Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 8 3CAK1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Tenten'in 70. doğum yılı kutlanırken çizeri Herge'ye yönelik çeşitli iddialar ortaya atıldı
Herge, Jules Verne'den çalımş
Herge, Tenten'i yaraürken Jules Verne'den etkilendiğini hep yadsıyordu.
Kürtür Servisi - Tenten'in 70. do-
ğum yılınm kutlandığı bugünlerde çiz-
gi kahramanlar arasında ayncalıklı bir
yere sahip olan Tenten, köpeği Snowy
ve Kaptan Haddock'un yaratıcısı ka-
bul edilen Herge tarafindan Jules Ver-
ne'den çahndığı iddia edildi. Son gün-
lerde yıllarca Tenten'in yaratıcısı ola-
rak saygı gören Herge'in yaratıcılık-
tan yoksun, tembel bir çizer olduğu, bü-
yük ûne kavuşan Tenten dizisinin ço-
ğunluğunun başkalan tarafindan çi-
zildiği hatta öykülerini başkalanndan
çaldığı söyleniyor.
Bu iddialar Tenten'in 70. doğum yı-
lında kahramanm ve çizerinin değer-
lendınlmesi amacıyla kaleme alınan ya-
zılarda ortaya atıldı. Ancak öyle bek-
lendiği gibi övgü dolu yazılar değildi
bu değeTİendirmeler. Tenten ve Herge
hayranlannı hayrete düşüren pek çok
iddiayı banndınyordu. Fransız Le Mon-
de gazetesi çizgi romanlann öteki sa-
natlarla eş tutulamayacağını savunuyor-
du. Ancak en çok ılgi çeken açıklama
Belçika'dan geldi. Bu ülkede yayım-
lanan 160 sayfalık bir kitapta Tenten'in
öyküleriyle Jules Verne'in az bilinen
romanlan arasındaki benzerliğe dikkat
çekiliyordu.
Asıl adı Georges Remi olan Herge
(1907-1983), Tenten 'i yaratırken baş-
ka yazarlardan esinlendiğini kabul
ederken Jules Verne ile kurulan her
türlü bağı inkâr ediyordu. Çocukken
hangı yazarlan okuduğu sorulduğun-
da ise bir liste vererek 'Jules Veme'i
• Tenten'in yaratıcısı
olarak saygı gören
Herge'in yaratıcılıktan
yoksun, tembel bir çizer
olduğu söyleniyor.
Herge'in yayımladığı 22
Tenten kitabındaki çizimler
de Jules Verne'in 1906
yılında basılan
kitaplanndaki çizimlerle
büyük benzerlik gösteriyor.
sorarsanız hiçbir kitabını okumadım'
yanıtını vermişti.
Belçikalı Jean Paul Tomasi ve Mk-
helDeügne ise tersini düşünüyor. Ten-
ten, Snowy ve Kaptan Haddock Jules
Verne'in Gizemli Ada adlı yapıtından
ahnırken 'Thomas veThomas' adlı de-
dektif ikilisinin öyküsünün anlatıldı-
ğı bölüm de bir başka Verne öyküsüy-
le örtüşüyor. Herge'in yayımladığı 22
Tenten kitabındaki çizimler de Jules
Verne'in 1906 yılında basılan kitapla-
nndaki çizimlerle büyük benzerlik gös-
teriyor.
Çizimleri başkası yapıyordu
Herge'in meslektaşlanndan olan ve
1950'lerde Belçika'da Herge'in sahi-
bi olduğu çizim bürosunun müdürlü-
ğünü yürüten Jacques Martin ise Fran-
sız magazin dergisi Boi Doi'ye yaptı-
ğı açıklamalarda Belçikalı yazarlan
doğruluyor. Martin, yaptığı açıklama-
da Herge'in Tenten'ın çizimlerinde
hatta öykülerin yazımında çok küçük
bir rol oynadığını, çoğu zaman düzelt-
meleri bile yapmadığmı söy lüyor: "Za-
man geçtikçe daha daazçahşnıayabaş-
ladı. En sonunda bir iki düzeltme dı-
şında bir şey yapmaz olmuştu. Biitün
çizimleri yetersiz kalıyordu. Çizdiği her
şeyi veniden çizmek zorunda kalıyor-
du k. O da bu nedenle artık çizmeme-
ye başlamıştı. En son asamada artık sa-
dece birkaç eskiz çiziyordu. Çizimlerin
yiizde yetmişi ise bana aitti. Herge'in
kafası başka kişilerin fikirlerini iiret-
me konusunda iyi calışıyordu ama öz-
gün fikir üretemezdi hiçbir zaman."
Tenten, Herge'in yaşadığı dönemde
51 ülkede 17 mılyon adet satmıştı.
Kendisi de Herge'in ölümünde sonra
saygın bır çızer olan Martin bu sayı-
nın Herge'i son dönemlerde rahatsız
etmeye başladığını söylüyor. Tenten'i
tam bir başbelası olarak gören Herge
bir keresınde Tenten'den nefret ettiği-
ni bile söylemiş.
Herge'in Tenten, Snowy ve Had-
dock'u konu alan çizgi dizisi ilk ola-
rak 1929 yılında Belçika'da bir dergi-
de yayımlanmaya başlamıştı. Bu çi-
zimler zamana ayak uyduramayınca
çizer Tenten'i güncelleştirme yoluna
gitti. Herge. yaşadığı sürece kitaplann
yeni basımlanna izın vermediğinden
kitaplar Tenten'ın doğum yılı nede-
niyle bu yıl yeniden basıldı.
73 yaşındaki Fransız şarkıcı Juliette Greco, 5 yıl aradan sonra yeni albümünü yayımladı
'Yaşam için hayktnyorum
9
• "Her zaman, kendime ait her şeyi vermeye çalıştım, bütünüyle açtım
kendimi. îçimde küçük bir kız çocuğu var vermenin. bütünüyle
adanmanın ne demek olduğunu biliyorum. Birçoklan yıpratıldığımı
düşünüyorlar, evet yıprandım. Hiç tanımadığım, hiç kimse olan
insanlara verdim kendimi, o bakışlar, soluk alışlar ve kalpler
kalabalığına... Ama sahnede yıkılmak, benim en büyük tutkum."
: -4 - •«\ı«.
'Yeni albümüm bir çığlık!'
-Yeni albümünüzde sizin için özel bir anlamı
obn parçalar var raı?
Albümde 'Train de nuit' gibi belleklerimiz-
den silinmeyen izlerin yarattiğı şarkılar var. Gü-
nümüzde birçok genç insan Naziler, toplama
kamplan ve faşizmle ilgili hiçbir şey bilrniyor.
Pinochet'nin Şili'de iktıdarda olduğu dönemde
Paris'te. kocaları ve çocuklan öldürülen bazt ka-
dınlarlatanışmıştım. Işkence gören ve artık yü-
rümekte bile güçlük çeken insanlar tanıdım.
1981 yılmda Şili'de askerler, bürokratlar ve eş-
leriyle dolu bir salonda konser vermiştim. Ay-
ni saç renkleri ve aynı giysilerle hepsi birbin-
ne benziyordu. Eşim ve ben. askeri bır mezar-
hktaymıştz hissine kapılmıştık. Büyük bir za-
ferhavasmda çıktığım konserden. ölüm sessiz-
liği içinde aynldım. Örneğin bu deneyim de re-
pertuvanmdafa parçalar-
dan birine esin kaynağı
oldu.
- Pinochet geçen son-
baharda tutuklandı. Bu
konuda ne düşünüyor-
sunuz?
Evet, binlerce insanı
ölûme mahkûm ettikten
sonra... Pinochet'nin tu-
tuklanması, bir neşe ve
zafer anıydı. İyi avukat-
lan olduğunu gördük,
ama yine de büyük bir
sabırla adaletin yerini
bulmasını bekliyoruz.
Yapıjan kötülükler cezasız kalmamah.
- Peki ya pişmanhk du\u>t)rsa?
Tüm dünya yaptıklan tçın af diliyor, BillCBıı-
ton bile. Ben bu nedenle Katoliklikten vazgeç-
tim, günah çıkarma kavramı yüzünden. Birpe-
der sizi tüm günahlannızdan anndırsın, olacak
jş değil.
- Günümüz kadınhn hakkmda nekr düşü-
nSyorsuuuz?
Çok yorgunlar. Kadmlann güçlerüıi yiîirdik-
leri tuhaf aamanlara dönüyormuşuz gibi hısse-
diyorum. Verilen onca mücadeleden sonra ev-
de oturmantn daha iyi bir fikir olduğuna karar
verdiler. Bu hayat kadmlara göre defii sanınm.
-Onceld albümünüzdcyeralan parçalann S&E-
lerini Katalan anarşist Etienne Roda- Gil jaz-
nuşfL Yeni albümünüzdc ise sörier bOge riyatro
ve stnema adanu Carriere'ye ait.
Erienne bir haykınştır. Aramızda çok güçlû
bir bağ var. Onun evreni benim devrimci ve ak-
tif yanuna çok yakın. Ama yeni albümüm de bir
haykınş, bir çığlık gerçekten, doğanın katledil-
mesine karşı örneğin. Işlerimizde daha fazla
kâr etmek uğruna sevgıli küçük gezegenimizi
kirletiyoruz... Carriere'ylebirakşamyemeğin-
de tanıştım. Ona şiirlerinden bazı pasajlaroku-
dum, ikimiz de memnun kalmışük. Sonra şiir-
leri bestelemesi için eşime verdim. Jouannest,
şiirlerin içinde kayboldu adeta... Ben de şündi
bu şarkılan bütünüyle keyifalarak söylüyorum.
Un jour d'ete et q\ıelques nuits, bir CD ve ki-
taptan oluşuyor. Okunacağını umuyorum. Ka-
pak resmini irmeU Jung güzel bir ılkbahar gü-
nünde Saint-Tropez sahilinde cektı. Sünealist
bir fotoğraf, kadınlığı ve şıddetı kutsuyor san-
ki. Fotoğrafta büyük bir bıçağa dayanmış siyah
bir kannca var. Babam
Korsikalıydı, elimde ko-
cabir bıçakla, bir erdem
bıçağıyla dünyaya gel-
dim ben. Fotoğraftaki bı-
çak, bir kaldıraç gibi ku-
ma saplanmış duruyor
ve ben, kadmlann varlı-
ğının, bıçağm görünme-
yen tehlikeli, kesici ya-
nını yok etmelerini umut
ediyorum.
- Un jour d'etefihngi-
bi oluşturuimuş bir şar-
kı. La reponse du roi ise
bir öykü anlanyon Hint-
li bir kraL tanrüar tarafindan cezalandınlıyor
\% bir kadına dönüşturülflyon.
Kral, kadın giysılerine bürünüyor ve biliyor
ki kadın ve erkek arasındaki aşkta daha çok
zevk alan taraf kadın... Kralın da söylediği gi-
bi tanrılar tarafindan kendisine sunulan bu güç-
lü zevk, gökyüzünden daha yüksek, okyanus-
lardan daha tath, yaşamak hazzının ta kendisi...
Carriere. gerçekten çok büyük bir masalcı ve
gözlemcı. Her söyleyişimde, her defasında de-
ğişik kokular ve renklerle, tuzla, denizle, güne-
şın rengiyle, uçuşan kumlarla ve ölümle, şarkı-
mn yeni bir dönüşüm geçirdiğini hissediyorum.
Her şeyi görebiliyorum ve o krah da çok iyi ta-
nıyorum. Gözleri mavi, umutsuz bir mavi, dün-
yanm tüm mavileri... Daha mavisi, böyie bir ma-
vi hiç olmamıştı. {çlerindedramtaşıyanbirçift
göz... Aynı dramı bırkez de 1993 yılında Oryın-
pia'da yarattığımı anımsıyorum.
Kûltfir Servisi - Jean-Paul Sartre
en yakın arkadaşıydı, Miles Davis
ise sevgilisi. Henüz 15 yaşındayken
Gestapo tarafindan tutuklanrp hap-
se atıldı ve sonra Orson VVİeUes ıle ay-
nı sahneyi paylasrı. 1950 ve 1960'Iar-
da Brigitte Bardot'nun panzehiri
olarak gösteriliyordu: Entelekrüel,
dikbaşlı Fransız kadını; seksi ama po-
litik ğörûş sahibi; yani tüm dünya-
daki solcu erkeklerin beğenip arzu-
layabileceği bir kadın tipi.
Bu kadının adı Juliette Greco.
Fransız müzik geleneğıne admı al-
ün harflerle yazdırmış bir şarkıcı ve
usta bir oyuncu. Bugün 73 yaşmda
ve ulu bir çınar gibi dimdik ayakta.
Greco kendi yaşamı içinde o kadar
çok yaşamı bir arada ve art arda ya-
şadı. Göz kamaştıran yaşam enerji-
si insanı hayrete düşürüyor. Fransız
müzığinin asi şarkıcısı Juliette Gre-
co hâlâ sahnede...5 yıllık bir aradan
sonra ortaya çıkan 'Un jour d'ete et
quelques nuits-Kr Yaz Günü ve Pek
ÇokGece' için Fransa'nın Le Mon-
de gazetesi 'sıradışueksiksizveiççe-
tdşnıevarıncaya kadar içten'niteîe-
melerini kullandı. Lıberation ise
"Greco, npkı Fmistbirressammpa-
lerindeki renkleri bıçağıyla alıp ru-
vale sürüşündeki sertiık ve yumu-
şaklık gibi sözcükleri ya öfkeyle rü-
kürüyor ya onlan okşar gibi söylü-
yor" diyor.
Miles Davis'in se\gilisiydi
Yeni albümü 'Un jourd'eteetqu-
elques nuits_'-Bir Yaz Günü ve Pek
Çok Gece'dekı parçalann sözleri,
şaır, tiyatro adamı ve senarist Jean-
ClaudeCaiTiere'e.müzıklerıseJac-
ques Brel'in en güzel şarkılannın
bestecisi, Greco'nun eşi, piyanist
Gerard Jouannest'e ait.
Albüm, piyasaya çıktığı ilk dört
gün içinde 20 bin adet satış yaptı. Al-
büme eşlik eden fotoğraf albümün-
de ise, 1940'lann sonlanndan 1997
yılına dek uzanan süreçte Greco'nun
bir insan ve bir sanatçı olarak yaşa-
mından kareler yer alıyor. Greco şu
gürüerde, mayıs ayında Odeon Tiyat-
rosu'nda vereceği bir dizı konserin
hazırlıklanyla uğraşıyor.
Greco yine eski politik düzlemin-
deve yine dikbaşlı Ömeğin'ItVVas
A Night Train-Bir Gece Treniydi'
adlı şarkısı Yahudı çocuklannm Fran-
sa'dan sınırdışı edilişini anlatıyor.
Bu konuda duyarlı, çünkü 1942'de
Gestapo tarafindan tutsak edilmesı-
nin nedeni annesinin de Musevi di-
renişine destek vermesiydi. Birkaç
tane 'yeşil banş' şarkısı da portreyi
tamamlıyor.
Son dönemde gerçekleştirdiği bir
Greco, büyük flgi toplayan albfimden sonra mayısta konserler verecek.
dizı radyo. televızyon ve gazete rö-
portajlanyla Fransız kamuoyunu >-e-
nıden kendine hayran bırakmakla
kalmayıp, kendisini hemen hemen
hiç tanımayan genç kuşağı da şaş-
kına çevirdi. Yine baştan aşağı siyah-
lara bürünen bu dev kadın, yetmiş-
lik şarkıcı, oyuncu ve devrimcı, renk-
li bır geçmişten süzdüğü çarpıcı
anekdotlannı paylaştı izleyiciyle.
Anlattıklan, 20. yüzyılın ikinci ya-
nsmı yaşayan bir dünyayı betimli-
yordu.
Bu anılardan birinde Juliette, çok
şık bır Paris restoranında kapı dışa-
n edilmek istenmişti. Nedeni ise ya-
nında siyahi bir adamın olmasıydı.
Bunun üzerine Greco, sakın bır ta-
vırla restoranın şef garsonunun eli-
ni kendi elıne aldı, avucunun içini
öpmek istercesine eğildi ve tam öpe-
cekken hızla tükürdü. Yanındaki si-
yahi adam mı? Uzun yıllar boyun-
ca büyük aşk yaşadığı ünlü caz trom-
petçisi Miles Davis'den başkası de-
ğildi tabiı
Sartre, ona şarkı sözii yazdı
Jean Paul Sartre,Greco'nun en ya-
kın arkadaşı ve platonik âşığıydı.
Juliette'in deyimiyle 'çok sağlam
âsık.' Hatta bir zamanlar Greco'nun
şarkılan için söz bile yazmıştı ünlü
yazar. Ancak bu şarkı sözleri esra-
rengiz bir bıçımde ortadan kaybol-
du ve dünya da tarihin ilk varoluş-
çu şarkı sözlerinden yoksun kaldı
böylece.
1981'de AugustoPinocbet'nm da-
vetiyie Santiago'da bir konser \er-
mişti. Şili rejımi, bu konseri Şilili sol-
culan rejimin samimıyetine inan-
dırmak için çok akıllıca bır girişim
olarak görmüştü o dönemde. Greco
ise konserinı tümüyle Pinochet'nin
yasakladıgı de\ rim ve banş şarkıla-
rıyla dolu bir resitale çevirmıştı.
"Sahneye çıköğımda tam bir curcu-
na vardı" diye anlatıyor Juliette.
"Ancak sahneden indiğbnde ardun-
da ölümcül bir sessizlik bıraknnı. O
sessizlik ha>aünnn en büyük zafer-
lerinden biri oldu."
Greco'nun bir dığer büyük v'aka-
sı dakendi yaşadığı ve 1950'lerin v^-
roluşçu- bohem-öğrenci kentı Pa-
ris'm kalbinin attığı semt olan Sa-
int-German-des-Pres 'nin fast food
restoranlann ve modaev lerinin isti-
la ettiği bir yer olmasını önlemek
için açtığı savaş olmuştu. Sartre ve
SimonedeBeauvoir" m oyun bahçe-
si olan bu semt şimdi Y\es Saint
Laurent, Benetton ve Baskin- Rob-
bıns imzalanndan geçilmiyor
Juliete Greco isminın görkemli
dönüşünün insanlar üzerinde 'eskJ-
nin horöadığı' izlenimıni uyandırma-
sı da bu yüzden olsa gerek. Paris, Gre-
co'nun alun çağlannda kültürün kay-
nadığı kazandı. Sartre bu şehirden
başka nerede bir cafe'de orurup Mi-
les Davis'e "Julietteile neden evien-
miyorsun" diye sorabılirdi ki? Fran-
sız müziğınde bırekolün adı olan Ju-
liette Greco'yu o günlerin Parisi'nden
başka bir şehır ortaya çıkarabilir
miydi?
Papirüs'te bu ay 'eşcinsellik' sorgıılanıyor
Kültür Servisi - Aylık kültür sanat der-
gisi Papirüs. ocak sayısında çok sorgula-
nanan, sorgulandıkça yeni sorular doğu-
ran bir konuyuele alıyor: Eşcinsellik. Dos-
yamngirişyazısıTuncaArslan'aait. Ars-
lan. 'Sistemin Sevdiği ve Sövdüğü Çocu-
ğu: Eşcinsellik' başlıkJı yazısında Babıl-
lılerin ünlü destanı Gılgamış'ı hareket
noktası alarak eşcinsellığin sosyal birol-
gu olarak evriminı ve bu evrimin sınema-
ya yansımalannı ele alıyor.
Âhmet tnam 'Yeni Bir Dünya, Yeni Bir
Cinselnk' adlı yazısında cinselliği bir 'ha-
berleşrne' olarak yorumlamanın ipuçla-
nnı venyor: Cinsellikle dile gelen nedir?
Cinsellik ne anlatır? Bir insan bedeni ne
söyler? KağanGünerise 'EşcinselveLez-
biyen Sanatçı Tanımı Üzerine' adlı ince-
lemesinde sanatçının cinselliğini nasıl ya-
şadığınınbireyselkimliğininbaşatbirun-
suru olarak görülmesi durumunu sorgulu-
yor. Reha Llkü de 'Erkek Eşcinselligi ve
Sanatçı Kimliği' adlı yazısında eşcinsel
erkeklere ılişkin klişelen ele alıyor. Dos-
yanın bıtış yazısı ise bir Papirüs okuruna
ait. Okur. 'cinsiyet degiştirme' sürecini,
yaşadıklannı, yaşayamadıklannı, özgür-
lük arayışmı ve kurtuluş noktasını 'Yaşa-
mımı Ozgür ve Onurlu Bir Kadın Olarak
Sürdürüyorum' başlıklı yazısıyla payla-
şıyor diğer okurlarla.
Papirüs'ün son sayısında aynca Arif Aca-
loğlu'nun 'Türk Mttolojisinde Eskatolo-
ji, Toplum ve Etik Değerler" adlı araştır-
ması, Tank Dursun K'nm 'Yeni Bir Yüa
Girmiştik HanL.', A. Halit ın 'Didaktik
Söylem. Edebiyat, Sanat, KiUtür Bileşke-
leri', Tacim Çiçek'in 'Çocuk Yazını ve
KaynakÇocukKJtaplan',ÖnerYagcı'nın
'Sabaharrjn Evuboğlu'ya Aydmlanmak",
Gökhan Cengizhan'ın 'Küçük Düşmek
Zorunda mısınız', Mucize Ozinalın 'Ül-
kesini Seçen Bir Yazar: Dursun Akçam* ve
Dr. Durmuş Bakar' ın 'Reklam mı Yaban-
cılaştırma Efekti mi?' adh ınceleme ve
gözlemleri yer alıyor. Thanasis Paraske-
viyadis Derviş Şentekin ve Faruk Duman
öyküleriyle okuyucuyla buluşurken. Nev-
ruz Uğur, llgını Veryeri, Ferruh Tunç, Me-
tin Cengiz, Çetin Çağlayan. Kriton Dinç-
men ve Ömer Faruk Hatipoğlu şiirleriy-
Ie yer alıyor dergıde.
ODAK NOKTASI
AKV1ET CEMAL
Şanatın Özgüplüğü ve
Özgüplüğün Ahlakı (II)
Anadolu Üniversitesi Deviet Konservatuvan Sah-
neSanatlan Bölümü'nde. Bertott Brecht'in "Ana"
adlı oyununun hazırlık çalışmaları sırasında çıka-
rılan "yasaklanma" ve "oyunun baştan itibaren
estetik açıdan değil, ideoiojik açıdan eleştirildiği"
söylentilerine geçen haftakı yazımda değinmiş-
tim. Bu arada oyunun "estetik açıdan eleştirilme-
diği" yolundaki -basına da ısrarla yansıtılan!- sav-
lann doğru olmadığını, örneklerle göstermıştim.
Konservatuvarın kadrolu öğretim üyesi sıfatıyla
ve derslerinin çerçevesi içerisinde, dolayısıyla her
şeyden önce eğitim amaçlı olarak bu oyunun yö-
netmenliğini üstlenen -konservatuvardaki resmi
görevi gereği, bu işi zaten yalnızca bu sıfatla üst-
lenme hakkına sahip olan!- Doç. Dr. Metin Balay,
yönetim tarafindan ve hep nazık bır üslupla bazı
sakıncalara dikkatinin çekilmesine karşın sanki bir
öğretim üyesi değil, fakat özel bır tiyatro toplulu-
ğunun yöneticisiymışçesıne, rejisinde sonuna ka-
dar direnmiştir.
Bundan sonraki aşamada, karşımıza basına da
yansıtılan -ve ne yazık ki bazı basın organlarınca
doğruluk derecesi hiç araştırılmadan yer verilen-
yalanlarzincirinin ikinci halkası çıkmaktadır. Çün-
kü Sayın Metin Balay'ın savına göre, konservatu-
varda "Brecht ve Ana oyunu yasaklanmıştır".
Oysa gerçekte konservatuvarda ne Brecht ne de
"Ana" oyunu yasaklanmıştır. Her şeyden önce bu
proje, önerildiği anda konservatuvar müdürü ta-
rafindan kabul edilmiştir. İkinci olarak konserva-
tuvar müdürü Prof. Dr. Bahadır Gülmez, hemen
hiçbir uyansıntn dikkate alınmamasına rağmen
oyunun 17 Aralık 1998 günü seyırciye açık oiarak
oynanmasını, temsilden sonra sahnelemenin kon-
servatuvar ortamındatartışılmasını ve sonraki gös-
terimlerin bu tartışmadan sonra yapılmasını öner-
miştir.
Oyunu yöneten öğretim üyesi, bu öneriyi benim-
sememıştir. Bunun üzerine konservatuvar müdü-
rü, birincil amaç olan eğitim amacının dışına çıkıl-
makta olduğu kaygısına haklı olarak kapılarak,
oyunun bu koşullar altında gösterime ginmesıni
uygun bulmadığını, anılan öğretim üyesine bildir-
miştir.
Burada iki sorunun yanıtını bulması gerekmek-
tedir.
Tarihi belirterek, oyunun yönetmenin istediği bi-
çimdeve seyirciye açık oynanmasını öneren bir kon-
servatuvar müdürü, bu oyunu nasıl yasaklamış
olabilir?
Oyunun yönetmeni olan öğretim üyesi, bu öne-
riye neden yanaşmamıştır?
İlgili öğretim üyesi, oyunun oynanması önerisi üze-
rinde hiç durmaksızın bir sonraki aşamaya, yani
konservatuvar müdürünün "bu koşullaraltında" gös-
terimi uygun bulmama kararına sarılır. Ve müthiş
bir "Brecht ve 'Ana' oyunu, Eskişehir Konserva-
tuvan 'nda yasaklandı" kıyameti kopartıJır. Öğretim
üyesi olan yönetmen, oyunda rol alan öğrencile-
re "Merak etmeyin, burada yasaklanan bu oyunu
bizASTta oynayacağız" der. "Sanatın özgürtüğü!"
çığlıklarıyla koparılan bu kıyamet önce Eskişe-
hir'de yerel basına. hemen ardından Türkiye'deki
hemen bütün gazetelere ve televizyonlara yansı-
tılır. Bu arada yine yayın organlarına öğrencilerin
ağzından da uzun bir bildiri gönderilir. Bu büdiride
öğrenciler, özetle sanatın kısıtlanan özgürlüğürvden
ve bu oyuna hazırtanmak için harcadıkları 160 sa-
atin "boşa gittığinden " yakınırlar. Ne var ki. özgür-
lük savaşımı kokan bu bildiriyi hazırlayan ve sanat
uğruna her şeyi göze almış gözüken gençler, bil-
dirilerine imzalanyla sahip çıkmayı göze alamamış-
lardır. Çünkü bildirinin altındaki "imza" şöyledir:
BirGrup Öğrenci...
Böylece bu öğrenciler, kendileriyle aynı görüş-
te olmayan öteki öğrenci arkadaşlarının üstüne
bir kuşku bulutu düşürmeyi -çünkü "birgnıp " içer-
sinde herkes olabilir- etik dışı bir davranış olarak
görjmemişlerdir!
Öykünün son bölümüne önümüzdeki hafta yer
vereceğim. Bu yazıyı ise sanatın özgürlüğü üzeri-
ne bir saptamayla noktalıyorum: Sanatın özgürlü-
ğü adına ve bu özgürlüğün sırtından söylenen ya-
lanlar, her zaman sanata en katı baskılardan da-
ha çok zarar vermiştir...
email: ahmetcemaJi" superonline.com
Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü
Ahmet Özep'in
• Kültür Servisi - 1998 yılında şiirdalında verilen
Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü'nü, 'Aşkın
Taçyaprağı" adlı kıtabıyla Ahmet Özer kazandı.
Ataol Behramoğlu, Adnan Binyazar, Cevat Çapan,
Alpay Kabacalı ve Hilmi Yavuz'dan olu^an seçici
kurulun, Ahmet Özer'in Aşkın Taçyaprağı adlı
kitabını bireyle toplum. doğayla kent yaşamı
arasındaki ilişkilen ınce bır duyarlılıkla dile . ,
getirdiği için ödüle değer bulduğu bildirildi.
BUGUN
• BORUSAN KÜLTÜR VT SAX\T
MERKEZİ'nde saat 18.30'da Oğuz Dönmez in
konuşmacı olarak katılacağı 'Liuslararası Sanat
Hukuku ve Türkiye' başlıklı söyleşi izlenebilır.
• .4KM Büyük Salon'da saat 20.00'de IDOB
tarafindan sahnelenen 'Carmina Burana' izlenebilir.
• CRR Konser Salonu'nda saat 19.30"da Andrea
Dieci'nin gitar resitali yer alıyor.
• BELGESELSİNEMACILARBtRLİĞt nde
Kaya Ozakgün'ün yönettiği 'Kuş Cennetinde
Sonbahar' isimli fılm 13.00-19.00 arası her saat
başında gösteriliyor.
• tFSAK'ta saat 19.30'da Prof. Dr. VeH Sevin'in
'Bir Kazı Günlüğü' konulu dia gösterisi var.
• ,\KSANAT'ta saat 12.30'da video'dan 'LeRetour
de Martin Guerre' isimli Fılm ve 19.00'da 'Çevre ve
Kültür Değerlerini Koruma Önceükli Turizm
Anlayişı' konulu panel izlenebilir.
• TÂRANTA BABU KÜLTÜR VE SANAT
MERKEZİ'nde saat 19.00'da Ceyhan Mumcu ve
Ferit tlsever'in katılacağı "Uğur Mumcu ve
Bağumı/Jık Mücadelesi" konulu söyleşi izlenebilir.
CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ'NOE BUGÜN
• Taksim'deki sergi salonunda 18.00-20.00 saatleri
arasında Ferruh Dogan, Behiç Ak vc Tan Oral'ın
konuşmacı olarak katılacaklan, ölümünün 1. yılında
An Ulvi'yı anma toplantısı gerçeldeştirilecek.