Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 1999 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Turk ve Turkıyelı
METİN ERKSAN
N
adir Nadi Bey (! 908-1991)
başyazarı olduğu Cumhu-
nyet gazetesinde 25 Ağus-
tosl974tarihJı"Bunlarda
İkridHa?".llE>lüll974
tarihh-KimdirBunlar?",
9 Ekim 1974 tarihlı "Türk ve TürldyelT
başhkh üç "BaşyazT yazmıştır. Nadır Na-
di Bey'm 26 yıl önce yazdığı bu üç başya-
zı, çok duyarlı bir sorun'un yetkin bir çö-
zümüdür. Fakat bu tehlikeli sorun bugün
de sürmektedir.
NadirNadi Bey, 25 Ağustos 1974 tarih-
lı, "Bunlar da Üerici Ha?" başlıklı başya-
zısını, Paris kaynakl ı bir haber üstûne yaz-
mıştır. Paris'ten bildirilen haber özetle şöy-
ledir Fransa'daki çeşitlı Türk ve Yunan
demeklerinin temsilcileri bir araya gel-
mişler. Kıbns sorununa ilişkin, dünya ka-
muoyunu uyaran bir bildirı yayımlamışlar.
Istekleri şudur: Türk ordusunun Ada'dan
gen çekilmesi. Bildirv. Türkiye Cumhuri-
yeti Devleti'ne ve Türk ordusuna ağır suç-
lamalar yaparak sürmektedir. Nadir Nadi
Bey'in bu konuda yazdığı başyazının bir
bölümü şöyledır "Bu saçma bildirhi bu-
rada eleştirerek okurlanmıan vaktini bo-
şu bosuna yitirecek değiliz. Biziın anlama-
dıgımu, adı-sanı açıkça vazılı Fransa'daki
kimi Türkdemeklerinin dola>b voldan bir
an önce EVOSİS'i gerçekleştirmek amacı
güttüğü besbefli bö>le bir bfldiri>e hangi dür-
tüniin etkisi alnndâ kanlmış olmalandır. Biz
yinede bu habere inanmakistemivoruz. Bü-
tün i)i ntvetimizle beiki işin içinde bir yan-
bşhk vardır diye düşünüyor ve ortak büdi-
riyi imzalayan Türk dernekkrini burada
bir daha sergüemekten şimdilik kaçuırvo-
ruz."
Nadir Nadi Bey'ın bu başyazısı üzeri-
ne Fransa'daki Türk dernekleri bir bildiri
daha yayımlamışlar. Bildinnin birini Na-
dir Nadi Bey'e göndermışler. Nadır Nadi
Bey 11 Eylül 1974 tanhli "Kimdir Bun-
lar?" başlıklı başyazısını bu nedenle yaz-
mış. Bu başyazının kimi bölümlen şöyle-
dır:
"Gecenkrde burada çıkan bir yazunda
ölçülü bir dil kullanmış vesolcu Yunanlı ör-
güöerie birleşerek bildiri ya> ımla>an Türk
dernekierinin adını sakh tutmuştum. Me-
ğerakianmışım. Sağcıolsun. solcu ofeun Yu-
nanlılar hesabına pek u\ gun düşeno bikü-
ride bizim Parisli süper solculanmız kral-
dan fazla kral yanbsı çıkarak Türk ordu-
sunun Ada'dan derhal çekilmesini. başpa-
paz Makarıos'un geri dönmesini, Ada'da
darbe öncesi düzenin yeniden kurulması-
nı istiyorlar, üstelik Türk Devkti'yie, Türk
ordusunu Amerikan uyduluğuna kaymış
ohnakla suçluyorlardı. 25 .Ağustos 1974 gü-
nü Cumhurivet'te çıkan yazım üzerine bi-
zim St Michel Buhan ilericilerimiz bir bil-
diri daha yayımlamışlar. Bir tanesini bana
göndermek lütfunda bulunduklan bu ye-
ni bildinnin başltğında dernek adını \e ad-
resini açıkça belirttiklerine göre aruk ben
de burav a aktarmakta bir sakınca görmü-
vorum. Derneğin adı bir tuhaf: Dilbilgtsi ap-
sından dilimize pek uygun düşmüyor.
-Fransa Türkiyeli Oğrenciler Birligi- d'en-
miş. Herhalde -Fransa Türk Oğrenciler
Birligj- densedahadüzgün birTürkçeohır-
du. Adresi de -6, Place St Michel. Paris."
"Türk değfl de Türkiyeli oldııklanııı der-
nekierinin adında betirten bu gencier savun-
duklan düşüncelerte değil de genel rutum-
lanvla ulusal bir sorun halinde karşımız-
dadırlar. Bunlar nedirier. kimin nesidirier.
Paris'te ne yaparlar?" "Alnna imza atük-
lan ortak bildiri savesinde kendilerini Yu-
nan uydusu oiarak ilan ettikkrinin farlo-
na varmaziar mı?" "Kıbns sorunundaki
Türk tezini vabancı kamuoyuna duyur-
mak üzere dört bir yana heyetler gönder-
diğjmiz bu sırada anlaşılan -Türkheli- oğ-
rencileri uyarmak amacıvla bir başka he-
yeti de Paris'e St Michel mevdanına yolla-
mamız gerekecek. Eğer gözü kapalı ileri-
cilerinıizin (!) gözlerini açma olasıhğı var-
sa."
Nadir Nadi Bey, 9 Ekim 1974 tarihli
"TürkveTürkryeJr başlıklı birbaşyazı da-
ha yazar. Bu başvazınm kimi bölümlen
şoyledir.
"Geçenlerde'Türkıvelı Oğrenciler' de-
yiminin versizUğine dairyazdığım yazı üze-
rine, Paris'ten ve Ankara Ortadoğu Tek-
nik L nrvenitesi'nden mektuplar aldun."
"Aldığım mektuplann bir bolümü beni
haklı bulmakta.daha bü\ük bir bölümü ise
'Tıirkıyelı Öğrencıler'den>-anabirdflkı^
lanmaktadır. Beni asıl sasırtan, bu sonun-
cular arasında en ateşli görünenlerden bi-
rinin. Ortadoğu Teknik L nhersitesi'ndc
öğretim üyesi bulunduğunu öğrenmek ol-
du.
Günümüz koşuUan içinde sapık bulvar
solculuğıınun nereiere kadar sızdığını ve
Türk soluna ne bü> ük zararlar verebilece-
ğini göstermesi bakımından sa> ın öğretim
üyesinin mektubu gerçekten düşündürücü-
dür. Paris kahvtlerinde oturup Fransız kız-
lanna ho^ görünmek için süper solcu (ga-
uchiste) geçinmeve ö/enen bizini bir bö-
lüm öğrencilerimizi Vnkara'da imrenerek
izfoen yandaşlan bulunduğunu doğnısu
bugüne dek akimıza gttirmemiştik.
Her yerde etnik gruplar vardır. tngilte-
re'de. Fransa'da, İtaha'da. komşumuz Yu-
nanistan'davedaha başka ülkdenfc durum
böyledir. Etnik ayncahklan sol değiL tam
tersineçeşirJi sağ akunlar kışkırtmak ve sö-
mürtmek çabası içindedirler. Sermayenin
emeğe karşı öteden beri sürdürdüğü bölü-
cü yöntemlerden biridir bu. Sol ise her tur-
lü etnik ayncalıkiann dışında emeğin hak-
kını sav unur. ırk. dil. din farkı gözetmeksi-
an insanın insan tarafindan sömürüune-
sini önlemeyeçaoşır. Franstz Komünist Par-
tisi lideıierinden Jacques Duclos anadiü-
nin -oksitan-di\ e benim adını yeni duy du-
ğum bir dil olduğunu, Fransızcav ı ancak il-
kokula gittiği zaman öğrendiğini anılann-
da >azar. Ne Ductos'un. ne de başka bir ko-
münistvandaşının sözvç vazılannda-Fran-
sız halklan- va da -Fransalılar- devimini
kullandığı görülmüş. du>ulmuş mudur.
Hatta bizini süper solculann -L'Associ-
ation des etudiantş de Turquie en France-
(Fransa Türkiv eliOğrenciler Birtiği) dara-
gasıyla imzaladıklan ortak bildninin al-
tında \unan örgütlerinin imzasını bir gö-
relim. Biamkilerie avnı görüşü paylaşmış
olsalardı. onlar da benzer bir deyim kulla-
nıriardL O>sa hiç yapmamışlar -etudiantş
de Grece- (Yunanistanlı oğrenciler) yerine
-'etudiantş Grec- (\unan oğrenciler) de-
meksurcti) le ulusal bütünlükierini açıkça
belirtmişlerdir. Türkiye'de etnik bir sorun
\okrur. Bu topraklarda doğan ve eünde
devtetimbin kimlik kâğıdı bulunan herkes.
aslı ne olursa olsun Türk vurttaşKÜr."
Nadir Nadi Bey'ın akıl, yöntembılımsel
düşünce, bılımsel bilgi, mantıksal düşün-
ce içeren bu degerlı düsünceleri ve öğüt-
len, yabancı devlet paralan ıle Türkiye
içinde ve dışında "Türldye Cumhuriyeti
Devleti" düşmanlığı yapanlar tarafindan
gen tepilmiştir. Sinsi. kurnaz, ikiyüzlübir
konumda "etnik ayruna"lık yapan hain
birtakım. "Türk"'deyıminı "TürkryeB"
deyımine, "Türk Yazar" deyimini Tür-
ldj"eü Yazar" deyimıne dönüştürmüştür.
Yabancı ülkelerde "lngütereli,Fransah,Al-
manyah, İtalyah.Amerikah Yazar" deyim-
leri kullanılmaz. Yabancı ülkelerde "îngi-
liz, Fransa, Almaa, İtalyan,Amerikan Ya-
zan"deyımleri kullanılır. "tngütere, Fran-
sa. Almanya, ttalya. Amerika Edebiyan"
denmez. "İngiliz, Fransız. Alman, İtaİ\an,
Amerikan EdebiyatT denir. Dante ltalya-
Iı şairdeğıl. İtalyan şairidır. Milton Ingil-
tereli şair değil. fngiliz şairidir. Goethe Al-
manyalı şaır değil, Alman şairidır. Yunus
Emre Türkiyeli şair değil. Türk şairidir.
Dünyanın tüm sözlükleri bu yaratıcılan; İtal-
yan, İngılız, Alman, Türk deyimi ile tanım-
İar. Karl \larx, Marksist düşüncenin temel-
lerini oluşturan yönteminı açıklarken "Al-
man Felsefesir
, '•İngjlizEkonomi-Poütiği",
u
FransızSosyanzmi" deyimkrini kullanır.
Almanya, fngiltere. Fransa deyımlerini
kullanmaz. Daha önce de yazmıştım, K.
Vlarx ve F. Engetsçokuluslu Osmanlı Dev-
leti 'ne ilişkin yazılannda, Türkiye ve Tür-
kiyeli sözcüklerini ve deyimlerini kullan-
mazlar. Sürekli oiarak "Türk" sözcüğünü
ve deyimini kullanırlar. K. Manc'm ve F.
Engels'in "Utas" adını tanımlayan deyım-
leri kullanmalanndan ötürü. "megasoicu-
lar" bu iki büyük düşünürü "sovinizm"^
suçlamışlardır. "Türk" sözcügüne karşı
düşmanlığı, yabancı de\ let parası ile "Tür-
IdyeCumhurivvti Devleti" karşıtı "etnikay-
nma"lık yapanlar oluşturmuştur.
1974'te bu üç değerli yazıyı yazan Na-
dir Nadi Bey, "Türk" sözcüğü yerine şım-
dı bile "TürkryeB" sözcüğünü kullanan bu
etnik aynmcılara, mezarötesi dünyadan
acı bir gülümsemeyle bakmaktadır.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Yamlgılardan
Ders Almak...
; Ötesı berisi yok, genel seçımlere doğru adım adım
; gidryoruz. Bütün sözler, istekler, özlemler, boş-
lukta kaldı. Ne seçım yasasında, ne partiler yasa-
sında bir değışıklik yok, ikı dereceli seçim, uyum
yasalannın çıkması, hiçbirı yok! Eski tas eski ha-
mam!.. Ha 1991, ha 1995 seçimi, ha 1999 seçi-
mi!..
Yine beş lider milletvekillerini şu ya da bu yol-
dan 'tayin' edecek. Genellikte dar çevrelerınden,
güvendikleri kişilerden parti gruplan oluşturulacak...
Yine bölük pörçük bir TBMM ortaya çıkacak. Yi-
ne seçim oyunlan yapılacak... Bir kez daha kar-
maştk bir ortamda yenı umutlar, yeni hayallerle oya-
lanacağız. Ne zamana kadar? Bir iki yıl sonraki ye-
ni bir erken seçime kadar...
Bütün bunları yazayım diyordum, özellikle ge-
çenlerde karşılaştığım sosyal demokrat adaylar-
layaptığım konuşmalardan sonra... Baktım, pek
bir umut yok hiçbirinde... Bazı partılerde önseçim
yapılacakmış, tepeden atamalar azaltılacakmış!
Ne var kı liderierin keyfıne göre düzenlenen önseç-
menler, çaresiz liderierin ısteklenne göre oy ve-
recekler... Ne zaman ki partilerde üye yazımları
düzenli olur, ne zaman kı partiye üye olanlann, ama
gerçek üyelerin tümü adaylan serbest oytanyla be-
lirler, ancak o zaman milletvekılleri gerçekten hal-
kın temsilcileri sayılırlar, ancak o zaman!..
24 Ocak günü bütün ülkede Uğur Mumcu adı-
natörenleryapıldı. Şarkılar, türküler. marşlarsöy-
lendi. Sloganlar atıldı: 'Katiller bulunsun hesap
sonılsun', 'Uğur'lar ölmez' vb... Bir saat, beş sa-
at, yürüyüşler, gözyaşlan!.. Sonra herkes kendı yo-
luna gittı. İnsan düşünüyor, bütün bu kalabalık-
lar neden belli bir amaçta birleşmez, neden bir
büyük bilinçli güç oluşmaz, neden küçük küçük
bölüklere parçalanır? Seçim günü sandıklardan
bir kez daha sağcı partiler çogunluğu alır.
Istanbul, Ankara, izmir vb. büyük kentlerde be-
lediye başkanlıklannı hangi parti kazanacak? Bu-
nu şimdiden kim bilebilir? Ama geçmiş deneyler-
den ders almak gerekirse (ki gerekır) sonuçlan şim-
diden görmek o kadar güç değil. 1995'te Istan-
bul, Ankara ve Izmir'de DSR SHR CHP yenik
düştüler. Bunun nedeni, bu üç sosyal demokrat
görüntülü partinın adaylan arasında oylann bö-
tünmesiydi. Refah'ın adaylan yüzde yirmilik oy-
laria Istanbul ve Ankara'da belediye başkanlıkla-
nnı aldı. Izmir'de yine oyların bölünmesiyle
ANAP'tan DYP'ye geçen kişi seçildi.
Şimdi de durum aynı!.. Beş yıl önceki gerçek
ortada dururken liderler yine eski tutumlannı sür-
dürüyorlar. Ankara'da CHP'den DSP'ye geçen
Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen'in
karşısına Ankara'nın sevilen eski belediye baş-
kanı Murat Karayalçın getirilecek. ikisi de belli
bir üne sahıp, belirli aşamalardan geçmiş. Sos-
yal demokrat oylar ıster istemez ikıye bölünecek,
bir kez daha ya Fazilet'in ya DYP'nin ya da ANAP'ın
adayı üstün çıkacak...
Izmir'de de eski belediye başkanı Yüksel Çak-
mur'la DSP'nın adayı Priştina çarptşacakmış!..
Beş yıl önce Çakmur, bu oy bölünmesi sonucu
az birfarkla başkanlığı yitirmiştı. Aynı durumla bir
kez daha karşılaşmayacak mıyız? Istanbul'da da
öyle. başka kentlerde de...
İnsan yanılgılardan bir şey ögrenmelidir. Dene-
yimli oldukları sanılan liderler, parti yöneticilerı bu
gerçeği en az bızler kadar görmezler mi? Bile bi-
le yenilgi ile sonuçlanacak tutumlardan kaçın-
mak gerektiğini görmezler mi? Niye DSP ve CHP
düsman kardeşlerdurumundan, hiç değilseşu be-
lediye seçimlerinde kendiierıni kurtarmak gere-
ğini duymazlar, birinin katıldığı seçime öteki aday
göstermezse bir şeyleri mi eksilir?
Genel bir kanı var, iki sosyal demokrat partıden
birinin yüzde onluk barajı aşamayacağı... Hangisi
bilemem? Ama üç aylık bir ıktidar DSP'yi daha
şanslı kılacağa benzer. CHP ise iç kanşıklıklan yü-
zünden geçen seçimde yüzde onu güç bela aş-
mıştı, bu kez aynı çizgiyi tutturabilecek mi?
18 Nisan seçimlerine giderken en başta lider-
ierin, sonra da biz seçmenlerin düşünmesi gereken
konular!..
IVfÜTEKS TEKSTİL SAN. VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ.
Halkalı Tekstıl Ihtısas Gümrük Müdürlüğü'nden alman
30.09.98 101252 no'lu, 20.07.98 069815 no'lu gümrük
çıkış beyannamelen, Halkalı Gümrük Müdürlüğü'nden
alman 07.08.98 23575 no'lu gümrük gınş beyannamesi
zayı olmuştur, hükümsüzdür.
Aksoy Cinayeti Unutturulamaz
Av.CEYHAN MUMCU
3
1 Ocak 1990 günü; Atatürkçü Düşünce
Derneği Kurucu Genel Başkanı, Siyasal
Bılgiler Fakültesı Medeni Hukuk ve Ana-
yasa Hukuku Profesörü, eski CHP Istanbul
Mıllervekıli ve eski Ankara Barosu Başka-
nı Prof. Dr. Muammer Aksov alçak ve hain birpu-
su kurularak şehıt edılmıştir Bu suıkastla Muam-
mer Hoca'yı aramızdan alanlar. aynı zamanda Tür-
kiye Cumhuriyetı devletiyle alay edıyorlar. Türk
ulusunu parçalama hedeflerinde önemli aşama kay-
dediyorlar. anayasal rejimimızi tehdit edıyorlardı.
Türkiye Cumhuriyeti Dev leti "ne düşen bir görev
vardı. Bu hakaretı yapanlara hak ettikleri yanıtı he-
men verip. olayı kanıtlanyla çözmekti. Siyasetçile-
nn görevı de bu alçakça girişımin demokratik hu-
kuk devleti rejimine yönelik suıkast olduğunu kav-
rayıp, olayı gündemde tutup. bu konuda devlet gö-
revlilerine yön verip, yardımcı olmaktı.
O halde ne yapmalıydı?
Bu soruyu Uğur Mumcu soruyor ve şunu öneri-
yordu: Öncelıkle; amaçlan. yöntemlen, ılişkileri ve
yetenekleri göz önüne ahnarak, konunun soruştur-
ması ile görev lendirilen. zamanın Ankara DGM
Savcısı Nusret Demiral görevınden hemen alınma-
lıydı. Demiral. görevınden alınmazsa. "Özelbirya-
saçıkanp Ankara Cumhurivet Bassavcıhğı'na,sav-
cu polis ve MtT görev lilerinden oluşan bir kurul ile
olav-a el kaymahydı".
Aksoy cinayeti ileride yaşanılacak olaylann da ha-
bercisıy dı. Dev let devletse bu cinayet bir an önce ay-
dınlatılmalıydı. (Devlete Düşen-Cumhunyet 4 Şu-
bat 1990) Bu cinayeti. Hürriyet gazetesi Genel Ya-
yın Yönetmeni Çetin Emeç,furan Dursun,Doç. Dr.
Bahriye Cçok cınayetleri izledi
Aksoy cinayetinin birincı yıldönümüne gelindi-
ğınde. ne olay aydmlatıldı ne de ortaya tek bir kanıt
ve ıpucu konuldu. Devleti temsil edeneski savcı De-
miral'ın tahmın edildiği gibı, herhangi bir duyarlı-
lığına da tanık olunmadı.
"Bu duyariıbğı devlet göstermivorsa. basın organ-
lan ve sivasal partiler göstermeliv di. Örneğin SHP
niçin Aksov ve tçokcinavetlerinin av dınlanması için
bir araşürma komisyonu kurup kanıt toplamıvor-
du? Hürriyet ga/elesu en vetenekb' muhablrlerinden
bir grup oluşturup, gerektiğinde polis ile işbtrliği ya-
parak, genel yayın müdürlerinin katiilerini neden
araşurmıyordu?"
Uğur Mumcu bu önerilerini yaparken şu soruyu
sormadan edemiyordu:
"Devletin görevi. bu gibi cinayederin kanıüannı
bulmak değil midir? Devlet'Islamı Hareket' adına,
uçlanna susturucu takümış silahlaria cinayet işleyen
çetelere karşı bu kadar çaresiz midir? Yoksa devlet
dediğimiz şu büyük avgıta takılan ba^ka susturucu-
lar var da biz mi bu sustunıculan bilemivoruz."
(Aksoy Cinayeti, Cumhunyet 31 Ocak 1991)
Uğur Mumcu. Aksoy cinayetınden aynı yazgıyı
paylaştığı 24 Ocak 1993 gününe kadar, Aksoy ho-
casının cinayeti hakkında 34 adet köşe yazısmda bu
cinayeti sorgulamış, çırpınmış, ancak cıddi ve du-
yarlı bir tepki alamamıştır
Uğur Mumcu suikastı, Türk ulusu, aydınlan ve
basın yayın organlannca büj'ük bir tepkı ve nefret-
le karşılanmış, toplumsal duyarlılık tanhimizde beri-
zen az bulunur örnekleriyle açıklanmıştır.
k
Aynı zamanda ulusun temsilcisı TBMM de ge-
rekli duyarlılığı göstererek, ülkemizin çeşitli yöre-
lerinde işlenmış faılı meçhul sıyasi cinayetlerkonu-
sunda Meclis Araştırma Komisyonu kurmuşfur.
Bu Araştırma Komisyonu'na Türkiye Cumhuri-
yeti Devleti kurumlan ve Devlet Güvenlik Mahke-
meleri başsavcıhklannın çofunluğu her türlü bilgi
ve belgeyı gönderirlerken, sorumluluk alanı ve za-
manı içinde Aksoy, Üçok, Mumcu cinayetleri bulu-
nan eski Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral.
"Haarhk sonışturmasının gizliligi. kuvvetler aynh-
ğı sistemiiçerisindevasamanın vargna müdahaleede-
meyeceği" gibı birtakım gerekçeler öne sürerek. bil-
gi ve belge verilmesinı reddederek engellemiştir.
Oysa görünüşte Türkiye Cumhuriyeti ideolojisinin
yılmaz ve yeteneklı savunmanlan, .Aksoy, Üçok ve
Mumcu'ya yönelik bu suikastlann, aslında Türki-
ye Cumhuriyeti Devleti ve milletine kasteden cina-
yetler olduğu tartışmasızdır. Eski DGM Başsavcısı
Nusret Demiral'ın budirenişi, TBMM'yı hasım bir
kurum gibi değerlendinp. işbirliği ve denetimden ka-
çınması. her şeyden önce TC Anayasası'nın özüne
aykmdır. Demokratik ülkelenn uygulama birliğin-
den debirsapmadır. Benzeri davranışın farklı birör-
neği de yoktur. Aksine bir örnek. Italya'da Papa su-
ANA MUHALEFET DEBGISI
OCAK i 9»9 PXH8KMBK • SAYI: 79 • FİYATI: 18
176 ÖLÜ. 348 YAHAU
ikastı, parlamento araştırmasında savcıhklarla iş-
birliği içensinde sürdürülmüştur.
Anılan "Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştır-
ma Komisyonu" çalışma konusunun en önemli bö-
lümü olan "Toptumda infial uyandırarak toplum-
sal çaüşmava neden olabüecek nitelikteki faili meç-
hul siyasal cina>«Üer"ın 2. sırasına Prof. Dr. Muam-
mer Aksoy ve Doç. Dr. Bahriye Üçok cinayetlerini
de almış, ancak Nusret Demiral'ın bıIgi ve belge ver-
meyi reddetmesi ve güvenlik kuvvetlerine de getir-
diği yasaklama yüzünden. konunun TBMM 'ce tar-
tışılıp, bu anayasal denetimin yapılması engellen-
miştir. Savcılığın verdıği yanıt şudur: "Savalığımı-
zm 199ÛV33 Hz.sırasında kajıdı MuammerAksov 'un
öidürülmesi eviemiyie Ogilisoruşturma dosyasının ha-
zırhk soruşrurmasının gizliligi ilke ve prensipleri da-
hilindesoruşrurulduğu. bugüne kadar olay failyada
faillerinin kimüklerinin tespit edilemediği v akalana-
madıklanvvcinayetinaydınlanamadıgL-'' (Faılı Meç-
hul Cınayetlen Meclis Araştırma Komisyonu Rapo-
rush. 131-135)
Sorun, bir türlü yargılama aşarnasına getirileme-
yen bu tür cinayetlerin. neden faili meçhul olarak kal-
dığı. yasal ve yönetsel önlemlerin alınması ve ek-
sikliklerin giderilmesinde neden çaresiz kalındığı-
dır. Demiral ve destekçilennin bu zihniyetlen, bu ko-
nuda ulusal bir direnç ve dayanışma oluşmasını ön-
lemiş. ortaya çıkan tarihsel bir şans vefirsatınyok
olmasına neden olmuştur.
Bu aymazlık yüzünden gerekli önlemler tüm ku-
rumlarca zamanında ahnamamış. bunun ağır bede-
lini ulusumuz ödemeye devam etmiş ve ülkemiz
hızla 28 Şubat 1997 sürecine girmiştir. Ulusal bü-
tünlüğümüzü tehdit eden bölücülük, şeriatçılık ve
devleti etkisizleştiren çeteleşme gibı ağır tehditler
altına girilmiştir. Gizlilik ve denetimden kaçınma,
yurttaşlar ve cinayet mağdurlan ile yakınlannda,
devletimize ve kurumlanmıza karşı güven bunah-
mı doğmasına ve derinleşmesıne neden obnuştur.
"Hazuiık soruşrurmasının gizliliği ve prensipleri
Uğur Mumcu. Prof. Dr. Muammer Aksoy; Doç. Dr.
Bahriye Üçok. Musa A.nter, Yedat Aydm ve sair d-
nayetlerinin aydınlanmasını da sağlayamanuşor."
Yargılama aşarnasına hazırlık nıteliğindeki ey-
lem ve işlemlerin denetimdışında bırakılması, "Kuv-
vefler Aynlığı tlkesi"nin anayasal ve yasal kuralla-
nna da dayandınlamaz. Yaşadığımız ömek ve ge-
lişmeler göz önüne ahnırsa, bu savın hiçbir haklıh-
ğı da yoktur. Prof. Dr. Muammer Aksoy cinayeti, 9
yaşma basmıştır. Hazırlık soruşturmasının gizliliği
ilke ve prensipleri dahilinde neler yapılıp yapıima-
dığı hiç bilinmemektedir.
Bu cinayetlerin nedenlerini. bu değerlerimizi ne-
den koruyamadığımızı, faillerinin neden yakalana-
madığını bılmek ve öğrenmek, Türk ulusunun hak-
kıdır. Alınması gerekli önlemlerin yaşama geçiril-
mesi. eksikliklerin giderilmesı de görevidır.
Devletadına Ankara DGM başsavcıhklanndan bu-
güne kadar bir haber ve açıklama alınmadığından,
cinayetin 9. yılında. "Prof. Dr. MuammerAksoy, Doç.
Dr. Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu" cinayetlerinin
izlenmesi amacıyla, Aksoy'un Kurucu Genel Baş-
kanı olduğu Atatürkçü Düşünce Derneği'nde bir
komisyon oluşturulması kararlaştınlmıştır. Komis-
yon, suikastın 9. yıldönümü olan 31.1.1999 tarihin-
de göreve başlayacaktır. Komisyon, Muammer Ho-
ca'nm öğrencilennin faili meçhul cinayetleryazgı-
sını içine sindiremeyen, bilinçli, yurtsever yurttaş,-
lann öneri ve katkılanna da açıktır.
Bu çağnya, hocanın emek verip bugüne taşıdığı,
katkılar verdiği, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgi-
ler Fakültesi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesı
dekanlıklannm, Ankara Barosu, Türkiye Barolar
Birliği, Mülkiyeliler Birliği. Türk Hukuk Kurumu,
Cumhunyet Halk Partisi Genel Başkanlığı'nın, Ak-
soy ve Üçok ailelerinin sürekli temsilci ile katılarak
destekleyeceklerini umuyoruz.
ÇAĞDAŞ YAŞAMI
DESTEKLEME DERNEĞI
BEŞİKTAŞŞUBESİ
"VURULDUK EY HALKIM
UNUTMA BİZt!"
29 OCAK 1999 CUMA
SAAT 19.00
BEŞİKTAŞ EVLENDİRME DAlRESl
ALT SALONU (IHLAMUR PARK1)
UĞUR MUMCU'YU
ANIYORUZ!
(İLHAN SELÇUK ile)
PENCERE
Kanun Manun
Yargı Margı
Günün tartışması:
"Erbakan milletvekili olsun mu?.."
Olsun!..
Hoca politika yaşamının gündüz sefasıdır, cema-
lini özledik...
Necmettin Hoca yeniden siyasete başlamadan ön-
ce aptesini alsın, havlusunu Recai Kutan tutsun,
ibrikle suyu Tayyip Erdoğan döksün, hoca ayak-
lannı yine korumalarına yıkatsın, medya fotoğrafla-
nnı çeksin, nafile namazı televizyonlarda gösteril-
sin...
•
Ama yargının karan varmış, Necmettin Hoca'nın
siyaset yapması yasakmış...
Ne gam!..
Hile-i şeriye denen geleneği medya da kullanmı-
yor mu?..
Promosyon yasağı da var...
Kim takıyor?..
Biz yumurtasız omlet, sütsüz muhallebi, etsiz
Adana kebabı, patlıcansız beğendi yapmasını da bi-
liriz; siyaset yasağı olan kişiyi milletvekili yaparak
politika meydanına salmasını da biliriz.
Kanun mu?..
Kanun alaturkada kullanılan birçalgıdır; ülkemiz-
deçalan çalana...
•
Biz ekonomide nasıl bir atılımı gerçekleştiriyo-
ruz?.. Tapusuz arsada imar yasalannı delip kaçak
fabrika binası yapıyoruz; sigortasız ışçi kullanıp ver-
gi kaçınyoruz; dünyaya ihracat yaparak herkesi şa-
şırtıyoruz...
Yasamıdedin?..
Eski yazıda ayıbın önüne bir nokta koydun mu,
kayıp olurdu; yeni yazıda yasanın y'sini m yaptın mı,
masa oluyor.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal, oğluna televizyon
kunmak için göz göre göre anayasayı delmişti; sağ-
dan soldan sesler yükselince hazret ne demişti:
"- Bir kez delinmekle anayasaya bir şey olmaz."
Bugünlere böyle gelindi...
•
28 Şubat nedir?..
Milti Güvenlik Kurulu'nda askerierin söyledikteri
sivilleri şaşırttı.
Asker ne dedi:
- Yasalar uygulansın!..
Politikacılar yasalan uygulamaya alışmamışlardı;
kanunlar kâğıt üzennde kalacak, bizimkiler bildik-
lerini okuyacaklardı. Laik Türkiye Cumhunyeti'ni uy-
gulamada dinci devlete dönüştürenler, şımdi 28 Şu-
bat'ı demokrasiye karşı sayıyorlar.
Hayır...
Yasalar uygulanacaktır; 'kanun devleti' zorunlu-
luğudurbu!.. Dinciler, tutucular gehciler, sağcılarsan-
dıktan çıkarlar, yeterli çogunluğu sağlariar, beğen-
medikleri yasalan değiştirirler...
O başka iş...
Yürütiükteki yasalan kâğrt üzerinde bırakmak dü-
pedüz suçtur.
•
Doğu Perinçek içerde, Ismail Beşikçi içerde, Yal-
çın Küçük içerde, daha nıceleri içerde; Ragıp Du-
ran daha dün çıktı; dinci takımı ne yapıyor?
Dinciler kendilerine özgü demokrasi istiyorlar,
tramvay gibi binecekler, amaçlanna ulaştıklan za-
man inecekler. Dincinin aklına demokrasi, ancak
Erbakan'a yasak konunca geliyor.
Ha.. bir de türban var...
Demokrasinin örtünmeyle örtüştüğü tarihte görül-
müş mü?..
ANMA GUNU
TAKSİM SERGİ SALONU'NDA
28 öcak PersembeîSü§ün)
Saat:18.00-20.00
Konusmacılar:
FERRUH DOĞAN - TAN ORAL - BEHİÇ AK
P.E.N
YA2ARLAR
DERNEĞİ
YAZARLAR
S E N D İ K A S I
katkılanyla
İstıklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 81 '82
KIRMIZ1 BALIK ÇOCUKEVİ VE KULÜBÜ
AİLE SEMİNERLERİ: V
'ÇOCUK SAĞLIĞI ve BESLENMESİ'
Sunuş : Dr. Erdal ATABEK
Konuk : Dr. Zermine BÜYÜKKEÇECİ
Tarih veyer: 31 Ocak 1999 Pazar. saat 12 00, Kalamış
Fener Cd-, Goıi Mehmetçık Sk. No: 7 - FENERBAHÇE
(Nureltın Teksen tlköğretim Okulıı karşısı)
Fenerbahçe : 0216 - 414 62 9 2 ' 4 1 4 62 61 Faks
Bostancı : 0216 - 41? 16 36/ 366 14 31 Faks
Mecıdıyeköy . 0212 - 213 95 88/213 87 40 Faks
Nüfus cüzdanımı
yitirdim, hükümsüzdür.
HURİYEAYDIN
197 No'lu ruhsatımı
kaybettim, hükümsüzdür.
TEYFİK DEMİR