Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 EKİM 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
6. Uluslararası Sosyal Psikiyatri Kongresi / 1
Rııhsas kime emanet?
ERDAL ATABEK
Toplumlann ruh sağlığıvla ilgilı kor-
kuları yüzlerce yıllık birikimin ürünü.
Ruh hastalan ya da eskı terimiyle akıl
•^hastalan, toplumun korunması amacıy-
la kapalı yerlere kapatılmış, zincirlen-
miş. içlerine giren şeytanın çıkanlması
için işkencelere ugratılmış. daha sonra-
lan "onlann da insan olduğu anlaşıla-
rak~ hasta olarak kabul edilmişler. Ama
"tımarhaneye kapatılma korkusu" in-
sanlığın bilinçdışına işlenmiş bir korku
olarak yerleşmiş. Günümüzdedebukor-
ku "psikiyatra gitmekten korkma". "psi-
kologagttmekten korkma" biçiminde or-
taya çıkıyor. Oysa çağımız artık insanla-
nn sorunlanyla başa çıkabılmek için yar-
dım almaktan kaçinmamalannı zorunlu
kılıvor. Prof. Dr. IşıkSayıl, "sosyal psiki-
yatri alanı"nın ruhbihmsel desteğin in-
sanlara ulaşması için gerekli bir köprü ol-
duğunu belırtiyor.
6. Sosyal Psikiyatri Kongresı. Türki-
ye Sosyal Psikiyatri Derneği ile Türk-
Alman Psikiyatri-Psıkoterapi-Psikosos-
yal Sağlık Derneği'nce birlikte düzenle
niyor. Kongre Başkanı olan Prof. Dr. S?
y ıî. bu konuda büyük uğraş verenlerde •
Ruhsal hastalıklardan korunma. bakn
ve tedavi bifiminin toplumla bütünlç-
mesi için uğraş. veren öncülerden.
Aynı zamanda Türkiye Sosyal Psti-
yatri Derneği'nin de başkanı. Benirrde
ilk üyelerinden olduğum bu dernek, uh-
bilim ilkelerinin bütiin toplumda yayçın-
laşması. insanlara ulaşması için ugra ve-
riyor. Prof. Dr. Işık Sayıl, şu üç okta
üzerinde duruyor: 1. Ruh sağhğınrko-
runmasu bakımı ve tedavisinde tplu-
mun içinde olmak gerekıyor. Yardn al-
masf gereken insana yaşadığı erde.
ev in^fe dest^k vermek zorundayız. Artık
ruhsıl sdrunlar için hastaneler açarak
hiznet verme dönemı gerilerde kalıyor.
2. Sosyal psikiyatri alanı çok disiplınli bir
alan. Bu alaıvyalnız tıp doktoru psikiyat-
ri uzmanlarpıın değil. aynı zamanda
hemşirelerin! psikologlann. sosyal hiz-
met uzmanlannın. öğTetmenlenn. top-
Inm hizmeti gören mesleklenn de alanı.
Bu meslek insanlanna bu alan için eği-
tim vermek \e alanda hizmet vermeleri-
ni sağlamak çok önemlı. 3. Bu çalışma-
ara üniversitelerin. bakanlıklann. bele-
•diyelerin.'sivil toplum örgütlerinin katı-
kmı çok önemli. Günümüzdeki durum
se işbiriiği olmayan. etkin olamayan bir
rızmetbiçiminde. Bukongredebukonu-
brın hepsi de işlenecektir.
Hollanda'dan Prof.B.Gersons,~Ams-
/erdam** modelini anlatıyor. Bu model-
de sosyal psikiyatri u> gulamalannın has-
tane tedavisinden çok ayaktan tedaviye
kaydığını. insanlan işlerinde ve evlerin-
de tutarak teda\ ı etmenın önem kazandı-
ğını belirtiyor. Bu çalışmalar sağlık büt-
çesinin yüzde 10"u gibi bir bütçe ödene-
ğiyle destekleniyor.
Belçika'dan Prof. C. Vaan Heringen,
ruh sağlığı bozukluğu olanlann aile özel-
likleri olan küçük yerlerde tedav i edildik-
lerini, daha küçük ölçekli merkezlerde
çeşitli elemanlarla bakım ve teda\inin
olumlusonuçlarverdiğini açıklıyor. Bel-
çika'da intihan önlemek için yapılan ça-
lışmalann da sosyal psikiyatri alanı için
önemli bir örnek olduğunu belirtiyor.
Yıllık intıhar gınşimi yüz binde 350
iken bu rakam Türkiye'de 150 olarak sap-
tanıyor. Türkiye"de aile desteğinin önem-
li ve olumlu bir rolü olduğu üzerinde du-
rulmalıdır.
Ruhsal hastalık ve bozukluklarda ar-
tık yeni bıranlayış yaygınlaşıyor: Sosyal
psikiyatri.
Bu da yeni insancıl kavramlann kabul
edilip paylaşılmasını öngörüyor: 1. Ruh-
sal sorunu olan insanlar asla dışlanma-
malı. tam tersine toplumun içinde (isjn-
de ve e\ınde) tutularak tanılan. bakım-
lan ve tedav ileri sağlanmalıdır. 2. Ruh-
sal sorunlan sadece sağlık sorunu olarak
görmemeli. konunun sosyal. kültürel,
ekonomik alanlarını da içeren yeni bir
örgütlenmeyle çözüm aranmalıdır.
Bu da sağlık mesleklerınin her dalını
ve sosyal meslekleri, eğitim meslekleri-
ni konunun içine katmaktadır. 3. Ruhsal
sorunlar bütün toplumun, bütün örgütle-
rin sorunu olarak kabul edilmeli \e ge-
niş bir işbirliğine girilmelidir. Bu kong-
renin temel mesajı budur. "Her hasta
bir insandır ve bütün insanların şef-
katle yaklaşımı ile i\ ileşecektir? Top-
lumdaki her hastadan hepimiz sorum-
luyuz..."
Doç. Dr. Levent Küe>. "medya ve psi-
kiyatri UişkiIerTni ele aldı...
"• ABDde 1991-1993 yılları arasında
yayımlanan 83 gazetenin makale içerik
analizi. "Akıl hastalannın gazetelerdeki
portresi nedir" sorusuna vanıt aramış. bu
incelemede haberlerin "Akıl hastalannın
saldırgan ve öngöriilemez (önceden kes-
tirikmez) davranışlarda bulunan bir ki-
şi olduğu konusundaki stereotipik algıla-
nn pekiştirildigi" sonucuna \anlmis.
• Kanada'dan 8 önemli gazeteden 103
haberin ıncelendiği içerik analizi sonuç-
ları. "ruhsal hastalıklar ve ruhsal hasta-
hğı olan kişiler aşağılayıcı deyimlerle ta-
nımlanmaktadır..."
Doç. Dr. Levent Küey. çok ılgi çekici
konferansında medyanın bu konudakı
yayınlannın şu özellikleri taşıdığını be-
lirtiyor: » —. • r
• Dikkat çekici. ""
• Sansasyonel.
• Basit neden - sonuç ilişkısi var.
• Kalıp yargı.
• Yanlış ınanış.
Doç. Dr. Küey. medyaya çıkarak yo-
rum y apan kimı meslektaşlannı da eleş-
tırerek. meslek etıği sınırları içinde dav-
ranmanın önemıne değindı. Sonuçta.
ruhsal sorunu olanlann medya tarafmdan
olunısuz özdliklerle aktarılmasının ve
ruh sağlığı uzmanları hakkında olumsuz
izlenim yaratılmasınm önüne geçılmesı-
nin toplumsal ruh sağlığı açısından öne-
mini \urguladı...
Prof. Dr. Orhan
Doğan: "insan ve kültür
Kirlenmesi'ne dikkat...
Prof. Dr. Orhan Ooğan da "Medya ve
Ruh Sağlığı" konulu konferansında.
"okumavan bir toplumda TV'nin etkisi-
nin daha çok oldugunu" belırterek bu et-
kileri şov le özetledi:
• Şiddet görüntülerinin pekiştirilerek
şiddetin doğallaştınlması.
• Sağlık elemanlannın karalanması.
• Tıpdışı uygulamalannözendirilme-
si.
• tntihar lıaberlerinin aktanm biçim-
leriyle ıntıharlann artması.
• Cınnet geçirme haberlenyle hastalı-
ğa yatkın ki^ilerın etkilenmesi.
• Spor gazetelerindeki küfürler.
• Çalışmadan kazanmanın. köşedön-
meciliğın doğallaştınlması.
• Bilginin. kültürün değıl. görünüşün
önemli olduğunun \urgulanması.
• Bu yollarla da 'insanın ve kültörün
kirlenmesrne yol açılması.
Prof. O. Doğan. boş brrakılari her ala-
nın yanlısjıkla da olsa dolacağının unu-
tulmaması gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Coşkun Şarman'ın başkan-
lığında Tınaz Tırpan. Zeki Çol, Doç.
Cem Kaptanoğlu, Prof. Selim Hovarda-
oğlu. Sürhat Müniroğlu' ndan oluşan pa-
nel ekıbı "futboLgruplarveşiddet" ko-
nusunu tartıştı.
Aşağıdaki noktalann vurgulandığı pa-
nel ilgiyle karşılandı:
• Futbol artık sadece spor değildir.
sosyal bırolgudur.
• Futboldaki şiddet. yanşma olmasın-
dan kaynaklanıyor.
• Yarışmanın takımlar arasında olma-
sı şiddeti arttmyor.
• Rekabethalindekioyunculararasın-
daki fiziksel temas şiddet için anahtaret-
kisi yapıyor.
• Futbolun tercih nedenleri olan büyük
saha. çok sayıda se\ ircı. çok para ve ar-
tan nsk, şiddet olasılığını arrtınyor.
• Seyirciyi taraftar. taraftarı fanatik
yapan etken "futbol takımının benimse-
ıten semboHeri"dir. Küçük yaşlarda be-
mmsenen sembollere dayalı önyargılı tu-
tum \e davranışlar "fanatik taraftar"]
yaratıyor. Kişiliğın. benligın vekimliğin
ıfade ettıği sembollere bağlanma. fana-
tikleşen tarafarda başansızlık durumun-
da öfkeye. böylece de saldırganlığa yol
açıyar.
Prof. Selim Hovardaoğlu'nun bu ana-
lizi, medyanın da bu durumu amıgolar \e
yöneticilerin saldırganlığı teşvik edici
rolleriyle tamamlanıyor.
Cem Kaptanoğlu da futbol topunun bir
"•arzu nesnesi" durumuna geldiğini. onu
kazanmanın \e kaybetmenin çok önem
taşıdığını ve "sevilen nesneyi de kaybet-
meduygusu" yarattığını belirtti.
Depremdeki or*anizasyon bozuklukları
sivil örgütleri larekete geçirdi
4 ;
Devletekriz
yöıtetimi dersiİ^- 'Yönetim Dar^rhanlari'Defneği, deprem felaketinde i
"ve ulaşım başta imak üzere, ayni ve nakdi yardımlann
dağıtımından beınma sorununa kadar geniş bir yelpazede
yaşanan organiasyon bozukluğunun düzeltilmesi için devlete
gönüllü eğitim ermek istiyor. ' . .
HAZALATEŞÇJaR
Sivil örgütler. bılerce insanın yaşa-
mını yitirdıöı Mrmara depremınde.
başta ıletişim ve laşım olmak üzere.
yardımlann dağıtnmdan bannma soru-
nuna kadar genişîr yelpazede yaşanan
organizasyon boakluklannın bir daha
tekrar etmemesrçin harekete geçtiler.
Yönetim Danışrfinlan Demeği (YDD):
Milli Savunma Eıkanlığı ve Başbakan-
lık Kriz Merkeztıe gönderdiği raporda.
söz konusu somlarm bir daha yaşan-
maması için yöetim ve koordınasyon
konulannda gftüllü eğitim vermeyi
önerdi.
Raporda. afedönemlerinde kriz yö-
netıminm uygıanamadığına dikkat çe-
kilerek yapılaiharcamalardaki düzen-
sizliklerin de izmetlerde aksamalara
yol açtığı vurglandı.
fiazı sivil cgütlerin de büyük hol-
dingler ve bakalar nezdinde afet du-
rumlannda alıacak tedbırlere ilişkin se-
mınererverd<leri bildinldi.
MıratYatooğlu'nun başkanı bulun-
dueuVDD (pzüm Üretme Platformu
tarafudan haırlanan raporda. Yalova.
Adapzan. Püzce ve Izmıt'teki kriz
merkzlen. çıdırkentler ve şehırlerdeki
geneduruda ilgili gözlemler ve so-
runlra ılişkiı çözüm önerilerine yer v e-
rildı
Trknece afet yönetim sistemine
ilişkı birdizenleme bulunmadığı kay-
deden raporda. kriz merkezlerinde gö-
revapan kışilerin yeterli bilgi ve dene-
yirr sahıp olmadıklan kaydedildi.
Kiz merkezlerinde afet durumlanna
yörlik czel bir organizasyonun eksik-
îiğie işaret edilen raporda, vali ve vali
yaıımcılannın kişisel yönlendirmele-
riv hızmet verilmeye çalışıldığı anım-
satiı.
öre\lılerde il ve ilçe haritalan. kro-
kir gıbı çahşmalan kolaylaştıncı bel-
gerin bulunmadığı belırtilen raporda.
14
1 görpliler çalışma şekilkrinin doğ-
rue uvgun oldugunu düşünmekte, iyi-
leirme >e önerilere kapalı olduklan iz-
lemi \çri>orlar. ^ürttaşlar mağduriye-
tiıispatetmekzorunda kalmakta, bel-
gtrarısndamücadeleetmektedir" de-
niı.
Lrizmerkezlerınin kendi içinde ileti-
şi proböTiı yaşadıklan kaydedilen ra-
pjia. bu nedenle de gerçek ihtıyaçla-
ntespıt ve temininde güçler yaşandı-
ginlatıldı. Kriz merkezlerinde yeterli
vçağcaş kayıt ve arşiv düzeni bulun-
ndığı uptanan raporda. ^Bilgisayar
lUamn minimum düzeydedir. Özel-
Oekiş >e> a ailebazında karşılaşılan ifı-
taçlanc lakibi yapıimamaktadır. Bö\-
be ihmıç fa/Jası yardım almış olanlar
ğerleriıin mağduriyetine neden ol-
aktadıriar" görüşüne yer verıldi.
NELER YAPILMALI?
- Afet yönetimi konusunda
\izj-on, hedef ve misyon net bir
şekilde tanımlanmalı. L'lusal,
bölgesel ve yerel olarak afet du-
rumunda uygulanacak plan ve
programlar hazuianmalı.
- Coğrafi bilgi sistemi afet yö-
netim sistemine entegre edilme-
li.
-Pratikveuygulanabüiryöne-
timsel esaslan içeren öneri pa-
ketleri hazırianmah.
- Bilgi kaynaklan etkin kulla-
nılarak depremzedeler mağdu-
riyetini ispat zorunluluğundan
kurtanlmah ve hizmetler hız-
landınlmah.
- Planlama grubu oluşrurula-
rak, anlık çözümkr yerine ob-
jektif çözümkr üretilmeli. Gün-
lük sorunlarla ilgflenecek kişiler
a^Tica beKrienmeli
- Tüm taratların bilgi edinme
ihtiyaçlannm karşılanması için
Internet imkânlan kullanılma-
h.
- Kriz merkezi görev lileri. kriz
yönetimi ve ekip çahşması ko-
nulu seminertere katdtnaİL
- Görevlilere yerel harita ve
krokiler kâğıt üzerinde ya da di-
jital ortamda sağlanmah.
Afet öncesinde düşünülüp planlanma-
sı ve hazırhk yapılması mümkün olan
pek çok konunun gözardı edildiğine işa-
ret edilen raporda. "Bu da zaman za-
man geç ve hatalı kararlann alınmasına
yol acabilmektedir. Afet bölgelerine des-
tek olacak çev re illerinin ve destek yönet-
melerinin önceden belirienmemişolma-
sı, belediyelerin hazırlığının bulunma-
ması bunlara örnektir" değerlendirme-
si yapıldı.
Çadırkentler sorun yumağı
Çadırkentlerde kalanlar arasında ya-
pılabilecek gönüllü faaliyetlenn organi-
ze edilemediğı voırgulanan raporda. ay-
ni ve nakdi yardımlann dağıtımında ya-
şanan sorunlara da yer verildi.
Raporda. "Yerliveyabancnardımla-
nn toplanması ve ihtiyaç sahiplerine u-
laştınlmasında kriz merkezlerinde fark-
lı uygulamalar görülüyor. Yardımlann
tek merkezde toplanması, sivil toplum
örgütleri kanalıvla yapılan yardımlann
dagıtılmasında sıkıntı yaratıyor" denıl-
di.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
İTOteJ5i™^
Depremin Kocaeli Üniversitesi'ne faturası çok ağır
Hasar 15.5 trilyonlira
Yürt Haberleri Servisi -
Kocaeli tniversıtesi
(KOÜ) Rektörii Prof. Dr.
Baki komsııoğlu. depre-
min üniversitede oluştur-
duğuhasann faturasının 15
trilvon 750 milyar lira ol-
dugunu bildırdı. Japon Hü-
kümeti. Adapazannın Ari-
fiye beldeshle Adlıye kö-
yü arasında. 1500 prefabrik
konutluk "Japon Köyü"
kuruyor.
Baki Komsuoğlu, 17
Ağustos'taki depremde.
üniversitenın merkez ve
Arslanbey Kampusu'nda-
ki fakülte ve yüksekokulla-
rında oluşan maddi zarann
toplam 15 trilvon 750 mil-
yar lirayı bulduğunu söy le-
di. Komsuoğlu. şöyle de-
vametti: "Binakaybımızın
maliyeti 13 trilyon 250 mil-
yar, donanım kaybı malive-
ti ise 2 trilyon 500 milyar li-
radır. Deprem öncesinde,
İkrisadi jdari Bilimler Fa-
kiiltesi, Hukuk Fakültesi,
Sosval Bilimler Enstitiisü
binalan ile tanvamlanmak
üzere olan Fen-Edebiyat
Fakültesi binası bulunan
Arslanbey Kampusu,yerle
bir oldu. O nedenle. Arslan-
be> Kampusu'na dönük
hedeflerden vazgeçilmiştir.
Bir başka dev işle tekrar ba-
şa dönülnıüştür."
Komsuoğlu. KocaelTnin
yeniden yapılanmasında
kendilerine bü>iik görevler
düşeceğini ifade ederek
"Bizim vizyonumuz var"
dedi.
KOÜ'nün büyük ölçekli
sanayi işletmelerinin stra-
tejikyatınmlannınyapıldı-
ğı bir kentte, eğitim-öğre-
tim ve araştırma faalıyetle-
rinı sürdüren bir kurum ol-
dugunu dile getiren Kom-
suoğlu, tespitlerini ve ha-
zırladıkları raporu, 1 Ka-
sım Pazartesi günü yeni
akademik yılın başlaması
dolayısıyla düzenlenen tö-
rene katılması beklenen
Cumhurbaşkanı Sülevman
Demirel"e sunacaklannı
sözlerine ekledi.
Japon Hükümeti, Ada-
pazarfnın Arifıye beldesi
ile Adliye köyü arasında,
1500 prefabrik konutluk
"Japon Köyü" kuruyor. Ja-
pon Hükümeti'nin deprem
bölgesine göndermeyi ta-
ahhüt ettıği 2 bin 500 pre-
fabrik konuttan 1500'ü.
Arifiye beldesi ile Adliye
köyü arasındaki 100 dö-
nümlük arazi üzerine kuru-
lacak.
Birbölümü K.obe depre-
mindensonradakullanılan
konutlann bölgedeki mon-
tajı yaklaşık 1 ay içinde ta-
mamlanacak. Toyoto. Ka-
matsu ve Daevvoo firmala-
rının da katkıda bulunduğu
prefabrik konutlann top-
lam maliyetinin 750 milyar
lira olduğu öğrenildi.
Kadıköy Belediyesi ile
Türkiye Yazarlar Sendika-
sı (TYS), Sakarya'nın Sa-
panca ilçesine bağlı Kırk-
pmar beldesinde, deprem-
zedelerin yararlanması
amacıyla kütüphane açtı.
Kadıköy Belediye Başkanı
Selami Oztürk. Kırkpınar
belediye binasmdaki kü-
tüphanenin açılış törenin-
de yaptığı konuşmada, bel-
dede kurduklan çadırken-
tin en büyük eksikliklerin-
den birinin kütüphane ol-
dugunu belirterek bu ek-
sikliğin. TYS'nin katkıla-
rıyla giderildiğini söyledi.
TYS Başkanı Cengiz Bek-
taş da bugüne kadar dep-
rem bölgesinde 6 kütüpha-
nenin kuruluşuna öncülük
ettiklerini belirterek çocuk-
lara kütüphaneyi iyi kul-
lanmalannı tavsiye etti.
Ses sanatçısı Erol Evgin,
Hülya Avşar'ın kardeşi He-
lin Avşar ve sunucu Ozlem
Yıldız. Kadıköy Belediye-
si"nin Kırkpınar'daki çadır-
kentinde. depremzedelere
yardım dağıttı.
CUMARTESİ
YAZILAJRI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Uşaklar ve Efendileri
Tertemiz bir insan öldürüldü. Ne siyasal ne aka-
demik ne gazetecilik yaşamında adı hıçbir olum-
suzluğa karışmamış, dupduru, berrak bir insan.
Düşüncelerini de aynı berraklıkla dile getirebılen.
AhmetTaner Kışlalı yla tanışıklığımız sadece bir-
kaç kez karşılaşmışlık düzeyindedir. Fakat inanı-%
yorum ki özel yaşamında da toplumsal kimliğin-
deki gibi dürüst, berrak. sevilen bir insandı. Böy-
lesi kişiler azdır. Hele yaşamakta olduğumuz bu-
lanıklık ve karmaşa ortamında, kişıliklerin ve fıkir-
terin çok ucuza alınıp satılabildiği bir ülkede; ka-
faniz ne kadar kanşık. anlatımınız ne kadar bula-
nıksa o kadar entelektüel sayıldığınız bir yazın dün-
yasında Ahmet Taner Kışlalı gibi olabilmek daha
da güçtür. Bir ölümün yol açtığı kişisel boşluk hiç-
bir zaman doldurulamaz. Yakınların acıları zaman-
la küllense de sona eren kişisel yaşam hiçbir za-
man geri gelmeyecektir. Cinayet; onarılması, ger-
çek anlamda cezalandırılması olanaksız bir vah-
şettir. Bu anlamda söylenebilecek hıçbir avuntu
sözü yeterli olamaz. Ahmet Taner Kışlalı'nın kişi-
sel yaşamının böylesine bir vahşetle sona ermesi
ise, yaşamdan kopanlan bu insanın özgün nitelik-
leri bakımından, düşünce dünyamız ve yazarı ol-
duğu "Cumhuriyet" gazetesi için de yeri doldurul-
ması çok güç bir kayıptır.
• • •
Ahmet Taner Kışlalı'yı kimler öldürttü? Onun ar-
tık yaşamıyor oluşu kimlerin işine yarayacak? Bu
kahpece, alçakça ortadan kaldırma eylemiyle kim-
lere gözdağı verilmek ıstenıyor? Cinayet haberi-
nin ulaştığı andan berı içimde yükselıp duran öf-
ke ve üzüntü duygularının yanı sıra, bu sorular,
herkes gibi benim de zihnimi kurcalıyor.
Arabasına öldürme nesnesini koyan el, hiç kuş-
kusuz o nesne kadar duygusuz birine aıtti. Bir uşa-
ğın, kiralık bir katilin, belki tümüyle duyarsız. bel-
ki fanatik bir psikopatın eli. Tıpkı daha önceki ben-
zer cinayetlerde olduğu gibi. Bu nedenlerle. cina-
yette kullanılan elin sahibine ulaşılması, sadece bir
uşağın ele geçirilmesi olabilecek. Asıl sorun, uşa-
ğın efendilerine ulaşmak. Bu gerçekleşebilecek
mi? Ve belki daha da önemli bir başka soru: Uşa-
ğa emir verenlerin saptanması, onlann yakalanıp
yargılanmasına, cezalandırılmasına. etkısiz duru-
ma getirilmesine yetecek mı?
• • •
Günümüzün. moda deyimle "liberal-demokrat"
yazarlarından birı, katil hakkında tahmınini şu söz-
lerle özetliyor: "Banş düşmanı bir fanatik." Baş-
kaca liberal-demokrat yazarlarımızın göruşlerinin
de yaklaşık olarak bu içerikte olduğu söylenebilir.
Buna göre, uşağın gerisindeki efendileri de şöyle
tanımlamamız gerekir: "Banş düşmanı fanatık-
ler...". Acaba öyle mı? Ya da sadece bu kadar mı?
Bütün bu soruları yanıtlayabilmek için öncelik-
le, öldürülen yazarın kimliğini, düşüncelerini, du-
ruşunu irdelemek gerekir. Ahmet Taner Kışlalı, ya-
zımın girişinde belirttiğim ve herkesçe de bilindi-
ği gibi berrak düşünceleri olan ve bu düşüncelöfi
son derece açık, bir matematik problemi çözer-
cesine yalın bir mantıkla ortaya koyan bir yazardı.
Bu düşünceler ise özetle şunlardr. Türkiyede Ata-
türk'ün adıyla özdeşleşmiş aydınlanma devrimi
tehlikededir. Aydınlanma devrimine yönelik başlı-
ca tehditler irtica ve bölücülüktür. Toplumsal so-
runlanmızın çözümü. aydınlanma devriminin sür-
mesinde ve ulusal bütünlüğün savunulup güçlen-
dirilmesindedir. Türkiye'de aydınlanmacı güçler
dağınıktır. Aydınlanma devrimini savunmak için bir
araya gelmek, birleşik bir güç oluşturmak gerekir.
Ahmet Taner Kışlalı neredeyse tüm yazılarında bu
görüşleri kararlılıkla açıklıyor, yurtiçinde ve dışın-
da katıldığı panellerde de bunlan yine açıklık ve ka-
rarlılıkla dile getiriyordu. Öyleyse katillerinı de (uşak
ya da efendi), soyut-bulanık sözcüklerle değil, ay-
nı açıklıkla. somut kişi ve çevrelerde görüp tanım-
layabilmek gerekir...
•••
Türkiye'de yaklaşık iki yüzyıllık birıkimleri olan,
asıl hızını ve anlamını Cumhuriyet'le, Mustafa Ke-
mal'in köktenci devrimleriyle kazanan ulusa! kur-
tuluş ve aydınlanma hareketi bugün ciddi bir teh-
dit altındadır. Tehdidin kaynağı ülkede egemen
olan sömürücü ekonomik sistem, geniş halk yığın-
larının yoksulluğu ve bilgisizliği, bir yandan halk yı-
ğınlarının emeğini sömürürken bir yandan da on-
lan ortaçağ öğretileriyle daha da karanlığa boğmak
isteyen, oligarşik bir yönetimi popülist yalanlarla
demokrasi gibi yutturmaya çalışan gerici. emper-
yalizm yardakçısı siyaset kadrolandır... Bunlarso-
yut kavramlar değil, somut kişiler, kadrolar ve par-
tilerdir...
• • •
Ahmet Taner Kışlalı'nın bıkıp usanmadan yine-
lediği gibi, ülkede var olan aydınlanmacı potansi-
yel pariamentoda etkin bir güç olarak yer alma-
dıkça, halk yığınları bu pariamentoda gerçek an-
lamda temsil edilmedikçe, demokrasi maskesı ar-
kasına gizlenmiş oligarşik sistemin etkınliği kırılma-
dıkça, aydınlanma karşıtı ortaçağcı güçlerin ülke
içinde ve dışında palazlanıp dal budak sarmaları-
na çanak tutuldukça. aydınlanmacı-ulusal kurtu-
luşçu geleneğin kazanımlanna sahip çıkılıp ulusal
ekonomi-ulusal devlet kavramları çağdaş anlam-
larıyla yeniden güçlendirilip savunulmadıkça. ne
Kışlalı cinayeti ne öncekiler gerçek anlamda ay-
dınlatılabilecek, nedeyenilerinin önü alınabilecek-
tir...
İLAN
T.C.
PENDİK BİRİNCİ ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1999 175
Davacı Bülent Döşdemir tarafmdan davalı Alış
tlona Döşdemir aleyhine mahkememizde açılan
boşanma davasında mahkememizce yapılan her
türlü aramaya rağmen ılgılilerin adresı temın edile-
medigınden dava dıtekçesi ve duruşma günü tebliğ
edilememiştır. Bu yüzden duruşmanın ilanen tebli-
ğine karar verilmiştir.
Venlen karar uyarınca aşağıdaki ılan vazısının
Türkiyenın her yerinde okunan ve tırajı en yüksek
gazetelerin bınnde masrafı davacıdan alınarak du-
ruşma günü olan 03.11.1999 gününden en az 15
gün önce ılan edilmesi ve ilanı havi gazetenin tam
bir suretinın duruşma gününden önce mahkeme-
mize gönderilmesi önemlericaolunur. 21.09.1999
Basın: 47724