25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 EKİM 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JLjJvtJl ı U I T J J . / ekonomi(2 cumhuriyet.com.tr 13 200 yıllık Beykoz Deri ve Kundura Sanayi, talan projelerine kurban ediliyor • Fabrikaya gelen kapatma r> karannın hemen ardından Beykoz'da yüzlerce konuta 'boşaltmatalimatı' verilmesi, 'kat karşılığı rant için arazi paylaşımına' zemin hazırlanmak istenildiğini ortaya koyuyor. • Özelleştirme Yüksek Kurulu karanyla kasım ayında . , kapatılarak ÎTÜ'ye devredilmesi öngörülen 200 yıllık geçmişe sahip ve 'deri kundura sektörünün okulu' olarak bilinen fabrikanm arazisine değer biçilemiyor. 4 Kat karşılığı' yağma hesapları FATMA KOŞAR Sümer Holding bünyesindeki Beykoz Deri ve Kundura Sanayi lşletmesi'nin kapatılması karannın. sermaye çevrelerince yaşama geçirilmeye çalışılan 'talan projeterinin' bir parçası olduğuna dikkat çekiliyor. Fabrikaya gelen kapatma karannın hemen ardından Beykoz'da yüzlerce konuta 'boşaltma tatiman' verilmesi. 'kat karşılığı rant jçjn arazi paylaşımına' zemin hazırlanmak istenildiğini ortaya koyuyor. Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) karanyla kasım ayında kapatılarak Istanbul Teknik Üniversitesi'ne (fTÜ) devredilmesi öngörülen 200 yıllık geçmişe sahip ve 'deri kundura sektörünün okulu1 olarak bilinen fabrikanm arazisine değer biçilemiyor. Fabnkayla ilgili 'ani kapatma karannın1 açıklanmasından hemen sonra Beykoz'da yüzlerce konuta 'boşaltma talimatj" geldi. Beykoz'un Rüzgârlıbahçe Mahallesi'ndeki 400 konuta, Maliye Bakanlığı Istanbul Deftardarlığı Milli Emlak Dairesi Başkanlığı Kadıköy Emlak Müdürlüğü'nden gelen tahmatlar, kısaca 'evinizi 15 gün içinde boşaltın" emnni veriyor. Konutlannı belirtılen süre ıçinde boşaltmayanlann ise tahliyesine gidileceği vurgulanıyor. Fabrikayı kapatma karan. 17 Ağustos depreminden sonra zeminı sağlam semtler arasında sayılan Beykoz ve çevresi için yapılan planlann sadece bir parçasını oluştumrken sendıkalar. fabrika arazisinın İTÜ'den istendiği anda geri almabıleceğine dikkat çekiyorlar. Uzmanlar da 'kat karşılığı paylaşımı ve arazi talanı için Boğaz sırtlannı boşaltarak hazırlama' konusunda Karanfilköy'de . . girişimlerde bulunulduğunu ammsatarak Beykoz'daki gelişmeleri de bu kapsamda değerlendiriyorlar. Sermaye çevrelenne rant projelenni yaşama geçirmek üzere alanlar hazırlandığına dikkat çeken TMMOB 2. Başkanı Celal Beşiktepe, çarpık kentleşmeyi. gecekondulaşmayı savunmadıklannı, ancak Boğaz'ı tasfiye ederek Hazine arazilerini sermayeye peşkeş çekme planlan yapıldığını söyledi. Beşiktepe, 'sermayenin tstanbul projesinin". değerli kamu arazilerini 'kat karşılığı ranön elde edildiği araçlara' dönüştürmeyi öngördüğünü belirtti. Fabrikanut hüziinlü direnişi EkonomiServisi- Özelleştirme Yüksek Ku- rulu'nun, kapatılması yönünde kararaldığı fab- rikanm "jaşam hikâvesi", "planfa çökertme politikalanna direnen biitün Kamu İkrisadi Teşebbüsleri'nin (KİT) yaşadıklanna" ömek olusturuyor. 200 yılhk fabnkanm, 12 Ekim 1999 tarih- li ve Başbakan BülentEcevit Başbakan Yar- dımcısı ve Devlet Bakanı Devl« BahçelL Ma- liye Bakanı SümerOraL Sanayi ve Ticaret Ba- kanı AhmetKenan Tannkulu. Devlet Bakan- lan Yüksel Yalwa ıle RecepÖnal'ın imzası- nı taşıyan ÖYK karanyla kapatılarak ÎTÜ'ye devredilmesi öngörüldü. Aynı tarihli karar- la, yine Sümer Holding bünyesindeki Bakır- köy Konfeksiyon Sanayi lşletmesi'nin de ka- patılarak Galatasaray Üniversitesi'ne devre- dilmesine karar verildi. 183 dönümlük arazisine değerbiçilemeyen Beykoz Den ve Kundura Sanayi İşletmesi, 1980'li yıllarda lstanbul'da "vergi rekortmen- leri üstesinde sürekli ük 3'e gjren" işletmeler arasında yer alıyordu. 1980"den sonra uygu- lanmaya başlanan "çökertmepolirikalanna"" 8-9 yıl direnen fabrika, yine bu kadar süre, kendi alanında "Balkanlar'm en hisi" olma- yı sürdürdü. 1980'li yıllara kadar 3 bin 500 çalışanı olan. bugün ise 750 işçinin çalıştığı fabrikanm emekçilen. "işlerini vermektense başlannı vermeye" hazırlar. Deri-tş Sendi- kası'nda örgütlü işçiler, Beykoz halkının da "oynanan ayunlaruı'' farkında oldugundan "umutla* 1 söz ediyorlar. Deri-iş Sendikası Anadolu Beykoz Şube Başkanı Kemal Köse ile işçiler. 2000 yılı için Emniyet Teşkila- tı'ndan 280 bin adetlik ayakkabı ve bot sipa- rişi alındığını belirterek "özelsektörkuruluş- lannın kesinlikle kendileri gibi kaliteli deri kullanmadıklannu bu nedenle Silalıb Kuv- vetierilecmni\et teşkilahnın fabrikalannı ter- cih ettiğini^anlatıyorlar.Mustafa Kemal Ata- türkün tapusunu 1933 yılmda Sümerbank'a verdıği sözkonusu fabrikanm çalışanlan. so- nuna kadar direnişlerini sürdüreceklennı be- lirtirken ışyerlerinm "ISO9002 Kalite Belge- si 11 bulunduğunu gururla belirtiyorlar işçi- ler. 1987'de modemize edilen fabrikaya, bu tanhten sonra "çrvibüeçakılmadığmı,yinede başanlı olduğunu" da dile getiriyorlar. Deri-lş'in Şube Başkanı Köse, son yıllar- da ihalelerde pek çok yolsuzluk yaşandığını, buna karşın fabrikanm kâr ettiğini söylüyor. ÖYK karanv la kapatılarak İstanbul Teknik İ nhersitesi'nedevredilmesi kararlaştinlan Beykoz Derive Kundura Sanaji İşletmesi'nin tapusunu Mustafa Kemal Atarürk 1933yılında Sümerbank'a vermişti. SgKTORt TARTIŞILAGİK IMF Türldye'ye geKyor BP-AMÛCO kaygısı ANKARA (AA) - Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Ban- kası uzmanlanndan oluşan bir he- yet, bugün Türkıye'ye geliyor. Türkiye'de 29 Ekim tarihine kadar kalacağı belirtilen IMF ve Dünya Bankası heyeti, bankacı- lık sektöründeki yasal düzenle- melerle bankalann risk yönetimi ve mevduat sigortası gibi konu- larda, HazineMüsteşarlığı ve Mer- kez Bankası yetkilileri ile görüş- melerde bulunacak. Heyet, çalışmasını tamamla- dıktan sonra bankacılık sektörü- nün yeniden yapılanmasıyla ilgi- li olarak Turkiye'ye 1.5 miiyar dolarlık program kredisinin altya- pısını hazırlayacak. Dünya Bankası. aynca tanmda devlet desteğinm azaltılması ve sosyal güvenlik reformunun alt- yapısı olarak kabul edilen sosyal güvenlik ağının yapılabilmesi amacıyla 4.5 miiyar dolan bul- ması beklenen yapısal uyum kre- dısi için IMF ıle stand-by yapıl- masını bekleyecek. ANKAR4(CumhurwtBü- rosu)-Enerji ve Tabii Kaynak- lar Bakanlığı Müsteşan Yur- dakulY^güden,Bakû-C.eyhan projesine önce karşı çıkan, an- cak sonra desteklediğini açık- layan BP-AMOCOşuketmden endişeli olduğunu, samimiye- tinin bugün başlayacak müza- kereierde bellı olacağını belir- terek «EğerBP-AMOCOsami- mryse üç gündesonaca vannz r dedi. Yığıtgüden. bakanlıkolarak Bakû-Ceyhanprojesine üişkin dört anlaşmayi da imzalamak istedıklerini belirterek "İmza- lanmamaMiçin dehicbirneden jok. İki üç açık tonu van On- iar da getecek hafta müzakere edilir. bitirilir"* diye konuştu. Yiğngüden. "BP.projetides- tektedikierini belirterekbir an- da kamuoyunuyaıunaaldı. Ken- dim' kurtardı. Sovlenen sözfer gerçekse. mü/akere masasm- dagörijşütecek. Eğer BP bn iş- te samimi\se bu iş>ri süratfe bitirir ve imza aşamasuıa geti- jrir"dedi. Karth ödemeye ilgi arüyor İSTANBUL (AA)- Türk halkı, kredi kartınm sağlık harcamala- nnda da kullanılabilmesini istij'or. Europay Intemational tarafın- dan Türkiye'de 11 ılde 1200 kre- di kartı kullanıcısı üzerinde ger- çekleştirilen Masterlndex araş- tırmasına göre. kredı kartı en çok gıvım. süpermarket, akaryakıt, seyahat ve konaklama işlemle- rinde kullanılıyor. Tüketiciler. kredi kartlannın özellıkle sağlık harcamalannda geçerli olmasını talep edıyor. Kredı kartı avantajlan arasın- da yüzde 45 oranıyla taksitli alış- veriş yapabilme imkânı ılk sıra- da. hesapta para olmadan para çekebilme ımkânı yüzde 35 ora- nıyla ikınci. cüzdanda nakit taşı- maya gerek kalmaması yüzde 17 oranıyla üçüncüsırada yer alıyor. Deza\antajlannın neler olduğu sorusuna, yüzde 35, limit oldu- ğu halde kartın onaylanmaması. yüzde 31 ise son kullanma tan- hi biten kartiann yenilemisinin gecikmesi yanıtını verdi. D U N Y A E K O N O M I S I N E B A K I Ş / ERGIN YILDIZOĞLU WNDRA ergin@ergin.demon.co.uk Türkiye'de egemen olan ikı ideolojik-fantezi- ye değinmek istiyorum bu yazıda. Üstelik işin il- ginci, bu iki ideolojik-fantezi bizi "ideolojile- rin sonu geldi... bilgi çağına geçiyoruz" gibi tezlerle etkilemeye çalışan neo-liberal (aslında yeni- sağ) bir kesim tarafından yayılıyor. Bu iki ideolojik fanteziye değinmeden önce, kendimi daha iyi ifade etmeme yardımcı olması açısın- dan, ideoloji ve fantezi kavramlanna kısaca de- ğinmek istiyorum. İdeoloji teorisi, başlangıçta "yapıyorlar ama yaptıklannı bilmiyoriar" (K. Marx) saptaması üzerinden gelişiyordu. Günümüzde, artık bu yak- laşım yeterii değil. Neo liberal/yenı sağ ideoloji- yi anlayabilmek için "Yapıyorlar, ne yaptıkları- nı biliyorlar, ama yine de yapmaya devam ediyorlar" (P. Sloterdijik, S. Zizek) saptaması daha açıklayıcı. insanlar, artık, yaşadıklan top- lumun içindeki acılan, ahlaksızlıklan ve akla uygunsuzluğu, hemen herzaman görüyor, bun- lann nedenlerini biliyoriar ama, sanki bilmiyor- lannış gibi YAPARAK, bir fantezi dünyasında yaşamayı seçiyorlar; böyle davranmaya devam ettikçe de, kapitalizmin bu küreselleşme döne- minin egemen ideolojisini, sinisizmi yeniden üretmeye devam ediyoriar. İki ideolojik fantezi Türkiye'de iki ideolojik-fantezinin dolaşımı son yıllarda özellikle arttı. Bunlardan birincisi şöyle: IMF politikalannı uygularsak ekonomik kriz- den çıkanz, ülke ekonomisi sağlıksız yanla- nndan kurtulur. Ikincisi, Avrupa Biıiiği'ne bir girsek "Kemalist cumhuriyet, demokratik cumhuriyete dönüşecek, insan hakları peki- şecek, piyasa ekonomisinin topallığı tedavi edilecek"tir Bu iki fanteziye göre, ülkenin so- runlanm çözmek için, ülke içinde yaşayanlann yapabilecekleri pek birşey yok. Ekonomi politi- kaiannın üretimini IMF'ye, demokrasinin kurul- masını da Avrupa birliğine, diğer bir deyişle, bu ülketopraklannda değil de, başka siyasi coğ- rafyalarda yaşayanlara havale etmek gereki- yor. Biraz gelişmiş ülkenin sorunlarnın, ancak ge- lişmiş ülkeler tarafından üretilen çözüm yollany- la aşılabileceği tezi geçen yüzyılın sonunda da revaçtaydı. 0 zaman bu tezi, sömürgeciler ve sömürgecilerin işbiriikçileri savunuyordu. Sö- mürgeteşme, birülkede, devletin iradesini, bir baş- ka devlete devretmesi süreciyle başlar. Bu açı- dan bakınca bugün birçok az gelişmiş ülkede du- İdeolojik Fanteziler rumun hiç de geçen yüzyıldan farklı olmadığı görülür. Nitekım, yukardaki iki fantezi. daha te- mel ve kapsayıcı bir başka fanteziden türetil- mışlerdır. Bu kapsayıa fantezi şöyle: eğer bir dev- let kendi coğrafyası üzerinde denetimini ve etkisini fıktidannı) kaybediyorsa bu çokolum- lu gelişmedir. Çünkü bu süreç piyasanın ser- bestleşmesini, buradan hareketle de demok- ratikleşmeyi beraberinde getirir. Buradaki an- ti-devlet tutum, ilginç bir şekilde ve hıçbir tarih- sel ve kuramsal desteğe başvurmaya gerek his- setmeden, demokratikleşmeyle eşitlenıyor. Bu, adetaanarşizmi bi- le aşan, "son dere- ce radikaf" bir fantezidir. Bu aktar- dığım fantezilere, neşter atıp içlerine bakınca, günün ege- men ıdeolojisiyle son derecede uygunluk halınde olduklarını göreceğiz. IMF'den başlaya- lım. Birincisi, bugü- ne kadar, geçen As- yakrizidedahil, IMF politikalannı uygula- yıpdadüze çıkan bir ülke varmıdır? Dün- ya Bankası teoris- yenleridahi, bugün, IMF politikalannın, dogmatik, abartılı ve tahrip edi- ci reçetelere yol açtığını savunuyorlar. Peki IMF politikalan bu kadaryanlışsa neden uygulanıyor? Çok basit: IMF politikalan ülke ekonomilerine istikrar getirmek söz konusu olduğunda yanlış. Ama, bir ülkenin pazarlannı, başta, ABD şirket- leri olmak üzere (şu sıralarda artan GAP ziyaret- lerine bakınız). uluslararası mali-sermayenin kul- lanımına açmak, bu ülkeye verilen kredileri tah- sil etmek, batağa saplanan mali-sermaye tekel- lerine kurtulmalan için gerekli zamanı ve mali yardımı sağlamak söz konusu olduğunda çok uygun, doğru ve gerekli politikalardır. Peki, IMF politikalannın ekonomik sorunları çözeceğini savunanlar, bu gerçekleri bilmiyor- IEU" mı? Biliyorlar tabii. Ama bu gerçekler yok- muş gibi, bir fantezi dünyasında yaşamayı se- çiyorlar. Ikinci fanteziye gelince, buna göre, Avrupa Bir- liği'ne, (girmekte olduğumuza ilışkin kuyruklu yalanı bir kenara bırakırsak), ginnce ne olacak da, "Kemalist, cumhuriyet, demokratik cumhu- riyete dönüşecek, insan hakları pekişecek, pi- yasa ekonomisinin topallığı tedavi edilecek? Devlet bir ev eşyası olmadığına, bir gün eskisi- ni atıp yenisini alamayacağımıza göre, ne ola- cak da devletin biçimi değişecek? Bunun için gerekli yasalan Avrupa'dan getirip ülkeye "eke- cek" miyiz? Düne kadar kımi yasalan çıkarma- yanlar yann bunları niye çıkarsınlar? Bu ülkede, demokrasi yokluğun- dan, Avnjpa ülkelennin halklan değil, bu ülke- nin halkı sıkıntı çeki- yor. Öyleyse, neden çözüm bu ülke halkı- nın inisiyatifınde değil de, Avrupa halkının, hatta bubile değil, dev- letlerinin inisiyatifinde, bunların ülkemiz üze- rinde yapacağı basın- cın faziletlennde aranı- yor? Bu fanteziyi yayan- lar da, devletin biçimi- nin, esas olarak ege- men ekonomik ilişki- lerden, bunlaradaya- nan sınıf ve grup iliş- kileri arasında oluşan bir dengeden ve din, kül- tür, tarih öğelerinin etkisiyle oluştuğunu bilirler (en azından eskiden, bir yerlerde okumuşlardır). Ama birtakım nedenlerden bütün bunları bilmi- yorlarmış gibi yaparak bir fantezi dünyasında yaşamayı seçiyorlar. Neden? Maskelenmesi gereken, 'acısına dayanılmaz çekirdek' Lacan'dan hareketle, Slovoj Zizek'in geliş- tirdiği şu tez, yukarda aktardığım iki fantezinin işlevini kavramayasanınm yardımcı olacak: İde- oloji, simgelerdünyasının gerçekliğini birarada tutan, destekleyen birfantezi-kurgudur. Bu fantezi, içinde yaşamakta olduğumuz sımgesel evreni, sosyal gerçekliğimızin, sosyal ilişkilerimizin sim- gesel evrenini, gerçekliğin içindeki (fiziki ve ah- laksal açıdan acısına) dayanılmaz bir çekirdek maskeleyecek bir bıçimde yapılandınr. Yukardaki ikı fantezi nelen maskeliyor? Bu iki fantezi son 20 yıldır tüm vaatlere, istenen feda- kârlıklara, uygulanan baskjlara rağmen, halkın eko- nomik ruhsal yaşamlannın, grrtikçe bozularak dayanılmaz bir hale gelmesine karşın, küresel- leşme, piyasalaşma sürecinin, bu halka su- nacak bir çözümü olmadığını gizliyor. Halka sunacak bir çözümü olmayanların umutlannı başka devletlere bağlayanların, kendi ulusal- devletlerine bir gereksinimleri olmayacağı açık- tır. Bu yüzden. bunlar, çözümü devlete değil, birtakım sözde uluslararası, ama aslında, ABD ve yakın bağlaşıklan tarafından sıkı sıkıya denet- lenen öznelerin, olmayan fantezi-misyonlanna ha- vale ediyorlar. Diğer taraftan, bu insanlann, iş- leyen süreçten, kendi yaşamlan, sınıfsal konum- lan açısından bir şikâyetleri yoktur, tuzları kuru- dur. Işte bu yüzden, başkalannın çözüm üretme- ye kalkmasını engellemek, sürecin aksamasının önüne geçmek için, görünüşte anarşist teoriye bile parmak ısırtacak radikal bir devlet düşman- lığını, demokrasi talebi altında topluma yayryor- lar. Bu ideolojik fanteziyi yayanlar, gayet iyi biliyor- lar ki devlete hangi sınıf ve tabakalar egemen- se esas olarak, onlann ıstekleri doğrultusunda- ki politikalar uygulanır. (Bakınız: son 20 yıldır ekonomi paketleri ve siyasi baskının hedefleri). Peki, öyleyse, bu "hiper-anarşist" (!) ideolojik fantezi hangi gerçeği maskeliyor dersiniz? Bu ide- olojik-fantezi demokrasinin ekonomik, kurumsal temellerini, halkın son 20 yıldır sistemli bir şekil- de iktidarsızlaştınldığını maskeliyor. Bu ideolo- jik fantezi halkın kendi taleplerini yaşama geçi- rebilmek için bir siyasi araca, devlete gereksini- mi olduğunu, ulusal-devlet olmadan, bir devlet biçimi olarak demokrasinin olamayacağını giz- liyor. Devlete karşı çıkan "radikal-fantezi" bu devletin başka türlü olabileceğini, halkın büyük çoğunluğunun ekonomik sosyal yaşamı, daha eşitlikçi, dayanışmacı bir yönde değişmediği, hükümetler. IMF'nın değil de kendilerini seçen bu halkın iradesini yansıtmadığı takdirde de- mokrasinin asla kurulamayacağını gizliyor. Niha- yet, bu ideolojik fantezi, ülkenin birsiyasi-eko- nomik sömürgeleşme süreci içinde olduğu gerçeğini maskeliyor. Peki bu gerçekliği neden maskelemeye devam etmek istiyorlar? Neden bildikleri halde yapmaya devam ediyorlar? Ister- seniz, gel/n terbıyesizlik etmemek için bu soru- nun cevabını psikanalistlere bırakalım. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Ya Bulun ya da Gidin Bu hafta bütçeyi yazacaktım. Bütçe öncelikliy- di. Başka konular da vardı. Deprem bölgesinde ya- şayan açıköğretim fakültesi öğrencilerinin sınav sorunlan önemliydi. CHP'de olan- bitenden ya da tartışmacı olarak katılacağım II. Karadenız Kalkın- ma Kurultayı'ndan söz edilmeliydi. Aynca 29 Ekim nedeniyle Cumhuriyet Devrimi'nin ulusal bağım- sızlıkçı ekonomi politikası özetlenebilirdi... • • • Izin vermediler. Hep böyle oluyor. Birileri günde- mi değıştiriyor; bunda da çok başanlı oluyor. Bu kez AhmetTaner Kışlalı öldürüldü. Gündem de- ğişti- Tüm siyasal önderfer Kışlalı'nın ölümü karşısın- da çok büyük bir üzüntü ya da teessür duydukla- rını dile getiriyor; sözbirliği etmişçesine terörü kı- nıyor. Ve aynı siyasal önderler Kışlalı olayının, tıpkı öbürleri gibi, kısa bir süre sonra unutulmasını bek- liyor. Oysa Kışlalı'nın ölümü unutulmamalı. Buna izin verilmemeli. Çünkü bu olay, ta 1970'li yıllar- dan başlayan siyasal amaçlı adam öldürme eylem- lerınin yeni bir halkasıdır. Burada durmak ve siyasal önderierimize kimi ana sorulan sormak gerekiyor. Soru bir: Türkiye'de son çeyrek yüzyılda salt düşünceleri nedeniyle kaç kişi öldürüldü? Soru iki: Bu cinayetlerin işlendiğiyıllarda kimler başbakan, içişleri bakanı ve cumhurbaşkanıydı? Soru üç: Cinayet işleyenlerin kaçı yakalandı? Soru dört: Yakalananlar kaç yıl hapis cezası al- dı? Soru beş: Işlenen cinayetlerin siyasal içeriği ne- dir? Hangi düşüncenin sahipleri öldürülüyor? Soru altı: Siyasal cinayetieriişleyenlerin örgüt bağ- lantılan nelerdir? Ve son bir soru: Şimdiye dek kaç düşünce su- çu dosyası sonuç alınmadan kapatıldı? Neden? Türkiye'yi yönetenlerin yapması gereken ilk iş, bu sorulara doğru yanıt vermektir. Her türlü ağıt- tan önce gelmesi gereken davranış budur; toplum- sal ve siyasal sorumluluk bunu gerektirir. • • • Türkiye neden Kemalist düşünürierinı, kör terö- re kurban vererek, bir bir yitiriyor? Bu sorunun ya- nıtı çok açıktır. Çünkü, ülkeyi yönetenler, yıllardır, cinayetieri işleyenlerin bulunması için gerekli ça- bayı. direnci ve etkinliği göstermiyor ya da göste- remiyor. Bu olgunun çok olumsuz ve yıkıcı iki sonucu var. Sonuçlardan bin, siyasal yöneticilerin zayıflığının, cinayet işleyenlerin işini kolaylaştırmasıdır. Ülkeyi yönetenlenn değişmeyen yetersiztutumu, yeni ölürrv lerin kapısını aralıyor. Cinayetler birbirini izliyor. Bu nedenle, şimdiye dek davranıldığı gibiyapılmama- //, Kışlalı cinayetinın suçluları bir an önce bulun- malıdır. Yükseltilmesi gereken gerçek toplumsal ta- lep bu noktada yoğunlaşmalıdır. Yalnız, bulunan, tek başına cinayet işlediğini öne süren ve kimi si- ' 'yasetçıJerce meczup (deli) sayılan biri ya da tek ba- şına tetikçi değil, emir verenlerıyle ve örgütüyte gerçek suçlular olmahdır. Ikinci olumsuz sonuç, ülkeyi yönetenlerin faille- rin bulunacağı konusundaki sözlerine hiç mi ina- nılmryor; bu konuda kendilerine güvenilmıyor. De- nilebilir ki, hükümet edenlerin, örneğin enflasyon konusundaki sözlerine de güvenilmiyor. Ancak bu tür ölümler çok farklı; gerçekten can alıcı; burada söz konusu olan düşünce cinayetıdır. Bu neden- le, kendisine güvenilmeyen siyasal yöneticilerin durumu da, ona güvenmeyen toplumun durumu da karşılıklı olarak, sürdürülemez. Halk bir yere gi- . demeyeceğine göre, cinayeti en kısa zamanda aydınlatamayanların gitmesi gerekiyor. • • • Hafta sonu cumhuriyetin 76. yıldönümü kutla- nacak; siyah elbiseli; siyah gözlüklü; sıyah siyaset- çilerin töreni bir yana bırakılmalı. Geçmişte birçok kez yapıldığı gibi, bu yıldönümünde halk, cumhu- riyete kitlesel olarak sahip çıkmalı. Türkiye, cumhuriyetçi ve Kemalist düşünen be- yinlerini yitiriyor. Bu cinayetlerle topluma korku salınıyor. Bu yolla sağlıklı düşünme olanaklan azal- tılarak toplumsal ortam ortaçağ karanlığına çekil- mek isteniyor. Kitlesel olarak karşı çıkılması ya da kınlması gereken eğilim budur. Bunun için de, Ke- malist, Atatürkçü, cumhuriyetçi, aydınlanmacı vb. adlar altında da olsalar, çağdaşlığı, laikliği, aydın- lanmayı ve ilericiliği savunan tüm kişı ve kuruluş- lann, olabildiğince geniş bir toplumsal dayanışma süreci yönünde sçılımlar yapılmasına öncülük et- meleri gerekiyor. e-posta: yakup@metu.edu.tr Dünya Bankası kalkınma raporu sunulacak • ANKARA(.\A) -21. yüzyıla girerken 1999-2000 Dünya Kalkınma Raporu, bugün Hazine'de düzenlenecek panelde, bankamn danışmanı ve raporun hazırlayıcılanndan Shahid Yusuf tarafından sunulacak. Rapor çerçevesinde düzenlenecek panele. Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ajay Chhibber. Hazine Müsteşan Selçuk Demıralp, T.C Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'in yanı sıra GAMA A.Ş'den Nüzhet Kandemir. Türkiye Teknoloji Kalkınma Vakfı'ndan Akm Çakmakçı, Ankara Üniversitesi'nden Ercan Uygur. Eskışehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve Bilkent Üniversitesi'nden Fuat Keyman katılıyor. Çanakkate Termik Santralı • ANKARA(AA) - Çanakkale'nin Çan ilçesinde kurulması planlanan ve bu yılın ilk aylannda yapım anlaşması imzalanan Çanakkale Termik Santralı için, Fransız firma gruplanndan sağlanan kredilere yönelik teyitleralındı. TEAŞ Genel Müdürlüğü yetkilileri. Çan santralına kredi sağlayan kuruluşlarla toplam 371.7 milyon dolar tutanndaki kredi anlaşmalannın, önümüzdeki günlerde Hazine Müsteşarlığı ile ilgili finans lcuruluşlan arasında imzalanacağını belirttiler. Çanakkale Çan Santralı, çevre ve hava kirliliğini önleyici bir sistem olarak gelişmiş birçok Avrupa ülkesinde uygulanan 'akışkan yataklı' sisteme göre inşa edilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle