10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EKİM 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA İİıJvOJ^I O J T L I / ekonomi(acumhuriyet.com.tr 13 ŞİRKETLERDEN • AKSİGORTA'nm cbprem bölgesindeki hasar ödemeleri 13 tnlyon lirava uiaştı. Tam hisariı olarak tespit edilen binalann sahipierine yapılan ödemelerin sürdûrüldûğü bdirtıldi. • DARDANEL'in özel sunbalajlarda sabşa sunduğu dondurulmuş sebzeier tazeliğini koruyor. tk/et>e, enginar. mısır. gamitiir, bamva ve taze fasuKe çeşitlerinin ambalajlanmasında OPP metalize ambalaj kullanıhyor. • TEKSTtLBANK çadırkentlerde kalan öğrencilere aylık para yardımı yapıyor. Deprem yardımı kapsamında Sakarya ve Kocaeli üniversitelenne 20 adet pentium 100 PC bağışlandı. • ALFAROMEO,4-14 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek olan Autosho\v fuarına katüacak. Fuardaki standda Alfa 145. Alfa 146, AJfa 156 ve Alfa 166 modelleri sergüenecek. • YAPI KREDİ Koray GYOnunl999yıh9 aylık net kânn £ trilyon 435 milyar lira olarak gerçekleşti. Şirketm aktifler toplamı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 146artışla31 trilyon 942 milyar liraya çıktı. • LBS depremzedeler için toplanan yardımiarın sevkıvatı ve dağıtunutu saghklı bir şekflde > yapılabilmesi icin Gold/Open iş yönetimi sistemini İstanbul Valiliği'nin hizmetine sundu. • MAVt JEANS'in polar svveat-shirtleri. hırkalan, dağ kazaklan ve kabanlan 2000 kışının soğuk günleri için hazırlandı. Kırmızı. bordo, lacivert. siyah ve gri tonlannda hazırlanan ûrünler gençlerin beğenisıne sunuldu. • PHILIPS, deprem bölgesindeki Kocaeli Tıp Fakühesi'ne 3 adet nbbi görûntüleme sistemi bagışladı. GörüBtüleme sistemi travma ve her türlö hastahğın tanısını kovmada kullaıulıvor. • VESTEL Asteo bilgisayar alanlara, yanında hediye olarak yazıcı veriliyor. Vestel, kampanyanın ekim ayı boyunca süreceğini açıkladı. • İNTERTEKS tarafından düzenlenen Komünikasyon. '99,4 Kasım'da Hilton Eshibition Center'da açılıyor. Fuarda, yeni Uetişim ve yayuıcıiık teknoiojileri tanıtdacak. • OSMANLIBANKASI görüntülü lntemet bankacıhğı uygulamasını başlatıyor. Elektronik kimlık adı v erilen uygulama kapsamında kullanıcılar hesap numaralan ve parolalannı girdikten sonra, ekranda fotoğraflanyla kimlik bilgilerinı görüyor. Böylece şifrelerini yazıp lnternet şubesinin kullanmaya başlamadan önce kendi hesaplan üzerinden ışlem yaptıklanna emin olabiliyor. Bankalar, peşin vergiden vazgeçmeyen hükümete karşı yeni formüller anyor Batıkaeıdan 'örtiilü' tehditTARIKYILMAZ Kamu kâğıtlannın en büyûk alı- cısı bankalann, peşin vergiden vazgeçmeyen hükümetten taviz koparma peşinde olduklan iddia ediliyor. Bûtçeye 1.5 katrilyon li- ra düzeyinde katkı yapması bek- lenen peşin vergıyle ilgili olarak kulislerde, bankalann, Merkez Bankası'nın sıkı para politikasını bir miktar gevşetmesini istedik- leri konuşuluyor. Bu politikadaki gevşeme sonucu dûşecek bono fa- izlerinden yüksek dûzeyde reel kar edecek olan bankalar, peşin vergiyi bu getıriden karşılama pe- şinde olduklan ileri sürülüyor. 2000 yılı bütçesine 1.5 katrilyon PUİS Kredi kartına komisyon serbest ANKARA (AA) - Petrol Ürünleri Işverenleri Sendikası (PÜİS), Rekabet Kurumu'nun uyan yazısına paralel, kredi kartı ile akaryakıt satışlanndan komisyon ahp almamakta ve promosyon uygulamalannda bayileri tamamen serbest bıraktı. PÜİS Genel Başkani tsmafl Aytemiz imzasıyla bayilere gönderilen genelgede, kredili akaryakıt satışlanna ilişkin 4 Ekim tarihinde yapılan çagn ile kredi kartıyla yapılan akaryakıt satışlanndan komisyon alınmasına ilişkin önerilerin tamamen geçersiz olduğu bildirildi. Genelgede, Rekabet Kurumu'ndan konuya ilişkin ' alman yazıya değinilirken şu görüşlere yer verildi: "Rekabet Kurumu'ndan gönderilen yazıda, bayüerin Rekabet Yasasf nın 4. maddesinde belirtilen hususlaraavkırı uygulamalara devam etmeteri ' ^HÜinde, bn tmyflerin htr biri hakkmda gerekli cezai işlemler yapılmak üzere soruştunna başlanlacağı hususunun tüm üyetere duyurulması istenmektedir." Genelgede, kredi kartı ile yapılan satışlarda Rekabet Kurumu'nun uyansının dikkate alınması çağnsında bulunuldu. • Bankacılık sektörünün, 1.5 katrilyon liralık peşin vergi yükünden, bono faiz oranlannın 30-40 puan düşürülmesiyle ortaya çıkan büyük reel kârdan ödeme yapmayı düşündüğü iddia ediliyor. Bir bankacı, bu yolun gerçekleşmemesi durumunda bankalann vergide taksitlendirme isteyebileceklerini ileri sürdü. liralık vergi geliri getirmesi he- saplanan ve portföylerindeki men- kul kıymetlenn vergilendirilmesı- ni içeren 279. maddeyle ilgili ban- kalar yoğun bir lobi faaliyetinde bulunuyor. 1.5 katrilyon gibi -bü- yükbirmeblağı 15 Şubat tarihine kadar Maliye'ye yatırmak zorun- da olan bankacılık sektörünün, 279. maddenin kalkmaması du- rumunda formül üretmeye çalış- üğı belirtiliyot Bir bankacı formül- lerden birini şöyle açıkladı: "Merkez Bankası'nın uygute- dığı sıkı para poiitikası faizlerin düşmesuıi engellrvor. Merkez,eğer bu potitikasını gevşetirse yani pi- yasadaki Hldditeyi bir miktar ra- hatlatırsa faiz oranlan düşmeye başlaracak. Yüzde85-90düzeyin- de bulunan bono ve tahvü faideri yüzde 50lere düşerse bankalar 35- 40puana varan bir getiri eMe ede- cekler. Bu getiriylede 1.5katrilyon firahk peşin verginin ödeyecekİec" Bu formülün gerçekleşmeme- si durumunda söz konusu 1.5 kat- rilyon liranın acısını piyasadan çıkartacaklannı iddia eden banka- cı bankalann vergide taksitlendir- me isteyebileceklerini de dile ge- tirdi. Peşin verginin alınmaması, alımrsa sistemin zor durumda ka- Büyükeiçi Mark Parris, G. Doğu gezbiyie harika bir başlangıç yapüklannı söyledi. (AA) ABD 9 üişadamlan Djyarbakır'da EMVERSEVİŞ DtYARBAKIR- ABD'nin Ankara Büyûkel- çısı MarkParris, Güneydoğu'daazalan şiddet olay- lannın ve TBMM tarafından çıkartılan Tahkim Yasası'nın, ABD'li yatınmcılarla bir ilgisinin ol- madığını belırterek "Bu yalnızca şanslı bir tesa- düf" diye konuştu. Parris, dört günden beri lOO"e yakın ABD'li işadamı ve firma temsilcisinüı Güneydoğu'da sürdürdükleri gezi ve incelemelerden oldukça memnun kaldıklarmı söyledi. Parns. "Bu seya- hat herkesin bekkntUerinin çok ötesinden geçtL Harika bir başlangıç yaptık" dedi. Diyarbakır Ticaret ve Sana yi Odası'nda dün bir basın toplantısı düzenleyen Büyükelçi Parris, bu gezinın, Başbakan Büfcat Ecevit' tn üç hafla önce ABD Başkanı BiD CÜnton la Beyaz Sa- ray'dayaptığı görüşmeler sonucu ortaya çıktığı- nı belirterek "Heyetbötgedebulunan yüzierce işa- damsitegörüstü.Tekstafabrikabnnı,denüliınan- bnnj. navaalaniannı, Atatürk Barajı'nt serbest bölgeJer ile sanayi böigelerini ziyaret etti" dedi. Mark Parris, Amerikan şirketlerinin bu böl- gede faaliyetlerini başlatma yönünde anlaşma yapıp ortaklık kurma yoluna girdikleri anlatırken ABD'li şirketlerin temasian nı şöyle özetledi: • General Electrics temsikileri, hem GE Plas- tik ve hemde GE Güç Sistemleri için önemli te- maslar kurdular. • Dupont, yalnızca GAP bölgesini biraz da- ha yakından tanımak için bu seyahate katıldı. Ancak şirket birkaç tekstil fîrması ite tanıştı yç, ış konulannda görüşmeler yaptı. • Boss Sulama, l milyon dolann üzerinde çır- çırmakınesı ile 500bin dolarük sulamaekipman- lann satışryla sonuçlanabilecek bir dizi temas- larda bulundu. 0 Bilyeli yatağın Amerikan üreticisi olan Tikmen, şirketi için, önümüzdeki yıl içerisinde 1 milyon dolarhk muhtemel bir iş hacmi ile so- nuçlanabilecek firsatlar keşfetti. lacağına ilişkin bir havanın piya- salarda konuşulmastnın bile yan- lış olduğunu belirten bankacı "Borçsarmalı içinde krvranan ka- mu yüzde 125'lere kadar varan faizlerie piyasadan borçlanıyor. Buna karşıhk peşin v-ergj sayesin- de 1.5katrityon Brahkmali>«ti dü- şük ciddi bir kaynağa kavuşuyor. Bu verginin kaldırüması duru- munda 2000yılı bütçesi daha baş- tan tutma>acak" dıye konuştu. Bankacılann sistemin asli fa- aliyetlerine dönebilmesi için ka- mu kesimi borçlanma gereğinin (KKBG) azaltılması gerektiğini her firsatta söylediklerini, ancak bu konuda önemli bir rol oyna- yan peşin vergiye karşı çıktıkla- nnı belirten bankacı. "Üretim ke- süninezaten kredi vermeyen ban- kalar, kamu kâğıtlanndan elde ettikleri kaynaklan vergiiçin yön- lendirecekler. Bu, belki de banka- lann aktifyaptsuu düzettmekiçin bir firsat otacak" dedi. 'Yalancı bahar havasa 1 Finans kesimınin bütçe ve enf- lasyon hedeflenne ınanmadığının açık olduğunu belirten bankacı, "Brokm yüzde 25 hedefini, enflas- yonun yüzde 45 oiacağına inanıl- saydı, yüzde 85-90 düzeyinde bu- lunan bonove tahviDer havada ka- pışüırdı. Şu günlerde bankalar pi- yasalarda > alancı bir bahar hava- sı yaratarak bono faizlerini düşü- rüp para kazamjorlar" dedi. Öte yandan bir başka bankacı da 2000 bütçesinde ertelendiği- ne ilişkin bir madde olmadığına dikkat çekerek "Erteleme veya iptal yasa değişikngi ile yapıuna- h. IMF'ye vTriİen sözlerin rurul- masıiçin deertetemeolması müm- kün degil. Bankalar lobisi bu se- fer kazanamayacak" diyerek gö- rüşlerini dile getirdi. Ankan: Hükümet vazgeçemez İstanbul Serbest Muhasebeci- ler ve Mali Müşavirler Odası (ISMMMO) Başkanı Yahya An- kan ıse. Türkiye'nin, vergi yasa- lannı yeniden gözden geçirmek zorunda olduğunu belirterek şun- lan söyledi: "Bankalar 279'un kaDanası için yoğun bir lobi faali- veti içinde. ancakhükümet banka- lara bu kez de kıyak geçerse kim- senin güveni kalmayacaknr. Or- tada 1.5 katrilyon gibi ciddi bir vergi söz konusu. Bundan vazgeç- tim atmryorum demekotanaz. Ban- kalar bunun geleceğini bilhordu. 1999yıhna ertelenmişti, ayıu şeyin arük olmaması gereldr." Deprem vergisi yenîden gündemdeANKARA (Cumhuriyet)- Maliye Baka- nı Sümer Oral, deprem vergısinin hükü- mette görüşülecegini. bu görüşmeden son- ra bu konuda bir şey söylemenin mümkün olabileceğini bildirdi. Oral, yeni dönemde vergi sistemini verimli hale getireceklerini ve bir miktar daha vergi alacaklannı belirtri. Oral, Finans Toplulu- ğu tarafından düzenlenen 'Kamu Finansman \çık- lan ve Ekonomik Etkile- ri' panelinde gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Bu- gün kamu yönetiminin en büyük sıkıntısımn kamu açıklan olduğuna işaret eden Oral, gider bütçesi ile gelir bütçesi arasındaki farkın yüzde 12'lereulaş- tığtnı kaydetti. Türkiye'nin yaşadığı ekonomik prob- îemlenn temelinde kamu açığının yatüğını vurgula- yan Maliye Bakanı Oral. Türkiye'nin, ka- mu dengesinin oturması halınde ekonomi- sini de belli bir dengeye oturtabileceğini söyledi. Maliye Bakanı Oral, Türkiye'nin faizler ve sosyal güvenlik açıklanna hâkim olama- dığınj vurguladığı konuşmasında, 1985'te fa- izlerin bütçe içindeki payının gayri safı mil- li hasılanın (GSMH) yüzde 1.9'u seviyesin- de olduğunu, bu rakamın 1999 yılında yüz- de 13'e çıktığını anlattı. 1985'te vergi ge- lirlerinin GSMH'ye oranının ise yüzde 10.8 Alman halkıyanlunı merakediyor tstanbul Haber Servisi - Alman Hıristiyan Demokrat Parti miiletveki İleri, Alman halkmm Türkiye'deki dep- rem nedeniyle gönderdikleri yardımlann nereye gittiği- ni bilmek istediklerini söylediler. Konrad Adenauer Vakfi'nca düzenlenen toplantıda konuşan Avrupa Biriiği (AB) parlamenterierinden ve Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekiü Armin Laschet AB'nin ilk aşamada 30 milyon mark acil yardım yaptı- ğını anımsatarak orta süreli yardımlar çerçevesinde de milyonlarca ECU verilecegıni kaydetti. 70 milyon mark özel, 35 milyon mark resmi yardım ve 500 tonluk ayni yardım dikkate alınırsa birkaç yüz milyon marklık bir yardım yapıİdîğım söyleyen Laschnet "YardHnıyapan- İar da haklı olarak paralannın nereye gittigtnrbilmek is- tiyorlar" dedi. Avrupa Parlamentosu Milletyekili ve Avrupa- Türk Parlamenter Ortak Komisyonu Üyesi Re- nate Sommer de. hükümetinin prefabrike konudar için de 20 milyon mark vereceğıni söyleyerek. çocuklann şo- ku atlatmalan için de okullann onanlmasına önem ve- rilmesini istedi. Konrad Adenauer Vakfı Türkiye Tem- siicisi \\iılf Schönbhm da deprem bölgesine yaptıklan geziden olumlu izlenimlerle aynldıklannı söyledi. olduğunu kaydeden Oral, "VfergigeBrlernım payıfaizgiderierinin 5 katmdan fazla. 1999'a geldiginizde faiz yüzde 13. vergi gelirteri yüz- de 18, arada yüzde 5'lik fark var" dıye ko- nuştu. Maliye Bakanı SümerOral, sosyal gü- venlik kuruluşlannın bu yıl 2.3 katrilyon li- ra olarak öngörülen bütçeden alacagı paranın 2.7 katrilyon li- raya çıkacağını, 2000 yılı için verilen 3.8 katrilyon liranın ye- tip yetmeyeceğinin bilinmedi- ğıni söyledi. 2000 yıh bütçe hedefleri- nin tutturuhnası halinde yüz- de 5'lik bir faiz dışı fazla ve- rileceğini, bu durumda enflas- yonun makul düzeye çekilebi- leceğini anlatan Oİra], memur maaş zamlanna değinirken " Devietmemurlan 2000vılın- da 2000yıhenflasvonunun üze- rinde bir arbş alacak. 2000 y> hnda maaşlar yılnk enflasyo- nun üzerinde olacak" dedi. İŞÇİJNİNEVIIENEVDEN ŞÜKRAN SONER Kaos Prof. Ali Güzel ile, hani şu deprem kargaşasında yangından mal kaçınlırcasına çıkanlan SSK yasası- nı sakin, sağduyulu bir ortamda tartışmak istemiştik. Türkiye'de bu galiba olanaksız. Araya, yazanmız Prof. Ahmet Taner Kışlalı'ya bombalı suikast girdi. Prof. Ali Güzel, "SSKyasası, deprem, bombalı su- ikast; hepsi birbiri ile bağlantılı. Hepsinin kaynağın- dagüvenliğin olmamasından kaynaklanan toplumun sürüklendiği kaos ortamı var. Sosyal devletin, sos- yal güvenliğin geçerii olduğu sağlıklı bir toplumda faili meçhuller olmaz. Toplumun sürüklendiği kaos- larda; çökertilmiş, güvenliği olmayan devlet gücü- nünyarattığı boşlukta başka gûçleregemen olur" di- ye bir açıklık getiriyor. Başyazanmız llhan Selçuk'urt, Taner Kışfalı suikas- tınınardındanyaptığı anımsatma: "Akın Birdal'asu- ikastın failleri yakalanmıştı. Kışlalı'nın katilleh faili meçhul kaltrsa, bu, Türkiye'nin yeniden bir başka ortama girdiği anlamına gelir" daha bir açıklığa ka- vuşuyor. Evet, Cumhuriyet yazan olarak 6; benim kişisel ta- nıdığım, hepsi de insan haklan, demokrasi, cumhu- riyet, laiklik, Kemalist çizgıden yüzün üstünde insan, şahsen tanışamadığım ülke çapında yüzierce aydın bir bir vuruldular. Katilleri faili meçhul olarak kaldı. 12 Mart, 12 Eylül'ü getiren süreçler ile sonrasında çok bir fark yok. Akın Birdal'ın katillerinin yakalanma- sı bir dönüm noktası umudu vermişti. Türkiye terör örgütleri ile, çetelerle hesaplaşmaya girebilecek, de- mokrasiye doğru sağlıklı bir adım atabilecek miydi? Susurluk sürecinde ne kadar da umutlanmıştık. Son seçimlerle umduğumuz dağlara sanki kar yağ- dı. Susurluk çeteleri bağlantılı insanlar parlamento- ya taşınarak nerede ise akiandılar. Ahmet Taner Kış- lalı'nın bombalı suikasta hedef olduğu günlerde hü- kümet ortaklan, ülkücü çetelerin ağababalannı yarar- landıracak af yasası metni pazarlığındalar. Hükümet ortaklan, devlet sorumlulan ekonomide, devlet yönetimındeki başansızlıklannı gizlemek, ikti- darlannı korumak üzere siyasal Islama ödün üstüne ödün veriyorlar. Son yazısında, pek çok yazısında si- yasal Islam tehdidinin boyutlannı, ılımlı Islam tuzağı- nı anlatmaya çalışan; yaşamını cumhuriyet, Kema- lizm değerlerini savunmaya adamış Ahmet Taner Kış- lalı tam da bu zaman diliminin içinde katlediliyor. HükümetSSK yasası, kapitülasyonlartn yeniden hort- latlması niteliğinde tahkim, adı özelleşt'rme kamu kay- naklannın tüketilmesı kararlarında gözü kara gidi- yor... Prof. Ali Güzel, SSK yasası deprem kargaşasında çıkarıldıktan sonra sonuçlarını soğukkanlı bilimseJ verilerle değerlendirmeye çalışıyor. Her şeyden ön- ce emeklilik yaşının çalışan için mezarda emeklilık an- lamını taşıması, bütçenın onların bakışı ıle kara deli- ğini kapatmasında bir işlevi olmuyor. Geç emeklilik yıllar sonra gündeme gelecek. Sozde bugünün so- rununa çözüm aranıyordu. Bugünün sorununda çözüm halen sigortalı olan bir 5 milyonun yanında, onlardan fazla olan sigorta- sız çalışanlann sigorta kapsamına alınmalan gereki- yordu. SSK reformu, açığın kapanması, kayıt dışının kayda alınması ile olabilecekti. Oysa SSK ve emek- lilik hakkından yararlanma gerek yükselen primler, ge- rekse yaş nedeni ile umutsuz olunca, sistem sigor- tasız çalıştırmayı teşvik eden, arttıran bir sonuç ge- tiriyor. Olaya çalışan, insan, sosyal güvenlik boyutundan baktığınızda ise zaten liberal ekonomilerde bile, sos- yal güvenlik sistemlerine devletin %25'ler oranında katkıda bulunması yükumlülük oluyor. Yani ortada bir kara delik kalmıyor. SSK reformu olsa olsa sigorta- sızlann, bütün ülkelerde olduğu gibi çalışanlann tü- münün sigortalı çalışmasını sağlayacak önlemlerle, işe yarar bir sosyal güvenlik hakkının yaratılması ile ancak gündeme gelebilecekti. SSK reformu adı altında IMF, Dünya Bankası re- çeteli dayatma ile sistem çok daha ağır çökertilirken beklenen sıcak para da gelmedi. Hükümet panik içinde, yeni dayatmalara boyun eğiyor. Özal döne- mini bile aratan, gözü kara yeni özelleştirme uygula- malan yaşanıyor. Adı özelleştirme, ama en son Sü- merbanklarda cumhuriyettarihi ile özdeş, halka ucuz ve kaliteli ayakkabı üreten Beykoz Kundura, Sümer- banktekstil fabrikalannın kapatlması, bir kalemde yüz- ierce işçinin sokağa atılması ayıbı yaşanıyor. Deri ve tekstil işçileri hükümetin bu gizli kararlan- nı tanımama niyetindeler. Kamuoyuna pek yansıma- sa da her gün bir başka biçımde direnış eylemlen ıle bu karşı çıkışlannı diliendiriyorlar. Deri-lş Başkanı Ye- ner Kaya, Teksif İstanbul Bölgesi Başkanı Çetin Yel- ken, hükümet uygulamalannın bir benzerinin bırakı- nız sosyal devleti, bir hukuk devletinde söz konusu olamayacağını anımsatyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde işçiler ve sendikalan yok sayılarak, gizli bir kararia binlerce işçi için, "Işyerıni kapattım, sizlehişten attım" karannın verilemeyece- ğini anımsatıyorlar. Sümerbank'ın Beykoz Kundura, Zeytinbumu Tekstil işçileri bir yandan çalışıp, bir yan- dan vardiyalı işyerinin boşaltılmasına karşı direnişle- rini, protesto yürüyüşlerini sürdürürlerken Ahmet Ta- ner Kışlalı'nın böyle bir zamanda faili meçhul cina- yete kurban gitmesini bir rastlantı olarak degerlen- dirmiyorlar. Kendi sorunlan ile Türkiye'de yaşanan kaoslarara- sında doğrudan bir bağlantı kuruyorlar. Direniş ey- lemlerinde Ahmet Taner Kışlalı için de saygı eylemi- ni unutmuyorlar... ONUK YAZAR / Prof. Dr. HÜSNÜ KIZILYALLI Borç - faiz konulannda IMF'nin önerile- ri basında açıklanmamıştır. Ancak 1994 "stand-by" uygulamalanndan IMF'nin bu konularda bir değişim önermediği ve enf- lasyon oranının düşüşüne paralel olarak faiz nispet ve yükünde olabilecek azalma ile yetineceği çıkarılabilir. Rasyonel yakla- şım ise iç borcun süratle iflası ve dış bor- cun konsolidasyonudur. Borç sorununa çözüm bulmadan Türkiye'nin enflasyon ve bütçe yüklerinden kurtulması olanaksızdır. Enflasyona karşı kısa vadeli şok program ve 3 yıllık istikrar modeli arasında IMF'nin tercihi ikincisi olmuştur. 1980'lerde ve 1994'te uygulanan istikrar paketleri hiç bit- meyen 3 yıllık (revolving) planlar olmuştur. 1998'de bir ara şok programdan söz edil- mişse de, 1999'da hükümetin gerçekçi ol- mayan 2 yıllık programına karşı IMF'nin 3 yıllık programı önerdiği basında açıklan- mıştır. Nitekim IMF Başkan Yardımcısı Stan- (ey Fıscher'ın R. Dombusch ile biriikteyaz- dığı kitapta, tedrici enflasyonu indirme (di- sinflation) programlannın maliyetlerinin şok programlara nazaran daha düşük olduğu iddia edilir. Bu iddianın geçersizliği ve şok programların hem daha ekonomik hem de daha etkin olduğu aynca gösterilmiştir. Tedrici (gradual) programlann anlamsız- lığı Türkiye 'ye ait (1984-1998) tablodan gö- rülebilir. Türkiye'de 1984-98 döneminde Türkiye'de İstikrap Programları ve IMF (III) çeşitli 3 yıllık istikrar paketleri uygulanmış- tır. Bu verilere şöylece bakan bir iktisatçı- ya bu ülkede devamlı istikrar paketleri uy- gulandığını söyierseniz şaka ediyorsunuz sanır. Nitekim, tablodan bunlann ne za- man başlayıp, bittiğini anlamak olanaksız- dır. Ayrıca 1994 "sfand-öy"ının enf- lasyonu arttırma prog- ramı olduğu görülür. 1990 ve 1997 / 1998'de Güneş Ta- ner'in enflasyonla mü- cadele formüllerinin de (Özal - Taner bu- luşu) etkileri minimal veya negatiftir. Bu uy- duruk, sözde istikrar paketlerinin bir fay- dası olmamışsa da, külfetleri/yükleri - iş- sizlik. iflaslar, GSMH'de azalma vb. ekono- miye tam olarak binmiştir. Bize göre bir istikrar programının/'stanc/- by" anlaşmasının amacı makroekonomik iç ve dış dengeyi sağlamak olmalıdır. Ni- tekim IMF'nin klasik "stand-by" program- lannın amacı ödemeler dengesi bozulmuş bir ekonomide kısa vadede dış ve iç den- geyi sağladıktan sonra, istikrar içinde hız- lı kalkınmanın yolunu açmak olmuştur. İç açık (tasarruf açığı) dış açığa (ödemeler dengesi cari açığı) eşit olduğuna göre, enf- lasyonist baskıyı azaltmadan sadece dış açı- ğı azaltmaya yönelik bir program özel gay- Türkiye'de Enflasyon ve Milli Gelir GSMH (Artış yüzdeleri) &iflasyon Mitli Geiir Enflasyon Mıllı Gelir 1991 65.9 0.3 1984 48.5 7.1 1992 70.1 6.4 1985 50.4 4.3 1993 66.1 8.1 1986 37.0 6.8 1994 104.6 -6.1 1967 39.6 9.8 1995 93.6 8.1 1988 71.7 1.4 1996 80.4 7.1 .1989 63.7 1.6 1997 85.6 8.2 1990 60.3 9.3 1998 84.0 3.8 ret gerektirir. Ancak dış açık tasa vadeli sermaye girişi de kapatılırsa (1994'te oldu- ğu gibi) yüksek enflasyon ve gelecek yılla- nn dış açıklan aynen kalır. Türkiye'deki gibi yüksek kronik enflas- yonun tek ve asıl nedeni para arzındaki aşın genişleme olduğu için emisyonu kont- rol altına alarak ve zorunlu mevduat karşı- lıklarını arttırarak enflasyonu yok etmek mümkündür. Emisyon kamu kesimine ve- rilen krediler nedeniyle artıyorsa, kamu sek- törü açığını azaltmak böyle bir operasyo- nun ön şartı olur. Ancak 1997 ve 1998'de MB bilançosunun gösterdiği üzere emis- yon artışının nedenleri açık piyasa işlem- leri (APİ) ile piyasaya çı- kanlan paralar (yüzde 70'i) ve döviz aJışlan ol- muştur. O hakte MB, APİ piyasaya likidite temin etmeyip, esasen yüksek olan döviz pezervieri mu- vacehesinde döviz alış- lannı da fiyat istikrannı sağlayacak düzeyde tut- saydı, Türkiye 1998 yı- lında enflasyon ve yük- sek faiz sorunlarından zahmetsiz kurtulmuş olurdu. Türkiye'deki ekonomi ve mali otoritele- rin bu tespiti yapamamış olmalan ve Türk ekonomisini "staff monitoring" aracılığıyla devamlı izleyen ve önerilerde bulunan IMF'nin bu yolda bir önende bulunmamış olması an- laşılır değildir. Bütçenin gelir ve harcama sorunlan ka- dar önemli diğer sorunu da her yıl katla- nan jyıllık yüzde 100 artış) iç borç stoku ve faiz ödemeleriyle, bütçeyi ve bütçe politi- kasını dinamitleyen ve Türkiye'yi Rusya gi- bi tanm ve sanayi ülkesi olmaktan çıkanp, rant ekonomisine dönüştüren iç borç ko- nusunda mütevekkil, kadere boyun eğmiş tutumu anlamak da olanaksızdır. İç borç iflasının bütçelenmesinde bile yanlışlık vardır. İç borçfaizödemeterinin enf- lasyon unsuru anapara gerı ödemesi nite- liğinde olup. sermaye transferteri bölümün- de yer alacak iken cari transfer harcama- lan içinde bütçelenmiştir. İç borç anapara geri ödemelerinin sermaye niteliği nedeniy- le vergi geliri ile fınansmanına gerek yok- tur. Bu suretle yapılacak iç borç geri öde- mesi sanayi ve ticaretin ihtiyacı olan kre- dilerinde düşük faizleverilmesi imkânınıya- ratacaktır. İç borcun bu biçimde enflasyo- na neden olmadan tasfıyesine imkân ve- ren bir plan yapılabilir. Bunun yerine benim- senmiş mütevekkil tutum anlaşılır değildir. Enflasyona meydan vermemek ve ban- kacılık sektöründe rekabeti arttırmak için kamu kesiminin MB yerine ticari bankalar aracılığıyla borçlanmasını önermiş ulusla- rarası maliteşekküllerin, bugün Türkiye'nin bu önerinin benimsenmesi sonucu içine düştüğü iç borç-bütçe kıskacı, yüksek enf- lasyon ve faiz haddi karşısındaki ataletle- ri (inertia) anlaşılır değildir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle