Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 EKİM 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JLjJvtJl ı U I T J J . / ekonomi(2 cumhuriyet.com.tr 13
200 yıllık Beykoz Deri ve Kundura Sanayi, talan projelerine kurban ediliyor
• Fabrikaya gelen kapatma
r> karannın hemen ardından
Beykoz'da yüzlerce konuta
'boşaltmatalimatı' verilmesi,
'kat karşılığı rant için arazi
paylaşımına' zemin
hazırlanmak istenildiğini ortaya
koyuyor.
• Özelleştirme Yüksek Kurulu
karanyla kasım ayında . ,
kapatılarak ÎTÜ'ye
devredilmesi öngörülen 200
yıllık geçmişe sahip ve 'deri
kundura sektörünün okulu'
olarak bilinen fabrikanm
arazisine değer biçilemiyor.
4
Kat karşılığı' yağma hesapları
FATMA KOŞAR
Sümer Holding bünyesindeki Beykoz
Deri ve Kundura Sanayi
lşletmesi'nin kapatılması karannın.
sermaye çevrelerince yaşama
geçirilmeye çalışılan 'talan
projeterinin' bir parçası olduğuna
dikkat çekiliyor. Fabrikaya gelen
kapatma karannın hemen ardından
Beykoz'da yüzlerce konuta 'boşaltma
tatiman' verilmesi. 'kat karşılığı rant
jçjn arazi paylaşımına' zemin
hazırlanmak istenildiğini ortaya
koyuyor.
Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK)
karanyla kasım ayında kapatılarak
Istanbul Teknik Üniversitesi'ne
(fTÜ) devredilmesi öngörülen 200
yıllık geçmişe sahip ve 'deri kundura
sektörünün okulu1
olarak bilinen
fabrikanm arazisine değer
biçilemiyor. Fabnkayla ilgili 'ani
kapatma karannın1
açıklanmasından
hemen sonra Beykoz'da yüzlerce
konuta 'boşaltma talimatj" geldi.
Beykoz'un Rüzgârlıbahçe
Mahallesi'ndeki 400 konuta, Maliye
Bakanlığı Istanbul Deftardarlığı Milli
Emlak Dairesi Başkanlığı Kadıköy
Emlak Müdürlüğü'nden gelen
tahmatlar, kısaca 'evinizi 15 gün
içinde boşaltın" emnni veriyor.
Konutlannı belirtılen süre ıçinde
boşaltmayanlann ise tahliyesine
gidileceği vurgulanıyor.
Fabrikayı kapatma karan. 17 Ağustos
depreminden sonra zeminı sağlam
semtler arasında sayılan Beykoz ve
çevresi için yapılan planlann sadece
bir parçasını oluştumrken sendıkalar.
fabrika arazisinın İTÜ'den istendiği
anda geri almabıleceğine dikkat
çekiyorlar. Uzmanlar da 'kat karşılığı
paylaşımı ve arazi talanı için Boğaz
sırtlannı boşaltarak hazırlama'
konusunda Karanfilköy'de . .
girişimlerde bulunulduğunu
ammsatarak Beykoz'daki gelişmeleri
de bu kapsamda değerlendiriyorlar.
Sermaye çevrelenne rant projelenni
yaşama geçirmek üzere alanlar
hazırlandığına dikkat çeken
TMMOB 2. Başkanı Celal Beşiktepe,
çarpık kentleşmeyi.
gecekondulaşmayı savunmadıklannı,
ancak Boğaz'ı tasfiye ederek Hazine
arazilerini sermayeye peşkeş çekme
planlan yapıldığını söyledi.
Beşiktepe, 'sermayenin tstanbul
projesinin". değerli
kamu arazilerini
'kat karşılığı ranön elde edildiği
araçlara' dönüştürmeyi öngördüğünü
belirtti.
Fabrikanut hüziinlü direnişi
EkonomiServisi- Özelleştirme Yüksek Ku-
rulu'nun, kapatılması yönünde kararaldığı fab-
rikanm "jaşam hikâvesi", "planfa çökertme
politikalanna direnen biitün Kamu İkrisadi
Teşebbüsleri'nin (KİT) yaşadıklanna" ömek
olusturuyor.
200 yılhk fabnkanm, 12 Ekim 1999 tarih-
li ve Başbakan BülentEcevit Başbakan Yar-
dımcısı ve Devlet Bakanı Devl« BahçelL Ma-
liye Bakanı SümerOraL Sanayi ve Ticaret Ba-
kanı AhmetKenan Tannkulu. Devlet Bakan-
lan Yüksel Yalwa ıle RecepÖnal'ın imzası-
nı taşıyan ÖYK karanyla kapatılarak ÎTÜ'ye
devredilmesi öngörüldü. Aynı tarihli karar-
la, yine Sümer Holding bünyesindeki Bakır-
köy Konfeksiyon Sanayi lşletmesi'nin de ka-
patılarak Galatasaray Üniversitesi'ne devre-
dilmesine karar verildi.
183 dönümlük arazisine değerbiçilemeyen
Beykoz Den ve Kundura Sanayi İşletmesi,
1980'li yıllarda lstanbul'da "vergi rekortmen-
leri üstesinde sürekli ük 3'e gjren" işletmeler
arasında yer alıyordu. 1980"den sonra uygu-
lanmaya başlanan "çökertmepolirikalanna""
8-9 yıl direnen fabrika, yine bu kadar süre,
kendi alanında "Balkanlar'm en hisi" olma-
yı sürdürdü. 1980'li yıllara kadar 3 bin 500
çalışanı olan. bugün ise 750 işçinin çalıştığı
fabrikanm emekçilen. "işlerini vermektense
başlannı vermeye" hazırlar. Deri-tş Sendi-
kası'nda örgütlü işçiler, Beykoz halkının da
"oynanan ayunlaruı'' farkında oldugundan
"umutla*
1
söz ediyorlar. Deri-iş Sendikası
Anadolu Beykoz Şube Başkanı Kemal Köse
ile işçiler. 2000 yılı için Emniyet Teşkila-
tı'ndan 280 bin adetlik ayakkabı ve bot sipa-
rişi alındığını belirterek "özelsektörkuruluş-
lannın kesinlikle kendileri gibi kaliteli deri
kullanmadıklannu bu nedenle Silalıb Kuv-
vetierilecmni\et teşkilahnın fabrikalannı ter-
cih ettiğini^anlatıyorlar.Mustafa Kemal Ata-
türkün tapusunu 1933 yılmda Sümerbank'a
verdıği sözkonusu fabrikanm çalışanlan. so-
nuna kadar direnişlerini sürdüreceklennı be-
lirtirken ışyerlerinm "ISO9002 Kalite Belge-
si
11
bulunduğunu gururla belirtiyorlar işçi-
ler. 1987'de modemize edilen fabrikaya, bu
tanhten sonra "çrvibüeçakılmadığmı,yinede
başanlı olduğunu" da dile getiriyorlar.
Deri-lş'in Şube Başkanı Köse, son yıllar-
da ihalelerde pek çok yolsuzluk yaşandığını,
buna karşın fabrikanm kâr ettiğini söylüyor.
ÖYK karanv la kapatılarak İstanbul Teknik İ nhersitesi'nedevredilmesi kararlaştinlan Beykoz Derive Kundura
Sanaji İşletmesi'nin tapusunu Mustafa Kemal Atarürk 1933yılında Sümerbank'a vermişti.
SgKTORt TARTIŞILAGİK
IMF Türldye'ye geKyor
BP-AMÛCO kaygısı
ANKARA (AA) - Uluslararası
Para Fonu (IMF) ve Dünya Ban-
kası uzmanlanndan oluşan bir he-
yet, bugün Türkıye'ye geliyor.
Türkiye'de 29 Ekim tarihine
kadar kalacağı belirtilen IMF ve
Dünya Bankası heyeti, bankacı-
lık sektöründeki yasal düzenle-
melerle bankalann risk yönetimi
ve mevduat sigortası gibi konu-
larda, HazineMüsteşarlığı ve Mer-
kez Bankası yetkilileri ile görüş-
melerde bulunacak.
Heyet, çalışmasını tamamla-
dıktan sonra bankacılık sektörü-
nün yeniden yapılanmasıyla ilgi-
li olarak Turkiye'ye 1.5 miiyar
dolarlık program kredisinin altya-
pısını hazırlayacak.
Dünya Bankası. aynca tanmda
devlet desteğinm azaltılması ve
sosyal güvenlik reformunun alt-
yapısı olarak kabul edilen sosyal
güvenlik ağının yapılabilmesi
amacıyla 4.5 miiyar dolan bul-
ması beklenen yapısal uyum kre-
dısi için IMF ıle stand-by yapıl-
masını bekleyecek.
ANKAR4(CumhurwtBü-
rosu)-Enerji ve Tabii Kaynak-
lar Bakanlığı Müsteşan Yur-
dakulY^güden,Bakû-C.eyhan
projesine önce karşı çıkan, an-
cak sonra desteklediğini açık-
layan BP-AMOCOşuketmden
endişeli olduğunu, samimiye-
tinin bugün başlayacak müza-
kereierde bellı olacağını belir-
terek «EğerBP-AMOCOsami-
mryse üç gündesonaca vannz
r
dedi.
Yığıtgüden. bakanlıkolarak
Bakû-Ceyhanprojesine üişkin
dört anlaşmayi da imzalamak
istedıklerini belirterek "İmza-
lanmamaMiçin dehicbirneden
jok. İki üç açık tonu van On-
iar da getecek hafta müzakere
edilir. bitirilir"* diye konuştu.
Yiğngüden. "BP.projetides-
tektedikierini belirterekbir an-
da kamuoyunuyaıunaaldı. Ken-
dim' kurtardı. Sovlenen sözfer
gerçekse. mü/akere masasm-
dagörijşütecek. Eğer BP bn iş-
te samimi\se bu iş>ri süratfe
bitirir ve imza aşamasuıa geti-
jrir"dedi.
Karth ödemeye ilgi arüyor
İSTANBUL (AA)- Türk halkı,
kredi kartınm sağlık harcamala-
nnda da kullanılabilmesini istij'or.
Europay Intemational tarafın-
dan Türkiye'de 11 ılde 1200 kre-
di kartı kullanıcısı üzerinde ger-
çekleştirilen Masterlndex araş-
tırmasına göre. kredı kartı en çok
gıvım. süpermarket, akaryakıt,
seyahat ve konaklama işlemle-
rinde kullanılıyor.
Tüketiciler. kredi kartlannın
özellıkle sağlık harcamalannda
geçerli olmasını talep edıyor.
Kredı kartı avantajlan arasın-
da yüzde 45 oranıyla taksitli alış-
veriş yapabilme imkânı ılk sıra-
da. hesapta para olmadan para
çekebilme ımkânı yüzde 35 ora-
nıyla ikınci. cüzdanda nakit taşı-
maya gerek kalmaması yüzde 17
oranıyla üçüncüsırada yer alıyor.
Deza\antajlannın neler olduğu
sorusuna, yüzde 35, limit oldu-
ğu halde kartın onaylanmaması.
yüzde 31 ise son kullanma tan-
hi biten kartiann yenilemisinin
gecikmesi yanıtını verdi.
D U N Y A E K O N O M I S I N E B A K I Ş / ERGIN YILDIZOĞLU WNDRA ergin@ergin.demon.co.uk
Türkiye'de egemen olan ikı ideolojik-fantezi-
ye değinmek istiyorum bu yazıda. Üstelik işin il-
ginci, bu iki ideolojik-fantezi bizi "ideolojile-
rin sonu geldi... bilgi çağına geçiyoruz" gibi
tezlerle etkilemeye çalışan neo-liberal (aslında
yeni- sağ) bir kesim tarafından yayılıyor. Bu iki
ideolojik fanteziye değinmeden önce, kendimi
daha iyi ifade etmeme yardımcı olması açısın-
dan, ideoloji ve fantezi kavramlanna kısaca de-
ğinmek istiyorum.
İdeoloji teorisi, başlangıçta "yapıyorlar ama
yaptıklannı bilmiyoriar" (K. Marx) saptaması
üzerinden gelişiyordu. Günümüzde, artık bu yak-
laşım yeterii değil. Neo liberal/yenı sağ ideoloji-
yi anlayabilmek için "Yapıyorlar, ne yaptıkları-
nı biliyorlar, ama yine de yapmaya devam
ediyorlar" (P. Sloterdijik, S. Zizek) saptaması
daha açıklayıcı. insanlar, artık, yaşadıklan top-
lumun içindeki acılan, ahlaksızlıklan ve akla
uygunsuzluğu, hemen herzaman görüyor, bun-
lann nedenlerini biliyoriar ama, sanki bilmiyor-
lannış gibi YAPARAK, bir fantezi dünyasında
yaşamayı seçiyorlar; böyle davranmaya devam
ettikçe de, kapitalizmin bu küreselleşme döne-
minin egemen ideolojisini, sinisizmi yeniden
üretmeye devam ediyoriar.
İki ideolojik fantezi
Türkiye'de iki ideolojik-fantezinin dolaşımı son
yıllarda özellikle arttı. Bunlardan birincisi şöyle:
IMF politikalannı uygularsak ekonomik kriz-
den çıkanz, ülke ekonomisi sağlıksız yanla-
nndan kurtulur. Ikincisi, Avrupa Biıiiği'ne bir
girsek "Kemalist cumhuriyet, demokratik
cumhuriyete dönüşecek, insan hakları peki-
şecek, piyasa ekonomisinin topallığı tedavi
edilecek"tir Bu iki fanteziye göre, ülkenin so-
runlanm çözmek için, ülke içinde yaşayanlann
yapabilecekleri pek birşey yok. Ekonomi politi-
kaiannın üretimini IMF'ye, demokrasinin kurul-
masını da Avrupa birliğine, diğer bir deyişle, bu
ülketopraklannda değil de, başka siyasi coğ-
rafyalarda yaşayanlara havale etmek gereki-
yor.
Biraz gelişmiş ülkenin sorunlarnın, ancak ge-
lişmiş ülkeler tarafından üretilen çözüm yollany-
la aşılabileceği tezi geçen yüzyılın sonunda da
revaçtaydı. 0 zaman bu tezi, sömürgeciler ve
sömürgecilerin işbiriikçileri savunuyordu. Sö-
mürgeteşme, birülkede, devletin iradesini, bir baş-
ka devlete devretmesi süreciyle başlar. Bu açı-
dan bakınca bugün birçok az gelişmiş ülkede du-
İdeolojik Fanteziler
rumun hiç de geçen yüzyıldan farklı olmadığı
görülür. Nitekım, yukardaki iki fantezi. daha te-
mel ve kapsayıcı bir başka fanteziden türetil-
mışlerdır. Bu kapsayıa fantezi şöyle: eğer bir dev-
let kendi coğrafyası üzerinde denetimini ve
etkisini fıktidannı) kaybediyorsa bu çokolum-
lu gelişmedir. Çünkü bu süreç piyasanın ser-
bestleşmesini, buradan hareketle de demok-
ratikleşmeyi beraberinde getirir. Buradaki an-
ti-devlet tutum, ilginç bir şekilde ve hıçbir tarih-
sel ve kuramsal desteğe başvurmaya gerek his-
setmeden, demokratikleşmeyle eşitlenıyor. Bu,
adetaanarşizmi bi-
le aşan, "son dere-
ce radikaf" bir
fantezidir. Bu aktar-
dığım fantezilere,
neşter atıp içlerine
bakınca, günün ege-
men ıdeolojisiyle son
derecede uygunluk
halınde olduklarını
göreceğiz.
IMF'den başlaya-
lım. Birincisi, bugü-
ne kadar, geçen As-
yakrizidedahil, IMF
politikalannı uygula-
yıpdadüze çıkan bir
ülke varmıdır? Dün-
ya Bankası teoris-
yenleridahi, bugün,
IMF politikalannın, dogmatik, abartılı ve tahrip edi-
ci reçetelere yol açtığını savunuyorlar. Peki IMF
politikalan bu kadaryanlışsa neden uygulanıyor?
Çok basit: IMF politikalan ülke ekonomilerine
istikrar getirmek söz konusu olduğunda yanlış.
Ama, bir ülkenin pazarlannı, başta, ABD şirket-
leri olmak üzere (şu sıralarda artan GAP ziyaret-
lerine bakınız). uluslararası mali-sermayenin kul-
lanımına açmak, bu ülkeye verilen kredileri tah-
sil etmek, batağa saplanan mali-sermaye tekel-
lerine kurtulmalan için gerekli zamanı ve mali
yardımı sağlamak söz konusu olduğunda çok
uygun, doğru ve gerekli politikalardır.
Peki, IMF politikalannın ekonomik sorunları
çözeceğini savunanlar, bu gerçekleri bilmiyor-
IEU" mı? Biliyorlar tabii. Ama bu gerçekler yok-
muş gibi, bir fantezi dünyasında yaşamayı se-
çiyorlar.
Ikinci fanteziye gelince, buna göre, Avrupa Bir-
liği'ne, (girmekte olduğumuza ilışkin kuyruklu
yalanı bir kenara bırakırsak), ginnce ne olacak
da, "Kemalist, cumhuriyet, demokratik cumhu-
riyete dönüşecek, insan hakları pekişecek, pi-
yasa ekonomisinin topallığı tedavi edilecek?
Devlet bir ev eşyası olmadığına, bir gün eskisi-
ni atıp yenisini alamayacağımıza göre, ne ola-
cak da devletin biçimi değişecek? Bunun için
gerekli yasalan Avrupa'dan getirip ülkeye "eke-
cek" miyiz? Düne kadar kımi yasalan çıkarma-
yanlar yann bunları niye çıkarsınlar? Bu ülkede,
demokrasi yokluğun-
dan, Avnjpa ülkelennin
halklan değil, bu ülke-
nin halkı sıkıntı çeki-
yor. Öyleyse, neden
çözüm bu ülke halkı-
nın inisiyatifınde değil
de, Avrupa halkının,
hatta bubile değil, dev-
letlerinin inisiyatifinde,
bunların ülkemiz üze-
rinde yapacağı basın-
cın faziletlennde aranı-
yor?
Bu fanteziyi yayan-
lar da, devletin biçimi-
nin, esas olarak ege-
men ekonomik ilişki-
lerden, bunlaradaya-
nan sınıf ve grup iliş-
kileri arasında oluşan bir dengeden ve din, kül-
tür, tarih öğelerinin etkisiyle oluştuğunu bilirler
(en azından eskiden, bir yerlerde okumuşlardır).
Ama birtakım nedenlerden bütün bunları bilmi-
yorlarmış gibi yaparak bir fantezi dünyasında
yaşamayı seçiyorlar. Neden?
Maskelenmesi gereken, 'acısına
dayanılmaz çekirdek'
Lacan'dan hareketle, Slovoj Zizek'in geliş-
tirdiği şu tez, yukarda aktardığım iki fantezinin
işlevini kavramayasanınm yardımcı olacak: İde-
oloji, simgelerdünyasının gerçekliğini birarada
tutan, destekleyen birfantezi-kurgudur. Bu fantezi,
içinde yaşamakta olduğumuz sımgesel evreni,
sosyal gerçekliğimızin, sosyal ilişkilerimizin sim-
gesel evrenini, gerçekliğin içindeki (fiziki ve ah-
laksal açıdan acısına) dayanılmaz bir çekirdek
maskeleyecek bir bıçimde yapılandınr.
Yukardaki ikı fantezi nelen maskeliyor? Bu iki
fantezi son 20 yıldır tüm vaatlere, istenen feda-
kârlıklara, uygulanan baskjlara rağmen, halkın eko-
nomik ruhsal yaşamlannın, grrtikçe bozularak
dayanılmaz bir hale gelmesine karşın, küresel-
leşme, piyasalaşma sürecinin, bu halka su-
nacak bir çözümü olmadığını gizliyor. Halka
sunacak bir çözümü olmayanların umutlannı
başka devletlere bağlayanların, kendi ulusal-
devletlerine bir gereksinimleri olmayacağı açık-
tır. Bu yüzden. bunlar, çözümü devlete değil,
birtakım sözde uluslararası, ama aslında, ABD
ve yakın bağlaşıklan tarafından sıkı sıkıya denet-
lenen öznelerin, olmayan fantezi-misyonlanna ha-
vale ediyorlar. Diğer taraftan, bu insanlann, iş-
leyen süreçten, kendi yaşamlan, sınıfsal konum-
lan açısından bir şikâyetleri yoktur, tuzları kuru-
dur. Işte bu yüzden, başkalannın çözüm üretme-
ye kalkmasını engellemek, sürecin aksamasının
önüne geçmek için, görünüşte anarşist teoriye
bile parmak ısırtacak radikal bir devlet düşman-
lığını, demokrasi talebi altında topluma yayryor-
lar.
Bu ideolojik fanteziyi yayanlar, gayet iyi biliyor-
lar ki devlete hangi sınıf ve tabakalar egemen-
se esas olarak, onlann ıstekleri doğrultusunda-
ki politikalar uygulanır. (Bakınız: son 20 yıldır
ekonomi paketleri ve siyasi baskının hedefleri).
Peki, öyleyse, bu "hiper-anarşist" (!) ideolojik
fantezi hangi gerçeği maskeliyor dersiniz? Bu ide-
olojik-fantezi demokrasinin ekonomik, kurumsal
temellerini, halkın son 20 yıldır sistemli bir şekil-
de iktidarsızlaştınldığını maskeliyor. Bu ideolo-
jik fantezi halkın kendi taleplerini yaşama geçi-
rebilmek için bir siyasi araca, devlete gereksini-
mi olduğunu, ulusal-devlet olmadan, bir devlet
biçimi olarak demokrasinin olamayacağını giz-
liyor. Devlete karşı çıkan "radikal-fantezi" bu
devletin başka türlü olabileceğini, halkın büyük
çoğunluğunun ekonomik sosyal yaşamı, daha
eşitlikçi, dayanışmacı bir yönde değişmediği,
hükümetler. IMF'nın değil de kendilerini seçen
bu halkın iradesini yansıtmadığı takdirde de-
mokrasinin asla kurulamayacağını gizliyor. Niha-
yet, bu ideolojik fantezi, ülkenin birsiyasi-eko-
nomik sömürgeleşme süreci içinde olduğu
gerçeğini maskeliyor. Peki bu gerçekliği neden
maskelemeye devam etmek istiyorlar? Neden
bildikleri halde yapmaya devam ediyorlar? Ister-
seniz, gel/n terbıyesizlik etmemek için bu soru-
nun cevabını psikanalistlere bırakalım.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Ya Bulun ya da Gidin
Bu hafta bütçeyi yazacaktım. Bütçe öncelikliy-
di. Başka konular da vardı. Deprem bölgesinde ya-
şayan açıköğretim fakültesi öğrencilerinin sınav
sorunlan önemliydi. CHP'de olan- bitenden ya da
tartışmacı olarak katılacağım II. Karadenız Kalkın-
ma Kurultayı'ndan söz edilmeliydi. Aynca 29 Ekim
nedeniyle Cumhuriyet Devrimi'nin ulusal bağım-
sızlıkçı ekonomi politikası özetlenebilirdi...
• • •
Izin vermediler. Hep böyle oluyor. Birileri günde-
mi değıştiriyor; bunda da çok başanlı oluyor. Bu
kez AhmetTaner Kışlalı öldürüldü. Gündem de-
ğişti-
Tüm siyasal önderfer Kışlalı'nın ölümü karşısın-
da çok büyük bir üzüntü ya da teessür duydukla-
rını dile getiriyor; sözbirliği etmişçesine terörü kı-
nıyor.
Ve aynı siyasal önderler Kışlalı olayının, tıpkı
öbürleri gibi, kısa bir süre sonra unutulmasını bek-
liyor. Oysa Kışlalı'nın ölümü unutulmamalı. Buna
izin verilmemeli. Çünkü bu olay, ta 1970'li yıllar-
dan başlayan siyasal amaçlı adam öldürme eylem-
lerınin yeni bir halkasıdır.
Burada durmak ve siyasal önderierimize kimi ana
sorulan sormak gerekiyor.
Soru bir: Türkiye'de son çeyrek yüzyılda salt
düşünceleri nedeniyle kaç kişi öldürüldü?
Soru iki: Bu cinayetlerin işlendiğiyıllarda kimler
başbakan, içişleri bakanı ve cumhurbaşkanıydı?
Soru üç: Cinayet işleyenlerin kaçı yakalandı?
Soru dört: Yakalananlar kaç yıl hapis cezası al-
dı?
Soru beş: Işlenen cinayetlerin siyasal içeriği ne-
dir? Hangi düşüncenin sahipleri öldürülüyor?
Soru altı: Siyasal cinayetieriişleyenlerin örgüt bağ-
lantılan nelerdir?
Ve son bir soru: Şimdiye dek kaç düşünce su-
çu dosyası sonuç alınmadan kapatıldı? Neden?
Türkiye'yi yönetenlerin yapması gereken ilk iş,
bu sorulara doğru yanıt vermektir. Her türlü ağıt-
tan önce gelmesi gereken davranış budur; toplum-
sal ve siyasal sorumluluk bunu gerektirir.
• • •
Türkiye neden Kemalist düşünürierinı, kör terö-
re kurban vererek, bir bir yitiriyor? Bu sorunun ya-
nıtı çok açıktır. Çünkü, ülkeyi yönetenler, yıllardır,
cinayetieri işleyenlerin bulunması için gerekli ça-
bayı. direnci ve etkinliği göstermiyor ya da göste-
remiyor.
Bu olgunun çok olumsuz ve yıkıcı iki sonucu var.
Sonuçlardan bin, siyasal yöneticilerin zayıflığının,
cinayet işleyenlerin işini kolaylaştırmasıdır. Ülkeyi
yönetenlenn değişmeyen yetersiztutumu, yeni ölürrv
lerin kapısını aralıyor. Cinayetler birbirini izliyor. Bu
nedenle, şimdiye dek davranıldığı gibiyapılmama-
//, Kışlalı cinayetinın suçluları bir an önce bulun-
malıdır. Yükseltilmesi gereken gerçek toplumsal ta-
lep bu noktada yoğunlaşmalıdır. Yalnız, bulunan,
tek başına cinayet işlediğini öne süren ve kimi si-
' 'yasetçıJerce meczup (deli) sayılan biri ya da tek ba-
şına tetikçi değil, emir verenlerıyle ve örgütüyte
gerçek suçlular olmahdır.
Ikinci olumsuz sonuç, ülkeyi yönetenlerin faille-
rin bulunacağı konusundaki sözlerine hiç mi ina-
nılmryor; bu konuda kendilerine güvenilmıyor. De-
nilebilir ki, hükümet edenlerin, örneğin enflasyon
konusundaki sözlerine de güvenilmiyor. Ancak bu
tür ölümler çok farklı; gerçekten can alıcı; burada
söz konusu olan düşünce cinayetıdır. Bu neden-
le, kendisine güvenilmeyen siyasal yöneticilerin
durumu da, ona güvenmeyen toplumun durumu
da karşılıklı olarak, sürdürülemez. Halk bir yere gi-
. demeyeceğine göre, cinayeti en kısa zamanda
aydınlatamayanların gitmesi gerekiyor.
• • •
Hafta sonu cumhuriyetin 76. yıldönümü kutla-
nacak; siyah elbiseli; siyah gözlüklü; sıyah siyaset-
çilerin töreni bir yana bırakılmalı. Geçmişte birçok
kez yapıldığı gibi, bu yıldönümünde halk, cumhu-
riyete kitlesel olarak sahip çıkmalı.
Türkiye, cumhuriyetçi ve Kemalist düşünen be-
yinlerini yitiriyor. Bu cinayetlerle topluma korku
salınıyor. Bu yolla sağlıklı düşünme olanaklan azal-
tılarak toplumsal ortam ortaçağ karanlığına çekil-
mek isteniyor. Kitlesel olarak karşı çıkılması ya da
kınlması gereken eğilim budur. Bunun için de, Ke-
malist, Atatürkçü, cumhuriyetçi, aydınlanmacı vb.
adlar altında da olsalar, çağdaşlığı, laikliği, aydın-
lanmayı ve ilericiliği savunan tüm kişı ve kuruluş-
lann, olabildiğince geniş bir toplumsal dayanışma
süreci yönünde sçılımlar yapılmasına öncülük et-
meleri gerekiyor.
e-posta: yakup@metu.edu.tr
Dünya Bankası kalkınma
raporu sunulacak
• ANKARA(.\A) -21. yüzyıla girerken 1999-2000
Dünya Kalkınma Raporu, bugün Hazine'de
düzenlenecek panelde, bankamn danışmanı ve
raporun hazırlayıcılanndan Shahid Yusuf
tarafından sunulacak. Rapor çerçevesinde
düzenlenecek panele. Dünya Bankası Türkiye
Direktörü Ajay Chhibber. Hazine Müsteşan
Selçuk Demıralp, T.C Merkez Bankası Başkanı
Gazi Erçel'in yanı sıra GAMA A.Ş'den Nüzhet
Kandemir. Türkiye Teknoloji Kalkınma Vakfı'ndan
Akm Çakmakçı, Ankara Üniversitesi'nden Ercan
Uygur. Eskışehir Büyükşehir Belediye Başkanı
Yılmaz Büyükerşen ve Bilkent Üniversitesi'nden
Fuat Keyman katılıyor.
Çanakkate Termik Santralı
• ANKARA(AA) - Çanakkale'nin Çan ilçesinde
kurulması planlanan ve bu yılın ilk aylannda yapım
anlaşması imzalanan Çanakkale Termik Santralı
için, Fransız firma gruplanndan sağlanan kredilere
yönelik teyitleralındı. TEAŞ Genel Müdürlüğü
yetkilileri. Çan santralına kredi sağlayan
kuruluşlarla toplam 371.7 milyon dolar
tutanndaki kredi anlaşmalannın, önümüzdeki
günlerde Hazine Müsteşarlığı ile ilgili finans
lcuruluşlan arasında imzalanacağını belirttiler.
Çanakkale Çan Santralı, çevre ve hava kirliliğini
önleyici bir sistem olarak gelişmiş birçok
Avrupa ülkesinde uygulanan 'akışkan yataklı'
sisteme göre inşa edilecek.