Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 EKİM 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
İİıJvOJ^I O J T L I / ekonomi(acumhuriyet.com.tr 13
ŞİRKETLERDEN
• AKSİGORTA'nm
cbprem bölgesindeki
hasar ödemeleri 13
tnlyon lirava uiaştı. Tam
hisariı olarak tespit
edilen binalann
sahipierine yapılan
ödemelerin sürdûrüldûğü
bdirtıldi.
• DARDANEL'in özel
sunbalajlarda sabşa
sunduğu dondurulmuş
sebzeier tazeliğini
koruyor. tk/et>e, enginar.
mısır. gamitiir, bamva ve
taze fasuKe çeşitlerinin
ambalajlanmasında OPP
metalize ambalaj
kullanıhyor.
• TEKSTtLBANK
çadırkentlerde kalan
öğrencilere aylık para
yardımı yapıyor. Deprem
yardımı kapsamında
Sakarya ve Kocaeli
üniversitelenne 20 adet
pentium 100 PC
bağışlandı.
• ALFAROMEO,4-14
Kasım tarihlerinde
gerçekleştirilecek olan
Autosho\v fuarına
katüacak. Fuardaki
standda Alfa 145. Alfa
146, AJfa 156 ve Alfa 166
modelleri sergüenecek.
• YAPI KREDİ Koray
GYOnunl999yıh9
aylık net kânn £ trilyon
435 milyar lira olarak
gerçekleşti. Şirketm
aktifler toplamı da geçen
yılın aynı dönemine göre
yüzde 146artışla31
trilyon 942 milyar liraya
çıktı.
• LBS depremzedeler
için toplanan yardımiarın
sevkıvatı ve dağıtunutu
saghklı bir şekflde >
yapılabilmesi icin
Gold/Open iş yönetimi
sistemini İstanbul
Valiliği'nin hizmetine
sundu.
• MAVt JEANS'in polar
svveat-shirtleri. hırkalan,
dağ kazaklan ve
kabanlan 2000 kışının
soğuk günleri için
hazırlandı. Kırmızı.
bordo, lacivert. siyah ve
gri tonlannda hazırlanan
ûrünler gençlerin
beğenisıne sunuldu.
• PHILIPS, deprem
bölgesindeki Kocaeli Tıp
Fakühesi'ne 3 adet nbbi
görûntüleme sistemi
bagışladı. GörüBtüleme
sistemi travma ve her
türlö hastahğın tanısını
kovmada kullaıulıvor.
• VESTEL Asteo
bilgisayar alanlara,
yanında hediye olarak
yazıcı veriliyor. Vestel,
kampanyanın ekim ayı
boyunca süreceğini
açıkladı.
• İNTERTEKS
tarafından düzenlenen
Komünikasyon. '99,4
Kasım'da Hilton
Eshibition Center'da
açılıyor. Fuarda, yeni
Uetişim ve yayuıcıiık
teknoiojileri tanıtdacak.
• OSMANLIBANKASI
görüntülü lntemet
bankacıhğı uygulamasını
başlatıyor. Elektronik
kimlık adı v erilen
uygulama kapsamında
kullanıcılar hesap
numaralan ve parolalannı
girdikten sonra, ekranda
fotoğraflanyla kimlik
bilgilerinı görüyor.
Böylece şifrelerini yazıp
lnternet şubesinin
kullanmaya başlamadan
önce kendi hesaplan
üzerinden ışlem
yaptıklanna emin
olabiliyor.
Bankalar, peşin vergiden vazgeçmeyen hükümete karşı yeni formüller anyor
Batıkaeıdan 'örtiilü' tehditTARIKYILMAZ
Kamu kâğıtlannın en büyûk alı-
cısı bankalann, peşin vergiden
vazgeçmeyen hükümetten taviz
koparma peşinde olduklan iddia
ediliyor. Bûtçeye 1.5 katrilyon li-
ra düzeyinde katkı yapması bek-
lenen peşin vergıyle ilgili olarak
kulislerde, bankalann, Merkez
Bankası'nın sıkı para politikasını
bir miktar gevşetmesini istedik-
leri konuşuluyor. Bu politikadaki
gevşeme sonucu dûşecek bono fa-
izlerinden yüksek dûzeyde reel
kar edecek olan bankalar, peşin
vergiyi bu getıriden karşılama pe-
şinde olduklan ileri sürülüyor.
2000 yılı bütçesine 1.5 katrilyon
PUİS
Kredi kartına
komisyon
serbest
ANKARA (AA) - Petrol
Ürünleri Işverenleri Sendikası
(PÜİS), Rekabet Kurumu'nun
uyan yazısına paralel, kredi
kartı ile akaryakıt satışlanndan
komisyon ahp almamakta ve
promosyon uygulamalannda
bayileri tamamen serbest
bıraktı.
PÜİS Genel Başkani tsmafl
Aytemiz imzasıyla bayilere
gönderilen genelgede, kredili
akaryakıt satışlanna ilişkin 4
Ekim tarihinde yapılan çagn ile
kredi kartıyla yapılan akaryakıt
satışlanndan komisyon
alınmasına ilişkin önerilerin
tamamen geçersiz olduğu
bildirildi.
Genelgede, Rekabet
Kurumu'ndan konuya ilişkin '
alman yazıya değinilirken şu
görüşlere yer verildi:
"Rekabet Kurumu'ndan
gönderilen yazıda, bayüerin
Rekabet Yasasf nın 4.
maddesinde belirtilen
hususlaraavkırı
uygulamalara devam etmeteri
' ^HÜinde, bn tmyflerin htr biri
hakkmda gerekli cezai işlemler
yapılmak üzere soruştunna
başlanlacağı hususunun tüm
üyetere duyurulması
istenmektedir."
Genelgede, kredi kartı ile
yapılan satışlarda Rekabet
Kurumu'nun uyansının dikkate
alınması çağnsında bulunuldu.
• Bankacılık sektörünün, 1.5 katrilyon liralık peşin vergi
yükünden, bono faiz oranlannın 30-40 puan
düşürülmesiyle ortaya çıkan büyük reel kârdan ödeme
yapmayı düşündüğü iddia ediliyor. Bir bankacı, bu yolun
gerçekleşmemesi durumunda bankalann vergide
taksitlendirme isteyebileceklerini ileri sürdü.
liralık vergi geliri getirmesi he-
saplanan ve portföylerindeki men-
kul kıymetlenn vergilendirilmesı-
ni içeren 279. maddeyle ilgili ban-
kalar yoğun bir lobi faaliyetinde
bulunuyor. 1.5 katrilyon gibi -bü-
yükbirmeblağı 15 Şubat tarihine
kadar Maliye'ye yatırmak zorun-
da olan bankacılık sektörünün,
279. maddenin kalkmaması du-
rumunda formül üretmeye çalış-
üğı belirtiliyot Bir bankacı formül-
lerden birini şöyle açıkladı:
"Merkez Bankası'nın uygute-
dığı sıkı para poiitikası faizlerin
düşmesuıi engellrvor. Merkez,eğer
bu potitikasını gevşetirse yani pi-
yasadaki Hldditeyi bir miktar ra-
hatlatırsa faiz oranlan düşmeye
başlaracak. Yüzde85-90düzeyin-
de bulunan bono ve tahvü faideri
yüzde 50lere düşerse bankalar 35-
40puana varan bir getiri eMe ede-
cekler. Bu getiriylede 1.5katrilyon
firahk peşin verginin ödeyecekİec"
Bu formülün gerçekleşmeme-
si durumunda söz konusu 1.5 kat-
rilyon liranın acısını piyasadan
çıkartacaklannı iddia eden banka-
cı bankalann vergide taksitlendir-
me isteyebileceklerini de dile ge-
tirdi. Peşin verginin alınmaması,
alımrsa sistemin zor durumda ka-
Büyükeiçi Mark Parris, G. Doğu gezbiyie harika bir başlangıç yapüklannı söyledi. (AA)
ABD
9
üişadamlan Djyarbakır'da
EMVERSEVİŞ
DtYARBAKIR- ABD'nin Ankara Büyûkel-
çısı MarkParris, Güneydoğu'daazalan şiddet olay-
lannın ve TBMM tarafından çıkartılan Tahkim
Yasası'nın, ABD'li yatınmcılarla bir ilgisinin ol-
madığını belırterek "Bu yalnızca şanslı bir tesa-
düf" diye konuştu.
Parris, dört günden beri lOO"e yakın ABD'li
işadamı ve firma temsilcisinüı Güneydoğu'da
sürdürdükleri gezi ve incelemelerden oldukça
memnun kaldıklarmı söyledi. Parns. "Bu seya-
hat herkesin bekkntUerinin çok ötesinden geçtL
Harika bir başlangıç yaptık" dedi.
Diyarbakır Ticaret ve Sana yi Odası'nda dün
bir basın toplantısı düzenleyen Büyükelçi Parris,
bu gezinın, Başbakan Büfcat Ecevit' tn üç hafla
önce ABD Başkanı BiD CÜnton la Beyaz Sa-
ray'dayaptığı görüşmeler sonucu ortaya çıktığı-
nı belirterek "Heyetbötgedebulunan yüzierce işa-
damsitegörüstü.Tekstafabrikabnnı,denüliınan-
bnnj. navaalaniannı, Atatürk Barajı'nt serbest
bölgeJer ile sanayi böigelerini ziyaret etti" dedi.
Mark Parris, Amerikan şirketlerinin bu böl-
gede faaliyetlerini başlatma yönünde anlaşma
yapıp ortaklık kurma yoluna girdikleri anlatırken
ABD'li şirketlerin temasian nı şöyle özetledi:
• General Electrics temsikileri, hem GE Plas-
tik ve hemde GE Güç Sistemleri için önemli te-
maslar kurdular.
• Dupont, yalnızca GAP bölgesini biraz da-
ha yakından tanımak için bu seyahate katıldı.
Ancak şirket birkaç tekstil fîrması ite tanıştı yç,
ış konulannda görüşmeler yaptı.
• Boss Sulama, l milyon dolann üzerinde çır-
çırmakınesı ile 500bin dolarük sulamaekipman-
lann satışryla sonuçlanabilecek bir dizi temas-
larda bulundu.
0 Bilyeli yatağın Amerikan üreticisi olan
Tikmen, şirketi için, önümüzdeki yıl içerisinde
1 milyon dolarhk muhtemel bir iş hacmi ile so-
nuçlanabilecek firsatlar keşfetti.
lacağına ilişkin bir havanın piya-
salarda konuşulmastnın bile yan-
lış olduğunu belirten bankacı
"Borçsarmalı içinde krvranan ka-
mu yüzde 125'lere kadar varan
faizlerie piyasadan borçlanıyor.
Buna karşıhk peşin v-ergj sayesin-
de 1.5katrityon Brahkmali>«ti dü-
şük ciddi bir kaynağa kavuşuyor.
Bu verginin kaldırüması duru-
munda 2000yılı bütçesi daha baş-
tan tutma>acak" dıye konuştu.
Bankacılann sistemin asli fa-
aliyetlerine dönebilmesi için ka-
mu kesimi borçlanma gereğinin
(KKBG) azaltılması gerektiğini
her firsatta söylediklerini, ancak
bu konuda önemli bir rol oyna-
yan peşin vergiye karşı çıktıkla-
nnı belirten bankacı. "Üretim ke-
süninezaten kredi vermeyen ban-
kalar, kamu kâğıtlanndan elde
ettikleri kaynaklan vergiiçin yön-
lendirecekler. Bu, belki de banka-
lann aktifyaptsuu düzettmekiçin
bir firsat otacak" dedi.
'Yalancı bahar havasa
1
Finans kesimınin bütçe ve enf-
lasyon hedeflenne ınanmadığının
açık olduğunu belirten bankacı,
"Brokm yüzde 25 hedefini, enflas-
yonun yüzde 45 oiacağına inanıl-
saydı, yüzde 85-90 düzeyinde bu-
lunan bonove tahviDer havada ka-
pışüırdı. Şu günlerde bankalar pi-
yasalarda > alancı bir bahar hava-
sı yaratarak bono faizlerini düşü-
rüp para kazamjorlar" dedi.
Öte yandan bir başka bankacı
da 2000 bütçesinde ertelendiği-
ne ilişkin bir madde olmadığına
dikkat çekerek "Erteleme veya
iptal yasa değişikngi ile yapıuna-
h. IMF'ye vTriİen sözlerin rurul-
masıiçin deertetemeolması müm-
kün degil. Bankalar lobisi bu se-
fer kazanamayacak" diyerek gö-
rüşlerini dile getirdi.
Ankan: Hükümet
vazgeçemez
İstanbul Serbest Muhasebeci-
ler ve Mali Müşavirler Odası
(ISMMMO) Başkanı Yahya An-
kan ıse. Türkiye'nin, vergi yasa-
lannı yeniden gözden geçirmek
zorunda olduğunu belirterek şun-
lan söyledi: "Bankalar 279'un
kaDanası için yoğun bir lobi faali-
veti içinde. ancakhükümet banka-
lara bu kez de kıyak geçerse kim-
senin güveni kalmayacaknr. Or-
tada 1.5 katrilyon gibi ciddi bir
vergi söz konusu. Bundan vazgeç-
tim atmryorum demekotanaz. Ban-
kalar bunun geleceğini bilhordu.
1999yıhna ertelenmişti, ayıu şeyin
arük olmaması gereldr."
Deprem vergisi yenîden gündemdeANKARA (Cumhuriyet)- Maliye Baka-
nı Sümer Oral, deprem vergısinin hükü-
mette görüşülecegini. bu görüşmeden son-
ra bu konuda bir şey söylemenin mümkün
olabileceğini bildirdi. Oral, yeni dönemde
vergi sistemini verimli hale getireceklerini
ve bir miktar daha vergi
alacaklannı belirtri.
Oral, Finans Toplulu-
ğu tarafından düzenlenen
'Kamu Finansman \çık-
lan ve Ekonomik Etkile-
ri' panelinde gazetecilerin
sorulannı yanıtladı. Bu-
gün kamu yönetiminin en
büyük sıkıntısımn kamu
açıklan olduğuna işaret
eden Oral, gider bütçesi ile
gelir bütçesi arasındaki
farkın yüzde 12'lereulaş-
tığtnı kaydetti. Türkiye'nin
yaşadığı ekonomik prob-
îemlenn temelinde kamu
açığının yatüğını vurgula-
yan Maliye Bakanı Oral. Türkiye'nin, ka-
mu dengesinin oturması halınde ekonomi-
sini de belli bir dengeye oturtabileceğini
söyledi.
Maliye Bakanı Oral, Türkiye'nin faizler
ve sosyal güvenlik açıklanna hâkim olama-
dığınj vurguladığı konuşmasında, 1985'te fa-
izlerin bütçe içindeki payının gayri safı mil-
li hasılanın (GSMH) yüzde 1.9'u seviyesin-
de olduğunu, bu rakamın 1999 yılında yüz-
de 13'e çıktığını anlattı. 1985'te vergi ge-
lirlerinin GSMH'ye oranının ise yüzde 10.8
Alman halkıyanlunı merakediyor
tstanbul Haber Servisi - Alman Hıristiyan Demokrat
Parti miiletveki İleri, Alman halkmm Türkiye'deki dep-
rem nedeniyle gönderdikleri yardımlann nereye gittiği-
ni bilmek istediklerini söylediler.
Konrad Adenauer Vakfi'nca düzenlenen toplantıda
konuşan Avrupa Biriiği (AB) parlamenterierinden ve
Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekiü Armin Laschet
AB'nin ilk aşamada 30 milyon mark acil yardım yaptı-
ğını anımsatarak orta süreli yardımlar çerçevesinde de
milyonlarca ECU verilecegıni kaydetti. 70 milyon mark
özel, 35 milyon mark resmi yardım ve 500 tonluk ayni
yardım dikkate alınırsa birkaç yüz milyon marklık bir
yardım yapıİdîğım söyleyen Laschnet "YardHnıyapan-
İar da haklı olarak paralannın nereye gittigtnrbilmek is-
tiyorlar" dedi. Avrupa Parlamentosu Milletyekili ve
Avrupa- Türk Parlamenter Ortak Komisyonu Üyesi Re-
nate Sommer de. hükümetinin prefabrike konudar için
de 20 milyon mark vereceğıni söyleyerek. çocuklann şo-
ku atlatmalan için de okullann onanlmasına önem ve-
rilmesini istedi. Konrad Adenauer Vakfı Türkiye Tem-
siicisi \\iılf Schönbhm da deprem bölgesine yaptıklan
geziden olumlu izlenimlerle aynldıklannı söyledi.
olduğunu kaydeden Oral, "VfergigeBrlernım
payıfaizgiderierinin 5 katmdan fazla. 1999'a
geldiginizde faiz yüzde 13. vergi gelirteri yüz-
de 18, arada yüzde 5'lik fark var" dıye ko-
nuştu. Maliye Bakanı SümerOral, sosyal gü-
venlik kuruluşlannın bu yıl 2.3 katrilyon li-
ra olarak öngörülen bütçeden
alacagı paranın 2.7 katrilyon li-
raya çıkacağını, 2000 yılı için
verilen 3.8 katrilyon liranın ye-
tip yetmeyeceğinin bilinmedi-
ğıni söyledi.
2000 yıh bütçe hedefleri-
nin tutturuhnası halinde yüz-
de 5'lik bir faiz dışı fazla ve-
rileceğini, bu durumda enflas-
yonun makul düzeye çekilebi-
leceğini anlatan Oİra], memur
maaş zamlanna değinirken
" Devietmemurlan 2000vılın-
da 2000yıhenflasvonunun üze-
rinde bir arbş alacak. 2000 y>
hnda maaşlar yılnk enflasyo-
nun üzerinde olacak" dedi.
İŞÇİJNİNEVIIENEVDEN
ŞÜKRAN SONER
Kaos
Prof. Ali Güzel ile, hani şu deprem kargaşasında
yangından mal kaçınlırcasına çıkanlan SSK yasası-
nı sakin, sağduyulu bir ortamda tartışmak istemiştik.
Türkiye'de bu galiba olanaksız. Araya, yazanmız Prof.
Ahmet Taner Kışlalı'ya bombalı suikast girdi.
Prof. Ali Güzel, "SSKyasası, deprem, bombalı su-
ikast; hepsi birbiri ile bağlantılı. Hepsinin kaynağın-
dagüvenliğin olmamasından kaynaklanan toplumun
sürüklendiği kaos ortamı var. Sosyal devletin, sos-
yal güvenliğin geçerii olduğu sağlıklı bir toplumda
faili meçhuller olmaz. Toplumun sürüklendiği kaos-
larda; çökertilmiş, güvenliği olmayan devlet gücü-
nünyarattığı boşlukta başka gûçleregemen olur" di-
ye bir açıklık getiriyor.
Başyazanmız llhan Selçuk'urt, Taner Kışfalı suikas-
tınınardındanyaptığı anımsatma: "Akın Birdal'asu-
ikastın failleri yakalanmıştı. Kışlalı'nın katilleh faili
meçhul kaltrsa, bu, Türkiye'nin yeniden bir başka
ortama girdiği anlamına gelir" daha bir açıklığa ka-
vuşuyor.
Evet, Cumhuriyet yazan olarak 6; benim kişisel ta-
nıdığım, hepsi de insan haklan, demokrasi, cumhu-
riyet, laiklik, Kemalist çizgıden yüzün üstünde insan,
şahsen tanışamadığım ülke çapında yüzierce aydın
bir bir vuruldular. Katilleri faili meçhul olarak kaldı.
12 Mart, 12 Eylül'ü getiren süreçler ile sonrasında
çok bir fark yok. Akın Birdal'ın katillerinin yakalanma-
sı bir dönüm noktası umudu vermişti. Türkiye terör
örgütleri ile, çetelerle hesaplaşmaya girebilecek, de-
mokrasiye doğru sağlıklı bir adım atabilecek miydi?
Susurluk sürecinde ne kadar da umutlanmıştık.
Son seçimlerle umduğumuz dağlara sanki kar yağ-
dı. Susurluk çeteleri bağlantılı insanlar parlamento-
ya taşınarak nerede ise akiandılar. Ahmet Taner Kış-
lalı'nın bombalı suikasta hedef olduğu günlerde hü-
kümet ortaklan, ülkücü çetelerin ağababalannı yarar-
landıracak af yasası metni pazarlığındalar.
Hükümet ortaklan, devlet sorumlulan ekonomide,
devlet yönetimındeki başansızlıklannı gizlemek, ikti-
darlannı korumak üzere siyasal Islama ödün üstüne
ödün veriyorlar. Son yazısında, pek çok yazısında si-
yasal Islam tehdidinin boyutlannı, ılımlı Islam tuzağı-
nı anlatmaya çalışan; yaşamını cumhuriyet, Kema-
lizm değerlerini savunmaya adamış Ahmet Taner Kış-
lalı tam da bu zaman diliminin içinde katlediliyor.
HükümetSSK yasası, kapitülasyonlartn yeniden hort-
latlması niteliğinde tahkim, adı özelleşt'rme kamu kay-
naklannın tüketilmesı kararlarında gözü kara gidi-
yor...
Prof. Ali Güzel, SSK yasası deprem kargaşasında
çıkarıldıktan sonra sonuçlarını soğukkanlı bilimseJ
verilerle değerlendirmeye çalışıyor. Her şeyden ön-
ce emeklilik yaşının çalışan için mezarda emeklilık an-
lamını taşıması, bütçenın onların bakışı ıle kara deli-
ğini kapatmasında bir işlevi olmuyor. Geç emeklilik
yıllar sonra gündeme gelecek. Sozde bugünün so-
rununa çözüm aranıyordu.
Bugünün sorununda çözüm halen sigortalı olan
bir 5 milyonun yanında, onlardan fazla olan sigorta-
sız çalışanlann sigorta kapsamına alınmalan gereki-
yordu. SSK reformu, açığın kapanması, kayıt dışının
kayda alınması ile olabilecekti. Oysa SSK ve emek-
lilik hakkından yararlanma gerek yükselen primler, ge-
rekse yaş nedeni ile umutsuz olunca, sistem sigor-
tasız çalıştırmayı teşvik eden, arttıran bir sonuç ge-
tiriyor.
Olaya çalışan, insan, sosyal güvenlik boyutundan
baktığınızda ise zaten liberal ekonomilerde bile, sos-
yal güvenlik sistemlerine devletin %25'ler oranında
katkıda bulunması yükumlülük oluyor. Yani ortada bir
kara delik kalmıyor. SSK reformu olsa olsa sigorta-
sızlann, bütün ülkelerde olduğu gibi çalışanlann tü-
münün sigortalı çalışmasını sağlayacak önlemlerle,
işe yarar bir sosyal güvenlik hakkının yaratılması ile
ancak gündeme gelebilecekti.
SSK reformu adı altında IMF, Dünya Bankası re-
çeteli dayatma ile sistem çok daha ağır çökertilirken
beklenen sıcak para da gelmedi. Hükümet panik
içinde, yeni dayatmalara boyun eğiyor. Özal döne-
mini bile aratan, gözü kara yeni özelleştirme uygula-
malan yaşanıyor. Adı özelleştirme, ama en son Sü-
merbanklarda cumhuriyettarihi ile özdeş, halka ucuz
ve kaliteli ayakkabı üreten Beykoz Kundura, Sümer-
banktekstil fabrikalannın kapatlması, bir kalemde yüz-
ierce işçinin sokağa atılması ayıbı yaşanıyor.
Deri ve tekstil işçileri hükümetin bu gizli kararlan-
nı tanımama niyetindeler. Kamuoyuna pek yansıma-
sa da her gün bir başka biçımde direnış eylemlen ıle
bu karşı çıkışlannı diliendiriyorlar. Deri-lş Başkanı Ye-
ner Kaya, Teksif İstanbul Bölgesi Başkanı Çetin Yel-
ken, hükümet uygulamalannın bir benzerinin bırakı-
nız sosyal devleti, bir hukuk devletinde söz konusu
olamayacağını anımsatyorlar.
Dünyanın hiçbir yerinde işçiler ve sendikalan yok
sayılarak, gizli bir kararia binlerce işçi için, "Işyerıni
kapattım, sizlehişten attım" karannın verilemeyece-
ğini anımsatıyorlar. Sümerbank'ın Beykoz Kundura,
Zeytinbumu Tekstil işçileri bir yandan çalışıp, bir yan-
dan vardiyalı işyerinin boşaltılmasına karşı direnişle-
rini, protesto yürüyüşlerini sürdürürlerken Ahmet Ta-
ner Kışlalı'nın böyle bir zamanda faili meçhul cina-
yete kurban gitmesini bir rastlantı olarak degerlen-
dirmiyorlar.
Kendi sorunlan ile Türkiye'de yaşanan kaoslarara-
sında doğrudan bir bağlantı kuruyorlar. Direniş ey-
lemlerinde Ahmet Taner Kışlalı için de saygı eylemi-
ni unutmuyorlar...
ONUK YAZAR / Prof. Dr. HÜSNÜ KIZILYALLI
Borç - faiz konulannda IMF'nin önerile-
ri basında açıklanmamıştır. Ancak 1994
"stand-by" uygulamalanndan IMF'nin bu
konularda bir değişim önermediği ve enf-
lasyon oranının düşüşüne paralel olarak
faiz nispet ve yükünde olabilecek azalma
ile yetineceği çıkarılabilir. Rasyonel yakla-
şım ise iç borcun süratle iflası ve dış bor-
cun konsolidasyonudur. Borç sorununa
çözüm bulmadan Türkiye'nin enflasyon ve
bütçe yüklerinden kurtulması olanaksızdır.
Enflasyona karşı kısa vadeli şok program
ve 3 yıllık istikrar modeli arasında IMF'nin
tercihi ikincisi olmuştur. 1980'lerde ve
1994'te uygulanan istikrar paketleri hiç bit-
meyen 3 yıllık (revolving) planlar olmuştur.
1998'de bir ara şok programdan söz edil-
mişse de, 1999'da hükümetin gerçekçi ol-
mayan 2 yıllık programına karşı IMF'nin 3
yıllık programı önerdiği basında açıklan-
mıştır. Nitekim IMF Başkan Yardımcısı Stan-
(ey Fıscher'ın R. Dombusch ile biriikteyaz-
dığı kitapta, tedrici enflasyonu indirme (di-
sinflation) programlannın maliyetlerinin şok
programlara nazaran daha düşük olduğu
iddia edilir. Bu iddianın geçersizliği ve şok
programların hem daha ekonomik hem de
daha etkin olduğu aynca gösterilmiştir.
Tedrici (gradual) programlann anlamsız-
lığı Türkiye 'ye ait (1984-1998) tablodan gö-
rülebilir. Türkiye'de 1984-98 döneminde
Türkiye'de İstikrap Programları ve IMF (III)
çeşitli 3 yıllık istikrar paketleri uygulanmış-
tır. Bu verilere şöylece bakan bir iktisatçı-
ya bu ülkede devamlı istikrar paketleri uy-
gulandığını söyierseniz şaka ediyorsunuz
sanır. Nitekim, tablodan bunlann ne za-
man başlayıp, bittiğini anlamak olanaksız-
dır. Ayrıca 1994
"sfand-öy"ının enf-
lasyonu arttırma prog-
ramı olduğu görülür.
1990 ve 1997 /
1998'de Güneş Ta-
ner'in enflasyonla mü-
cadele formüllerinin
de (Özal - Taner bu-
luşu) etkileri minimal
veya negatiftir. Bu uy-
duruk, sözde istikrar
paketlerinin bir fay-
dası olmamışsa da, külfetleri/yükleri - iş-
sizlik. iflaslar, GSMH'de azalma vb. ekono-
miye tam olarak binmiştir.
Bize göre bir istikrar programının/'stanc/-
by" anlaşmasının amacı makroekonomik
iç ve dış dengeyi sağlamak olmalıdır. Ni-
tekim IMF'nin klasik "stand-by" program-
lannın amacı ödemeler dengesi bozulmuş
bir ekonomide kısa vadede dış ve iç den-
geyi sağladıktan sonra, istikrar içinde hız-
lı kalkınmanın yolunu açmak olmuştur. İç
açık (tasarruf açığı) dış açığa (ödemeler
dengesi cari açığı) eşit olduğuna göre, enf-
lasyonist baskıyı azaltmadan sadece dış açı-
ğı azaltmaya yönelik bir program özel gay-
Türkiye'de Enflasyon ve Milli Gelir GSMH
(Artış yüzdeleri)
&iflasyon
Mitli Geiir
Enflasyon
Mıllı Gelir
1991
65.9
0.3
1984
48.5
7.1
1992
70.1
6.4
1985
50.4
4.3
1993
66.1
8.1
1986
37.0
6.8
1994
104.6
-6.1
1967
39.6
9.8
1995
93.6
8.1
1988
71.7
1.4
1996
80.4
7.1
.1989
63.7
1.6
1997
85.6
8.2
1990
60.3
9.3
1998
84.0
3.8
ret gerektirir. Ancak dış açık tasa vadeli
sermaye girişi de kapatılırsa (1994'te oldu-
ğu gibi) yüksek enflasyon ve gelecek yılla-
nn dış açıklan aynen kalır.
Türkiye'deki gibi yüksek kronik enflas-
yonun tek ve asıl nedeni para arzındaki
aşın genişleme olduğu için emisyonu kont-
rol altına alarak ve zorunlu mevduat karşı-
lıklarını arttırarak enflasyonu yok etmek
mümkündür. Emisyon kamu kesimine ve-
rilen krediler nedeniyle artıyorsa, kamu sek-
törü açığını azaltmak böyle bir operasyo-
nun ön şartı olur. Ancak 1997 ve 1998'de
MB bilançosunun gösterdiği üzere emis-
yon artışının nedenleri açık piyasa işlem-
leri (APİ) ile piyasaya çı-
kanlan paralar (yüzde
70'i) ve döviz aJışlan ol-
muştur. O hakte MB, APİ
piyasaya likidite temin
etmeyip, esasen yüksek
olan döviz pezervieri mu-
vacehesinde döviz alış-
lannı da fiyat istikrannı
sağlayacak düzeyde tut-
saydı, Türkiye 1998 yı-
lında enflasyon ve yük-
sek faiz sorunlarından
zahmetsiz kurtulmuş olurdu.
Türkiye'deki ekonomi ve mali otoritele-
rin bu tespiti yapamamış olmalan ve Türk
ekonomisini "staff monitoring" aracılığıyla
devamlı izleyen ve önerilerde bulunan IMF'nin
bu yolda bir önende bulunmamış olması an-
laşılır değildir.
Bütçenin gelir ve harcama sorunlan ka-
dar önemli diğer sorunu da her yıl katla-
nan jyıllık yüzde 100 artış) iç borç stoku ve
faiz ödemeleriyle, bütçeyi ve bütçe politi-
kasını dinamitleyen ve Türkiye'yi Rusya gi-
bi tanm ve sanayi ülkesi olmaktan çıkanp,
rant ekonomisine dönüştüren iç borç ko-
nusunda mütevekkil, kadere boyun eğmiş
tutumu anlamak da olanaksızdır.
İç borç iflasının bütçelenmesinde bile
yanlışlık vardır. İç borçfaizödemeterinin enf-
lasyon unsuru anapara gerı ödemesi nite-
liğinde olup. sermaye transferteri bölümün-
de yer alacak iken cari transfer harcama-
lan içinde bütçelenmiştir. İç borç anapara
geri ödemelerinin sermaye niteliği nedeniy-
le vergi geliri ile fınansmanına gerek yok-
tur. Bu suretle yapılacak iç borç geri öde-
mesi sanayi ve ticaretin ihtiyacı olan kre-
dilerinde düşük faizleverilmesi imkânınıya-
ratacaktır. İç borcun bu biçimde enflasyo-
na neden olmadan tasfıyesine imkân ve-
ren bir plan yapılabilir. Bunun yerine benim-
senmiş mütevekkil tutum anlaşılır değildir.
Enflasyona meydan vermemek ve ban-
kacılık sektöründe rekabeti arttırmak için
kamu kesiminin MB yerine ticari bankalar
aracılığıyla borçlanmasını önermiş ulusla-
rarası maliteşekküllerin, bugün Türkiye'nin
bu önerinin benimsenmesi sonucu içine
düştüğü iç borç-bütçe kıskacı, yüksek enf-
lasyon ve faiz haddi karşısındaki ataletle-
ri (inertia) anlaşılır değildir.