Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyel
tmrivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç
0 Genel Yayın Koordmatörü Hikmet
Çetinkaya 0 Yazıişlen Müdürü: tbrahim
Yıldız '• Sorumlu Müdür: Fikret tlkiz
0 Habcr Merkezı Müdürü: Hakan
Karı 0 Görsel Yonetmen Fikret Eser
(snhbarat CengU \ ıldınm 0 Ekonomı: Özlem
Yüzak 0 Kültür- Handan Şenköken 0 Spor
Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler. Sami
Karaören 0 Duzeltme. Abdullah Yazıcı 0
Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bilgı-Belge:
Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen. Mehmet Faraç
Yayın Kurulu tlhan Selçuk
(Ba$kan), Orban Erinç, Okta>
Kurtböke, Hikmet Çetinkay».
Şûkran Soner, Ibrahim Yıldız,
Orhan Burah, Mustafa Balbay,
Hakan Kara.
Ankara Temsilcısı Mustafa Balbay Atatürk Bulvan
No- 125, Kat:4, Bakanhklar-Ankarâ Tel: 4195020 (7
hat). Faks:4195O27
0tzmırTemsilcısı.SerdarKmk,
H ZıyaBlv 1352 S 23 Tel:441!220. Faks 4419117
0 Adana Temsilcısı. Çetin Yiğenoğlu, inonüCd 119
S No 1 Kat 1, Tel: 363 12 11. Faks-363 12 15
Muessese Muduru Cstün Akmen #
Koordınalor \hmet Konıban # Muha-
sebe Bttlent V ener A tdare Hüseyin
Gürer# Bilgı-lştem N'ıil Inal • Bılgı-
sayar Sıstenv Mürüvet Çfler#Satı;
FazfletKuza
MED'İ A C: • Yönetım Kurulu
Başkanı - Genel Müdur Cülbîn
Erduran # Koordınator Reha
Işıtman • Genel MudurYardımcısı
SevdaÇoban Te! 514 07 53 -
5139580-5138460-61.Faks 5138463
Y ayunlatan ve Basan: \ enı Gün Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A.$
Turkocağı Cad 39 41 Cagaloghı 34334 Istanbul. PK. 246 - Siricecı 34435 Istanbul
Tel (0,212)51205 O5(2Ohal>
Faks (0 212)513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 25EKİM1999 lmsak:5.52 Güneş:7.I9 Öğle: 12.55 îkindi: 15.49 Akşam: 18.18 Yatsı: 19.39
Beyaz Saray'da
rock konseri
• \VASHINGTON (AA) -
Amenkan okullannda müzik
eğıtimine destek amacıyla
Beyaz Saray'da bir rock
konserı düzenlendi. Müzik
televizyon kanalı VH1
tarafından 'Yüzyılın
Konseri" başlığıyia
düzenlenen ve ABD Başkanı
Bill Clinton'la eşı Hıllary
Clinton'ın ev sahıpliği
yaptığı konserin yıldızı ünlü
gitarist Enc Clapton'dı.
Konsere Clapton'ın yanı sıra
Lenny Cravitz. John
Foggerty. Gloria Estefan, Al
Green. John Mellencamp,
Sheryl Crow ve BB King
gibı sanatçılar da katıldılar.
2000 ÖSS
maratonu
başlıyor
• ANKARA (ANKA) -1999
yılında skandallarla akıllarda
kalan tek basamaklı ÖSS
sisteminin 2'nci yıl
uygulaması başvunılarla
start alıyor. 2000 ÖSS ıçin
başvurular 1-16 Kasım
günlen arasında yapılacak.
OSS'ye 1999-2000 öğretım
yılında mezun olabilecek
durumdaki adaylar, lıselerin
son sınıfında beklemeli
olanlar. ortaöğretim
kurumlannı dışandan
bıtirme sınavına girenler,
öncekı yıllarda mezun
olanlar başvurabilecek.
Adaylar. 2000 ÖSS
Kılavuzunu 1.5 milyon lira
ödeyerek. lise ve dengi
okullarileÖSYM
merkezlennden alabilecek.
Adaylar başvuru sırasında
"Cepheden ve son altı ay
içinde çekilmiş, kolayca
tanınmayı sağlayacak net bir
fotqğraf" verecek.
Ressam Aftert
Tucker öldü
• Kültür Servisi -
Avustralya'nın 20. yüzyılda
yetişen en önemli ve son
büyük ressamlanndan olan
Alber Tucker, geçirdıği kaip
rahatsızlığı sonucu 84
yaşında yaşama veda etti.
Avustralya'nın savaş sonrası
sanatçı kuşağının son
temsilcilerinden olan Tucker,
yapıtlan New York'taki
Modem Sanatlar Müzesi ve
Guggenheim Müzesi
tarafından satın alınan ilk
Avustralyalı ressamdı.
Etikette
kampanya
• Haber Merkezi - Türkiye
distribütörlüğünü Makro
Bilgi lşlem Sistemlen
AŞ'nin yaptığı Avery. etiket
ürünlennde ındirim
kampanyası başlattı. 15
Aralık tarihıne kadar sürecek
kampanya çerçevesinde 2
kutu laser etiket ile Avery
Wizard etiket CD'sinden
oluşan paket 99 dolar yerine
33 dolara, yine iki kutu
inkjet etiket ile Avery Wizard
etiket CD'sinden oluşan
paket 81 doiar yerine 19
dolara satıhyor.
Gökalp anıldı
• İstanbul Haber Servisi -
Yazar ve toplumbılımcı Ziya
Gökalp. ölûmünün 75.
yıldönümünde,
Çemberlitaş'taki mezan
başında anıldı. Aydınlar
Ocağı ve Türk Ocağı
tarafından düzenlenen anma
töreninde. Ziya Gökalp'in
Türk milliyetçıliğine ılişkin
görüşleri anlatıldı.
Kornea nakfl
• İZMİR(AA)-SSK
Bozyaka Hastanesi'nde,
yıllardır göremeyen 2
hastanın, kadavTadan alman
kornea tabakasının nakli ile
görmeye başladığı bıldirildi.
Operasyonu gerçekleştiren
Dr. Bora Yüksel, hastalann
başanlı bir ameliyat sonucu
görmeye başladıklannı
belirterek, "Daha ilk gün
yüzde 10 görmeye
başladılar"
Beyindeki hasar ahlaki davranış bozukluklanna neden olabiliyor
Kazalar kişilik bozuyor• Bilim adamlan
beynin önemli
merkezlerinde erken
çocukluk döneminde
meydana gelen
hasarlann ileri yaşlarda
kişilik bozukJuklanna
yol açacağını ileri
sürüyor. Bu iddia, bazı
kişilerde ortaya çıkan
psikopatik eğilimlerin
nedenlerinı açıklamaya
yardımcı olabilir.
Çeviri Ser\isl - Iowa
Universitesi'nden Antonio
Damasio'nun başkanlığında
çalışmalannı sürdüren ekıp.
ahlaki davraruşlann prefrontal
(beyrun alm lobunun önünde
olan) korteksten
kaynaklandıgıru belirtiyor.
Ekibin çalışmalanna konu
olan 23 yaşında bir erkek ve
20 yaşında bir kadın denek,
yalancıhk, hırsızlık, sosyal
ilişkilerde başansızhk,
acımasızlık gibi olumsuz ve
yıkıcı davranışlar sergiliyor.
Bu konuda ilk örnek 1848
yılında Phineas Gage adında
bir tren yolu işçisinin başına
gelen olaydır.
Sorumsuz davranışlar
Talihsiz bir kaza sonucu
işçinin alnına bir demir putrel
saplanır. Fiziksel olarak tam
anlamıyla şifa bulan Gage'in
kişiliğinde büyük
değişiklikler izlenir. Daha
önce çalışkan ve titiz bir insan olan
Gage, kazadan sonra ilgisiz,
tembel ve sorumsuz bir kişilik
sergilemeye başlar.
Ne var ki Gage ile söz konusu iki
denek arasında iki önemli fark söz
.Ahlaki davranışlan
belirleyen beyin loUan
hasar gören çocuklar
ailesi ile proUemler de
yaşıyor. Genellikle
üzgün olan çocuklann
sosyal üişkfleri de çok
zayiflıyor.
konusu. Gage, ahlaki kurallan
dikkate almamasına karşın bu
kurallann varlığını kabul ediyordu.
Oysa düzenli ve ahlaki kurallara
saygılı bir aile ortamında
büyümelerine karşın bu iki denekte
ahlak kavTamı hiç oluşmamıştı.
Kadın denek 15 yaşında iken bir
tarfîk kazası geçirmiştir. Birkaç
gün içinde kazarun fiziksel
etkilerini üzerinden atan genç
kızda. zaman geçtikçe,
dükkânlardan mal çalma veya
yalan söylemek gibi davraruş
"I bozukluklan ortaya çıkmaya
başlamıştır.
Erkek denek ise üç aylıkken
bir beyin tümörü ameliyatı
geçirmiştir. Ameliyat çok
başanlı geçmesıne karşın.
çocuk büyüdûkçe sinir
krizleri geçirmeye başlar;
okulda başansızdır: sürekJi
yalan söylemektedir ve
arkadaşlık kurmakta
zorlanmaktadır.
Odül ve ceza
İki deneğin beyinleri
tarandığında ikisinin de
beyınlerinin ön kjsımlannda
aynı bölgede hasar tespit
edilir. Dr.Damasio ve ekibi,
saygın bilim dergisi
"Nature Neuroscience"ta
kaleme aldıklan yazılannda,
beynin frontal lobunun,
başta ödül ve ceza bulgulan
olmak üzere, tûm sosyal
verileri banndırdığını
bildiriyor.
Katillerin beyinlerinin
hasarlı olduğu savını
kanıtlamak için sürdürülen
çalışmalar farklı sonuçlar
veriyor. Southern California
Universitesi'nden Profesör
Adrian Raine incelediği
41 katılin yüzde
75'inde frontal lob
kusurlan tespit etmış.
Buna karşın Broadmoor
Hastanesi doktorlanndan
John Lumbden şiddete
başvuran suçlularla, şiddet
yöntemı kullanmayan
suçiulann beyin
taramalannda
dikkati çekecek önemli bir
farkiılığa rastlamamış.
Bilim adamlan yine de bu
araştıımalar ışığında psikopatik
eğilimlerin nedenlerini
açıklamak için çalışmalannı
sürdürüyorlar.
Memur maaşıyla taş plak
Birecikltgil, emekii parasıyla stüdyo açmış.
GAZİANTEP(AA)-Türk Sa-
nat Müziği'nin anılarda kalan
eserlerini, memur maaşı ile aldı-
ğı taş plak, 45'lik ve LP'lerde ya-
şatan TEK emeklisi HaiflBiredk-
Kgfl. özellikle yeni kuşağın bilme-
digi ve tanıma şansını bulamadı-
ğı klasik müziğin yaşatılması için,
kendince kurduğu stüdyoda ma-
liyetine kaset dolduruyor.
Bir işhanınm küçük bir odası-
na kurduğu 'stüdyovâri' bürosun-
da sorulan yanıtlayan Halil Bire-
cikligil. 55 yaşında ve TEK emek-
lisi olduğunu belirterek "Tekho-
bim, müzik. Ancak müzigi, mü-
zikgibı\ansıtantasplaklar.45'lik-
ler ve LP'lerde dinlerim" dedı.
Kendisinde 1.200 45lik, 400 taş
plak ve 250 LP bulunduğunu ifa-
deeden Birecıkligıl, "Emekliol-
duğumda. bana göre eşsiz bir ha-
ane olan bu eserieri yalıuz benim
dinlememin haksızlık olacağını
düşündüm veemekii ikramiyemi
alınca bir bölümüyle Antepevi,
kalanınla da bu büroyu alarak
kendûncestikhw-adönuştürdüm"
diye konuştu.
Para kazanmayı değil, bu gü-
zelliği bilenler ve bilmeyerderie
paylaşarak müzikseverlere hiz-
met etmeyi amaçladığını. ticari
düşünce yapısında hareket etme-
diğini anlatan Birecıkligıl, şunla-
n söyledi:
"Sahip olduğum taş piaklar,
45'Bkler veLP'ler bir kültür zen-
ginligisayüır. Bu anlamda, kendi-
mi Türkrye'nin en zenginlerin-
den birisi olarak göniyorum. Bu
eserieri dinleme hazzma erişenler,
bir "yerlerden duvııp bana geU-
yorlar. Hiç bir reklam »«rmedim.
Günde 2-3 kaset dolduruıtca, o
gün çokönemli bir iş, hatta görev
yapügımı düşünüyorum."
Birecıklıgil, ekonomik zorluk-
lar içerisinde sahıp olduğu, özel-
liği ve içeriği bulunan taş plak, LP
ve 45'likJerin, üç çocuğımun da
kendisi gibi değerlendiremeye-
ceğini düşündüğünden dolayı,
ölümü halinde konservatuvara
verilmesini istediğini sözlerine
ekledi.
1999, TABAN SENDROMUNUN YAŞANDIGI \1L OLDU
Tıırîznıde yaünınlar bekliyor
İSTAABUL (AA) - Tu-
rizm Yatınmcılan Derneği
(TYD) Yönetim Kumlu
Başkanı Tavit KöJetavitog-
hı. 1999 yıhnın turizm ya-
tınmlan açısından "taban
sendromunun" yaşandığı
bir yıl olduğunu söyledi.
Sektörde yaşanan son ge-
lişmelere ılişkin sorulan ya-
nıtlayan Köletavitoğlu, 17-
18 aydıryaşanan dünya eko-
nomik krizi ile Abdullah
Ocalan olayı ve deprem fe-
laketinin yatınmlar açısın-
dan son derece ağır koşul-
lan beraberinde getirdiği-
ni belirtti. Rusya ve Uzak-
doğu knzıni göre göre ya-
pılan vergi düzenlemeleri
ve mali milat uygulaması
gibi organizasyonlann ser-
mayeyi bir şekilde tedirgin
ettiğini savunan Köletavi-
toğlu. "Apo olayı vedeprem
felakeri yaşanmasa dahi bu
sonınlar olacakn. 1998yıbn-
da başlayan bürün bu olum-
suzhıklar, 1999yılında sek-
törde bir taban sendromu-
na dönöştü" dedi. Köleta-
vitoğlu. var olan yatınmla-
nn durduğunu, 1998'den
1999'a devredecek yatınm
tamamlamaları içerisinde
hemen hemen realizasyo-
nun yüzde 5'i geçmediğini,
yaklaşık 60 bin civannda-
ki yanm kalmış yatak yatı-
nmının 1999 senesinde 3-
4 bin cıvannda gerçekleşe-
bıidigını anlattı.
En büyük darbeyi hiç baş-
lamamış yatınmlann aldı-
ğını ifade eden Köletavi-
toğlu, tüm olumsuzluklar
çerçevesinde, girişimcinin
yapacağı yatınma güveni-
nin sarsıldığım kaydettı.
"Umuyorum ki hükümet
alacağı tedbirierle bu güve-
ni yeniden sağlar" diyen
Köletavitoğlu şunlan söy-
ledi:
"Hükümet sermayeyle il-
gili çok ciddi girişimi yeri-
ne getirdi. Mali milatve ver-
ghie ügili uygulamadan vaz-
geçti. Sermayenin kaçtşıça-
buk olurken, dönüşü yavaş
ohıyor. Şu anda Tfiridye'nin
koşuflan topyekûn bir nega-
tiflik içerisinde bulunduğu
içinoounda etkianidahaye-
teri kadar göremiyoruz.
Ama sonuç verecektir. Çok
hızlı gündemi değişeıı Tür-
kiye"nin gerek IMF bağlan-
tısı,gerek Helsinki kararla-
n bağlanüsı vegerekse dep-
rem sonrası komşulanyla
oluşan sıcaklıgm kalıcı ba-
nşa dönüşmesiyle daha
olumlu günlere gideceğimi-
zeinanıyonım."
Yabancı sermayenin Tür-
kiye"nm önündeki en önem-
li konulardan birisi olduğu-
nu ıfade eden Köletavitoğ-
lu, "Turizm de btınun için-
deetkilenen bir sektör. Enf-
lasyonun bu kadar yüksek
olduğu, gelen sermayenin
Türk Lirası'na çevTÜipbir-
kaç senede erry ip bittiği bir
ülkede > abancılar yatınm
yapnıak jstemez. Yabana
sermaye Türkiye'ye bu ko-
şullarda gefmez" görüşünü
savundu.
Turizmin bir makro eko-
nomi olduğunu ve biitün
dünya devletlerinin turizm
yatınmlanna hibe verdiği-
ni söyleyen Köletavitoğlu,
"Türkiye önceükle turizm
yannmlanna hibe vennek
zonında" dedi. Bütündün-
yada bankaiann önceliklı
sektörlere iştirak limıtleri-
ni kaldırdığını ya da esnet-
tiğini vurguiadı.
e-posta : tan (cı prizma. net. tr
Türkiye 'nin çocukgündemi yok
Se\inçlera:{ddıkça
acdarçoğahyor
tSTANBUL(ANKA)- Dünyada
yaklaşık 1 milyar 300 milyon ço-
cuk yoksulluk sınınnın altmda ya-
şıyor, 600 milyon çocuk beslen-
me yüzünden gelışme ve büyüme
bozukluğu içmde bulunuyor.
Çocuk Vakfı verilerine göre,
dünya çocuk gündemını oluştu-
ran çocuk ideolojisi, modern ço-
cukluk tasanmı ile birlikte Sana-
yi Devrimi'nden yeni dünya dü-
zenine kadar farklı bıçimlere bü-
rünüyor.
Elektronik medyalar çocukluğu
örnekleştirirken,
evTensel çocuk ide-
olojisi adeta silah
olarak kullanılıyor.
Çocuk istisma-
n her çağın rengi-
ne bürünüyor ve
çocuk temalı ıliz-
yonlar sürekli tek-
rarlanıyor. Bu du-
rum çocukluğun
oluşumunu sağla-
yacak duyarlılıkla-
n yok ediyor.
Çocuk yoksullu-
ğu nedenıyle dün-
ya çocuklan ıhma-
lin, istısmann, şid-
detin, kötü davranı-
şın, cinsel tacızin,
sömürünün. uyuş-
turucunun kurbam olmaya devam
ediyor.
Yaklaşık 3 milyar cocuğun ya-
şadığı dünyada; 600 milyon çocuk
beslenme yetersizliği yüzünden
gelişme ve büyüme bozukluğu
içinde bulunuyor.
1 milyar 300 milyon çocuk yok-
sulluk sınınnın altmda yaşıyor,
bir o kadan da sağlıklı ev orta-
mından uzakta bulunuyor.
600 milyon çocuk ise beslen-
me bozukluğu yüzünden gelişme
• Dünyada
çocuğa verilen
değer her geçen
gün azahyor.
Dünyada 1 milyar
300 milyon çocuk
yoksulluk sınınnın
altında yaşıyor,
600 milyon çocuk
ise beslenme
yüzünden gelişme
ve büyüme
bozukluğu içinde
bulunuyor.
ve büyüme problemleri içinde bu-
lunuyor.
Yaklaşık 15 milyon çocuk ise ev-
sız olarak yaşarken. 1 milyon ço-
cuk fuhuşa alıştınlıyor. Dünya he-
nüz çocuk işçi problemini ide çö-
zemedi.
Çocuk bilgisi üretilmiyor
Çoğu Asya ülkelennde olmak
üzere 250 milyon çocuk ağır ışler-
de ve kötü ortamlarda çalıştınlı-
yor. Son 10 yılda savaşlarda ölen
çocuklann sayısı ise 3 milyona
yaldaşırken, 16mil-
yonu sakat kaldı, 10
milyona yakını da
psikolojik tramva
geçirdı.
Henüz çocuk
gündemi bulunma-
yan Türkiye'de ço-
cuğa ulaşmanın en
geçerli yolu olan
çocuk bilgisi üre-
tilmiyor.
Bırçok dünya ül-
kesı gibi. Türkiye
de çocuğa yönelik
Batı merkezli tema-
tıklen oburcakulla-
nıyor. Güncellıği \ e
karşılığı kalmayan.
bir yüzyıl öncesi-
nın çocuk bilgisını
tüketen yaklaşım ısrarla sürdürü-
lüyor.
Göstergelere göre. Türkiye ço-
cuk kriz bölgelen arasında yer alı-
yor. Ülkemizde dünyaya gelen her
20 çocuktan biri 1 yaşına gelme-
den ölüyor. 5 yaş altı ölüm oranı
ise bınde 55'e ulaşıyor.
Türkiye'de her 100 kız çocuğun-
dan 29"u okula gitmiyor.
Okul öncesi eğitime katılan ço-
cuk oranı ise Türkiye'de ancak
7.1'dekalıyor.
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
Fakir Baykurt'un Hatırlattığı.••
Başka türlüsünü yapabilir miydik? Şüpheliyim:
edebiyat 'terbiyemiz' budur.
Şiir, oldum olası 'işlevsel'öir ya; hikâye ve roma-
nımız da, 'şahsiyetini' bulduğu andan itibaren, Vç-
timâiendişe'taşır, 'militan'dırhatta! Bu söyledikle-
rim elbet, 'Teceddüt Edebiyatı'ma için geçerli; yâ-
ni, 'Divan'sonrası! Evet, hepsi Baö'dan etkilenmiş-
lerdir; bazılannda 'etkı', 'taklit'e yozlaşmıştır ama;
bize, bizden öncekilere de, 'Romantizm'i de. 'fîe-
alizm'\ de, 'Naturalizm'i de onlar öğretmiştı. Hiç
unutur muyum? O yoksul ve tehlikeli Paris günle-
rimde, Plekhanof'uokuyup, 'narodnik'lerle(birtür
köytücü sosyalistlerdir), marksistler'in; 'eleştirel'
gerçekçilerie, 'toplumcu' gerçekçilerin farkını ögren-
miştim; ilk düşüncem, bizde 'eleştirel' olmayan
bir 'gerçekçiliğin' hiç olmadığı yolundaydı. Ya-
nılmış mıydım?
Osmanlı'dan 'müdevver' ilk Cumhuriyet edebi-
yatçılan, -en bireycisi dahi- toplumsalı yaşamış ve
yazmış kalemlerdi; yazarken, yaşadıklannı 'eleşti-
rel' yansrtmışlardır: Haltt Ziya, Ömer Seyfettin,
Refik Halit, Yakup Kadri ve Hâlide Edip, hiç far-
ketmez! Geçen yıl, (Fethi) Naci'yle TRT kondorla-
nnda, sıramızı beklerken, Reşat Nuri'yi konuşmuş-
tuk: onu kim, hem de hâlisinden, 'eleştirel' gerçek-
çi saymayabilir? Cumhuriyet, bireyci 'pryasa' de-
mokrasisine göre, nasıl basbayağı 'sosyal' ise;
Cumhuriyet 'gerçekçiliği' de, onun kadar 'sos-
yal'dir, yâni 'toplumcu', en azından 'toplumsal'.
Bu 'fesö/f'in, -Fakir Baykurt'a eğilirken-; hele
post/modernıst 'yozlaşma' başlamışken, 'hayati'
önemi var.
Çünkü, 'maya'böyle Vş/evse/'tutulmamışolsay-
dı sonraki 'Köy Edebiyatı'ru açıklamak da zorlaşır-
dı, toplumcu gerçekçi' edebiyatı da: 'başka türlü
yapamazdık, çünkü terbiyemiz budur' derken, bu-
nu kasdetmiştim; bizim, bizden sonrakilere verme-
ye çalıştığımız 'terbiye'kesinlikle 'işlevsel', sapına
kadar 'toplumsal' olduğu halde; yüzyılın son çey-
reğinde edebiyat -öteki sanat dallan da-; bıra-
kın 'sosyalliği' ve 'işlevselliği', neredeyse 'ulu-
sallığını' bile inkâr edecek; çünkü onu da 'özel-
leştirdiler1
, şimdi 'küreselleştiriyorlar'.
Ikisi de gerçekçilik' ama...
Dahası, '40 Karanlığında' hepimizin içini aydın-
latan, o Rus romancılan: Tolstoy, Dostoyevs-
kiy, Turgeniyef, Gogol, Gorkiy, Şolohof vd. Her
biri kendi merceğinden, bıreysel tercihine uygun
olarak, uçsuz bucaksız Asya steplerinden, 'mujik-
ler"i anlatııiardı; tabii, 'barinler'i ve 'barinalar'ı da,
yâni 'mujikJeri' yiyenleri! Türkiye'de Gâzi, 'devrim'in
lideri', 'memleketin sahibi ve efendisi, hakiki
müstahsil olan köylüdür' demış ise; Türk edebi-
yatçısı, köylüsünü nasıl ihmal edecekti ki? Zaten 're-
jim', sola en yakın ağızlanndan. bir 'köylü ihtilâli' ol-
duğunu açıklamıyor muydu? Meselâ, Mahmut Esat
Bozkurt!
'Toplumcu Gerçekçi' ilk kuşak, kimisi hapiste ki-
misi dışarda, kırsal gerçeğimize paldır küldür girer:
Reşat Enis (Toprak Kokusu/Kara Toprak); Kemal
Tahir (Göl Insanları, Yedıçınar Yaylası, Rahmet Yol-
ları Kesti vd), Orhan Kemal (Bereketli Topraklar
Üzerinde, Hanımın Çiftliğı, vd.) Kemal Bilbaşar
(Cevizü Bahçe, Cemo. Memo, vd.) Bu 'veriler', ül-
kemizde 'köy edebiyatını' Variık dergisi'nde Yaşar
Nabi'nin, Mahmut Makal ve öteki 'enstitülü' ka-
lemleriyle başlatmadığını belirtmek amacıyla verili-
yor: Köy edebiyatı, 'Kara Bibik'den gelir, Yaşar
Nabi Bey'in 'himmetiyle' serpilmek imkânını bu-
lan 'enstitülü' edebiyatıdır ki, çok partili rejim-
le beraber 'köy enstitüleri' itibardan düşünce,
Varlık o bereketli ocaktan yetişmiş kalemleri
dergisine toplayarak, yeni 'köy romancılığına' fi-
delik etmiştir. Türkiye, uzun zaman, bu iki akımı
birbirinden ayıramaz: 70'li yıllarda dostum Fakir Bay-
kurt'la aramızda hayli sert bir tartışma geçmesinin,
nedenı de budur.
Oysa 'fark' onlann uyguladıklan 'eleştirel' ger-
çekçiliği, 'sosyalist' gerçekçilik sanmalanndan: so-
runu böyle koymalanndan ileri gelıyordu; oysa Plek-
hanof u okumuş kim olsa, 'narodnik'le 'mark-
sist'in farkını hemen gösterebilirdi; ben deo zaman
yazdığım 'Yeni Ortam'da, bunu yapmıştım, mese-
lâ demiştim ki:"...kaldı ki, köylü zümreierinin sos-
yalist düzeydedevrimciliği, Plekhanof'dan, hat-
ta Çemişevskiy'den bu yana çok tartışmalıdır,
tartışmanın temeli de köylülerin üretici de olsa-
lar, üretimin 1/ en ilkel düzeyinde çalıştıklan, 2/
ortaklaşa sınrf bilincini oluşturamayacak kadar
dağınık bulunduklan, 3/ geleneksel olarak, geç-
miş üst/yapılann en fazla etkisinde bulunduk-
lan için, devrimci sınrfın başını çekemeyecek-
leri noktasıdır..." (Hangi Sol, 4. Basım. s. 199/220.
Bilgi Yayınevı. 1996)
Dahası da var, ama!
Romancıdan 'fazla' bir şeydir
Uluslaşmayı, dolayısıyla sanayileşmeyi amaç
edinmiş birtoplumda; burjuvalaşma da, prole-
terleşme de, şehirleşme yoğunlaştıkça çoğalıp 'yük-
selecek'; buna mukabil, köylülük seyrekleşip, öne-
mini ve etkisini yitirecek! Sonradan içinden geçtiği-
miz, yüzyılın son çeyreği, bu bahiste 'enstitülülerin'
değil, toplumcu gerçekçilerin' haklı olduğunu gös-
termiştir hangi 'enstitülü' yazar, köyünde kaldı ki?
Öyleyse, köy romanı, kırsal diyalektiği somut ola-
rak ağa/ırgat, tez/antitezi'ne oturtamayıp; öğret-
men/imam çelışkisıne oturtarak, sorunu ahVyapı-
sal (ekonomik) değil, üst/yapısal (kültüreQ koyu-
yordu; bu yüzden 'işlevsel've 'eleştirel' de olsa, 'ger-
çekçiliği'tam manasıyla sosyalist, yani marksist, yâ-
ni somut düzeyde değil; daha zıyade 'kültürel', bi-
raz da 'duygusal' düzeydeydı; ama dikkat, farkın-
daysanız, 'işlevsel' ve 'eleştirel'di diyorum!.
Fakir (Baykurt), hiç kuşkusuz, 'enstitülü' bir 'köy
romancısıdır
1
ama elbette, daha da fazla bir şey-
dir; o fazlalığın', yazann lehine olduğunu, emi-
nim zaman gösterecek! 70'li yılların boykot, ışgal,
gösteri vb. dağdağası içinde, yazdığı eserler, üst üs-
te basılır, su gibi satılırdı. Aynı şeyi söyleyebi/mek,
bugün için mümkün görünmüyorsa, bunun 'somut'
sebebi, az önce yukarda belirttiğim, ekonomik ve
sosyal gelişmelerdir; o yıllardan bugüne, toplam
nüfus içinde, köylülük oranının ciddi şekilde düştü-
ğü kesin: ekonomik ve sosyal münasebetlerin, cid-
di şekilde istikamet ve mahiyet değişîirdiği de!
Peki, ne yapalım? Fakir Baykurt'u okumayalım
mı? Öyle şey olur mu hiç? Tam tersine, öyle bir
toplumsal ortamda yaşamaktayız ki, -Cumhu-
riyetçi, Kemalist, Sosyalist, Komünist- bütün
'solculann', 'eleştirel gerçekçiliğe' sahip çık-
masının tam sırasıdır: işe, bir Fakir Baykurt
romanıyla başlamak, tabii, en güzeli!
rrttp-7/www.prizma.net.tr/AILHAN
http^/www.bilgiyayınevi.com.tryailhan
Faks/0-212/26019 88