİTABI ABD VE İNGİLTERE'DE LİSTE BAŞI Harry Potter'in sihirli maceraları Dış Haberler Servisi - Harry Potteradh 11 yaşın- da, sihir gücü olan bır ço- cuğun maceralannı anlatan üç kitap. ABD ve lngilte- re"de 38 hafta boyunca en çok satan kitap listesınde birincı sırada yer aldı. tngiliz Joanne K. Row- ling'in yarattığı Harry Pot- ter karakteri öylesıne tuttu ki ilk üç kitap dünya çapın- da 8 milyon adet sattı. ABD'nın Atlanta kentinde sadece gecen ay 50 bin adet satan bu kitaplann önümüz- deki üç yıl içinde 28 ayn di- le çevrilerek farklı ülkele- rin okuyuculanna ulaşma- sı planlanıyor. Harry Potter, hem yetim hem de öksüz olan ve ken- dısini yetıştirenlerin kötü da\Tanışlanna maruz kalan bir çocuk. 11 yaşına geldi- ğinde sıhir gücü olduğunu fark eden Harry. Londra'da- ki esrarengiz birpub'da bü- yücüler ülkesine geçebıli- yor. Bu ülkedeki diğer bü- yücüler bır çocuğun bu ka- dar güçlü olmasını ısteme- dikleri için Harry Potter'ı or- tadan kaldırmak için sürek- li planlaryapıyorlar. Ancak Harrv'i kötü vüreklı büvü- 38 hafta boyunea liste başı olan kitabın yazan Ro»ling. cülere karşı koruyan arka- daşlan ve ganp yaratıklar var. Bunte dergisinın haben- ne göre Roulıng'in yazar- lık macerası hayli ılginç. K.ı- zı Jessie'yi tekba^ınayetış- tirmekzorundakalan ve e\i- nı ısıtmak için bıle yeterin- ce parası olmayan Rowling her gün gittiği kafede. hayal kurmaya, daha sonra da bu hayallen kâğıda dökmeye başlıyor. Yazdıklarını ya- yımlatmak için yoğun bır çaba harcayan Rowling, "tlk kitaptan 7bin §00 mark ka- zanmıştım ve çok muüuy- dum. Şimdi bunun yüz ka- ünı kazanıyorum. Ancak be- nim için önemH olanpara de- ğil, insanlann hayal ettikle- riyleokuduklannı bulustur- mak" diye konuşuyor. Harry Potter'ın macera- lannı içeren dördüncü kita- bı yazan Rowlıng, sözleri- ni şöyle sürdürüyor: "Harry hep çocuk kal- mayacak. ErgenKk dönemi başlayacak. belki de işık olacak. Kitabı sadece ço- cuklar için yaznnyorum." Bu arada Harry Potter'ın maceralannı filmleştirmek için Hollywood'dan Rovv- ling'e oldukça çazip teklif- ler geliyor. Üç kitaptan olu- şan serinın ilk bölümü için Warner Bros'un 2 milyon tnark ödemeyi teklif ettiği ve yönetmen olarak Steven Spielberg'in ismini geçtiği gelen haberlerarasında. An- cak Rob Reiner, Chris Co- hımbus, Jonathan Demme ve Brad Sflberfing gibi ün- lü yönetmenlerin de Harry Potter'm hikâyesine ilgi gös- termesı rekabeti kızıştınyor. Acil koruma isteniyor Ege veAkdeniz y de kiriilikteluUdi ASUMAN ARACIOĞLU tZMİR-Ege veAkdeniz kıyılanndakı turistik tesıs- lerin antma sistemlerinin çalışmaması. sayılan bin- len bulan teknelerin atık- lan, kontrolsüz balık yetiş- tiricilıği ve evsel atıklar. bü- yük bır çevre sorunu yara- tıyor. Kırlenme, başta tu- rizm olmak üzere akdenız- foku gıbi nesli tükenmekte olan canlı türlenni ve özel- likle Kaş ve Kalkan yöre- sindeki tarihı batık kentle- ri tehdit edıyor. Su Ürünleri Mühendisi Sertaç Cçkardeşler'in Bod- rum Yarımadasf na yöne- hk araştırmasına göre, çe\ - redekı denız kırlılığinın ne- denlerını. "evsel kanaüzas- \on anklan.yatturizmi stan- dartlannın uygulanmama- sı ve kontrolsüz su ürünleri yetistiriciBğr oluşturuyor. Üçkardeşler. turistik tesis \e sitelere. ilgili mevzuat gereği paket antım sıstem- leri kurulmasına karşın. bır- çok sorun ve denetim eksik- liği nedeniyle antım yapı- lamadığını belırtiyor Üç- kardeşler. teknelerin yol aç- tığı kırlıliğe ılışkın de şu bilgılerı \erdr. "Bodrum çevresinde bu- lunan kovlarda bin tcknc. tanklarındaki pis suları. Türk karasulannın dar ol- nıasından dolayı kıyıva ya- kın deşarj etmektedir. Va- kunıla boşaltmada kullam- lan vidanjörierin olmama- sı ve olanlann boru ağızla- nnın pis su tankına uv ma- nıası sorunu artınr. Bakım ve onanm sırasında kulla- nılan kimy asal zehiıii boya- lar gibi maddeler de antıl- madan denize verilivorf e-posta : tan (« prizma. net. tr Beatles'ında ameliyat sonrası hastalan rahatlattıgı belirtiliyor. Yasa değişikliği Füdresederine gümriikteel korudabüecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Fİ- kırve Sanat Eserleri Yasası'nın (FSEK) Bazı Maddelerinin Değiştinlmesine tlişkın YasaTasansı, TBMM Milli Eği- tim. Kültür, Gençlik ve Spor Komıs- yonu'na ulaştı. Fikrı hak ıhlallerine karsı gümrüklerde eserlere geçici ola- rak el konulmasını öngören tasannın yasalaşması halınde hak tecavüzü suç- lannda 1 yıldan 3 yıla kadar hapıs ve 1 milyar liradan 3 milyar liraya kadar para cezasma hükmedilebılecek. Yasa tasarısı ıle canlandırma tekni- ğiyle yapılmış sınematografik eserler- de animatör de eserin sahipleri arasın- da sayıldı. Tasanyla getirilen bazı dü- zenlemeler şöyle: • Eserin korumasüresLAvrupa Kon- seyi direktifkrine uygun olarak eser sa- hibinin yaşamı boyunca veölümünden itibaren 70 yıl olarak beürlendL • Radyo ve televızyon ile uydu ve kablolu yayın kuruluşlan. kullandık- lan eserler ıçın eser, komşu hak sahi- bı ya da üye olduklan meslek birlık- leny le bır sözleşme yaparak ızin ala- cak ve ödemeyi behrleyecek. Eser. ızınsız ve sözleşme dışında fazla işle- nırse eser sahıbı benzerlenne ödenen bedelin 3 kat fazlasını isteyebılecek. • Eseri, kaynak belirtmeden temsil eden ya da yayımlayan. izinsiz işleyen, satan,yayan.kiralayan yada ithaleden- ler hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar ha- pis ya da I milyar liradan 3 milyar li- raya kadar ağır para cezası na hükme- dilebilecek. • Eser üzerindeki haklara tecav üz oluşturması nedeniyle yaptınm gerek- tıren nüshalara ithalat v a da ıhracat sı- rasında. gümrük ıdarelennce ihtiyati tedbir nıteliğinde el konulabılecek. • Süreli olmayan yayınlar ile musi- ki ve sinema eserlerinin çoğaltlmış nüs- halanna bandrol y apıştınlması zorun- lu olacak. Bandrol almadan va da band- rulleri amacı dışında kullanarak eser çoğaltanlar hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ya da 1-3 milyar lira arası ağır para cezasma ya da her ikisine bir- likte hiikmedOebilecek. --ATTİLÂ İLHAN 'Hürriyet' ve 'Istiklâl' Bir 'Zaruret'tir! Türkiye için 'lâiklik'. bir 'zaruret'tir; scxi Osmanlı 'halifesi', imparatorluğu dağıtan Sevres Antlaş- ması'nı kabul etmiş; Düval-i Muazzama, -özellik- le ingiltere- ne derse, onu yapmıştı; oysa Cumhu- riyet, Anadolu'nun hem 'Sistem'e, hem onunla iş- birtiği hâlindeki 'Halife'ye baş kaldınşıydı. Bu birger- çek! Gel gör ki, 'dindar' ABD, 'müttefikinin', bazı 'yapısal' niteliklerini hıç önemsemiyordu. bazılann- dansa rahatsızdı: Sovyetler dağılana kadar, açıkça bunu asla söylemedi ama. 12 Eylül ertesinde, 'fe- sâdüf', Turgut Özal Başbakan olunca, rengi belli ol- du. 'Tesâdüf bu ya, Özal'ın 'halefi' Çiller, o zamana kadar VVashington'a atıp tutan Erbakan'la hükümet olmayı benimseyince, 'Fransız Istihbaratı'na yakın- lığıylabilinen', 'El Vatan El Arabi' dergisi şunlan ya- zıyordu: "...kimi çevrelere göre Ordu, Refah Efsa- nesi bitsin diye Erbakan'ın iktidara gelişine göz yumdu; oysa uyanık, zeki ve pragmatik Erbakan, öncelikle ABD ile anlaştı: ABD stratejisi çerçe- vesinde hareketedeceğinedairteminat verdi. Is- rail/Türkiye Anlaşması'nı kabul etti. Gümrük bir- liği'nden ve NATO'dan çtkmayacağına dair vaat- te bulundu, bu yüzden Amerika'nın onayıyla, 'ha- lıfe' oluverdi..." (El Vatan El Arabi', 12 Temmuz 1996.) Fransız Istihbaratı'na doğrusu diyecek yok! Ya beş gün sonra, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nico- las Burns'ün şu söylediklerine. ne dersiniz? "...da- ha önce, Türkiye'de lâikliği desteklediğimiz, ya da karşısında olduğumuz hakkında, bir açıkla- ma yaptğımızı hatrtamıyorum.(...) Türkiye ile iliş- kiterimizin temel unsuru, NATO'daki savunma it- tifakımızdır.(...) NATO'nun kuruluşunu sağlayan Roma Anlaşması'nda, lâikliğe herhangi bir atrf ol- duğunu sanmıyorum". (Hümyet. 17 Temmuz 1996.) 'Tesâdüf ün böylesıne şaşılmaz mı? Hele bu tavırta- kınışın, daha 1990'da Rand Corporation'un orta vâ- de tahmin uzmanı' Graham Fuller'insaptadığı stra- tejiye. bireldiven gibi uyması, insana neyi hatırlatır: "...Atatürk'ün düşünceleri çağı için çok güçlü düşüncelerdi, ama bugünün kendine güven du- yan Türkiyesi artık ulusal kimliğini, yörüngesini, dünyadaki rolünü, hatta islâm'ın gündelik hayat- taki yerini yeniden düşünmelidir..." (Cumhuriyet, 26 Şubat 1990) 'Yörünge' terimi. ancak 'uydular' için kullanılır; yânı adam açıkça diyor ki. 'Günümü- zün Türkiye's/' uydunun biridir; 'dünyada', uydusu olduğu gücün, 'ona uygun gördüğü rolü oynama- //'dır. 'Tesâdüfler'e diyecek yok ama, unuttuklan en önemli şey; Müdafaa-i Hukuk Türkiyesi'nde. lâik- liğin, kesinlikle bir 'zaruret' olduğu! '28 Şubat süreci1 , budur!... Şubat'tan itibaren, yaşamaya başladığımız 'süreç' budur: budur da Özal'a, Çiller'e, Er- bakan'a -hepsini yitrine çıkaran 12 Eylül'e- rağmen: Türkiye'de 'ılımlı İslâm' uygulamasının yürütüleme- yeceği, daha Özal'ın kurduğu partiye yabancılaş- masıyla, Çiller'in ufalanıp gitmesiyle belli olmuştu: Cihet-i Askeriye, Cumhuriyet'in 'zatvretini' müd- rikti, ya da nihayet idrak etmişti: Türkiye'ye önerilen 'yörüngeyi' de, o 'yörünge' çevresinde zinciıienen tesadüfleri de. o "zaruret'e karşı sayıyordu. Paul Hen- ze'nin dediklerini hatırtayınız: Vahhabiler, ticarete yakın veyatkın. Fethullah'çı 'tayfası 'açıkgörüşlü ve modern; Nakşibendiler'se. hiç de -Türk aydınlan- nın sandığı gıbi- ırtıca yandaşı değil! Bir bakıma Tür- kiye, Kuvay-ı Milliye ve Müdafaa-i Hukuk tan be- ri gelen 'ulusallığını' ve 'ulusal amaçlannı'; Ingilizle- rin 'kullandığı'tanben sâbit 'Halife'nin islâm Kardeş- //ğ/'neterkediyor; 'İslâm kardeşliği' ise, Washington DC'nin. ona uygun gördüğü 'rol'\ Türk askeri, is- tiklâl Harbi daNI, her savaşta Hazret-i Allah'ın adıy- la savaşır, Salâvat getirerek şehrt olur, ama, 'Hür- riyet ve Istiklâl' onun için bir zaruret'tir hiçbir te- sadüf' bu gerçeği değiştiremez! 'Tesâdüf bu ya. son seçimlerin verdiği sonuçlar da, bunu kanıtlıyor: Türk halkı, son on yıldır Tür- kiye'ye o mâhut 'rolü' oynatmak niyetindeki ik- tidar partilerini, yerte bir etmiş; buna mukâbil, 'ba- ğımsız' ve 'ulusal' politikalar güdeceğini umdu- ğu, ya da sandığı partileri 'reiskâr'a getirmiştir: gerçi, söylemaynı söylem, ekonomık 'teslımıyet'de- vam ediyor ama, hiç de hoşa gıtmeyecek bazı 'te- sâdüfler' yaşanmaya başladı: ilköğretim okulları, imam/ hatip serüvenine son veriyor; Erbakan, dev- re dışı bırakıldı; Refah Partisi, artık bir maziden bir ha- tıra; MÜSİAD ın bir ara sahip olduğu güç, galiba rü- ya imiş! Açıkça görünen odur kı, sonradan kibarca 'Küreselleşme' diye adlandınlan 'yörünge politika- sı', artık Türkiye'ye. 12 Eylül sonrasının bazı 'paşa- lan'na göründüğü kadar. 'sevimli' ve 'ılginç' görün- müyor. 'Sewm//'ve7/s(/nç'gorünmeyen,acabayalnız'Kü- reselleşme' mi? Türkiye, 'yenidünyadüzenine direniyor' Bılmiyorolamazsınız; Türkiye, 'özelleştirme'ye ilk evet diyen; fakat ış uygulamaya gelınce. en çok ayağını sürüyen ülkedir; gerçi, 'ulusal' nitetikleriyle ümit veren yenı iktidar, 'Sistem'in ve ANAP_kanadının bastırmasıyla- (yoksa parasızlıktan mı?) 'Özelleştir- meye hızla devam edileceğini' tekrarlayıp duruyor; yıne de, biri önceden yaşanmış. öteki şimdi yaşanan iki 'tesâdüf dikkatlerden kaçmadı: ilki, 'ulusal sa- vunma' kuruluşlannın, 'özelleştirilmesi' -bilhas- sa küreselleşmesi- konusunda Cihet-i Askeri- ye'nin son derece hassas olduğu; -ki buna, TÜ- BİTAK ve Akademiler Komutanlığı'nın yayınladı- ğı inceleme ve araştırmalar şâhittir-. Ikincisi, pal- dır küldür yapılmış, önceki 'özelleştirmeler'den bazılannın, devlet açısmdan, 'teftiş' ve 'tahkikat' mevzuu olması: somut örneği, mâlum, bumumu- zun dibinde! Bu iki olayın, 'özelleştirme' süre- cinde, 'caydıncı' bir rol oynayacağı, belli bir şey! Buna ek olarak, güçlü beledryelerin, hanl hanl BİT'ler, bir bakıma yöresel KİT'ler ürettiğini he- saba katarsak: ortaya çıkan tablo, itiraf etmeli ki, Yeni Dünya Düzeni için hiç de iç açıcı değildir. Bu gıbi hallerde 'tesâdüf bu ya 'şiddet hareketle- ri' devreye girer; çünkü bilmem kaçıncı defa, Türki- ye'de 'laik, demokratik ve anti/emperyalist' Cumhu- riyet'in temellerinin çok sağlam bir zemine atıldığı, öyle kolay kolay yıkılamayacağı meydana çıkmıştır, o zaman, en iyisi. 'istikrarı'ru bozmaktır, onun ilacı ise 'şiddet'l lyi de, bu yolu, -hem de geniş 'ecnebi' des- tek ve yardımla- seçmiş ve büyük ölçüde denemiş olan Öcalan'ın hâl-i pür melânıni görmüyorlar mı? Duzeltme Eksikolmasın, Dr. S. BülentOmay 'uyandırdı', Pa- zartesi günkü söyleşimde, Jacques Monod'nun 'Rastlantı veZorunluluk'adhkıtabını, Joliot-Curie'ye mal etmişim. Insan yetmişinden sonra, hafızasına bu kadar güvenirse böyle olur: Özür diler, düzeltirim. http://www.prizma.net.tr/AILHAN http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan Faks/0-212/260 1988
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle